Dracula Kitap Bilgileri
Yazar: Bram Stoker
Tahmini Okuma Süresi: 14 sa. 44 dk.
Sayfa Sayısı: 520
Basım Tarihi: Kasım 2019
İlk Yayın Tarihi: 1897
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750740862
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Dracula Kitap Tanıtımı
İngiliz yazar ve akademisyen Sir Malcolm Stanley Bradbury’nin, “şimdiye kadar yazılmış en güçlü korku hikâyelerinden biri” diye tanımladığı Dracula, hukukçu Jonathan Harker’ın Kont Dracula adında bir alıcının Londra’da satın almak istediği evin işlemlerini yapmak üzere Transilvanya’ya gidişiyle başlar. Jonathan, müşterisinin şatosunda dehşet uyandıran keşiflerde bulunur. Kısa bir süre sonra Londra’da da huzur kaçıran birtakım olaylar başlar. İçinde kimse olmayan bir tekne batar; genç bir kadının alnında gizemli bir işaret belirir, tımarhanedeki bir ruh hastası “efendi”sinin gelmek üzere olduğundan dem vurmaya başlar. Olaylar, uğursuz kont ve onunla savaşmayı göze alan bir grup genç arasında çatışmaya dek gidecektir.
İrlandalı yazar Bram Stoker’ın, iki taraf arasındaki bu irade ve güç çatışmasını işlediği ve korku edebiyatının başyapıtlarından biri sayılan Dracula, yayımlanmasının üzerinden yüz yılı aşkın süre geçmesine karşın, bugün de aynı ilgiyle okunuyor.
Dracula Kitaptan Alıntılar
1. "Ne kadar tuhaf olursa olsun, kimsenin inançlarına gülmemeyi öğrendim."
2. "Omne ignotum pro magnifico
"Bilinmeyen her şey muhteşem zannedilir.""
3. "...onu düşününce ağlıyorum."
4. "...gün bizim ve umudumuz bu günde."
5. ""Bilinmeyen her şey muhteşem zannedilir.""
6. "İnsanın her şeyden, kendisinden bile kuşku duymasının ne demek olduğunu bilemezsiniz."
7. "“Bu dostlar -elini bazı kitapların üstüne koydu- benim iyi arkadaşım oldular...""
8. ""Dünyevi bir mezarın ağırlığı üzerimdeymiş gibi yakınındayım ölümün!""
9. "Onun gözünde değersiz bir günahkar olduğumu anladığım gün girdim bu şeytani kepazeliğin yuvasına. tüm kapıları üstüme kapadı şehvetli dudaklar. Tanrı bile unuttu beni, Zevkten Çürümüş ve yüzyılların tozuyla ağırlaşmış bir mezarda.."
10. "Tüm yaşamım benden alınmış gibi geliyor ve bütün dünyada, uğruna yaşayabileceğim hiçbir şey yok!"
11. ""Delilerle kaynayan bir yerde şahsıma söylenen sözlerin hiçbirine aldırmam!..""
12. "İnsanları öldüren bu hastalığın ortasında o ölüme gülüyor. Ah! Böyle biri şeytandan değil de tanrı’dan geliyor olsaydı, dünya ne harika bir güce sahip olurdu. Ama o karanlığı seviyor. İyiliğin değil, çekici bulduğu ve heyecan duyduğu kötü şeylerin peşinden gidiyor.."
13. "Öyle acınası durumdayım, öyle üzgün, yaşam da dahil, dünyadan ve içindeki her şeyden öylesine bıktım ki..."
14. "Ben sizin ölmenizi istemiyorum, bana dönüşmenizi istiyorum !
Benim gibi kalpsiz, vicdansız biri olmanızı, sevdiklerinizin bedenleri ve ruhları ile beslenmenizi istiyorum. Tıpkı benim gibi cennetin kapıları sizin de yüzünüze kapanacak, ve bir daha açılmayacak.."
15. "Hakkıyla güvenebileceğimiz tek şey ölümdür."
Dracula Kitap İncelemeleri
Bram Stoker'ın Drakulasını nihayet okudum ve söylemeliyim ki... Artık sarımsak gördüğümde sadece mantıya değil, güvenliğe de yatırım yaptığımı hissediyorum :) Bu kitap hem gotik edebiyatın amiral gemisi hem de “bir vampir nasıl karizma yapılır?”ın kullanım kılavuzu gibi.
Öncelikle, kitap mektuplar, günlükler, gazete kupürleri ve hatta gemi günlükleriyle ilerliyor. İlk başta “bu ne şimdi?” dedim ama sonra olayın güzelliği orada zaten: Her karakterin gözünden bakıyorsun, adeta bir dedektif gibi olayları birleştiriyorsun. Jonathan Harker’ın Transilvanya’da yaşadıkları… yani adam resmen
’un kara listesine girecek bir şatoya düşmüş.
Drakula karakteri ise tam anlamıyla kült. Karizmatik, zeki, ürkütücü ve ciddi anlamda gece hayatına düşkün. Gündüzleri yok ortalıkta zaten. Vampirliğin ağır sorumluluklarını taşıyan bir beyefendi kendisi. Ama ben asıl Mina’ya bayıldım. Dönemine göre fazla ileri görüşlü, akıllı ve her şeyi toparlayan kişi. Tam bir “takımın beyniyim” tipi.
Van Helsing ise bambaşka bir figür. Bilgili, karizmatik ama bazı cümleleri “sınavda çıkmaz, geç” dedirtiyor. Gerilim çok dozunda, olaylar tam kararında. Yani korku edebiyatı okumak isteyen ama “çok da tırsmasam iyi olur” diyenler için birebir.
Kitap bittikten sonra aynaya bakıp “beni yansıttı mı?” diye kontrol etmedim desem yalan olur.:) Genel olarak Drakula, sadece vampir değil, aynı zamanda toplumsal normlar, korkular ve insan doğası hakkında da düşündüren bir eser. Hem tüyler ürpertiyor, hem zekâyla yazılmış olmasıyla kendine hayran bırakıyor. Bonus: Gece geç saatte okuyunca hayal gücünüzle baş başa kalmak garantili.:)
5/5
"...Boyun eğerek kabullenmekten başka elimden ne gelirdi? Durum Mr. Hawkins'in hayırınaydı, benim değil, onu düşünmek zorundaydım, kendimi değil; ayrıca, Kont Dracula konuşurken bakışlarında ve tavrında tutsak olduğumu anımsatan bir şey vardı ve gönlüm razı gelmese de başka seçeneğim yoktu..."
5/5 ⭐⭐⭐⭐⭐
Kitap okumaya başladığımdan beri fantastik kitaplara özellikle vampirlerle ilgili olanlara hayranlığım vardır. Uzun zamandır okumak istediğim bir başyapıttı Dracula.🤩 Bu zamana kadar ki yazılan vampir kitaplarının, çekilen filmlerin hepsine ilham olan bir başyapıt hemde... Beklentim yüksek olarka başladım haliyle, ilk sayfalarda Jonathan Harker'in güncesi ile başlıyor kitap. Kendisini görevlendiren Peter Hawkins için Transilvanya yolculuğuna çıkıyor tabi ki diyarlara nam salmış Kont Dracula'nın şatosuna gitmek istediğini duyan herkesten tuhaf tepkiler alıyor. Gitmemesi için adeta yalvaranlar bile oluyor hatta ancak Jonathan bunlara bir anlam veremiyor.(Hepsinin sebebini yaşayarak öğrenecektir tabiki)
Heyecanı bir an bile bırakmadan, sevgiyi, dostluğun önemini, aşkı çok güzel bir şekilde anlatan bir kitap. Bu eski insanların birbirine olan saygılarını, tutkularını satırlarda okurken gerçekten hayran kaldım. Her ne kadar seni sevsem de Dracula, bu sefer insanların tarafını tuttuğum için kusura bakma. Üstelik bu güzel kitabı @dexpub 'ın korku edebiyatı klasiklerinden okumak başka bir keyifliydi. Bu tarz kitaplara merakınız varsa vakit kaybetmeden okumanızı tavsiye ederim, kitapla kalın.️
Bu dəfə kitab haqqında maraqlı məlumatları bölüşmək istəyirəm.
1. Drakula real şəxsiyyətə əsaslanır:
Kitabdakı Qraf Drakula obrazı, XV əsrdə yaşamış Vlad Tepeş adlı Valaxiya şahzadəsindən ilham alınıb. Onun qəddarlığı və düşmənlərinə qarşı amansızlığı Bram Stokerə ilham verib.
2. Əsər məktub və gündəlik formatındadır:
Bu roman ənənəvi şəkildə yazılmayıb. Müxtəlif qəhrəmanların yazdığı gündəliklər, məktublar, qəzet parçaları və teleqraflar vasitəsilə hadisələr tədricən açılır. Bu, oxucuda "hər şeyi öz gözlərinlə oxuyurmuşsan" hissi yaradır. Mən də bu tərzdə yazılan kitabları dəhşət çox sevirəm. Fərqli zövq verir.
3. Drakula ilk vampir deyildi:
Bu əsər ilk vampir romanı olmasa da, vampir janrını populyarlaşdıran başlıca əsər sayılır. Ondan əvvəl də vampir obrazları vardı, lakin Drakula bu obrazı "əfsanələşdirdi".
4. Əsərin adı əvvəlcə “The Undead” olacaqdı:
Bram Stoker ilkin olaraq romanına "The Undead" ("Ölməmişlər") adını vermək istəyib. Amma son anda “Drakula” adını seçib və çox düzgün qərar verib.
5. Bram Stoker heç vaxt Transilvaniyada olmayıb:
Kitab Transilvaniyada başlasa da, Stoker heç vaxt orada olmayıb. O, bu bölgə haqqında Britaniya kitabxanalarından topladığı məlumatlarla yazıb. Ancaq təsvirlər o qədər canlıdır ki, sanki orada doğulub.
Klassiklər niyə klassikdir? Çünki illər keçsə də, dişini hələ də bizə keçirə bilir...
Korku edebiyatını çok seviyorum ve kendisinden sonra gelen tüm vampir hikayelerinin esin kaynağı olan bu kitap korku severler için kesinlikle okunması gereken bir kitap. Hikayenin Romanya halkının o zamanki batıl inançlarından ve Kazıklı Voyvoda olarak bilinen, düşmanlarını kazıklara geçirip acı çekişlerini zevk içinde seyrederken ziyafet veren Eflak Prensi III. Vlad Tepeş hakkındaki inanışlardan yola çıkarak oluşturulmuş olması kitabın korku değerini artıran bir etken. Kitap kahramanların günlüklerinden oluşuyor ve olayların gelişmesi çok uzun sürüyor. Kahramanların olan biteni anlama sürecinin uzunluğu biraz sıkıyor okuyucuyu. Sonucun ise çok kolay ve ani olması heyecanı okuyucunun kursağında bırakıyor. Aynı şekilde kötülerin çok kötü oluşu ve vampirlerle savaşan karakterlerin çok iyi oluşu, birbirlerine karşı abartılı bir sevgi ve saygı gösterişleri, birbirlerine abartılı şekilde iyi davranışları da masallardaki iyilerin ve kötülerin keskin çizgilerle ayrılışını andırıyor, bu da kitabı biraz çocuklaştırmış ve gerçekçiliğini azaltmış ne yazık ki. Yaşamış bir kötüden ve halkın batıl inanışlarından yola çıkarak oluşturulan bir fantastik korku romanının bu şekilde basitleştirilip gerçeklikten uzaklaştırılması hayalkırıklığı oldu biraz. Ancak ne olursa olsun, Kont Dracula efsanesi her zaman yaşayacak, edebiyata, sinemaya konu olma konusunda hiçbir zaman modası geçmeyecek bir değer ve ilgi duyan herkesin okumasını tavsiye ederim.
Vampir kitapları denince akla gelen ilk isim Bram Stoker'dır. O, Eflak Boğdan prensi Vlad Tepeş hakkındaki söylentilerden esaslı bir roman çıkarmayı başarmış ilk yazardır.
Bilindiği üzere Osmanlı ile sürekli bir çekişme halinde olan Vlad Tepeş, nam-ı diğer Kazıklı Voyvoda, tarihe korkunç işkence ve idam yöntemleri ile geçmiş bir sadisttir. Onun korkunç şahsiyeti bir vampir efsanesinin doğmasına da sebep olmuştur. Bu kitap da bu efsanenin derli toplu hale getirilmiş ilk şekli sayılabilir.
İngiltere'de bir hukuk firmasının çalışanı olan genç avukat Jonathan, firmanın sahibi tarafından bir satış işleminin gerçekleştirilmesi için Romanya'ya Karpatlar'daki ürkütücü bir şatoya ve en az şato kadar ürkütücü Kont Drakula'ya gönderilir . Şatoda kaldığı süre içerisinde akla hayale sığmaz birtakım olaylara yaşar Jonathan. Kont Drakula, yüzyıllara yaydığı planıyla kötülüğünü dünyaya taşımak istemektedir. İngiltere'de çeşitli mülkler alıp orayı kendisine üs edinmek ister.
Elbette bu kötülüğe karşı da bir iyilik ittifakı oluşur. Hollandalı nörolog profesör Van Helsing, Bay ve Bayan Harker ( Mina ve Jonathan ),Doktor Seward, Lord Godalming ve Bay Morris bu ucubeyi dünya üzerinden silmek için zorlu bir mücadeleye başlarlar.
Türün ilk örneği olmasının getirdiği eksiklikleri saymazsak gayet güzel, keyifli bir kitaptı. Tavsiye ederim.