Diri Gömülen Kitap Bilgileri
Yazar: Sadık Hidayet
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 9 dk.
Sayfa Sayısı: 76
Basım Tarihi: Ağustos 2020
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
ISBN: 9789753633161
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Diri Gömülen Kitap Tanıtımı
Sâdık Hidâyet'in (1903-1951) öyküleri, hem onun kendi yapıtına hem de modern İran edebiyatına giriş için mükemmel birer anahtar niteliği taşır. Özellikle ilk öykü kitabı Diri Gömülen (Zinde be-gür, 1930), bu büyük yazarın-başyapıtı Kör Baykuş'ta (Çeviren: Behçet Necatigil, YKY, 2001) iyice geliştireceği -temel izleklerini haber veren ve Kafka, Poe, Rilke gibi modernlerle buluşma noktalarını göz önüne seren bunaltıcı atmosferiyle öne çıkar. 1995'te Mehmet Kanar'ın çevirisiyle ve yayınevimizin ilk Sadık Hidayet kitabı olarak yayımladığımız Diri Gömülen'in yeni baskısını sunuyoruz.
Diri Gömülen Kitaptan Alıntılar
1. "İçimdeki insanı yitirdim."
2. "Kendini bilmek, Tanrı'yı bilmektir."
3. "Ne yapılabilir? Yazgım benden daha güçlü."
4. ""Cennet ve cehennem kişilerin içindedir." diyenler haklıdır."
5. "Gördüğüm bu insanlar kim ve benden ne istiyorlar?"
6. "Artık ne arzum kaldı, ne de kinim. İçimdeki insanı yitirdim."
7. "“Artık ne arzum kaldı ne de kinim. İçimdeki insanı yitirdim.”"
8. "Artık ne arzum kaldı ne de kinim. İçimdeki insanı yitirdim."
9. "“Artık ne arzum kaldı ne de kinim . İçimdeki insanı yitirdim.”"
10. ""Hiç bir iş yapamıyorum. Yatağa yorgun ve ezik olarak düşmüş kalmışım. Her saat düşüncelerim dönüyor, dolaşıyor.""
11. "Artık ne arzum kaldı ne de kinim. İçimdeki insanı yitirdim."
12. "Sanki ölüler dirilerden daha yakın gibiydiler bana."
13. ""Cennet ve Cehennem kişilerin içindedir diyenler haklıdır. Kimileri dünyaya mutlu olarak gelir, kimileri de mutsuz.""
14. "Artık ne arzum kaldı ne de kinim."
15. "Cennet ve cehennem kişilerin içindedir diyenler haklıdır."
Diri Gömülen Kitap İncelemeleri
'ten biraz bahsetmek istiyorum.
Aslen İran'lı hayatının bir bölümünü Paris'te geçiriyor. Öykü yazarı kendisi ve çoğu öykülerini Paris'te yazmış.
Sürekli olarak melenkoli ye sahip ve resim ile de ilgili. Genel olarak öyküleri karamsar ve her öykü de intihar eden birileri var.
Kendisi 48 yıl yaşadıktan sonra kaldığı dairenin deliklerini kapatıp doğalgazı açarak intihar ediyor. Hem batı hem doğu kültürüne sahip olduğu için edebiyatını ayrıca güçlü buluyorum.
Bazı kitaplar vardır merak eder okursunuz. Bazen de yazarını tanır sonra bütün kitaplarını merak edersiniz. Sadık hidayet benim için tam olarak bu. Önce tandım. Sonra kitaplarını okumaya başladım.
Edebiyatı müthiş ama çok karanlık. 3 kitabını okudum sık sık ölümü anıyor. Ölüm onun tutkusu.Okurken kendinizi sisli yollarda yürüyor gibi hissetmekten hoşlanıyorsanız mutlaka okuyun.
Umuda çok gerek yok tam tersi edebiyat acıyla dans ettirmeli. Aklıma burda
'nin sözü geldi.
Hissettiğin acıyı farklı farklı fısıldamalı kimi zaman şiirle kimi zaman bir öyküyle.
İlk yazarı tanıdığım için okurken öykü de farklı karakterler var gibi değil de hepsi
gibi geliyor. Toplam 9 öykü var. Hepsi ilginç ve çarpıcı. Ben çok beğendim. Okumanızı tavsiye ederim.
İyi okurlar..
Sadık Hidayet'in yazdığı Diri Gömülen , 1929-1930 yılları arasında yaşadığı Paris ve Tahran'da yazdığı dokuz öyküden oluşan bir derleme kitabı.Kitaptaki tüm öyküler onun hayatı boyunca yaşadığı ölüm saplantısını ,karamsar yapısını içeriyor.
// “Hiç kimse anlayamaz, hiç kimse anlamayacak. Her taraftan çıkmaza düşen kimseye “al başını, git geber” derler. Ancak ölüm insanı istemediği zaman, ölüm de insana sırt çevirdiği zaman, gelmeyen ve gelmek istemeyen ölüm…!”
Diri Gömülen:Konusu hayattan duyulan bıkkınlık ve bunalım sonucu intihar etme düşüncesi.
Hacı Murad: İran'da kadının konumunu irdeliyor.Kadın-erkek ilişkileri üzerine yazdığı bir öykü.
Fransız Esir: Savaşın iki farklı yönünü ele almış.
Kambur Davud:Fiziksel kusuru yüzünden insanlar tarafından dışlanan Davud'un hikayesini anlatmış.
Madeleine: Bir anne ve kızlarının hikayesini birinci tekil ağızdan anlatmış.
Ateşperest:Zerdüşt dinini konu etmiş.
Abacı Hanım:Kardeşine karşı duyduğu kıskançlık yüzünden aşağılık duygusuna kapılan bir ablanın hazin sonunu anlatmış.
Ölü Yiyenler:İki kumanın, öldüğünü düşündükleri kocalarının ardından yaşadıkları anlatılıyor.Hikayenin sonu ise oldukça şaşırtıcı.
Hayat Suyu:Bir masal aslında.Sonu güzel biten masallardan.İyilerin her zaman kötülere karşı galip geldiğini anlatıyor.
Beni en çok etkileyen öyküler; Diri Gömülen,Ölü Yiyenler ve Hayat Suyu oldu.Yazarın en bunalımlı günlerinin izlerini bu öykülerde görmek mümkün.Okurken siz de karamsarlığa kapılabilirsiniz.
// “Şimdi artık elinden kaçamam, kendimden kaçamam. Kısacası ne yapılabilir? Yazgım benden daha güçlü.”
İran edebiyatından okuduğum ilk kitabın yorumuyla herkese selamlar! Sadık Hidayet daha önce ne okuduğum ne de duyduğum bir yazardı. Kitaplarından birkaç alıntı okuyunca epey ilgimi çekti ve başlangıç için Diri Gömülen'i tercih ettim. Bu sanırım yerinde bir karardı. Psikolojik-gerilim ağırlıklı diyebileceğim bu öykü kitabının içerikleri genel olarak onun da hayatı boyunca yaşadığı ölüm saplantısını, karamsar yapısını içeriyor.
Dünya'nın özellikle de doğduğu ülke olan İran'ın yaşam tarzıyla ilgili düşüncelerini, İran'ın gerilemesine sebep olarak gördüğü monarşiyi, ülkesinde gittikçe dindarlaşan bir toplum olmasından rahatsız olduğunu ve ruhban sınıfının yaygınlaşmasıyla alakalı eleştirilerini dile getiriyor eserlerinde. Bu sebeplerdendir ki kitapları kendi ülkesinde yasaklandı. Yine de eserlerinde düşüncelerini ve kendi hayatından parçaları aktarmayı sürdürdü. Bu kitabında yer alan öykülerden birinin sonunda ana karakterin ölüm şeklinin Sadık Hidayet'in ölüm şekline benzemesini de buna örnek olarak gösterebilirim. Bunun farkına vardığımda yazarın intiharını kendi gözlerimle görmüş, şahit olmuşum gibi hissetmiştim; bu bakımdan yazar, ölümü arzulayan bir kişinin ölmek için çabası ve ölüm peşinde koşarken yapılan ruhsal tahlilleri, ruhsal bunalımları da okura birebir hissettirmeyi, hatta yaşatmayı başardığını söyleyebilirim.
Varoluşsal problemleri olan, arayışta bir yazarın zihnine misafir olmak için okuma konusunda ufak bir cesaret gerektiğini, sizi kötü etkileyeceğini düşünüyorsanız bunu dikkate almanızı söyleyip, şimdiden uyarımı yapmış olayım.
Bir yazar ölümünü yazar mı? Bu sorunun cevabı bu kitapta gizli. Sadık Hidayet açıkçası bana Stefan Zweig'ın ruh ikizi gibi geliyor -intihar metaforuyla ve sonunda yalnızca 48 yaşındayken kendini öldürmesiyle. Zweig Sabırsız Yürek / Acımak kitabında üstü örtülü bir anlatımla da olsa kendi ölümünün bulgularını nasıl bize veriyorsa, Hidayet'te aynı şekilde ilk öyküde bu bulguları çok çarpıcı bir şekilde üzerimize boca ediyor.
Kitaba ismini veren ilk hikaye olan Diri Gömülen'de yazar ölmek isteyen ama bir türlü kendini öldüremeyen bir adamı anlatır -aslında kendini. Bu kendinden nefret eden bir insanın aslında başta kendi varoluşuyla ve hayatla olan mücadelesidir. Hidayet, intiharın bazı insanların bir kaderi olduğunu, onların doğuştan itibaren bu düşünceyle dünyaya geldiklerini varsayıyor. İlk hikaye belki de geleceğe dair bulgular içerdiği için belki de anlatımının çarpıcılığından kitaptaki tüm hikayeleri açıkçası bir çırpıda silip atıyor. Kitapta yer alan diğer kısa hikayeler de güzel akıcı bir dile sahip, genellikle karamsar öyküler ama ilk hikaye o kadar başarılı ki onun tek başına 76 sayfalık bir novella olarak yer almasını isterdim.
Sadık Hidayet'in intiharı tabii ki çok üzücü bir durum. Onun bir şekilde intiharı kader olarak görmesi de açıkçası son derece farklı bir anlayış. Varoluşsal problemleri olan, arayışta bir yazarın zihnine misafir olmak için bulunmaz bir kitap Diri Gömülen. Son olarak yazarın diğer daha popüler kitaplarını okuyup da lütfen bu kitabını boş geçmeyin sayın 1000K sakinleri.
Ölmek için bir çok sebep olabilir ama ona götüren yol tektir, Ruhun ızdırabı.
.
"ben bencil, acemi ve zavallı olarak dünyaya gelmişim. şimdi geri dönüp başka bir yolu seçmem imkansız. yaşamla yaka paça olamam, güreş tutamam."
.
"hiç kimse intihara karar vermez. intihar bazılarına mahsustur. onların yaradılışında vardır. herkesin yazgısı alnına yazılmıştır. intihar da bazı kimselerle birlikte doğmuştur. ben, yaşamı sürekli alaya aldım. dünya, tüm insanlar; gözümde bir oyuncak, bir rezillik, boş ve anlamsız bir şeydir. uyumak, bir daha uyanmamak istiyorum. rüya da görmek istemiyorum."
.
Her hikaye başka bir tür, melonkolinin dibine vurmak, ölümü ve gerçekliği sorgulamak adına sadık hidayet benim baş tacım şuan. yılgın ve bunalmış ruhların adaşı her sayfası, bu bir gereklilimidir elbette öyledir. Kim inanır ki neşeli insanlara, yapmacık olabiletesi fazlasıyla var olan o anlara. Hiç bir şey düşlemeden, önüne-ardına bakmadan, merak etmeden ha..tir diyebilenlere gelsin bu satırlar.
.
kokuşmuş bir toplumda yaşamak ruhunu kemiren, yavaş yavaş çürüten sahtekarliklara manifesto çekmek kadar legal bunu haykırmayi becerebilmekse illegal. Aykırı olmak hakkıyla ölmeyi gerektirir, becerebilir misin bu ızdiraba katlanmayi?
o zaman,
gel
gel...
hakkıyla teslim edelim hak etmediğimiz hayatı!