Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Dicle'nin Yakarışı - Mehmed Uzun | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Dicle'nin Yakarışı Kitap Bilgileri


Yazar: Mehmed Uzun
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 18 dk.
Sayfa Sayısı: 328
Basım Tarihi: Mart 2018
İlk Yayın Tarihi: 2001
Yayınevi: İthaki Yayınları
Orijinal Dil: Kürtçe
ISBN: 9789752732285
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Dicle'nin Yakarışı Kitap Tanıtımı


Uzun, Dicle'yle birlikte eski zamanlara, kuntlaşmış aşkların, barış içinde yaşayan çeşitli dinlerden kavimlerin diyarına götürüyor bizi. Kürtler, Yezidiler, Süryaniler, Araplar, Yahudiler, Ermeniler Türkler... Ester ve Biro'nun kırılmış, çaresiz aşkları.



Mezopotamya'da, Dicle'nin kıyısında yaşayan Mir Bedirhan'ın, 16 yaşında tahta çıkışından, sürgüne gidişine, oradan da ölümüne kadar geçen zamanları sese tutkun, sözü mekan bilmiş Biro'nun kelimeleriyle ve hafızasıyla aktarıyor. Biro kelime avcısıdır. Ders alınsın diye hep anlatır. Dinleyenler de başkalarına anlatsın diye.



"Siz istediniz ben de anlatacağım. Kandili yakın ve unutulmuşların sesine kulak verin."




Dicle'nin Yakarışı Kitaptan Alıntılar


1. ""...gülün neden dikenleri var diye düşünüp kahrolacağımıza, dikenlerin içinde gül yetişiyor diye sevinmeliyiz.""




2. "Sessizliğin sesi duyulmaz, hissedilir; kulaklar değil, ruh ve yürek duyar onu."




3. ""Güzel söz yüreklerin baharıdır.""




4. ""Ağacın kurdu ağaçtan olmazsa, ağaca zeval olmaz.""




5. "Kuşkusuz biliyorum, baskı altındaki çaresiz insan, yanan ağaç kütüğüne benzer, zararı önce kendine verir."




6. "Ve unutmayın, kılıçların ve tüfeklerin sesi, her yerde her zaman merhamet, adalet ve vicdanın sesini öldürür."




7. "... insan sesleri hissetmeli yüreğini seslere açmalı, düşüncelerini seslerle süslemeli ve sesten yeni sesler üretmeyi bilmeli ki unutulmuşların, duyulmamışların sesi olabilsin."




8. "Dalkavuk dengbejlerin sesi neresinden bakarsanız bakın, her zaman şen şakraktır. Ne yangınlar tufanlar, ne felaketler yıkımlar, ne dertler kederler, ne de mağlup olmuş insanların çaresizliği umurlarında değil onların."




9. "Başarılı olamamış insanın sözü yavaş yavaş kaybolur, hayatı zamanın dalgalarına kapılır paramparça olur."




10. "Tozlu kitapların sesi ki kitapların sayfaları arasında tıpkı söz gibi dizilidir, aslında hayat ve tarihin sesidir. Her yararlı ve başarılı kitap, insani deneylerden ve bir ömür boyu edinilen bilgilerden meydana gelir."




11. "“Derler ki, ayının bildiği otuz üç hikaye, otuz üçü de armut üzerine.”"




12. "Bu kanlı Mezopotamya'nın esareti niçin bu kadar sonsuz, derin ve köklüdür? Niçin Mezopotamya insanı her zaman gaddar darbelerle yıkılıyor? Esaret niçin bu kadar sonsuzdur burada?"




13. "Ses; devran ve zaman siperlerini, ülkelerin ve insanların sınırlarını dinlemez, her zaman başka seslere ulaşır. Ses, yeni seslere yol açar. Birbirinin ışığıyla yanan kandiller misali, bir sesten yeni bir ses doğar ve duyulur."




14. "Esaret de yıkılmışlıktır, esir insanın dili kilitli, elleri zincirlidir, ne anlatabilir, ne de ahvalini yazabilir."




15. "Yolum diğer insanların yolundan farklıydı, çünkü ben farklı olmak istiyordum, ormanın sayısız ağaçlarından biri olmak yerine, uzaktan bile varlığı seçilen, Dicle'nin kenarında yetişen sağlam bir çınar olmak istiyordum . Herkes gibi olmak istemiyordum."





Dicle'nin Yakarışı Kitap İncelemeleri


"Siz istediniz, ben de anlatacağım. Kandili yakın ve unutulmuşların sesine kulak verin öyleyse."
Kitap gerçekten de seslere, sessizliklere kulak vererek anlaşılır, duyulur.
Kitap baş kahraman olan Bıro'nun daha hatırlamadığı zamanlarda aldığı yara ve kör gözü ile başlayıp Ester yani sonrasında Stêr'e kadar devam ediyor. Kitabın ikinci kısmını okumaya can atıyorum.
Bıro bir eski zaman dengbêji. Sesleri, sessizliği, anlamı anlamak için Dicle'nin, çevrenin sesini dinleyerek türküler yakıyor. Türküler unutulmuşların türküleri, unutulmuşların sesi, unutulmuşların sessizliği.
Her biri birbirinden değerli kahramanlar var, mekânlar var. Birbirinden değerli Kürtçe, Türkçe, Arapça, Fransızca, Farsça yazılmış kitaplar var. Bir oda dolusu kitaplar... Dilini anlamadan resimlerini inceleyen Bıro ve Mıgo var. Resimlerden anlam çıkaran. Daha sonrasında Mam Sefo'nun rastgele açtığı bir sayfayla bir kaç defa ölümün, kanın, zulmün resmi var.
Kitapta Yezidiler, Süryaniler, Keldaniler var. Melekê Tawus var. Yezdan var. Medresa Sor var. Kendini yazılıdan çok sözlü geleneğe adayan dengbêjler var.
Şevbuhêrk gecelerindeki birbirinden farklı sesler, kelamlar var.
Sırada bu kitabın devamı olan

var. Orada Ester'i o kadar merak ediyorum ki. Bıro'yu, ne olacağını o kadar merak ediyorum ki.
Keşke mümkün olsaydı da Kürtçesini okuyabilseydim.
Mehmed Uzun; sana bolca kalp gönderiyorum ♡♡♡




Evet arkadaşlar mehmed uzunun harika bir kitabını daha bitirmiş bulunmaktayım. Size özet geçmem gerekiyor.Kitabı merak edenler ,incelemelerden kitabı okuyup okumayacaklarına karar veriyorlar sonuç itibariyle.benimde katkımın bulunmasında, bir kitabı az çok tanıyıp okumanızda fayda olduğunu düşünerek yazıyorum. 1870 li yıllarda Keke bıro tarafından yazılan , Mehmed uzunun düzenlemesiyle ele alınmış bir kitaptır. Kürdistan’ın Osmanlı döneminde kurulu olduğunu, fakat kendilerini Osmanlı’ya bağladıkları, Osmanlı’ya vergi verdikleri dönemleri yani,özerk bir sistemde Kurulu Kürdistan’ı anlatıyor. Romanın asıl amacı Dicle nehrinin nelere tanıklık ettiğini anlatmaktan geçtiğini, kitab’ın en başından görmemiz kaçınılmaz oluyor.Mir Bedirhan’ın, Cizre’nin mir’i olduğu zamanlara yolculuk ediyoruz bu kitapta.ve lakin kan kokan bir dönemi anlatıyor Keke bıro bize.Mir Bedirhan’ın kaba kuvvetle Kürt,yahudi,Ermeni,Yezid’i.keldani,Nasturi toplulukları arasında barışı sağladığı ,fakat ;amcasının oğlu Seyit bey’e karşı Osmanlı’yla birlikte kalesine savaş düzenlediği ,Hakkari de yaşayan keldani ve Nasturi halklarını katlettiğini vurguluyor.Unutmayın ki bir insan zulüm ederse zulmü onu mutlaka bulur. Özellikle de kendi halkına veya komşu halkına ise bu zulmü, kendisini bulması uzun süremeyecektir.Kitap’ın 2. Cildini açıp okuyacağım, tahminlerime ve kitabın arka kapağındaki tarihlere dayanaraktan, 2. Kitapta mir bedirhan’ın Osmanlılar’ tarafından sürgün edildiği , ülkesinin ve insanlarının zülme uğradığı anlatılacak’tır , bu şaheseri bizle buluşturan Mehmed uzun’a sonsuz sevgilerimle.





'un "Dijlenin Yakarışı" adlı kitabı, Kürt edebiyatında önemli bir yere sahip olan bir romandır. Mehmet Uzun, Kürt literatürünün önde gelen yazarlarından biridir ve eserlerinde Kürt kültürü, tarih ve toplumsal sorunlar üzerine derinlemesine analizler yapar.

*Konusu ve İçeriği**

"Dijlenin Yakarışı," Kürt halkının tarihî ve kültürel mücadelesini ele alan bir romandır. Kitap, Kürtlerin yaşadığı topraklarda karşılaştıkları zorluklar ve bu zorluklara karşı verdikleri direnişi anlatır. Romanda, Kürt toplumunun gelenekleri, değerleri ve tarihî travmaları, karakterlerin yaşamları üzerinden aktarılır.





1.


- Mehmet Uzun, Kürt kimliğini, kültürünü ve geleneklerini derinlemesine inceler. Kitap, Kürtlerin kültürel mirasını koruma ve yaşatma çabalarını vurgular.
- Toplumsal yapı ve gelenekler, karakterlerin içsel ve dışsal çatışmalarında önemli bir rol oynar.

2.


- Kitap, Kürtlerin karşılaştığı siyasi baskılar ve toplumsal adaletsizlikler üzerine yoğunlaşır. Savaş, göç ve direniş gibi temalar üzerinden Kürtlerin tarihsel mücadelesini anlatır.
- Karakterlerin yaşadıkları zorluklar, Kürtlerin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin yansımalarını gösterir.

3.
- Romanda, bireysel acılar ve travmalar kolektif bir acının parçası olarak sunulur. Bu, hem bireylerin hem de toplumun yaşadığı derin etkileri ve travmaları vurgular.
- Kitap, karakterlerin kişisel mücadeleleri ile toplumlarının genel mücadelesi arasındaki ilişkiyi ele alır.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: