Esir Şehrin Mahpusu Kitap Bilgileri
Yazar: Kemal Tahir
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 41 dk.
Sayfa Sayısı: 342
Basım Tarihi: Haziran 2020
İlk Yayın Tarihi: 1961
Yayınevi: İthaki Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786057762023
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Esir Şehrin Mahpusu Kitap Tanıtımı
Esir Şehir Üçlemesi'nin ikinci cildi 'Esir Şehrin Mahpusu'nda, Kâmil Bey hapistedir; kendisiyle, ailesiyle ve ait olduğu Osmanlı aristokrasisiyle derin bir hesaplaşmaya girişir. Çürümüş, işbirlikçi aileler, Anadolu'da gitgide güçlenen Kuvayı Milliye direnişi ve hapiste, korkunç bir dram içinde, yapayalnız, kendisini Kurtuluş Mücadelesi'yle yeniden yaratmaya karar veren Kâmil Bey...
"Romancının, romanını yazacağı toplumu, o toplumun insanlarını 'tarihsel gelişimi içerisinde inceleyip, meydana vuracağı özelliklerden, bugünün ve geleceğin zorluklarının çarelerine sağlam dayanaklar bulmak' zorunda olduğunu; bunun için hazır kaynaklar yoksa, bu roman dışı incelemelerin de romancı tarafından yapılması gerektiğini, bunsuz bir roman yazılamayacağını, romancı olunamayacağını da ilk vurgulayan Kemal Tahir olmuştur."
-Mehmet H. Doğan-
(Arka Kapak)
Esir Şehrin Mahpusu Kitaptan Alıntılar
1. "Bence insan en çok görünüşe aldanıyor. Doğru sandığınız yerde yanılıyorsunuz."
2. "Bazı insanlar, sevdiklerini, belli bir çevreyle beraber değerlendirirler."
3. "İnsan bazı bazı kendi kendinden usanıyor, daha doğrusu kendi aptallığından"
4. "Evet, bu dünyanın yuvarlaklığına aklım yattı. Yuvarlak... Yuvarlak olduğundan dönek... Dönek olduğundan cıvık..."
5. "Büyük hocalar, ermiş takımı, düşlere ' dünyanın sekizinci parçası' demişler. Dünya yedi parça olduğuna göre, sekizinci parça: öte dünya... Yalan dünya ile essah dünyanın sınır noktasını uykuda aşıp öte dünyaya ayak basmaktasın!"
6. "Hayal kurmak, insanoğlunun insan olarak yaşamaya başladı başlayalı bulduklarından bir bakıma en yücelticisi, en büyüğü, bir bakıma da en alçaltıcısı, en değersizi..."
7. "Köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek, ayılara yem olmayı başından kabullenmek demektir"
8. "Bence bu dünyada kadın milletinin yüzde doksan dokuzu güvenden başka hiçbir şey istemiyor. Aşk maşk, para mara, güzellik müzellik hep laf... Kadın kısmı yalnız güvenlik arar. Güven dediğimiz meret de lafla olmuyor..."
9. ""Bence insan en çok görünüşe aldanıyor.
Doğru sandığınız yerde yanılıyorsunuz.""
10. "İnsanları yargılamak işini üstlerine alanlar, ne ağır sorumluluk yükleniyorlar."
11. "Biz insanoğulları, anlaşılır numara değiliz."
12. "Akşam kapılar çekilip ışıklar yanınca, mahpuslar aç kurtlara benzediler."
13. ""Bana sorarsan, kitap demek, uyku
düşmanı demek...""
14. "Bana sorarsan, kitap demek, uyku düşmanı demek..."
15. "Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun."
Esir Şehrin Mahpusu Kitap İncelemeleri
Esir Şehir Üçlemesinin 2.kitabını Esir Şehrin Mahpusu...
1. kitaptan ana karakterimiz Kâmil Bey'in hapisteki zamanlarını konu alıyor adından da belli olacağı üzere. Kâmil Bey hapse girer cezası 7 yıldır. Bir yanlış anlaşılmayla siyasi suçluların olduğu bölüm yerine azılı suçluların yanına gönderilir Kâmil Bey. Başlarda bu onun için önemli bir deneyim olur. Hüküm giymiş suçlularla tanışır ve hikayelerini öğrenir. Kullanılan argo dilini, farklı şiveleri ilk defa duyuyordur. Vatanına bu kadar uzak kaldığı için daha da kahrolur. Mahpushanede işleyen sömürü düzenini de görür. Koğuş ağalarının mahpushane yönetimine çalışıp içeride üstünlük kurdukları acımasız bir yönetime tanık olur.
