Ecinniler Kitap Bilgileri
Yazar: Fyodor Dostoyevski
Tahmini Okuma Süresi: 25 sa. 37 dk.
Sayfa Sayısı: 904
Basım Tarihi: Mart 2019
Yayınevi: Türkiye Kültür İş Bankası Yayınları
Orijinal Dil: Rusça
ISBN: 9786053605669
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Ecinniler Kitap Tanıtımı
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar 1846’da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Byelinski bu eser üzerine Dostoyevski’den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra yayımlanan öykü ve romanları, çağımızda edebiyat klasikleri arasında yer alsa da, o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849’da I. Nikola’nın baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrildi. Dostoyevski Ecinniler’de ihtilâlci örgütlerin yapısı ve üyelerinin karakterini gerçekçi bir gözle ve alaycı bir ifadeyle sergilemiştir.
Mazlum Beyhan (1948): Dostoyevski’den Suç ve Ceza ve Budala, Tolstoy’dan Sanat Nedir?, Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik, Gogol’den Bir Delinin Anı Defteri, Burun, Palto Mazlum Beyhan’ın çevirdiği başyapıtlararasında yer alır. Ayrıca Çernişevski, Byelinski,Kropotkin ve Şçedrin’den Türkçeye kazandırdığı eserlerle hiç tartışmasız son 35 yılın en önemli Rus Edebiyatı çevirmenlerinden biridir.
Ecinniler Kitaptan Alıntılar
1. "İnsan mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur. Mutlu olduğunu fark eden kişi o anda mutlu olacaktır."
2. "Temiz giysilerin bile yakışmadığı insanlar vardır..."
3. "İnsan mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur. Mutlu olduğunu fark eden kişi o anda mutlu olacaktır."
4. "Konuşmayı bilenler, hep kısa konuşur."
5. "İnsanoğlu mutlu olduğunu bilmediği için mutsuz; yalnızca bu nedenle mutsuz. Hepsi bu!"
6. ""Hayır hanımefendi, henüz delirmiş değilim! Delireceğime şüphe yok ama henüz delirmiş değilim.""
7. ""Bir yeniden doğuş düşlüyorum""
8. ""Alışkanlık! Neler yaptırmaz insana""
9. ""Çay ister misiniz?""
10. "''...bu günlerde kimse kendi aklıyla düşünmüyor. Özgün beyinler öyle az ki günümüzde.''"
11. "+Bana söylemek istediğin bir şey var mı?
-Yok.
+Yüreğinde, ruhunda, vicdanında da mı yok?"
12. "Konuşmayı bilenler, hep kısa konuşur"
13. "Yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark kalmadığında özgürlüğüne kavuşur insan."
14. "İnsan yaşamının ikinci yarısı, tümüyle ilk yarıda biriktirilen alışkanlıklardan ibarettir."
15. ""Alışkanlık... Neler yaptırmaz insana!""
Ecinniler Kitap İncelemeleri
Bu eser, insanların kişisel arzuları ile toplumdaki değişimler arasındaki karmaşık ilişkileri anlatıyor. Hikâye, küçük bir kasabada geçiyor ve burada farklı fikirlerin bir araya gelerek nasıl çatışmalara yol açtığını görüyoruz. Karakterlerin iç dünyası çok detaylı bir şekilde anlatılmış, özellikle inançsızlık, nihilizm ve özgür irade gibi konular sık sık karşımıza çıkıyor. Bazı bölümler oldukça ağır ilerliyor, hatta okuyucuyu zorlayabilir, ama bu da eserin atmosferine katkı sağlıyor. Olaylar zaman zaman karışık gelse de, karakterlerin yaşadığı psikolojik çatışmalar gerçekten etkileyici. Bu kitabı okurken sabırlı olmak gerekiyor çünkü anlatılanların altındaki derin anlamları yakalamak zaman alıyor. Mesela, karakterler arasındaki diyaloglara dikkat etmek çok önemli; buradan hem dönemin toplumsal sorunlarını hem de insanın varoluşla ilgili sıkıntılarını anlamak mümkün. Ancak, bazı yerlerde olayların fazla uzadığı ya da gereksiz detaylara girildiği hissine kapılabilirsiniz. Buna rağmen, kitabın sunduğu fikirler ve tartışmalar üzerine düşünmek çok değerli. Özellikle insanın kendi iç dünyasındaki karanlıklarla yüzleşmesi üzerine yazılmış bir şeyler okumak isteyenlere öneririm. Ama daha sade ve hızlı bir anlatım bekliyorsanız, bu kitap size biraz yorucu gelebilir.
Kitap 900 sayfa da olsa normalde en fazla 10 gün içinde bitirirdim, fakat yıllardır ilk kez okuduğum en az sayfa sayısını yaşadım bu ay, 4 haftada okuduğum sayfa sayısını hemen hemen bugün uyanır uyanmaz başladığım ve bitirdiğim sayfa sayısına yakın.... sonunda zihnimdeki karabasanı yendim..
Eseri az kalsın yarım bırakıyordum, hem çok yordu, hem farklı dış etkenlerden dolayı beni yaşlandırdı...ve maalesef okuduğum beni en çok yoran bu kalemin bu eseri oldu.. ama yaklaşık son 30 sayfası beni sarstı, öfkelendirdi, yeni şeyler gösterdi...yoksa 7 puan da vermem olanaksızdı kendi adıma....
Eseri bitirmem harika oldu bundan sonraki süreçte ince eserler ve birçok kitap okumama sebep olacağı için. (İnşallah)
Kitapda çok cinayet var, çok farklı ruh halleri, midenizi bulandıran ama o bulandıran kişinin haklı aklınızı karıştıracak sözleri, ama ne olursa olsun yaptığı aşağılık şeyin ahlaki boyutunu değiştirmez.....!!!!!
Dostoyevksi bunu çok iyi başarıyor...seni masum birinin, katil birinin, cani birinin iliklerine kadar hissettirecek duygusunu psikolojik durumunu öyle yaşatıyor ki...okurken onları sen yapıp yazmışsın gibi hissettiriyor...bu eseri bitirdiğime ve yarım bırakmadığıma çok mutlu oldum, çünkü çok az kalmıştı bırakmama....
........Herkese Keyifli Okumalar Diliyorum........
Ilk kez dostoyevski okumuş biri olarak yorum yapma haddini pek kendimde bulamadım arkadaşlar. .Kitap kolay ilerleyen bir roman niteliğinde değil tabiiki üstelik yorucu bir fransızca diyalog trafiği var benim okuduğum baskıda (öteki yayınları ) çok güçlü karakter olan bayan Stavrogin in diyalogları bir tiyatro sahnesi gibi gözümün önünde en sasirdigim detay ise ağlayan ve sayfalar dolusu mektuplar yazan rus erkekleri ,üstelik karakterlerin hemen hepsi intihara meyilli . tabiiki dönem itibarı ve rus elit tabakasının arasında geçen romanda siyasi çalkantılar , haklı galeyana getirecek entrikalar anlatılıyor bu uğurda işlenen cinayetlere kadar varıyor olaylar ....bir halk evinde geçen bölüm beni en etkileyen bölüm oldu ki bir kez daha anladım "rus'un köylüsü beni daha çok cezbediyor yaşam tarzı olarak ..Dostoyevski 'nin bir kitabını daha okuduktan sonra daha detaylı bir bilgi sahibi olacağım yazar in üslubu hakkında ..yanlız şöyle bir tesadüfi detay az önce dikkatimi çekti tabii tesadüfmu yoksa etkileşimmi onu bilemiyorum o da şu ki ..Dostoyevkinin kuramı olan ve bu kitaptada bahsedilen "insanoğlu Tanrı Olacak"düşüncesi homo deus'in yazarının dilindende hemen hemen aynı cümlelerle bir söyleşide iletiliyor bugün. .
Sevgiyle ve kitapla kalın "iyi okumalar "
İnsan psikolojisini kitaplarına en güzel yansıtan ve derinlemesine karakter analizleriyle okuru başka bir boyuta taşıyan Dostoyevski’nin muhteşem eserlerinden bir tanesi; Ecinniler…
Yine bol karakterli bir Dostoyevski kitabı başta karmaşık gelse de konunun hızla ilerlemesi ve akıcılığıyla merakla okumaya devam edeceksiniz. Devrin Rusya’sının siyasi ve sosyal karışıklığını, Burjuva yapısını, nihilizm, ateizm ve işçi ayaklanmalarını kitabın farklı bölümlerinde sık sık görüyoruz.
Olay örgüsü General Stavrogin’in ailesi ve ailenin himayesi altındaki insanlar etrafında gelişen bir komplo üzerine kurulmuştur. Tüm karakterlerden bahsedip sizleri sıkmak istemiyorum. En önemli 3 karakter olan Nikolay Vsevolodoviç Stavrogin, Pyotr Stepanoviç ve Şatov olayın ana kahramanlarıdır. Pyotr Stepanoviç hükümet karşıtı bir yapının içinde olan ve insanları örgütlemek ve etkilemek konusunda yeteneklere sahip şeytani bir karakterdir. Yaptığı manipülasyonlar ile Stavrogin’i toplumdaki ailesinden gelen etkili konumu nedeniyle örgütün lider yüzü olarak kullanmaya çalışmaktadır. Pyotr kurduğu komplolarla halkın huzurunu bozmaya, hükümete ve yerel yönetime karşı ayaklandırmaya çalışmaktadır. Bu karmaşık olaylar bir üniversite öğrencisi olan Şatov karakterinin hain ilan edilerek öldürülmesine kadar gitmektedir.
Kirillov, Lembke ve Psikopoz Tihon karakterlerinin olduğu bölümler gerçekten kitabın etkileyici sayfalarıydı.
Kısaca kendi görüşlerimi paylaştığım bu incelememde çok detay vermeden okumak isteyenlerin keyfini kaçırmak istemedim. Zaten olayları baştan sona anlatmaya başladığımızda bitmeyen bir inceleme ortaya çıkacaktır. Keyifli okumalar.
Dostoyevski, okumayı çok sevdiğim ve karamsar içeriklerine rağmen okurken beni güldürebilen bir yazar. Enerjik bir ruh halindeyken eserlerini okuyamıyorum. Dolayısıyla Ecinniler'e de ruhen pek iyi hissetmediğim bir dönemde başladım. Sindirilmesi kolay bir kitap değil. Okuyucunun siyasi ve edebi açıdan bir altyapısının olması gerek. Karakterler ve olaylar çok fazla ancak bu benim için bir sorun teşkil etmedi. Betimlemelerin çoğu zaman sıkıcı bir hal alması olumsuz olarak değerlendirebileceğim tek konu. Belirli edebi ve siyasi karakterlerin roman içinde yerilmesi çok hoşuma gitti. Dostoyevski'nin karakter analizi konusundaki muhteşem yeteneği sayesinde kitaptaki her bir karakteri rahatlıkla özümsedim. Kitabın ana karakteri Stavrogin, Suç ve Ceza'nın Raskolnikov'unu anımsattı ancak Raskolnikov karakterinin aksine Stavrogin'i sevmiştim -ta ki Piskopos Tihon'a itiraflarını okuyana kadar- Raskolnikov'un sürekli buhranlı ve karamsar ruh haline, ikircikli yapısına karşın Stavrogin'in umursamaz ve kararlı tavrı çok hoşuma gitti. Benzer şekilde annesi Varvara Petrovna'nın sert duruşunu da beğenmiştim. Bende en çok acıma duygusu uyandıran karakter Stepan Trofimoviç oldu. Buna karşın oğlu Pyotr Verhovensky'den nefret ettim. Kitap, başlarda pek ilerlemiyor ancak belli bir yerden sonra hızla akıyor. İşlenen cinayetler, ölümler, intiharlar... Özellikle son kısım beni müthiş etkiledi. Art arda gerçekleştirilen intiharlar öylesine sarsıcıydı ki tavana bir ip de ben asmak istedim. Kitabın etkisinden hiçbir zaman tam olarak çıkabileceğimi sanmıyorum. Dostoyevski'nin önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.