Eşrefoğlu Rumi En Beğenilen Sözleri
1. "“İyilerin kalpleri, sırların kabirleridir.”
| Hz. Peygamber (s.a.v.)"
- Müzekki'n Nüfûs
2. "“Fakat her kim, Mevlâ’nın huzuruna suçlu varmaktan korkar, nefsini aldatıcı heveslerden alıkoyarsa, onun varacağı yer muhakkak cennettir.”
| Nâziât, 40-41"
- Müzekki'n Nüfûs
3. "“Ben kulumun zannı üzereyim.”
| İbn Mâce, Edeb, 58; Buhârî, Tevhid, 15; Müslim, Zikir, 6; Tirmizî, Daavât, 3"
- Müzekki'n Nüfûs
4. "Şüphesiz dünyayı sevmek ahirete zarar verir. Ahireti sevmek dünyaya zarar verir."
- Müzekki'n Nüfûs
5. "“Yalan ile iman bir yerde durmaz. Yalan imanı giderir”"
- Müzekki'n Nüfûs
6. "“Allah derdi olmayan, cahildir. Allah derdi çok olan, âlimdir.”"
- Müzekki'n Nüfûs
7. "“Unuttuğun zaman Rabb’ini an.”
| Kehf, 24"
- Müzekki'n Nüfûs
8. "“İlim ders çalışarak, hilim yumuşak huylu olmaya çalışarak öğrenilir.”"
- Müzekki'n Nüfûs
9. "“Bu dünya dedikleri fitnedir. Bir hiçtir, sonuda yokluktur.
Fudayl b. İyâz (r.a.) demiştir ki:
‘Kıyamet gününde dünya bütün süs ve güzelliği ile gelir:
‘Yâ ilâhî, beni şu ednâ kullarına dâr eyle.’ Yani kullarına duracak yer eyle, der.
Hak Teâlâ buyurur:
‘Ben senden razı değilim, sen benim düşmanımsın. Bir hiçsin. Hemen toz duman ol.’
Dünya hemen toz duman olur, belirsiz hale gelir.
Demek ki hiç, yine hiç olur. Hiç olana gönül veren, hiç olanın yolunda ömür çürüten de hiç olur. Hiçi isteyende hiçtir. Fakat hiçi hiç sayabilen ariftir.”"
- Müzekki'n Nüfûs
10. "“Gurura kapılanlar için cehennemde bir durak olmaz olur mu?”
| Zümer, 60"
- Müzekki'n Nüfûs
11. "Şeyh Sehl b. Abdullah Tüsterî [kudisse sırruhû] der ki:
“Tokluktan cehalet ve günah, açlıktan ilim ve hikmet ele geçer.”"
- Müzekki'n Nüfûs
12. "“Rehberi olmayanın rehberi şeytandır.”"
- Müzekki'n Nüfûs
13. "“(Ya Muhammed), kullarım Beni sana sordukları zaman de ki; Ben onlara yakınım.”
| Bakara, 186"
- Müzekki'n Nüfûs
14. "“Allah dostlarının sözlerini dinlemek muhabbeti artırır. Allah muhabbetinden gayrı muhabbetleri giderir. Çünkü muhabbet, gönüllere ya gözden ya kulaktan girer. Kişi görmeden işitmekle de âşık olur. Özellikle Hak Teâlâ’ya âşık olmak böyledir.”"
- Müzekki'n Nüfûs
15. "“Kıyamet günü mizana (teraziye) konulacak ilk şey güzel ahlâktır.”"
- Müzekki'n Nüfûs
16. "Peygamber efendimiz [sallallâhu aleyhi vesellem] bir hadisinde şöyle buyurur:
“Allah, dünya işleri için namazı terkedenlere kabirlerinde cehennemden yetmiş kapı açar.”
| Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/169"
- Müzekki'n Nüfûs
17. "Resûlullah [sallallâhu aleyhi vesellem] şöyle buyurur:
“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolunursunuz.”"
- Müzekki'n Nüfûs
18. "“Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür.”
| Hûd, 114"
- Müzekki'n Nüfûs
19. "Ârifler şöyle demişlerdir:
“Dünya fahişe kadın gibidir. Önüne kim gelirse yüzüne güler, onun koynuna girer. Fakat kimseye yâr olmaz.” Şüphesiz böyle bir kadına gönül vermek, onunla sohbet etmek, “Bu kadın benimdir.” diye sahip çıkmak akıllı işi değildir. Böyle kadına gönül verenler alçaktır, nâmerttir, haindir."
- Müzekki'n Nüfûs
20. "“Her kim nefs-i emmâresine uyarsa, o zalim olur. Tövbe edip günahlarından vazgeçerse, bütün günahları affolur. Hak Teâlâ belki günahları kadar sevap verir. Nitekim Kur’an’da,
‘Allah onların günahlarını sevaba çevirir (tövbeleri sayesinde bütün günahlarını affeder)’
| Furkan, 70 buyurulmuştur."
- Müzekki'n Nüfûs
21. "“Akıl sahipleri için ibretler vardır.”"
- Müzekki'n Nüfûs
22. "“Elbette Allah kendine dönüp tövbe edenleri bağışlayıcıdır.”
| İsrâ, 25"
- Müzekki'n Nüfûs
23. "“Belki hoşlanmadığınız bir şey hakkınızda hayırlı olur; sevdiğiniz şey de belki hakkınızda şer olur. Allah sizin için hayırlı olanı bilir, fakat siz bilmezsiniz.”
| Bakara, 216"
- Müzekki'n Nüfûs
24. "“Göklerden ağır iftiradır. Yerlerden hafif haktır, hak olan şeylerdir. Taştan katı kâfirin gönlüdür. Ateşten sıcak olan şey hırstır. Zemheriden soğuk olan, yardım istendiğinde vermeyendir. Denizlerden zengin, kanaat ehlinin gönülleridir. Yetimden zayıf olan, dedikoducuların halidir. Yüzleri yerle beraber olduğu halde dedikodu yaparlar.”"
- Müzekki'n Nüfûs
25. "Hak Teâlâ, Hz. Davud’a [aleyhisselam] şöyle buyurdu:
“Yâ Davud, bir kişi beni sevdiğini iddia edip de geceleri uyuyorsa davası yalandır. Kendisi de yalancıdır.”"
- Müzekki'n Nüfûs
26. "“Çünkü insanın dünyadan ahirete götüreceği malı, amelidir.”"
- Müzekki'n Nüfûs
27. "Resûlullah [sallallâhu aleyhi vesellem] şöyle buyurur:
“Kişi dostunun dini üzeredir. O halde kiminle dost olduğuna dikkat etsin.”
Âlimler bu manaya bakıp şöyle demişlerdir:
“Bir kişiyi gördüğünde, acaba bu nasıl biridir deme, arkadaşına bak. Onun durumu arkadaşımdan belli olur. Çünkü arkadaş, arkadaşın yaptığını yapar.
Yani âlimler kişinin durumuna, arkadaş tanıktır demek istemişlerdir.
Âlimler şunu da söylemişlerdir:
“Arkadaş, arkadaşın huyunu kapar. Haberi bile olmaz.”
Peygamber Efendimiz [sallallâhu aleyhi vesellem] şöyle buyuruyor:
“Kim bir kavme karışıp onlarla kaynaşırsa omlardan olur.”
Yine Resûl-i Ekrem [sallallâhu aleyhi vesellem] buyuruyor:
“Kötü arkadaşlar beraber olan kimsenin durumu, demirci dükkânında oturan kimsenin durumu gibidir. Her ne kadar demirin kıvılcımı kişiyi yakmasada kokusu üzerinde kalır.”
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî [kuddise sırruhû bu manada güzel bir beyit söylemiştir:
“Salihlerle sohbet edersen sen de salihlerden olursun.
Sakın zalimlerin sohbetine gitme, sen de zalimlerden olursun.”"
- Müzekki'n Nüfûs
28. "İbnü’l-Mübarek (r.a.) der ki:
“Musibet birdir. Karşılığında sabretmeyince iki olur. Biri büyük, diğeri küçük musibettir. Büyük musibet, sabredenlere verilecek sevabın elden gitmesidir. Sabredilmeyen musibet de küçük musibettir.”"
- Müzekki'n Nüfûs
29. "Hasan-ı Basrî [kuddise sırruhû] demiştir ki:
“Sana sevmediklerinden haber getiren, senden de onlara haber taşıyan kimselerin yüzlerini kağıt gibi karalamak gerekir. Çünkü bu kimseler kağıt gibi ikiyüzlüdürler. Onların iki yüzünü de karalamak lazımdır. Böylece ne sana ne de başkalarına haber götürebilsinler.”"
- Müzekki'n Nüfûs
30. "Bu alemde hayvan gibi yürümek insana yakışmaz. İnsan sadece şekilden ibaret değildir. İnsan olmaktan maksat güzel ahlâktır, edeptir, marifetin olgunluğuna ulaşmaktır."
- Müzekki'n Nüfûs
31. "“Nefsini bilen, Rabb’ini bilir” buyrulmuştur.
Mesela kişi evvela nefsini bilmelidir. Meşâyihe göre bu üç mertebede olur:
1. Sûret-i nefsi bilmektir.
2. Sıfat-ı nefsi bilmektir.
3. Zat-ı nefsi bilmektir.
Nefsin manası bilinmeden marifet-i Hak da bilinmez."
- Müzekki'n Nüfûs
32. "“İyilikte Hakk’ın rızası vardır, nefsin rızası yoktur. Kötülükte nefsin rızası vardır, Hakk’ın rızası yoktur.”
Bunun delili Hak Teâlâ’nın buyurduğu âyet-i kerimedir;
“Sana eren her nimet ve iyilik Allah’tandır. Ne gibi bela ve musibet erişirse o da kendindendir. (yani amelinden ve işlediğin günah yüzündendir)”
| Nisa, 79"
- Müzekki'n Nüfûs
33. "Bilmelisin ki Hak Teâla kullarının sûretlerine değil, gönüllerine nazar eder:
“Allah sizlerin sûretinize ve amellerinize bakmaz; kalplerinize ve niyetlerinizi bakar.”
| Müslim, Birr 33-34; İbn Mâce, Zühd 9"
- Müzekki'n Nüfûs
34. "Şeyh Ebû Ali Cürcânî [kuddise sırruhû] şöyle buyurur:
“İstikameti iste, kerameti isteme. Çünkü kerameti nefsin ister, istikameti ise Rabb’in. Rabb’inin talebini yerine getirmek, nefsinin arzusunu yerine getirmekten daha üstündür.”"
- Müzekki'n Nüfûs
35. "Resûlullah hazretlerinin [sallallâhu aleyhi vesellem] şu hadis-i şerifini akıldan çıkarmamak gerekir:
“Her kimin iki günü birbirine eşit geçmişse aldanmıştır.”
Yani bugün ulaştığı hedefleri yarın aşamıyorsa, bulunduğu yerde duruyorsa zarara uğraşmıştır.
Günden güne terakki gerekir, çalışma gerekir."
- Müzekki'n Nüfûs
36. "Resûlullah [sallallâhu aleyhi vesellem] şöyle buyurur:
“Vakit çıkmadan önce namaz kılmakta acele ediniz. Ölüm gelmeden de tövbe etmekte acele ediniz.”"
- Müzekki'n Nüfûs
37. "Hz. Ömer [radıyallâhu anh] şöyle der:
“Tövbeyi öyle yapmalı ki kişi kendisinin bağışlanmasına sebep olduğu gibi başkalarının kurtuluşuna da sebep olmalıdır.”"
- Müzekki'n Nüfûs
38. "Hz. Peygamber [sallallâhu aleyhi vesellem] şöyle buyurdu:
“Her nesnenin bir parlatıcısı vardır. Kalbin parlatıcısı ‘lâ ilâhe illallah Muhameddûn resûlullah’ demektir.”"
- Müzekki'n Nüfûs
39. "Resûlullah’ın [sallallâhu aleyhi vesellem] buyurduğu hadis-i şerifin manası şöyledir:
“Nefsim elinde olan Allah’a yemin olsun ki, Allah’ın en çok sevdiği kullar, Allah’ı kullara, kulları da Allah’a sevdiren ve yeryüzünde nasihat ederek gezen kimselerdir.”"
- Müzekki'n Nüfûs
40. "Resûlullah [sallallâhu aleyhi vesellem] şöyle buyurur:
“İleride tövbe ederim diye tövbeyi erteleyenler helâk oldular.”"
- Müzekki'n Nüfûs
41. "“Nefs-i emmâre ehlinin çoğunun imansız gideceğini, ebediyen cehennemde kalacağını öğrendin. Nefs-i emmâre ehlinin bazısı da imanla gider, günahı kadar cehennemde kaldıktan sonra cennete gider.
Nefs-i levvâme ehli ise cehenneme girmeyip sırattan yıldırım gibi geçip cennete girer.
Nefs-i mülhime ehli, kendisiyle birlikte binlerce isyankârı cehennemden kurtarıp Cenâb-ı Hakk’ın izniyle cennete girecektir.
Ey aziz, bu sözüm seni hayrete düşürmesin. Zira Hz. Resûlullah [sallallâhu aleyhi vesellem] şöyle buyurmuştur:
‘Rabbim bana ümmetimin haslarınsan yetmiş bin kişiyi, sualsiz hesapsız cennete sokacağını ve her biriyle de yetmiş bin kişinin cennete gireceğini vaat etti.’
Hz. Resûlullah’ın [sallallâhu aleyhi vesellem] ‘ümmetimin hasları’ dedikleri nefs-i mülhime makamına varanlardır.”"
- Müzekki'n Nüfûs
42. "Bazı münafıklar hakkında ise Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurdu:
“Münafığın üç alameti vardır.”
Kimde bu üç özellikten biri bulunursa münafıklardandır. Terkedip tövbe etmezse, münafık sıfatından kurtulamaz ve kâmil bir müslüman olamaz. Oruç tutup namaz kılsa bile kendini müslüman sanmasın.”
Üç özellik şunlardır:
1. Yalan söyler;
2. Sözünde durmaz;
3. Emanete hıyanet eder.
Diğer bir rivayete göre şu iki özellik de nifaktandır.
1. Söz verdiği zaman sözünde durmaz.
2. Bir kişi ile çekişince, kötü sözler söyler, söver."
- Müzekki'n Nüfûs
43. "“O ateşe, ancak Allah’ı yalanlayan, peygamberleri inkâr eden, iman ve emirlere boyun eğmekten yüz çeviren bahtsız kâfirlerden başkası girmez.”
| Leyl, 15-16"
- Müzekki'n Nüfûs
44. "Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî [kuddise sırruhû] Mesnevî’sinde şöyle der:
“Allah’ın bize edep bağışlamasını isteyelim. Zira terbiyesi ve edebi eksik olan, O’nun lütuflarına layık değildir.”"
- Müzekki'n Nüfûs
45. "Geceleri ibadet edenlerin yüzü, gündüzleri güzel olur."
- Nefislerin Terbiyesi
46. "“Ben nefsimi temize çıkarmıyorum, çünkü nefis, gerçekten şiddetle kötülüğü emredicidir.”
| Yusuf, 53"
- Müzekki'n Nüfûs
47. "Gıybet ettiği halde, "Hayır, yaptığım gıybet değildir." diyen, Allah korusun, kâfir olur."
- Nefislerin Terbiyesi
48. "Dili doğru olmayanın imanı da doğru olmaz."
- Nefislerin Terbiyesi
49. ""Allah, dünya işleri için namazı terk edenlere, kabirlerinde cehenneme açılan yetmiş kapı açar.""
- Nefislerin Terbiyesi
50. ""Ey aziz! Dünyaya gelen gider.
Bu yüzden, akıllı olan yol hazırlığı yapar.
Sen bu fani dünyada kalacağını mı sanıyorsun?""
- Nefislerin Terbiyesi
51. "Şeyh Cafer-i Sadık ise şöyle der: "Zaman fesatlaştı, kardeşlerin hali değişti. Zaman; susmak ve evine çekilip oturmak zamanıdır.""
- Nefislerin Terbiyesi
52. "Hz. Musa, "Ya İlâhî! Garibim, hastayım ve fakirim." diye yalvarır. Hak Teâlâ bu yalvarışa şöyle karşılık verir:
"Ya Musa! Mevlası olduğum fakir olabilir mi? Yanında olduğum garip midir? Doktoru olduğumun hasta olması mümkün müdür? Ya Musa! Şu kullarımı severim: Ellerinde hiçbir şeyleri yoktur. Bir çocuğun annesinden istemesi gibi benden ister, öğün öğün yemek dilerler. Ya Musa! Yemeğinin tuzunu, nalının tasmasını dahi benden iste, bu hoşuma gider.""
- Nefislerin Terbiyesi
53. "Ey bîçare, ‘Dünya’yı sevmiyorum’ dersin amma, peki niçin gece gündüz onun derdiyle koşarsın?"
- Nefislerin Terbiyesi
54. "Ey aziz! Aklını başına devşir. Senin için dünyanın biteceğini unutma, ahiretteki rezilliğini düşün. Dünyadan kaç, senden önce gidenlerden ibret al. Ehl-i dünya, dünyayı sevmekle zarar etti, ahiretlerini yıktılar. Dünya da ellerinden çıktı. Hem dünyanın muradına erişemediler hem de ahiretten mahrum kaldılar."
- Nefislerin Terbiyesi
55. ""Hak teâlâ dört şeyi, dört şeyin içinde gizlemiştir:
1) Rizasını, tâat içinde gizlemiştir.
2) İcabeti, dua içinde gizlemiştir.
3) Hışmını, günah içinde gizlemiştir.
4) Velilerini, kulları içinde gizlemiştir.""
- Müzekki'n Nüfûs
56. ""Ey iman edenler, Allah'ı çokça anın."
Ahzab suresi/41.ayet"
- Müzekki'n Nüfûs
57. "Dünyamızı onarırken ahiretimizi harap ediyoruz."
- Nefislerin Terbiyesi
58. "Şeytanî ilhamın alameti ise şudur: Şeytan gönlüne vesvese verir. Onu sana yaptırmaz ise bunu başka yoldan dener. Burada da başarılı olmaz ve yaptıramazsa, bu sefer başka şekilde vesvese yapar. Türlü yollar denese de isteği değişmez. Bin kere reddetsen, isteğine kavuşmak için seni başka bir yoldan zorlar. Kötülük şeklinde görünen isteğini yaptırmadığında, isteğini başka bir kılıfa sokar, onu iyilik sûretinde göstererek gerçekleştirmeye çalışır. Muradı ilk vesvesesini gerçekleştirmektir. Bu amaçla, çalışmasını türlü yollardan sürdürür. Başaramazsa vazgeçmez, terk edip gitmez, vesvesesini sürekli yeniler. Öylece pusuda bekler, Fırsat bulduğunda ise seni azdırır. Çoğunlukla öfkeli vakitlerini gözler. Yavuz bir köpek, devamlı ürür. İnsan köpekten kurtulmak için nasıl köpeğin sahibini veya sahibinin tanıdıklarını yardıma çağırıyorsa, şeytanî ilhamlardan kurtulmak için de Hak Teâlâya sığınmak gerekir."
- Nefislerin Terbiyesi
59. "Öldükten iki gün sonra, en sevdiklerimiz dahi kokumuza katlanıp yanımıza yaklaşmaz. O halde, bu kendini beğenme ve büyük görme halini nereden edindin?"
- Nefislerin Terbiyesi
60. "Çirkinleşmez bedeni, dünyâda bu ümmetin,ken
Gönül çirkinleşmesin, varsa akl-ü himmetin."
- Müzekkin Nüfus - Nefisleri Temizleyen
61. "'Her hatanın başı dünya sevgisidir.""
- Nefislerin Terbiyesi
62. "Hazret-i Yakup (as) namaz kılarken Hz. Yusuf (as) yanında, kundağında yatmaktadır. Namazda göz ucuyla oğlu Yusuf'a nazar eder. Hak Teâlâ, hemen Yakup Peygamber'i ikaz eder:
"Ey Yakupl Huzurumdayken Yusuf'u gönlüne getirip gözünü ona mı kaydırıyorsun? Azm-i Celalim hakkı için, ahirette vereceğim cezayı dünyada vereceğim. Benden başkasına nazar eden gözlerin, baktığın şeyin ayrılığıyla ağlamaktan kör olacak. Benden gayrıya meyleden gönlün de meylettiği şeyin gamıyla dolacak.”
Böylelikle Yakup Peygamber(as) Yusuf'u(as) yitirir ve ağlamaktan mübarek gözleri kör olur. Yusuf'u bulamayınca gönlünün gamı gitmez, uyuyamaz olur. Evet, Hak Teâlâ, dostlarının cezasını ahirete bırakmaz, onları mahşerde rezil etmez.
Ey aziz! Ömründe bir kez göz ucuyla oğlu Yusuf'a bakan Yakup Peygamber'e Hak Teâlâ böyle muamele ederse, hep fesat endişelerle namaza duranların haline ne demeli?"
- Nefislerin Terbiyesi
63. "Çünkü insanın dünyadan ahirete götüreceği malı amelidir."
- Nefislerin Terbiyesi
64. ""Hakk'a kullukta ve hayra koşmakta ileri geçenler ise Allah'a yakın olup cennete ilk girenlerdir."
(Vakıa, 10)"
- Nefislerin Terbiyesi
65. ""Hiçi hiçe sayan âriftir.""
- Müzekki'n Nüfûs
66. "Güzel ahlak bütün amellerden ağır gelecektir."
- Müzekki'n Nüfûs
67. ""Yazıklar olsun şu namaz kılıp duranlara, onlar ki kalpleri namazlarına yabancıdır, onlar ki niyetleri yalnızca görülüp takdir edilmektir." (Maun, 4-6)"
- Nefislerin Terbiyesi
68. "Ey aziz kardeşim, bilmiş ol ki, sabırlı insan bahtli insandır. Allah yanında derecesi yüksek insandır. Nitekim, şânı mübarek ve yüce olan Allah, sabırlı kullarını överek şöyle buyurur:
Muhakkak ki Allah, sabredenlerle beraberdir. (Bakara sûresi, Ayet: 153)"
- Müzekkin Nüfus - Nefisleri Temizleyen
69. "Kardeş görüyor musun, ne büyük bir zarardır şu ahiret zararı!"
- Nefislerin Terbiyesi
70. "Allah'a iman ve içki bir gönülde bir araya gelmez."
- Nefislerin Terbiyesi
71. "Ebu Talib el-Mekkî anlatıyor:
"Hak Teâlâ, Hz. Davud'a(as) buyurdu:
'Ey Davud! Devamlı cenneti istersin fakat bana âşık olmayı unutursun.'
Davud(as) sordu:
'Ya Rabbi! Sana âşık olanlar kimlerdir?'
Hak Teâlâ şöyle buyurdu:
Gönüllerini her türlü bulanıklıktan uzak, saf ve berrak tutanlar bana âşıktırlar. Bunların gönülleri muhabbetimle yanar. Nasıl dilersem, kudretimle gönüllerini öyle döndürürüm. Âşıklarımın gönlünü rızamdan yarattım. Gönüllerinin yollarını başkasına kapattım.""
- Nefislerin Terbiyesi
72. ""Rabbim, beni geri gönder. Tâ ki ben terk ettiğim imanı yerine getirip salih amelde bulunayım." (Mü'minun, 99-100)
Onlara şöyle cevap gelir:
"Bu kadar ömrü dünyada geçirdiniz. Dünya muhabbetiyle ömrünüzü yele verdiniz. Size verilen öğütleri tutmadınız. Şimdi artık böyle sözler söylemeyiniz."
Nihayet, başlarına gelen bu halin dünya sevgisinden kaynaklandığını anlar, dünyaya düşman olurlar. Ama bu fayda vermez.
Ey aziz! Kim dünyaya gönül verir ve dünyalık biriktirmekle uğraşırsa, varacağı yer burasıdır. Son pişmanlık fayda getirmez. Elinde fırsat varken, ömrün senin yârin iken; çalış, mücadele et, murdar ve kötülenmiş dünyadan kop, gönlünü dünya sevgisin den kurtar. Dünyanın kötülüklerini toplayan ve bu uğurda ömür çürütenleri gör, bak sonları nereye varıyor. Çalışıp biriktirdikleri tarumar olup mirasçılarına kalıyor. Kendi payına ise sadece bun ların azabı düşüyor."
- Nefislerin Terbiyesi
73. "Hazret-i Ömer (ra) namaz kılan kölelerini azat edip hürlüğe kavuştururdu. Bu huyunu öğrenen köleleri de cemaatle namaz kılmak için mescide gidip bunu Hz. Ömer'e gösterirdi. Maksatları namaz kılmak değil özgürlüklerinė kavuşmaktı. Hz. Ömer(ra) bu hallerini bilirdi. Zira köleler bağışlanıp azat olduktan sonra namazı bırakır, mescidin yanından bile geçmezlerdi. Bunu bildiği halde namaz kılan kölelerini özgür bırakmaya devam ederdi. Biri Hz. Ömer'e(ra) şöyle dedi:
"Ey Ömer! Bu kölelerin seni kandırıyor. 'Efendimiz bizi namaz kılarken görüp özgür bıraksın' diyerek namaz kılıyorlar."
Hz. Ömer(ra) şöyle cevap verdi:
"Eğer aldanırsam Allah ile aldanmayı tercih ederim. Olsun, Hak Teâlâʼyla beni aldatsınlar. Bırakın, Hak yolunda aldanayım."
Ey aziz kardeş! Aldanıyorsan, Hak yolunda aldan, seni Hak ile aldatsınlar. Zira Dost ile aldanan aldanmaz. Bütün ömrün danmayla geçti. Bir gün yanılıp da Hak için kandırılsan ne olur?
Nefsin, dünya ve şeytan için defalarca aldandın, bir gün de Rahman için aldan."
- Nefislerin Terbiyesi
74. "Dili doğru olmayanın imanı da doğru olmaz. Diline hakim olmayanın din, iman ve ahireti kalmaz, hepsi harap olur. Zira bu kişinin dilinden Müslümanlar incinir"
- Nefislerin Terbiyesi
75. "Allah dostlarını sevmek ve onların sohbetlerini sadakatle dinlemek, herkesin sahip olabileceği özellikler değildir. Allah dostlarının muhabbeti, ezelde takdir edilmiş bir mutluluktur. Bu sevgi her gönle koyulmuş değil. Kim Allah dostlarını seviyorsa, bilsin ki kendisinde Hak Teâlâ'nın muhabbetinin tesiri vardır. Zira meşayihi seven Allah için sever, bu sevgi dünya için olmaz."
- Nefislerin Terbiyesi
76. "Gönlün kararıp ibadetten lezzet almaması, ibadetin ona zevk vermemesi, yemeye düşkünlükten kaynaklanıyor."
- Nefislerin Terbiyesi
77. ""Belki de bütün çaba, gayret ve arzun dünyayla sınırlıdır. Ey biçare, ne olur yani bir derde çare olsan? Nefsanî heveslerden usanıp fani kapılardan uzaklaşsan?""
- Müzekki'n Nüfûs
78. "Peygamberlerin hayatını bilmiyor musun, duymadın mı?
Halil İbrahim Peygamber(as) kendisine, Allah senden razı olsun, diyen kimseye bir deve bağışlamıştır. Kâbe'yi inşa ettikten sonra, konuklarına çeşit çeşit yemekler ikram etmiştir. Halbuki kendisi arpa ekmeğiyle karnını doyururdu. Süleyman aleyhisselam Kaftan Kaf'a hükmederdi. O bütün dünyanın padişahıydı. İnsan, cin, vahşi hayvan ve uçan kuş onun emrindeydi. Buna rağmen sepet örerek geçimini sağlar, aba giyerdi."
- Nefislerin Terbiyesi
79. "Hasan Basrî(ra) şöyle der:
"Hak Teâlâ, fakirlerle birlikte yenilen nimetlerden hesap sormaz.""
- Nefislerin Terbiyesi
80. "Resûlullaha bir gün Kâbe'yi ziyaret ederken, Kåbe'nin örtüsüne yapışmış halde Rabb'ine şöyle yalvaran birini görür:
İlahi, bu evin hürmetine beni bağışla."
Resûlullah bu kişiye, "Hey, öyle deme!" buyurur. Kişi, "Nasıl yalvarayım ya Resûlallah?" diye sorar. "Ya Rabbi! Hürmetimin hatırına beni bağışla, de. Zira mü'minin hürmeti, bu evin hürmetinden fazladır." buyurur Resûlullah. Adam, "Ya Resûlallah, günahım çoktur. Günahlarım da büyüktür." der. "Nedir günahların?" diye sorar Resûlullah. "Ya Resûlallah!" der adam, "Malım, davarlarım, tahılım, atlarım, koyun ve sığırlarım çoktur. Fakat biri gelip malımdan birazını istediğinde yüreğimden bir ateş çıkar, o kişiye çatıp öfkelenirim. Malımdan hiçbir şey vermem." Dünya ve ahiretin sultanı, Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimizin dedesi Resûlullah Efendimiz (sav) bu zâta şöyle buyurur:
"Benden uzak ol, ateşinle beni yakma. Nefsim kudret elinde olan Allah hakkı için, bin yıl ömrün olsa, gündüzleri oruç tutup geceleri sabaha kadar ibadet etsen, cimriliğin yüzünden kıyamet gününde yüzüstü bırakılıp cehenneme atılacaksın. Bilmez misin, cimrilik küfrün, cömertlik ise imanın alametlerindendir. İmanın yeri cennettir, cimrilerin yeri ise cehennem...""
- Nefislerin Terbiyesi
81. "Ey dertsiz! Nicedir nefsine, ayrılığa zebun olmuşsun. Ey şeytana giriftar! Hakk'a dönsen, ne olur? Suali, hesabı, azabı hatırlasan?"
- Nefislerin Terbiyesi
82. "Hak Teâlâ, Hz. Davud'a, "Ya Davud! Biri beni sevdiğini iddia edip de geceleri uyuyorsa, davası yalan kendisi de yalancıdır." buyurmuştur."
- Nefislerin Terbiyesi
83. "Resûlullah, *Gözler de zina edicidirler.* buyurur. Evet, harama bakmak göz zinasıdır."
- Nefislerin Terbiyesi
84. "Kişi yaptığı hayrı unutmalı, onu Allah'a ısmarlamalı. Ancak günahını unutmaması gerekir. Günahı için gözyaşı döküp sahiden pişmanlık duyması lazımdır."
- Nefislerin Terbiyesi
85. ""Nefsine zor gelen şeylere sabredenler büyük hayırlara erer.""
- Nefislerin Terbiyesi
86. "Hasan Basrî Hazretlerinin müritleri bir gün kendisine şöyle şikâyette bulunur:
"Ya Şeyh! Şeytandan epey çektik, durmadan bizi kötülüğe sevk ediyor. Elimize dünyalık geçtiğinde, 'Sağlam tutun, size lazım olur.' diyerek bizi hayırdan uzaklaştırıyor."
Hasan Basrî Hazretleri şöyle der:
"Şimdi şeytan da buradaydı, o da sizden şikâyetçi olup şöyle dedi: Şu insanoğullarına nasihat etsen de haklarıma tamah etmesinler, kendi haklarıyla yetinsinler. Hak Teâlâ'nın bana verdiğinden ne isterler? O beni kovdu, dünya ve cehennemi bana mülk olarak tahsis etti. Onlara ise cenneti ve kanaati verdi. Şu insanoğulları, kendilerine verileni bırakıp benim haklarıma tamah ediyor. Onların imanını almadan kendilerine dünyayı vermem.""
- Nefislerin Terbiyesi
87. "Dünyada nefsinin isteklerini yerine getirip onu hoşnut edenler, tasasız gezinenler, öldüklerinde zorluk ve tasaya düşerler. Bundan kurtulmaları kolay olmaz, belki de hiç kurtulamazlar. Zahmet çeken, fakirlik ve miskinlikle bağrı pişen, doyacak kadar yemek bulamayan, doğru dürüst giyinemeyenler ise öldüklerinde ebedî bir rahata, sefa ve zevke kavuşacaklar."
- Nefislerin Terbiyesi
88. "Şeyh Malik bin Dinar'ın(ra) nefsi, yıllarca sıcak paça çorbası ister. O, nefsinin muradını vermez, nefsi de muradından vazgeçmez. Nefsi beş-on yıl sıcak paça çorbasında ısrar eder. Şeyh Efendi"
- Nefislerin Terbiyesi
89. ""Kişi yüz yıl oruç tutsa, geceleri sabaha kadar namaz kılsa, huyu kötü ise yeri cehennemdir. "
Ey gafil! Öyle bir gün geliyor ki o gün, güzel huy ve amellere çok ihtiyacın olacak. Yaşarken ilgi gösterip beğenmediğin, kadrini bilmeyip horladığın, yerip yüzüne bakmadığın miskin kimselerin orada sultan olduğunu göreceksin. Onlar, ameli salihle meşgul oldukları için bu makamı edinmişler. Burada aziz ve sultan olanların ise orada hor ve zelil duruma düştüklerine şahit olacaksın."
- Nefislerin Terbiyesi
90. "Giydiklerin seni Firavun'a, yiyip içtiklerin Ebu Cehil'e, oturduğun evler Şeddad'a benzetiyor. Onlar da böyle giyiniyor, yiyip içiyor ve böyle evlerde oturuyordu. Sözlerin ise sert ve kibirli. Söyler misin, hangi halin sünnet üzerinedir? İnsaf et, söze gelince, "Fukaraya karşı muhabbetim vardır." deyip Bayezid-i Sânî gibi görünürsün. Fakat üzerinde fakirlerin renginden bir iz, bir renk dahi olmaz. Malum, fakirlerin rengi miskinliktir; kendilerini eksik görüp horlar, mütevazı olurlar. Şekil ve görünür bağlardan kurtulup can ve gönüllerini terbiye eder, bütün arzuları bırakıp Dosť'un arzusu üzere yaşarlar. Bu miskinlere dair bir iz taşımadığına göre, güttüğün dava, iddia ettiğin boştur. Kuru iddiadan ne olur ki!? Manasız iddia bâtıldır."
- Nefislerin Terbiyesi
91. "Kişi ne zaman bir fakire sadaka verse ve bu Allah katında kabul görse, verilen sadaka verene şöyle dua eder:
"Fani idim, sen beni baki kıldın. Allah da seni cennette baki kılsın."
İyilik ve sadakalar böyle dua etmeye başladığında melekler "Åmin" derler. Hak Teâlâ Hazretleri buyurur:
"Ey meleklerim, şahit olun. Kulumun şu bağışını kabul ettim, günahlarını affettim."
Mallar Allah için verilmez ve ambarlarda bekletilirse, koyun, köle ve hizmetçilere yedirilir veya bahçelere yatırım yapılıp bu-nunla (malının çokluğuyla) övünülürse, sahip olunan bu şeyler şöyle der:
"Sen beni sakladın, Allah da cehennemde seni saklasın. Beni yoksullardan esirgedin, Allah da rahmetinden esirgesin."
Bu gösteriyor ki fakirlik zenginlikten iyidir."
- Nefislerin Terbiyesi
92. ""İyi bilin ki, kalpler ancak ,Allah'ı anmakla tatmin olur!"
(Ra'd 13/28)"
- Müzekkin Nüfus - Nefisleri Temizleyen
93. "Ey aziz! Aklın varsa, dünyada şu üç şeyle meşgul ol. Öyle yaşa ki yarın halka üzüntü ve keder geldiğinde sen bayram yapasın, dünyada özgürce yürüyesin. Meşgul olacağın üç şeyden birincisi, dünya seni terk etmeden senin onu terk etmen. İkincisi, kabre girmeden kabrini imar etmen. Üçüncüsü, Rabb'inin huzuruna varmadan O'nu razı etmen..."
- Nefislerin Terbiyesi
94. "Herkesten hayır dua alınmalı, her tür bedduadan sakınılmalı. Beddua, padişahları tahtından indirir. Hele mazlumun bedduası daha da tesirlidir. Mazlum kâfir de olsa duası makbuldür."
- Nefislerin Terbiyesi
95. "Onlar her işlerini Allah Teâlâ’ya bırakırlar. Allah da onların kalplerine nurunun ve lütfunun feyizlerini gönderir. Bu sebeple de bütün ilimlerin aslını bilirler ve belki bütün eşyanın hakikatinden de haberdardırlar. Çünkü bu yol enbiya ve evliyanın yoludur."
- Müzekki'n Nüfûs
96. "Demek ki hiç, yine hiç olur.
Hiç olana gönül veren, hiç olanın yolunda ömür çürüten de hiç olur.
Hiçi isteyen de hiçtir.
Fakat hiçi hiç sayabilen Ariftir."
- Müzekki'n Nüfûs
97. "Resûlullah(sav), "Alimin uykusu cahilin ibadetinden hayırlıdır." buyurmuştur. Evet, bilenle bilmeyen bir değildir. Bilen işler, bilmeyen ne işler?"
- Nefislerin Terbiyesi
98. "Kendini beğenmek, riya, hased, cimrilik, mal ve dünya sevgisi, fitne gibi birçok kötü ahlakı kendine ahlak edindin. Bu çirkin huyların kabirde korkunç canavarlar sûretinde sana yoldaşlık edeceğini unutma. Bunu hiç düşünmüyor musun? Ne kadar büyük, güçlü ve rahat olursan ol, Azrail'in (as) elinde zelil ve hakir olacaksın. Sahibinin huzuruna çıkıp yaptıklarının hesabını vereceksin."
- Nefislerin Terbiyesi
99. "Ey aziz! Bu dünya dedikleri bir fitnedir, bir hiçtir ve sonu yokluktur. Fudayl bin İyaz(ra) şöyle demiştir:
"Kıyamet gününde dünya bütün süs ve güzelliğiyle gelir. 'Ya İlâhî! Beni şu edna kullarına dâr; duracak bir yer eyle!' der. Hak Teâlâ buyurur: 'Ben senden razı değilim, düşmanımsın. Bir hiçsin sen. Hemen toz-duman ol!' Dünya bir anda toz-duman olur, belirsiz hale gelir."
Demek ki dünya bir hiçtir, yine hiç olacaktır. Hiç olana gönül veren, ömrünü hiç olanın yolunda tüketen de hiç olur. Hiçi isteyen hiçtir ama hiçi hiç gören âriftir. Şunu muhakkak bil! Kişiyi Hak'tan uzaklaştıran ve nefs-i emmârenin kötü ahlakıyla ahlaklandıran dünyadır. Dünyanın muhabbet ve süsü, övülme isteğidir. Hak Teâlâ dünyayı yarattığından beri onu iyi olarak görmemiş, düşman bilmiştir. Dünyaya muhabbet besleyenler de Hak Teâlâ'nın düşmanı olur. Hak Teâlâ'nın düşman bildiğini sen nasıl dost bilirsin?"
- Nefislerin Terbiyesi
100. "“İyilerin kalpleri, sırların kabirleridir”
Doğrusu gerçek erenlerin göğsü, sırların gizlendiği yerdir."
- Müzekki'n Nüfûs
101. "Hak Teâlâ'nın kulları üzerindeki rahmeti üç kısımdır: Biri, rahmet-i umumi; biri, rahmet-i has; diğeri de, rahmet-i hassü'l-has'tır.
Dünyada Müslüman ve kâfir, avam ve havas, insan ve cin, vahşi tabiatlılar ve yüce bir ruh taşıyanlar, cümle varlık umumi olan rahmetten istifade eder. Has rahmet ise, Hak Teâlâ'nın ahirette mü'minlere vådettiği bir şeydir. Orada herkes mertebesine göre bu rahmetten pay alır."
- Nefislerin Terbiyesi
102. "Gözlerin şükrü, Hak Teâlâ'nın haram kıldıklarına bakmamaktır. Kimsenin ayıbını görmemek... "Bütün ayıplar bendedir." diyerek kimseye hain gözle nazar etmemek... "Şu ne yapıyor, bu ne yapıyor?" diye araştırmak ve benzeri davranışlarda bulunmak haramdır.
Kulakların ibadeti, haram dinlememektir; haramı dinlemediği gibi, onu duyduğunda orayı terk etmek... Kulağını haram konuşmalara karşı sağır edesin. Gıybeti ve çalgıları dinlememelisin; bühtan, dedikodu ve yalanı... Hak Teâlâ bunları dinlemeyi haram kılmıştır. Hak söz, vaaz, zikir, tesbihat ve Kur'ân-ı Kerim dinlemelisin.
Ellerin şükrü de şöyledir: Kimseye vurmamak, kimseyi itip incitmemek, Hak Teâlânın haram kıldığına uzanmamak, mazlumları incitip hatırlarını kırmamak ve mallarını almamak... Bunun yanında; fakirlere sadaka dağıtmak, hayırlar ihsan etmek, ihtiyaçlarını gidermek, düşmüşlerin elinden tutmak ve yetimlerin başını okşamak..."
- Nefislerin Terbiyesi
103. "Abdülhamid bin Mahmud(ra) İbn-i Abbas'ın(ra) yanında otururken birileri gelip akıl danışır. Bunlar hacca gidiyormuş, içlerinden biri yolda vefat etmiş. Öleni gömmek için toprağı kazdıklarında yılanlar çıkmış. Her nereyi kazmışlarsa, orada yılanlar varmış. Böyle aciz duruma düşünce, İbn Abbas(ra) ile görüşüp fikrini almak istemişler.
Durumlarını arz edince, İbn Abbas(ra), "Gördüğünüz o yılanlar vefat eden arkadaşınızın amelleridir. Arkadaşınızın cesedini yılanların arasına bırakın. Yeryüzünün tümünü kazsanız dahi aynı yılanları göreceksiniz." der.
Nitekim bir kabir daha kazarlar. Bu kabirde de yılan vardır. Çaresiz, arkadaşlarının cesedini öylece bırakırlar. Hakk'ın emrine uymaktan başka ellerinden bir şey gelmez.
Ey aziz! Var buradan kıyas et. Kişiyi bekleyen kabir azabı varsa, yer değiştirmekle bundan kurtulunamaz. Cesed nereye bırakılırsa bırakılsın, bu azap gelip onu bulur. Dolayısıyla sen, yaşarken amellerini güzelleştirmeye bak."
- Nefislerin Terbiyesi
104. "Ey aziz! Dünyayı sevmenin sebebi ölümü unutmaktır; ölümü unutmanın sebebi ise, geleceğe dair uzun emellerin endişesiyle yaşamaktır."
- Nefislerin Terbiyesi
105. "Dünyanın öne çıkan karakteri şudur: Herkesi kendisiyle meşgul etmek, ölümü unutturmak, bitmeyecek emellere salmak, gönle sıkıntı vererek onu karartmak... Gönlü kararanlar Hak Teâlâ'yı unutur.
Ey kardeşim! "Gönlü kararan kişi Allah'ı unutur." demem seni şaşırtmasın, "Allah unutulur mu?" diye hayret etme. Dil ile Allah'ı anmak, O'nu zikretmek kolaydır. Her kötülüğü yapıp gaflette kalınarak Allah'ı zikretmek zikir değildir. Can u gönülden Allah'ı anmak, zikretmek esastır. Herkes diliyle, "Ya Allah!" diyebilir, bu kolaydır. Bil ki kul Allah'ı unutursa Allah da onu unutur. Hak Teâlâ, Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurur:
"Onlar Allah'ı unuttu, bunun üzerine Allah da onları unuttu." (Tevbe, 67)"
- Nefislerin Terbiyesi
106. "İyilerin kalpleri, sırların kabirleridir."
- Müzekki'n Nüfûs
107. "Ey aziz! Adem babamız ile Havva annemiz cennetten yeryüzüne indirildiklerinde, dünyanın çirkin kokusuyla akılları başlarından gider. Tam kırk gün kendilerinden geçmiş halde yatar, sürekli kusarlar."
- Nefislerin Terbiyesi
108. ""Ey emin ve mutmain olan nefs! O'ndan razı olarak ve O'nun hoşnutluğunu kazanmış olarak Rabb'ine dön!" (Fecr, 27-28)
Bu durumda, insanın nefsini bilmesi ve onun ıslahıyla meşgul olması gerekiyor. Ameller ayıplardan kurtarılmadıkça Rabb'inbilinmesi mümkün olmaz. "Nefsini bilen Rabb'ini bilir.""
- Nefislerin Terbiyesi
109. "Şeyh Bayezid-i Bistâmîks) şöyle buyurur:
"Otuz yıl boyunca türlü mücahedeyle, zillet içindeki riyazet ve horlukla talep kapısında oturdum. Hak Teâlâ Hazretlerine ulaşayım, yetişeyim diye... Otuz yıl geçince Dost'la aramdaki perde kaldırıldı. Gördüm ki, perdenin ardından ortaya çıkan Bayezid oldu; Bayezid Bayezid'e tecelli oldu, ona göründü. Sandım ki istediğim yine benmişim. Zira gördüğüm, görünen yine Bayezid idi; manayı Bayezid'e görünen Hak sıfatı... Manayı Bayezid'i bildim. Böylelikle, 'Nefsini bilen Rabbini bilir.' hakikati gerçekleşti."
Durum böyle olunca, kişi kendi manasını bilip de onda Hakk'ı bilmez ise, "Bana marifeti nefis hâsıl oldu." diyemez, derse doğru söylemiş olmaz. "Nefsini bilen Rabbini bilir"in sırrı budur. Kim kendi manasını bilirse, Rabbini de bilir. Kendi niteliğini bilmeyen Hakk'ı da bilemez. Kendini bilmeyen başkasını hiç bilemez."
- Nefislerin Terbiyesi
110. ""Nefsine tevekkülü öğretmelisin.""
- Müzekki'n Nüfûs
111. "Cehennemden iğne deliği kadar bir delik açılsa, yeryüzündeki varlıkların hepsi ölür. Cehennem bekçilerinden biri yeryüzündekilere görünse, yüzünün çirkinliği ve kokusunun ağırlığı yüzünden dünya halkının tümü can verir."
- Nefislerin Terbiyesi
112. "Enes bin Malik(ra) anlatıyor:
"Resûlullah (sav) bir gün Ebu Zer'ira) dışarı çağırıp elinden tutar ve ona şöyle buyurur:
'Ya Eba Zer! Önümüzde çok sarp ve dik bir yokuş var. Yükü hafif olanlardan başkası bu yokuşu tırmanamaz.
Ebu Zer:
'Ya Resûlallah! Yükü hafif olanlardan mıyım, yoksa ağır olanlardan mı?'
'Evinde bugünlük yemeğin var mı?'
'Vardır ya Resûlallah!'
'Peki, yarın için ayırdığın bir yemek var mı?'
'Yoktur ya Resûlallah!'
'Ebu Zer! Yarın için ayırdığın bir yemeğin olsaydı, yükü ağır olanlardan olurdun."
Enes bin Malik'in rivayetinden şu anlaşılmalıdır: Dünyada bizim gibi zayıf olanlara kâfi miktarda dünyalık yeter, fazlası zahmete sokar. Dünyanın zahmet ve sıkıntılarını kaldırabilecek durumda değilken, ahiretin zahmetine nasıl katlanacağız?"
- Nefislerin Terbiyesi
113. "Ey gafil! Yılda bir kez olsun günahlarını düşünüp ağlar mısın?
Gönlünün hoşuna gidenleri günde kaç kez düşünüp gülüyorsun? Yahya Peygamber'in ağlamaktan yanaklarının çürüdüğünü bilmez misin? Hak Teâlâ kendinden emin olup rahat davrananları sevmediğini aşağıdaki âyet-i kerimede belirtir:
"Hesap Günü'nde bu duruma düşmek istemeyenler bilsinler ki şu ünlü Karun da Musa'nın kavmindendi ve kendini büyük görüp onlara zulmediyordu, çünkü Biz kendisine öyle hazineler vermiştik ki sadece anahtarlarını taşımak bile bir manga adama, hatta daha fazlasına zor gelirdi. Soydaşları ona: [Servetinden ötürü] böyle böbürlenme, çünkü Allah böbürlenenleri sevmez!" (Kasas, 76)"
- Nefislerin Terbiyesi
114. ""Nefsine tevekkülü öğretmelisin.""
- Müzekki'n Nüfûs
115. "‘Âşıka vuslatdan özge çâre yokdur ey tabîb"
- Eşrefoğlu Rumi Divanı
116. ""Ey kulum! Seni yaratıp dünyaya gönderdim. Senin için peygamberler gönderdim, Kur'ân indirdim. Kitabımda nelerden sakınman ve neleri yapman gerektiğini açıkça bildirdim. Sen ise yap dediğimi yapmadın, yapma dediğimi yaptın."
İnsan, yaptıklarını inkâra kalkışıp şöyle der:
"Ya Rab! Emretmediğin yerlere gitmedim, emretmediğin işleri de yapmadım."
Hak Teâlâ bu inkârcılara şöyle buyurur:
"Muhakkak ki insan Rabb'inin nimetlerine karşı pek nankördür." (Adiyat, 6)
Yaptıklarını inkâr eden gerçeğimize karşın azalarımızın hepsi dile gelip tanıklık edecek, "Evet, biz bunları yaptık!" diyecekler. Ellerimiz, "Haramı tuttum, haksız yere vurdum."; gözümüz, "Harama baktım."; karnımız, "Haramlar yedim."; ayaklarımız, "Fısk ve fücur meclislerine, yalancı tanıklıklara, çalgılı düğünlere gittim."; edep yerimiz, "Zina ettim."; dilimiz, "Haram ile söyleştim." diyecektir. Uzuvlarımızın hepsi dile gelip aleyhimizde tanıklık edince, o gün ne diyeceğiz acaba? Nitekim Hak Teâlâ durumun böyle olacağını âyet-i kerimesinde haber verir:
"Kulakları işittiklerine, gözleri gördüklerine ve derileri yaptıklarına, aleyhlerine şahitlik yapacaklar." (Fussilet, 20)"
- Nefislerin Terbiyesi
117. "Ey aziz! Dünyada gamsız ve dertsiz insan var mı? Herkesin bir derdi bulunmaktadır. İnsanın başından kavga eksik olmaz. Ibrahim bin Ethem bu yüzden sultanlığı bırakır, mürşidine teslim olup dervişliğe talip olur. Lokman Hekim oğluna şöyle der:
"Aman oğul! Dünyayı hep ver, ahireti ise her zaman satın al. Sakın ahireti verip dünyayı alanlardan olma.""
- Nefislerin Terbiyesi
118. ""Allah dünyayı üçe taksim etti. Bir kısmını mü'minlere, bir kısmını münafıklara, bir kısmını da kâfirlere verdi."
Mü'minlere ayrılan kısım; dünyada, mümkün mertebe ahiret için azık toplamaktır. Ahiret azığının, kişinin kendisiyle öte tarafa giden ameller olduğunu söylemeye, bunu tekrarlamaya gerek yok. Dünyanın münafıklara düşen kısmı, dünyanın süs ve ziynetine sahip olup onlarla süslenmektir. Kâfirlerin dünyası ise gece-gündüz çalışıp dünyayı kazanmak, yiyip içerek dünyadan zevk almaktır. Ahiret amellerini terk edip zevk ve sefa peşinde koşmaktır."
- Nefislerin Terbiyesi
119. ""Allah'ın bize edep bağışlamasını isteyelim. Zira terbiyesi ve edebi eksik olan, onun lutuflarına layık değildir.""
- Müzekkin Nüfus - Nefisleri Temizleyen
120. "Ahiretin talibi olan, durup dinlenmeden, gece-gündüz demeden çalışmalıdır. Görmez misin; dünyanın taliplisi olanlar, gece-gündüz, soğuk-sıcak, karanlık-aydınlık demezler. Mallarını çoğaltmak için her zaman ve şartta çalışırlar. Halbuki her şeyi burada bırakıp çıplak gidecek, ahirette rezil olacaklar."
- Nefislerin Terbiyesi
121. "Ey gafil! Öyle bir gün geliyor ki o gün, güzel huy ve amellere çok ihtiyacın olacak."
- Nefislerin Terbiyesi
122. "...gözünün şükrünü yaparsan, Hak Teâlâ, gözlerinin görme kuvvetini arttırır."
- Nefislerin Terbiyesi
123. ""Günahlarını halktan gizlediğin gibi, güzel amellerini de gizlemelisin.""
- Müzekkin Nüfus - Nefisleri Temizleyen
124. ""İyi amellerle gururlanmaktan Allah'a sığınırım. Nasihat eder ama kendileri buna uymaz; nasihatleri bir tarafta, içleri bir tarafta olur.""
- Nefislerin Terbiyesi
125. "Kötü ahlak, kırık saksıya benzer. Ne balçık olur, ne de yamanır. Öylece çöplükte yatar kalır."
- Müzekki'n Nüfûs
126. "Riya, gizli şirktir. Zalime, zalim olduğunu bildiğin halde, "adaletli"; sûfi görünen ama sûfiliğin yol yordamını bilmeyen birine de derviş veya sûfî dersen, Allah'ın gazabına uğrarsın, bunu hak edersin. Övdüğün fasık veya zalimse, suçun daha da ağırlaşır."
- Nefislerin Terbiyesi
127. "Kıyamet gününde herkese amel defteri verildiğinde, kimileri yapmadıkları güzel amellerle karşılaşacak, "Ya Rabbi! Bu amelleri işlemedim, şu oruçları tutmadım, namazları kılmadım ve iyilikleri yapmadım. Yoksa bana yanlış defter mi verildi?" diyecek.
Allahu Teâlâ şöyle buyuracak:"Ey kulum! Dünyada kimi kullarım hakkında dedikodu yaptı. Gıybetini yapanların oruç, namaz ve iyi amellerinin senin defterine yazılmasını irade buyurdum."
Ey kardeş! Dilin insanı nasıl zarara soktuğunu gördün mü? Amellerini, gıybetini ettiği ve sevmediği kişiye yazdırdığını... İnsanın sevmediği birinin aleyhine konuşması, güzel amellerinin hepsini ona vermesidir."
- Nefislerin Terbiyesi
128. ""İnsan, öfkesini yener, gücü yettiği halde öfkelendiği kimseden intikam alıp nefsini memnun etmez ve sabrederse, Allah gönlünü imanla doldurur.""
- Nefislerin Terbiyesi
129. "Öldükten iki gün sonra, en sevdiklerimiz dahi kokumuza katlanıp yanımıza yaklaşmaz. O halde, bu kendini beğenme ve büyük görme halini nereden edindin?"
- Müzekkin Nüfus - Nefisleri Temizleyen
130. "Az yemek gönlü saflaştırır, temizler, gönül, açlıkla nefsin kötülükleri ve cismanî karanlıklarından temizlenir. Açlık zihni kuvvetlendirir, gönül gözünü açar. Az yiyenlerin yüzleri nurlu, gönülleri yumuşak olur. Gönlü yumuşak olanın da eli açık olur. Az yiyen, ibadet ve taatinden zevk alır; zikir, tesbih, namaz, oruç, Hakk'a ait fiillerin tümünde huzur bulur. Dahası gönlü şenlenir; kötülüklerden sa-kınır ve nefsi kendine uydurur, kendisi asla nefse uymaz. Açlık, nefsin Karun gibi görülmesini engeller. Gaflet dağılır, kibir, kin, cimrilik, hased ve nifak gibi hayvanî sıfatlar da kaybolur. Az yiyen aczini bilip ölümü unutmaz, Allah'a isyan etmez. Cehennemde ebediyyen kalacağını düşünerek günahlarından pişman olur. Aç olanlar Allah'ı bilir, ârif-i billah olurlar. Açlığın ziyadeleşmesi marifet kapılarını açar. Az yiyenler nefsanî günahlardan uzaklaşıp ruhaniyetle beslenirler, gönülleri Hakk'ın muhabbetiyle dolar. Dimağları, bu muhabbetin nuruyla aydınlanır"
- Nefislerin Terbiyesi
131. "Fasıklar, tevbe etmeden ama imanla ölür ise günahlarının cezasını görür, cehenneme girerler. Cehennemde, Hak Teâlânın dilediği kadar yanarlar. Cezalarını çektikten sonra oradan çıkıp cennete girerler. Çünkü "La ilahe illallah" demenin nuru ve "Muhammedün Resûlullah" demenin şefaati, onları ebediyyen cehennemde kalmaktan kurtarır. Resûlullah Hazretlerinin (sav), "Kalbinde zerre miktar imanı olan ateşten çıkarılır." şeklindeki hadisi şerifi bunlara işarettir. Resûlullah (sav) yine şöyle buyurur:"
- Nefislerin Terbiyesi
132. ""Sanma ki bu tenim ruhuyla bula hayat,
Aşk ile diri bil beni, ruh ile değil...""
- Müzekki'n Nüfûs
133. ""Ahir zamanda öyle bir ân gelecek ki İslam zayıflayacak, vaizler çok olup dünya için konuşacaklar, Allah'a ve Peygamber'ine yalan söz isnad edecekler. O zaman geldiğinde hakiki âlim az olacak, bu zalimleri kovmaya güçleri yetmeyecek. Kimileri minbere çıkıp kendilerini övdüğünde, bu zalim vaizler oturup seslerini çıkarmayacaktır. İşte bu zamanda dilenciler çoğalacak, çalışanlar azalacak. Bu zamana kim yetişirse, insanların arasına karışmayıp uzlete çekilsin.""
- Nefislerin Terbiyesi
134. "Cafer-i Sadık (ra), mürid ve sevdiklerinden uzaklaşıp bir mağaraya çekilir. Mürit ve sevenleri mağaranın kapısına gelip, "Ya şeyh! Kerem buyurup aramıza dönüp nasihat etseniz, mübarek nefesinizin bereketiyle ölü gönüllerimiz dirilir, kurtuluşumuza sebep olursunuz." derler. Sultanü'l-meşayih Cafer-i Sadık Hazretleri şöyle cevap verir:
"Bu zaman, ağzın açılmayacağı, dilsizmiş gibi durulacak bir zamandır."
Cafer-i Sadık'ın(ra) zamanı öyle idiyse şimdiki zaman nasıldır?"
- Nefislerin Terbiyesi
135. "Ey gönül bir derde düş kim anda dermân gizlidir
Gel karış bir katreye kim anda ‘ummân gizlidir"
- Eşrefoğlu Rumi Divanı
136. "Hoş yaraşır âşıka gözü yaşı
Kim ki aşıksa gözünden biline"
- Eşrefoğlu Divanı
137. ""İyilerin kalpleri, sırların kabirleridir."
Hadis-i Şerif"
- Müzekki'n Nüfûs
138. "Mikail ve Cebrail'in, "Sabreden fakir mi şükreden zengin mi daha üstündür?" konusunda ihtilafa düştükleri rivayet edilir. Onlar böyle aralarında konuşurken, Allah tarafından, "Arş-ı Rahman'a varın. Kubbetü's-Sahra'nın altındaki nura sorun, size cevap versin." şeklinde bir hitap gelir. Söylenen yere vardıklarında, o nur, "Sabreden fakir, şükreden zenginden daha hayırlıdır. Süleyman Peygamber(as) şükreden bir zengindi. Resûl-i Ekrem Muhammed Mustafa(sav) ise fakirliği tercih etti." der. Mikail ve Cebrail(as) bu nura, "Sen kimsin?" diye sorunca, "İmam-ı Âzam Numan bin Sabit benden yaratıldı." şeklinde bir cevap alırlar."
- Nefislerin Terbiyesi
139. "On kimse mel'undur: İçkiyi sıkan, sıktıran, içen, taşıyan, taşıtan, dağıtan, satan, parasını yiyen, satın alan ve içkiye sahip olan.*
Hz. Osman), "İçkiden uzak durun, o bütün günahların başıdır. Allah'a iman ve içki bir gönülde bir araya gelmez, birbirlerini iterler.""
- Nefislerin Terbiyesi
140. "İnsan köpekten kurtulmak için nasıl köpeğin sahibini veya sahibinin tanıdıklarını yardıma çağırıyorsa, şeytanî ilhamlardan kurtulmak için de Hak Teâlâ’ya sığınmak gerekir."
- Nefislerin Terbiyesi
141. ""Bu dünyayı sevmeye sebep, ölümü unutmaktır.Ölümü unutmaya sebep de uzak endişeler taşımaktır.""
- Müzekki'n Nüfûs
142. "Riyazet; yemek ve uykuyu terk etmektir. Kişi yemek ve uykuyu terk ettiğinde, bütün fiilleri Allah ve Resûlü'nün rızasına uygun hale gelir."
- Nefislerin Terbiyesi
143. "Cabir(ra) rivayet eder:
"Resûlullah ile beraber olduğumuz bir vakit, iğrenç kokan bir rüzgâr esti. Peygamber Efendimiz, 'Bu kokunun sebebi nedir bilir misiniz?' diye sorduktan sonra, 'Bu pis koku, mü'minlerin gıybetini edenlerden geliyor,' buyurdu."
Ey aziz kardeş! Bu iğrenç kokulu rüzgâr şimdi de esiyor. Hem o zamanlardan çok daha şiddetli... Bu rüzgârı avam insanlar hissedemez, havaslar bunu duyar. Havas ehli, bu rüzgârın kokusunu hissettiği için halkın arasından kaçıp uzlete çekilir, orada Hak Teâlā'ya ibadet eder. İrfan ehline, "Dedikodu edenlerin ağzından çıkan pis kokuyu avamın duymamasının sebebi nedir?" diye sorulmuş, şöyle demişlerdir:"İnsanlar arasında gıybet o kadar yaygındır ki burunları bu kokuya alışmış. Deri temizleyenlerin pis kokuya alışmaları gibi... Halbuki dabbağların çalıştığı yerin kokusuna dayanılmaz. Ama orada çalışanlar bu kokudan rahatsız olmaz, gece-gündüz bu kokunun içinde olurlar. Gıybet edenler de böyledir; çok gıybet ettiklerinden burunları gıybetin kokusuna alışır, onu hissetmezler.""
- Nefislerin Terbiyesi
144. "" Bir kimse on dirheme bir elbise alsa, on dirhemin içinde bir dirhemi haram olsa, Hak Teâlâ o kişinin farzlarını ve nâfilelerini kabul etmez. ""
- Müzekki'n Nüfûs
145. ""Her hatanın başı dünya sevgisidir.""
- Nefislerin Terbiyesi
146. "Kibr ü kin olduğu cânda ‘aşk gelip kılmaz karâr
‘Aşk harâblıklar sever ma’mûrları virân diler"
- Eşrefoğlu Rumi Divanı
147. "Her kim salihleri severse bilsin ki onda Hakk Teâlâ'nın muhabbetinin eseri vardır."
- Müzekki'n Nüfus
148. "Rabb'inden hilm, yumuşak huy iste. Hak Teâlâ seni de keremiyle fazilet sahiplerinden kılsın. Kıyamet gününde mahşer yerine vardığında sevinenlerden ol."
- Nefislerin Terbiyesi
149. "Kızdığında nefsine demelisin ki; Ey nefis ne kızarsın Hak Teala böyle takdir etti. Evvelâ senin dediğin mi olsun Allah Teala’nın takdir ettiği mi?"
- Müzekkin Nüfus - Nefisleri Temizleyen
150. ""Belki de bütün çaba, gayret ve arzun dünyayla sınırlıdır. Ey biçare, ne olur yani bir derde çare olsan? Nefsanî heveslerden usanıp fani kapılardan uzaklaşsan?""
- Müzekkin Nüfus - Nefisleri Temizleyen
151. ""Kardeş, eğer korkuyorum diyorsan yalan söylüyorsun. Korksaydın insaf sahibi olurdun. Elinden ve dilinden hiç kimse incinmezdi.""
- Müzekki'n Nüfûs
152. "Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
"İnsanoğlunu ateşten kurtaran zikrullahtan başka hiçbir amel yoktur.""
- Müzekki'n Nüfûs
153. "Bu âlemde hayvan gibi yürümek insana yakışmaz. İnsan sadece şekilden ibaret değildir. İnsan olmaktan maksat güzel ahlâktır, edeptir, marifetin olgunluğuna ulaşmaktır."
- Müzekki'n Nüfûs
154. "Yeni gün, yeni rızık.
(Yevmin cedid, rızkın cedid.)"
- Müzekki'n Nüfûs
155. "Derdi Allah olmayan cahildir, Allah'ı çok dert edinen alimdir."
- Nefislerin Terbiyesi
156. "Dünya seni terk etmeden sen onu terk et."
- Nefislerin Terbiyesi
157. ""Namaz dinin direğidir.Cihad amellerin zirvesidir.Sadaka hayrete değer bir şeydir."
Hadis-i Şerif"
- Müzekki'n Nüfûs
158. "Bu âlemde hayvan gibi yürümek insana yakışmaz. İnsan sadece şekilden ibaret değildir. İnsan olmaktan maksat güzel ahlâktır, edeptir, marifetin olgunluğuna ulaşmaktır."
- Müzekki'n Nüfûs
159. "Yeni gün, yeni rızık.
(Yevmin cedid, rızkın cedid.)"
- Müzekki'n Nüfûs
160. "Bir mücella âyinedir Dost yüzün görmekliğe"
- Eşrefoğlu Divanı
161. "Hz.İsa(a.s) buyurdu;
"Bu dünya bir köprüdür.Bu köprüden geçin,fakat asla onu imar etmeyin.""
- Müzekki'n Nüfûs
162. ""Günahlarını halktan gizlediğin gibi güzel amellerini de gizlemelisin.""
- Müzekki'n Nüfûs
163. ""Kıyamet gününde fakirlere şöyle denir: Bakın! Her kim size (dünyada) iyilikte bulunduysa, bir lokma yedirmişse, bir yudum su içirip bir elbise giydirmişse onların elinden tutup cennete götürün.""
- Nefislerin Terbiyesi
164. "Resûlullah'ın(sav) dokuz günde bir yemek yediği biliniyor. Ki yediği de arpa ekmeğinden ibaretti. Bunu da doyuncaya kadar yemezdi. Yalın ayak yürür, eyersiz eşeğe biner, eski aba giyerdi. Bunlar bilinen hakikatler. Sahabe hep fakirliği tercih etmiş, eline geçeni de fakirlere dağıt mayı alışkanlık edinmişti.
Kardeşim! Kıyamet gününde bunlarla, ashab-ı kiramla birlikte olmak istiyorsan cömert ol, bunu alışkanlık haline getir. Fakirlikten korkma, elindekini fakirlerden uzak tutma. Çocuk, eş ve malının çokluğu, kıyamet gününde sana fayda vermez, seni azaptan kurtarmaz. Hak Teâlâ Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurur:O gün ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak Allah'a, kalb-i selimle (temiz bir kalple) gelenler o günde fayda bulur." (Şuara, 88-89)"
- Nefislerin Terbiyesi
165. "Hak Teâlâ, Habibi'ne hitap edip buyurdu:
"Ey Habibim! Cennet senin âşığındır, seni çok sevenlerdendir. Böyleyken ona niçin bakmıyorsun?"
Resûl-i Ekrem(sav) şöyle cevap verdi:
"İlâhî! Senin evini görmeye arzulu değilim. Özlem ve arzum Senin zâtındır, Seni görmek isterim. Gözümü her şeyden, Senin tecellin için korurum. Ben cennete nasıl bakayım?"
Hak Teâlâ cevaben şöyle buyurdu:
"Ey Habibim! Kuş kanadıyla, er kişi de himmetiyle erip arzusuna ulaşır. Eğer cennetle aldansaydın, seni cennete koyardım. Cennetle aldanmadın, dünyaya ise hiç meyletmedin. Beri gel, sen Dîdarıma layıksın. Ezelde buna layık yaratıldın."
Ey aziz! Resûl-i Ekrem'in(sav) hakiki ümmeti isen, O'nun yolunda yürü. O, iki cihana da aldanmadı. Sen neyine güveniyor, kendi-ni ne sanıyorsun ki dünyanın murdarına dolanıyorsun? Kurtul buradan, himmetinin kanatlarını aç. İki cihandan öteye kanat çırpıp uç. Kardeşim! Cenab-ı Hakk'ın cemalini görmek için can gözünü aç. Sevgiliyi arzuluyor, gerçekten Hakk'ı istiyorsan, önce Allah'tan korkman lazım."
- Nefislerin Terbiyesi
166. "Bu şöhretten geç Eşrefoğlu Rûmi,
Ki, âşıklara şöhret tuzak oldu ;
Elin çek, fârig ol cümle cihandan;
Sana çün bu cihan bir uğrak oldu."
- Müzekkin Nüfus - Nefisleri Temizleyen
167. ""Hevâna uyma, hevân seni Allah yolundan çıkarır."
Sâd/26.ayet"
- Müzekki'n Nüfûs
168. "Allah, dünyada ve ahirette kula ne layıksa onu verir."
- Müzekki'n Nüfûs
169. "Hak Teâlâ ölümü, yaratılmışların hepsinden önce yaratmıştır. Bedenlerden dört bin yıl önce de ruhları... Resûlullah (sav) şöyle buyurmaktadır:
"Allah ruhları cesetlerden dört bin yıl önce yarattı. Ruhlardan üç bin yıl önce de yaratılmışların rızkını... Bu rızıklardan üç bin yıl önce ise ölümü yaratmış."
- Nefislerin Terbiyesi
170. "İçki içenlere selam vermeyiniz, hastalıklarında ziyaret edip hatırlarını sormayınız, öldüklerinde cenaze namazlarını kılmayınız. İçki içenlerin birkaç kötü huyu daha vardır, onları da bildireyim. Sen içmiyorsan dahi içenlere hatırlat ki insafa gelsinler.
Ey aziz! İçki necistir. Alimlerin ittifakına göre, bir damla içkinin düştüğü elbiseyle kılınan namaz kabul görmez. Bu elbise yıkanıp öyle namaza durulmalı. İçki, ağzı pis kokutur, aklın nurunu söndürür, damarları tembelleştirir. İçenin damarları tembelleştiğinden yürümekte zorlanır. Dahası içki, insanda utanma duygusu ve çalışma arzusunu giderir. İçenin eli-ayağı titrer, dili ağırlaşır, konuşamaz olur. Bu hale girdiğinden insanlar tarafından aşağılanır. İçkici olan, bir domuz gibi horlaya horlaya ölür. Ölüm sonrasında da çeşitli azaplara layık olur.
Ya İlâhî! Müslümanları içki içmekten koru. İçki içenlere tevbe etmeyi nasip et, onlara yardımını gönder."
- Nefislerin Terbiyesi
171. "Sakın kelime-i tevhid dilinden düşmesin. Düşmesin ki kabirde sorulduğunda diline bu gelsin. Orada kelime-i tevhidle canlan. Kelime-i tevhid, "la ilahe illallah" demektir. Her kim, çokça, "la ilahe illallah" derse, imanla can verir, kendisine ölüm vakti kolaylaşır. Her kim dünyada kelime-i tevhide devam ederse, kabirde de diline gelecektir"
- Nefislerin Terbiyesi
172. "Yalan ile iman bir yerde durmaz.
Yalan imanı giderir."
- Müzekki'n Nüfûs
173. "Biri yatağa, dünyanın endişelerinden biriyle girse, kalktığında, Hak Teâlâ ona yetmiş adet dünya endişesi verir. Kişi bu endişelerle boğuşur, akşamki endişesini gideremez olur. Bu sefer gece, yeniden"
- Nefislerin Terbiyesi
174. ""Nasihat olarak ölüm yeter."
-Taberani,el-Mu'cemü'l-Kebir"
- Nefislerin Terbiyesi
175. "Ey aziz! Aklın varsa, dünyada şu üç şeyle meşgul ol. Öyle yaşa ki yarın halka üzüntü ve keder geldiğinde sen bayram yapasın, dünyada özgürce yürüyesin. Meşgul olacağın üç şeyden birincisi, dünya seni terk etmeden senin onu terk etmen. İkincisi, kabre girmeden kabrini imar etmen. Üçüncüsü, Rabb'inin huzuruna varmadan O'nu razı etmen..."
- Nefislerin Terbiyesi
176. ""Cennet, cömertlerin evidir. ""
- Müzekki'n Nüfûs
177. "Kişi nefsini emmârelikten döndürmediği sürece eşkıyalıktan kurtulamaz."
- Nefislerin Terbiyesi
178. "- Yâ Resûlallah! Evliyâullah kimlerdir?
Efendimiz saadetle buyurdular:
"Daima Allahu teâlâyı zikredenlerdir.""
- Müzekki'n Nüfûs
179. ""Sabah uykusu şeytanîdir. Şeytan sabah uyuyan kimsenin burnundan girer, ona kötü rüyalar gördürür. Kimseye söylenmemesi gereken rüyalar... Birinin gönlü uykuya kaydığında şeytan gelir, şeytan burun deliğinden içeri sızıp genzine yapışır. Bu yüzden uykusu gelenin genzi tutulup tıkanır. Uyuyanın uykuda horlaması, hım hım etmesi, şeytanın burnuna oturduğunun işaretidir. Bu sebeple uyku bastırdığında hemen gidip burnunuza su çekin, böylelikle şeytanı kovun. ""
- Nefislerin Terbiyesi
180. "Unutma, açlık peygamberlerin, tokluk ise kâfir, münafık ve hayvanların vasfıdır.
Şeyh Sâfî şöyle der: Biri besmeleyle yemeğe başlasa, ibadet edecek kuvveti bulmak için yemeğe niyetlense, sonunda da hamdetse, yediği nura dönüşür. Değil, yemeği nefse hoş gelen lezzet için yerse, o zulumata dönüşür."
- Nefislerin Terbiyesi
181. "Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurur: “Allah, dünya işleri için namazı terk edenlere, kabirlerinde cehenneme açılan yetmiş kapı açar.”"
- Nefislerin Terbiyesi
182. "Mevlana hazretleri buyurdu;
-Senin doğruluğun, senin kılavuzundur."
- Müzekki'n Nüfûs
183. "Amel-i salih, ahirette Allah'ı görmeye vesiledir. Velîlere, "Salih amel nasıldır?" dediklerinde, şöyle denmiştir: "Salih amel iki çeşittir: Biri, zâhirîdir; görünür olan amel. Diğeri, bâtınîdir; manevî, görünmeyen amel... Salih amelin görünen kısmı şunlardır: İlâhî emirleri, bütün farz ve sünnetleri, edepleri yerine getirmek... Allah'ın yarattıklarını incitmemek, söz ve fiilleriyle kimsenin nefsine, malına zarar, ziyan ve fesat vermemek... Salih amelin bâtınî ve manevî kısmı ise; kalbi nefsin fesadından paklayıp kurtarmaktır. Nefsi, emmårelikten mutmainliğe döndürmektir.""
- Nefislerin Terbiyesi
184. "Bu dünyâya verme gönül dünyâ sana kalır değil
Dünyâ seven dost katına yüz ağıyla varır değil
Bu dünyânın muhabbeti şol ağulu bal gibidir
Ağusın bilen ol bala parmağını banar değil"
- Eşrefoğlu Rumi Divanı
185. ""Az yemek, az içmek, az uyumak ve az konuşmak, Nebilerin hasletidir. Bunlar, kişiye güzel ahlâk getirir. Güzel ahlâk ise, kişiyi yüce yüce mertebelere eriştirir.""
- Müzekki'n Nüfûs
186. "Dünyalığa ehemmiyet verene şeytan daha çok musallat olur."
- Müzekk’in-Nüfus
187. "Resûlullah (s.a.v),
" Kim susarsa kurtulur. " buyurdu."
- Müzekki'n Nüfûs
188. "Zerre kadar iman neye derler, bilir misin? Bir kimsenin ancak Allah ile kendisinin bildiği bir günahı Allah korkusu ile terketmesi, zerrece iman sahibi olması demektir."
- Müzekki'n Nüfûs
189. "Peygamber Efendimiz buyururlar ki: “Sizden biriniz kızdığında su ile abdest alsın. Zira öfke ateşdendir. Ateşi ise su söndürür.”"
- Müzekkin Nüfus - Nefisleri Temizleyen
190. "Baş gözünün dinen yasak olan şeylere bakması engellenmeden bâtındaki basiret gözü açılmaz."
- Müzekki'n Nüfûs
191. "Cefâ vü renc ü mihnetdir adı ‘aşk
Firâk u derd ü firkatdir adı ‘aşk
Verip râhatları mihnetler alıp
Dün ü gün âh u hasretdir adı ‘aşk"
- Eşrefoğlu Rumi Divanı
192. ""Ayetlerimi dünya menfaati karşılığında değişmeyin."
Bakara suresi/41.ayet"
- Müzekki'n Nüfûs
193. "Münafıklar da iki türlüdür. Biri; halk içinde oruç tutar ve namaz kılar. Fakat kendi aralarında küfürlerini açıklar, küfür üzere yaşamaya devam ederler. Bunlara Cebriyye, Kaderiyye, Dehriyye, Hurufiyye, İbaziyye ve Hululiyye gibi fırkalar da dâhildir. Bunlara benzeyen, onlar gibi konuşan ve fiilde bulunanlar, Allah'a isyan etmiş olur. Hak Teâlâ bunlar hakkında şöyle buyurur:
"O ateşe; Allah'ı yalanlayan, peygamberleri inkâr eden, iman ve emirlere itaat etmekten yüz çeviren bahtsız kâfirlerden başkası giremez." (Leyl, 15-16)
Allah dostlarının büyüklerinden bazıları da şöyle buyurur:
"Bunlarda, 'La ilahe illallah' kelimesinin nuru yoktur. Bu yüzden bunlar cehennemde ebedî olarak kalırlar.""
- Nefislerin Terbiyesi
194. "İnsanın hayır ve iyikleri Allah'a arz olunacağından, Resûl-i Ekrem(sav) fakirlere sadakayı verdiğinde akçeyi temizleyip öyle verirdi.
Ey aziz! "Mal bana verildiğine göre benimdir ve bunun hesabı sorulmaz." şeklinde düşünme. Başta, malın senin olduğuna dair düşünceden vazgeç. Sahiden malının senin olmasını istiyorsan, ölmeden önce bu malı ahirete göndermelisin. İşte o zaman, bu dağıttığın mal karşında hazır olarak bulunacaktır."
- Nefislerin Terbiyesi
195. "Ey aziz! Aklını başına devşir. Birkaç günlük dünya lezzeti için kendini ahiret sıkıntılarına sokma. Mevla'nın buyurmadığı yerlere gitme, O'nun emrettiklerinden yüz çevirme. Bu hassasiyetle davranır ve yaşarsan saadete ulaşabilirsin."
- Nefislerin Terbiyesi
196. "Zâhirî uzuvlara emredilen ibadet ve şükrün yapılması, bu uzuvların sahibi olan kişiyi riyaya düşürmemeli, insanlara kendini iyi biri olarak takdim etmemelidir. Kişi, efendisinin buyurduğu kulluğu yerine getirdiği için ücret ister mi? Kul kulluğunu yapar, efendi de dilerse kereminden ikramda bulunur. Adet, usûl böyledir. Hak Teâlâ bire karşı bin ihsan ediyor; kişi, kulluk yaptığı için ücret düşünmemelidir. Bu böyleyken, kulluğuyla övünüp riyaya girmesi hiç düşünülemez. Zira rızkı veren Allah'tır, izzet ve hürmeti de O verir. Hem dünyada hem ahirette insana ne layıksa Allah onu verir. Kul sadece emredileni yapmalı, kendini Allah'a vermeli, O'na teslim olmalıdır."
- Nefislerin Terbiyesi
197. "Haram olan söz zehir gibidir, anında öldürür: Bilerek yalan konuşmak, şirk olan bir şey söylemek, fuhşiyata dair konuşmak. ölenin cenazesi üzerine kapanıp söylenmek, laf getirip götürmek, evinde ve başka bir yerde iki günlük yiyeceği varken, "Hiçbir şeyim yok." demek, hepsi haramdır ve gönlü öldürür. Mü'min olan bunlardan sakınmalıdır.."
- Nefislerin Terbiyesi
198. ""Her belâya sabretmek, Muhabbetullah alâmetidir.
Zira kişi sevdiğinin zahmetlerine sabredici olur...""
- Müzekki'n Nüfûs
199. "''Ey âlemlerin Rabbi olan Allah'ım , yardımınla bizim için kolaylıklar bağışla!''"
- Müzekki'n-Nüfus
200. ""Nefs-i emmâre senin köpeğindir. Aç bırak ki sana itaat etsin.""
- Müzekki'n Nüfûs
201. "Her kim çokça "la ilahe illallah" derse canı imanla çıkar, ölüm anı kolay olur."
- Müzekki'n Nüfûs
202. "Kur'ân-ı Kerim'de, "Ben nefsimi temize çıkarmıyorum, çünkü nefis kötülüğü gerçekten şiddetle emredicidir."buyurmuştur.
Bu âyetin manası şudur: Nefis kötülüğü aşırı derecede emreder ve insanı Hak'tan uzaklaştırır. İnsan böylelikle Allah'a âsi, münafık veya kâfir olur."
- Nefislerin Terbiyesi
203. "Yer ile gök mürşid olsa şüpheden kurtulmayanı kimse irşad edemez, kimseden ona bir fayda gelmez."
- Nefislerin Terbiyesi
204. "Kişiye ölümden büyük vaiz ve nasihatçi yoktur."
- Nefislerin Terbiyesi
205. "Acaba bu halin ne olacak?"
- Müzekki'n Nüfûs
206. "...Zira nefs-i emmarenin emrindeyiz,şeytanın vesvesesinjn tesiri altındayız.Bizler adeta ahireti inkâr ediyor ve her şeyin bu dünyadan ibaret olduğunu sanıyoruz.İnancımız böyle olmasa bile,davranış,yaşayış ve hareketlerimizle bunu telkin ediyoruz.."
- Müzekki'n Nüfus
207. "Kişinin başına gelecek olanı gelmiş gibi kabul etmesi hayırlıdır.Çünkü, "Her gelecek yakındır.""
- Müzekki'n Nüfûs
208. "Allah, dünyaya ve ehline düşmandır."
- Müzekki'n Nüfûs
209. "Biri Hasan Basrî ye, "Geceleri namaza kalkmak için niyetleniyorum, fakat bir türlü kalkmayı başaramıyorum. Bunun hikmeti nedir?" diye sorar. "Gece kalkıp abdest almana ve namaz kılmana günahın mani oluyor." der Hasan Basrî. Kulun yapması gereken, gündüz günah işlemekten kendini korumaktır. Gündüz günahtan sakınan gece namaza kalkmayı başarır."
- Nefislerin Terbiyesi
210. "İlahi, medet senden,
İlahi, şefaat Muhammedden...."
- Müzekki'n Nüfûs
211. "Kardeş, insanı şeytan azdırır,dersin.Ya şeytanı kim azdırır? Şeytan durup dururken kendi kendine sapıtmadı. Nefsinin hevâsına uydu. Kendini beğendi,kibirlendi. Hasede düştü."
- Müzekki'n Nüfûs
212. "Çünkü insanın dünyadan ahirete götüreceği malı amelidir."
- Müzekki'n Nüfûs
213. ""Ey Davud! Zikrim, beni hatırlayan ve zikredenler içindir. Cennetim, bana itaat edenler içindir. Yeterliliğim, bana güvenip tevekkül edenler içindir. Dostluğum, beni arzulayanlar içindir. Verdiğim nimeti arttırmam, bana şükredenler içindir. Ben de muhsinler, çok iyilik yapanlar içinim.""
- Nefislerin Terbiyesi
214. "Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara, 153) buyurmuştur. Sabır denen güzel huy, kişiyi hayvanlıktan insanlığa yükseltir. Maksadı için sabreden ona kavuşur; fakirliğe sabreden zenginliğe, düşmana sabreden zafere, ayrılığa sabreden de vuslata erer. "Sabır, sevincin anahtarıdır." denmiştir."
- Nefislerin Terbiyesi
215. "Amel-i salih, ahirette Allah'ı görmeye vesiledir."
- Nefislerin Terbiyesi
216. "Belâ yağmur gibi gökden yağarsa
Başını ana tutmaktır adı 'aşk"
- Divan-ı İlahiyat
217. "İlahi, medet senden,
İlahi, şefaat Muhammedden...."
- Müzekki'n Nüfûs
218. "Kardeş, insanı şeytan azdırır,dersin.Ya şeytanı kim azdırır? Şeytan durup dururken kendi kendine sapıtmadı. Nefsinin hevâsına uydu. Kendini beğendi,kibirlendi. Hasede düştü."
- Müzekki'n Nüfûs
219. "Çünkü insanın dünyadan ahirete götüreceği malı amelidir."
- Müzekki'n Nüfûs
220. "Enes bin Malika Peygamber Efendimizden rivayet eder:
"Mirac gecesi, yüz ve göğüslerini bakırdan tırnaklarla tırmalayan bir kavme rastgeldim. Cebrail'e, 'Bunlar kimlerdir?' diye sordum. Bunlar dünyada gıybet etmek suretiyle insanların etlerini yiyenlerdir' diye cevap verdi Cebrail."
Yine rivayet edilmiştir.
Zeyd b. Sabit (r.a), Ashab-ı Suffe ile Allah Resûlü'nün (sav) hane-i saadeti mescidinde oturup sohbet ederlerken dışarıdan Peygamber Efendimize et getirilir. Ashabu Suffe, "Ya Zeyd! Resûlullah'a git, çoktan yemek yemediğimizi haber ver, bizim için et iste." der. Zeyd Resûlullah'a giderken bunlar aralarında, "Zeyd şimdi gelir, öğrendiği hadis-i şerifleri anlatmaya devam eder." şeklinde konuşurlar. Zeyd, Ashab-ı Suffe'nin arzusunu arz ettiğinde, Hz. Peygamber, "Onlar şimdi et yediler." buyurur. Zeyd dönüp bunu arkadaşlarına haber verir. Ashab-ı Suffe, “Bunda bir hikmet var, zira et yemeyeli çok oldu. Gidelim bunun hikmetini sorup öğrenelim." diyerek Efendimizin huzuruna varırlar. "Ya Resûlallah!" derler, "Et yemeyeli uzun bir zaman oldu. Halbuki siz, 'Onlar şimdi et yediler.' buyurmuşsunuz. Bunun hikmeti nedir?" Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, "Siz demin kardeşiniz Zeyd'in etini yediniz ve etleri daha dişlerinizin arasındadır. Tükürdüğünüzde bu etleri görürsünüz." buyurur. Zeyd ile ilgili konuşan Ashab-ı Suffe tükürdüklerinde, tükürüklerinin kızıl bir kan şeklinde olduğunu görürler. Hemen tevbe edip Zeyd'den helallik dilerler.”"
- Nefislerin Terbiyesi
221. "Şu bülbülüm ki gülden ayrı düşdüm
Firâkıyle bu hâristâne geldim
Kararım yok cihandan tiz giderim
Bu sûret mülküne mihmâne geldim"
- Eşrefoğlu Divanı
222. "‘Ey Bayezid! Kişi neye dayanıp güvenirse itimat ettiği şey, Allah ile arasında perde olur. Kişi kendinde, O’ndan başka dayanacak bir şey bırakmamalıdır.’"
- Nefislerin Terbiyesi
223. ""Kişi, dünyada ne kadar hoşluk sürerse,
âhiretteki nasipsizliğindendir.""
- Müzekki'n Nüfûs
224. "Resulullah (s.a.v),
" Çok yemek kalpleri öldürür." buyurdu."
- Müzekki'n Nüfûs
225. "Ey bîçare, ‘Dünya’yı sevmiyorum’ dersin amma, peki niçin gece gündüz onun derdiyle koşarsın?"
- Müzekkin Nüfus
226. "Salih mal, Hak yolunda harcanandır. Halil İbrahim Peygamber'in malı gibi... Kendisi aba giyer ama fakirlere binlerce akçe dağıtırdı. Onlara türlü yemekler ikram ederken kendisi arpa ekmeğiyle beslenirdi. Sen ise senden geriye kalanı fakirlere yediriyorsun. Şimdiki zenginler bir meteliği iki fakire paylaştırır. Evlerinde pişen yemeklerin kokusuyla fakirlerin aklı giderken, bunları komşularına ikram etmezler. Lafa gelince de, "Biz salihlerdeniz, mal ve mülkümüz helaldir." derler. Bilmezler ki cimri ve münafıktırlar, malları da haramdır."
- Nefislerin Terbiyesi
227. "“Şeyh doğuda ve mürit batıda dahi olsa, Şeyhin nüfuzu yetişir ve onu kurtarır. Zira, Şeyhlerin nüfuzları her yere erişir.""
- Müzekki'n Nüfûs
228. "Ey aziz! Sabır güzeldir; kişiyi feraha kavuşturur. Sabretmeyip acele davranmak şeytandandır. Unutma, bütün zorlukların anahtarı sabırdır, sabreden maksadına ulaşır."
- Nefislerin Terbiyesi
229. "Ey kardeş, eğer gece uykusunu terketmek elinden gelmiyorsa bari seher vakti uyanık ol.
"(O takva sahipleri ) seherlerde Allah'tan mağfiret isteyen kimselerdir."
Al-i İmran/17.ayet"
- Müzekki'n Nüfûs
230. ""Kişi, dünyada ne kadar hoşluk sürerse,
âhiretteki nasipsizliğindendir.""
- Müzekki'n Nüfûs
231. "Resulullah (s.a.v),
" Çok yemek kalpleri öldürür." buyurdu."
- Müzekki'n Nüfûs
232. "Ey bîçare, ‘Dünya’yı sevmiyorum’ dersin amma, peki niçin gece gündüz onun derdiyle koşarsın?"
- Müzekkin Nüfus
233. "Dünya seni terketmeden sen dünyayı terk et..."
- Müzekkin Nüfus
234. "Eyyûb gibi sabr eyle derdine kılma şikâyet
‘Aşk avcısına belâdan özge şikâr ele girmez"
- Eşrefoğlu Rumi Divanı
235. "Hz. Ali(ra) şöyle buyurur:
"Hak Teâlâ'nın adaleti mahşer günü şöyle olur: Sonbaharda ağaçların yaprakları birbirinin üzerine dökülür. Alttaki yapraklar, üstteki yapraklardan, altta kaldıkları sürenin hakkını alırlar.""
- Nefislerin Terbiyesi
236. "Firavun'un asıl adı Kâbus'tur. Mus'ab oğlu Kâbus... Musab da, Ziyan'ın oğludur. Bu kıssa A'raf sûresinin tefsirinde geçer. Mısır sultanlarına Firavun, Fars padişahlarına Kisra, Rum padişahlarına Kayser, Habeş padişahlarına ise Necaşi denir.
Firavun pazarda karpuz satan cimri bir Kıptî'ydi. Karpuzu dilimler, "Bir dilimi bir pula!" diyerek satardı. Depolarının hepsini karpuz çekirdeğiyle doldururdu. Zira kıtlık olduğunda, Mısır'da birkaç yıl karpuz yetişmezdi. Kâbus, bundan istifade edip bir kaşık karpuz çekirdeğini bir akçeye satardı. Böylelikle çok mal-mülk toplamış, bu mal gibi aşağılık bir sebeple Mısır'a sultan olmuştur. İki cihana ibret olsun diye dört yüz yıl yaşadı. Büyük bir köşk yaptırmış. Köşküne atla inip çıkarmış. Yokuşu çıkarken atının arka ayakları, yokuş aşağı inerken de ön ayakları uzuyormuş. Bu sebeple, "Ben, sizin benden başka ilahınız olduğunu bilmiyorum." (Kassas, 38) diyerek övünürmüş. Kırk yıl böyle dedikten sonra, "Ben sizin yüce Rabb'inizim!" (Naziat, 20) demeye başlamış.
Alemlerin gerçek Rabb'inin kullarına lûtuf ve keremi çoktur. O şöyle buyurur:
"Eğer Firavun, Ben sizin yüce Rabb'inizim!' yerine birkaç defa, 'Bizim Rabb'imiz yücedir.' deseydi, yüceliğim adına onu affedip cennetime koyardım.""
- Nefislerin Terbiyesi
237. ""Yalan ve iman bir yerde durmaz, yalan imanı giderir." denilmiştir. Hele birinden diğerine yalan söz taşımak, çok daha büyük bir günahtır. Bunda iftira vardır; iftira ise büyük günahlardandır. Hak Teâlâ şöyle buyurur:
"Ve [bir kez daha]: Böyle bir [söylentiyil işittiğiniz zaman, 'Bu konuda konuşmak bize düşmez; kudret ve yüceliğinde sınırsız olan Sensin şüphesiz bu çok kötü bir iftiradır!' demeniz gerekmez miydi?" (Nur, 16)"
- Nefislerin Terbiyesi
238. "Resûlullah Efendimiz (sav), "Yahudi ve Hıristiyanlara selam vermeyin. Ümmetimin Yahudilerine de selam vermeyin, buyurduğunda, "Ya Resûlallah! Ümmetinin Yahudileri kimlerdir?" derler. "Ümmetimin Yahudileri, namazı terk edenlerdir.Namaz kılmayan biriyle karşılaştığınızda, şeytanın onunla birlikte olduğunu bilin." buyurur Allah'ın Resûlü."
- Nefislerin Terbiyesi
239. ""Mal ve şeref sevgisi, suyun baklayı yetiştirdiği gibi, nifakı besler ve yetiştirir."
buyurmuşlardır."
- Müzekki'n Nüfûs
240. "Nihândır ‘aşk nihân-ender-nihândır"
- Eşrefoğlu Rumi Divanı
241. ""Tasavvuf baştan başa edepten ibarettir.""
- Müzekki'n-Nüfus
242. "Çok yiyenler gaflete dalmış durur
Çok yiyenler dünyâya kalmış durur"
- Eşrefoğlu Rumi Divanı
243. "Resûlullah (s.a.v), Cebrâil’in (a.s) kilim giymesine hayret ederek:
-Yâ Cebrâil, hiç seni bu surette görmedim. Bugün kilim giymene sebep nedir? Cebrâil (as):
-Yâ Resûlallah, Ebû Bekir kilim giyindiği için göklerdeki meleklerin hepsi kilim giyindiler. Hak Teâlâ selâm ederek buyurdu ki:
“Habibim sorsun, Ebû Bekir benden razı mıdır? Ben ondan razıyım.”*
*(Ebû Nuaym, Hilye, 7/115)"
- Müzekki'n Nüfûs
244. ""Ey aziz, bu dünya dedikleri fitnedir.Bir hiçtir,sonu da yokluktur.""
- Müzekki'n Nüfûs
245. "Bu fani mülk, ne gönül verilecek yerdir, ne de aldanacak yerdir."
- Müzekki'n Nüfûs
246. ""Dil, bu dünyada senin fermanındır.""
- Müzekki'n Nüfûs
247. "Rızk için tasa çekip tâattan ve ibadetten geri kalmak edepsizliktir."
- Müzekkin Nüfus
248. "Ey aziz! Haberin olsun ki çok konuşmak kişiyi büyük zarara uğratır. Müslüman olan dilini koyvermemelidir. Dilini korumalısın ki zararlarından emin olasın. Zira dilin afeti çoktur. Hz. EbuBekir(ra), bu belanın korkusuyla mübarek ağzına taş alırmış; birden yanlış bir şey söylemesin diye... "Bizi tehlikeli durumlara düşüren budur." demiştir. Bu şerefli zât ne söylemişse hepsi hikmettir, ibret almak gerekir.
Ey aziz kardeş! Bu dil insanda ne din ne de amel bırakır. Hepsini bozar, yıkıp geçer. Dilini korumazsan küfrü söyler, kâfir olursun. Allah korusun; insanın dünyadan imansız gitmesine sebep olur. Baş kestiren ve kan döktüren bu dildir. Resûlullah(sav), “Susan, susabilen kurtulur." buyurur. Evet, susan selamettedir. İnan ki keramet sahibi olanlar, diline sahip çıkıp ağızlarına geleni söylemeyenlerdir."
- Nefislerin Terbiyesi
249. "Kişi elini bağlayıp namaza durduğunda, eğer gönlü başka şeylerle meşgul ise iki kıbleye taptığını bilmez misin? Böyleleri, Allah'ın huzuruna, gözleri arkalarına çevrilmiş olarak çıkartılacaktır. Melekler, “Ya Rabbi! Bu kulun niye Senden yüzünü çeviriyor?" dediklerinde, cevap şu olur: “Bu kullarım, namaz esnasında yüzlerini Kâbe'ye çevirip kıblemi kıble edindiler. Fakat gönülleri Benden gayrı olana yönelikti. İşte bu sebeple, şimdi yüzleri Bana dönük değil."
Kimi meşayih şöyle buyurur:
"Namaz esnasında gönlünü Allah'tan ayıran kimse, kabre konulduğunda bir melek gelip yüzünü kıbleden çevirir. Münker ve Nekir melekleri geldiklerinde, bu kişinin yüzünü kıbleden döndürülmüş olarak bulurlar."
Hazret-i Yakup(as) namaz kılarken Hz. Yusuf(as) yanında, kundağında yatmaktadır. Namazda göz ucuyla oğlu Yusuf'a nazar eder. Hak Teâlâ, hemen Yakup Peygamber'i ikaz eder:
“Ey Yakup! Huzurumdayken Yusuf'u gönlüne getirip gözünü ona mı kaydırıyorsun? Azm-i Celalim hakkı için, ahirette vereceğim cezayı dünyada vereceğim. Benden başkasına nazar eden gözlerin, baktığın şeyin ayrılığıyla ağlamaktan kör olacak. Benden gayrıya meyleden gönlün de meylettiği şeyin gamıyla dolacak.”
Böylelikle Yakup Peygamber (as) Yusuf'u (as), yitirir ve ağlamaktan mübarek gözleri kör olur. Yusuf'u bulamayınca gönlünün gamı gitmez, uyuyamaz olur. Evet, Hak Teâlâ, dostlarınin cezasını ahirete birakmaz, onları mahşerde rezil etmez.
Ey aziz! Ömründe bir kez göz ucuyla oğlu Yusuf'a bakan Yakup Peygamber'e Hak Teâlâ böyle muamele ederse, hep fesat endişelerle namaza duranların haline ne demeli?"
- Nefislerin Terbiyesi
250. "Şeyh Cafer-i Sadık (k.s) şöyle der:
"Çağ fesatlaştı. Kardeşlerin halleri değişti. Bu zaman susmak ve evine çekilip oturmak zamanıdır.""
- Müzekki'n Nüfûs