Dokunmadan Kitap Bilgileri
Yazar: Nermin Yıldırım
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 4 dk.
Sayfa Sayısı: 320
Basım Tarihi: Mart 2017
İlk Yayın Tarihi: Mart 2017
Yayınevi: Hep Kitap
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786051920429
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Dokunmadan Kitap Tanıtımı
Adalet, yirmi dokuz yaşında genç bir kadın. Hayata ve insanlara dokunmadan, ne mutlu ne mutsuz, öylesine yaşayıp gitmektedir. Ta ki doktoru, ölümcül bir hastalığa yakalandığını söyleyene dek...
Hastalığı için kendini suçlayan Adalet, hayatını didik didik ederek, ilk günahını, masumiyetini kaybettiği ilk gerçek suçunu bulmaya çabalar. Bu uğurda çıktığı yolda kendiyle de, içinde yaşadığı ülkeyle de yeniden tanışacaktır.
Dokunmadan, kahramanın hayatı sorguladığı, değişimi yaşadığı ve belki de aşka rastladığı sürükleyici bir yolculuğa davet ediyor okuru.
Dokunmadan Kitaptan Alıntılar
1. "“Kimseden sevgi dilenme. Dilencilere kıymetli bir şeyini vermez hiç kimse.”"
2. "“Geçmişi hatırlamanın kime ne faydası var? İnsan bir yere gidecekse önce geldiği yeri unutacak”"
3. "NE ARADIĞINI BULSAN, ARADIĞINI DA BULACAKSIN."
4. "Neresi olduğunu bilmediğim bir yerim sızlıyor."
5. "“… Sırlar kırılgandır. Çünkü taşıyan kırılgandır. Sırrın sahibi bazen canı pahasına taşır ve saklar sırrı. Ama sonra paylaştığı kişi aynı özeni göstermeyebilir. Bozuk para gibi harcayıp önüne gelene anlatabilir ya da daha bile kötüsü, unutabilir.”"
6. "“Neresi olduğunu bilmediğim bir yerim sızlıyor...”"
7. "“Peki o zaman inciten kim,kim kırdı bunca insanı?”"
8. "“Kimseden sevgi dilenme.Dilencilere kıymetli bir şeyini vermez hiç kimse...”"
9. "“Çok istenen hiçbir şey olmaz,çok beklenen hiç kimse gelmez ve gerçek aşklar katiyen mutlu bitmez.”"
10. "Susmanın bir ifade biçimi olduğunu savunmuyorum.Ben sadece anlatmayı denemekten vazgeçtim..."
11. "Kimseden sevgi dilenme. Dilencilere kıymetli bir şeyini vermez hiç kimse."
12. "Hayatı boyunca tüh’lerden kaçarken keşke’lere tutulmuş biriydim."
13. "Bazı varlar var sayılmaz..."
14. "“Yaşamaya çalışmak;biz ölümlülerin ekseriyetle yaptığı bu...”"
15. "‘Kimseden sevgi dilenme. Dilencilere kıymetli bir şeyini vermez hiç kimse.’"
Dokunmadan Kitap İncelemeleri
Nermin Yıldırım'ın okuduğum ilk kitabı oldu Dokunmadan... Yazarın kaleminin kelimelerle adeta dans edişine hayran kalmamak elde değil ve bölüm başlarında ki alıntılar da kitabı zenginleştirmişti. Sayfalar ilerledikçe hiç bitmese diye içimden geçirdiğim bir kitap olmuştu. İncelemesi geç gelen bir kitap olsa da etkisi güzel olan kitaplardandı.
"Birine susmasını söylediğinizde sesine, gitmesini söylediğinizde kendisine hasret kalabiliyordunuz."
"İnsan kendini sevmeyi bilmeyince, başkalarınca sevilebileceğine de ihtimal veremiyor işte."
"Konuşmanın alışmak, alışmanın da sevmek gibi yan etkileri oluyor. Ama siz insanlar da ne kolay alışıyorsunuz be. Yabancılara bile. Hatta hep yabancılara. Sonra aslında hiç gelmemiş birilerinin gidişine üzülerek geçiyor hayatınız."
Dokunmadan, 29 yaşındaki Adalet'in ölümcül bir hastalıkla mücadele ederken, yaptıklarından ve biraz da yapamadıklarından kendini suçlar. İlk günahını düşünür ve çocukluğunda yaptığı kötülük yüzünden kötü durumların başladığına karar verir. Çocukken komşu apartmanın kapıcısının gariban oğlu Mahsun'un sahip olduğu tek oyuncağı, tek gözlü ayısı Muhlise'yi elinden alır. Yıllar sonra Mahsun'u bulmak için yollara düşer, yanında da tek arkadaşı Hülya. Tesadüf demek istiyorum, Mahsun'u ararken Sadi Seber onlara eşlik eder. Daha fazla cümlem olsa da spoiler vermek istemiyorum...
Ve gerisi kitapta saklı kalsın. (Sonu çok ters köşe bitiyor.) Acaba şimdi ne olacak nasıl bitecek diye tahminler yürütürken beklemediğim şekilde bitti kitap.
Inceleme yazmayı düşünmüyordum:)
Ama yazar öyle bir yazmış ki.. dayanamadım.
Elim gitti,kalbim gitti,ruhum gitti , gönlüm gitti ..
gitti de gitti ..
Kitabın içeriğini yazmayacağım,okuyun sizin de kalbiniz erisin:)
Çok etkileyiciydi... elimden gelse daha ne kadar alıntılar paylaşırdım ama neyse:)
Bugün paylaştığım alıntı çokluğundan bütün takip kitap dostlarından helallik istiyorum:)
Cümleler içimi eritince ,yazar her cümlede kalbime dokununca benim tepkim de böyle oldu...
Kitap bitsin istemedim,o kadar güzeldi.
Kendimden çok şey buldum..Siz de eminim bulacaksınız..
Ha bu arada unutmadan!! çocuklarınıza, sevdiklerinize , aşkınıza bol bol dokunun e mi !!
Bu dünyadan usulca giderken onlara dokunarak sevginizi hissettirerek gidin.. Eğer yapmazsanız onları bu hayatta daima eksik bırakmış olacaksınız haberiniz olsun..
Kitabı herkese gönülden, yürekten tavsiye ediyorum..
Son olarak affınıza sığınarak yine bir alıntı paylaşayım:) Ama bu son haa:)
"Bir hayatım daha olsa, korkmadan dokunmak için yaşardım onu.
Bir keklik beslerdim ellerimle, varsın uçsun sonunda. Bir çiçek büyütürdüm, varsın solsun sonunda.
Bir omuz ısıtırdım, varsın gitsin sonunda. Dokunurdum. Ben eriyene dek, o eriyene dek, biz hiçleşip karışıncaya dek bu derin boşluğa, dokunurdum. Ama yok bir hayatım daha.
Bir hayat daha yok.
Yok..."
Sakın geç kalmayın...Dokunun kalplerine!!
Sevgili yazarımız
'a gönül dolusu selam olsun..Iyi ki yazmış,nolur yazmaya devam etsin..
Okur olarak tüm samimiyetimle söylüyorum,bana inanılmaz duygular yaşattığı için sevgili yazarımıza müteşekkirim..
Herkese keyifli okumalar dilerim..
Samimiyetin dibine vuran, okurken sizi yer yer gülümseten yer yer hüzünlendiren ve bu ikisini çok güzel harmanlayan Nermin Yıldırım kitaplarında hep kadın kahramanların yaşadığı sorunlar, onların hayata bakışı adeta kadınların sesi olacak yazılarıyla karşımıza çıkar.
Bu kitabında da Adalet bir hastalık uğrayışıyla sahnededir ve bu durum hayatını sorgulatır. Derdi ben nerde hata yaptım da başıma bu geldi düşüncesidir. Suçluluk psikolojisini yaşamak öyle ağır ve hayatının merkezindedir ki bütün hayatını bu yönetmiştir. Kendince ilk hatasını bulur ve düzeltmenin yoluna gider ve bu yolculuk ona bambaşka kapılar açar. Ancak o kendi derdinden karşısına çıkan güzellikleri göremeyecek kadar içine kapanmıştır. Sevilmeyen bir çocukluk insanları sevmeyi de öğretememiş hep bir olmamışlık her şeyin altında bir şey aramaya yöneltmiştir onu. Adeta suya sabuna dokunamayan birine dönüşmüştür. Karşısına onu gerçekten sevecek insanları dahi yersiz şüpheleriyle kendinden uzaklaştırır. Yalnızlığı öyle derin ve öyle acıklıdır ki hayatta bir başınadır. Bir başınalık…Tarifi zor acılardan geçen insanlar bana da hep dokunmuştur.
Hiç değilse hikayenin sonunda Adalet’in yüzü gülsün isterdim ancak hayat yine Adalet’e bir gülle indirir. Beni gerçekten çok sarsan bir kitap oldu. Bazı karakterlere sarılmak istersiniz, hem de yürekten.
Adalet’e selam olsun ve tabiki kadınların gücü adına yazarımız Nermin Yıldırım’a.
Karakterleriyle, konusuyla, anlatımıyla keyif alarak okuduğum yer yer hüzülendiğim bir roman Dokunmadan. Yazar ile tanışma kitabım ve harika bir başlangıç yapmış oldum yazarımızın bu romanıyla. Umarım diğer kitapları da bu kitap kadar etkiler beni.
Romanın adı, karakterleri, konusu, romanın toplumsal dokusu… her şeyiyle etkileyiciydi, etkilendim…
Romanda çok fazla isim kalabalığı yok. Zaten baskın olan Adalet, Sadi Seber (adamım:) ve Hülya.
Aralarında geçen konuşmalar o kadar güzeldi ki okurken kendimi tutamayıp ufaktan kahkaha atmış olabilirim.
Bununla birlikte;
Bir dünya çizerdim tuvale. Dünyanın yarısına gökkuşağı renkleri hakim olurdu diğer yarısına ise karanlık. Kitabı kapattığımda böyle bir resim geldi gözümün önüne. Farklı bir his…
Adalet 29 yaşında ve ölümcül bir hastalığa yakalanıyor. İçindeki suçluluk duygusunu atamadığından ilk kötülük yaptığı kişiyi bulmak için yola koyuluyor Hülya ile. Onlar yolculuk yaparken siz de kendi içinizde yolculuk yapıyorsunuz, düşünüyorsunuz, sorguluyorsunuz; hayatı, dünyayı, kendinizi, yaptıklarınızı, yapmadıklarınızı, keşkelerinizi…
Ölüm, yaşam, görmezden gelme, yalnızlaşma, kendi içine kapanma, hayattan soyutlanma, sessiz kalma, aşk gibi konuların işlenme şekli de romana derinlik kazandırmış.
Benim düşüncelerim bu şekilde :)
Keyifli okumalar diliyorum…
•
Kitabı az önce bitirdim ve şuan çok şaşkınım. O kadar şaşkın ve heyecanlıyım ki duygularımı direkt sizlere aktarmak istiyorum. Kitap beni çok şaşırttı. Sağ gösterip sürekli sol vurdu ve bu durum ilgi çekici gelmeye başladı. En azından benim için.
Kitaba başlarken heyecanlıydım çünkü bu kitabı yanlış hatırlamıyorsam 7 veya 8. Sınıfta okumaya çalışmıştım ve ilk beş sayfasından sonra devam edememiştim çünkü dili ağır gelmişti. Daha sonra tekrar okumaya hiç çalışmamıştım. Aradan o kadar zaman geçtikten sonra ablamın da tavsiyesi üzerine tekrar bir okuyayım dedim.
Açık olmak gerekirse kitabı okumaya başlarken fazla bir albenisi yoktu. Hoşuma gitmedi diyemem ama çok sürükleyici de değildi. Okuduğum zaman devamı geliyordu fakat bırakıp tekrar başlayacağım zaman pek okuyasım gelmiyordu. Belki de bu yüzden bu kadar uzun süre oyaladım kendimi. Ama şuan fark ediyorum ki kitabın asıl kısmı zaten ortalarıymış. Kitap sürekli düşündürten, insani duyguları ve sorumluluklarımızı sorgulatan güzel bir kitap. Karakterle birlikte yeni şeyleri bende keşfediyordum ve açıkçası baş kahraman gibi bilmediğim yaraları ortaya çıkartıp aynı zamanda iyileştiriyordum.
Kitabın en can alıcı noktası ise sonuydu. Okurken hayretler içinde kaldım. Bir yandan mutlu olurken diğer yandan üzüldüm. Bu karmaşık duyguları aynı anda bana yaşatan bu kitabı ben gerçekten beğendim.
Bunlar benim naçizane fikirlerim tabi ama sizler de bu kitaba bir şans verebilirsiniz diye düşünüyorum.
“Dünya dedim, kuyuysa bile, ille de düşecek değiliz ya.”
•