Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Dudaktan Kalbe - Reşat Nuri Güntekin | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Dudaktan Kalbe Kitap Bilgileri


Yazar: Reşat Nuri Güntekin
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 20 dk.
Sayfa Sayısı: 400
Basım Tarihi: 9 Mayıs 2018
İlk Yayın Tarihi: 1994
Yayınevi: İnkılâp Kitabevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789751026453
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Dudaktan Kalbe Kitap Tanıtımı


(1925 yılı) Osmanlıca baskısından bire-bir olarak yayıma hazırlanmıştır.



Reşat Nuri Güntekin,1925 yılında yayımlanan Dudaktan Kalbe adlı romanında farklı sosyal çevrelerden gelen kahramanların yaşam biçimlerini ele alırken ,zaman zaman dönemin toplumsal ve siyasi yaşamına da ayna tutuyor.



Gelenek ve göreneklerin tanıtımında ve kişilik canlandırımında son derece başarılı olan yazar, yalın ve gösterişsiz bir anlatımıyla ve temiz bir İstanbul Türkçesiyle geniş kitlelere seslenebiliyor. 



Ayrıca ilk romanı Çalıkuşu'nda olduğu gibi bu eserde de romanın kahramanlarının duygusal çalkantılarını ve mutsuz yaşam serüvenlerini ustalıkla aktarırken, okuyucuyu da İzmir'den Kütahya'ya, Bozyaka Bağları'ndan İstanbul'a Lamia ve Hüseyin Kenan'ın peşi sıra sürüklüyor adeta onların derin aşklarına tanıklık ettiriyor.

(Tanıtım Yazısından)




Dudaktan Kalbe Kitaptan Alıntılar


1. "Çiçeğim, o kadar emeğe rağmen giden insan yüktür, kayıp değil."




2. "Benim bu yaşta gönlüm ihtiyarladı..!"




3. ""Kendimden kendim memnun değilim ki, o memnun olsun...""




4. "İnsan, gönlüne hükmedebilir mi?"




5. ""Sevmek güzel şeydi. Fakat ne yazık ki bu masal da ötekiler gibi hicranla, ayrılıkla, belki ölümle bitecekti""




6. "Gizli bir ümidim, büyük bir hırsım var."




7. ""İnsan gönlüne hükmedebilir mi?""




8. ""...sevmeyi sevmiyordum.""




9. ""Sen gelince eve güneş girmiş gibi oluyor.""




10. "İnsan yârini çok özlerse gayri yüzünün hayalini de göremez olur."




11. "Hiçbir sonbahar senin yokluğun kadar buraları harap edememişti."




12. ""Gözlerinde hiç sönmeyen bi tebessüm vardı""




13. "Ben bir insanı ilk görüşte ya severim, ya da sevmem. Sonrada bu ilk hissimin değiştiğini hiç hatırlamıyorum."




14. "Allah daha uzun ayrılıklar göstermesin.."




15. "...saadet bana biraz geç kaldı. İçimde birçok şeyler yıkılıp harap olmuş... Büyük hislere artık kabiliyetim yok..."





Dudaktan Kalbe Kitap İncelemeleri


Reşat Nuri en sevdiğim Türk yazarlardan biridir. Çalıkuşu ile hayatıma girdiğinden beri ona sevgim hep ayrı olmuştur. Çalıkuşu’nu ilk okuduğumda öğretmen olup Anadolu’nun köylerinde gezmeyi hayal etmişimdir. İlk atandığım köyde kendimi Çalıkuşu gibi hissettiğim zamanlar da olmuştur :) İkinci kitabını okuduğumda yine karakterimiz öğretmen Zehra’ydı. Kitap boyunca yine hüzünlendim, kızdım, mutlu oldum. Araya başka kitaplar girdikten sonra Lamia ve Kenan girdi hayatıma. Kitabı elime aldığımda aşk hikayesi okuyacağımı düşünmüştüm. Evet kitap bir aşk hikayesi etrafında şekillenmiş ama içeriğinde birçok eleştiriyi de barındırıyor. Toplumsal ahlak toplumdaki her birey için geçerli midir? Bunu sorguluyoruz önce. Kadının ve erkeğin ahlaksal bir sorunda nasıl yargılandığına daha doğrusu kadının nasıl yerden yere vurulduğuna şahit oluyoruz. Erkeğin yaptığı her şey kapatılırken neden kadın ahlaksız olarak yaftalanır? Namus kavramı sadece kadın için mi vardır? Namusu neden sadece kadının bacak arasında arıyoruz? Kitap boyunca Kenan’a kızdım ama en çok topluma kızdım. Her şeyin sorumlusunu kadın gördükleri ve savunma hakkı dahi tanımadıkları için. O zamandan bu zamana ne değişti diye sordum kendime. Neredeyse hiçbir şey. Belki de kitabın beni etkilemesinin en önemli sebebi de buydu. Kadın için de erkek için de ahlak kuralları eşittir. Hala kadının giyimine takılıyoruz mesela. erkekleri baştan çıkardığı! İçin. Kitabın konusu o kadar güncel ki elinize alıp tek solukta bitirebilirsiniz. Keyifli okumalar…




Aşk belki zamanla öğrenilebilen bir duygu iken kişinin kendisine verdiği değer, sevgiyi bir vazife olarak görülmesi kabul edememe kişinin içinde oluyormuş. Lamia'nın o pek bir şey bilmeyen hallerinde ne kadar duygulu bir kadın olduğunu daha ilk sayfalardan anlıyoruz. Hüseyin Kenan'ın karakter gelişimi sadece bir farkındalıktan öteye geçmiyor. O da yıllar sürüyor. Dönemin toplum yapısı oldukça farklı kesimler resmedilmiş ve oldukça gerçekçi bir şekilde yansıtılmış. Bu kısmı, toplumun farklı kesimlerinden insanları zihniyet ve yaşam şekli açısından oldukça yaratıcı ve gerçekçi buldum. Bu yazdıklarım kitabın genel yüzü idi. Kitap boyunca canımı sıkan bir konu oldu, şöyle:

Bir aşk hikâyesi olarak kalp ağrısı bir kitap, evet ama beni çok rahatsız etti. Herkesin bayıldığı Kenan bir tecavüzcüymüş meğer. Küçücük kıza, “Biz gönlümüzü eğlendiriyoruz küçüğüm.” diyerek o öksüz, yetim küçük kızın duygularıyla oynuyor ve ona düpedüz tecavüz ediyor. Kızcağız hamile kalıyor ve ne kadar saf, ağırbaşlı olursa olsun (toplum bir kadında bunlara bayılır) dedikodular, acı sözler kitap boyunca peşini bırakmıyor.

O dönem evlilik ve annelik yaşının daha küçük olmasını, yani bunun normal kabul edilmesini göz önünde bulundursak dahi, bu durum Kenan’ın bir tecavüzcü olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İki tarafında gönlü olabilir lakin olgun bir erkeğin küçük bir kız çocuğuyla böylesi bir münasebeti asla doğru değil...




Önyargıları kənara qoyub, kitabı oxumağa başladım. Empati qabiliyyətimin yüksək olduğunu düşünərək, bunu qeyd edim ki, hər bir insanın həyatında başına ömrü boyu onunla xoşbəxt olacaq, yaxud onun sayəsində hər şeydən dərs çıxaracaq biriləri olur. Kitabı oxuyanlar bəlkə də mənim fikirlərimlə razılaşmaya bilər. Amma başlarda necə əsəbiləşmişdimsə də, sonun üzücü bitməsinə baxmayaraq, çox sevindim. Çoxluğun sevdiyi obraz Hüseyn Kənan mənim üçün başlıca nifrət mənbəyi oldu deyə bilərəm. Sevgini dodaqlardan qəlbə axan bir zəhər olduğunu düşünən, onu sevən qadının qüruruna toxunan, bir gənc qızın həyatını məhv edən adama mən xoş bir fikir bildirə bilməzdim. Sonlar da, səhvini anlamış olsa da, çox gec idi. Kənanın timsalında əksəriyyət kişilərin iç üzünü görürük. Onun Xınalı yapıncağa etdiklərini, dediyi sözləri nəzərdə tuturam. Özünü sənətkar adlandıran bu qədər ruhsuz ola bilməzdi. Əsərin ikinci qəhrəmanı isə Xınalı yapıncaq ləqəbli Lamiədir. Onun başına gələn hadisələr isə birəbir məni dərindən təsirləndirdi. Lamiənin Kənanı rədd etməsinə isə çox sevindim. Çünki, insan bəzən nə qədər çox sevsə də, ona bədbəxtlik gətirən, zərər verən münasibətdən qırılmalıdır və xoşbəxt olmalıdır. Bu həyat bizə bir dəfə verilir, ikinci dəfə yaşama şansımız yoxkən, niyə birilərinə görə özümüzdən vaz keçək?.




Âh edebiyatın üstadı...

...
Reşat Nuri Güntekin’den okuduğum 2. kitap

oldu. Yazarın daha önce Çalıkuşu kitabını okuyup çok memnun kalmıştım. Dudaktan Kalbe’de enfes bir eser olarak çok beğendiğimi söylemek istiyorum. Bu gidişle Reşat Nuri’nin birçok kitabını okuyacağım sanırım, muhteşem bir dili ve anlatım tarzı var. Hayran kalmamak mümkün değil...
Dudaktan Kalbe’nin dizisi/filmi var mı bilmiyorum ancak bu kitaptan müthiş bir dizi çıkar :D Olay örgüsü o kadar birbirine bağlıydı ki o merak, o heyecan, o şaşırmalar her sayfada aynı etkiyi yaratıyordu. Çok sürükleyici, olay örgüsünün muazzam olduğunu demezsem haksızlık etmiş olurum.
Kitabı çok hızlı da bitirebilirdim fakat ben sindirerek okumak istedim. Çünkü kitabın dili, anlatımı, edebiyatı çok güzeldi. Buram buram eski kelimeler, buram buram edebiyat kokan bir kitaptı.
Karakterler hakkında birkaç bir şeyler de eklemek istiyorum. Çok aşırı sevdiğim hiçbir karakter olmadı, ancak ve ancak Lâmia’ya çokça üzüldüm, bir zamanlar ona kızdım ama en sonunda gururunu ayaklar altına almadı canım kızım... Kenan’a olan nefretim hep devam edecek. O karşımda olsa “Son pişmanlık hiçbir şeye yaramaz.” derdim.
Kitabın finalinde herkes hak ettiğini buldu bence. :)
Bu muhteşem eseri kesinlikle öneriyorum, okuyunuz efendim... ;)
Kitaplı günler dilerim...




Reşat Nuri Güntekin gibi usta bir kalemi yorumlamak elbette sınırlarımın çok üstünde. Onun eserleri adeta birer okul; her satırında ayrı bir ders ayrı bir derinlik gizli. Bu yüzden bir eleştiri yapmaktan ziyade, “Dudaktan Kalbe”nin bana bıraktığı hislerle satırlarıma başlamak istiyorum.

Eser yalnızca buruk bir aşk hikâyesi değil; derinlerinde pek çok katman barındıran, insan ruhunun gelgitlerini ustalıkla yansıtan bir klasik. Lamia’nın kararlı duruşu ve saf aşkı, Kenan’ın birdenbire kendini kaybedişi, geçmişinden aldığı dersleri geleceğine taşıyamayışı… Tüm bunlar, Reşat Nuri Güntekin’in akıcı ve adil kalemiyle şekilleniyor. Her karakter, hayatın kaçınılmaz adaleti içinde payına düşeni alıyor. Acı da olsa herkes hakkaniyetli bir sona ulaşıyor. İşte bu yüzden, “Dudaktan Kalbe” unutulmazlar arasında yerini alıyor.

İnkılâp Kitabevi, edebiyatımızın unutulmaz eserlerini nostaljik Türk filmi havasını da hissettiren titiz baskılarıyla biz okurlarla buluşturmaya devam ediyor. Klasiklerin daha fazla okura ulaşması için gösterdikleri bu çaba gerçekten takdiri hak ediyor; ne mutlu ki edebiyatseverler için böylesine nitelikli ve özenli baskılar var.

Sıradaki kitabım sevgili

#tavsiyesi ile ilk kez okuyacağım “Eski Hastalık”

#alıntılarım için görselleri kaydırabilir ve

hesabımı ziyaret edebilirsiniz

Mutlu bir hafta olsun

@inkilapkitabevi



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: