Dindar Bir Doktor Hanım Kitap Bilgileri
Yazar: Ayşe Hümeyra Ökten
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 10 dk.
Sayfa Sayısı: 288
Basım Tarihi: Mayıs 2019
İlk Yayın Tarihi: Mayıs 2019
Yayınevi: Timaş Yayınları
ISBN: 9786051143682
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Dindar Bir Doktor Hanım Kitap Tanıtımı
Ömrü boyunca 'kadın başıma ne yapabilirim ki' düşüncesini aklına bile getirmeyen Hümeyra Hanım, karşılaştığı bütün zorluklarla, sıkıntılarla iman, sabır ve tevekkülün verdiği güçle mücadele etmiştir. Hizmet hayatı yoğunlaştıkça her genç kıza mahsus evlilik hayalleri de uzaklaşmış, kendi ifadesiyle: ' Hereve bir anne lazım, annelik çok yüksek bir mevki ama yedi mahalleye de bir doktor gerek. O da ben olayım, annelere bakayım' diye düşünmüştür. O zaten tanıyan herkesin Hümeyra Annesidir..." Sibel Eraslan
Bu kitap, Cumhuriyet'in ilk döneminde tıp eğitimi alıp doktor olan Ayşe Hümeyra Ökten'in günümüz gençlerine örnek niteliğindeki hayat hikayesidir. Doktor Ayşe Hümeyra Ökten, 85 yıllık yaşamının yarım asrını hastalarına adar ve tek başına bir vakıf gibi hizmet verir. 1959'dan beri İslam dünyasının da çok yakından tanıdığı Ayşe Hümeyra Hanım birçok alim ve devlet adamının da doktorluğunu yaparak herkesin sevgisini kazanır. 1953'te Kızılay'ın teklifiyle Medine'ye görevli ilk kadın doktor olarak gider. Bu gidiş onun için bir dönüm noktası olur ve bir daha o kutsal topraklardan bağını koparamaz. Artık evi de Mekke ve Medine olur.
Türkiye'de geleceğin başbakanlarının yetişeceği İmam Hatip Liseleri'nin kurulması için insanüstü gayretler gösteren Mahmud Celaleddin Ökten'in kızı olan Ayşe Hümeyra Ökten, kendisiyle yapılan bu söyleşide, babasını ve çevresini özel olarak anlatıyor, Mehmed Zahid Kotku, Babanzade Ahmed Naim, tahirü'l-Mevlevi, Mehmed Ali Ayni, Mahir İz, Nurettin Topçu, Orhan Okay, İsmail Fenni Ertuğrul, Mustafa Şekip Tunç, Küçük Hüseyin Efendi ve Mehmed Akif Ersoy gibi bir döneme damgasını vurmuş ilim adamlarının hayatına dair şimdiye kadar hiç bilinmeyen birçok anekdot aktarıyor.
Dindar Bir Doktor Hanım Kitaptan Alıntılar
1. "“İnsanın hayat arkadaşına en çok ihtiyarlıkta ihtiyacı var.”"
2. "Cenab-ı Haktan bir şey isterken himmetinizi alî tutun, sonra da verdiğine razı olun.
Yani isterken en iyisini isteyin, nasip olana da şükredin."
3. "Dicle nehrinin kolları dantel gibi Bağdat'ı işlemiş. Boş yere "Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz" dememişler."
4. "“Süleymaniye bir insan kabiliyeti, zekası ile yapılmaz, bunda ilahi bir ilham, manevi bir hâl var.."
5. "Eskiden insanlar ölümü düşünsün diye, mezarlıklar şehrin içinde olurdu..."
6. "“Asrın değişmesinden ne çok şey umuyoruz.”"
7. "Emek, zahmet olmadan nimet olmaz derler."
8. "Bir gün, yine nöbette hastaya ilaç vermiştim, ertesi gün Doktor Bey "Akşam hastaya ne verdiniz? “Çok rahat etmiş." dedi, verdiğim ilacın adını söylediğimde "Allah Allah ben onlara her zaman veriyorum ama bu gece çok rahat etti" dedi. Yani hasta doktoruna itimat etmeli, onun gözlerindeki bakışı bile insanı tedavi eder."
9. ""Meşakkat gelip geçicidir.Aslolan insana hizmet ve Allah'a yakın olmaktır.""
10. "Her eve bir anne lazım, annelik çok yüksek bir mevki ama yedi mahalleye de bir doktor gerek.
O da ben olayım, annelere bakayım.
Ayşe Hümeyra ÖKTEN"
11. "Bir de ezanı hatırladım. O yıllarda ezan Türkçe okunuyordu. Menderes 14 Mayıs 1950'de iktidara geldi. Haziran'da Ramazan başladı ve Arapça ezan yasağı kalktı. İlk teravihi kılmak için Süleymaniye Camii'ne gittik. Caminin içi ve bahçesinin yarısı beyaz papatyalar gibi kadın cemaatle doluydu. Ezan Arapça okundu. Herkes sevinçten ağlıyordu. Bu manzaraya hayran olmuştum, hâlâ gözlerimin önünde."
12. "" ... Asrın değişmesinden ne çok şey umuyoruz.. ""
13. "İsimlerdeki d yerine t yazmak manayı değiştirir. Medine'de doktor arkadaşımızdan birini tanıştırdım: ismini sordu, Hayrettin deyince ''İncirin hayırlısı ne manasız isim, hiç böylesini duymamıştım.'' demişti."
14. ""Şeriatta senin malın senin, benim malım benim; tarikatta seninki senin, benimki de senin; hakikatte ise ne senin ne benim, hepsi O'nun.""
15. "Nurettin topçu ;
Bir keresinde inandığı davaları hararetle anlatırken , karlı soğuk havada “karın üstünde terledim “ demişti ."
Dindar Bir Doktor Hanım Kitap İncelemeleri
Dindar bir doktor hanım Ayşe Hümeyra Ökten; anne babasına,çevresindeki insanlara tavrı ve hastalarına hususi özen göstermesi ayrıca bir de meslektaşım olması ile bende ayrı bir yer edindi.Onu tanımak ve hoş sohbetinden istifade etmek istedim doğrusu.Kitap da o kadar sohbet havasındaydı ki sanki soruları ben sormuşum da Ayşe Hanım cevaplıyormuş gibi hissettim.Ayşe Hanımın olayları tarihine kadar hatırlayıp anlatması da hafızasına hayran kalmamı sağladı. Ayşe Hümeyra Ökten Kızılay'da görevli Medine'ye giden ilk kadın doktor olmuş ve oradan cok etkilenerek bağlanmis, ayrılamayacağını anlamıştır.
Kitap dönemin yaşantısına ışık tutması,değişen sosyal yaşamı gören birinin ağzından aktarmasıyla ve o dönemdeki önemli şahsiyetlere de yer verilmesiyle de ayrı öneme sahip .Kitapta Ayşe Hanımın babası ve günümüz İmam Hatiplerinin açılmasına vesile olan kişi olan Celaleddin Ökten ayrıca Mehmet Akif Ersoy,Mehmet Zahid Kotku,Nurettin Topçu ve daha bir çok isim hakkında da bilgiler bulunuyor.
Ayşe Hümeyra Ökten'in"Her eve bir anne ama yedi mahalleye de bir doktor lazım, işte o doktor ben olayım."diyerek evlenmemesi,hayatını hastalarına hizmete adaması Allah rızasını gözeterek işini hassasiyetle yapması, hasta seçmemesi "Hasta doktoruna itimat etmeli,onun gözlerindeki bir bakış bile insanı tedavi eder" demesiyle bana, tüm meslektaşlarıma ve işini güzel yapmak isteyen herkese örnek olmalı.
Selamün aleyküm..
Muhterem Celalettin Ökten hocamızın değerli kızı, Ayşe Hümeyra Ökten hanımefendi ile söyleşi olarak yazılan kitap.
Değerli bir kitap çünkü kim olursa olsun bir hayat hikayesinden bahsediyor. Ama dini konularda hassas olup dünyasını da mamur eden az insan olduğu için ayrı bir ehemmiyeti var diye düşünüyorum.
Ayşe Hümeyra Ökten'in çocukluğundan, eğitim yıllardan, tanıdığı insanlardan, Medine dönemlerinden, etkilendiği insanlardan vs bahsediyor. Özellikle hayatının şekillenmesinde rol alan durumlar insanı etkiliyor. Tanıdığı tanıştığı insanların güzelliği insanı etkiliyor. Hele de bu dolu insanın ineclikle doktor olarak görev yapması ve doktorluk dışında yaptıklarını da insaniyet ve iyilik düşüncesi ile yapması üzerinde durulması ve örnek alınması gereken bir durum diye düşünüyorum.
Tek bir noktada aklımda acaba çok mu detaya girilmiş diye bir soru belirmedi değil. En basitinden değişen Medine ya da Mekke dönemine bakılarak süreç içindeki değişime yönelik sorular ya da kişilere özel sorular. En azından ben çok şevkle okuduğum bir kitap olmasına rağmen kişilerin sorulduğu noktalarda biraz sıkıldığım doğrudur.
Ekleme olarak da daha çok kültürel noktaya ve dini perdeye daha çok dikkat çekip üzerinde durulabilirdi.
Tüm bunların dışında kıymetli insanlarla yapılan bu söyleşileri çok değerli bulduğumu ve bu kitap özelinde ilgisi olan insanların okumaktan çok memnun olacağını düşünüyorum..
Teşekkür ederim..
Ayşe Hümeyra Ökten
Dindar Bir Doktor Hanım
Söyleşi: Nevin Meriç
...
Cumhuriyetin ilk kadın doktorlarından olan Hümeyra Hanım başarılı bir eğitim hayatından sonra kendisini hizmete adar ve Medine aşkı ile çöllerde 50 yıl yolculuk yapan "Doktor Abla" nın öyküsü böyle şekillenir. O kadar ki onu tanıyanlar, onunla ahbap olanlar doğan çocuklarına o yıllarda Hümeyra ismini vermektedir.
...
Kitabı elime aldığımda roman zannetmiştim, söyleşi olduğunu görünce, sıkılırım zor okurum diye düşünüyordum. Elime alır almaz 138 sayfa okumuşum. Doktor hanımın hayatı, sohbeti, dünya görüşü, dini yaşantısı, hassasiyetleri o kadar etkileyiciydi ki, bizler bomboş yaşıyoruz diye düşünmeden edemedim.
...
Bu yaşantının yetiştiği çevrenin ve ailenin de etkisi ile şekillendiğini söylemek gerekir. Babası imam hatip okullarının 1930lu yıllarda tekrar açılmasına vesile olan Celalettin Ökten, annesi Mahmude Hanım ve dönemin ünlü hocaları, hafızları ile geçen bir çocukluk gençlik..
...
Kitapta doktor hanım sadece kendi anılarını, ailesini, eğitimini, kutsal toprakları anlatıyor. Ama bitirdikten sonra İslamiyet nasıl yaşanmalı, kalbi bağlılık ve müslümanlık nasıl olmalı sorularının cevabını da buluyorsunuz. Özellikle insani yönden müslümanların 50 yıl öncesine göre nasıl yozlaştığını görmek üzücü..
...
30 Ağustos 2020'de ebedi aleme göç eden Ayşe Hümeyra Ökten'in ruhu şad olsun. Öldükten sonra bile insanlara yaşantısıyla rehber olan bu hanımla tanışmama vesile olduğu için
a minnettarım.
Tavsiyemdir, mutlaka okuyun..
#ftm202ucretsizkitap.com.tritaplari
Üniversitede bir topluluk vesilesiyle okudum. Gerçekten çok istifadeli bir kitap. Daha yeni yeni bu tarz okumalara başladığım için bazı önemli şahsiyetleri es geçerek okudum. Esten kastım kim olduğunu tam olarak bilmeyerek okudum. Tanıyarak okuyabilmem mümkün değil çünkü Ayşe Hümeyra Hanım hayatına o kadar çok insan sığdırmış ki; o, bu, şu şahsiyet derken daha çok miktarına ve o kişilerle ne yaşadığına odaklandım. Zaten bu tarz okumalar yapanlar, zamanla o şahsiyetlerin isimlerine alışıyorlar, ben de alışacağımı umuyorum.
Kitaba gelirsek eğer Osmanlı'nın bitiş zamanı, Cumhuriyet'in kuruluşu ve tek partili dönemden, çok partili döneme geçiş süreci içerisinde İslamiyet'e olan tavrı ve halkın İslamiyeti yaşatma zorluklarını birinci ağızdan tanık oluyorsunuz.
Cumhuriyet yıllarında ilk imam hatip okulunu açmış ve dahası için mücadele etmiş olan Celaleddin Ökten, evlatlarını hem dine hem de pozitif ilimlere yönelmesini arzu etmiş, 3 evladının da bu arzusu doğrultusunda yetişmesi için çabalamış, etraf baskısını da yok saymıştır. Hatta Hümeyra Hanım liseyi bitirdiği zamanda, kızı daha fazla okutma diye babasına diretmişler, babası da "Hem okumak istiyor hem de çok güzel okuyor" diyerek kızını eğitimden alıkoymayı hiç düşünmemiştir.
Çok severek okudum. Sizlere de tavsiyem hikaye kitabı gibi okumayın. Okurken yanınızda bir kalem bir de kağıt şart. Araştırarak ilerlemek taşları daha da güzel yerine oturtturuyor. Saygılarımla...
Kitap fazla bilgi içeriyor. Hatırat değilde tarih kitabı gibi.
İsimleeeer...
Mekanlaaaar...
Hafızasıyla başı dertte birisi olarak, bir insanın her şeyi bu kadar ayrıntılı hatırlaması mümkün mü gerçekten?, Diye düşünüyorum derin derin. Hayranlık mı, benimkisi, gıptayı aşan hafif yollu kıskançlık mı?
Her tanıştığı insanın şeceresini, mensup olduğu ailesini, anne tarafından nereye kimlere mensuptur, baba tarafı kimlerdendir, mensubiyetinde olduğu kişilerin vasıflarını, nerede ne zaman kimlerle ne yaşadıklarına kadar uzanan uzuun uzuuun anlatışlar.
Ben daha ziyade hayatından bahsedecek diye düşünmüştüm. Yani nasıl desem, burada da tabiki hayatını yaşadıklarını anlatıyor ama fazla mekanik, geldi bana.
Şuraya gittik, şu oldu, Ravzaya girdik benim hayatımın parçası oldu Ravza, Medine, diye anlatıyor, Ayşe Hümeyra hanım.
Ama nasıl?
İç dünyasını çok açmıyor bizlere. Duyguların ayrıntıları veya derinliği yok. Sadece bilgisi var. Yani bence böyle. Belki de kendine saklamak istedi, bilinçli bir tercih bu. Bilemedim.
Ama, ben böyle bir hayatı, duygu dünyası üzerinden de okumak isterdim.
Ayşe Hümeyra hanımın, cumhuriyetin en zorlu senelerinde, tek başına, dimdik bir kadın olarak var olması, hayatında hiç bir tedirginlik yaşamadan, cesurca kararlar vermesi ve bu kararları uygulamadaki istikrarı okunası ve örnek alınasıydı.
Hele ki, her yerde, her zamanda, her koşulda, herkesle olabilmesi. Aynı zamanda hayatının fedakarlık ve hizmet etme, faydalı olma temelleri üzerine bina olması inanılmazdı.
Ve tüm bu olmazların, olması gerekenler olmuş kolaylığı içinde olması. Hiç şikayetsiz, zorlamaksızın ve hiç zorlanmamış, gibi.
Bambaşkaydı.