Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Doppler - Erlend Loe | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Doppler Kitap Bilgileri


Yazar: Erlend Loe
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 31 dk.
Sayfa Sayısı: 124
Basım Tarihi: Mayıs 2024
İlk Yayın Tarihi: 2004
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: Norveççe
ISBN: 9789750835292
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Doppler Kitap Tanıtımı


“Merak uyandıran, huzursuz eden, duygu yüklü bir metin; yazar için yeni bir sanatsal başarı.”

-Stein Roll, Adresseavisen

“Loe’nun Naif. Süper’den bu yana yazdığı en iyi kitap.”

-Sindre Hovdenak, VG

“Uzun zamandır yayımlanan en komik kitap.” -Michael Nilsen, Politiken



Babam öldü.

Dün bir geyik avladım.

Ne diyebilirim.

Ya o ya ben, birimiz canından olacaktı.



Andreas Doppler: Bir başarı abidesi! İki çocuklu başarılı bir aile babası; başarılı bir tadilattan geçmiş güzel bir evi ve çok başarılı olduğu iyi bir işi var. Bir gün ormanda dolaşırken bisikletten düşüyor. Otların arasında yarı baygın bir halde uzanırken, uzun zamandır hissetmediği bir huzur doluyor içine: Neredeyse hiç tanımadığını fark ettiği babasının ölümü iyiden iyiye içine otururken, yeni banyo için fayans seçimi gibi banal düşüncelerden ve beynini kemiren o anlamsız çocuk şarkılarından kurtuluveriyor.



Birkaç gün sonra işini, evini ve ailesini terk edip ormana taşınıyor. Doğa güzel, karanlık ve derin; ayrıca Bongo var: Kendini geyikten başka her şey sanan ve kart oyunlarından zerre kadar anlamayan bu afacanla bir “avcı toplayıcı” gibi yaşamaya çalışan Doppler, yağsız süt krizine girince, bir adım daha ileri gidip takas ekonomisine geçiyor...



Norveç’in en çok okunan yazarlarından Erland Loe, 1969'da, Norveç’in kuzeyindeki Trondheim şehrinde doğdu. Normal bir Norveçli çocuğun gitmesi gereken bütün okullara ve birkaç tane de çocuk yuvasına devam etti. Öğrenci değişim programı çerçevesinde Fransa’da bulundu. Ayrıca üniversitede sinema ve edebiyat eğitim gördü. Askere gitmeyi reddedip sivil kuruluşlarda zorunlu hizmette yer aldı. “Stella Polaris” tiyatro topluluğunda her işe koşan adam olarak çalıştı. Kurt Kudurdu adlı çocuk kitabı 2001'de, Kadının Fendi adlı romanı 2007'de beyazperdeye aktarıldı. Senaryosunu yazdığı “Varoluş Mücadelesi” adlı dizi film, NRK kanalında halen gösterilmektedir.

(Aschehoug Ödülü, 2013)




Doppler Kitaptan Alıntılar


1. "Başkalarına söylenecek o kadar çok laf varken, ben bunların bir tanesini bile
söylememişim. Aslında söylenecek pek fazla bir şey olmadığının
canlı kanıtı benim. Kendimle gurur duyuyorum."




2. "Yalnız doğar, yalnız ölürüz."




3. "Hayat bana doğruyu gizlersem başıma kötü şeyler geleceğini öğretti, o yüzden lafı evirip çevirmeden söylüyorum..."




4. "Kendi kendimeyken bile, akıllı olmamaya karar vermişken bile akıllıyım. Bu bir hastalık.."




5. "•
Kafama taktığım en son şey insanların ne düşündüğü. Ne düşünürlerse düşünsünler."




6. "Kafama taktığım en son şey insanların ne düşündüğü.."




7. "“Yalnız doğar,yalnız ölürüz. Buna bir an evvel alışmak lazım.”"




8. "“Yalnız doğar, yalnız ölürüz. Buna bir an evvel alışmak lazım.”"




9. "Artık kafama takmadığım çok şey vardı."




10. "Yalnız doğar, yalnız ölürüz. Buna bir an evvel alışmak lazım."




11. "Çok acıklı.
İnsan bir var, bir yok. Bir gün var, bir gün yok."




12. "“Bu çok, çok kötü bir dünya. Sana kendini savunma fırsatı bile tanımadan iyi niyetini sorguluyorlar.”"




13. "Bu çok, çok kötü bir dünya. Sana kendini savunma fırsatı bile tanımadan iyi niyetini sorguluyorlar."




14. "Ne kimseyle konuşacak ne de kimseyi affedecek hali var."




15. "Hepimiz dünyadaydık. Sıramızı savdık, elimizden geleni yaptık ama yine de faydasız bir biçimde faydasız olduk."





Doppler Kitap İncelemeleri


İlk defa Norveç edebiyatından bir kitap okudum ve kitap kendimi gerçekten de kış günü Norveç'in dağlarında, ormanlarında hissettirdi. Bu çok hoş bir duyguydu. Kitabın kapağında muhteşem bir geyik resmi var, benim ilgimi çeken bu olduğu için kitabı okumak istedim. Tabii konusuna baktıktan sonra. Doppler ile birlikte bende çadırda kaldım, avlandım, yiyecek topladım, totem direği yaptım, hırsızlık yaptım.

Doppler ilginç bir kişilikti. Evine giren hırsıza kim kahve ikram edip onunla sohbet eder ya da başkasının evine hırsızlığa girdiğinde ev sahibiyle dost olur. Kim bir yavru geyikle arkadaş olur. Bunları ancak Doppler yapar işte.

Bir gün ormanda düşmesinden sonra hayatın karmaşasını, işini, ailesini, arkadaşlarını arkasında bırakıp ormanda tek başına yaşama kararı alır. Bundan mutludur da. Hiçbir şeyi, hiç kimseyi özlemez. Ormanda avladığı geyik etlerini, kendi ihtiyaçlarına karşılık takas etmek ister. Hayatın modern düzenine rest çekmiştir. Takas yönteminin geri gelmesini savunur. Bir alıntı paylaşmıştım: "Medeniyete geri dönmeyeceğim lan!" der. Aslında her şey güzel fakat karısını yeni doğmuş bebeğiyle bırakıp gitmesini asla affedemem. Biraz spoilerlı bir içerik oldu fakat bunları bilseniz de rahatlıkla okursunuz kitabı.

Kitabın yazım dili, anlatımı çok hoş. Doppler'ın ağzından okuyoruz ama oldukça samimi. Kitabın en sevdiğim yanı da bu oldu. Captain Fantastic filmini andırıyor birazcık. Onda da ormanda yaşayan bir aile var onların hikayesini izliyoruz. Bu filmi ve bu kitabı oldukça beğendim. İkisini de öneririm.

Keyifli izlemeler, keyifli okumalar. :)




Saatin önemi yok, kitap gitmişken sıcak sıcak gireyim yorumunu dedim.
Öncelikle Doppler'ın benim için değeri büyük çünkü 18 Kasım'da İstanbul Tüyap Kitap Fuarı'nda olacağımı ve hiç kitap almayacağımı anlattığım bir ileti paylaşmıştım. Tayfun da - etiketleme var mı burada, varsa ben bilmiyorum 🤔- yorum yapıp belli mi olur birisi hediye eder demişti. Ertesi gün fuara gittiğimde karşılaştık, daha doğrusu beni bekliyormuş kitap hediye etmek için. Hediye kitaplardan biri de buydu. Çok şaşırdım ve çok da mutlu oldum. Buradan tekrar teşekkür ederim, mahcup oldum gerçekten.
Norveç'te yaşayan Doopler babasının ölümünden sonra bir gün bisikletle ormanda gezerken düşüyor ve kafasını vuruyor. Daha sonra bir tür aydınlanma yaşayıp ormana yerleşmesi gerektiğine karar veriyor. Sebebi ise çok net: insanları sevmiyor.
Ailesini geride bırakıp çadırını topluyor ve ormana yerleşiyor. Yalnız günler geçirirken annesini öldürdüğü yavru bir geyik ayrılmıyor bizimkinin peşinden.
İşte böyle başlıyor ve devam ediyor kitap. Ailesiyle ara sıra görüşüyor elbette, hatta daha sonra kendine - o bunu istemese de - arkadaşlar da ediniyor.
Ben kitabı sevdim, altını çizdiğim ve çoğu zaman güldüğüm çok yer oldu. Doppler dinlemesi keyif veren bir karakterdi. İnsanlar ve daha birçok şey için çıkarımlar yaptığı cümleler çoğu zaman hoşuma gitti.
Birkaç noktada fikir ayrılığına giriyoruz sadece.
Devam kitabı da varmış, okurken bana keyif veren bu değerli kitabın elbette devamını da alacağım.
Tavsiye ederim, kısa sürede bitirebileceğiniz bir kitap.




"Doppler,Volvo Kamyonlar ve Bildiğimiz Dünyanın Sonu" üçlemesi ile huzurlarınızdayım.

Tek tek değil hepsini birden anlatmak istedim.Çünkü birbirine bağlı hepsi.Birbirinden özel...
Herşey babamın ölmesiyle başladı.Babam öldükten sonra bazı şeylerin daha çok farkına vardım.Eşya,iş ve modern hayata olan köleliği geride bırakmak tamamiyle orman hayatı yaşamak istedim.Bu seçtiğim hayatta tek dostum geyikti.Arkadaşım,dostum ve dert ortağım.

