En Mavi Göz Kitap Bilgileri
Yazar: Toni Morrison
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 21 dk.
Sayfa Sayısı: 224
Basım Tarihi: 7 Ağustos 2018
İlk Yayın Tarihi: 1970
Yayınevi: Sel Yayınları
ISBN: 9789755708805
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
En Mavi Göz Kitap Tanıtımı
Siyahi bir kız çocuğu, derisinin renginden nasıl kurtulabilir?
Dokunaklı diliyle ırk ayrımcılığını edebiyat alanında su yüzüne çıkaran, Nobel ve Pulitzer ödüllü yazar Toni Morrison, tüm dünyada en çok okunan romanı En Mavi Göz’de bir kız çocuğunun gözünden horgörülmenin, ayrımcılığın, ırka dayalı güzellik anlayışının ve kişinin kendisine duyduğu nefretin yarattığı bireysel ve toplumsal travmaya odaklanıyor.
İkinci Dünya Savaşı arifesinde ABD’nin Ohio eyaletinde bir gettoda yaşayan Pecola, “çirkin” ve siyah bir kız çocuğudur. Herkes tarafından aşağılanan, alaya alınan Pecola, diğer beyazlar gibi gözleri mavi olursa her şeyin yoluna gireceğine, insanların onu beğeneceğine ve seveceğine inanır. Oysa mahallenin dillendirmeksizin kabullendiği acılar konusunda yürüttüğü suç ortaklığı,
herkesin kalbinde taşıdığı nefrete ayna tutan Pecola’nın trajedisine dönüşür.
Olay örgüsü, zamansal sıralanışı, alışılmadık üslubuyla En Mavi Göz, yayınlandığından bu yana ırkçılık ve aile içi şiddet alanında referans kitaplardan biri olmuş, yirminci yüzyıl boyunca kimi zaman acımasızlaşan insani ayrıntıları dünya edebiyatına taşıyan kitaplar arasında sembolikleşmiştir.
En Mavi Göz Kitaptan Alıntılar
1. ""Sevilmenin nasıl bir his olduğunu merak etti.""
2. ""Aslında beni hiç terk etmedi çünkü zaten hiçbir zaman benimle olmamıştı.""
3. "En iyi gizlenme yeri sevgiydi.
Böylelikle el değmemiş sadizm, türetme bir nefrete, yapmacık bir sevgiye dönüşmüş oluyordu."
4. ""Gözleri yağmur gibi temizdi, aklıma yine şelaleler geldi.""
5. "Şiddeti tutkuyla, tembelliği dinlenceyle karıştırdık, umursamazlığı özgürlük sandık."
6. "“Millet aynı anadan doğdu diye illa birbirini sevmek zorunda değil ya.”"
7. "“Oysa insan hayallerinin nasıl suya düştüğüne ilişkin hakikati öğrenmenin peşindeyse eğer, asla bir hayalperestin sözüne inanmamalıdır.„"
8. ""Ama nedenin altından kalkmak zor olduğu için, insan nasıla sığınmalı.""
9. "“Mutluluk, bir şeyin olacağından emin vaziyette onu beklemek demekse eğer, biz mutluyduk.„"
10. "“İşte eşsiz, biricik Tanrım, beni tam olarak bu şekilde terk etti o; hatta daha doğrusu aslında beni hiç terk etmedi çünkü zaten hiçbir zaman benimle olmamıştı.”"
11. "Artık hakikaten söylenecek hiçbir şey yok - olanların nedeni hariç. Ama nedenin altından kalkmak zor olduğu için, insan nasıla sığınmalı."
12. "Para, bütün tartışmalarının odak noktası haline geldi."
13. "Ona dik dik bakıyoruz, canımız ekmeğinden çekiyor ama gözlerindeki o kibri söküp çıkarmayı ve ekmeği çiğneyen ağzına bir kıvam katan, sahip olma hissinin verdiği o kendini beğenmişliği paramparça etmeyi daha çok canımız çekiyor."
14. "Sonra Pecola aklıma daha önce hiç gelmemiş bir soru sordu. "Bu nasıl yapılıyor peki? Yani birinin seni sevmesini nasıl sağlıyorsun?" Ama Frieda uyuya kalmıştı. Ben de cevabı bilmiyordum."
15. "Bir zamanlar yaşlı bir adam vardı. Bu adam nesnelere düşkündü, çünkü insanlara azıcık olsun temas etmek, hafif ama inatçı bir bulantı duymasına yol açardı. İnsanlardan hoşlanmamaya ne zaman başladığını hatırlamadığı gibi, bu hissi duymadan geçen bir gününü de anımsamıyordu. Başkalarının hissediyor gibi görünmediği bu tiksintiden küçükken çok çekmişti, ama sonra iyi bir eğitim alınca başka şeylerin yanında bir de kelime öğrendi: "Mizantrop". Nasıl tanımlandığını öğrenince hem rahatladı hem de cesaret kazandı; bir kötülüğün adını koymanın onu yok edebileceğine ya da en azından etkisiz hale getirebileceğine inandı."