Kâmil Bey'in mahpusta aklından çıkmayan iki şey vardır. Ailesi ve kurtuluş mücadelesi. Eşi ve kızını için sürekli endişe içindedir. Onları dışarıda yalnız, tanımadıkları bir hayata bıraktığı için suçluluk duygusu içindedir. Öte yandan kurtuluş mücadelesinin ne şekil devam ettiğini öğrenmeye çalışır. Ama bir türlü doğru bilgiye ulaşamaz. Çünkü herkes farklı haberler getirmektedirler Anadolu'dan.
Edebi bir romandan farklı olarak içerdiği tarihi bilgilerle önemli bir eser Esir Şehir Üçlemesi. Kurtuluş savaşı zamanı İstanbul'un, Anadolu'nun durumunu, farklı kesimden insanların Padişaha, Mustafa Kemal'e, işgalci güçlere bakışını bizlere sunuyor.
Bazı bölümleri sıkıcı geldi diyebilirim ama genel itibariyle zevkle, merakla okuduğum bir kitap oldu. En kısa zamanda 3.kitap olan Yol Ayrımı'na başlamayı düşünüyorum. Vatanımızın ne koşullarda kurtarıldığını halkın içinden anlatan önemli bir seri okuyalım arkadaşlar.
Esir Şehrin İnsanları’na dair spoiler içerir.
Esir Şehir Üçlemesinin 2. Kitabıydı Esir Şehrin Mahpusu. İlk kitabı Esir Şehrin İnsanları’na da biraz değinecek olursam; Kurtuluşu Savaş’ı öncesi ve mücadele başlarına denk gelen yıllarda bu zamana kadar hayatın çoğunu yurtdışında geçiren bir paşa oğlu Kamil Beyin ülkeye gelip, kendini olayların içinde bulmasıyla başlar. Toplumuna yabancı olan Kamil Bey aslında o dönemin aydın kesiminin bir temsilidir. Daha sonra farkındalığının artması ile kendince bir mücadele vermeye başlar. Olaylar en sonunda onu cezaevine kadar getirir.
Esir Şehrin Mahpusu’nda, Kamil Bey daha ne olduğunu anlamadan çok yabancı bir kesimin içinde buluyor kendini. Her zaman kibar insanların içinde yaşam sürmüş bir bireyin buradaki insanlarla ilişkisi trajikomik bir hal alıyor. İnsanların kötülüğünü, çıkarcılığını, geçirdikleri değişimi anlamlandıramıyor başta. Zamanla insanları, şartların nasıl o hale getirdiğini gördükçe, onları yadırgamadan kabul etmeye başlıyor. (Bu kabullenişler Dostoyevski’nin Ölüler Evinden Anıları’nı hatırlattı.)
Cezaevinde birçok farklı karakter dahil oluyor kitaba. Her birinin bir hikayesi var ve biz her biriyle farklı bir kesime ya da duruma bakış açısı elde ediyoruz. Ayrıca tarih kitaplarından farklı olarak birçok açıdan döneme bakabildiğimiz için daha bütüncül bir resim çiziyor.
Kitap o kadar güzel temellendirilmiş ki; hem kurgusu çok iyiydi, hem dönem romanı olarak araştıracak güzel kapılar aralıyor hem de bireysel dönüşümlerle edebi olarak doygunluk yaşatıyor. Benim çok severek okuduğum bir romandı.
Keyifli okumalar.
Korkarak okumaya başladığım üçlemenin ikinci kitabını da severek okuyup bitirmiş bulunmakta ve hâlâ
'yı neden okuyamadığımı sorgulamaktayım. İlk okuma için zor bir kitabıymış yazarın demek ki önümüzdeki günlerde yeniden okumaya çalışacağım.
adından da anlaşılacağı gibi hapishanede geçtiği için ilk kitaba göre daha kasvetli, daha yorucu bir hikâyeydi. Hapishane jargonuna hâkim olmayınca ilk bölümlerdeki mahkûmlar arası sohbetlerin büyük kısmını anlamadım. Kitap iki kısımdan oluşuyor ama bununla ilgili bir şey söylemek kitabın büyüsünü bozacak. Her mahkûmun özelinde işlenen öyküleri Kâmil efendi ile sohbetleri şeklinde okura sunuluyor. Okurken çok rahatsız olduğum, bunları neden yazıyor, ne alâkası var ki genel konuyla dediğim çok fazla detay vardı ama sonradan düşününce hâk verdim. Savaş dönemi toplumu ile ilgili ilk aydınlanmalarımdan ilki
ile olmuştu. Öncesinde hep sanıyodum ki toplum hep beraber topyekûn savaşıyor, herkes vatan, millet derdinde... Oysa değilmiş, ilgisi bile yokmuş hâttâ... Çok bilinen sözde söylendiği gibi; mahalle yanarken birçokları saçını tarıyormuş... Bu kitapta da o saç tarayanlardan bolca bahsedilmiş, vatan elden giderken bazı insanların akıllarının nerelerde dolandığı çokça anlatılmış.
Esir Şehir üçlemesinin ilk kitabı olan Esir Şehrin İnsanlarında, yurtdışında eğitim görmüş, uzun yıllar orada yaşamış ve Avrupa kültürü ile şekillenmiş, kendi ülkesini İstanbul'dan ibaret sanan paşa oğlu Kamil Bey ve ailesini tanımıştım. Kamil Bey zorunlu olarak ülkesine dönüş yapmış ve Milli Mücadele ile yolları kesişmişti.
Serinin ikinci kitabı olan Esir Şehrin Mahpusunda ise Kamil Bey'in "Millici" olarak çalışırken yakalanıp 7 yıl hapis cezası aldıktan sonraki cezaevi günlerini okuyoruz. Kamil Bey'in hayat hikayesine yepyeni tecrübeler eklediği, ülkesi ve ülkesinin hiç tanımadığı insanlanları ile yüzleştiği serüvenine tanıklık ediyoruz. Öte yandan Anadolu'nun dört bir yanında vatan savunması sürerken İstanbul'un kenar mahallelerinde ve köşklerinde insanların gündemlerini, yaşantılarını okudukça Kamil Bey gibi hem üzülüp hem şaşırmadan edemiyor insan.
Hapishanedeki kabadayı jargonu ve bu üsluptaki uzun diyaloglar zaman zaman sıksada Kemal Tahir in bu çok önemli eseri sayesinde Milli Mücadele döneminin hiç bilmediğim yönleri ile tanışma fırsatım oldu. Serini son kitabı olan Yol Ayrımı nı da en kısa zamanda okumak istiyorum ki; kitap Kamil Bey'in hiç beklemediğim bir kararı ile sonlandı. Bakalım serinin üçüncü kitabında Kamil Bey ve ailesini neler bekliyor?
Esir Şehir Üçlemesi’nin ikinci romanı olan Esir Şehrin Mahpusu “romanında Kemal Tahir ,Mustafa Kemal’i doğrudan roman karakteri olarak kullanmamıştır.Mustafa Kemal romanda sarı paşa lakabı ile anılmaktadır.Savunduğu fikir ve görüşleri ile kurtuluş savaşı yıllarında Anadolu’da oynadığı role değinilmektedir.
Romanın baş karakteri Kamil Bey (Esir Şehrin İnsanları romanının da baş kahramanı) bu sefer hapishanededir.Hapishanede milletin her kesiminden karakterler mevcuttur.Özellikle Milli Mücadele aleyhtarı şahıslar çoğunluktadır.O zamanki istibdat dönemi milletin kılcal damarlarına kadar işlemiş olup,jurnalciler ve yalakalara o devirde de bol miktarda rastlanmaktadır.Bu dönemde Milli Mücadele aleyhtarı muhalif basın, Mustafa Kemal’i çirkin ve asılsız saldırıları ile hedef tahtası haline getirmiştir.Millici aydınlar ve halk kitlesinin içerisinde yeni doğan çocuklara Kemal adı artık mukaddes bir isim olarak verilmeye başlamıştır.Baş karakter Kamil Bey’in adı hapishanede artık Millici abi olarak anılmaya başlamış ve eşi ve eşinin ailesi ile mahpusluktan dolayı arası açılmaya başlamıştır…..
Milli Mücadele ve İşgal altındaki İstanbul’un havasını koklayıp o dönemi hissetmek isteyenlerin bu romanı da okumasını tavsiye ederim.
İyi okumalar….