Eroin Güncesi Kitap Bilgileri
Yazar: Kanat Güner
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 1 dk.
Sayfa Sayısı: 142
Basım Tarihi: 2001
İlk Yayın Tarihi: 2001
Yayınevi: Stüdyo İmge
ISBN: 9757882631
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Eroin Güncesi Kitap Tanıtımı
İlk kez yayınlandığında; "Bir alt kültür yazını olarak bizdeki ilk örnek." iddiasıyla sunulmuştu okurlara. Aradan geçen zaman bu kitabın iddiasını doğruladı.
Hayatı yaşayarak yazan; 1970 yılı doğumlu Kanat Güner, kısa yaşamına sığdırdığı bir çok şeyin yanında "Eroin Güncesi" adlı kitabı da sığdırarak tribünlere kendi dramını oynadı. Anadolu'nun saf değerleriyle yetişip kurtlar sofrasının ortasına savrulan ve bu sofrada kendi kişisel saflığında ötürü değerleri uğruna mücadele etmekten vazgeçmeyen Kanat, bunun bedelini de hayatıyla ödedi: Tıpkı yitik '80 kuşağının bir çok bireyi gibi. İçine itildikleri değer kavramlarının aslında bireyin silikleştiği, çarkların bir parçası olmaya zorlandığı ve adına Üniversite denen kurumların birinden; Tıp Fakültesi 4. sınıftan ayrılmak zorunda kalan Kanat Güner, gördüğü eğitimin en çok işlenen; yani insan hayatının biyolojik şeyi; H(eyç)'i seçerek oynadı kendi dramını...
"...O bir pil gibi diyordum, pilim boşaltılınca her şey, özellikle insana özgü dürtülerim, sağlığım bozuluyor pili bırakınca normal insana benziyorum. İstediğim, tozpembe bir dünya değil; sizin algıladığınız dünyayı algılayabilmek, diyordum."
Eroin Güncesi Kitaptan Alıntılar
1. "Hiç kimse, hele bir erkek beni kısıtlayamazdı."
2. "Sahneye girmem gereken yeri ayarlayamadım ama çıkmam gereken yeri biliyorum."
3. "Sevgili tavşancığım,
Sana bir şeyler yazmak yerine milyonlarca şey söylemek isterdim ama artık imkânsız galiba. Sanırım seni çok şaşırttım. Senin intihar planlarınla her dalga geçişimde kendi"
4. "Gitme! Döndüğünde beni bulamayacaksın.
GİTTİ..."
5. "Ben hiç kimsenin hiçbir şeyine karışmaz kimseyle uğraşmazken, nedense herkes benimle uğraşıyordu."
6. "Yaşam artık iyice çığırından çıkmıştı. Polyannalar bile intihar ediyor, ben hala yaşıyordum."
7. ""Başarısız ressam kendi kanıyla son resmini yaparak intihar etti.""
8. "Gitme! Sende gidersen ben iyice dağıtırım. İyi, kötü yine sen ayakta tutuyorsun beni."
9. "O niye öldü bilmiyorum. Ölmesi gereken o kadar çok insan varken,"
10. "Neden her şey güzel olmaz yaşamak bu kadar güzelken."
11. "Çocukken bana hep 'yaşına göre olgun bir kız' derlerdi. Hep en büyük bendim, benden küçüklere örnek olmak zorundaydım, okulda başarılı olmak zorundaydım. Böyle bir çocukluğun ardından ergenliğimle birlikte denge bozuldu. Çünkü büyük bir ihmal, unutulan bir şey vardı: SEVGİ!"
12. "Gitme! Sen de gidersen ben iyice dağıtırım. İyi kötü yine sen
ayakta tutuyorsun beni. İyice kopacağımı, sıyıracağımı biliyorsun."
13. "Ne demiş adamın biri: İntihar, umutsuzluk ile cesaretin kesiştiği yerde gerçekleşir!"
14. "Hayatımda en az çaba harcadığım faaliyet öğrenciliğimdi."
15. "Ona aşıktım ve inanmak istiyordum."
Eroin Güncesi Kitap İncelemeleri
Öncelikle merhaba,,
Üst düzey bir kitap değil fakat bu kitabı yeraltı edebiyatının önde gelen eserlerinden biri olduğu için okumalısınız.
Kitabın verdiği melankolik havayı çok sevdim, bir eroinman'ın güncesi ancak bu kadar güzel, samimi ve akıcı olabilirdi.
Tekrar söylüyorum üst düzey bir kitap değil, kusur ararsak elbet çokça bulacağız ancak yine de okunmaya değer bir kitap.
Konusu bir hayatın eroinin elinde ufalanıp yok oluşu, bir hayatın göz göre göre heba oluşu.
Kötü alışkanlıklara tiksintiyle baksak da içimizde hep bir miktar merak ve arzu vardır. Eroin de bu alışkanlıkların kuşkusuz en üst mertebesi, bulaşmamak için yazılmış takdire şayan bir kitap.
Bazı kısımları
bu kitabı anımsattı fakat bu kitabın çok daha güzel bir kitap olduğunu belirtmeliyim. Kadının yeriyle ilgili eleştirecek olsam benzer eleştirilerde bulunurum fakat bu kitabın konusu eroin!
Kanat güner bu kitap yayınlandıktan 13 ay sonra Beyoğlu'nda bir sinamanın tuvaletinde ölü bulunuyor. Kasığındaki iğneyi kasıtlı mı yoksa o gün aldığı maddeyle mi ilgili olduğu hâlen tartışılıyor.
Kitaptaki söyleşi kısımlarını da çokça beğendim. Okunması gereken bir kitap, en azından tanınması gereken bir şahsiyet.
Okuyacaklar şimdiden iyi okumalar dilerim.
Belli bir kültür ve terbiye ile büyütülmüş; maddi sıkıntı çekmemiş ama hep en çalışkan, en olgun, en terbiyeli olmak zorunda kalmış çocuklardık. Çoğumuzun ailesi ya boşanmış yanda çocukları yani bizler yüzünden ayrılamadıkları için senelerce kavga gürültü birbirlerine katlanan ebeveynlerdi. Birkaç gurbetçi dışında hepsi doktor, mühendis, öğretmen vb. Mesleklere sahipti anne ve babalarımız. Bize pahalı oyuncaklar alıp güzel okullarda okutmuşlardı. Bizler de bir zamanların en iyi öğrencileri olmuş, zekanızı, yeteneklerimizi ispatlamış, onların deyimiyle bir noktadan sonra kötü arkadaşlar falan yüzünden sapıtmıştık. Hiçbir anne ve baba kendinde kusur aramıyor, hep aynı tekerlemeyi söylüyordu: “Çalıştım, çabaladım, yemedim, yedirdim, okusun adam olsun diye elimden geleni yaptım, bir dediğini iki etmedim ama şimdi onun bize yaptığına bak. Vallahi yaşlandım, çöktüm, ölümüm bu çocuk yüzünden olacak, doktor, hastahane her şeyi denedik, gene başlıyor, gene kullanıyor”.
Kimi okuyuculara göre, absürt yaşantısı, dik başlı oluşu, sisteme uymaması yüzünden yaşantısının gidişatına bakarak hak ettiğini düşünürken, ben bilakis, aksine o dönemin şartlarında, bizlere nazaran daha zeki olan bu insanların iyi değerlendilemediğine, topluma kazandırılması gerekirken, ailelerin, bireylerin, ve çevre faktörünün etkisiyle, özellikle de ebeveynler etraf ne der düşüncesinin hakin olduğu ve çocuklarına da bu düşünceyi empoze ederek büyütmeye çalışmalarının sonucunda elimizden kayıp giden değerlerimize üzülüyorum.
Tanrı günahlarını affetsin,hiçbir kimseyi de bu denli yaşantılara sokmasın.
Uzun zamandır okuma listemde olmasına rağmen elime geçmediği için okuyamadığım bir kitabı gelin birazcık konuşalım. Ama ben sanırım kitaptan çok Kanat’tan bahsedeceğim.
Benim eroinman’lara karşı olan bütün önyargımı kıran kitap bu oldu. Bağımlılığı hep zayıflık olarak gördüm, hâlâ da öyle görüyorum ama sadece zayıflık değil aynı zamanda cesareti, duyguları ve travmaları da içinde barındırıyormuş. Kanat sayesinde hepsini öğreniyoruz. Kanat’a hiç acıyamıyorsunuz mesela. Acındırmıyor çünkü kendini. Cesareti şaşırtıyor hatta çoğu zaman. Olaylara bakış açısı, çoğu şeyden kolayca vazgeçebilmesine rağmen bu illetten vazgeçememesi…
Zaafları vardı, yaşadıklarını “normal” insanlar gibi duyumsayamıyordu, tepkileri normal değildi belki ama güçlü bir karakterdi. İyileşemedi. İyileşmek kolay mıydı ki? Elbette ki zordu. Yaşamak istemiyor muydu gerçekten? Ölmek onun planı mıydı? Bu sorular zihnimin bir köşesinde kalıp aklımı kurcalayacak bir süre.
Hayatın yaşanılarak öğrenilebildiğini biliyordu ama yine de kitabın hayatımıza iyi gelmesini temenni ettiği bir cümlesini hatırlıyorum. İstemiyordu kanat eroinmanların artmasını. Bağımlılıktan nefret ediyordu. Kurtulmak istiyordu onlardan.
Ben bir eroinman değilim ama hayatıma çok güzel dokundun. bu yüzden sana teşekkür ederim, umarım yattığın yerde huzur içindesindir
Alt kültür edebiyatının kült kitabı haline gelen “Eroin Güncesi” kitabının yazarı Kanat Güner (Kanat Antepli), kitabı yayınlandıktan 13 ay sonra, 4 Nisan 1998 günü İş Bankası Sanat Galerisi’ndeki imza gününde, Beyoğlu Sineması’nın bulunduğu pasajın tuvaletinde aşırı doz (altın vuruş) ile hayat sahnesinden çekildiğinde henüz 28 yaşındaydı.
Battığı bataklıktan kurtulmak ve hayata tutunmak için son bir iletişim denemesi olan kitabı yayınlandıktan sonra çıktığı Reha Muhtar’ın programında kitabıyla ilgili sorular beklerken, “bu yola nasıl düştüğü” ile ilgili sorularla karşılaşınca, son umutları da tükendi belki.
Bir dönem yaşadıklarını kaydettiği güncesi, Kanat ve onun gibilerin biraz da hayata tutunamamış, toplumsal yaşamın dışında kalmış ve var olma çabası içinde sağa sola savrulmuş kişiler olduğunu anlamamıza yardımcı olacak bir ışık tutuyor.
Hozan Beşir’in Zındi isimli albümündeki Kırık Kanadım adlı şarkısı, Harun Tekin’in Gül Kendine isimli albümündeki Canlı Yayın adlı şarkısı ve Küçük İskender’in Burç Hikayeleri kitabındaki “Sen de biliyordun Kanat, bu hikaye böyle bitecekti. İstesen de istemesen de! Aklıma takılan şeye yine güleceksin: orada mal bulmakta zorlanıyor musun kız?” satırları, Kanat Güner’e ithaf edilmiştir.
Ve kitap Şekip Taşpınar tarafından oyunlaştırılıp, Adana Tiyatro Derneği tarafından Adana Devlet Tiyatrosu sahnesine taşındı.
Kanat Güner, geride kalan yazılarının, kardeşi Sonat tarafından derlenip basıldığı kitabına ismini veren yerde, Ada 4-4910’da yatıyor.
“1970 yılında, Bitlis-Malatya demiryolundaki zamansız sancılarla Muş Devlet Hastanesi'nde doğmuşum. Değişik Anadolu beldelerinde büyüdüm. İstanbul'da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde 8 yıl uğraştan sonra, henüz 4. sınıfta debelendiğimi fark edip, vazgeçtim. Hâlâ bana uygun işi, mekanı ve insanları arıyorum.” yazıyor, Eroin Güncesi kitabında hemen altında da eroinman olduğunu hiç çekinmeden dile getiriyor Kanat Güner. Hatta, Hürriyet Gazetesinde yayınlanan röportajında, paçavraya dönen kollarında iğne vuracak yer kalmadığını, “Kaza geçirsem, kolumda serum takacak yer bulamayacaklar.” şeklinde esprili sözlerle dile getiriyor...
Yer yer günlüğü andıran bu kitapta çokça cesur itirafları var Kanat ablamızın. Çünkü kitabın baş kahramanı bizzat kendisi. o nedenle lafı evirip çevirmiyor, olduğu gibi anlatıyor. Hatta yakın arkadaşlarından Soner'in adına “H” dediği uyuşturucudan öldüğünü ve onun ölümüyle “H” den nefret ettiğini söylüyor. Hemen ardından ise bazı aşkların nefretle başladığına dem vuruyor...
Yerli Van Gogh şeklinde bahsettiği Ali Kemal'in altın vuruş yaptığı ve ölümüne mâl olan uyuşturucuyu kendisinin hazırladığını hiç çekinmeden yazmış ve çok geçmeden de sırayı kendisine getirmiştir. Çünkü son sayfasında da söylediği gibi, hayal kurmak, çamaşır suyu içmekten zordu.
Bu arada böyle bir kitabı zor da olsa kitaplığıma koyabildiğim için çok mutluyum.