En Mavi Göz Kitap İncelemeleri
En Mavi Göz, Nobel ve Pulitzer ödüllü yazar Toni Morrisonun ilk romanı...
Kitap fuarında tavsiye üzerine aldığım ve hemen okumadığıma pişman olduğum bir kitap...
Roman, ikinci dünya savaşı arefesinde, Ohio'da bir gettoda yaşayan, Claudia ve ailesinin yaşadıkları, kız çocuğunun gözünden anlatılıyor.Daha sonra komşuları olan aynı yaşlardaki Pecolanın dramına parmak basıyor.
Romanda, başta ırk ayrımcılığı, aile içi ensest, pedofili, şiddet gibi günümüzün de kanayan yarası olan konulara harika bir yaklaşım ve üslupla değinilmiş.
Romanda, bir insanın derisinin rengi yüzünden özgür yaşarken tutsak olmasına bambaşka bir bakış açısı getirilmiş.
Bir çocuğun gözünden kıskançlık, bir kadının gözünden yaşadığı haz, bir erkeğin gözünden duyduğu nefret, öyle güzel anlatılmış ki hayran kaldım.
Siyahi ve zencinin arasındaki fark nedir? Zencilerin siyahi olanlara imrenmesi onlar gibi olmak istemesi, beyazların üstün ve güzel olduklarına inandırılması adil mi? Bütün bu sorulara cevap buluyorsunuz kitabı bitirdiğinizde....
Kötü olanların bile, çocukluğuna dönüp biyografisinin paylaşılması onlara duyduğunuz öfkenin yumuşamasına sebep oluyor bir nebze de olsa.
Zenci veya siyahi ne olursa olsun derilerinin farkı yüzünden bu insanların toplum dışına itilmesi suça teşvik edilmesi insanlığın yüzkarası...
Son zamanlarda okuduğum en dokunaklı etkileyici eserlerden biriydi.
Geç kalmadan sizde Toni Morriso'nun etkileyici ve muhteşem kalemiyle buluşun, kesinlikle sonsöz bölümünü okumadan tamamlamayın kitabı.
Çocukların gülümsediği bir dünya dileğiyle...Sevgiyle ❤
Toni Morrison tells The Story Of All Blacks in this work through being black and poor; she interweaves the stories to show that the characters we were angry with in the previous episode were also victims of others, and that all victims were victims of everything that happened to blacks. When we reach the end of the book, we do not know who we are going to be angry at, because injustice and evil have reached so deep, and black people have been so gripped that we cannot even be angry at those who kill each other and exploit each other. As we grieve for someone to become a victim, the next part is the story of the person who exploited that victim, this time our grasp is growing.So the writer expands our perception in each episode, allowing us to look at what was actually done to the All Blacks through a few people. The terrible story of little black Pecola, who wants to be blue-eyed by praying to God every day; it is added and expanded with the stories of those who have been victims of their own oppression, their own victimhood, putting an incredibly impressive truth of exploitation before us: neither being angry nor angry can destroy such a terrible, tangible evil, the living. That's why all that's left is words...literature stays...the incredible power of literature remains.
I read Toni Morrison's book twice at different times years ago. I'm thinking of reading it again. This work is one of the best examples of the power of literature to tell, Show, and disclose. Katmer katmer is a magnificent work where pain grows before our eyes. So, surely, I suggest to every reader whose heart cannot do without literature.
*Spoiler içerebilir.*
Toplumumuzda öyle iğrenç seviyelerde pedofili ve ensest ilişki var ki, haberlerde görmek kanımızı donduruyor hepimizin. Toni Morrison'ın yazmış olduğu En Mavi Göz, aslında bu olayların arkaplandaki hali gibi. Hep söylenir ya hani, suçlu olan birisinin haklı olduğu noktalar vardır diye. Örneğin, tecavüz eden birisi çocukluğunda şiddet görmüş olabilir, yalnız kalmış olabilir ya da sağlık problemleri olabilir. Ne zaman bunları duysam elim ayağım titriyor, bu bahanelerin arkasına sığınan insanlara da acıyorum. Pecola'nın babası Cholly de kendi ailevi problemlerinden, küçükken yaşadığı ırkçılığın hıncını kızından ve karısından çıkarıyor. Kadına şiddeti ve pedofiliyi de bu noktada görüyoruz aslında... Kitabın ilk sayfaları ise başlı başlına ilgi çekici. İlk satırların basitliği, sonra bitişik yazılmış kelimelerin oluşturduğu kafa karışıklığı tam olarak Pecola'nın kafasının içerisinde dönen karışıklığı güzel bir şekilde aktarıyor okuyucuya. Kitapta daha birçok toplumsal mesaj ve sembol bulunuyor. Örneğin, mavi göz. "Dünyaya mavi gözlerle bakmak" aslında kendi görünüşünden, zenciliğinden kaçmak anlamına geliyor küçük kız için. Ona olduğu haliyle çirkin olduğunu hissettiren o toplum ise hiçbir zaman susmuyor.
Kitabın dili oldukça çarpıcı, okurken hem kalbim sızladı hem de çok şaşırdım. Kesinlikle okuyun. Ben en yakın zamanda Morrison'ın diğer eserlerini de okuyacağım.
Afroamerikalı olmak Toni Morrison'un hem yaşamına hem edebiyatına tümüyle sirayet etmiş durumda. En Mavi Göz, yazarın 1993 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan ilk siyahi kadın yazar olmadan epey zaman önce, 1970'te yazdığı ilk romanı. Benim de tanışma kitabım oldu ve okumaya devam etmek istediğim yazarlar arasında yerini aldı.
Afroamerikalı olmanın ne demek olduğunu; maruz kalınan ırkçılığı, yoksulluğu, güzellik-çirkinlik algımızın nasıl şekillendirildiğini ve daha pek çok şeyi Pecola'nın hikayesi üzerinden anlatıyor yazar.
En Mavi Göz, çirkin olduğunu düşünen 11 yaşındaki Pecola'nın, mavi gözlere sahip olursa güzel olacağını ve bu sayede sevilebileceğini düşünmesinin hikayesi kısaca. Oysa bu hikayede bir çirkinlik sıralaması yapacak olursak, Pecola sonuncu sıradan bile bu listeye girmez.
"İnsan onlara bakınca neden bu kadar çirkin olduklarını merak ederdi; daha yakından bakınca da sorunun kaynağını bulamazdı. Ardından çirkinliğin tam da çirkin olmalarına inanmalarından kaynaklandığını anlardı." Cümlesiyle çirkinliğin, beyazların siyahilere bakma biçimi olduğunu, bunun onlara empoze edildiğini vurguluyor Toni Morrison. Nitekim Afromerikalıların tarihine, köleliğe ve siyahilerin uğradığı ayrımcılığa baktığımızda da bunu ve çok daha fazlasını görüyoruz. Toni Morrison merhametimizi kaşımadan, özü itibariyle çarpıcı ve can acıtıcı bir hikaye yazmayı başarmış.
Okuma Uğraşı Kitap Kulübümüzle birlikte okuduk, benim için güzel bir başlangıç oldu.
1993 Senesinde Nobel Pulitzer ödülünü alan Toni Morrison'un benzersiz anlatımıyla cesaret gerektiren yazılarını biraz ön yargıyla okumaya başladım.
Kitabın genelinde ırkçılık konusunun irdelenmesini gördüm. Fakat beni sarsan konu pedofili,aile içi şiddet,tecavüz olayları,ensest ilişkilerden ziyade son sözü okuduğumda kitaba tüm dikkatimi vermeme rağmen yazarın vermek istediği mesajları tam anlayamam oldu. Bazen insanlar çok aşağılık bir yaratıktan daha kötü olabiliyor. Son söz kısmında ırkçılağa bakış açısı ve yaşananları, insanı derinden etkileyen olayların sebeplerine ulaşabileceksiniz. İnsanoğlunun cahiliye devrinden daha beter davranışlar sergilemesini üzüntüyle okudum ve ürperdim. Siyahi,zenci, beyaz insan kavramlarını en iyi şekilde inceleyerek yazarın nobel ödülünü gerçekten hakkettiğini düşünüyorum. İnsanları derilerinin rengine göre hor görmek ve aşağılamak halen devam ediyor dünyada bu çok üzücü. Pecola isimli küçük bir kızın dilinden anlatılan bölümlerde gözlerim doldu. Güzellik ve çirkinliğin insanların kişiliklerini nasıl etkilediğinin örnekleri vardı. İnançlarını kaybeden toplumsal düzene uyarak çevresine kötü insan olarak adapte olan kötü geçmişlerinden gelen kararan iç dünyalarıyla ileride kötülükle cevap veren dramatik yaşamlara bakış atmış oluyorsunuz.
Hayat malesef güzelliklerden ibaret değil ve kötülük sonsuza kadar devam edecek bunun bilincinde yaşamaya devam edeceğiz. Masum bir kız çocuğunun Mavi gözleri dilemesi içimi burktu. Son söz bölümünü okuduktan sonra tekrar okumak istedim kitabı. Okunması gereken bir kitap olacağını düşünüyorum.