Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Dünyanın İlk Günü - Beyazıt Akman | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Dünyanın İlk Günü Kitap Bilgileri


Yazar: Beyazıt Akman
Tahmini Okuma Süresi: 17 sa. 51 dk.
Sayfa Sayısı: 630
Basım Tarihi: Şubat 2018
İlk Yayın Tarihi: 2011
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789944821964
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Dünyanın İlk Günü Kitap Tanıtımı


On beşinci yüzyılda, 19 yaşındaki genç sultan, bütün dünyanın kaderini değiştirmek üzereydi...

Doğu Roma'nın merkezi Konstantinopol'den kaçırılan Alexander, yaşayabilmek için çocukluk aşkından ayrılmak zorunda kalır. Aşkına tekrar kavuşmaya söz veren Alexander, doğduğu topraklara hiç beklenmedik bir şekilde geri dönecektir. Aradığı adaleti başka topraklarda bulmuş ama ilk aşkını hiç unutmamış bir yeniçeri olarak... Aynı tarihlerde ve aynı coğrafyada, kaybettiği sevgili eşinin yasıyla birlikte elçiden çok seyyah olup çıkan İtalyan Alberti Balbi ise el yazması eserler kopyalayıp çoğaltan Müslüman bir kıza, Nilüfer'e vurulur. Alberti'nin, adeta eski aşkının ve yasının doğal bir uzantısına dönüşen bu imkansız aşkı satır satır döktüğü gizli defteri, gittikçe tarihin en önemli tanıklarından birine dönüşecektir. Zira aynı dönemde, 19 yaşındaki bir sultan, genç Mehmet, sadece Alexander ve Alberti'nin değil, bütün dünyanın kaderini değiştirecek bir olayı, İstanbul'un fethini gerçekleştirmek üzeredir...

Amerika'da yaşayan genç akademisyen Beyazıt Akman'ın üniversite kütüphanelerindeki kaynaklarla birlikte yerli ve yabancı yüzü aşkın eseri inceleyerek beş yıllık bir araştırmanın ardından yazmaya başladığı İmparatorluk, göz kamaştırıcı bu epikle açılıyor. Manisa'dan başlayıp İtalya'ya kadar uzanan, Gütenberg'den Bellini'ye değin pek çok tarihi simayı bir araya getiren roman, Hıristiyan-Müslüman ilişkilerine ve Doğu-Batı ikilemine dair birçok şeyi yerinden sarsacak. Şövalyelerle yeniçeriler arasındaki çarpışmalar, nakkaşlarla Venedikli ressamlar arasındaki diyaloglar ve kültürlerle yürekler arasındaki gelgitlerle bezeli bu uzun soluklu aşk ve savaş romanı; çok uzun zamandır eksikliği hissedilen renkli ve görkemli bir imparatorluk panaroması sunuyor. Alexander'ın aşkını, Alberti'nin hüznünü ve Mehmet'in azmini film izlercesine, bir solukta okuyacak, bir daha unutamayacaksınız.

İmparatorluk, Dünyanın İlk Günü'yle başlıyor...




Dünyanın İlk Günü Kitaptan Alıntılar


1. "Kitap ehlisiniz, bizi kitap birleştirir."




2. "Her şeyin bir vakti vardır. Hiçbir şey tesadüf değildir."




3. "Gerçek imanın kimde olduğunu kul görmez."




4. "Makamın insanları bozduğuna hiç şüphe yok, sevgili dostum."




5. ""Dinleneceğimiz, yiyip içeceğimiz zamanlar da gelir elbet."




6. "Gerçekten okumalısınız, okumanın ötesinde hissetmelisiniz"




7. "Yazmak, benim için gitgide bir iç dökme, kendi kendimle konuşma, kendimle dertleşme yöntemi haline geliyor. Yazdıkça rahatlıyormuşum gibi hissediyorum."




8. "Asıl zor olan insanın kendisiyle savaşıdır."




9. ""... En güçlü pehlivan kimdir biliyor musun ?"
Çocuğun üzerine tekrar yürüdü.
"Öfkelendiği zaman yerinde oturabilendir. Dünyaya hükmetmek kendine hükmetmekle başlar.""




10. "Hayat bir sermayedir, bunun kârı iyiliktir."




11. "Adalet,hakkı güçlüye değil , haklı olana vermektir."




12. "İsraf etmeyeceksin ."




13. "İki türlü insan vardır, biri öğrenen, diğeri öğreten. Sen hangisisin?"




14. "Benim şiirle ilişkim de böyle olsa gerek. Ruhumu dinlendiriyor."




15. "Bize biz yeteriz. Bizim asıl dostluğumuz da savaşımız da kendimize karşıdır."





Dünyanın İlk Günü Kitap İncelemeleri


Selam arkadaşlar

Dünyanın İlk Günü Beyazıt Akman

Şımarık, hocalarını dinlemeyen, sizi babama diyeceğim tehditleri savuran Fatih'e, bir gün babası bir ders verir..
Fatih hocası ile dersteyken, babası Sultan Murat kapıyı çalmadan içeri girer. Hocası "bre densiz sınıfa böyle girilir mi?" diyerek Sultan Murat'a bir tokat atar. Sultan Murat özür dileyip dışarı çıkar. Bu olaya şahit olan Fatih hocaların, eğitimin, eğitimcinin değerini anlayıp, saygı duyar ve hocalarının verdiği dersleri can kulağıyla dinleyerek, 8 farklı dil bilen, gemileri karadan yürütecek boyutta fizik, ay ve yıldızları hesaplayıp savaş zamanlarını oluşturacak kadar astronomi, birçok farklı ilim bilen, Peygamberimizin müjdelediği İstanbul'u fethedip, Ayasofya'ya saygı duyup, İsa'nın resimlerini sildirmeyen, çok farklı etnik grupları hoşgörü içinde yaşatıp, her dine saygı duyan, sonsuz adalet duygusu ile imparatorluğu yöneten bir Sultan olur...

Bu romanda da Fatih'in çocukluğundan, İstanbul'u fethine kadar olan dönemde yaşayan Hristiyan ve Müslüman halkların, paşaların, mollaların hayatını şimdiki zamandan bir araştırmacının gözünden yalın, akıcı bir şekilde okuyacaksınız, aynı zamanda lise öğrencilerinin de çok rahat okuyacağı keyifli bir kitap..

Yazarın ilk romanı olduğundan mütevellit edebi yönü çok yüksek bir kitap değil. Ancak konu itibariyle keyifle okunacak bir kitap..

#edebiyat #okudumbitti #kitapyorumu #kitaptavsiyesi #kitapönerisi #flatlay #booklover #bookblogger #bookshelf #bookphotography #bookstgram #okumahalleri #okumaközgürlüktür #tarihiroman #fatihsultanmehmet




Gerçekten keyif aldığım ve iyi ki okudum dediğim kitaplardan biri oldu. Hem anlatımı hem de içinde geçen konuları zevkle okudum. Kitap sadece Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul'un fethini anlatmıyor. Genel çerçeve bunun üzerine olsa da pek çok olay ve bilgiyle şekilleniyor, süsleniyor. Yani aslında çok yönlü bir tarihi roman okumuş oluyoruz. Kitapta geçen dönemleri, kişileri ve pek çok şeyi çok güzel bir üslupla anlatıyor yazar.
Kitabı benzerlerinden ayıran en belirgin iki nokta var fikrimce. Birincisi, kitap dediğim gibi çok yönlü. Osmanoğulları'nı, Fatih'i, dönemi, diğer ülke ve milletleri çok yönlü ele almış. Sadece savaşlar veya fetihler değildi konu. İkincisi, İstanbul'un fethinden bahsederken bazı diğer kitaplar gibi gaza gelerek gerçek dışı şekilde anlatmıyor, her şey çok kolaymış gibi göstermiyor. Fetih boyunca iki taraf içinde ne kadar kayıplar verildiğini, ortaya çıkan acı tabloları da işliyor. Fetih esnasında Osmanlı askerleri içinde hiç kolay değildi, korkunç şekilde hayatını kaybeden askerleri de anlatıyordu. Çocuk oyuncağı gibi basitleştirmemişti mücadeleyi.
Kitabı farklı karakterlerin dilinden de okuyoruz pek çok kez. Bunlardan biri Konstantinopol'e gelen bir elçi. Yaşadıklarını, deneyimlerini onun notlarından da okuyoruz. O bölümleri okumanın zevki kesinlikle bir ayrıydı çünkü bir yabancının ve gayrimüslimin gözünden dönemi okumak hoş ve eğlenceli geldi bana.
Kitabın en derin ve de bir roman olarak en kıymetli gördüğüm kısmı Fatih'in hocalarıyla yaptığı felsefik sohbetlerin olduğu kısımdı. Daha iyi anlayabilmek için birkaç kez okudum aynı sayfaları.










Büyük bir heyecan ve merakla almıştım kitabı. Bu heyecanımı beklediğim kadar karşılamamış olsa da oldukça severek okuduğum bir kitap oldu. Bu kitap yazarın 'İmparatorluk' serisinin ilk kitabı. Ben bu seriden Osman 1 ve Osman 2 kitaplarını okumuştum. Bu ikili arasında bir karşılaştırma yapmam beklentimin neden az karşılandığını size daha anlaşılır açıklar. Osman 1 ve Osman 2 Osman Gazi'nin konu alındığı kitaplardır. Benim en rahatsız olduğum durum şudur ki Osman 1'de Osman Gazi karakterinin iç monologlarını ve düşüncelerini okuyabiliyorduk. Olaylara Osman Gazi'nin bakış açısından bakmamız onu anlamamıza çok yardımcı oluyordu. Ama Dünyanın İlk Günü'nde böyle bir şansımız olmadı maalesef ki. Mehmet'in düşüncelerini oldukça az gördük. Benim şahsi olarak en çok merak ettiğim kısımdı burası ve okuyamamak oldukça üzdü. Ama böyle olması da belki de kitabı tarihi gerçeklik açısından daha nesnel yapmıştır, bilemiyorum.

Onun dışında okuru oldukça saran bir kitap, başlarsanız elinizden düşüreceğinizi sanmıyorum. Kitap, sadece fethi konu almamakla beraber Mehmet'in fethi sonrası için de bize bir açı sunuyor.

Tarihi seven herkese tavsiye edebileceğim bir kitaptır. Kesinlikle bakmanızı öneririm. Sadece bu kitap değil serinin diğer kitaplarına da bakmalısınız. Benim bundan sonraki tarihi roman okumam serinin ikinci kitabı olacaktır.




Beyazit Akman'in romanda yer verdigi kurgusal olmayan her detayin kaynagini belirtmis olmasini oyle isterdim ki. kitabin sonunda degindigi birkac eser var, ama insan okurken adeta bilimsel bir makaleymiscesine parantez icinde kaynaklari gormek istiyor, cunku cok ciddi iddialar var. elbette ki bu bir roman ve elbette icinde kurguya yer var, hayalgucune yer var; ama insan zamanin papasinin kendi elleriyle acimasizca adam oldurusunun, ya da onbirinci konstaninin oglanci olusunun belgeleri olup olmadigini merak ediyor. ben hristiyan olsaydim, ozellikle papayla ilgili kisma gercekten icerlerdim. hristiyan olmamama ragmen icerledim nitekim; hangi dine mensup olursa olsun dini bir liderin bu kadar alcalabildigini gormek uzucu, eger asli yoksa bunun kurgusal olarak yazilmis olmasi dahi daha da uzucu.

tabi istanbul'un fethine dair tarih kitaplari disinda bir malumatim olmadigi icin roman butunuyle cok hosuma gitmedi degil, ayrica kitapta detaylariyla yer ayrilmis olan batililarin osmanli hayranliginin uydurma olmadigina dair de yeterince bati edebiyati okudum; ama iste insan yine de daha kapsamli bir kaynakca gormek istiyor. belki de lisansustu egitiminin bir sillesidir bu, ya da belki de bilimsel dusunceyi benimsedigimi gosteren iyi bir seydir, bilemiyorum.




Beyazıt akman'la beni tanıştıran eski kız arkadaşım oldu belkide bana tek yararı bu olmuştur nereden bilelim.. ;)

Kitap sizi önce yeniçeri adaylarının nasıl seçildiğini ve hangi talimlerden geçtiğini gösteriyor ve sonra yan karakterler olan adayların öykülerini tek tek görüyorsunuz..

Beni etkileyen yeniçerilerin eğitim sistemi oldu böyle bir sistem ve disiplin belki o zamanlar'da hiçbir ordu da yoktu dünyada.

İstanbul'un fethi bize anlatılan ve filmlerde gösterilen şekilde çok yüce bir olay ama kitap'da öyle bir anlatılmış ki toplar duvarları dövdüğünde tek bir bile çizik olmayışı Fatih Sultan Mehmet gibi beni'de korkunç bir umutsuzluğa sürükledi.
Ben bile kitap okurken dua ettim öyle bir duruma sokuyor sizi.

Fatih Sultan Mehmet gerçekten çok zeki bir padişah çocukluk yıllarını okuduğunuz zaman ise zekası ve iradesi sizi gerçekten şaşırtıyor.. Gençlik dönemlerine doğru artık olgunlaşıp daha tahta geçmeden fethi planları yapması ise onu gerçekten bir Lider yapıyor.. Fatih onca şeye sahip olmasına rağmen bunlar zenginlik, kadınlar , padişahın gözünde tek veliaht olması... Bunlar onun için hiç bir şey onun en büyük gayesi İstanbul'u fethetmek bundan ziyade Peygamberimizin Müjdesinde'ki komutan olmak ve bu aşkla yanıp tutuşan padişahın tek hedefi surları yıkıp Konstantiniyeyi fethetmek.

Yazarı tebrik ediyorum çünkü kitabı yazmak için uzun yıllar süren tarihi araştırmalar yapmış ve her bilgiyi tartıp öyle kaleme dökmüş..

Yazarın “2009’un başlarına kadar İstanbul’un fethi ve Fatih Sultan Mehmet üzerine yazılmış ne kadar İngilizce ve Türkçe kaynak varsa hepsi elimden geçti.” dediği eseri okumanızı öneririm.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: