Drina Köprüsü Kitap Bilgileri
Yazar: İvo Andriç
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 2 dk.
Sayfa Sayısı: 354
Basım Tarihi: Eylül 2018
İlk Yayın Tarihi: 1962
Yayınevi: İletişim Yayınevi
Orijinal Dil: Boşnakça
ISBN: 9789754707823
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Drina Köprüsü Kitap Tanıtımı
Bir ülkeyi ve insanlarını, onların üç yüz elli yıllık tarihine tanıklık eden bir köprünün dilinden anlatan olağanüstü bir roman.
Nobelli yazar İvo Andriç, Drina Köprüsü’nde, isyanların, salgınların, savaşların ve doğal felaketlerin gölgesinde Balkanlar’ın tarihini, eski Bosna’yı, orada yaşayan halkların paylaştığı hayatı ve bu hayatın milliyetçilikler çağında nasıl değiştiğini anlatıyor. Osmanlı yönetimi altında farklı toplulukların bir arada nasıl yaşadığını geniş bir görüşle ve incelikle, efsanelerle, masallarla zenginleştirerek resmederken, Andriç’in bize sunduğu ne müthiş bir uyum tablosu ne de mutlak bir zulüm hikâyesidir. Kimliklerin, dinlerin, devletlerin ve de her şeyin ötesinde, içinde insanların olduğu karmaşık ve zengin bir hayat anlatısıdır bu.
“İvo Andriç izini sürdüğü temaları ve ülkesinin tarihinden seçtiği insan yazgılarını, güçlü ve destansı bir dille anlatmıştır.”
1961 Nobel Edebiyat Ödülü Komitesi
Drina Köprüsü Kitaptan Alıntılar
1. "— Şu orospu çocuğuna bak, bir kadın kucağında iken bir başkasıyla mektupla âşıkdaşlık ediyor ha!"
2. "...insan sevmediği şeyi çabuk unutur."
3. "Unutmak, her acıyı siler, arkada bırakırdı."
4. "“Yüreklerinde hâlâ umut vardı. Haksızlığa uğramış olanların biricik avuntusu olan o çılgın umut!...”"
5. "Çünkü insanlar daima sakındıkları veya umdukları şeyi duyarlar."
6. "İnsanlar böyledir.Çok yükselen ve yükseklerde uçanların düşmesinden adeta tat duyarlar."
7. "insan şarkı söylerken daima sevdiği şeyleri düşünür"
8. "“Birlikte geçirilen bir felâket kadar insanları birbirine bağlayan bir şey yoktur.""
9. "Her dirhem iyiliğin yanında iki dirhem kötülük vardı."
10. "Bir yerde hastalık görülünce oraya gitmeyin, çünkü hastalığı alabilirsiniz ! Ama, hastalığın olduğu yerde bulunuyorsanız oradan da çıkmayın, çünkü hastalığı başkalarına bulaştırabilirsiniz."
11. "Bu kadın ne zaman yer, ne zaman içer, ne zaman uyur, ne zaman giyinecek, süslenecek vakit bulur, ne zaman dinlenir ?.. Bunu kimse bilmez ve sormazdı..."
12. "“Kimse değilim, sadece yeryüzünde bir yolcuyum. Şu geçici dünyadan geçmekte olan bir yolcu, güneşin gölgesiyim.”"
13. "Kasabada en çok kitabı olan o idi. Bunları kilitli sandık içinde saklardı. Onları yalnız tozdan ve güveden korumakla kalmaz, arada sırada okurdu."
14. "Suyun üstünde yürümek ve mesafeleri yenmek !"
15. "İnsanlar böyledir. Çok yükselen ve yükseklerde uçanların düşmesinden adeta tat duyarlar."
Drina Köprüsü Kitap İncelemeleri
Üç yüz elli yıllık bir köprü üzerinden Vişegrad kasabasını, bu coğrafyadaki farklı toplulukların çok kültürlü yaşamını, orada yaşayışlarını anlatan bir eser; Drina Köprüsü.
Roman 24 ayrı bölümden oluşuyor. İlk bölümlerde köprünün yapım aşaması kurgulanıyor. Bu tarihlerde bölgedeki siyasi durum hakkında bilgi okuyoruz. Vişegrad o dönem Osmanlı yönetimi altında, köprü Sokullu Mehmet Paşa tarafından yaptırılıyor. Bilindiği üzere Osmanlı İmparatorluğu’nun en ünlü devşirmelerinden biri Sokullu Mehmet Paşa, yazar kitabın bu kısmında devşirme sistemi hakkında geniş bilgi veriyor ve biraz eleştiriyor.
Kitabın orta kısımlarında, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’daki gücünü ve etkisini kaybedişinin bölge halkı üzerindeki etkilerini okuyoruz.
Kitabın son bölümlerinde Avusturya - Macaristan dönemini, bu dönemin kasaba sakinlerinin hayatlarına etkisini ve köprünün yıkılışını okuyoruz.
Kitabın öznesi olan Drina Köprüsü, salgın hastalık, intihar, savaş, direniş, aşk gibi pek çok olaya tanık oluyor. Kitapta yer alan tarihsel olayların bir kısmı gerçek bu anlamda kitap “belgesel roman” niteliğinde. Edebi olarak da anlatımı ve tasvirleri çok canlı. Bazı bölümleri okurken sıkılsam da genel olarak beğendiğim bir kitap oldu.
1961 Nobel Edebiyat Ödülü Komitesi “İvo Andriç izini sürdüğü temaları ve ülkesinin tarihinden seçtiği insan yazgılarını, güçlü ve destansı bir dille anlatmıştır.” açıklamasıyla İvo Andriç’i Drina Köprüsü kitabından dolayı Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görmüş.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; kitabı Mayıs 1962 yılının Altın Kitapevi Yayınları baskısından okudum.Bu kitabı, Gaziantep'te Atatürk'ün konakladığı evin hemen 300m yakınında bulunan küçük bir sahaftan aldım.Eski kitapları okumak gerçekten harika bir lezzet.Kitaba gelecek olursak, kitabı yazarımız Temmuz 1942'de Belgrad'da yazmıştır.Şu anda Bosna-Hersek topraklarında bulunan Drina köprüsü diğer adıyla Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü'nün ağzından, o köprünün etrafında gerçekleşen olayları anlatıyor.Kitaba Sokullu Mehmet Paşa'nın o topraklarda doğduğu 1565 yılından başlayarak anlatmaya başlayan yazarımız, kitabı 1914 yılındaki 1.Dünya Savaşı na kadar köprü etrafında gerçekleşen olayları anlatıyor.Tabi bu olayların içerisinde bazen efsaneler,bazen aşklar,bazen kahramanlıklar,bazen dramalar,bazen de eğlenceli anlara tanıklık ediyorsunuz.Yazar Ivo Andriç aslında Hristiyan bir Sırp olmasına rağmen kitabı yazarken, kendi düşüncelerine ve ideolojisini asla hissettirmeden, tarafsız bir şekilde bizlere sunuyor.Özellikle köprünün yapım aşamasındaki hikaye çok hoşunuza gidecek.Kitapta yazar sık sık kişilerin ya da olayın ya da mekanın uzun uzun detaylı anlatımı da yapıyor, bu durum sizi sıkabilir.Ben bu durumdan fazlası ile sıkıldım.Çevirmen Hasan Ali Ediz'in performansını da beğendim.Başarılı bir çeviri.Atalarımızın zamanında yaşadığı bir toprak olduğu için okumakta fayda var.Kitap 100 temel eserden biri,aynı zamanda yazarında kendi tabiri ile bana Nobel'i kazandıran eser dediği bir kitap.Ayrıca kitabın ilk baskısı ülkemizde zamanında sadece 2 ayda tükenmiştir.Puanım 7.
Üç yüz kırk dokuzluk sayfanın içine Ortadoğu Medeniyetini sığdırdığı ve bu topraklarda yaşayan,yaşamaya çalışan halkın hikayelerini bu derece etkileyici olarak okuruna sunan yazarı baş tacı ediyorum.
Alınan ödül hakkıyla alınmış diyorum ve ilk ve son okuyacağım kitabı olmayacağını,diğer eserlerine de merakla yer vereceğimi belirtmek isterim.Yazarı daha iyi tanımak ve özümsemek için....
Okuyucular,bu eseri almaya karar veren ve bir türlü başlayamayan ya da henüz keşfetmemiş siz saygıdeğer okurlar sözüm sizedir.Neden mi?...
Okuyacağınız eser buram buram edebiyat kokuyor,dünya yatıyor,medeniyeti barındırıyor.Bahsedilen hikayeler köprünün yapım aşamasından başlayarak yapıldıktan sonra ki yüzyıllara dayanan hikayelerle harmanlanmış ve bize sunulmuş. Özel olarak hazırlanmış sunulmuş bu leziz eserde herşey mevcut,savaş,barış,ülkeler arası çatışmalar,ölümler,yaşamlar,yaşamaya tutunmak için çaba harcayan insanlar,kasabayı var edip,ardından yok etmek için uğraşan topluluklar, Farklı farklı kültürler,göçler,aklınıza gelebilecek herşey...
Aşk!... Ne yücesin sen.Nereye girsen yemek sonrası yenilen tatlı gibisin finalsin.Bunca kaosun içine ne güzel de gelmişsin ve yerini almışsın.Çok da yakışmışsın.
Zengin okuma tecrübem olsun diyorsanız,farklı farklı hikayeleri de okumak,okuduğum eserde illa olay örgüsü olması şart değil diyorsanız bu esere şans vermenizi yürekten isterim.
Hayatı hayat yapan insandır ve vicdanlı insanlar yetiştirmek en büyük gayemiz olsun.
Kalın sağlıcakla...
Drina Köprüsü... İvo Andriç'in defalarca basılan, dilden dile çevrilen tarih, coğrafya, insan kokan eseri...
Bir köprü düşünün, bir tarafında Müslümanlar, bir tarafında Hıristiyanlar dostça yaşıyorlar. Bu ilk düşünce anından itibaren bunun zor olduğu ve bozulmaya çalışılacağı düşünülebilir. Evet, bozulmaya çalışılıyor. Ama Osmanlı Devleti yıllarca bunu başarmış bir devlet.
Yazar önce mekanın anlatımını yapıyor ustalıkla. Böyle bir eser için mekanın tasviri oldukça önem arz eder. Zira o mekanda yaşayan insanların psikolojileri zamana ve mekana göre şekillenmektedir. Bu nedenle mekan ve zaman iyi tanınmalıdır.
Köprü merkezinde orada yaşanan olaylar köprünün yapımının öncesinden ve yapım aşamasından başlayarak anlatılıyor. Köprünün yapımının hangi aşamalardan geçtiği, köprüye zarar vermeye çalışanların nasıl bir muamele gördüğü anlatılır. Köprü yapıladursun o dönemde Osmanlı'da olan olaylar, bu olayların balkanlara etkisi, çekilme süreci de anlatımda yerini bulur.
Eseri güzel kılan etkenlerden birisi de içinde halka dair hikayeler, efsaneler barındırmasıdır. Okuru alır götürür okurken. Bazen duygulanır, bazen tarihin akışına şahit olursun. Bir çarmıha gerilme sahnesinde tüylerin diken diken olur.
Drina Köprüsü merkezinde tarihe, Osmanlının o dönemdeki durumuna, balkanlardaki etkisine ve çekilmesine belgesel tadında şahitlik edersiniz. Okunması gereken eserlerden. Belki de birkaç defa okunması gereken eserlerden.
Osmanlı sadrazamı Sokullu Mehmet Paşa'nın doğduğu topraklara vefa borcunu ödemek adına Mimar Sinan'a yaptırdığı Drina nehri üzerine inşa ettirdiği köprü, adını da Drina'dan alır ve
olarak asırlar sonra karşımıza çıkar...
Kitabı çok sevdim öncelikle bunu belirtmek isterim kitap dostlarım, beklediğimden daha uzun süre de bitirdim çünkü okuduğum ve aklima takılan her bir soruda cevabını aradım, doğruluk payını sorguladım, araştırdım ve hayran kaldım, Bosna Hersek'in Osmanlı egemenliğinden, Macaristan egemenliğine geçişi, kültür din mezhep farklılıklar olmasına rağmen adaletin şaşmaz gerçeği, Hristiyan ve Müslümanların aynı topraklarda örnek yaşayışları, köprü ve çevresinde gelişen halkın kısa kısa hikayeleri, dönemin kuşak çatışması, savaşları, el değiştiren topraklar, savaşın soğuk yüzü ve hala tüm ihtişamı ve çevresinde gelişen olayları ile bir Osmanlı mimarisi olan Drina köprüsü. Kitap uzun uzun anlatmak istiyorum ama okuyun kitap dostlarım okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Yazar okuduğum ilk kitabı, ve çevirisinile de ayrıca hayran kaldım kitapta birçok Türkçe sözcüğe yer vermiş yazar bu da ayrı bi güzellik katmış kitaba.
Son olarak UNESCO' un 2007 yılından Dünya Mirası onlara bünyesine aldığı köprüyü de merak ediyorum değilim.
Tavsiye ediyorum kitap dostlarım kitapla kalın.