Dövüş Kulübü Kitap Bilgileri
Yazar: Chuck Palahniuk
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 21 dk.
Sayfa Sayısı: 224
Basım Tarihi: Temmuz 2020
İlk Yayın Tarihi: 2 Ekim 1997
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9789755393223
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Dövüş Kulübü Kitap Tanıtımı
İstenmeyen yağlar. Pahalı, butik sabunlar. Maaş çekleri, güzel bir ev, zarif mobilyalar. Yalnızlık ve yabancılaşma. Tüketimin susmayan arsız çağrısı. Yalanlar ve yalanlar. Nefret ve öfke.
İlk kez yayımlandığı 1996'dan beri bir yeraltı klasiği olarak anılan Dövüş Kulübü, yeni binyılın eşiğinde geçen bir anti-ütopya öyküsünü anlatıyor. Yaşadığı hayattan nefret eden, ölüm düşüncesini saplantı haline getirmiş, insani yakınlığı kanser dayanışma gruplarında arayan genç bir adam. Aynı dayanışma gruplarının bir başka müdavimi, toplum kaçkını bir genç kadın. Ve Tyler Durden; yalanlar ve mutsuzlukla dolu bir dünyaya kendi yöntemleriyle saldıran yarı çılgın bir kurtarıcı, baştan çıkarıcı bir intikam meleği. Tyler'in felsefesine göre, tüketim kültürünün uyuşturucu etkisinden kurtulmanın yolu, fiziksel acıyla tanışarak yeniden doğmaktır. Çok geçmeden, gecenin geç saatlerinde bar bodrumlarında toplanan gizli bir dövüş kulübü ülkenin dört yanını saracaktır. Ama Tyler'in dünyasında sınırlara ve kurallara yer yoktur. Kendi bedenini örseleyen bir müritler ordusu, toplum düzenini ve konformizmi imha etmek üzere Tyler'in peşine takılır...
Chuck Palahniuk'un ilk romanı, tüketim kültürüne, hırs ve üstünlük duygusuna, güzellik idealine ve iş dünyasına zehir zemberek bir eleştiri yöneltiyor. Palahniuk, karanlık bir mizahla desteklediği güçlü ve çarpıcı üslubuyla, yaşadığımız dünyanın çirkin suretine ayna tutuyor. Son on yılın en özgün, en sarsıcı romanları arasında sayılan Dövüş Kulübü'nü Türkçe'ye kazandırmaktan sevinç duyuyoruz.
Dövüş Kulübü Kitaptan Alıntılar
1. "Sevdiğimiz insanlar hakkında bilmek istemediğimiz o kadar çok şey var ki."
2. "Uykusuzluk böyledir işte. Kafandaki düşüncelerin hepsi bütün gece yayın yapar."
3. "Ve hayattaki tek kusursuz anınız sonsuza kadar sürmeyecektir."
4. "Bazen bir şey yapar ve belanızı bulursunuz. Bazen de yapmadığınız şeyler size belanızı buldurur."
5. "Her şey bir kopyanın kopyasının kopyası.Hiçbir şeye dokunamazsın ve hiçbir şey sana dokunamaz."
6. "Her gün işe gidiyorsun. Akşamları erken uyuyorsun ve bunun karşılığında aldığın tek şey koltuk takımı. Gerçekten acınası bir durumdasın."
7. "Bütün Umutlarımızı kaybetmek özgürlüktü."
8. "“Ancak her şeyini kaybettikten sonra “ diyor Tyler, “ canının istediğini yapmakta özgür olursun.”"
9. "“Eğer ne istediğini bilmezsen” diyor kapıcı,” bir bakarsın istemediğin bir sürü şeyin olmuş.”"
10. "Belki de kendimizi daha iyi bir şeye dönüştürmek için her şeyi kırıp dökmemiz gerekiyor."
11. "Bütün umutlarınızı kaybetmek özgürlüktü."
12. "Sevdiğimiz insanlar hakkında bilmek istemediğimiz o kadar çok şey var ki."
13. "Uykusuzluk böyledir işte. Kafandaki düşünceler bütün gece yayın yapar."
14. "Her gün işe gidiyorsun. Akşamları erken uyuyorsun ve bunun karşılığında aldığın tek şey koltuk takımı. Gerçekten acınası bir durumdasın."
15. ""Eğer ne istediğini bilmezsen" diyor kapıcı, "bir bakarsın istemediğin bir sürü şeyin olmuş.""
Dövüş Kulübü Kitap İncelemeleri
''Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız, bir amacımız ya da yerimiz yok. Ne büyük savaşı yaşadık, ne de büyük buhranı. Bizim savaşımız ruhani bir savaş. En büyük buhranımız, hayatlarımız.''
Dövüş Kulübü'nün ilk kuralı Dövüş Kulubü'nden kimseye söz etmemek olsa da bu kuralı çiğneyip bu incelemeyi yapıyorum.
Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere kitap sistem eleştirisi niteliğinde bir eser. Müthiş bir edebi dili yok ama bolca kara mizahı ve kararında bir argo dili var. En önemlisi hayat sorgulatma var. Tüketim toplumunu dibine kadar eleştirme var.
Bazen çevremizden ''Bir kitap okudum, hayatım değişti'' tarzı cümleler duyarız ya, bu kitap öyle bir kitap. İnsan bu kitabı okuduktan sonra yeni kararlar alabilir, hayatına yeni bir yön verebilir.
Basit bir dili var gibi görünse de okuması çok kolay bir eser değil. Sona doğru yaklaştıkça tüm parçalar birleşiyor ve o enfes finale ulaşıyoruz. Filmini hiç izlememiş bir kişi bu kitabın sonunda kesinlikle şok olacağı bir gerçekle karşılaşacaktır. O yüzden kitabın büyük bir bölümünde bu motivasyonla sabredebilir.
Keyifli okumalar. Bu kitap hayat sorgulatır.
Ya da bu kitap hayatın kendisidir?
Yeraltı edebiyatı klasiklerinden, çok geç okuduğum bir kitap..
Çok geç diyorum çünkü bu eserin filmini yıllar yıllar önce izleme fırsatı yakaladım fakat kitabı okumaya elim gitmedi. Dedim şimdi okuyayım bakayım kitabı hakkında da bir fikrimiz olsun.
Filmi de yani, balon.
İzlerken bazı yerlerine hayran kalsam da çoğu yerinde gözlerimi devirdiğimi hatırlıyorum. Çünkü izlemeden, okumadan size zaten seveceğiniz mesajıyla yayınlanıyor. Çok sıra dışı, inanılmaz bir fikir ve orijinal bir içerik... gibi. İnsanlar da haliyle daha izlemeden Marla'ya ve diğer çift karakterliye aşık oluyor. Hepsi için gözlerimi bir daha devireyim. Haydi sıra dışı olalım diye, her b.ku yapalım. Tıpkı son zamanlarda çok başarılı bulunan I May Destroy You dizisi gibi, zira sıra dışı olmak adına her şeyi bünyesinde barındırıp gözümüze soka soka mesaj vermeyi seviyor kendisi. Haydi bir koşu bunu da izleyin. Tam sizlik.
Kitaba gelecek olursak hiçbir şeyini sevemedim. Linç mi edeceksiniz sorun değil :)
Fikir güzel ama anlatım maalesef benim için sınıfta kaldı. Soğuk bir atmosfer, orijinal olacağım diye kurulmuş cümleler ve sıkıcı bir anlatım.
Bu sene
ve
kitaplarını da okumayı düşünüyorum ama umarım onlarda biraz daha keyif alabilirim.
Herkese selam ;
Kitapla yolumuzun kesişme durumu biraz spontane oldu.. sabah motorla işe giderken yolda yerde duruyordu kitap, sonra durdum ve aldım. Yaklaşık iki ay kadar işyerimde çekmecede durdu. Okunacak başka kitaplarım vardı ve onlara öncelik verdim.
Yazarın daha önce
kitabını okumuştum ve fena değildi diye kalmıştı aklımda. Çok uzun zaman geçti tabi unutmuştum da biraz içeriğini. Yeraltı edebiyatı severim sevmem değil ama, yeraltı edebiyatı her ruh halinde okunacak bir tür değil benim için.. çünkü dili ağır, okurken düşündüren cinsten.. okuyanlar bilir. O yüzden kafamın rahat olduğu dönemlerde okumayı tercih ederim hep.
Doğru dönem bu aralarmış sanırım okudum ve bitti. Yazarın zaten 2/3 kere yayın evine gonderip ret aldığı bir kitapmış dövüş kulübu.. pes etmemiş ve ısrarla daha karanlık yazmış ve tekrar göndermiş derken sonunda basılmış ve patlamış.
Hayatın içerisinde ev, iş, kariyer, mobilyalar vs derken kendini tamamlayan ama tamamlayamamış insanların, kendilerini kabul ettirmeye çalışma çabası gibi geldi bana.. çok uzun yorumlar yapılmış içeriği hakkında ama beni çok etkileyen bir içerik olmadı yaa.. hani bir
değildi benim için.. Sanırım ben yeraltı edebiyatını Türk yazarlardan daha çok seviyorum. Kitaptan aldığım alıntılar oldu ama bu kadar popüler olmuş bir kitaptan beklentim daha yüksekti sanırım ve bir tık altta kaldı benim için.. tabi her okuyan kişi için hissiyat farklıdır.. benim içinde bulamadığım şeyi bir başkası bulabilir.. o da mümkün..
Sevgiler.
Ne çok kötülük barındırdığımızı çoğu zaman farketmeyiz. Sanki dışarı akacak bir kaynak bulana kadar birikir ve saklanır içimizde. Asırlardır akan pınarlara kaynaklık eden dağlar gibiyiz. Bir taraftan akarken içimizden kötülükler bir taraftan da doldurmaya devam ederiz. Herkes farklı bir isim sıfat takar bu içinden akan pınarlara. Kimisi 'şeytana uydum' , kimisi de 'aslında onu yapmak/demek istememiştim' adını koyar bu pınarlara. Kimisi 'içimizdeki Kabil' kimisi de 'mephisto' demiş. Kimileri de asırlardır değişik riyazat ve meditasyonlarla bu pınarları kurutmaya veya değiştirmeye çalışmıştır. Kimin başarılı olduğunu da doğrusu bilmiyorum.
Ama şunu çok net biliyorum ki yeryüzünde ki tüm kötülüklerin kaynağında 'insan' ın olduğunu, insanın adının anıldığı anda bile yeryüzünde 'fesat ve bozgunculuk' ile aynı anlama geldiğini meleklerin ürpertisinden öğrendiğimi biliyorum. Bilmediğim ise insanın içindeki o 'Allah' ın bilip de bizim bilmediğimiz, bilemeyeceğimiz şeyler.
Zaten insan içindeki kötülüğe kapılıp gider sonra da çırpınır kurtulmak için. Tutunmaya çalışır kıyılarına, dal arar etrafında, içine düştüğü gayya kuyularında bir ip gözler. Sonra ahd verir iyi olmaya, yok edeceğine kötülükleri. Ama kötülükleri yok etmek için de yine kötülük işler. Böyle gider sarmalın içinde dolanıp durmaya.
Kötülük problemine, çağımız insanın içine düştüğü çarpıklıklara 'kötülük' kadar keskin bir dokunuş. İçinde biraz da kendini bulduğunuz, biraz da yapmıştım ben de bunu ya da aynı yapmak istediğim şey dediğiniz kötülüklerin /iyiliklerin kitabı. Bakalım Habil kadar mı masum Kabil kadar mı masumuz.
Kitap biter, ardından eskimiş ince karton kapak kapatılır. Bu neydi şimdi. Gerçek miydi? Gerçek olamayacak kadar olağanüstü müydü? Şu patlayan havai fişeklerin renklerini ben seçemiyorum da beynim birazcık lapamsı halde. Derin nefes al ve gözlerini yum.
Uyanırsın. Cart kırmızı, trafik ışığı. Ben Marla'nın yamuk sürülmüş rujuyum. Hiç bu kadar hiç olmamıştım hiçliğin içinde varların ardında kalan hiçlerin peşinde koşarken. Materyal olmayan bir taşa takıldı ayağım ve sendeledim. Tam dengemi kuracağım Tyler bir çerme taktı ki sıcak metal tadı bütün ağzıma yayıldı. Gözlerimi açtığımda tepemde sigarasını tüttürüyordu. ''Kalk ayağa ve şu lanet sabunları paketlemeye devam et!'' dedi Tyler Dunden.
Uyanırsın. Hızlandıkça bulanıklaşan mahşeri koridor. Ben Bob'ın terlemiş koltuk altlarıyım. Ensemden sağrı kemiğime kadar süzüldü ecel terleri. Sırılsıklamım ve tirtiyorum. Aşk mı yoksa var/hiç olmak arasında kalmanın verdiği korku mu bu?
Uyanırsın. Freni tutmayan SUV. Ben tamirci çocuğun makine yağlı ingiliz anahtarıyım. Nereye toslayacağımı, hangi civatayı sıkıp, gevşeteceğimi bilemiyorum. Cesedinin yakılmasında gerekli odunların parasını çıkartmak için dilenen yaşlı guru gibiyim.
Uyanırsın. Kaosun en sıcak ve yoğun noktası. Ben Parker-Morris Binası'nın inflak eden kolonlarıyım. Etrafımda orgazmı bana odaklayan setler var. Boğuluyorum kendi cerahatımda. Ölüm tatlı geliyor. Hiçlik korkutmuyor. Yaşamak için önce ölmek gerek. Ben bunu biliyorum. Çünkü Tyler bunu biliyor.
Hiç uyanmamışsındır.