Feridun M. Emecen En Beğenilen Sözleri
1. "Sonuç olarak İstanbul'un fethi Batı dünyasında korkuyla karışık bir tehdit algılamasına, Hristiyan hükümdarlar nezdinde ümitsizce yeni bir haçlı çağrısına yol açarken; İslam dünyasında Memlük idaresi hariç genel bir sevinçle karşılanmıştır . Böylece Osmanlı gücü sadece Hristiyan memleketlerde değil , bütün İslam ülkelerinde de iyice tanınmıştır.Artık Osmanlılar üç kıtaya yayılmış bir imparatorluğun temellerini atacakları ve yeni misyonlar üstlenecekleri bir çağa adım atmaya hazırdırlar"
- Fetih ve Kıyamet 1453
2. "İstanbul'un fethinin Doğu'daki özellikle İslam dünyasında yankıları Batı'daki hayal kırıklığıyla ölçüşebilecek nispette büyük ve aleni sevinç gösterisine dönüşmemişti"
- Fetih ve Kıyamet 1453
3. "Yavuz Sultan Selim, Çaldıran Savaşı öncesi yazdığı mektupta Şah İsmail'e şu sözlerle gözdağı vermişti:
"Fakat kötü hallerine devam ettiğin takdirde, zulümle kararttığın yerleri ışığa kavuşturmak ve senin elinden almak üzere yakında geleceğim...""
- Yavuz Sultan Selim
4. "Sultan Selim yeni doğan oğlunun adını, Kur’an ‘dan açılan bir sayfada geçen Hz. Süleyman’dan hareketle “Süleyman” olarak vermişti."
- Kanuni Sultan Süleyman ve Zamanı
5. "1389 Kosova Savaşı, Osmanlı bayrağı altındaki Anadolu konfederasyonunun ilk ciddi görüntüsünü teşkil etmişti."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
6. "Diğer bütün kentler ölümlüdür ama İstanbul sanırım insanlar var oldukça yaşayacaktır"
- Fetih ve Kıyamet 1453
7. "Şirler pençe-i kahrımda olurken lerzan
Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek"
- Yavuz Sultan Selim
8. "Merkezi idarede askeri kesim ve yüksek dereceli idarecilerin desteği de son derece belirleyici idi."
- Osmanlı Klasik Çağında Hanedan Devlet ve Toplum
9. "Babası ona bir çok hoca göndermiş, ama onlardan hiçbir şey okumamış, o kadar ki yaşı geldiği halde Kur’an’ı bir kez olsun hatmetmemişti. Bunun üzerine Sultan Murad sert mizaçlı ve heybetli birini oğluna hoca olarak göndermek istedi. Yanındakiler Molla Gürani’yi göndermesini tavsiye ettiler. Sultan tavsiyelere uyup Molla Gürani’yi oğlunun hocası olarak tayin etti. Eline bir değnek tutuşturarak emirlerine karşı çıktığında onu dövmesini tembihledi. Molla Gürani elinde değnek ile şehzadenin odasına girdi ve şöyle dedi: Babanız sizi eğitmem için beni gönderdi, emirlerime karşı çıktığınızda sizi dövmem içinde bu değneği verdi. Şehzade Mehemmed bu sözlere güldü. Bunun üzerine Molla Gürani küçük şehzade‘yi bir güzel dövdü. Bu olayın tesiri ile şehzade Mehemmed hocasından korkmaya başladı Kuran ‘ı kısa sürede hatmetti."
- Fetih ve Kıyamet 1453
10. "Mohaç, Osmanlı`nın Batı macerası içerisinde bir kırılma noktasıdır."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
11. "Hatta Batı’da efsanevi bir şöhrete sahip olan Barbaros Hayreddin Paşa’yı görmek için bütün Fransız halkının Marsilya’ya akın ettiği devrin kaynaklarında kayıtlıdır"
- Kanuni Sultan Süleyman ve Zamanı
12. "Sultan Süleyman hiç kimse için bu kadar büyük bir matem tutmamıştı. Adeta kederinden çılgına dönmüş gibiydi, tabutu mezara koymadan önce iki buçuk saat boyunca bitap oluncaya kadar sürekli gözyaşı dökmüştü. Ayrıca 40 gün boyunca da oğlunun mezarını (Şehzade Mehmed) her gün ziyaret etmiş yoksullara paralar dağıttırmıştı."
- Kanuni Sultan Süleyman ve Zamanı
13. ""Şurası muhakkaktır ki Şehzade Selim, babasıyla bir çarpışmaya girmek istemiyor, gücünü göstererek kendisinin de bu iktidar oyununda kuvvetli bir aday olduğunu benimsetmeye çalışıyordu .""
- Yavuz Sultan Selim
14. "Bugünün Osmanlı tarihçiliğine bakıldığında geçirilen sosyal ve ideolojik değişimlerin tarihi ele alış biçimlerini derinden etkilediği görülür."
- Osmanlı Klasik Çağında Siyaset
15. "Yavuz Sultan Selim, Mısır vekayinamelerinde tarihin akışını etkikeyen kahramanlardan biri gibi gösterilmiştir. Hatta yeni "Baybars" olarak dahi tanımlanmıştır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
16. "Hz.Peygamber'i Medine'ye hicret sırasında evinde misafir etmiş olan Ebu Eyüp el Ensari'nin bu kuşatmaya katılıp surlar önünde hastalanarak vefatı 1453'te ki fethe kadar uzanan yolda İslam dünyası için büyük bir manevi motivasyon sağlayacaktı"
- Fetih ve Kıyamet 1453
17. "Müslüman hükümdarlar için peygamberin müjdesi ile İslam'ın "şehr- mev'udu" yani vadedilmiş şehri haline gelmişti"
- Fetih ve Kıyamet 1453
18. "Şehzade Mustafa öldürüldükten sonra çadırına gidilmiş ve sandıklarına el koyulmuştu. Şehzadenin entellektüel kimliğini ortaya koyan bir başka husus el konulan sandıkların içinde muhtelif kitaplarının mevcut bulunmasıdır. Kendisinin dört sandık kitabı çıkmış olup bunlar arasında tarihe ait olanları Hayrettin Paşa Gazavatnamesi, Bağdat fetihnamesi, Gürcistan Cengi, Gürcü gazavatnamesi, Farsça muhtelif tarihler, muhtelif gazavat kitapları, Taberi tarihi, Türkçe tarihler ve en ilginci de dedesi Selim’in Divan’ı dikkati çeker. İskendernâme, tıp kitabı, kanunname, nasihatname, tazarrurname gibi kitapları da not edilmişti. Bu durum Şehzade Mustafa’nın kendini bir sultan gibi hazırladığı aynı zamanda dedesinin de hayranı olduğuna delalet edebilir."
- Kanuni Sultan Süleyman ve Zamanı
19. "" Ölüm vakti gelip çattığında Sultan Selim, Hasan Can'a seslenir:
- Hasan Can ne haldir?
- Sultanım Allah'a yönelip onunla olma vakti gelmiştir.
Padişah buyurur ki
- Ya sen bizi bunca zamandır kiminle bilirdin. Allah' a yönelişimizde kusur mu gördün. ""
- Yavuz Sultan Selim
20. "Memlük sultanlığının son verilişi ile İslam dünyasının tek bir bayrak altında toplanma projesi zihninde açıkça belirdi."
- Yavuz Sultan Selim
21. "Büyük atası Yıldırım Bayezid ve oğlu Fatih Sultan Mehmet iktidarlarının aksine II.Murad dönemi, Osmanlı siyasetinde barış taraftarı zümrelerin daha fazla söz sahibi olduğu bir zaman olmuştu."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
22. "Diğer bütün kentler ölümlüdür ama
İstanbul sanırım insanlar var oldukça
yaşayacaktır."
- Fetih ve Kıyamet 1453
23. "“Âh bir yol bulsam, başım alıp gitsem, kimse beni aramasa, âlemin kahrı ve şerirliğinden halas olup huzurunda olsam”"
- İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e
24. "Kenara çekilmesini isteyen Babası Bayezid’e rağmen, güvenlik güvencesiyle İstanbul’a yaklaşmak Yavuz için vazgeçilmez olmuştu. Bu hareketi ‘büyük bir orduyla’ değil; sanki sadece ‘bir el öpmeye gelircesine’ görünerek aristokratları ikna etmeye yönelikti.”"
- Yavuz Sultan Selim
25. "13. yüzyıl ortalarında baş gösteren Moğol tehdidi bir ölçüde diğer Türkmen boyları yanında Osmanlıların tarih sahnesinde görülmesine yol açacak, Osmanlı tarihinin başlamasına vesile olacaktı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
26. ""Osmanlı Devleti'nin en karakteristlik özelliklerinden biri adını kurucusundan alan tek bir hanedanın İslam tarihinde örneklerine rastlanmayacak derecelerde uzun süre hükümran olmasıdır.""
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
27. "Kanunî Sultan Süleyman'ın 1520'den 1566'ya kadar sürecek uzun saltanatı, imparatorluğun en ihtişamlı dönemi olarak hafızalarda sarsılmaz bir yer edinmiştir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
28. "Yetmiş yaşının içindeki Sultan Süleyman'ı yeniden bir sefere çıkmaya zorlayan sebepler, 1565'te uğranılan Malta bozgunu sonrası, buna karadan bir cevap vermek yanında, tebaasına hâlâ iktidarın ve gücün eskisi gibi elinde bulunduğunu göstermek arzusuydu."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
29. "Ardından Osmancık'a kadar gelindi, fakat Çorumlu mevkiinde Kadı Burhaneddin karşısında tutunulamadı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
30. "Tarihi serinkanlılıktan âzade olarak, bir tarafı göz ardı edip diğer tarafı öne çıkarmak ve bundan sosyal bir menfaat beklemek toplumlar arası husumeti körüklemekten ve karşılıklı boş suçlamalarla ictimai ahengi bozmaktan başka bir işe yaramaz."
- Yavuz Sultan Selim
31. "" Kentin içinde Latin başlığının hakim olduğunu görmektense Türklerin sarığının hakim olduğunu görmemiz yeğdir.""
- İstanbul Kuşatması ve Fatih 1453
32. "“İstanbul’dan İzmit’e ulaştığında Şah İsmâil’e bir mektup göndererek ona karşı savaş açtığını ilân etti. … Şah İsmâil’i dinden çıkmış, ortadan kaldırılması gereken biri olarak suçluyordu… ‘son bir defa tövbe etse savaşa gerek kalmayacak’ mesajı verildi.”"
- Yavuz Sultan Selim
33. "Diğer bütün kentler ölümlüdür ama İstanbul sanırım insanlar var oldukça yaşayacaktır."
- Fetih ve Kıyamet 1453
34. "Sana ısmarladım yâ Rab umûrum, cümle ahvâlim"
- İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e
35. "Sultan Süleyman şöhretini duyduğu bazı müzisyenleri yanına çağırıyor ve onları dinliyordu. Bunlardan biri de Malkaralı Mehmet Çelebi idi. Eyüp civarındaki bir bahçede yârânı ile eğlenirken padişah bir kapıcı göndererek onu saraya çağırmış, huzura girdiğinde de bizzat padişahın “oku” emriyle muhatap olmuştu. Bunun üzerine “nefesim hastadır” cevabını veren Mehmet Çelebi’ye Sultan Süleyman hastalığının ne olduğunu sormuş, o da gönderdiği kapıcıların kendisini “cebren” getirirken bindikleri kayığı Kasımpaşa iskelesine yakın geçirdiklerini ve bundan dolayı ihtiyaten yavaşlamaları üzerine damağına yoğurt kokusu geldiği için kederlendiğini ifade etmişti. Sultan Süleyman bu cevaba hayli gülerek onu bırakmış ve emrine uymamasını da hoş karşılamış, ona herhangi bir ceza vermemişti. Ali, Mehmet Çelebi’nin davudi sesi ile her ne okusa makbul olduğunu da belirtmekten kendini alamamıştır."
- Kanuni Sultan Süleyman ve Zamanı
36. ""Kötü hallerine devam ettiğin takdirde, zulümle kararttığın yerleri ışığa kavuşturmak ve senin elinden almak üzere yakında geleceğim...""
- Yavuz Sultan Selim
37. "Şiire olan merakı da bilinmektedir. Bir divanı olup “Muhibbi” mahlasını kullanmıştır. Bu lakap Allah’a derviş samimiyetiyle bağlı olduğunu, ayrıca halkına karşı ince bir sevgi yaklaşımı içinde bulunduğunu ifade eder."
- İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1
38. ""Sert rüzgarlar yüksek dağlarda eser.""
- Fetih ve Kıyamet 1453
39. ""Ama şehre barışla giremezsem, savaşla girersem o zaman onu ve bütün soylu, ileri gelenleri ölümle cezalandırırım, geri kalan halkı köle olarak askerlerime dağıtırım. Bana ıssız da kalsa şehir yeter!""
- Fetih ve Kıyamet 1453
40. ""Diğer bütün kentler ölümlüdür ama İstanbul sanırım insanlar var oldukça yaşayacaktır.""
- Fetih ve Kıyamet 1453
41. "Diğer bütün kentler ölümlüdür ama İstanbul sanırım insanlar var oldukça yaşayacaktır."
- Fetih ve Kıyamet 1453
42. "Osmanlı ve bir kısım Bizans kaynaklarından elde edilen bilgiler, Haliç’e donanma indirilmesi işleminin çok önceden planlanmış olduğunu gösterir. Hazırlıkların daha Rumeli Hisarı’nın inşası sırasında başladığına işaret eden ifadeler, dönemin tarihçisi Tursun Bey ile yukarıda söz konusu edilen muhasara sırasında Sırp Despotu tarafından tünel kazma işlemleri için gönderilen 1500 kişilik grubun içinde yer alan Sırp madencinin gözlemlerinden anlaşılmaktadır."
- Fetih ve Kıyamet 1453
43. "Nitekim Kritovulos, yanındaki askerleriyle çarpışmaların yoğunlaştığı gediğin yanına kadar gelen 2. Mehmed’in kazıklar ile çevrili mahal ile surların yıkıldığı kısımdaki müdafaanın zayıfladığını görerek askerlerine şöyle seslendiğini yazar:
“Şehri ele geçirdik, yoldaşlarım artık ona sahip olalım; düşman dayanamayıp kaçıyor, surlarda kimse kalmadı, artık çok az gayretle şehir bizim elimizde olacak, gevşek davranma zamanı değildir, sonuna kadar cesaretle devam ederek kendinizi gösterin. Ben de sizinle birlikte ölmeye hazırım.”"
- Fetih ve Kıyamet 1453
44. "Bununla beraber ilgili literatürde zikredildiği üzere, bu teftişler dolayısıyla Anadolu'da 40.000 "Alevi"nin öldürüldüğü yönündeki bilgiler gerçeği yansıtmamaktadır. Bu insanların bir kısmı sürgüne gönderildiği gibi, bir kısmı da köylerini boşaltıp Şah İsmail'e katılmışlardı. Bu durumu, dönemin resmi belgeleri olan Osmanlı tahrir defterlerindeki kayıtlardan takip etmek mümkündür. Ayrıca tahrir kayıtlarında, daha sonra bu kişilerin yerlerine dönmeleri durumunda vergiden muaf tutulacakları ve iskanlarının sağlanacağı yönünde de hükümlere dahi yer verilmiştir. Öte yandan, Şah İsmaii'in de idaresi altındaki bölgelerde kendi dini görüşünü paylaşmayanlara karşı hayli sert davrandığı Safevi kaynaklarının çoğunda belirtilir. Onun İsfahan, Fars, Yezd, Kirman, hatta Horasan bölgelerindeki yoğun Sünni nüfusa mezhebi kimlikleriyle yaşama hakkı tanımadığı açık şekilde kaydedilir.
Öyle anlaşılıyor ki, Şah İsmail yeni bir dini-siyasi devletin temellerini atarken, idaresini kabul ettirebilmek için hayli sert ve kanlı bir politika iziemiştİ ve onun uygulamaları II. Bayezidin ya da I. Selim'in aldırdığı önlemlerden daha katıydı. Böylelikle, Safevilerin hakim oldukları coğrafyada yaşayan halkın inancı neredeyse tamamıyla Şah İsmail'in yeni dini ideolojisine dönüştürülürken, Osmanlı topraklarında çok sonraları "Alevi" olarak adlandırılacak zümreler, içlerine kapansalar da varlıklarını zamanımıza kadar sürdürebilmişlerdir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
45. "Tarihçi İbn Kemal'in şiirindeki gibi "ikindi güneşine" benzeyen kısa saltanatının gölgesi uzun olmuştu. Bu sekiz yıllık zaman diliminde imparatorluk tarihinin en önemli işleri gerçekleştirilmişti."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
46. "Orhan Bey’in askeri gücü Pelekanon Savaşı’nı izleyen yıllarda kademe kademe Üsküdar’a oradan Karadeniz kıyısına kadar uzanmıştı"
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
47. "İstanbul’un Rumeli ile Anadolu arasında bir geçit yeri olması konusunu fetih gerekçesi olarak öne çıkarır.
Müslüman topraklar arasında kalan bir “kâfir beldesi” olarak buranın alınmasının zaruretinden bahseder."
- Fetih ve Kıyamet 1453
48. "İlk Osmanlı muharebe stratejisinin temelinin,
piyade düzeniyle kademeli saflar halinde rahatça birbiri içinden geçebilen Bizans savaş sistemini, taciz edici süvari saldırılarıyla
dağıtmaya, düzenlerini bozarak onları küçük parçalara ayırmaya dayandığı öne sürülebilir."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
49. "Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn erdi felek
Giryemi kıldı füzûn eşkimi hûn etdi felek
Şirler pençe-i kahrımdan olurken lerzân
Beni bir gözleri âhuya zebûn etdi felek.
/ I. Selim"
- Yavuz Sultan Selim
50. "Sultan Süleyman'ın 46 yıllık saltanat dönemi harp sahasında gazi sultan lafzına yaraşır bir şekilde ölümüyle sona ermişse de o hiçbir zaman unutulmadı, aksine şahsında Osmanlı İmparatorluğu'nun en parlak devrini yaşadığı kanaati daha torunu tahtta iken genelleşti ve dönemi idealize edildi."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
51. "Neşrî Tarihi’nde Yeniçeri ağası Kurtçu Doğan’ın, Varna’daki zorlu savaş sırasında padişahın atının dizginlerini tutarak onun harp meydanından ayrılmasını engellemeye çalışan, Şehzade Alâeddin’in de dayısı olan Dayı Karaca Bey’e: “Bre kara yüzlü gidi, Sultan Alâeddin’i öldürdün, bu kere beyimize mi kast ettin, koyuver gitsin” şeklinde bağırdığı bildirilir."
- Fetih ve Kıyamet 1453
52. "Ya ben şehri alırım ya da şehir beni."
- Fetih ve Kıyamet 1453
53. "İstanbul'un fatihi yeni bir sefer için Anadolu yakasına geçtikten az sonra vefat etti."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
54. "Merdlik dava edersin bu muhanneslik(korkaklık) neden ?"
- İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e
55. "Özellikle küçük ateşli el silahlarının askeri devrimin önemli bir ana argümanı olduğu esasından hareket edilecek olursa, bunun barutun yayılımının tersine batıdan doğuya uzandığı, bu durumda da Osmanlıların bir anahtar rol oynadığı düşünülebilir."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
56. "Mohaç savaşı, Macar tarihinin en trajik dönüm noktası olarak mütaala edilir."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
57. "Fatih ayrıca ticari bağlar dolayısıyla Müslüman Hind devletleriyle de irtibat kurmuştu. Hindistan'ın güneyindeki Behmenilerden Sultan III. Muhammed Şah, Osmanlı hükümdarına mektup göndererek onu tebrik etmiş ve iyi ilişkiler kurmak istediğini bildirmişti. Bu mektuplaşmalarda Behmenilerin ünlü veziri Hoca Mahmud-ı Gavani'nin önemli rolü olmuştu. Mahmud-ı Gavani'nin ticari temsilcileri bu sıralarda Bursa'da bir ticaret merkezi oluşturmuşlardı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
58. "Özellikle uç beylerinin bir bölümü, İstanbul'un fethedilip devlet merkezinin buraya taşınması durumunda, Edirne merkezli gaza ve akın faaliyetlerinin son bulacağını ve Osmanlı Devleti'nin dört tarafı sularla çevrili başkentinden ötürü denizciliğe kayacağı endişesini dile getiriyorlardı. Gaza/tasavvuf geleneğinden gelen kalabalık halk kitleleri arasında, İstanbul'un fethinin kıyamet alametlerinden biri olduğuna dair kuvvetli bir inanç bile vardı. Bizans söylenceleri, Ortaçağ İslam tarihçi ve coğrafyacılarının kent hakkında anlattıkları ve bazı sahih hadislerde kıyametin kopmasıyla şehrin alınması arasında kurulan bağlantıdan etkilenen birçok insan, İstanbul'u fethetmenin uğursuzluk ve yıkım getireceğine inanıyordu."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
59. "Rüzgar aleyhime de olsa kendi zaviyemde çok haklıyım. Bu hakkı silahlarla ellerimden alamayacaklar."
- Yavuz Sultan Selim
60. "“Birkaç ayağı çarıklı Türk’ten korkup kaçana hiç saltanat verilir mi?”"
- İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1
61. "II. Murad döneminden bu yana Osmanlılar’ın Balkanlar’da rakibi olan tek ana güç Macarlar idi."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
62. "Fetret döneminin kötü izleri sebebiyle şehzadelere Rumeli’de sancak verilmediğini bile bile Selim’in böyle bir talepte bulunması, ciddi bir hesaplaşma içine gireceğinin deliliydi. Böylece ağabeyi Ahmet’in muhtemel padişahlığı durumunda kendisine Rumeli’de önemli bir avantaj sağlamaya çalışıyordu. Fakat bu talebi kesin bir dille reddedildi."
- İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1
63. "Benim gücüm cok daha küçük kuvvetle bütün dünyayı kendisine itaat ettiren Makedonyalı Büyük Iskender'den daha mı az ?"
- Fetih ve Kıyamet 1453
64. ""Diğer bütün kentler ölümlüdür ama İstanbul sanırım insanlar var oldukça yaşayacaktır.""
- Fetih ve Kıyamet 1453
65. ""Bu beylikten feragat etmedim ben
Görün beyler bana ne etti Selim Şah
Ben anı halime haldaş bilirdim
Bunun gibi deme yoldaş bilirdim
Oğul değil anı kardaş bilirdim
Görün beyler bana ne etti Selim Şah .""
- Yavuz Sultan Selim
66. "Saruca, Il. Murad döneminden kalma çok tecrübeli bir
top döküm ustasıydı; ama Urban şimdi yeni bir teknikle daha
büyük toplar dökmek için Osmanlılara müracaat etmişti. Bizans
kaynaklarından Dukas, adını vermeksizin taş fırlatan topların
yapımcılarından birinin şehirden kaçarak 1452 güzünde Edirne'ye
geldiğini yazarken onun hakkında bazı bilgiler verir. Ona göre
bu zat İstanbul'a hayli zaman önce gelmiş, kendi maharetini imparatorun aracılarına göstermiş, onlar da durumu imparatora
iletmişlerdi. İmparator san'atının seviyesine göre çok düşük bir
ücret takdir etmiş, hatta ona geçimini sağlayacak ölçüde bir ödeme de yapılmamıştı. O da büyük ümitsizliğe düşüp şehirden çıkarak Mehmed'in yanına gitmiş, burada iyi karşılanmıştı. Mehmed ona surları parçalayacak kadar büyük taş gülleler atabilecek evsafta bir topun yapılmasının mümkün olup olmadığını sorunca da ne kadar büyük çapta istenirse o ölçülerde top dökebileceğini söylemiş, hatta şehrin surlarının durumunu gayet iyi bildiğini, kendi yapacağı topun güllelerinin bunları toza çevireceğini ifade etmiştir."
- Fetih ve Kıyamet 1453
67. "“Bizans artık giderek önemsizleşiyordu. Zira Bizans İmparatorluğu Türkler karşısında bir varoluş mücadelesi yaşamaktaydı. Bunu bertaraf etmek için her yolu denemek Bizans’ın başta gelen görevleri arasındaydı.”"
- Fetih ve Kıyamet 1453
68. ""Din-perver ve Dünya fâtihi sensin. Sen Dünya'nın vâdedilmiş İskender'isin""
- Yavuz Sultan Selim
69. "Onun temel tezi, zalimlerin ortadan kaldırılmasının, gazadan daha önemli olduğu hükmüdür."
- Yavuz Sultan Selim
70. "Samsun limanı bu dönemlerde hayli faaldi, özellikle Kırım'a ve oradan Rus steplerine ve Kafkaslara uzanan bir ticari hinterlanda sahipti. Pamuklu ve esir ticaretinin bu noktada önemini vurgulamalıyız. XIV. yüzyılda Kafkaslar'dan getirilen esirlerin Mısır'a kadar intikal ettirildiği açıktır.
Son Memlük hükümdarı Kansu Gavri, Çerkezistan taraflarından Mısır'a intikal etmek üzere getirilen ailesi Samsun'a geldiği sırada doğmuştu. Bu yüzden Memlük kaynaklarında doğum yeri Samsun olarak gösterilir."
- Karadeniz Kıyı Kentleri Tarihi
71. "Anadolu'da 40.000 "Alevi"nin öldürüldüğü yönündeki bilgiler gerçeği yansıtmamaktadır, bu insanların bir kısmı sürgüne gönderildiği gibi, bir kısmı da köylerini boşaltıp Şah İsmail'e katılmışlardı. Bu durumu dönemin resmî belgeleri olan Osmanlı tahrir defterlerindeki kayıtlardan takip etmek mümkündür."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
72. "“İstanbul köktür, etrafı
budaktır. Kökün nuhuseti elbette
budaklarına dahi yetişir.”"
- Fetih ve Kıyamet 1453
73. "Osman Bey'in bu mücadelede temel anlayışının karşı tarafın düzenini bozmaya yönelik taktiği devreye sokmak olduğu söylenebilir. Nitekim Pachimeres çabucak dağılan ve düzenleri tamamen sarsılan Bizans askerlerinin ancak kalkanlarıyla bir arada durup mızraklarını kullanarak, çapraz ok atışıarına tutarak atlıların saldırısını önlemeye çalışan Alanların fedakarlıkları sayesinde geri çekilebildiklerini anlatır. Burada Osmanlıların hafif ve süratli atlı birlikleriyle tam olmasa bile savaşın ilk baskını sırasında sahte ricat taktiğini uygulamış olmaları muhtemeldir.
İlk saldırıyı yapanların geriye çekildikleri ve onları takip eden Bizans piyadelerinin ansızın atlı saldırısıyla karşı karşıya kaldıkları
Pachimeres'in ifadelerinden çıkarılabilir. Burada tipik bir Türkmen savaş geleneğinin yansıması görülür."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
74. "Safevîler’e karşı sert önlemlere başvurmasına dair … Şehzade Selim’in de benzeri bir yolu izlemesi ilginç bir paralellik arz eder… Safevîlerle savaşmanın mutlak bir dini görev olduğu, İslam’ı sapmış/Râfizî bir mezhepten kurtarmanın gazadan daha önce geldiği yolunda alınan fetvalarla sefer kesinleşmişti.”"
- Yavuz Sultan Selim
75. "“Bayezid oğlu Selim’e Dimetoka’yı vermek üzere İstanbul’dan ayrılırken, Selim yürüyerek onun yanından geçip dua ettirdi; Bayezid dua ederken Selim’in gözleri yaşardı… Bu sessiz veda, dünyevi saltanattan farklı bir derinlik taşıyordu.”"
- Yavuz Sultan Selim
76. "Osmanlı beyliği ilk adımda Marmara sâhillerine ve Ege'ye açılan bir beylik olan Karesioğulları ile dikkat çekici bir rekabet ve siyasetin içine girdi. Onu kademe kademe ilhak etti ve Çanakkale boğazına doğru bir hareket sahâsı kazandı. Ayrıca bu rakip beyliğin alt yapısını kazanarak onu barışçı bir siyâsetle saf dışı bıraktıktan sonra Karesi ümerâsının denizcilik tecrübesinden yararlandı. Bu beylerden atılmaya kararlı oldukları Rumeli mâcerâsında kılavuzluk bakımından çok istifâde etti. Aslında Gelibolu yarımadası na geçiş Osmanlı beyliğinin komşu Türkmen beyliklerine karşılan siyâsetlerinde keskin bir değişmeye yol açmış olmalıdır. Ru meli'den elde edilenin Anadolu'ya aktarılması, Anadolu'nun insan gücünün kaynaklarının kullanılması sonucu çift taraflı bir hareketlen il ıo söz konusu olmuştur. Bu çift taraflı etki Osmanlı beyliğinin devlete dönüşümünün ikinci önemli adımını oluşturur."
- İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikleri Dünyası
77. "Yeni bir hedef ve hayat sahası olarak görülen Balkan yarımadası, Osmanlı Beyliği'nin teşkilatlı bir devlet devlet haline gelişinde önemli bir altyapı sağlamıştır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
78. "Sefer (Niğbolu) propagandası yapılırken Haçlı Seferleri ruhuna uygun biçimde İstanbul üzerinden Kudüs’e ulaşma ve Hıristiyanlığı yüceltme temel hedef şeklinde öne çıkarılmıştır."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
79. "İç siyasette eski itibarına kavuştuğu anlaşılan II. Murad'a Veziriazam Çandarlı Halil Paşa, gerçek sultan muamelesi yapıyordu. II. Mehmed taraftarları, bu tarihte Murad'ın Osmanlı başkentine girmesine müsaade etmediler; ama Manisa'ya dönen Varna'nın muzaffer komutanı burada padişah gibi yaşayıp davranmaya başlamıştı. Fütühatçı politikaların Osmanlı Devleti'ni 1444'te olduğu gibi felakete sürüklemesinden endişe eden Çandarlı Halil Paşa, devletin ayakta kalabilmesi için saldırgan politikaları bir tarafa bırakıp bir müddet savaşsız yaşamanın zaruretine inanıyordu. Ulemadan gelen Çandarlı Halil ve sert politika taraftarı paşalar arasındaki rekabet, 1444-1446 yılları arasında Osmanlı siyasetine damgasını vurdu. 1446'da bir yeniçeri isyanını gizlice tertip ederek, el altından destekleyen Çandarlı Halil Paşa, Edirne'nin altını üstüne getirterek bir ölçüde II. Mehmed'in iktidarını zayıflattı (Buçuktepe olayı). Ardından da başkentteki kargaşayı bahane ederek II. Murad'ı gizlice payitahta davet etti. Babasının geldiğinden haberdar olmayan II. Mehmed, yaşanan oldubitti karşısında tahttan çekilerek veliahtlığı kabul etiğini duyurmak mecburiyetinde kaldı (Mayıs 1446). Şehabeddin ve Zağanos paşalar Mehmed'le birlikte Manisa'ya yollandıktan sonra, "şahinler" grubu II. Murad'ın vefatına kadar Osmanlı siyaset sahnesinden çekildi."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
80. "Tarihçi Âli, “Hz. Nûh’un gemiyi icat ettiğinden bu yana denizde yüzen gemiler için böyle bir musibetin vuku bulmamış” olduğunu yazmaktan kendisini alamaz."
- İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 2: II. Selim'den Sultan İbrahim'e
81. "Padişahın savaş meydanından çekilmesi kesin bir yenilgiye ve askerin dağılmasına yol açar."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
82. "Padişah Sinan Paşa'nın ölüm haberini aldığında çok üzülmüş, İslam tarihinde Hz. Yusuf kıssası ile özdeşleşen Kahire'yi ele geçirmiş olmak ve aynı zamanda Sinan Paşa'nın "Yusuf" önismine atıf yapmak üzere telmihen şu sözleri söylemişti:
"Gerçi tahtın aldık, ama ne çare Yusuf'u aldırdık.""
- Yavuz Sultan Selim
83. "Bursa’nın fethi Osmanlı beyliğinin gerçek anlamda kuruluşunun tamamlanmasına vesile olmuştur. Orhan Bey’in İstiklal alameti olarak bu fetihten sonra para bastırmış olmasın onun artık bağımsız ve güçlü bir lider konumuna geldiğinde göstermektedir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
84. "Bizans İmparatoru çaresizlik içinde, aradaki barışın korunması için diplomatik teşebbüslere girişmeyi daha uygun görüyordu."
- İstanbul Kuşatması ve Fatih 1453
85. "Aslında bu savaş neticeleri itibari ile Osmanlılar açısından mühimdir. Bu sefer kısa vadede Osmanlılara büyük bir askeri ve siyasi kazanç sağladı. Artık onları Tuna Nehri’nin güneyinde kalan bölgelerde macarlardan başka karşı koyacak bir güç kalmamıştı"
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
86. "Aşiret yapılanması içinde savaşçı yönlerini temsil eden "bölük" denilen birlikler, boy teşkilatıanmasının temel unsurları durumundadır…
Bu bakımdan Osmanlı Beyliği'ni kuruluş aşamasında basit bir konar-göçer göçebe topluluk olarak algılamak doğru bir yaklaşım olmaz. Ne Osman ne de Orhan Bey otlak bulmak için sürülerinin peşinden hareket eden ve bu vesileyle etrafı yağmalayan bir göçebe topluluğunun reisi idi. Gerek Selçuklu dönemine ait karineler, gerekse ilk Osmanlı kaynaklarından çıkarılabilecek sonuçlar, askeri karakterli "bölük" kavramından, siyasi yapıyı öngören "müluk"a dönüşümü çok açık ifadelerle ortaya koymamıza imkan verir."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
87. "Şurası muhakkaktır ki Osmanlı tarihi her cephesiyle bilinmeden Batıdaki, sadece siyasi
değil, ticari, sosyal ve askeri gelişmelerin de layıkıyla anlaşılması mümkün olmayacaktır."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
88. "Sultan Süleyman gençlik yıllarında, babasının taht mücadelesine yakından şahit olduğu için ileride oğullarının taht hırslarına çok sert karşılık vermekten de çekinmeyecektir"
- İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1
89. "Öte yandan I. Selim, Gazze Zaferi haberinin ulaşmasıyla muhtemelen artık Mısır konusundaki tereddütlerini tamamen bir tarafa bırakmış olarak, bu noktadan geriye dönmeyi asla düşünmüyordu. Nitekim onun hiçbir askeri endişe taşımaksızın Gazze'ye doğru ilerlerken bir taraftan mukaddes yerleri ziyaret etmekte olması ilginçtir."
- Yavuz Sultan Selim
90. "Sonuç olarak Mohaç, neticesini bir bakıma ateşli silah gücünün belirlediği bir meydan savaşı olarak öne çıkar"
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
91. "Niccolò Machiavelli, Yavuz Sultan Selim'in tüfekli birlikleri için şöyle diyordu: "Büyük Türk, İran şahını ve Suriye sultanını, tüfeklilerin gürültüsüyle ürkütmüş ve şaşırtmıştı.""
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
92. "13. yüzyıl seyyahları eserlerinde Türklerin hâkimiyetindeki Anadolu için "Turkmenia" kelimesini kullanırken, Bizans toprakları için "Romania" tanımlamasını tercih etmişlerdir.
Romania ise Türk kaynaklarında Rum-ili/eli şeklinin ortaya çıkışına temel olmuştur."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
93. "Yavuz sultan Selim Mısır vakayinamelerinde Tarihin akışını etkileyen kahramanlardan biri olarak gösterilmiştir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
94. "Bütün bu kabile beyleri, savaş zamanlarında, Diyarbakır beylerbeyinin emri altında asker göndermekle mükelleftiler; öte yandan vergilerden muaf tutulmaktaydılar. Bu bakımdan Osmanlı terminolojisinde geçen Kürdistan eyaleti tabiri, aslında Diyarbakır merkezli beylerbeylik kısımlarını değil, coğrafi bir bütünlük göstermeyen aşiretleri ifade etmekteydi. Kanuni dönemine ait Osmanlı idari teşkilatını gösteren bir defterde açık şekilde Kürdistan eyaleti başlığı altında, bu aşiret bölgeleri ayrı ayrı "eyalet" tanımlamasıyla zikredilmiş, bunlar Diyarbakır Beylerbeyliği bölümü altında yer almıştır. Yani bunlar Diyarbakır Beylerbeyliği'ne tabi, dağınık, sağa sola serpiştirilmiş, coğrafi bütünlüğü olmayan küçük idari birimler halinde teşkilatlandırılmıştır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
95. "“Eğer şehrin benim elimle fethedilmesi karar verilmişse, bütün kuleleri ve surları taş toprak değil saf demir ile de yapılsa, ben onları ateşimle eritirim.”"
- Fetih ve Kıyamet 1453
96. "Nitekim daha 1503’te bir Venedik kaynağında, orta boylu, güçlü bir yapıya sahip, esmer, küçük yüzlü, palabıyıklı olarak tarif edilen Yavuz Sultan Selim’in kardeşleri Ahmed ve Korkut’a göre daha atak, sert tabiatla ve kurnaz olduğu, yeniçerilerin bu özellikleri sebebiyle ona taraftar bulundukları, babasının yerine tahta geçerse devleti yeniden yeniden yüceltip şan ve şöhret kazandıracağını düşündükleri ifade edilmektedir."
- Yavuz Sultan Selim
97. "Zihninde şekillenen evrensel hakimiyet fikri üç kaynaktan besleniyordu. Bunlardan ikisi, kendinden önce gelen Osmanlı hükümdarlarınca da kısmen kullanılmıştı. Yukarıda bahsedildiği gibi, özellikle büyük atası Yıldırım Bayezid'in bu anlamda üstlendiği görevin farkında idi. Yıldırım Bayezid, İslami kavramalara dayanıp gazi sıfatını üstlenerek kazandığı zaferlerin kendisine evrensel bir otorite bahşettiğini düşünmüş, halifeden aldığı unvanla da bunu perçinlemişti. O da İstanbul'u alma idealini peşinde ömür tüketmişti ve bu şehri ele geçirmenin dini bir mecburiyet olduğunu söylemekten geri durmamıştı. Öte yandan babası II. Murad Oğuz geleneğine sıkı sıkıya sarılmıştı. Üstelik bu gelenek Osmanlı ailesinin unutmadığı bir temele dayanıyordu. Fatih Sultan Mehmed hem gazilik hem de sultanlık unvanını atalarından miras almıştı. Fakat şimdi cihanşümul bir anlayışın peşinde koşarken İstanbul'un fethi sayesinde, bu iki sıfata bir yenisini ekledi: İkinci Roma'nın sahibi olarak onun meşru mirasını üstlendiğini gösteren "kayser" yani imparator unvanı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
98. "Uçlarda Osmanlıların çok iyi haber alma kaynaklarının bulunduğu bilinmektedir."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
99. "Cemaatle namaz kılan ve saray kapısı önünde halkın şikayetlerini dinleyen babasının aksine, camilerde hünkâr mahfili uygulamasına geçerek halk ve ulemanın önünde, onlardan ayrı namaz kılmaya başlamıştı. Padişahın yüzüne bakarak hitap etme ayrıcalığı çok az insana tanınır olmuştu..."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
100. "On üç yıl süren bir sürgün hayatının ardından Cem Sultan, 25 Şubat 1495'te Napoli'de öldü."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
101. "Esasında Bayezid'in babasıyla arası önceden beri açıktı, şehzadeliği sırasında saltanata istekli bir tavır sergilemiyor, günlerini hareketsiz geçirmeyi tercih ediyordu."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
102. "... Gedik Ahmet Paşa, İtalya Yarımadası'nın güney ucunda yer alan ve Napoli'den bir gün uzakta bulunan Otranto'yu iki hafta zarfında zapt etti. Osmanlılar Otranto'yu üs haline getirip Güney İtalya'ya akınlar yapmaya başladılar."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
103. "Batı Anadolu Türkmen beyliklerinin ortaya çıkışı, Türk tarihinin pek kavranamayan en önemli gelişmelerinden birini teşkil eder.
XIII. yüzyıl Anadolusu'nun siyasî ve sosyal şartlarının bir sonucu olarak kurulup; bağımlı veya yarı bağımlı, XV. yüzyılın ilk çeyreği ne kadar siyasî varlıklarını ve etkilerini sürdüren söz konusu beyliklerin tarihi, şüphesiz onlardan biri olup zamanla hepsini kendi bünyesinde eriten bir bakıma yeni bir terkip oluşturan Osmanlı Devleti ile doğrudan bağlantılı bir hususiyet arzetmektedir. Fakat Osmanlı Devleti'nin bu Türkmen beyliklerinden biri olduğu devirlerde, yani XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde hatta ilk yarısında bütün siyasî teşekküller, aslında aynı geniş tabanın farklı birer siyasî temsilcisi ve bir bütünün parçası durumundaydılar."
- İlk Osmanlılar
104. "Varna Savaşı, müdafaa mevzilerine çekilen düzenli piyade kıtalarının doludizgin hücum eden atlılara karşı muharebeyi dengeledikleri anlardan birini oluşturacaktı. Ayrıca bu savaşta Osmanlı askerî gücünün silah envanterine, o sıralarda hayli ibtidai olmakla birlikte tüfekler de girmiş görünüyordu. Dönemin bir kaynağına göre 400'ü aşkın Osmanlı piyade tüfekçisi etkili bir savunma gerçekleştirmişti."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
105. "Seferin ana sebebi Türklerin Balkanlar’daki önlenemez ilerleyişini durdurmak, tehlike altındaki Macaristan’a yardımcı olmak, böylece batı Avrupa’nın güvenliğini sağlamaktır."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
106. "Sultan Süleyman 11 Recep 932’de (23 Nisan 1526) kapıkulu askerleri ve 300 top ile birlikte İstanbul’dan hareket etti. Sefere çıkmadan önce adet olduğu üzere Eyüb’e gitmiş, fetih ve zafer duaları okutmuş, ardından babasının mezarını ziyaret etmiş, oradan Fatih’in türbesine uğramıştı. Ayrıca yol üzerinde Şeyh Ebul-Vefa türbesinide ihmal etmemiş, oradan 2. Bayezid’in türbesine gitmiş ve saraya dönmüştür. İstanbul, Bursa ve Edirne fukara, suleha ve ulemasına şeyhlere, seyyidlere in’amlar dağıtmıştı. Bu mutat törenlerin ardından da İstanbul’dan ayrılmıştı."
- Kanuni Sultan Süleyman ve Zamanı
107. "Büyük bir meydan savaşında ateşli silahlarla takviye edilmiş yeni savaş taktiğinin uygulanışı önce Varna fakat asıl ilk kez 2. Kosova Savaşı'nda kendisini göstermişti."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
108. "Yapılan tespitlere göre varlıklı ailelerle, fakirler aynı mahallede yan yana evlerde mukim olabiliyorlardı. Genel olarak şehirlerde sadece zengin kesime ayrılmış mahalle birimleri mevcut değildi, en azından kaynaklarda bu yolda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. En muteber mahalleler çarşıya yakın olanlardı ve buralarda dahi her türlü maddi yapıdaki insan ikamet edebilmekteydi."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
109. "Böylece Balkanlar'da pek çok şehir harap haldeyken Osmanlı idaresi döneminde yeniden kalkınarak büyüme göstermiştir. Bunun yanı sıra o sıralarda boş ama verimli olan topraklar ekilmeye, geniş çaplı olarak ziraata açılmaya başlanmıştır. Bu ziraat alanlarının genişlemesi, yeni ürünlerin ekimiyle de kendisini göstermiştir. Özellikle o dönemin en önemli ürünleri olan pamuk ve pirinç ekimi Türkler sayesinde Balkanlar'da yayılmıştır. Yine Osmanlı idaresi altında Balkanlardaki madenler yeniden işletilmiş ve önemli miktarda gümüş, kurşun, bakır, altın elde edilmeye başlanmıştır. Bütün bunlar uzun süredir ihmal edilmiş bir durumda bulunan, savaşlar ve siyasi belirsizliklerle sarsılan Balkanlar'ın zamanla yeniden canlanmasına yol açan temelleri atmıştır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
110. "Bunlardan bazılarına burada temas etmek herhalde öğretici (!) olur: Birine göre Carlyle'ın tarih metodu Türk tarihi için çok uygundur, çünkü tarihi büyük adamlar yapar, Türk tarihinde de büyük adamlar çok olduğuna göre bu metodu uygulamak doğrudur. Bir diğeri, vesika yoksa tarih de yoktur anlayışı içerisinde, belgeleri inceleyerek onlar sayesinde salt gerçeğe ulaşılabileceğini belirtirken, biraz Osmanlıca bilen ve arşivin kapısından giren meraklı okuryazar takımının tarihçiliğe soyunduğunu yazarak sitem etmekten kendini alamamaktadır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
111. "Anadolu ve Balkanlar’da giriştiği faaliyetlerle Osmanlı Beyliğini bir devlet haline getiren 1. Murat döneminde yeni ihtiyaçlar, askeri sistemin düzenlenmesine ve devlet teşkilatında önemli değişikliklere yol açmış, merkezi bir yapının temelleri atılmıştı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
112. "İlk Osmanlı kronikleri, muhtemelen kendi zamanlarına mesaj vermek, gaza
ruhunu atalarının epik hikayeleriyle canlandırmak ve teşvik etmek
amaçlı bilgi ağlarıyla örülmüş olarak beyliğin kurucusu Osman
Bey'i "kut" almış bir aşiret reisi veya bey olarak tanımlarlar. Bir ölçüde, kendi zamanlarında artık iyice yerleşmiş hanedan kurucusu olma sıfatının meşru
temellerini ona belirli bir siyasi kimlik giydirerek atmaya çalışırlar"
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
113. "Varna Savaşı'nda Macarların "wagenburg" savunma sistemi (arabalarla oluşturulan savunma hattı), Osmanlılar için meydan muharebe usulleri açısından belirleyici olmakta gecikmedi. Muhtemelen bu tarihten itibaren meydan savaşlarında sahra topları, hafif toplar ve tüfeğe benzer silahlar (arkebüz) kullanımı gündeme geldi. II. Kosova Savaşı sırasında Osmanlıların top ve tüfekle takviye edilmiş ana merkezi, savaşın kaderinde etkili oldu. Burada arabalarla takviye edilmiş savaş sistemi, sahra topçusu ve tüfekçilerle desteklenmekteydi. Sahra topçusu ve wagenburg savunma tertibatı, daha önce Bohemya'da Husçular (1419-1436) tarafından kullanılmıştı. Osmanlılar da bunu kendi ana sistemlerinin bir parçası haline getirdi, yani top, tüfek ve arabalar ekleyerek mevcut ana "seyyar kalesi"ni daha da güçlendirdi. Böylece "tabur cengi" kavramı üretilmiş oldu."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
114. ""II. Mehmed'in bu hisarı yaptırmasındaki temel gayenin İstanbul'un can damarı olan Boğaz'ın trafiğini kendi kontrolü altına alma planıdır. ""
- Fetih ve Kıyamet 1453
115. ""Sert rüzgarlar yüksek dağlarda eser.""
- Fetih ve Kıyamet 1453
116. "Yavuz Sultan Selim’in çok okuduğu ve tarihe büyük merakı olduğu, Farsça’yı çok iyi bildiği, Arapçaya ve Tatar lehçesine de aşina olduğu ifade edilir. Farsça şiirlerini ihtiva eden divanı basılmıştır"
- İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1
117. "Bütün bunlar hanedanın başı olarak padişahın tebaasıyla olan mesafesinde, mesela cuma ve vakit namazlarını cemaatle eda etmek, sık sık tebdile çıkmak, asayiş kontrollerini takip etmek, yangınların söndürülüşlerine nezarette bulunmak vb. gibi sosyal boyutlu unsurların daha da belirginleşmesine vesile oldu. Askeri imajın terki ve yeni unsurların tebarüzü, dönemin ıslahat yazarlarının söylediklerinin aksine Osmanlı hanedanına yeni bir imaj kazandırmaya yönelikti, böylece tebaanın nazarında hanedan erişilmez yüce bir mevkide mutlak itaat edilmesi gereken bir vasfı daha kuvvetli bir şekilde sağlamış olacaktı ve onların bağlılığın daha da teyid edecekti. Dikkat çekici olan taraf önemli sosyal meselelerin yaşandığı, Celâli isyanlarının patlak verdiği, asi paşaların birbirini izlediği bir dönemde bile belki de bu yeni imaj sayesinde hanedanın bizatihi kendisine müteveccih herhangi bir ciddi tehdit olmamasıdır. İstanbul'a kadar yaklaşan bazı namlı Celâli reisleri bile hanedanı münezzeh tutarak hedeflerinin padişah değil vezir, veziriazam vb. idareciler olduklarını söylemekte idiler."
- Osmanlı Klasik Çağında Hanedan, Devlet Ve Toplum
118. "Anonim bir yazar ise Mısır askerinin çölden yorgun çıkacak olan Osmanlı ordusunu Kahireye yakın bir yerde karşılayıp rahatça perişan edebileceği, bu zor çölde ilerlemenin büyük bir belaya yol açacağı ikazında bulunan Hüseyin paşa'ya çok kızan padişahın ona celladı yollayarak "kendisini bu çölden geçme sıkıntısından ve belasından kurtardığı" nı bildirir."
- Yavuz Sultan Selim
119. "Dini perver ve dünya fatihi sensin,
Sen dünyanın vaat edilmiş İskender'isin.
İdrisi Bitlisi Selimşahname"
- Yavuz Sultan Selim
120. ""Rüzgar aleyhime de olsa kendi zaviyemde çok haklıyım. Bu hakkı silahlarıyla asla alamayacaklar. Eğer benim oğlum, baba sevgisini bir yana bırakıp bana karşı gelme cüretini gösterdiyse bu defa zafer kazanamayacak. Ama sizler susuyorsunuz.""
- Yavuz Sultan Selim
121. "Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sâdıkâne belki ol bu âlemde dildâr olur
Yâr olur ağyâr olur dildâr olur serdâr olur"
- Yavuz Sultan Selim
122. "Özellikle vezirlerin birbirlerine beddua ettiklerinde "dilerim ki Sultan Selim'e Vezir olasın" sözü çok meşhur olmuştur. Tarihin gelecek nesillere bir nasihat ve onların maneviyatını takviye etme aracı gibi algılanmakta olmasının belki de en çarpıcı örneklerinden biri bu cümlede gizlidir."
- Yavuz Sultan Selim
123. "Osman Beyin 1324'te vefatının ardından yerine geçen oğlu Orhan'ın iki sene sonra Bursa'nın fethiyle Osmanlı Beyliği'nin teşekkül aşaması tamamlanmış oldu. Osmanlı Beyliği bulunduğu bölgede siyasi istikrarı temin etme yolunda kuvvetli adımlar attı."
- Osmanlı Klasik Çağında Siyaset
124. "Adının aslının kutlu ana anlamına gelen “S-Ama” ve kasaba, yerleşme yeri manasındaki "-issa"dan oluştuğu, Samissa iken Helenlerce Samissos (Kutlu Kent) dendiği oradan da Samsun'un doğduğu ileri sürülür. Önceki adının Enete olduğuna dair bilgiler de vardır. Bu adın Kimmerlerle ilişkili olduğunu Strabon zikreder. Ona göre Kapadokya’nın (Karadeniz Kapadokya’sı) sınırlarında oturan Enetoi adlı bir kabile Kimmerler'le bir sefer yaptıktan sonra sürülmüşlerdi. Bunların Enete'si Homeros'a göre Amisos kenti idi. Samsun adının Batılı kaynaklarda Sampson olarak anıldığı da zikredilmektedir."
- Karadeniz Kıyı Kentleri Tarihi
125. "Doğu Roma imparatoru ile basit bir Türkmen beyi olarak görülen Orhan Bey'in doğrudan doğruya karşı karşıya geldikleri ilk muharebe idi."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
126. "Genellikle tarihçiler Fatih Sultan Mehmed'in İstanbul'u aldıktan sonra yeni bir siyasî yapıyı gerçekleştirdiği reformlarla devreye soktuğu, bunun da temellerinin Doğu Roma İmparatorluğu'nun vârisi olma gibi bir fikre dayandığı konusunda hemfikirdirler."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
127. "Ya ben şehri alırım ya da şehir beni..."
- Fetih ve Kıyamet 1453
128. "Varna Savaşı, müdafaa mevzilerine çekilen düzenli piyade kıtalarının doludizgin hücum eden atlılara karşı muharebeyi dengeledikleri anlardan birini oluşturacaktı. Ayrıca bu savaşta Osmanlı askerî gücünün silah envanterine, o sıralarda hayli ibtidai olmakla birlikte tüfekler de girmiş görünüyordu. Dönemin bir kaynağına göre 400'ü aşkın Osmanlı piyade tüfekçisi etkili bir savunma gerçekleştirmişti."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
129. "Yapılan tespitlere göre varlıklı ailelerle, fakirler aynı mahallede yan yana evlerde mukim olabiliyorlardı. Genel olarak şehirlerde sadece zengin kesime ayrılmış mahalle birimleri mevcut değildi, en azından kaynaklarda bu yolda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. En muteber mahalleler çarşıya yakın olanlardı ve buralarda dahi her türlü maddi yapıdaki insan ikamet edebilmekteydi."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
130. "Böylece Balkanlar'da pek çok şehir harap haldeyken Osmanlı idaresi döneminde yeniden kalkınarak büyüme göstermiştir. Bunun yanı sıra o sıralarda boş ama verimli olan topraklar ekilmeye, geniş çaplı olarak ziraata açılmaya başlanmıştır. Bu ziraat alanlarının genişlemesi, yeni ürünlerin ekimiyle de kendisini göstermiştir. Özellikle o dönemin en önemli ürünleri olan pamuk ve pirinç ekimi Türkler sayesinde Balkanlar'da yayılmıştır. Yine Osmanlı idaresi altında Balkanlardaki madenler yeniden işletilmiş ve önemli miktarda gümüş, kurşun, bakır, altın elde edilmeye başlanmıştır. Bütün bunlar uzun süredir ihmal edilmiş bir durumda bulunan, savaşlar ve siyasi belirsizliklerle sarsılan Balkanlar'ın zamanla yeniden canlanmasına yol açan temelleri atmıştır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
131. "Bunlardan bazılarına burada temas etmek herhalde öğretici (!) olur: Birine göre Carlyle'ın tarih metodu Türk tarihi için çok uygundur, çünkü tarihi büyük adamlar yapar, Türk tarihinde de büyük adamlar çok olduğuna göre bu metodu uygulamak doğrudur. Bir diğeri, vesika yoksa tarih de yoktur anlayışı içerisinde, belgeleri inceleyerek onlar sayesinde salt gerçeğe ulaşılabileceğini belirtirken, biraz Osmanlıca bilen ve arşivin kapısından giren meraklı okuryazar takımının tarihçiliğe soyunduğunu yazarak sitem etmekten kendini alamamaktadır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
132. "Osman Bey'in çağdaşı olan Bizans tarihçisi Pachimeres, ondan ismiyle bahseden ilk şahıstır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
133. "Eğer söz konusu kaynaklar, Osmanlı hanedanını asil bir soya bağlamak için onlara bir boy uydurmak gayretini taşısalardı, adı sanı pek duyulmayan Kayı yerine daha faal ve önde gelen diğer boyları tercih ederlerdi. Bu bakımdan Kayı lafzının öne çıkarılması tarihi bir realiteden kaynaklanmış olabilir, fakat bu boyun "beylik kurma üstünlüğünü" haiz olduğu iddiası sonradan ortaya atılmıştır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
134. "Entelektüel bir kimliğe sahip olan Mustafa idam edildiğinde, geride Amasya'daki sarayında yapılan bir sayıma göre dört büyük sandık dolusu kitap bırakmıştı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
135. "Dâbık Hz. Davud’un makamının bulunduğuna inanılan sahradır. Merc Arapça otlak, çayırlık, düz yer manasına gelmekte olup Dâbık sahrası veya çayırlığı karşılığı olmak üzere buraya Mercidâbık denmiştir."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
136. "İkinci Kosova Savaşı Macarların Balkanlar’daki etkisinin bir bakıma sonunu oluşturdu. Buna karşılık Osmanlı hakimiyetinin sarsılmazlığını pekiştirdi. Eflak üzerindeki Macar nüfusu sarsıldı ve bu kesimde Osmanlılar öne çıkmaya başladı."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
137. "Osmanlı geleneğinde yeni tahta çıkan bir sultanın büyük bir sefer ile işe başlaması, onun saltanatı açısından önemliydi ve bunu inceden inceye tasarlamak lazımdı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
138. "Orhan Bey’in istiklal alameti olarak Bursa’nın fetihinden sonra para bastırmış olması, onun artık bağımsız ve güçlü bir lider konumuna geldiğini
göstermektedir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
139. "Osmanlı ordusunun Viyana önlerinde görülmesi Avrupa'da büyük heyecana sebep olmuştu. Avrupa'daki genel hava, Hristiyanlığın büyük bir tehlike altında bulunduğu şeklindeydi."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
140. "Osmanlı ordusunun Safevî sınırına girdikten sonraki yürüyüşü hayli zorlu geçti. Güzergâhın önceden tahrip edilmiş olması dolayısıyla ciddi erzak sıkıntıları yaşandı. Geri dönüş için baskılar artınca, Sultan Selim buna aracı olan - çok değer verdiği - Karaman Beylerbeyi Hemdem Paşa'yı idam ettirerek cevap verdi."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
141. "Hilafetin İstanbul'da kendisine devredildiği yolundaki bilgiler, zamanında değil, çok sonraları Osmanlıların İslam dünyasındaki hâkimiyet iddialarının bir neticesi olarak ortaya çıkacaktı. Zira Sultan Selim dönemine ait kaynakların hiçbirinde böyle bir devir teslimin yapıldığından söz edilmemektedir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
142. "İtalyan Rönesansı'nın en önemli temsilcilerinden Leonardo da Vinci, II. Bayezid'e yazdığı bir mektupta, Haliç ve Boğaziçi'nde bir köprü yapma talebinde bulunmuştur. Michelangelo'nun da yine benzeri şekilde bazı projelerle İstanbul'a gelmeye niyet ettiği, keza Amerika kaşifi olarak tanınacak olan Kolomb'un daha önce ona başvurduğu rivayet edilir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
143. "Aslında Fatih'in de, vefatından önce, kendisinden sonra tahta geçecek isim olarak Cem'i tercih ettiğine dair haberler yayılmıştı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
144. "İstanbul'un fatihi yeni bir sefer için Anadolu yakasına geçtikten az sonra vefat etti. Onun bu son seferini nereye icra edeceği ise meçhul kaldı. Fakat geride bıraktığı devlet tamamıyla onun eseriydi."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
145. "Osmanlıların Anadolu'da imaj çabalarının bir başka örneği II.Murad devrinde görülmüştür. Zira Anadolu'da yaşanan problemler, Osmanlılar'ın eski Oğuz geleneğini canlandırmalarına yol açmıştı. Özellikle Şahruh'un faaliyetleri, Karamanlılar'ın beylikler üzerindeki veraset iddiaları, karşı propaganda, II. Murad devrinde Kayı boyuna bağlılığın ön plana çıkarılmasına, buna ait sembollerin kullanılmasına amil olmuştu. Yazıcıoğlu Ali'nin İbn Bibî tercümesinde bu üstünlük iddiaları açık olarak görülür. Bu sayede Anadolu'daki beyler üzerinde belirli bir otorite ve üstünlük imajı ortaya konmaya çalışılmıştı. Ayrıca Kayı boyunun üstünlüğü vurgulanarak devlet kurma yetkisinin bu boya ait olduğu fikri işlenmişti. Fakat şurası bir gerçektir ki, bu devirdeki faaliyetler, Türk dilinin resmî ve ileri bir edebî dil haline gelişine, Türkmen ananesinin yaygınlaşmasına yol açtı."
- İlk Osmanlılar
146. "Hürrem Sultan, damadı Rüstem Paşa ile birlikte ilk önemli başarısını, büyük Şehzade Mustafa'nın idamını bir bakıma sağlamakla kazanmış oldu. Nahcıvan seferine gidilirken, 1533 Ekim'i başında, babasının otağına çağrılan Mustafa burada idam edildi. İdam sebebi, babasının artık yaşlandığı, sefere katılmaya gücü olmadığı yolunda propaganda yaparak tahta geçmek istemesine bağlanır. Mustafa, gerçekten büyük şehzade olarak bu hakkı kendisinde görmekteydi. Babasının artık yaşlandığı, tıpkı dedesi Yavuz Sultan Selim'in II. Bayezid'e yaptığı gibi, babasının tahtı kendisine bırakması gerektiği fikrindeydi. Bu yolda kendisini teşvik edenlerin arkasında ise, onun bu şekilde hareketini el altında teşvik edip babasının gözünden düşürmek isteyen Rüstem Paşa'nın olduğu ifade edilir. Entelektüel bir kimliğe sahip olan Mustafa idam edildiğinde, geride Amasya'daki sarayında yapılan bir sayıma göre dört büyük sandık dolusu kitap bırakmıştı. Padişah, oğlunu feda ettikten sonra vaki olabilecek tepkileri dengelemek için, Rüstem Paşa'yı veziriazamlıktan azletti. Fakat yerine getirdiği Kara Ahmed Paşa'yı da yine hiçbir sebep yokken idam ettirdi. Dönemin şairleri Şehzade Mustafa'nın idamında çok açık olarak Rüstem Paşa-Hürrem Sultan ikilisini suçlarlar."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
147. "Zira Avrupa askeri devrimiyle 17. yüzyıl sonunda Osmanlı gücüne yakın ordular kurulmuştu, iaşe sistemi iyi işliyordu, iyi bir komuta kademesi oluşturulmuştu, hepsinden önemlisi profesyonel askeri kurumlar ortaya çıkmıştı."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
148. "Mezar Taşındaki Şiir"
- Yavuz Sultan Selim
149. "Bununla birlikte hilafetin İstanbul'da kendisine devredildiği yolundaki bilgiler, zamanında değil, çok sonraları Osmanlıların İslam dünyasındaki hâkimiyet iddialarının bir neticesi olarak ortaya çıkacaktı. Zira Sultan Selim dönemine ait kaynakların hiçbirinde böyle bir devir teslimin yapıldığından söz edilmemektedir. Eğer böyle bir tören yapılmış olsaydı, döneminde bizzat Sultan Selim adına yazılmış Selimname adı verilen tarih literatüründe ve resmî belgelerde bundan mutlaka bahsedilirdi. Böyle bir değinmenin bile bulunmaması, bir devir teslimin olmadığını açık şekilde gösterir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
150. "Batılı Çağdaş tarihçilerin "Muhteşem" "Büyük Türk" lakaplarıyla andıkları Sultan Süleyman kendi zamanının yazarlarınca değil, 18. yüzyılda yine bir Batı kaynağında kanun yapıcılığı sıfatıyla tarif edilmiş ve bu sıfat muhtemelen 19. yüzyılda Osmanlı tarihçilerince benimsenerek yaygınlık kazanmıştır. Bugün de kullanılan "Kanuni" sıfatı onun kendisi için takındığı veya döneminde nitelendiği bir ünvan değildir. Ancak modern literatürde, gerçekleştirilen reformlar, adalet prensibinin ön plana çıkarılarak uygulanmasında gösterilen hassasiyet sebebiyle "Kanuni" sıfatı yaygın olarak kullanılmıştır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
151. "İmdi Ordu merkezli adlandırmayla da kendisini gösteren Canik'in Bayramlı kesimini ele alırsak, 1455 tahririndeki idari yapılanmaya göre karşımıza şu manzara çıkar: Canik Sancağı için Samsun merkez alındığında bunun doğusundaki kesimde görülen yapılanma çerçevesinde a) Arım (Çarşamba ve Ayvacik kesimi), b) Terme (Terme, Salıpazarı, Ünye’nin batısındaki köyler Akkuş, Çaybaşı kesimi), c) Ünye, d) Satılmış-1 Mezid Bey (Fatsa, Korgan, Kumru kesimi), e) Ordu Bayramlı (Bolaman'dan Giresun Batlama vadisine kadar)."
- Karadeniz Kıyı Kentleri Tarihi
152. "Aslında Fatih'in gayesini, Roma İmparatorluğu'nun irsi bir vârisi olmak değil, onun payitahtını ele geçiren ve bu devleti tarih sahnesinden silen bir hükümdar olarak toprak hakkının kendisine intikal ettiği noktasında anlamak lazım gelir. Böylece Fatih, bu defa bambaşka bir dinin temsilcileri aracılığıyla yeni bir Roma İmparatorluğu'nun kurulduğunu ilan etmekteydi. Onun böylesine bir bilinci, aldığı eğitim sayesinde çok önceden kazandığı açıktır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
153. "Aşiret yapısı içinde giderek güçlendiği anlaşılan Osman Bey'in, bu savaşçı Türkmen gruplarından birinin lideri olarak sivrildiğine şüphe yoktur. Onun sürülerinin peşinden koşan basit bir çoban değil, alp/gazi olarak anılan, savaş/gaza örgütleyen bir askerî lider olarak yükseldiği söylenebilir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
154. "Sultan Selim'in ikinci önemli adımı Doğu Anadolu'da hakimiyet alanını genişletmek oldu. Bunun için aralarında çekişme ve gerginliğin eksik olmadığı Kürt beylerini Osmanlı tabiyeti altına alma yolunda ciddi propaganda faaliyetlerinde bulundu. Sünniliğin Şafii mezhebine bağlı olan bu beylerin çoğu, Safevilerce temsil edilen yeni dini harekete sıcak bakmıyorlardı. Bundan istifade ile Kürt beylerinin adet ve geleneklerini çok iyi bilen tarihçi ve münşi İdris-i Bitlisi Osmanlı lehine bölgede taraftar toplamak üzere görevlendirildi. İdris-i Bitlisi, öncelikle Urmiye'ye giderek, burada padişahın zaferini bildiren fetihname ve mektupları Kürt beylerine dağıttı. Bıradost aşiretiyle görüştü, Soran Meliki Emir Seyyid b. Şah Ali'ye mesajını iletti ve kendisini Erbil'i zapt etmesi için teşvik etti. Ardından da Boti beylerinin sultanın otoritesini kabul etmesini sağladı. Bu bölgelerdeki aşiretleri Osmanlılara ısındıran İdris-i Bitlisi, daha sonra Hasankeyf, Siirt, Bitlis ve Hizan taraflarına giderek propagandasını devam ettirdi. Osmanlıların teklifini kabul ettiklerini bildiren bölgedeki beyler, kendi aralarında eşit konumda bulunduklarından başlarına bir Osmanlı beyini tayin edilmesini talep ettiler. Bu propagandanın da bir neticesi olarak Osmanlılara bağlılık arz eden Kürt aşiretleri bölgelerdeki Safevileri uzaklaştırmayı başardılar."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
155. "Osmanlı fetihleri çoğu defa uzlaştırıcı, sisteme entegre edici bir anlayışla yayıldı ve kalıcı hale geldi"
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
156. "Kurşun cenginde zırh giymek fenadır, bir kurşun dokunduğunda zırhın halka parçaları kurşunla birlikte vücuda saplanır, böylece eğer kurşun yiyen hemen ölmezse bu yara kangrene dönüşüp büyük ıstıraba yol açar. Halbuki zırh olmazsa kurşun vücuda saplanıp kalır veya girip çıkar, şayet öldürücü bir yere isabet etmezse alınacak yara ölümcül bir kangrene dönüşmez."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
157. ""Âl-i Osman'ın barutu yaştır, barutçuları kallaştır""
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
158. "" Tekfur ahdi bozdu, şimdi düşmanlığa başladı, bundan sonra ya şehri versin ya da başını.""
- İstanbul Kuşatması ve Fatih 1453
159. "Önceleri savaşçı liderler (yani alpler) onunla
aynı konuma sahip silah arkadaşları iken,Osman Bey'in kazandığı
başarılar ile öne çıkması üzerine ikinci planda kalmışlardır.Yani eşitler arasında ilk sıraya yerleşen Osman Bey'in liderliği bu silah
arkadaşları tarafından kabul edilmiştir. Bu şekilde giderek Osman Bey'in emrinde bir idari/askeri kademeleşme oluşur. Fetihlerle elde edilen toprakların önde gelen askeri kumandanlara dağıtılmasıyla, basit sayılabilecek bir askeri bürokrasinin temelleri de atılmış olur."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
160. "Savaş öncesinde zikredilmesi gereken en önemli konu ise, Bizans birliklerinin harekatı hakkında Osman Bey tarafından alınan istihbarattır. Bizans birliğinin Yalova'ya çıkışı ve burada konuşlanması o sırada İznik'i muhasara eden Osman Bey' e derhal
ulaştırılmış olmalıdır. O da atlılarıyla süratli şekilde yürüyerek daha tam olarak yerleşmemiş olan Bizanslılara öncü birliği
yollayarak bir gece baskını yaptırmıştır. Pachimeres bu baskın dolayısıyla şaşıran ve malzeme kaybına uğrayan Bizans birliklerinin
dağınıklığını anlatırken, Osman Bey'in sayıları binleri bulan adamlarıyla ansızın göründüğünü belirtir. Bu durum hiç şüphesiz kuvvetli istihbarat ağının ilginç bir örneğini bize verir."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
161. "“Pelekanon Savaşı sonrasında Bizanslıların Osmanlılar karşısındaki mücadele istekleri hemen hemen tamamen sönmüştür. Nitekim iki yıl sonra İznik (1331) teslim olmuş, ardından 1333 Mart’ında Orhan Bey ile buluşan imparator bazı Bizans şehirlerini elinde tutma karşılığı haraç ödemeyi kabul etmiştir.”"
- İlk Osmanlı Muharebeleri
162. ""Bu beylikten feragat etmedim ben
Görün beyler bana ne etti Selim Şah
Ben anı halime haldaş bilirdim
Bunun gibi deme yoldaş bilirdim
Oğul değil anı kardaş bilirdim
Görün beyler bana ne etti Selim Şah."
*Sultan II.Bayezid"
- Yavuz Sultan Selim
163. ""Oğlum Allah kılıcını keskin etsin ve de uğrun açık olsun, lakin pederini saymayıp bi-edebane hareket ettiğin için ömrün vefa etmesin.""
- Yavuz Sultan Selim
164. "1. Selim kumandanlara ve askere hitap ederek: Gayret-i İslamı ve Hamiyet-i seyyidü’l-enamı tamam yerine getirecek demdir. Bugünkü günde adadan yüz çeviren avrattan kemdir “ demiş, ve hemen ardından mehterler Ceng-i harbi çalarak ortalığı inletmiş.."
- Yavuz Sultan Selim
165. "Âlimlerle sohbet etmeyi ve çeşitli siyasi meselelerde bunların ve diğer devlet adamlarının görüşlerini almayı prensip edindiği anlaşılan I. Selim'in çok okuduğu, kütüphanesindeki bütün kitapları baştan sona birer kere okuyup bitirdiği, gece geç saatlere kadar tefekküre daldığı ifade edilir."
- Yavuz Sultan Selim
166. "Halk arasında dini duruşu, merhamet, sufi düşünceye olan temayülü gibi sebeplerle “Veli” lakabıyla anılmıştır."
- İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1
167. "Bu önemli savaş, 28 Haziran 1389'da Kosova Ovası'nda vuku buldu. Yapılan mücadele kesin bir Osmanlı galibiyeti ile neticelendi. Ancak I. Murad ve Lazar savaş meydanında hayatlarını kaybettiler. Bu savaşta alınan yenilgiye rağmen Sırp destanları ve kilise Kosova mücadelesini bir zafer olarak işledi. Özellikle 19. yüzyılda bu popüler mitosun oluşumunda, milli bir benlik inşa etme ideolojisi etkili olmuştu. Sırp milliyetçiliğinin kökenlerinde Lazar kültü bu bakımdan öne çıkar. Bu mitos Lazar'ın şahsında toplandı, Sırp Ortodoks benliği milli duygulara karıştı, ilahi bir tarza büründü. Sırpların ana yurdu, ana kalbi olarak Kosova büyük bir önem kazandı. Lazar kendisini Sırplar için feda eden ve onların acılarını taşıyan bir aziz mertebesine yükseltildi. Bu anlayış Sırp milliyetçiliğinin ana kökenini oluşturdu ve zamanımıza kadar gelen derin izler bıraktı. Yugoslavya'nın dağılışının ardından yaşanan savaş ortamında, Sırpların önemli bir bölümü bu "kurgulanmış" tarihi hatıraları canlandırıp, acısını uzun yıllar boyu birlikte yaşadıkları Müslüman komşularından çıkardılar."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
168. "Rumeli'ye geçişte gittikçe güçlendiği anlaşılan Osmanlılar Ka rasi'den sonra diğer Batı Anadolu beyliklerini doğrudan zabt değil vasallik bağı çerçevesinde kendilerine bağlamayı tercih ettiler. Her halde burada Rumeli'de ilerleyen fetihlerin önemli rolü vardı. Vasallik statüsünün gerçekleşmesi hiç şüphesiz Anadolu'nun batısın daki geniş Türkmen dünyasının zahiren de olsa birleşmesini sağla mıştı. Ancak bu daha ziyade I. Murad devrinde gerçekleşti. Ondan önce Orhan Bey zamanının başlarında durum biraz daha farklıydı. 1330'lu yıllarda Osmanlıların ilgi çekmeye başladığı ve devrin kaynaklarında yer edindiği anlaşılmaktadır. Bu husus İbn Battuta ve Ömerî'nin sözlü kaynaklarının beyanlarında da kendisini gösterir Bursa hakimi olarak tanıttığı Orhan'ı Türkmen beylerinin ulusu olarak adlandıran İbn Battuta onun sürekli hareket halinde olduğunu ve çok kuvvetli askerî organizasyonu bulunduğunu belirtirken Ömerî'nin kaynaklarından Sivrihisarlı Haydar, onun Bizans imparatoru ile sürekli savaş halinde olduğunu, denizi geçip Rum memleketlerini istila ettiğini yazar."
- İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikleri Dünyası
169. ""Diğer bütün kentler ölümlüdür ama İstanbul sanırım insanlar var oldukça yaşayacaktır."
petrus Gyllius"
- Fetih ve Kıyamet 1453
170. ""İstanbul köktür, etrafı budaktır. Kökün nuhuseti elbette budaklarına dahi yetişir.""
- Fetih ve Kıyamet 1453
171. "İlk dönem Osmanlı tarihiyle ilgilenen tarihçilerin çoğu bu sağlam kaynaklara dayalı bilgi boşluklarını, teorik çıkarımlada kapatmak yolunu tercih etmişlerdir. Bununla beraber mevcut kaynaklardan elde edilen menkıbevi bilgiler, bazı tarihçiler için gerçek bir bilgi gibi algılanıp, bir ölçüde kurgulanmış bir tarih yazımına da yol açmıştır. O kadar ki bunlar bazen genel kabullerle benimsenerek iyice yerleşmiş, hatta ders kitaplarına kadar yansımıştır. Aslında bu kaynaklardan tarihi gerçekliğe tam anlamıyla erişmek pek de kolay görünmemektedir. Çünkü bugün elimizde bulunan ilk Osmanlı kronikleri ve tarihlerinin en eskisi Osman Bey'in ortaya çıkışından yüz yıl sonra yazılmıştır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
172. "Büyük atası Yıldırım Bayezid ve oğlu Fatih Sultan Mehmed iktidarlarının aksine II. Murad dönemi, Osmanlı siyasetinde barış taraftarı zümrelerin daha fazla söz sahibi olduğu bir zaman olmuştu. Bunda Murad'ın eğlenceye düşkün, tasavvuf ve musikiden zevk alan barışsever tabiatının bir rol oynadığı söylenebilirse de, padişahın şahsi özelliklerinin döneminin siyaseti üzerindeki etkisi abartılmamalıdır. Genelde böyle takdim edilmekle beraber, bir sıra önemli askerî harekâtta bulunduğu göz önüne alındığında, bu gibi değerlendirmelerin pek geçerli sayılamayacağı açıktır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
173. "Hz. Peygamber'in ashabına, Hz. Ayşe'ye, Hz. Ali hariç diğer üç halifeye yönelik ağır küfrün ve bunun merasim olarak tekrarlanması..."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
174. "Mısır’a giden ve Memlüklere sığınan Cem Sultan İktidar mücadelesini bırakma niyetinde değildi."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
175. "“Konstantin yine de genç sultanı tecrübesizliği sebebiyle önemli bir rakip olarak görmüyordu.”"
- Fetih ve Kıyamet 1453
176. "Osmanlı fetihleri çoğu defa uzlaştırıcı, sisteme entegre edici bir anlayışla yayıldı ve kalıcı hale geldi"
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
177. "Cemaatle namaz kılan ve saray kapısı önünde halkın şikayetlerini dinleyen babasının aksine camilerde hünkar mahfili uygulamasına geçerek halk ve ulemanın önünde onlardan ayrı namaz kılmaya başlamıştı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
178. "Timurlu tahtına oturan oğlu Şahruh (ö. 1447), babasının siyasetini izleyerek Osmanlı saltanatının güçlenip Anadolu'daki siyasi dengeyi bozmasını istemiyordu. ...Hatta I. Mehmed'e 1416'da bir mektup yazarak kardeşlerini bertaraf etmesinden dolayı sitem etmişti."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
179. "Bu arada Pachimeres'in Osman'ın adını "Atman" olarak yazması, Osmanlı Beyliği'nin kurucusunun kimliği hususunda bazı tarihçilere yeni ilhamlar da vermiş gözükmektedir. Atman kelimesi başbuğ/kumandan anlamına gelir ve daha çok Karadeniz'in kuzeyindeki Türk kavimlerince kullanılan bir unvandır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
180. ""Tarih belirli aralıklarla yeniden yazılmalıdır, bu sadece yeni vak'alar ortaya çıktığı için değil, zamanla bakış açıları değiştiği için de geçerlidir.""
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
181. "Bu sıralarda III. Murad ile I. Elizabeth arasındaki yazışmalarda temel konu İspanyol tasallutuydu. O kadar ki Osmanlı divanında İspanya'ya karşı ciddi bir askeri harekat dahi görüşülmüş, yeni bir deniz seferi planları yapılmıştı. Fakat Osmanlıların bunu büyük bir askeri harekata dönüştürme niyetleri pek yoktu. Aslında bütün bunlar, Akdeniz'de karşı tarafı daima tehdit altında tutucu bir gözdağı politikasının yansımalarıydı. Bir ölçüde Osmanlı siyaseti, Kuzey Afrika'daki denizcileri ve askeri varlığı sayesinde Batı Akdeniz'deki İspanyol gücünü fiili harekatlarla taciz etmek ve onları büyük bir askeri sefer beklentisi ve tehdidi altında bırakmak şeklinde tecelli ediyordu. Bu tehdit durumu bile Akdeniz'deki diğer aktörler olarak İngiliz ve Fransızların elini hayli rahatlatmaktaydı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
182. "Bu savaşa muharebe taktik ve teknikleri, askeri niteliği dışında böylesine önem kazandıran husus, bir milletin devlet olma bilincine ve bu bilinçle büyük hedeflere ulaşma yolunda son derece sert ve keskin bir siyaset izlemesini temellendirilmiş bulunmasıdır."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
183. "Osmanlı ordu sistemi, beklenmedik olaylar ve ani bir hareket için hızlı teşkilatlanma ve bir araya gelme konusunda tecrübeye sahiptir."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
184. "Niğbolu Savaşı’nın tek görgü şahidi olarak yazdıkları bugüne ulaşan, tanınmış bir kıraat ve hadis alimi olan ve Bayezid’in yanında bulunan İbnü’l-Cezeri’dir."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
185. "..... her şeyin adeta başlangıcı olan barutu Çinliler bulmuştur."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
186. "Fatih Sultan Mehmed'in alamadığı bu muazzam kale onun tarafından ele geçirilmişti. Belgrad'ın düşüşü Avrupa'da büyük bir heyecana yol açtı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
187. "16. asır ortalarında Kahire'yi gören bir seyyah, buradaki yaygın dilin Türkçe olduğuna işaret eder."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
188. "Askerî kesimde sonu gelmez seferlerin bedenlerini tüketen yoruculuğundan şikâyetler giderek artıyordu; eski devirlerin imtiyazlı aileleri, devletin mülklerine el koymasından sızlanıyorlardı. Bu arada ilmiye sınıfı içinde bir zümre, Fatih'in reformlarına karşı cephe aldı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
189. "Artık "Fatih" unvanını almaya hak kazanan II. Mehmed, öğle üzeri muzaffer bir kumandan olarak şehre girdi ve Ayasofya Kilisesi'nin kubbesine çıkarak olup bitenlere göz gezdirdi ... Şehir halkına can ve mal güvenliğini temin ettiği gibi, ileride oluşturacağı yeni devletine payitaht yapmayı düşündüğü bu vaat edilmiş kentin fazla yıkıma uğramaksızın kontrol altına alınmasına özel bir itina gösterdi."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
190. "Belki biraz geriye çekilerek uzaktan olayların nasıl bir seyir kazanacağını izlemeyi düşünmüştü."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
191. "İbn Battuta bizzat ziyaret ettiği Anadolu beylikleri hakkında bilgi verirken, Orhan Bey'i Türkmen beylerinin ulusu olarak anar..."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
192. "İlhanlı baskısını en fazla hisseden Karaman, Eşrefoğulları, İnançoğulları, Eretnalılar, Hamidoğulları ve Çepni beyleri idi. Bunun dışındakilerin biraz daha serbestçe hareket edebildikleri söylenebilir. Bu dönemlerde dış cephede Karaman'ın yükselişine, Batı Anadolu'da Germiyan'ın yükselişi, iki bölge arasında belirli bir denge unsuru ortaya koymuştu."
- İlk Osmanlılar
193. "Evden eve bir kişi çıksın
İlin köyleri o kişiye baksın
Uruşmaya yarar ademler olsun
Silahı hem çokaları bile olsun
Ok yay u kılıç u hem çomakı
Sünüsü harbesi, hançer nacakı
Nacak bil balta kirebi götürsün
Sapan taşı atanı hep götürsün"
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
194. "Annesi il. Murad'ın hareminde bulunan bir cariye olduğu anlaşılan Hüma Hatun'dur. Onun kimliği hususunda bazı faraziyeler ileri sürülmüştür. Bazı Batılı kaynaklarda Estella adlı bir İtalyan, bu adın Yahudiler tarafından kullanıldığından hareketle de Yahudi asıllı olduğu iddia edilir. Hatta onun bir Fransız prensesi olduğuna dair yakıştırmalar da yapılır. Benzeri bir bilgi ilginç şekilde bazı Osmanlı kaynaklarında. 2. Bayezid'in annesinin kimliğini belirtmek için verilmiştir. Ancak bunların hiçbir müdellel tarihi dayanağı bulunmamaktadır. Yani Hüma Hatun'un Edime Sarayı'nda bir cariye olduğu gerçeği dışındaki diğer yakıştırmaların doğru olma ihtimali hemen hemen yok gibidir. Hüma Hatun oğluyla birlikte sancağa çıkmış, oğlunun yanından hemen hiç ayrılmamış, onunla birlikte Manisa'ya gitmiş, ardından oğlunun ilk saltanatı sırasında tekrar Edime Sarayı'na dönmüş; 1446'da tahttan indirilen oğluyla birlikte muhtemelen tekrar Manisa'ya gitmiş, son yıllarını burada geçirmiş, bir süre sonra vefat ederek eski Osmanlı payitahtı Bursa'ya götürülmüş ve Hatuniye Türbesi'ne defnedilmiştir. Vefat tarihinin türbenin
yapım tarihi olan Receb 853'ün (Eylül 1449) biraz öncesine tekabül ettiği açıktır."
- Fetih ve Kıyamet 1453
195. "Onun bu sert ve şedid tavırları, ileride yapacağı işleri çabucak sonlandırma yolunda karşısına çıkacak engelleri acımasızca dağıtacağının işaretlerini de vermişti."
- Yavuz Sultan Selim
196. "Hasan Ağa, rüyasında çalınan bir kapıyı açtığı vakit Arap kılığında bayraklı ve silahlı birçok kişinin durduğunu, kapının hemen yanındaki dört şahsın içinden kapıyı çalanın elinde padişahın "ak sancağını" taşıdığını görür. Bu zat kendisini Hz. Ali, yanındakileri ise Ebubekir, Ömer ve Osman olarak tanıtır, diğerlerinin sahabe olduklarını söyler. Kendilerini Hz. Peygamber göndermiştir ve Sultan Selim Han'a bir mesaj yollamıştır. Hz. Peygamberin mesajı "..Kalkıp gelsin ki Harameyn hizmeti ona buyruldu.." şeklindedir. Rüyayı dinleyen Hasan Can hemen bunu padişaha anlatır... Ondan sonra Selim'in aklına Mısır seferi düşer."
- Yavuz Sultan Selim
197. "Kosova Savaşı
Bu savaşa muharebe taktik ve teknikleri, askeri niteliği dışında böylesine önem kazandıran husus, bir milletin devlet olma bilincini ve bu bilinçle büyük hedeflere ulaşma yolunda son derece sert ve keskin bir siyaset izlemesini temellendirmiş bulunmasıdır."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
198. "Çaldıran'da kazanılan başarı aslında ne Safevilere son verebildi ne de Osmanlı-Safevi sınırlarında çok etkili bir değişime yol açtı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
199. "Tarih belirli aralıklarla yeniden yazılmalıdır, bu sadece yeni vakalar ortaya çıktığı için değil, zamanla bakış açıları değiştiği için de geçerlidir..."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
200. "Haçovası Savaşı üzerinde son iddialar, bunun 16. asırdaki en büyük askerî başarısızlık olarak görülmesine karşı çıkar. Askerî tarih, kötü başlayıp zaferle biten mücadelelerle doludur. Önemli olan, savaş bittiğinde harp alanında hangi tarafın kaldığı, hangi tarafın çekildiğidir. Savaşın tabiatında olan zorluklar safha safha bir tarafın aleyhine imiş gibi bir etki yapabilir, fakat burada dikkat edilmesi gereken husus sonuçtur. Üstelik hatalar olmasa kimin galip, kimin mağlup olduğu nasıl açıklanacaktır? Hiç şüphesiz savaş meydanında hata, zaferle değil yenilgiyle özdeşleşen bir tanımlamadır. Haçovası Savaşı siyasî açıdan değil, Osmanlı savaş tarihi açısından son derece önemli bir yere sahiptir ve belirli bir askerî değişimin ilk önemli habercisidir. Bununla birlikte, bu önemli başarının daha yıllarca sürecek olan Osmanlı-Habsburg mücadelesinin seyrine hiçbir siyasî katkısı olmayacaktır."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
201. "Bu gibilerin şehirli sayılmalarının resmi ve kanuni bir vasıf kazanması için aynı şehirde on-on beş yıl kadar ikamet prensibi getirilmişti. Bu süreyi dolduranlar kanun nazarında şehirli sayılıyorlardı. Bunun dışında, köylülerin "raiyyetlikten" çıkışlarının bir kanuni yolu daha vardı ki bu da ilgi gayelere şehir ve kasabalara gidip oradaki medreselerde tahsil görmek ve neticede "ulema" arasına girmekti. 16. asrın ikinci yarısında bu kabil gençlerin sayılarının -bu yüzyılda genel olarak Akdeniz havzasında husule gelen nüfus artışları olduğu bilinmektedir- fazlalaştığı ve bunun medreseli bunalımına yol açtığı, Celali isyanları denilen büyük çalkantılara da dolaylı şekilde önayak oldukları ileri sürülmektedir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
202. "Mübtela olduğun derdin devası herhâlde malumun imiş, ki bize gönderdiğin hokkayla bunu gösterdin."
- Yavuz Sultan Selim
203. "... Çaldıran Meydan Muharebesi, tüfekli piyade askerlerinin sonucu tayin edici şekilde bir savaşın kaderini değiştirdikleri ilk çarpışma olma özelliğine de haizdir. Bundan önce de mesela Otlukbeli Savaşı'nda (1473) tüfek kullanılmıştı, ama Avrupa'daki örnekleri de dahil ilk defa elde taşınabilir bir ateşli silah bu kadar etkili şekilde sonucu tayin ediyordu. Bu durum Osmanlıların dünya savaş tarihine en önemli katkısı niteliğini taşımaktadır."
- Yavuz Sultan Selim
204. "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi.
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Kanuni Sultan Süleyman (Muhibbi)"
- İmparatorluk Çağının Osmanlı Sultanları 1
205. "Şehzade Mehmed'in ilk sancağa çıktığı yer ise henüz on yaşına girmişken Manisa (Saruhan) olacaktır."
- Fetih ve Kıyamet 1453
206. "II. Kosova Savaşı, Osmanlı savaş tarihinde ateşli silahların etkili şekilde kullanıldığı ilk meydan savaşı olma vasfına haizdir."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
207. "Il. Mehmed'in top dökümü işinin başında Saruca'nın (paşa olan Saruca değildir. Sultan Murad döneminden kalan bir top ustasıdır) olduğuna şüphe yoktur. Ona sonradan Ali'nin ifadesiyle, "icad ettiği" yeni tip topuyla Urban katılacaktır. Yani Osmanlılarda top döküm işinde yalnızca Urban'ı öne çıkarmak doğru değildir."
- Fetih ve Kıyamet 1453
208. "Öte yandan, gayrimüslim unsurların kale dışında uzakta bir mahallede ikamet etmek mecburiyetinde oldukları yolundaki kanaat de genelleştirilecek bir özellik taşımamaktadır. Zira bunların bazen kale içinde de oturdukları görülmektedir (Edirne ve Giresun örnekleri)."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
209. "2. Mehmed'in ilk gözdesi ve hanımı olduğu anlaşılan Gülbahar
Hatun'un hayat hakkında fazla bilgi yoktur. Saraya 1446'da
girdiği, Arnavut, Sırp hatta Fransız asıllı olduğu rivayet edilirse de
bu sonuncu bilgi doğru olmamalıdır. Onun Mehmed ile ne zaman tanıştırıldığı da bilinmemektedir. Oğlu Bayezid'in bir rivayete göre 1448' de Dimetoka' da doğduğu bilgisi kabul edilirse, bu beraberliğin tahttan indirilmesinden sonra babasının çağrısına uyarak katıldığını Kosova ve Arnavut seferleri dönemine rastladığı ileri sürülebilir. Mehmed'in onu yanında götürmüş olması bu anlamda aralarındaki muhabbetin derecesini göstermesi bakımından ilginçtir. Gülbahar Hatun erkek evladı olan bir hanım olarak Mehmed'in hareminde öne çıkmış; Sitti Hatun ile resmi bir evlilik yapan Mehmed'in nezdindeki durumunu -buna rağmen- korumuş olmalıdır. Mehmed'e yine şehzadeliği döneminde Gevherhan adlı bir kız çocuğu da vermiştir. Gülbahar Hatun daha sonra gözden düşecek, oğlunun
Amasya sancakbeyi oluşu üzerine de onunla birlikte bu şehre
gidecekti. Bayezid'in 1481'de tahta çıkışına kadar da Amasya'da
kalacaktır."
- Fetih ve Kıyamet 1453
210. "Sultan Fatih'in en büyük destekçilerinden olan Zağanos Paşa eski Hıristiyan yeni Müslüman bir Arnavuttur.
Yani bu Yılmaz Öztuna'nın tarih anlayışına bir darbedir...!"
- Fetih ve Kıyamet 1453
211. "Osmanlı fetih metotlarından biri, ani fethin ortaya koyabileceği tepkilerin dozunu dengelemeye çalışmak, yavaş yavaş idareye ısındırılan yeri son kertede tamamen ilhak etmekti."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
212. "Trakya'daki fetihlerle birlikte, Osmanlılar yeni ele geçirilen yerlere Anadolu'dan nüfus nakilleri yapmaya başladılar. Türklerin Rumeli yakasına geçişleri ve yerleşmeleri son derece"
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
213. "Selçuklu idaresinin yayılmasından sonra Anadolu'nun coğrafi
şartlarının cazibesi Asya'dan ve İran bölgelerinden göçleri teşvik
etmeye başlamıştı. Konargöçer hayat tarzı içindeki bu gruplar aynı
zamanda savaşçı kimlikleriyle de bir araya gelebiliyor ve Anadolu'nun yaylak alanlarına sür'atle yayılıyorlardı. Bizanslılar Anadolu'da artık kontrolü ve hakimiyeti tamamen kaybetmişlerdi.
Belki de bundan çok Anadolu'nun coğrafi şartlarının müsait olması Türk boylarını bu yeni topraklara çekiyordu. O kadar ki bir
taraftan bu gruplar Anadolu'ya akarken, diğer taraftan Türk akınları 1075'e doğru neredeyse İstanbul önlerine kadar intikal etmiş
durumdaydı. Hatta 1078'de Bizans taht kavgaları sırasında 2000
kişilik bir Türk grubu Boğaz önlerinde çadır kurup burada kalmıştı"
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
214. "Mercidâbık Savaşı, Osmanlılara Suriye, Lübnan ve Filistin’in hakimiyetini sağlayarak Mısır yolunu açmış, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki şehirlerde Osmanlı hakimiyetini sağlamlaştırmış, dolaylı olarak Safevilerin beklentilerini boşa çıkarmış, Memlik Sultanlığının tarih sahnesinden silinişinin ilk önemli adımını oluşturmuştur."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
215. "“Ya kal’ayı versin ya başın kaydın görsün”"
- Fetih ve Kıyamet 1453
216. ""Ya ben Konstantiniye'yi alırım ya da Konstantiniye beni..!"
Fatih Sultan Mehmet Han"
- Fetih ve Kıyamet 1453
217. ""Şimdiki sultan daha öncekilere benzemiyor, onların yapamadıklarını bu sultan kolayca gerçekleştirebilmektedir.""
- Fetih ve Kıyamet 1453
218. ""Atak kişiliği ve gençliği onu gözü kara bir şekilde meselelerin içine adeta çekiyordu.""
- Fetih ve Kıyamet 1453
219. "I.Selim'in daha sonraki Mısır Seferi'nde de görüleceği gibi çok fazla askerin ayak bağı teşkil edeceğinin farkında olması dikkat çekicidir. Yaptığı savaşlarda daha az ve kontrol edilebilir usta savaşçı birlikleri tercih etmesi, belki de önceki çarpışmalarından edindiği tecrübe olmalıdır ."
- Yavuz Sultan Selim
220. "İmparatorluğun klasik dönemi denilen 15. ve 16. yüzyıllar boyunca, bu toplum yapısının mükemmel olduğu yolundaki fikirler, daha sonra idealize edilmiş, bir mit "mit" haline dönüştürülmüş; bu yaygın kanaat bugünün tarihçi kesimini de etkisi altına almıştır. İdealize edilmek istenen bu döneme duyulan hayranlık ve hasret, dönemin kaynaklarında değil, kendi zamanlarında sistemin zaaf içine düştüğü kanaatinde bulunan 17. ve 18. yüzyıl Osmanlı münevver kesiminin, 19. yüzyıldan itibaren çareyi Avrupa'da arayacağı döneme kadar, etkileri zamanımıza ulaşan temel karakterini teşkil etmiştir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
221. ""Seni kim kurtaracak, kim teselli edecek, kim koruyacak, kim senin kötü talihine üzülecek, kim dönüp de senin iyiliğini düşünecek... ""
- Fetih ve Kıyamet 1453
222. "I. Selim Anadolu’ya tam hakim olmanın yolunu Memlik etkisini ortadan kaldırmakta görüyordu. Daha da ileri giderek Suriye ve Mısır’ın ele geçirilmesinin kendisini İslam dünyasında tek bir lider haline getireceğini, bunun da tarihi ticaret yolları üzerinde tam bir denetim kurma yolunu açacağını, mukaddes yerler üzerinde nüfuz tesis ederek İslam dünyasının güçlü bir koruyucusu sıfatını kazanacağını hesaplıyordu."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
223. "İspanyolların Tunus'tan çıkarılması, uzun yıllardır sürdürdükleri Kuzey Afrika fetih politikasının iflası anlamına geliyordu. İspanya Kralı II. Felipe, Kuzey Afrika kıyılarından artık vazgeçmişe benziyordu. Osmanlılar ise bu askeri harekat sonucu, Kuzey Afrika'da kilit vasfı taşıyan bir yere hakim olmuş, Batı Akdeniz'deki mücadelede üstün bir mevki kazanmış oluyorlardı. Üstelik İnebahtı hezimetine başarılı bir askeri karşılık da verilmişti. Her iki imparatorluk burada son kozlarını oynamışlar, İspanyollar Fas dışında Kuzey Afrika'nın hayati önem taşıyan kıyı merkezlerinden çekilmeye maddi sebeplerin de rolüyle (1573 iflası) bir ölçüde mecbur olmuşlardı. Akdeniz tarihçisi Braudel'den beri hakim olan paradigma, İspanyolların bu mücadelen sonra artık Akdeniz politikaları yerine ağırlı sömürgelerine vermeye başladıkları, yeni bir değişikliğe gittikleri yönündedir. Akdeniz'in tek hakim gücü gibi görünen Osmanlılar ise az sonra Safeviler ile uzun soluklu bir savaş içine sürüklenecekleri için, onlar da ilgilerini Akdeniz'den bu yöne çevireceklerdir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
224. "Osmanlıların Altınorda devletinin mirası üzerine yönelik müdahale niyetleriyle de ilgili gibi gözüken Astarhan meselesinin, bir bakıma Hazar ötesindeki Türk-Müslüman dünyasıyla da irtibatı bulunuyordu. Altınorda devleti parçalanınca Kazan, Kırım, Astarhan ve hatta Moskova Knezliği onun mirası üzerinde güç yarışına girmişlerdi. Kırım Hanlığı'nın Osmanlı himayesine girmesinin ardından, mesele dolaylı da olsa Osmanlı gündemine de intikal etmiş görünüyordu. Moskova'nın Korkunç İvan diye bilinen IV. İvan döneminde yükselişe geçmesi ve özellikle bunun bir sonucu olarak 1552'de Kazan'ı ardından da 1556'da Hazar Denizi'nin kuzeybatı kıyılarındaki Astarhan'ı (Astarhan/Esterhan/Ejderhan şeklinde de kaynaklarda geçer) ele geçirmesi, mevcut dengeleri sarsacak kadar önemli neticelere yol açtı. Başlangıçta İdil-Ural bölgesindeki işleri, tıpkı Moskova ve Polonya meselelerinde olduğu gibi Kırım Hanlığı'na bırakmış gözüken Osmanlılar, şimdi bu gelişmelere kayıtsız kalamazlardı. Coğrafyanın uzaklığına rağmen, batı ve doğudaki yıpratıcı mücadele giderek yavaşlayınca, Sokollu'nun da devreye girişiyle Osmanlı siyasetinde değişme meydana geldi. Aslında daha 1563'te Osmanlı payitahtına ulaşan şikayetlerin de etkisiyle, Astarhan'a yönelik bir askeri harekatın planlanmasına başlanmıştı. Şikayetler, Rus ve Kazak hücumları sebebiyle hayli sıkıntıya düçar olduklarını belirten Kazan, Astarhan halkından ve Çerkeslerden gelmişti. Hatta Orta Asya cihetindeki Türk-Müslüman halk da Kazan ve Astarhan'ın Rusların eline geçmesinden sonra, kuzeydeki hac ve aynı zamanda tarihi ticaret yolunu kullanamamaktan dolayı Osmanlı payitahtına müracaatta bulunmuşlardı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
225. "Venedik kaynaklarına göre, şehzadelerin en küçüğü cellatlar içeri girdiğinde diz çöküp canının bağışlanması için yalvarmış ve günde bir akçe ile padişahın hizmetinden ayrılmayacağını söylemişti. En büyükleri olan Osman ise cellatlara direnmiş, güçlükle zapt edilebilmişti. Menavino asıl direnenin 17 yaşındaki Mehmed olduğunu, bir celladın kolunu kırdığını, diğerini ise hançerlediğini, olayı yandaki odadan takip eden Selim'in hemen diğer adamını yollayıp idamı gerçekleştirdiğini belirtir."
- Yavuz Sultan Selim
226. "Osmanlılar bu geniş Türkmen eski uç dünyasında artık "kâfirlerle savaşma" şöhretlerini iyice yerleştirmiş ve öne çıkarmış durumda idiler. Uç dünyasındaki dengeler bozulmadan önce Germiyanoğulları'nın üstlenmiş olduğu rol, şimdi Osmanlılar tarafından oynanmakta idi. Vasallik bağı ile bu konfederasyonu gerçekleştirme başarısı göstermişlerdi. Fakat Karamanoğulları yarıştan çekilmek niyetinde değildi. Bundan dolayı kendiliğinden bir denge oluştu;
Iki gücün arasındaki küçük beylikler durumlarını bu iki büyük beylik arasındaki stratejilere göre ayarladılar. Fakat Osmanlılar iki önemli olay sonrası liderliği üstlenmekte gecikmediler."
- İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikleri Dünyası
227. "Genellikle XV. yüzyıl ortalarına kadar Osmanlı tarihinin önemli sayılabilecek ölçüde bir çağdaş kaynak eksikliği söz konusudur. Mevcut kroniklerin önemli bir kısmının XV. yüzyılın ikinci yarısında kaleme alındığı düşünülürse, bu eksikliğin mahiyeti kolayca anlaşılır."
- İlk Osmanlılar
228. "“…gaza kavramının Hıristiyan dünyasına karşı sürekli katı bir şekilde savaş şeklinde algılanması, durumu tam olarak aksettiren bir özellik taşımamaktadır. Osmanlıların istimalete dayalı gaza anlayışları İslami mefhuma da aykırı değildir ve ilk uygulamalardan bu yana gelişme çizgisini farklı bir kalıpta sürdürmüştür. Üstelik Osmanlılar pek çok farklı faktörün de etkisiyle kendi anlayışlarını ikame ederek bu mefhumu daha da zenginleştirmişlerdir. Öte yandan yoğun bir Hıristiyan halkla karşı karşıya olmak bir ölçüde ‘istimalet’ denilen anlayışı pragmatik bir uygulama haline de getirmiş olmalıdır. Bununla birlikte, akın ve ganimete dayalı bir gaza anlayışının, dini vurguların ötesine geçtiği fikri de hemen benimsenecek bir altyapısı bulunmamaktadır""
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
229. "ilk Osmanlılar hakkında ayrıntılı bilgiler aktaran Osmanlı kroniklerinin uydurmuş oldukları bu efsanevî bilgilerin nereden kaynaklandığının tesbiti önem kazanmaktadır. Söz konusu kayıtların doğrudan tahliline ve aktardıkları bilginin kritiğine girmeden önce bu hususta iki ayrı gözlemi aktaralım. İlki genellikle 1422'ye kadar gelen ve Aşıkpaşazâde tarafından kendi tarihine alınan Yahşi Fakih Menakıbnâmesi'nin ilk Osmanlılar hakkında verdiği bilgileri konu edinen bir çalışmadır. Burada Yahşi Fakih'ın Osmanlıların menşei ile ilgili olarak sözlü kaynaklarına dayandığı, bu sözlü rivâyetlerin homojen yapısı yüzünden olayların birbirine karıştırılmış olabileceği, Yahşi Fakih'in Selçuklu Sultanı Alaeddin ile Osman'ın babası Ertuğrul'un aynı kökten olduğunu yazdığı, ilk Osmanlıların Selçuklu sultanının hizmetinde bulunduğunu belirttiği, bunun da meşruiyet iddiasından kaynaklanmış olduğu, gerçekte onun Osmanlılar'ın menşeini bilmediği üzerinde durulur. Burada görüldüğü gibi doğrudan verilen bilginin tahlili yapılmış, nereden kaynaklanmış olabileceği hususu ise sözlü kaynaklara dayandırılmıştır."
- İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikleri Dünyası
230. "Tarihî bir şahsiyet olarak muasır bir Bizans kaynağında adı geçen Osman Bey ve onun adına basıldığı tesbit edilen bir paradaki Osman Bey'in babası olarak ismi geçen Ertuğrul Bey dışında hanedanın ataları, menşei ve nereden geldikleri, Osman Bey'in ortaya çıkmadan bir asır sonra yazılmış bilinen ilk Osmanlı kaynağı ve onu takiben XV. asrın ortalarında, çoğu II. Bayezid döneminde kaleme alınmış Osmanlı kroniklerine dayalı olarak açıklanmıştır."
- İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikleri Dünyası
231. "Osman Bey'in 1324'te vefatı, oğlu Orhan'ı iki sene sonra Bursa'yı fethiyle Osmanlı Beyliği'nin teşekkül aşaması tamamlanmış oldu. Osmanlı Beyliği bulunduğu bölgede siyasi istikrarı temin etme yolunda kuvvetli adımlar attı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
232. "Kanuni sultan Süleymanın 46 yıl sürecek olan uzun saltanatı imparatorluğun en ihtişamlı dönemi olarak hafızalarda sarsılmaz bir yer edinmiştir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
233. "1538'de çıkılan Kara Boğdan seferi Karadeniz'in bir Türk gölü haline gelmesini sağladı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
234. "1509 Ağustos'unda İstanbul'da, Osmanlı tarihlerinde "küçük kıyamet" olarak adlandırılan bir zelzele meydana geldiğinde, bunun sosyal bir olayı da tetikleyeceği hiç düşünülmemişti."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
235. "Cemaatle namaz kılan ve saray kapısı önünde halkın şikayetlerini dinleyen babasının aksine camilerde hünkar mahfili uygulamasına geçerek halk ve ulemanın önünde onlardan ayrı namaz kılmaya başlamıştı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
236. ""Seni kim kurtaracak, kim teselli edecek, kim koruyacak, kim senin kötü talihine üzülecek, kim dönüp de senin iyiliğini düşünecek... ""
- Fetih ve Kıyamet 1453
237. "I. Selim Anadolu’ya tam hakim olmanın yolunu Memlik etkisini ortadan kaldırmakta görüyordu. Daha da ileri giderek Suriye ve Mısır’ın ele geçirilmesinin kendisini İslam dünyasında tek bir lider haline getireceğini, bunun da tarihi ticaret yolları üzerinde tam bir denetim kurma yolunu açacağını, mukaddes yerler üzerinde nüfuz tesis ederek İslam dünyasının güçlü bir koruyucusu sıfatını kazanacağını hesaplıyordu."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
238. "İspanyolların Tunus'tan çıkarılması, uzun yıllardır sürdürdükleri Kuzey Afrika fetih politikasının iflası anlamına geliyordu. İspanya Kralı II. Felipe, Kuzey Afrika kıyılarından artık vazgeçmişe benziyordu. Osmanlılar ise bu askeri harekat sonucu, Kuzey Afrika'da kilit vasfı taşıyan bir yere hakim olmuş, Batı Akdeniz'deki mücadelede üstün bir mevki kazanmış oluyorlardı. Üstelik İnebahtı hezimetine başarılı bir askeri karşılık da verilmişti. Her iki imparatorluk burada son kozlarını oynamışlar, İspanyollar Fas dışında Kuzey Afrika'nın hayati önem taşıyan kıyı merkezlerinden çekilmeye maddi sebeplerin de rolüyle (1573 iflası) bir ölçüde mecbur olmuşlardı. Akdeniz tarihçisi Braudel'den beri hakim olan paradigma, İspanyolların bu mücadelen sonra artık Akdeniz politikaları yerine ağırlı sömürgelerine vermeye başladıkları, yeni bir değişikliğe gittikleri yönündedir. Akdeniz'in tek hakim gücü gibi görünen Osmanlılar ise az sonra Safeviler ile uzun soluklu bir savaş içine sürüklenecekleri için, onlar da ilgilerini Akdeniz'den bu yöne çevireceklerdir."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
239. "Osmanlıların Altınorda devletinin mirası üzerine yönelik müdahale niyetleriyle de ilgili gibi gözüken Astarhan meselesinin, bir bakıma Hazar ötesindeki Türk-Müslüman dünyasıyla da irtibatı bulunuyordu. Altınorda devleti parçalanınca Kazan, Kırım, Astarhan ve hatta Moskova Knezliği onun mirası üzerinde güç yarışına girmişlerdi. Kırım Hanlığı'nın Osmanlı himayesine girmesinin ardından, mesele dolaylı da olsa Osmanlı gündemine de intikal etmiş görünüyordu. Moskova'nın Korkunç İvan diye bilinen IV. İvan döneminde yükselişe geçmesi ve özellikle bunun bir sonucu olarak 1552'de Kazan'ı ardından da 1556'da Hazar Denizi'nin kuzeybatı kıyılarındaki Astarhan'ı (Astarhan/Esterhan/Ejderhan şeklinde de kaynaklarda geçer) ele geçirmesi, mevcut dengeleri sarsacak kadar önemli neticelere yol açtı. Başlangıçta İdil-Ural bölgesindeki işleri, tıpkı Moskova ve Polonya meselelerinde olduğu gibi Kırım Hanlığı'na bırakmış gözüken Osmanlılar, şimdi bu gelişmelere kayıtsız kalamazlardı. Coğrafyanın uzaklığına rağmen, batı ve doğudaki yıpratıcı mücadele giderek yavaşlayınca, Sokollu'nun da devreye girişiyle Osmanlı siyasetinde değişme meydana geldi. Aslında daha 1563'te Osmanlı payitahtına ulaşan şikayetlerin de etkisiyle, Astarhan'a yönelik bir askeri harekatın planlanmasına başlanmıştı. Şikayetler, Rus ve Kazak hücumları sebebiyle hayli sıkıntıya düçar olduklarını belirten Kazan, Astarhan halkından ve Çerkeslerden gelmişti. Hatta Orta Asya cihetindeki Türk-Müslüman halk da Kazan ve Astarhan'ın Rusların eline geçmesinden sonra, kuzeydeki hac ve aynı zamanda tarihi ticaret yolunu kullanamamaktan dolayı Osmanlı payitahtına müracaatta bulunmuşlardı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
240. "Sultan Fatih'in en büyük destekçilerinden olan Zağanos Paşa eski Hıristiyan yeni Müslüman bir Arnavuttur.
Yani bu Yılmaz Öztuna'nın tarih anlayışına bir darbedir...!"
- Fetih ve Kıyamet 1453
241. "Osmanlı fetih metotlarından biri, ani fethin ortaya koyabileceği tepkilerin dozunu dengelemeye çalışmak, yavaş yavaş idareye ısındırılan yeri son kertede tamamen ilhak etmekti."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
242. "Cemaatle namaz kılan ve saray kapısı önünde halkın şikayetlerini dinleyen babasının aksine camilerde hünkar mahfili uygulamasına geçerek halk ve ulemanın önünde onlardan ayrı namaz kılmaya başlamıştı."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
243. "Timurlu tahtına oturan oğlu Şahruh (ö. 1447), babasının siyasetini izleyerek Osmanlı saltanatının güçlenip Anadolu'daki siyasi dengeyi bozmasını istemiyordu. ...Hatta I. Mehmed'e 1416'da bir mektup yazarak kardeşlerini bertaraf etmesinden dolayı sitem etmişti."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
244. "II. Murad, Timurlu kuvvetlerini asla karşısına alma taraftarı değildi. Dedesinin başına gelenleri unutmamıştı. Şahruh tarafından yollanan hilati "sessizce" kuşanarak Timurlu Devleti'nin yüksek iktidarını tanıdığını duyurdu."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
245. "Kitaba olan merakı gerek kardeşi Şehzade Korkud'un Manisa'daki kütüphanesini İstanbul'a taşıttırmasından, gerekse İran ve Mısır seferleri sırasında saraylarda ve kalelerdeki bazı şahsi kütüphanelerin sayımını yaptırıp tespit ettirmesinden anlaşılır.
Özellikle sefer sırasında kaybolan kitaplarını araştırtması, Halep Kalesi'ndeki kütüphanedeki kitapların listelerini düzenletmesi dikkat çekicidir."
- Yavuz Sultan Selim
246. "Marsilya'nın Katolik liginden ayrılıp IV. Henri'ye itaat etmesi yönündeki baskılarla alakalı Osmanlı yazışmaları hayli ilginçtir. Haziran 1596'da İngiltere kraliçesi Elizabeth'e yollanan mektupta, Fransa ile İspanya arasındaki savaş halinin sona ermiş olduğundan bahisle, bunların birleşerek İngiltere'ye karşı harekete geçme ihtimaline mukabil İngiltere'ye gerekli desteğin sağlanacağı bildirilmişti. 1596'da İspanya'nın baskısı altındaki Marsilya'nın IV. Henri'ye itaat etmesi, Akdeniz'deki baş döndürücü politik faaliyeti bir süre için sakinleştirmiş oldu."
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi
247. "1448 yılındaki ikinci Kosova Savaşı’nda Osmanlı ordusunda kullanılan top arabaları ve bunun ardına yerleştirilen ateşli silahlarla mücehhez birlikler, Osmanlı ordu sisteminde önemli bir değişimin habercisidir."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
248. "Yıldırım Bayezid‘e bütün İslam dünyasında büyük bir şöhret sağlayan bu savaş (Niğbolu) sonucunda Osmanlıların Tuna’ya uzanan kesimdeki hakimiyetleri sağlam hale gelmiş, Balkanlar’daki konumları güçlenmiş, Macarlar için Osmanlı tehdidi daha da büyümüş, Bizans’ın ise ümitlerini dindaşlarına değil Doğu’da beliren ve düşmanlarıyla aynı dünyaya mensup yeni bir güce bağlanmasına yol açmıştır."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
249. "Avrupa askeri devrimiyle 17. yüzyıl sonunda Osmanlı gücüne yakın ordular kurulmuştu, iaşe sistemi iyi işliyordu, iyi bir komuta kademesi oluşturulmuştu, hepsinden önemlisi profesyonel askeri kurumlar ortaya çıkmıştı."
- Osmanlı Klasik Çağında Savaş
250. "Diğer bütün kentler ölümlüdür ama İstanbul sanırım insanlar var oldukça yaşayacaktır."
- Fetih ve Kıyamet 1453