Doğu Yolculuğu Kitap Bilgileri
Yazar: Hermann Hesse
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 13 dk.
Sayfa Sayısı: 78
Basım Tarihi: 28 Haziran 2019
İlk Yayın Tarihi: 1932
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750726101
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Doğu Yolculuğu Kitap Tanıtımı
"Doğu'ya yolculuk ediyorduk, ama Ortaçağ'a, ya da Altın Çağ'a da yolculuk ediyorduk. İtalya'dan, İsviçre'den geçiyorduk, ama bazen de geceyi onuncu yüzyılda geçiriyor, atalarımıza, ya da perilere konuk oluyorduk. Tek başına kaldığım zamanlarda kendi geçmişimden mekanlarla ve insanlarla sık sık karşılaştım, eski nişanlımla Ren'in yukarılarındaki orman kenarında dolaştım. Sonra herhangi bir vadide grubuma yeniden katıldığımda, Cemiyet şarkılarını dinleyip liderler çadırının karşısına kamp kurduğumda anlıyordum ki çocukluğuma yaptığım gezinti, ya da Sanço'yla at binmem de bu yolculuğun bir parçasıydı; çünkü bizim tek hedefimiz Doğu'ya varmak değildi, daha doğrusu bizim Doğu'muz salt bir ülke, ya da coğrafi bir yer değil, ruhun yurdu ve gençliğiyle, hem her yerdi hem de hiçbir yer, tüm zamanların yekvücut olmasıydı."
Hermann Hesse'ın, ilk gençlik yıllarından beri hayranı olduğu Doğu ve Doğu felsefesi, mistisizmi ve hayat görüşü, onun pek çok kitabının temelini oluşturmuştur. "Doğu Yolculuğu" yalnızca, Hermann Hesse'in değil, Alman dilinin de en güzel, en şiirsel anlatılarından biri.
(Arka Kapak)
Ödüller : 1946 Nobel Edebiyat Ödülü
Doğu Yolculuğu Kitaptan Alıntılar
1. "Nazik insanlara pek sık rastlanmıyor artık."
2. "Belki de insanın yaşantı açlığından sonraki en büyük açlığı unutma açlığıdır."
3. "Çok değerli, bir daha geri gelmeyecek bir şeyi yitirdiğimizde, bir düşten uyandığımız duygusuna kapılırız."
4. "Novalis’in sözü doğdu yüreğimde:
“Nereye gidiyoruz böyle? Eve, hep eve.”
Ev nerededir, ne zaman ulaşılır belli değil. Ama hep o evi arar insan!"
5. "Belki de insanın yaşantı açlığından sonraki en büyük açlığı unutma açlığıdır."
6. ""Öyle aptal insanlar var ki, acımamak elde değil.""
7. "Bazılarımız dayanmanın her zaman bizi güçlü kıldığını zanneder. Ama bazen bizi güçlü yapan bırakmaktır."
8. ""İnsanın bir başkasını, hatta sırf kendini bile tanıması mümkün mü ki?""
9. "Öyle aptal insanlar var ki, acımamak elde değil."
10. ""Belki de yaşantı açlığından sonra insandaki en güçlü açlık unutma açlığıdır.""
11. "İnsanları tanımak merak ettiğim bir konu değildir. Köpekleri, bakın, onları çok iyi tanırım, kuşları da ayrıca, kedileri de."
12. "Nereye gidiyoruz böyle? Eve, hep eve."
13. "Çok değerli, bir daha geri gelmeyecek bir şeyi yitirdiğimizde, bir düşten uyandığımız duygusuna kapılırız."
14. "“Yaşamın üstesinden erdemle, adaletle, sağduyuyla gelmeye yönelik her ciddi denemenin sonucu umutsuzluktur.”"
15. ""Nazik insanlara pek sık rastlanmıyor artık.""
Doğu Yolculuğu Kitap İncelemeleri
Bazen öyle kitaplar okuruz ki, kitabın kapağını kapattığımız zaman cevaplamamız gereken soru şu olur: "Ben mi kitabı bitirdim, yoksa kitap mı beni bitirdi?" İşte "Doğu Yolculuğu" da böyle bir kitaptı.
Herman Hesse'nin adını Ferrari'sini Satan Bilge kitabında gördüm ikinci defa. Kitaptaki bilgenin tavsiye ettiği kitapların yazarından biri de Hesse idi. Kitap genel olarak rotası doğuya dönmüş, kendilerine "Cemiyet" adını vermiş, genel olarak tek bir amaçları olsa da, cemiyetteki her birinin farklı amaçlarının olduğu bir topluluğu konu alıyor. Kimi Arap prensesi Fatma ile buluşmak için bu yolculuğa çıkmış, kimi de hayvanların dilini öğrenmeye Hz. Süleyman'ın sırrını çözmek için yola çıkmış.
Yolculuk Doğu'ya doğru yapılsa da Doğu sadece bir sembol aslında. Keşfetmek ve keşfetmek üzerine bir yolculuk. Kitaptaki şu güzel ve derin cümle her şeyi açıklıyor aslında:
"Bu yolculuk nereye?
Eve, hep eve."
Her şey güzeldir lakin, bir gün grubun gönüllü hizmetçisi Leo ortadan kaybolur. Leo herkesin gönlünde yer edinmiş birisidir. O kaybolduktan sonra, onunla beraber Cemiyet'in bazı önemli eşya ve belgelerinin de gittiği görülür. Şimdiye kadar inançla sıkı sıkıya bağlanmış grup arasında Leo yüzünden tartışmalar çıkar. Herkes ortaya farklı bir iddia atar. Herman Hesse artık Cemiyet'in eskisi gibi olmadığına kanaat getirir ve her adımda kendini biraz daha geride bırakarak en sonunda topluluktan kaçar. Lakin topluluğa gönül bağlamış olan vicdanından kaçamayacaktır.
Keyifli Okumalar :)
DOĞU YOLCULUĞU :
Herman H.'in yapmış olduğu Doğu Yolculuğu aslında kendine ,içine ,geçmişine,çocukluk yıllarına yapmış olduğu bir yolculuk ... Çıktığı yolculukta bir arayış ve arayışın ardından gelen soyut ve somut kanıtlar var. Zamana ve mekana yaptığı yolculuk onu farklı yerleri farklı mekanları ziyaret etmesini ve bakış açısını değiştirmesini kendi dünyasından Dünyaya açılan bir kapıdan girmesini sağlıyor . Hissetiği kaygı ,korku ,hüzün ve pişmanlıklar ve hayıflanmalar onun hissetiği gerçeklikler . Bahsettiği Leo onun yolculuğunda tanıdığı bir rehber . Bahsettiği yöneticiler ,mahkeme kararı , yargılanma süreci onun kalmakta veya geçmekte olduğu bir sınav . Kendini hayal ve gerçekler arasında bulmaya çalışıyor yaşadıklarının bir imge mi yoksa bir gerçeklik mi olduğunu anlamaya çalışırken sorduğu ve cevabını bulamadığı soruları bulmaya başlıyor ...
Verdiği mesajlara gelecek olursak : Bizler de sürekli bir rehber arıyoruz ve en güzel rehberin vicdanımız olduğunu unutuyor veya farkında olmuyoruz. Kitapta büyük bir inanç var ve yaptığımız her şeyin eksiksiz ortaya çıkacağı bir günü ve farkında olmadan yaşadığımızı çok güzel bir şekilde yaşadığı o mahkeme kararında gözlerimizin önüne sermişti .Hesap gününü anlatmıştı bir nevi ... Ve beğendiğim bir yer daha : Nereye gidiyoruz böyle ?Eve hep eve... Bahsettiği ev gerçek yurdumuz değil mi ?
Kendi içinize güzel yolculuklar dilerim sevgili okurlar ...
Yolculuk..
Doğu Yolculuğu hepimizin içinde süre gelen arayıştan bahsediyor hep suregelecek olan arayıştan..
Gerek çok inandığımız gerekse neye inandığımızı unutacak dönemler yaşadığımız bir döngü de denilebilir.
H.yaptığı yolculuk esnasında ateşli bir inanç besliyor fakat burda ki mesele bir şeye çok inanmaktan ziyade sarsılmaz bir güven ve irade gösterebilmekte zira en ufak bir kayıp ya da soru işaretinde yolunuzu kaybedebiliyorsunuz .
Cemiyete olan güven ne kadar zayıflasa da içinizdeki inanma arayış sizi sorulara bunu tamamlamaya itiyor.
Bu tam olarak manevi olmayan inanç biçimine dönüşünce sadece hedefi tutturmak istediğiniz bir yarış ve ya bencilliğe dönüşüyor tam olarak burda dibe battığımız da kurtuluşunda yakın olduğunu H. "Istırap çok arttığında her şey düzelmeye başlar " sözüyle daha iyi anlıyoruz.
Yolculuğun asıl yolculuk yaptığında değil hayatın her anında olduğunu bunun için kurallarla bezeli ve senin gibi inanan insanlar la dolu bir alanda değil yalnız olduğumuzda da nasıl koşulsuz kabullenip inanmakla ilgili olduğu hatırlatılıyor.
İçinde bolca sevgi , sükunet beslemeyen hayranlık beslediğim karakter Leo ise bilgeliği ve psikolojik analizleriyle beğenimi bolca kazanıyor.
İçimizdeki arayış hep sürsün tecrübe ve hatalar bizi büyütür bedeli ağır olsada mutluluk kaçınılmazdır..
#OkudumBitti
#DoğuYolculuğu
#HermannHesse
#CanYayınları
Çeviri : Zehra Aksu Yılmazer
Merhaba arkadaşlar, yazarın okuduğum ikinci kitabı. Doğu felsefesi ve Doğu mistizmi Alman yazarın eserlerinin temellerindendir. Yetmiş yedi sayfalık kitabı iki saatlik bir okumayla bitirdim.
Kahramanımız H. H gizli bir cemiyet üyesidir. Bu cemiyette kimler yok ki, ressamlar, bilim adamları, iş adamları, müzisyenler. Cemiyet üyelerinin gizlilik yemini vardır.
Cemiyetin en büyük etkinliği olan, kişinin kendi özel isteğine ulaşmasını sağlayan mistik bir Doğu yolculuğuna çıkılır. Uzun bir yolculuktur bu, şehirler, nehirler geçilir.
H. H çocukluğundan beri düşlediği Prenses Fatma 'yı görmek için çıkmıştır yola. Bir geçitte hizmetkar Leo ortadan kaybolmuştur, o yolculuğun mihenk taşıdır. Leo kaybolunca grupta bir kargaşa olur, ilerleyen zamanda H. H firar eder.
Amacından uzaklaşır, kendinden uzaklaşır. Kafası karmakarışık olur, cemiyete olan inancını kaybeder.
Bir süre sonra yollara düşüp, tekrar cemiyeti arar olur.
Hesse, H. H üzerinden insanın yalnızlığını, varoluşsal sebebini, bir bütünün parçası olma ihtiyacını vurgular.
Bir topluluğa katılmaya neden ihtiyaç duyar insan, cemiyetler, tarikatlar hangi yaraya merhem olmakta ki bu kadar ilgi görür?
Kitapla kalın sevgili dostlar
Hermann Hesse 'nin iki saat dolmadan okuyup bitirdiğim ve sonunda kelimenin tam manasıyla tüylerimi diken diken eden eseri "Doğu Yolculuğu".
Kahramanımız H.H. (Hermann Hesse nin kısaltılmışı olması kitabın yarı otobiyografik olduğu izlenimini veriyor.) güzel prenses Fatma'yı görme hayali ile "Cemiyet" denen bir topluluğa katılır ve mistik bir "Doğu Yolculuğu" na çıkar. Burada Doğu 'nun ne olduğunu yine kitaptan bir alıntıyla açıklayayım :
"... bizim Doğu"muz salt bir ülke ya da coğrafi bir şey değil, ruhun yurdu ve gençliğiydi, hem her yerdi hem de hiçbir yer, tüm zamanların yekvücut olmasıydı"
H. Yolculukta farklı farklı devirlerden gerçek veya kurgusal pek çok kişiyle karşılaşır. Pek çok mistik olaylar başına gelir ve yolculuğun her şeyiyle adeta büyülenir, ta ki dostu Leo 'nun kaybolmasıyla Cemiyet'ten ve gördüklerinden kuşku duyana ve her şey inandırıcılığını yitirene kadar. Eski hayatına geri dönen H. gittikçe umutsuz ve sefil bir hal almaya başlar. Cemiyet ve Doğu Yolculuğu hakkında bir hikaye yazmak ister fakat artık hafızası bile onu yanıltıyor, her şey adeta bulanıklaşıyordur.
Yazarın daha önce yazdığı Demian eserini çokça anımsattığını fakat ondan daha gösterişli ve etkileyici olduğunu düşünüyorum. Bunun sebebi hikayedeki sihirsel ögeler ve alışılmışın dışındaki olay zinciri olabilir. Ayrıca diğer Hermann Hesse kitaplarında olduğu gibi bu kitapta da insanın kendi benliğini keşfetme temasının işlendiğini görüyoruz.
77 sayfalık bu incecik eseri tekrar tekrar okumak isteyeceğinize eminim. Ben de öyle yapacağım.
Böylelikle ilk kitap incelememi yapmış bulunuyorum :)