Ermiş Kitap Bilgileri
Yazar: Halil Cibran
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 34 dk.
Sayfa Sayısı: 55
Basım Tarihi: Ekim 2023
İlk Yayın Tarihi: 1923
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786053320128
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Ermiş Kitap Tanıtımı
"İnsan için tüm amaçlarını susuzluktan çatlamış dudaklara ve tüm yaşamı bir çeşmeye dönüştüren bir armağandan daha büyüğü yoktur kuşkusuz. Benim şerefim ve ödülüm işte bu armağanda yatıyor. Ne zaman içmek için çeşmeye gelsem, diri suyun kendisini susamış bulmamda..." Yıllar boyu kendisine yurt olan kentten ayrılırken, Ermiş'ten geride bıraktığı halka hitap etmesi istenir. Kent halkı ona aşk, evlilik, suç, ölüm, güzellik ve daha pek çok konuda sorular yöneltir. Aldıkları karşılık, hoşgörü ve sevginin biçimlendirdiği bir insan yaşamı üzerine hazine değerindeki öğütlerdir. Haklıyla haksızın, suçluyla suçsuzun, dimdik ayakta duranla düşmüşün aslında aynı insan olduğu bir yaşamdır bu...
Ermiş Kitaptan Alıntılar
1. "Acılarınızın çoğu kendi seçiminizdir."
2. "Pek çok kez parmağımla kendi yaramı deştim, size daha fazla inanmak ve sizi daha fazla tanımak için."
3. ""Malınızdan mülkünüzden verdiğinizde pek fazla bir şey vermiş sayılmazsınız. Gerçekten vermek kendinden vermektir.
Çünkü mal mülk, bir gün gerekeceği endişesiyle alıkoyup sakladığınız şeylerden başka nedir?""
4. ""Hakikati buldum" değil, "Bir hakikat buldum" deyin. "Ruhun yolunu buldum." demeyin. "Kendi yolumda yürürken ruhla karşılaştım." deyin."
5. "Bir de hakikati içlerinde taşıyıp da kelimelere dökmeyenler var..."
6. "Sıkıntıya ve dara düşünce dua ediyorsunuz ; keşke sevinciniz doruklarda olduğunda ve bolluk günlerinizde de dua etseniz."
7. "Yasak koymaktan haz alıyorsunuz.
Ama onları çiğnemekten aldığınız haz daha fazla."
8. "Birlikte durun ama yapışmayın birbirinize: Çünkü ayrı durur tapınağın sütunları. Hem birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle selvi."
9. "~
Bu hep böyledir, sevgi kendi derinliğini bilmez ayrılık vakti gelip çatana kadar…
~"
10. "Acılarınızın çoğu kendi seçiminizdir."
11. "Bu hep böyledir, sevgi kendi derinliğini bilmez ayrılık vakti gelip çatana kadar."
12. ""Aranızda sevme gücünün uçsuz bucaksız olduğunu hissetmeyen var mı?""
13. "Neşeniz, maskesini çıkarmış kederlerinizdir."
14. "Dostunuz ihtiyaç duyduğunuzda yanınızda olandır."
15. "Ruhumuz çoğu zaman bir savaş alanıdır..."
Ermiş Kitap İncelemeleri
Kişisel gelişim kitaplarını eleştirdiğimde beni çarmıha gerip domateslemek isteyenlere sesleniyorum, bırakın elinizdekini de Ermişin okyanusundan susuzluğunuzu gidermeye gelin, hem hepimize yetecek kadar var meraklanmayın.
Bu kitap hakkında hali hazırda çok güzel incelemeler yazılmış, birçok farklı açıdan yaklaşılmış. Benim vurguladığım nokta ise bir dostunuza veda ederken ayak üstü yapılan sohbetin doyuruculuğu ve verdiği hazzın üstünlüğü olsun. Çünkü Ermiş tam da bu tarzda yazılmış.
Tam da ihtiyacımız olan noktaları hep tam onikiden vurmuş. Kitaptaki didaktik aforizmalar mükemmel ama daha da mükemmel olan kitabın üslubu sanırım. Sabahattin Ali okumalarından sonra güzel üslup hastalığı bana da bulaştığından bu konudaki arayışımı şu kısacık kitapla doyurmak şaşırtıcıydı. Bazı cümleleri aynı hazzı alabilmek için tekrar tekrar okudum diyebilirim.
Sohbet tarzında ve samimi üslupla yazıldığından kitabın içindeki dünyaya hemencecik adım atmış buldum kendimi. Bu yüzden Ermiş'e ; "Gel boşver gemiyi, bi' çay içelim dertleşelim seninle" diyesim geldi.
Acının da hayatın bir parçası olduğunu bir türlü kabullenemiyoruz, Ermiş kabullen diyor, diğer türlü diyalektik anlayış gereği zevki de algılayamazsın diyor. Ama diyorum keşke hayatın kanunları böyle olmasaydı, ne olurdu ki kötülüğün olmadığı, insanların ve bilhassa hayvanların birbirini vahşice yemediği bir dünya olsa ? Diyorum da kalıyorum. İyisi mi bunları pek fazla düşünmemek.
Ben sonunda erdim galiba, siz de ermek istiyorsanız, açık adres elinizde. Keyifli okumalar :)
İnsan hep hayatı öğrenme çabası içerisine girmiştir. Bu kitapta hayatın gizemlerine açılan kapının eşiğinden geçeceksiniz. Her adımda karşınıza çıkacak Aşk’a Dair, Evliliğe Dair, Çocuklara Dair, Vermeye Dair, Yemek ve İçmeye Dair, Çalışmaya Dair, Neşe ve Kedere Dair, Evlere Dair, Elbiselere Dair, Alım ve Satıma Dair, Suç ve Cezaya Dair, Kanunlarımıza Dair, Özgürlüğe Dair, Akıl ve Tutkuya Dair, Istıraba Dair, Kendini Tanımaya Dair, Öğretmeye Dair, Dostluğa Dair, Konuşmaya Dair, Konuşmaya Dair, İyi ve Kötüye Dair, İbadete Dair, Hazza Dair, Güzelliğe Dair, Dine Dair, Ölüme Dair konuları hayat denilen yapbozun birer parçaları…
Kitaba gelecek olursak elli dört sayfadan oluşan incecik bir kitap olmasına rağmen içindeki yazılanların anlamı üzerinde düşünecek olursak çoğu kalın kitaplara rağmen daha ağır basar. Bu ağırlık konusu sizlerde okumakta zorlanma gibi bir düşünce içine sevk etmesin zira içerdiği konuların ağırlığından bahsediyorum.
Hem felsefi açıdan hem de dini açıdan ele alacağımız bu kitapta El Mustafa adındaki karakter yıllarca kaldığı şehirden ayrılırken ahali tarafından durdurulup kendisine yukarıda bahsettiğim konular hakkında sualler sorulur. Her soru soran konuyla alakalı kendisini bir düşünce içine sokmasını ister. El Mustafa sorulan her soruya yaşamdan, dinden, hayat felsefesinden cevaplar verir.
Emin olun ki sizde kitabı okurken bu konulardan kendinize düşen payı alıp düşünceler içerisinde bulacaksınız kendinizi. Okuyucusunda derin analizler bırakacağını düşündüğüm bu kitabı bütün okur severlerin okumasını tavsiye ederim.
Keyifli okumalar dilerim.
Halil Cibran ile tanışmak için isabetli bir tercihte bulunduğumu düşünüyorum .
Kitabı okuduktan sonra beni araştırmaya yönlendiren bu eseri en büyük başarısı olarak kabul eden Cibran’ın kitap hakkındaki görüşüne bakınca okura ve verdiği mesajların özenine, önemine vardım.
"Lübnan'dayken bu kitabı yazmayı tasarladığımdan beri, tek günüm bile ermiş olmadan geçmedi. Kitap benim bir parçam haline geldi. Metni yayıncıma vermeden önce tam dört yıl elimde tuttum. İçindeki her kelimenin verebileceğim en iyi kelime olduğundan emin olmak istedim."
Normalde bir solukta okunacak kısalıkta olsa da düşünme sürecini de hesaba kattığımda okuma işinin uzamasının kaynağını bulmuş oldum.
Kitap uzun bir süredir Orphalese şehrinde kalan bilge Mustafa’nın şehirden ayrılacakken halkının onu durdurup sordugu sorulardan ve Mustafa’nın verdiği cevaplardan oluşuyor . Laf kalabalığı yapmadan etkileyici üslubu ile vermek istediklerini konuya bağlı ya da bağımsız bir şekilde tekrar okuyup okunanları anlamlandırma çabasına yönlendirmekte. Hacimce küçük olan kitabın hızlı okunmaması,noktası virgülüne dikkat ederek yavaş okunup düşünerek anlamın sindirilmesi ve insanlardan,seslerden uzak dingin bir ruhla okunması taraftarıyım.Kitap oldukça kısa fakat okunanlar herkeste iz bırakacak etkisi baki kalan bir eser. Ermişi bir kere okumak yetmez. Yıllar geçtikçe de anlaşılıp benimsenecek türden olan bu kitabı “tüm zamanların başucu kitabı”olarak nitelendirebilirim.
Keyifli okumalar …
Fazla acıklı ve tekdüze bir kitap olduğunu düşünürken ,sonraki sayfalarında kendisine hayran bırakmasıyla ön yargımın icadına vesile oldu.
Halil Cibran bu eserinde; düşündüren ve dopdolu yargılarıyla,asırlardır süren insan hayatına 54 sayfalık bir özet parantezi açmış.
İnce olmasına rağmen ciddi zamanımı alan bir kitap oldu ,çünkü bir çok yerin altını çizip tekrar tekrar okuyup üzerine düşündüm.
Bilhassa Suç ve Cezaya Dair ve Yasalara Dair adlı bölümlerini çok beğendim.
Kitabın konusuna gelecek olursak; yıllar boyu yaşadığı kente veda etmekte olan bir dervişin kent halkına verdiği öğütlerden oluşuyor. Ve Orphalese halkı ile birlikte biz de nasibimizi alıyoruz bu öğütlerden…
İşte o çok sevdiğim bölüm:
Yasalara Dair
…
Fakat ya hayatı okyanus, insan yapımı yasaları da kumdan kuleler olarak görmeyenler, hayatı bir kaya ve yasayı da kayaya kendi suretlerini yontmak için kullandıkları bir keski olarak görenler? Ya dansçılardan nefret eden kötürüm? Ya ormanın rengeyikleriyle karacalarına doğru yoldan ayrılmış, serseri şeyler sayan, boyunduruğuna aşık öküz?
Ya derisini değiştiremeyip, herkese çıplak ve arlanmaz diyen kocamış yılan? Ya düğün şölenine erken gelen ve tıkabasa doyup yorgun düşünce bütün şölenleri kanunsuz ve şölene katılanları yasa bozucu ilan edip kendi yoluna giden?
Bunlar hakkında ne diyebilirim, onların da gün ışığında durduklarından, ama güneşe sırtlarını çevirdik lerinden başka? Sadece kendi gölgelerini görüyorlar ve gölgeleri de yasaları.
Bu gecəmi həsr etdiyim Xəlil Cibranın ən məşhur əsəri olan Peyğəmbər və ya Ermiş. Kitab yüzdən artıq dilə tərcümə olunmuşdur və dünya ədəbiyyatında özünəməxsus yer tutur.Lirik, poetik proza formasında 26 qısa bölmədən ibarət olan kitab bilgə bir şəxs olan Əlmustafanın Orphales adasından ayrılması və bu ayrılmanın adanın sakinlərinə təsiri üzərində fokuslanır. Əlmustafa getmədən öncə ada sakinlərinin yaşamın əsas anlayışları ilə bağlı suallarına poetik, ibrətamiz aforizmlər formasında cavablar verir ki, əsər də sırf bu cavablarla məşhurdur.Sevgi,evlilik,dostluq,azadlıq,həzz,gözəllik,ölüm kimi əsas məsələlərə toxunan yazar sadə cümlələrlə oxucunu düşündürməyi bacarır.Səhifə sayı az olsa da,bu səhifələrdəki cümlələri yetərincə dolu,mənalı və doyurucu olan bu kitabın həqiqəti,reallığı,yaşamı bir nəbzə də olsa anlamağımız üçün faydalı olacağını düşünürəm.
Bu arada,kitabın İş bankası kültür yayınlardakı nəşrinin üz qabığındakı rəsm yazarın anası Kamileh Gibran'ın portretidir və yazarın özü tərəfindən çəkilmişdir.Bu detayı keçə bilməzdim..
Mövzu,tərz etibarilə bir qədər özümə uzaq saysam da,düşündürən hər şey kimi bu kitabı da sevdim :) Əsər mənə fərqli baxış tərzi qazandırmaqla bərabər,mənəvi doyum da yaşatdı.Gələcəkdə təkrar oxumağı düşünürəm,əminəm ki,özümdən bir şeylər tapacağam.
Gününüz kitablı keçsin :)