Bu seçtiğim hayatta maceradan maceraya atıldım.Herşey yolunda giderken Norveç topraklarından uzaklaşıp İsveç topraklarına gitme isteğimi bir türlü bastıramadım.Bu sefer iki kişi yerine üç kişiydik ve oğlum da bize katıldı.Orada yaşlı ormanda yaşayan bir kadınla tanıştım ve gelsin maceralar.O tanıştığım yalnız yaşayan kadın ve komşusu gelişimime çok katkı sağladı.Neler öğrendim neler...Özgürlüğün dibine vurdum.

Ve artık dönüş zamanı geldi çattı.Üç sene sonra evim ve ailem bıraktığım gibi değildi.Farklı bir renkte ki mavi bir ev çocuklarımın ve eşimin yanında yabancı bir erkek karşıladı beni. Uzun süre uzaktan gözlemledim onları.Sonunda aileme kavuştum eskisi gibi birlikte yaşamaya başladık ama...

Hiçbir şey orman hayatından önce ki gibi olmuyordu olamıyordu....
Hayata bir türlü tutunamamı ve ne tür maceralar yaşadıklarıma kulak verir misiniz?
Anlatacak çok şeyim var çünkü
Bekliyorum sizi...




"Babam öldü. Dün bir geyik avladım. Ne diyebilirim? Ya o ya ben, birimiz canından olacaktı." diyerek kitaba başlayan Loe, bana Camus-Yabancı'nın girişini hatırlattı. Ölüme karşı kayıtsızlıktan ziyade insanlığa karşı duyulan kayıtsızlık ve tahammülsüzlük demek daha doğru olur sanırım. Andreas Doppler, bir gün bisikletten düştüğünde huzurun olduğu yeri buluyor, insanlardan uzak kalabileceği ormanı. İnsanlardan hoşlanmayan Doppler, burada Bongo ismini verdiği bir geyiğin annesini öldürüp etini uzun süre kullanıyor. Bongo ile birlikte yaşaması bir süre sonra mümkün olmuyor tabii. Eşi ve birtakım sorumlulukları peşini bırakmıyor...
Doppler karakterini o kadar çok sevdim ki... Şöyle bir düşününce, Doppler'in güzel bir işi, ailesi ve iki çocuğu var. Pek problemli bir hayatı yok gibi. Ancak onun problemi insanların, onların yaptıkları ve söyledikleri. Doppler'in ilginç bir karakteri olduğunu da söylemek gerekli, hırsızla ve hırsızlık yaptığı evin sahibiyle arkadaş olması da bunun en büyük sebeplerinden birisi.
İnce bir kitap olsa da içinde kendinize dair çok şey bulacağınıza eminim... Ben kitabı severek okudum, bu yüzden size de okumanızı tavsiye ediyorum. Bu arada devam kitabı da varmış "Bildiğimiz Dünyanın Sonu" isimli, onu da okumayı düşünüyorum.




Doppler-Erlend Loe (124 S.)

Erlend Loe’ın 3 serilik eserlerinin ilki Doppler. Aslında özgürlüğün ve sıradanlığın bir sırrı olduğunu anlatacakmış gibi başlayıp, pek aynı heyecanla ilerleyen bir kitap değil. Fakat Doppler karakteri bize hayatın anlamını, zamanımızı ve gücümüzü harcadığımız şeyleri sorgulatacak cinsten bir kitap. Babasının kaybını düşünüp ölüm kavramına aymasıyla başlayan bir varoluş sorgulaması da diyebilirim. Tüm vasıflarını bir kenara bırakarak kalabalıktan uzaklaşma, doğada yaşama isteği duyup bunu tam manasıyla yapamasa da keyif aldığı bir kaç noktada başarabildi. Aktarılmak istenen mesaj anlaşılanın aksine ekonomik düzen ve sorumlulukları değiştirmek değil, doğada bir toplum yaratmak da değil. Dünyanın geri kalanı onu ilgilendirmiyor. Daha çok bencillik üzerine kurulu bir hikaye. Hayatındaki sahteliği normalleştirmek yerine doğadan payını almaya çalışan biri Doppler. Kısacası bu kitapta bir nevi popüler sosyal akımın ve modern dünyanın eleştirsel betimlemeleri yapılıyor. Hikaye akıcı bazı yerlerde aktardığı şeyler tebessüm ettiriyor. Keyifli bir kitap ve yazar bana kalemini sevdirdi. Üçlemenin ikincisiyle Erlend Loe okumaya devam edecektim amaa ikinci kitabın Türkçe çevirisi olmaması beni üzdü. Üçüncü kitap olan 116 sayfalık “Bildiğimiz Dünyanın Sonu” çevrilmiş. Her ne kadar iki kitabın bağımsız bir anlatıma sahip olduğu söylense de elin üçüncü kitabı okumaya gitmiyor maalesef.‍️Erlend Loe okumaya ikinci kitabın çevirisini bekleyerek ara vereceğim.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: