Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Dublörün Dilemması - Murat Menteş | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Dublörün Dilemması Kitap Bilgileri


Yazar: Murat Menteş
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 27 dk.
Sayfa Sayısı: 263
Basım Tarihi: Nisan 2005
İlk Yayın Tarihi: Nisan 2005
Yayınevi: İletişim Yayınevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750503221
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Dublörün Dilemması Kitap Tanıtımı


Murat Menteş, okumacı, tartışmacı, kavgacı, yani kışkırtıcı bir yazar arkadaşım. Onunla çekişirken çiçek açarsınız. Yazarlık macerasını ben de merakla izliyorum. Peşinen söyleyeyim, fiktif, tümden hayal ürünü metinler sevmem, fakat Murat Menteş'in birbiri peşi sıra kurduğu cümlelerin gücü, benim kendimce şikayetimi kuruntuya dönüştürdü. Ben, Murat'ın yaşındayken kelimelerle kasap gibi boğuşuyordum; Murat aksine, kelimeleri kırbaçlayıp cümleler içinde düzene sokuyor ve bunu pek mahirce başarıyor. Bu yüzden Dublörün Dilemması çok canlı, renkli, inceden felsefi çığlıklarla bezeli bir kitap ve hızla yaklaşan bir yazarı işaretliyor... Böyledir, edebiyat kavgayla başlar huzurla sona erer derler; gerçi ben görmedim, hayırlısı Murat için olsun!..

-Nihat Genç-



Çok acayip. Çok tuhaf. Müthiş!.. Böyle bir kitabın yazıldığına inanamıyorum. Okuyun, siz de inanamayacaksınız!

-Hakan Albayrak-



Dublörün Dilemması ilginç, heyecanlı, eğlenceli, derinlikli...

bir roman. Ama galiba en önemli özelliği, bize sözcüklerin gücünü hatırlatması. Hiperaktif bir zekanın ürünü, bu baş döndürücü macerayı okumak büyük keyif! Ben sevdim eller alsın.

-Alper Canıgüz-




Dublörün Dilemması Kitaptan Alıntılar


1. "Biz bu çağın fiyakalı kaybedenleriyiz."




2. "Biz bu çağın fiyakalı kaybedenleriyiz."




3. ""Biz bu çağın fiyakalı kaybedenleriyiz..""




4. ""Biz bu çağın fiyakalı kaybedenleriyiz..""




5. "“Bazen yalnızca imkansız gerçekleşir.”"




6. "'' imkansız '' reddedilmiş bir mümkündür ."




7. "“Engeller, gözünüzü hedeften ayırdığınız zaman karşınıza çıkan korkunç şeylerdir”"




8. "Şimdi ben de bilgece düşüncelerin yükünü sırtımdan atıp kendimi inkar edercesine dehşet saçmak istiyorum."




9. "Bir erkeğin hayatında, ses etmeyip pes ettiği anlar vardır..."




10. "Birini takip etmenin en iyi yolu, onun önünde yürümektir. Kimse önündeki kişi tarafından takip edildiğini aklına getirmez."




11. ""İmkansız" reddedilmiş bir mümkündür..."




12. "Dünyaya onu görmeye gelmişim gibi
hissediyorum."




13. "Canımın içi, böyle şeyler yalnızca romanlarda olur."




14. ""Gözlerinin ışıltısı, İstanbul Boğazı'nınkini bastırıyor.""




15. "Mark Twain der ki: "Cennet ve cehennem hakkında ileri geri konuşmam, çünkü her ikisinde de dostlarım var.""





Dublörün Dilemması Kitap İncelemeleri


⋆⋆
⋆ Kısa bir inceleme yapacak olursam:

Kitap, yetimhanede büyümüş hayata bakış açısıyla dikkat çeken Nuh Tufan ile başlamaktadır.

Kendisi Albino olan zeki ve ağzı iyi laf yapan bir karakterdir. Lise döneminden yakın arkadaşı İbrahim Kurban, zengin bir aile çocuğu ama biraz içe kapanık takılan farklı ilgi alanları olan zeki bir adamdır.

Nuh Tufan bize biraz ilginç gelebilecek birkaç işler yaptıktan sonra İbrahim Kurban ile beraber büyük bir serüvene başlıyorlar. Bu serüvene daha sonra Nuh Tufanın aşkı, Ferruh Ferman (Arkeoloji okumuş, farklı bir işle zengin olmuş iş insanı.) gizli servis elemanları Umur Samaz ve Habip Hobo ve yerli bir mafya ile İtalyan mafyası(konuya çok dahil edilmemiş) dahil oluyor. Kitap sırasıyla Nuh Tufan, İbrahim Kurban, Habip Hobo, Ferruh Ferman ve tekrar Nuh Tufan’ın ağzından anlatıyor. Gerek bu gençlerin hayatları, hayata bakışları, düşünceleri bizi hikayeye çekiyor.

Murat Menteş’in aforizmaları, saptamaları, benzetmeleri gayet güzel ve dikkat çekici bence. Yerinde yapılan açıklamar insanı olaya daha çok bağlıyor. Romanın dili gayet akıcı bazen güldüren bazen ise düşündüren sürükleyici okuması zevkli bir kitap.

Bazı okurlara absürt gelebilir.Ben yazarı ve kafasını sevdiğim için severek okudum ve beğendim. Sizlerde farklı izler bırakabilir. Keyifli okumalar şimdiden.




Dublörün Dilemması
Okuduğunuz romanda, olayların akışıyla ilgisiz bölümlerin bulunması ihtimali 2'de 1
Kitaptaki bu alıntı, ne tür bir kitapla karşı karşıya olduğumuzu açıklar bir nebze.
Kurguyla alakası olmayan pek çok cümleyle karşılaşırız, fakat yine de okumamız sırasında en ufak bir sıkıntımız olmaz.
Biraz absürt, biraz kara mizah ve çokça aforizma, çizgi roman tadında bir kitap.
Menteş romanı Türkçe edebiyatta fazlaca karşılaşılmayan sıradışı olaylarla doludur. Ve bu sıradışı olaylar, son derece enerjik bir üslupla anlatılır.
"Romanı, saatte 300 km. gidebilen bir spor araba gibi tasarlıyorum. Dileyen okur yavaş yol alabilir, fakat hızlı okunmaya elverişli bir anlatımı benimsiyorum."
Diyen yazar için hız, romanın temel taşlarından biridir. Dolayısıyla kitaplarında uzun tasvirlere ve betimlemelere yer vermez. Bu durumu:
"Eskiden romancılar bir dağı ya da bir odayı detaylı bir şekilde tasvir ederken bugün görsel çağda yaşadığımız ve herkes her şeyi gördüğü için tasvir romanı hantallaştıran bir şeye dönüşüyor."
Şeklinde açıklar.
Nuh Tufan, İbrahim Kurban, Umur Samaz, Ferruh Ferman gibi romandaki karakter isimlerinden ise şu şekilde bahseder:
"Biz, benlik imgesi kaymış bir toplumuz. Dikkat edin, sarsak, sığ kızların genel adı “Kezban” oldu. Ayşe, Fatma, Yahya, Süleyman gibi geleneksel isimler ile Çağatay, Tonguç, Tuğçe gibi isimler arasında sınıfsal aidiyet çağrışımı farkı var. Roman kahramanlarımı bu yüzeysel algı ve banal tasniften muaf tutmak için orijinal isimler seçmeye çalışıyorum."

Keyifli Okumalar...




Bir kitap hem bu kadar saçma görünüp hem de bir o kadar anlamlı olabilirdi.

Bir kitabı okumanın en önemli nedenlerinden biri belki de en önemlisi (bu benim için böyle olabilir tabii) yazarını merak etmektir. "Bu platformda bu kadar çok okunan Murat Menteş kimmiş acaba?" diye başladığım kitap beni bir kelime üstadıyla tanıştırdı. "Bizden de bir Gogol çıkar mı?" diye sormuşumdur kimi zaman. Bu kitabı okuduktan sonra sorumun cevabını da aldım kesinlikle.(Biraz abartmış olsam da okurken hissettiğim buydu.)

Kitaba geçecek olursak kitap tam bir akıl oyunlarıyla çevrili...Kitapta geçen bütün karakterlerin isimleri bile bir anlam ifade ediyordu. Nuh Tufan, tufan koparmıştı mesela. İbrahim Kurban, arkadaşına kurbandı belkide. Dilara Dilemma ismi gibi aşkta ikilem mi yaratıyordu? Ya Umur Samaz... Çevresine umursamaz gözlerle bakarken aslında ne kadar çok şeyin farkındaydı. Hocasının sevgili dostu Habip Hobo' da vardı tabi. Bütün hayatı üzüntüyle geçen Ferruh Ferman'ın ismi gibi şanslı olabileceği kimin aklına gelirdi.Ve daha bir çok karakteri ismiyle tahlil edebilirdi insan bu kitapta... Ayrıca kitabı okurken yazarın çok farklı konularda ne kadar çok şey bildiğini de farkediyordu insan. Ve bu saçmalar içindeki seçmelerin nasıl sonuçlanacağını daha çok merak ediyordu. ( Her saçmalığın içinde de okuyana dünyayla ilgili bir mesaj var tabi.)

İncelememi kitabı belki de özetleyen kitabın içindeki bir alıntıyla bitiriyorum ( Keyifli pardon keşifli okumalar dilerim):

" 'Biz bir bütünüz' diyor. 'Sen, ben, Nuh, Dilara, Ferruh, Rıza, Baretta, Taliha Teyze, Umur Samaz, Havana, Pippo Zaza. Hepimiz bir bütünüz.' "




Bu inceleme işini pek beceremesem de iki üç cümlelik kelam etmeden duramazdım bu kitap hakkında. Evet belki biraz kısa kalacaktı yazacaklarım. Sitedeki diğer incelemeleri düşününce ama umrumda değildi. Ben meramımı anlatayım o bana yeterdi.

Kitabın ana karakteri Nuh Tufan. Kitaba onun gözünden anlatımla başlıyoruz. Bütün kitap böyle gidecek derken hoppala... İbrahim Kurban'ın içine giriyoruz adeta. Bana kalırsa en iyi kısım burasıydı. Okul zamanlarındaki yaptıkları "haşarılık" abartılı olsa da hoşuma gitmedi değil. Tam da onun gözünden bakmaya devam edeceğimizi düşünürken tekrar yanılıyorum ve bu sefer de karşımıza Habip Hobo çıkıyor. Onun gömleğini giydiğimizde -aklıma bu tabir geldi biraz zayıf bir betimleme olsa da- olayların aslını biraz daha irdeliyoruz ve esas meseleyi öğreniyoruz aslında. Açıkçası burada fazla detaya girip sürprizbozan vererek can sıkmak istemiyorum.

En sonunda Ferruh Ferman'ın gözünden ana olayımıza geliş anına kadar neler yaşandığını kısaca öğreniyoruz ve kendi bakış açısından ona ister istemez hak veriyoruz. Kitabımızın sonu yani ana olayımız yaşanırken yeniden Nuh Tufanımızın bakış açısına geçiyor ve nihayete varıyoruz.

Genel anlamda kitabı akıcı buldum. Gereksiz detaylara rağmen daha kısa bir şekilde de olaylar toparlanabilirmiş sanki. Yine de kalemine sağlık

. Zaman bulduğumda mutlaka başka bir romanını da okuyacağım gibi duruyor.




Bazı aksiyon filmlerinde daha selamun aleyküm demeden, seyirciyi hipnotize etmek için, arabalar havada uçuşur, bombalar patlar vs. Murat Menteş de aynı “taktiği” kitaplarında uyguluyor.

( Taktik kelimesine takıldıysanız, bakmayın siz bu faninin kusuruna hasedimden “yöntem” demedim. Amma yöntem deyüp de geçme tanı….Bu yöntem Michael Bay’ınki gibi içi boş görsel efektler dolu saçmalıklar değil, Guy Ritchie’nin filmlerindeki yöntem gibi, içi anlam dolu bir kurmaca cümbüşü….)

Bu Kitapta da ilk sayfasından itibaren çok keyifli bir curcunanın içine itiliyorsunuz ve benim kadar kaba biriyseniz ilk tepkiniz “ ne oluyoğ laaa bebeğ” şeklinde dudaklarınızın kenarından aşağıya doğru süzülüyor.

Bazı bazı, amma katiyen çok fazla değil, bir cambazın burnu ile piyano çalıp aynı anda ayak ve elleri ile top çevirmesi gibi, zorlama; bakın ne kadar farklı cümleler kurabiliyorum tarzında, cümlelere de rastlıyoruz.

“Bu adam arkadaşım olsun 10 Milyon borcum olsun” dedirtecek kadar samimi bir dili var. Sanki bir şey okumuyorsunuz da, Mahallenin en zıpçıktı çocuğu karşınıza geçmiş olayı ballandıra ballandıra size anlatıyor.

Aynı olayı farklı karakterlerin anlatımıyla okudukça yazarın oluşturduğu kurguya hayran kalıyorsunuz.

Son sayfadaki süprizi ise takdire şayan afilli bir fırlamalık örneği.
Cebren okutunuz efenim…



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: