Dünya Ağrısı Kitap Bilgileri
Yazar: Ayfer Tunç
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 31 dk.
Sayfa Sayısı: 336
Basım Tarihi: Eylül 2021
İlk Yayın Tarihi: Ocak 2014
Yayınevi: Can Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750719288
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Dünya Ağrısı Kitap Tanıtımı
"Hayat, kayaç katmanları gibi parçalarına ayrılan değersiz bir kütledir."
Türkçe edebiyatın sözünü sakınmayan kalemi Ayfer Tunç, yazarlık hayatının 25. yılında sarsıcı bir romanla karşımızda.
Hayatı "yolcu" olarak yaşamak isterken baba mirası otelin işletmecisi, ailesinin "reisi" olmak zorunda kalan Mürşit, her geçen gün tamahkarlaşan bir şehirde, gerçek dostluğu İstanbul'da bıraktığı hayaletlerden kaçarak Mürşit'in oteline sığınan Madenci'de buluyor. İki arkadaşın dünya algısı, okuyucuya Türkiye tarihindeki utanç sayfalarının bir özetini sunuyor.
Arka planı toplumsal facialar, kitlesel cinnet hikâyeleriyle örülen Dünya Ağrısı'nda, geçmişle hesaplaşma cesaretini gösteren insanları yaşadıkları toplumdan ayıran sınır imleniyor.
Dünya Ağrısı kelimelerle sıkılmış bir yumruk.
Böyle bir şehirde sır saklamanın imkânsız olduğunun farkında değil. Öğrenecek elbet, bir gün şehir dediği şeyin birbirini gözleyen sayısız gözden ibaret olduğunu o da anlayacak. Ama buna çoktan alışmış olacak ya da daha fenası başkalarını gözleyen sayısız gözden biri haline gelecek. Babamın oğlu o olmalıydı diye düşünüyor, ben, oğlum gibi bir oğul olsaydım babam mutlu ölürdü; oğlum babamın istediği gibi bir oğul olduğu için ben mutsuz öleceğim.
Dünya Ağrısı Kitaptan Alıntılar
1. "Hafızası insanın düşmanıdır."
2. ""Okumazsan ruh sefili olursun.""
3. ""Sana tutunuyordum, kopardın.""
4. "“Sana tutunuyordum, kopardın.”"
5. ""Her şey yolundaymış gibi gülümsemek de çok yoruyor insanı.""
6. ""Hafızası insanın düşmanıdır.”"
7. ""Okumazsan ruh sefili olursun.”"
8. "Şehirde her gün bir şey eksiliyor."
9. ""Okumazsan ruh sefili olursun.""
10. ""Okumazsan ruh sefili olursun.""
11. "Yüzünde hep bir hüzün kalıntısı var."
12. "Kederle dolu gözlerine ve çevresindeki derin çizgilere hayatımla barışmanın bir yolu kalmadı mı diye sordu, çok mu geciktim normal bir adam olabilmek için?
Geç kaldığı belliydi, evi söylüyordu ona bunu, oteli, ailesi, çevresindeki yüzler, hepsi aynı şeyi söylüyordu, normal bir adam olmadığını."
13. ""Sana tutunuyordum, kopardın.""
14. "Buralarda kadınlar çabuk yaşlanıyor, yükleri çok ağır.."
15. "Anladı aslında; ama anladığı şeye inanmak istemedi."
Dünya Ağrısı Kitap İncelemeleri
Merhaba;
Son zamanlarda okuduğum en dokunaklı eserlerden biri, zaten adı bile kendini belli etmiyor mu?
Bir karakter var adı Mürşit; tek başına bir kayanın üzerine çıkmış oradan insanları izliyor ve izledikçe içindeki ağrı artıyor, okudukça senin kalbine işliyor.
Bazen kendini yabanilikle suçluyor, onlar gibi olmak istiyor ve çabalıyor, çabaladıkca ağrının arttığını görüp yeniden kendi kayasına çıkıyor.
İzlemeye devam ediyor, anlama umudu ile
Ahh diyorsun bir dostu olsa ağrıyı onunla paylaşsa, sonra bakıyorsun madenci gelmiş Mürşit'e dost olmuş..
İnsanlar birbirlerini açılarından tanırlar, birbirlerinin gözlerinde görürler bu acıyı, yeter ki bakmayı bilsinler, yeter ki görmek istesinler.
Daha sonra iki dostun ağrısına ortak oluyorsunuz.
Hem dili, hem tasvirleri , hem de kurgusu çok keyifliydi. Karakterlerin gerçek hayattan birer parça gibi kitabın içine yerleştirilmiş olması, duyguyu direk hissetmenizi sağlayacak okurken.
Ve tabi kendinden de bir parça mutlaka bulacaksın.. Unuttum sandıklarını hatırlayacak, unutmanın imkansızlığını görüp hayret edeceksin.
Kitabı bitirince bu ağrıyı kalbinde hissetmezsen, yıllar sonra yeniden oku.
Özetle çok güzeldi, mutlaka okuyun..
Herkese keyifli okumalar dilerim
ucretsizkitap.com.tr kanalıma bakabilirsiniz;
Yorumuma bu kitabı kitaplığımda bunca zaman beklettiğim için üzüntü duyduğumu belirterek başlamak istiyorum. Maalesef çok kitap olduğunda güzel kitaplar böyle geç vakitlere kalıyor ama günün sonunda en azından okudum tesellisi oluyor insanın.
Kitap tek kelimeyle harikaydı. Karakterlerin duygu durumlarını okuyucuya bu kadar güzel geçirebilmek her yazarın yapabileceği şey değildir. Bunun için ayrıca tebrik ediyorum yazarı çünkü ben her bir karakteri içselleştirerek, acısını kendi acım, yalnızlığını kendi yalnızlığım, yabancılaşmasını kendi yabancılaşmam gibi okudum.
Baktığımız zaman babadan devir alınan bir otel var ancak bu otelle birlikte sadece oteli değil birçok şeyi de devir alıyor Mürşit. Öncelikle kendi istemediği bir hayatı, istemediği bir oteli, âşık olmadığı bir eşi, çocuklarını, yalnızlığı da devralıyor. Baktığı zaman çevresi hiç boş kalmayan biriyken kendi içinde büyük bir yalnızlıkla bocalıyor, kendini oraya hissetmiyor. Aslında baktığımız zaman nereye ait olduğunu da bilmiyor. Mürşit karakterinin yanında acısı, yalnızlığı, yabancılığı yüzünden okunan madenci karakterimiz de var. Mürşit'in yalnızlığını paylaştığı, dert ortağı olarak gördüğü, sen benim artık kardeşim sayılırsın dediği Madenci. İkisinin konuşmalarının derinlikleri,birbirlerine hayatlarını açmaları, acılarını anlatmaları çok güzeldi.
Yabancılaşma, yalnızlık, kalabalıklar içindeki soyutlanma, baba-oğul ilişkileri temalı kitaplar okumayı seviyorsanız bu kitaba bayılırsınız.
Dünyaya küsmüş,küstürülmüş bir adam..
Fazlasıyla karamsar, iç bunaltıcı ve yorucu bir kitap okumaya başlayacaksınız.Bunu hemen söyleyeyim.Roman karakterimiz Mürşit babasından kalma bir oteli işletiyor.Daha doğrusu işletmeye çalışıyor. İstemediği bir hayatı yaşamak zorunda kalan bir insan .Mürşitin hayat boyunca çektiği dünya ağrısı anlatılıyor kitap boyunca.Mürşit eşine karşı her zaman bir minnet duygusu içerisinde bunu sık sık belirtiyor ama yine de hayatını güzelleştirmeye yetmiyor karısının bu cefakarlığı. Onun dünyası bir türlü güzelleşmiyor. Karısına sürekli minnettarlığını dile getiriyor ancak bu kadar.O insan senin hayatını güzelleştirmek için bu kadar çabalarken hiç mi içinde bir yerde titreme olmadı gerçekten diye Mürşite kızmadan edemedim. Hayatta her zaman herkes birçok acı çekmiş olabilir, çekmek zorunda kalabilir ancak böyle hayattan kopuk,sorumluluğunda olan insanlara karşı bu kadar boşvermişlik duygusu gerçekten beni üzdü.Aslında kitaptaki kahraman kim ne derse desin bana göre her zaman kolayı seçmiş bir kişi.
Kitap elimde bayağı süründü açıkçası.Çünkü Mürşitin dünya ağrısı o kadar büyük ki kitabın dili ne kadar yalın ve kolay okunabilir olsa da beni sıktı ve boğdu onun için ancak bitirdim. Eğer ruh haliniz biraz depresif ise veya hayatınızda depresif bir dönemde iseniz kitabı okumayı ertelemenizi tavsiye ediyorum. Onun haricinde okuma kolaylığı ve akıcılıği okumaya değer.
Ah ben bu kitabı neden daha önce okumadım diye hayıflandım bitirdiğimde. O kadar güzeldi ki, hemen hemen her satırı alıntılamak istedim. Yazarın okuduğum üçüncü kitabı ve sıra diğer kitaplarında
Kitabı okuduktan sonra isminin neden Dünya Ağrısı olduğunu o kadar iyi anlıyorsunuz ki, o ağrıyı aslında siz de içinizde hissettiğinizi anlıyorsunuz.
Hayatı yolcu olarak yaşamak isterken babasından kalan oteli işletmek, ailesinin " başına erkek" olmak zorunda kalan Mürşit'in hikâyesini okuyorsunuz kitapta. Ve tabi bir de geçmişte bıraktığını zannettiklerinin aslında geçmişte kalmayıp, peşini bırakmadıkları Madenci'yi de unutmamak lazım. Normal bir adam olmamak için hiçbir şey yapmayan, yapamayan Mürşit....
Bu iki arkadaşın /dostun dünya algısını öyle güzel betimlemiş ki yazar hayran olmamak elde değil. Tabi bunların yanında Türkiye tarihine de tanıklık ediyorsunuz.
Kişisel ve kitlesel cinnet hikâyeleri, toplumsal facialar işlenirken, geçmişleri ile yüzleşen bu iki arkadaşın üzerinden, bu insanların nasıl toplum dışına itildikleri, toplum ile aralarına konan sınırı gözler önüne sermiş Ayfer Tunç.
Dolu dolu, çok ama çok güzel bir kitap, mutlaka okunmalı bence.
Kitabın içeriğine dair söyleyecek çok şey var lakin henüz okumayan arkadaşlar için tadı damakta bırakıyorum
Herkese Merhaba <3
Bugün çok sevdiğim bir yazarla geldim <3 Ayfer Tunç benim için artık ne yazarsa yazsın okurum dediğim bir yazar.
Ayfer Tunç’un benim için yeri ayrı olan karakterlerine Aziz Bey, Şebnem ve Osman’dan sonra Dünya Ağrısı’yla iki yeni isim daha eklendi. Medenci Uzay ve Mürşit…
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Hayalleri ve umutları olan Mürşit, babasının rahatsızlanması sonucu kendini hiç istemediği yerde, babasının otelinin başında bulur. Ve istemediği hayatı üstünde bir elbise gibi yıllarca sürükler.
Bir müddet sonra otele müşteri olarak gelen Madenci ve Mürşit arasında bir dostluk kurulur. Bu iki dünya ağrısı çeken ve ne yaparlarsa yapsınlar hayata bir köşesinden dahi “tutunamamış” iki insan birbirlerinin yaralarını görür ağrılarını duyarlar. Ve bu ağrıyı biraz olsun dindirebilmek için birbirlerine hikayelerini anlatırlar.
Mutsuz, umutsuz, tükenmiş karakterleri okumayı sevdiğim için kitap beni yormadı. Yazarla ilk kez tanışacaksanız eğer Aziz Bey Hadisesi veya Kapak kızı üçlemesini önerebilirim.
Dünya Ağrısı yazarın diğer kitaplarının bir tık gerisinde kalmış olsada okunmayı kesinlikle hakeden bir eser.
Uzun lafın kısası;
Soba ve sigara dumanının birbirine karışıp ciğerinizi yaktığı Mürşit’in otelinin lobisine bir uğrayın; Mürşit’i, Uzay’ı, Özgür’ü, emektar Kibar’ı ve birbirinden farklı hikayeleri olan otel müşterilerini bir tanıyın derim
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3