Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine Kitap Bilgileri
Yazar: John Stuart Mill
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 49 dk.
Sayfa Sayısı: 64
Basım Tarihi: Temmuz 2020
İlk Yayın Tarihi: Nisan 2003
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750740336
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine Kitap Tanıtımı
John Stuart Mill, 19. yüzyılın en önemli düşünürleri arasında yer alıyor. 1860 yılında yayımlanan Özgürlük Üzerine adlı yapıtı, haklar ve özgürlükler konusunda yazılmış klasiklerden biri.
Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine, yanlışlığından en emin olduğumuz düşüncenin bile özgürce dile getirilip tartışılabilmesinin toplum açısından neden gerekli olduğunu ortaya koyuyor.
İfade özgürlüğünün tüm dünyada giderek daha da hor görüldüğü bu dönemde okunmasında yarar var.
Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine Kitaptan Alıntılar
1. "İçinde bulunduğumuz çağ "inançtan yoksun ama kuşkuculuktan ödü kopan" bir çağ olarak tanımlanmıştır ve insanlar görüşlerinin doğruluğundan değil, onlar olmaksızın ne yapacaklarını bilemediklerinden emindir."
2. "Bir kişi hariç bütün insanlık aynı görüşte olsa, tek bir kişi karşı görüşte olsa, insanlığın o kişiyi susturma hakkı, o kişinin gücü yetse insanlığı susturma hakkından fazla değildir."
3. "Tarih, baskı altında tutulmuş gerçeklerle doludur."
4. "Sokrates öldürülmüştü, ama Sokratik felsefe gökyüzündeki güneş gibi yükseldi ve bütün entelektüel dünyaya ışınlarıyla aydınlattı."
5. "İnsanların yaptığı hataların yarısının nedeni, bir şey artık kuşkulu değilse onun hakkında düşünmeyi bırakmalarıdır. Çağdaş yazarlardan biri, "karar verilmiş görüşün derin uykusu" derken çok doğru söylüyor."
6. "Genel bir zihinsel kölelik ortamında büyük bireysel düşünürlerin çıktığı olmuştur ve bundan sonra da çıkabilir. Ama böyle bir ortamda bütün bir halkın zihinsel olarak etkin olduğu görülmemiştir, görülemez de."
7. "Buna yanıtım, çok daha fazlasını varsayacak olduğumuzdur. Her türlü sorgulama fırsatına rağmen yanlış olduğu gösterilemeyen bir görüşün doğru olduğunu varsaymak ile yanlışlığının kanıtlanmasını engellemek için doğru olduğunu varsaymak arasında dünyalar kadar fark vardır. Görüşümüze karşı çıkma ve onun yanlışlığını kanıtlama konusunda tam özgürlük, bu görüşün eylemlerimiz için doğruluğunun varsayılmasını haklı gösterebilecek koşulun ta kendisidir; insan yetilerine sahip bir varlık da başka hiçbir koşulda, doğru olduğu konusunda makul bir güvence duyamaz."
8. "Tarih, baskı altında tutulmuş gerçeklerle doludur."
9. "Öyleyse bu akıl, ancak amacına ulaşamadığı sürece mi varlığını sürdürür?"
10. "Mutlak kesinlik diye bir şey yok, ama insan yaşamı söz konusu olduğunda yeterli güvence diye bir şey var. Kendi davranışlarımızı yönlendirmek için görüşümüzün doğru olduğunu varsayabiliriz, saymalıyız da: Kötü insanların bizim yanlış ve tehlikeli bulduğumuz görüşlerle toplumu bozmasına engel olduğumuzda da bundan fazlasını varsaymış olmuyoruz."
11. "Dinin canlandırılması adıyla bugünlerde öne sürülen şey, dar ve eğitilmemiş kafalarda her zaman yobazlığın da bir o kadar canlandırılması anlamına gelmiştir; bir halkta, bu ülkede her zaman orta sınıflarda görülen hoşgörüsüzlüğün güçlü ve daimi mayası varsa, zulüm görmeyi hak ettiğini hep düşündükleri insanlara etkin olarak zulmetmeye başlamaları için çok ufak bir kışkırtma yeterli olur. Bu ülkeyi, zihinsel özgürlüklerin yeri olmaktan alıkoyan şey budur, insanların, onların önemli bulduğu görüşleri reddedenler hakkındaki görüşleri ve besledikleri duygulardır."
12. "Tarih, baskı altında tutulmuş gerçeklerle doludur."
13. "İnsanlar her iki tarafı da dinlemek zorunda bırakılıyorsa her zaman umut vardır; yalnızca bir tarafı dinlerlerse hatalar katılaşıp önyargıya dönüşür."
14. "Muhakeme, insanlara kullansınlar diye verilmiştir. Hatalı bir şekilde kullanılabileceği için insanlara muhakemelerini hiç kullanmamaları mı söylenmeli? Son derece zararlı olduğunu düşündükleri şeyleri yasaklamak, hata yapmazlık iddiası değil, onlara düşen görevi yerine getirmek, hataya düşme olasılığına rağmen kendi vicdanlarının sesine göre hareket etmektir."
15. "Umut vaat eden bir yığın beynin ürkek karakterlerle birleşmesinden dolayı dünyanın neler kaybettiğini kim hesaplayabilir?"
Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine Kitap İncelemeleri
Webtekno sitesinde bir kitap önerisi listesinde gözüme çarpıp acaba okusam anlar mıyım ikileminde kalıp kitabın 60 sayfa olduğunu öğrenince okumaya başladığım kitap. Öncelikle kitabı yavaş yavaş ve altını çizerek okumakta fayda var ben biraz hızlı okudum ama eminim tekrar okuyacağım. Mill bu kitabında düşünce özgürlüğünün neden olması gerektiğini eğer olmazsa nelerle karşılaşabileceğimizi kendince bizlere aktarmaya çalışıyor. İnandığı doğrulardan birisi, eğer 1000 kişi bir şeyin doğru olduğunu düşünüyorsa ve 1 kişi bunun yanlış olduğunu düşünüyorsa , o 1 kişi fikrini dile getirebilmeli bunun bir kaç sebebi var ; öncelikle 1000 kişi yanılıyor olabilir ki eğer o 1 kişi konuşmazsa doğruya asla ulaşamayız eğer 1 kişi yanılıyorsa bu durumun bize faydası doğrudan daha net bir şekilde emin olacağımız gerçeğidir daha sağlam temellerle inanabiliriz doğrumuza üçüncü ve sonuncu neden ise aslında hayatta en sık karşılaştığımız hiç bir şeyin kesin doğrular ve yanlışlar barındırmadığıdır yani o 1 kişinin görüşünden de elbette kendimize alabileceğimiz doğrular vardır. Sokrates'ten hristiyan etiğine Marcus Aurelius'a kadar farklı konu başlıklarına da değinilen bu kısa kitabın okunması gerektiğini düşünüyorum ama dediğim gibi yavaş yavaş ve sindirerek...
John Stuart Mill,19.yüzyılın önde gelen felsefecilerinden. Felsefe,ekonomi, psikoloji ve sosyoloji alanlarında eğitim aldı. Babası da ünlü kuramcı James Mill'dir. Hümanizm ve Idealizmin öncülerinden olan Mill,bir dönem ağır bir bunalım geçirir. Bunu aldığı eğitimin ağırlığına bağlar. Zira daha üç yaşındayken babasının Yunanca, sekiz yaşında Latince öğretir.
Bu eserinde en emin olduğumuz düşüncenin bile özgürce dile getirilip tartışilabilmesinin toplum açısından gerekli olduğunu söylüyor . Yine cesurca dinsel inancı ele alarak inancı sorgulamanın ve karşıt görüşler ortaya koymanın yararını göstererek düşünce özgürlüğünün yararini kanıtlıyor. Öldürdükleri Isa'nin görüşlerini yaymaya çalışırken de doğru düşüncenin ne kadar yasaklanirsa yasaklansin yillar sonra bile mutlaka ortaya çıkacağını savunuyor. Düşüncenin doğruluğunu kanıtlamak için karşıtına da yer verilmesi gerekiyor. Sana gore yanlış olan belki de doğrudur. Bunu tartismadan ortaya koyamazsın. Yazar Roma Imparatorlugu'nu,Aurelius 'u Hristiyanlık ile ilgili tutumu için eleştiriyor ki kendisi inançlı biri değil. Ama her türlü düşüncenin savunulması, gerektiğini düşünüyor. Tam bir liberal Mill. Herkese eşit mesafede. Düşünceleri gerçekçi ve insancıl.
Felsefe okumayı sevenlere ve düşünce özgürlüğü konusuna gerçekçi yaklaşımda bulunmak isteyenlere öneririm.
Bundan yaklaşık 150 yıl önce,toplum reformcusu Mill’in,”Özgürlük Üzerine” adlı eserinden alınan “Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine”adlı metin,ifade özgürlüğünün her geçen gün daha zorlaştığı günümüzde,daha fazla okunması ve ön plana çıkmasını istediğim bir eser.
Düşünce özgürlüğü, uzun yıllardır tartışılan ancak pek de ilerleme sağlanamayan bir mevzu. Mill de bir düşüncenin dile getirilmesinin engellenmesinin tüm insan ırkına yapılmış bir kötülük olarak görüyor. Devletlerin ve bireylerin muhakemelerini kullanarak,birbirlerine kendi doğrularını dayatmadan birbirlerine ellerinden geleni yapmakla yükümlü olduğu,bunu yaparken de;düşüncesi kendi düşüncesine ters bile olsa dinleyerek ve seviyeli bir şekilde tartışarak en iyi doğrunun bulunabileceğine inanıyor.
Hayatta tüm gerçekleri deneyimleyerek değil aynı zamanda tartışarak da bulabileceğimizi söyleyen Mill,ancak ve ancak farklı iki görüşte olan insanların tartışması varsa hala umudun var olduğunu,mutlak doğrunun her zaman olmayacağı gibi,zaman içinde doğruların değişebileceğini de şiddetle vurguluyor.
Siz ne dersiniz,aradan 150 sene geçmesine rağmen, insanlar ve onların kendilerini hapsettikleri dogma düşünceleri ve başkalarına kendi düşüncelerini dayatma hususunda pek de bir şey değişmemiş öyle değil mi?Hala ne tartışmayı biliyoruz,ne de düşüncelerimizi özgürce ifade edebilmeyi….
Özlü sözlerden hoşlanıyorsanız John Stuart Mill'e ait bir sözü bir yerlerde mutlaka okumuşsunuzdur. Kolay değil; babası, o üç yaşındayken Yunanca, sekiz yaşındayken de Latince öğretmeye başlamış. Mill, kimya ve matematik öğrenimi görürken zamanının en büyük uluslararası şirketi sayılan İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nde görev yapmış. Bir dönem de politika hayatı söz konusu. Elbette ancak böylesine çok kültürlü birinin kaleminden çıkabilirdi düşünce ve tartışma özgürlüğü üzerine bir kitap.
Kitap, 1860 yılında yazılmış "Özgürlük Üzerine" isimli kitabın bir bölümünden oluşuyor. Eserde adı en çok geçen kavram ise din. Yani daha çok dinle ilgili özgürlüklerden bahsedilmiş.
Eserin özeti sayılabilecek cümleler ise şöyle: "Bir düşüncenin dile getirilmesinin engellenmesine özel olan kötülük, bunun tüm insan ırkını yoksun bırakıyor olmasıdır; hem bu kuşağı hem de sonraki kuşakları, hem de bu görüşe karşı çıkanları hem de bu görüşü benimseyenleri, özellikle de onları. Eğer bu doğru bir görüşse, yanlışın yerine doğruyu koyma fırsatından yoksun bırakılmışlar demektir; eğer yanlışsa, o zaman da doğru görüşün yanlış olanla çarpışmasından doğacak daha açık algıdan ve bunun bırakacağı canlı izden olacaklardır. bu iz de neredeyse bir o kadar büyük bir yarardır."
Yukarıdaki paragrafın içerdiği fikir önemli elbette. Yine de her görüşün kıymetli olmadığını gösteren, doksanların meşhur reklamındaki sözün de bir haklılığı olduğunu söylemek gerekir: "Ağzı olan konuşuyor!". Belki de asıl bilgelik, neyin ifade etmeye değer olup olmadığının bilinmesindedir.
İnsanlar en büyüklerini dogmalara ve tahammülsüzlüğe kurban etmiştir. Azınlık görüşler genelde susturulur. Ama bu bir çelişkidir.
Madem genel fikir doğru, bırakın muhalifler kendini savunsun ki genel fikrin sağlamlığı pekişsin. Yok, eğer genel fikir yanlışsa konuşsunlar ki doğruyu bulalım.
Susturulan görüş yanlış bile olsa içinde doğru parçası bulunabilir. Tartışabilirsek bu da genel görüşü geliştirir.
Bir görüşün karşıtı varsa ona inananlar daha inançlı ve dinç kalır. Bir görüş yayılır ve sorgulanmazsa zayıflar, içi boşalır.
Tartışırken karşı tarafla empati kurmak kendi fikrini savunmaktan daha önemlidir. En zayıf argümanlar karşı tarafa verilen yanıtların içinde bulunanlardır.
Tartışılmak, sorgulanmak bir inancı canlı tutar. İnsan kendini farklı düşünenin konumuna koyarsa, kendi fikrini daha iyi benimseyebilir.
Ahlaki ve beşeri konularda her iki tarafı da eşit ve tarafsız şekilde dinlemiş, her ikisinin de gerçeklerini en kuvvetli ışıkta anlamaya çalışmış insan, inandığı şeyin en ince detaylarına dair bilgilere ulaşabilir, benimseyebilir, inancına daha hakim ve bilgili olur.
İki karşıt görüş doğruyu aralarında bölüşür. Genel görüş genellikle doğru olsa bile doğrunun tamamını barındırmaz. Yaygın olmayan görüşler bastırılabilir. Bastırılan bu görüş genelde heretik hale gelir. Heretik görüşün içindeki doğru parçası genel görüşün doğrularıyla çarpışır. Ya kendini de kabul ettirir ya da rakibi gibi bir tek kendini doğru kabul ederek despotlaşır.
Yani insan düşmanını anlayıp, söz sahibi olma hakkı verirse doğruya hizmet etmiş olur, diyor.