Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Efsane - İskender Pala | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Efsane Kitap Bilgileri


Yazar: İskender Pala
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 6 dk.
Sayfa Sayısı: 392
Basım Tarihi: Eylül 2020
İlk Yayın Tarihi: 1 Şubat 2017
Yayınevi: Kapı Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786054683772
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Efsane Kitap Tanıtımı


Efsaneler bazen denizden,

Bazen aşktan ve ateşten gelirler.

Aşktan ve ateşten ve denizden gelenler,

Bazen ışık olurlar ve bütün zamanı aydınlatırlar

Efsane kurmak kadar, efsaneyi yazmak da efsaneye dâhildir.

Bir çağı haritalarda bulamazsınız.

Derine, insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir.

Girdaplarda yüksek idealler saklanabilir.



Bu kitapta;



İstanbul, Gırnata, Madrid, Roma ve Akdeniz; aşk diliyle kuşatıldı.

Akdeniz, aşk kaleminin haritasıyla yeniden çizildi. 



Kılıç kılıca, cevher çeliğe çarptı, varlık da yokluğa.



Ve hep bir yol vardı kalplerden denizlere.



Derin denizler, büyük aşklar için atlas olup dokundu.



İskender Pala, bir çağı ve o çağın efsanelerini dile döktü.



Barbaros Hayreddin Paşa'yı...



Sonra, bir gül sepeti getirdi.



Isırılmış üç elmayı anlattı.

(Tanıtım Bülteninden)




Efsane Kitaptan Alıntılar


1. "Büyüklük yaş ile değil akıl iledir."




2. "Yüce tanrım! Ya ona azacık merhamet ver,ya bana çokça dayanma gücü. Ya bendeki sevginin birazını ona ver; ya ondaki vurdumduymazlığın birazını bana. Tanrım! Ya onu bana ver, ya beni ona..."




3. "Kalbinize sorunuz. Kalpleriniz ne istiyor?"




4. "Çünkü doğru kişi, kulağından gireni kalbinde saklayan kişidir, yavrum."




5. "Kadınların her şeyden haberleri vardır; sen haberdar olduklarını bilmesen bile..."




6. "İçimde umutlar vardı ve tabii hüzünler..."




7. "Hiçbir zaman savaşmayanlar hiçbir zafer elde edemezler."




8. "" - Beni özledin mi ? ""




9. "Elemi anlatmak da insana elem verir."




10. "Ama hayat ne garip, kimine nimet, kimine zahmet, kimi yürekte, kimi kürekte!"




11. "Kadınların her şeyden haberi vardır, sen haberdar olduklarını bilmesen bile..."




12. "İçimde umutlar vardı ve tabii hüzünler…"




13. "" İçimde umutlar vardı ve tabii hüzünler... ""




14. "" Sen olsan belki bu kadar karamsar olmayabilirdin ama beni bilirsin, sevdiklerimi yitirmek dengemi bozar. ""




15. ""Kadınların her şeyden haberi vardır; sen haberdar olduklarını bilmesen bile...""





Efsane Kitap İncelemeleri


İskender Pala, olayları ayrı ayrı anlatıp kitabın sonunda öyle büyük bir ustalıkla birleştiriyor ki sadece "helal olsun" demek kalıyor insana. En sevdiğim özelliği de bu galiba. Kitabın ilk bölümleri gemide geçtiği için haliyle denizcilik terimlerine biraz fazla yer verilmiş, bu terimlere aşina olanlar pek sıkıntı yaşamayacaktır ama olmayanlar biraz zorlanabilirler.

Kitapta denizciliğe korsan olarak başlayıp, Osmanlı Devleti'nde kaptan-ı derya olarak imparatorluğun ilk kaptan paşası olan Barbaros Hayreddin Paşa anlatılıyor. Hayreddin Paşa'nın asıl adı Hızır'dır. (Hayreddin adı Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilmiştir) Babası çocuklarını denizden uzak tutmak ister ama Hızır hep denizlere açılmak ve ticaret yapmak ister. Ağabeyi Oruç Reis, babasını dinlemez ve denize açılır. Oruç Reis'e kızıla çalan sakallarından dolayı, Kızıl Sakal anlamına gelen Barbarossa lakabı takılmıştır. Oruç Reis, yaşadığı bazı olayların ardından korsan olmaya karar verir ve ailesinin yanına geri döner. Ağabeyinin korsan olmasından çok etkilenen Hızır "ağam beni de yanına al" der ve ağabeyine katılır. Oruç Reis'in öldürülmesiyle Hızır'a ağabeyinin lakabı olan Barbarossa denilmeye başlanır. Barbaros, (ebedi düşmanı olacak) Portekizli Kaptan Doria'yı ilk kez mağlubiyete uğratır ve Sidi Alkala'yı (Seyyid Muradi) esir alır. Bunun neticesinde romandaki iki ana karakterimiz buluşmuş olur...

Gerçekten harika bir roman, kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.




Yakup Ağa'nın 4 oğlundan 3.sü...Oruç Reis'in, nam-ı diğer Kaptan Kanca'nın, kardeşi...Barba Rossa (Kızıl Sakal)...Yavuz Sultan Selim tarafından Hayreddin (dinin hayırlı evladı) lakabı verilen...Cezayir Sancak Beyi...Osmanlı'nın Kaptan-ı Deryası...Deniz tanrısı Poseidon'un yeryüzündeki görüntüsü Andrea Doria'nın ezeli rakibi...İspanya Kralının deyimiyle Barbaroşo...Akdenizdeki Müslümanların umudu, düşmanların korkulu rüyası, Barbaros Hızır Hayreddin Paşa'yı, 16.yüzyılda yaşananları, Müslümanlar ve haçlılar arasındaki mücadeleyi ve bunların yanı sıra 25 yıllık hasret kokan bir aşkı anlatan İskender Pala'nın usta kaleminden çıkan adı gibi efsane bir eser. Gemici tabirlerine bolca yer verilmesi, okuyucuda kitabın ağır olduğu izlenimi verebilir. Ancak kavramlara takılmadan olaylara odaklanıldığı zaman kitap sizi içine alıp götürüyor. Kimi zaman bir gemide forsa, kimi zaman bir reisin yanında katip, kimi zaman ailesi katledilmiş özünde Müslüman bir rahibe, kimi zaman yeminiyle aşkı arasında kalan bir şehzade gibi hissedebilirsiniz. Ve Akdeniz'in tuzlu sularının rüzgarla birlikte genzinizi yaktığını da hissedebilirsiniz. Denizlere adanan koca bir ömre daha yakından tanıklık edebilirsiniz.

Tarihe ilgisi olan veya olmayan herkese okumayı tavsiye ederim.

Kitaptan bir alıntıyla sonlandırmak istiyorum: "Rahmet denizinde eğleşesin Akdeniz'in reisi!"




Ernle Bradford'un ''Padişahın Amirali - Barbaros Hayreddin'' kitabını 2020'nin ilk günü okuyup bitirmiştim. Bu kitap, okuma zevkimi öyle bir noktaya getirdi ki Barbaros Hayrettin Paşa ve Andre Doria arasındaki çekişmeler, hikayeler ve tarihi gerçeklerden sonra İskender Pala'nın anlatımıyla 'Efsane' kitabını çok geçe kalmadan muhakkak okumayalım düşüncesi aklımın bir köşesine işlendi. Daha kitaba başlar başlamaz yedinci sayfada teşekkür yazısından bile önce, Yahya Kemal Beyatlı şiiri ve altında ''Padişahın Amirali - Barbaros Hayreddin'' kitabından bir paragraflık alıntı görünce heyecanım bir kat daha arttı. Ancak sayfalar ilerledikçe aradığımı tam anlamıyla buldum diyemem. Tabi ki iki kitap arasında kıyaslama yapmak doğru olmaz ancak heyecan olarak bariz bir fark hissettiğimi belirtmek zorundayım. Kitaplarını genel olarak beğendiğim, Divan Edebiyatını bize benimseten yazarın bu tarihi romanından daha fazlasını beklemek kaçınılmazdı. Ancak baş karakterlerin çevresinde yoğun geçen kitaptaki aşk kurgusu beni ziyadesiyle yordu. Kitabın sonlarına doğru geldikçe ''Artık her şey ortaya çıksın gereğinden fazla uzadı bu aşk hikayesi.'' cümleleri zihnimde tekrarlanıp durdu. Eserde Barbaros Paşa'nın ve Andre Doria'nın hikayesi üzerinde çok az durulmuş. Yine de kötü bir kitap değildi. Başlıca önereceklerim arasında olmasa da özellikle tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs günlerinde evden çıkmamaya özen gösteren okur severlerin tercih edebileceği bir kitap olabilir.




"Efsaneler bazen denizden, bazen aşktan ve ateşten gelirler. Aşktan, ateşten ve denizden gelenler, bazen ışık olurlar ve bütün zamanı aydınlatırlar. Efsane kurmak kadar, efsaneyi yazmak da efsaneye dâhildir. Bir çağı haritalarda bulamazsınız. Derine, insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir. Girdaplarda yüksek idealler saklanabilir." (Arka kapaktan)





'ın okuduğum ilk kitabı. Kitabın ön kapağında belirtildiği üzere bu bir 'Barbaros' romanıdır, dolayısıyla İskender Pala bu kitabında Preveze Deniz Savaşı'nın başkahramanı, Osmanlı'nın Kanuni döneminin Kaptan-ı Deryası Barbaros Hayreddin Paşa'yı anlatırken ayrıca Hızır Reis’in denizci kardeşlerini, denizciliğe dair terimler ve Kanuni dönemine de değiniyor. İskender Pala'nın kahramanlarını aşk ile konuşturduğunu ve satırlarına aşk motiflerini inceden inceye nakış ettiğini duymuştum. Efsane romanında Saint Alcala ile Beatrix'in uzun yıllar süren aşkını, hasretini, vuslatı, birbirlerine olan sırlarını, sadakatlerini ve yeminlerini okuyucusunun beğenisine sunuyor. Tabii bunu yaparken Hızır Reis ve Andrea Doria'nın Akdeniz sularındaki çekişmelerine, Endülüs'ün yıkılışına ve Müslümanlarının çektikleri eziyetlere de tanıklık ediyorsunuz. 

Bu eser denizi, deniz dilini ve Divan Edebiyatını sevenler için köle iken bir gecede efendi olanların hikayesini anlatıyor. Satırlara nakış edilen aşk motifleri gönüle dokunuyor. İnsan aşka aşık olası geliyor. İncelemeyi kitaptan bir alıntı ile noktalamak istiyorum. Umarım "Ayrılık gününe gıpta eden bir vuslat günü" tatmak nasip olur..




Barbaros Hayreddin Paşa ile ilgili çok az şey biliyormuşum meğer.Genelde bir tarihi roman okur ardından (beğenirsem) ciddi bir okuma için tarih kitapları karıştırır,o dönemi/kişiyi öğrenirim.Barbaros Hayreddin Paşa için araştırma yapmamı sağlayacak ,merakımı körükleyen ,akıcı güzel bir roman okudum.Kitapta Andrea Doria,Şarlken,Gırnata Emirliği,Endülüs Müslümanları,Kanuni Sultan Süleyman gibi bir çok isimden bahsediliyor.En beğendiğim kısımları Hızır Hayreddin Paşa’nın Andrea Doria ile olan çekişmeleri.Ancak öyle naif ki…Bir askere ve bir dehaya yakışacak şekilde atışmalar,hediyeleşmeler,hürmetler…Günümüzde ya da askeri anlamda eşine az rastlanan bir adap,üslup.Bence kitabın en gereksiz kısmı Sidi Alcala ile Billure nin içimi bayan aşkı.Bana göre aşk böyle kitaplarda anlatıldığı üzere bilmece gibi konuşmalar ve gereksiz nazlanmalar üzerine kurulu bir kedi fare oyunu değil.Görüyorlar kavuşmuyorlar,bekliyorlar da bekliyorlar.Böyle şeyler beni çok sıkıyor.Belki ilk gençlik çağımda olsaydım hoşuma gidebilirdi ama sanıyorum yaş aldıkça aşka ve hayata bakışı değişiyor insanın.Aşıksan ertelemeyeceksin,benim mottom budur.Sıkıcı bu aşk hikayesi haricinde gayet güzeldi.Ancak şunu da ekleyeyim saf bir Barbarossa hikayesi değildi.Endülüs güzellemeleriyle doluydu.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: