Demiryolu Çocukları Kitap Bilgileri
Yazar: Edith Nesbit
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 21 dk.
Sayfa Sayısı: 224
Basım Tarihi: Haziran 2014
İlk Yayın Tarihi: 1906
Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786054927463
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Demiryolu Çocukları Kitap Tanıtımı
Roberta, Peter ve Phyllis, Londra'nın zengin mahallelerinden birinde, güzel bir evde, anne-babalarıyla birlikte yaşarlar. Ancak beklenmedik bir anda babalarının ortadan kaybolması, üç kardeşin hayatını tamamen değiştirir. Londra'daki güzel evlerini terk edip anneleriyle bir köye taşınırlar. Babalarının yokluğunda yeni hayatlarının getirdiği çeşitli güçlüklere göğüs germek zorunda kalan çocuklar, günlerinin büyük kısmını evlerinin yakınındaki istasyonda geçirmeye başlarlar. Demiryolu sayesinde birçok dost edinen, çeşitli serüvenler yaşayan çocuklar, o dostlardan biri sayesinde babalarının izini bulacaklardır.
Demiryolu Çocukları, 60'tan fazla çocuk kitabı olan Edith Nesbit'in klasikleşmiş romanıdır. Defalarca televizyon dizisi olan, filme çekilen, radyoya uyarlanan ve hem duygusal hem de eğlenceli olan bu kitabında Nesbit, merhametli ve adil olmanın, arkadaşlığın, doğa, hayvan ve insan sevgisinin önemini vurguluyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Demiryolu Çocukları Kitaptan Alıntılar
1. "Baykuşlarla farelerden başka kimse karanlıkta neşeli olamaz."
2. ""İnsan doğruluktan ayrılmamalı.""
3. ""Bak..."dedi. " Yaşantımızın pek sıkıcı olduğunu söyler dururdun; hiçbir şey kitaplardaki gibi olmuyor derdin. Artık böyle bir şey oldu."
4. ""İnsanın yaptığı değil, düşündüğü önemlidir."... "Ben bunu bilir, bunu söylerim.""
5. "Sırlarınızı kimsenin duymasını istemiyorsanız, duyurmayın!"
6. ""Biz hepimiz bir kitapta olsak, sen de bizi yazsan, ne iyi olurdu. Güzel güzel olaylar çıkarırdın ortaya.""
7. "Her zaman söylerim. Siz hiç çocuk olmadınız mı...?"
8. "Övgü, bazen insanlara çok yardımcı olur."
9. ""Sen küçükken hiç demiryolu üzerinde yürümedin mi anne?" ...
"Fakat yavrularım, benim sizleri ne kadar sevdiğimi bilmezsiniz ki. Canınız acırsa ne yaparım ben?"
"Sen küçükken anneannemin seni sevdiğinden daha çok mu seviyorsun bizi?"...
"Annemin beni sevdiği kadar kimse kimseyi sevmemiştir.""
10. "Bilirsiniz, yoksullar çok gururlu olurlar."
11. ""Allah’ın yazdığı bir kitapta olduğumuzu düşünmek daha güzel değil mi? Ben bir kitap yazsaydım yanlışlar yapabilirdim ama Allah, bir kitabı en doğru ve bizim için en uğurlu biçimde nasıl sonuçlandıracağını bilir.""
12. ""Kızlar da erkek çocuklar kadar zekidir, unutma bunu."
13. "Eğer bir adam kendine saygı duymuyorsa, kimseden saygı göremez."
14. "İnsan, düşüncelerini savunmalıdır, kim ne derse desin...
Yabancılara karşı dikkatli olmak gerekir."
15. "İnsanın başı dertteyken annesine koşması ne kadar doğal ve kolaydı."
Demiryolu Çocukları Kitap İncelemeleri
"Bu kitapla birlikte sadece bir hikâye değil, çocukluğumu da yeniden yaşadım…”
Edith Nesbit’in Demiryolu Çocukları kitabı sadece bir hikâye değildi benim için… Sanki çocukluğumun tozlu sayfalarını tek tek açtı önüme. O tren yolunu, rayların üzerine koyduğumuz gazoz kapaklarını, rayda yürürken düşmemeye çalıştığımız anları… Ve en çok da askerleri uğurlarken trene el salladığımız o saf, o tarifsiz zamanları…
Baba yokluğu, beklenmedik bir taşınma ve yepyeni bir hayat... Bütün bu değişimlerin ortasında çocukların içindeki umut hiç sönmüyor. Özellikle Roberta’nın yüreğiyle hareket etmesi, bana zaman zaman unuttuğum bazı değerleri hatırlattı. Küçük yaşlarına rağmen taşıdıkları sorumluluk, bana "büyümek" kelimesinin gerçek anlamını düşündürdü.
Anneleri ise bu hikâyede sessiz bir güç kaynağıydı. Tüm zorluklara rağmen ayakta kalışı, çocuklarını sevgiyle sarışı... Okurken hem hayran kaldım hem de içim burkuldu. Böyle bir karaktere rastlamak, kitabın samimiyetini daha da derinleştirdi.
Demiryolu, hikâyede sadece bir mekân değil; sembolik bir yolculuktu aslında. Trenlerin gelişiyle doğan umutlar, vedaların ardından kalan özlemler... Her bir sahne, hayatın içinden bir parça gibiydi. Beklemek, sabretmek ve sonunda kavuşmak... Ne kadar tanıdık değil mi?
Yaşınız kaç olursa olsun, bu kitabı okurken siz de o tren yoluna bakan pencerede bir süre oturmak isteyeceksiniz.
Kim bilir, belki de büyümenin en güzel yolu, bazen çocuk kalabilmekte saklıdır.
Okuduğum bir sonraki kitap Edith Nesbit'in "Demiryolu Çocukları"ydı. kitap haline geldi.
• Kitabın konusu •
Kitapta, babalarının tutuklanmasının ardından 2 kız kardeş ve 1 erkek kardeşin rahat evlerinden ayrılıp anneleriyle birlikte küçük bir kulübeye taşınmaları sonrasında yaşanan olaylar anlatılıyor. Roberta ablası, Peter ortanca erkek kardeşi ve Phyllis de küçük kız kardeşidir. Hemen her bölümde farklı kahramanlıklar sergiliyorlar. Ayrıca ne kadar büyük bir yürekleri olduğunu da bu kitapta görebiliyoruz.
• Kitap hakkındaki düşüncelerim •
Açıkçası kitabı ilk okuduğumda özellikle birinci ve ikinci bölümlerde sıkılmıştım ama 52. sayfadan sonra ilgiyle okumaya başladım. Çocukların bu kadar nazik olması hoşuma gitti. Sadece çocukları değil kitaptaki tüm karakterleri sevdim, karakterler çok samimiydi. Kitaptaki karakterler hata yaptıktan sonra hatalarının farkına vardılar. Kardeşler'i de kocaman bir gülümsemeyle okudum, en çok güldüğüm karakterler Peter ve Phyllis, en çok sevdiğim karakter ise Roberta oldu. Yazarın pembe kızak yapma ve çamaşır yıkama taktiklerini vermesi de fena değildi :))) Yazarın tek bir ifadeyle düşüncelerine kolayca müdahale etmesi ve kalbe dokunması çok etkileyiciydi. Kitabı okumak isteyen herkese tavsiye ederim.
Kitabı okuyacak olanlara keyifli okumalar!
“ Pekâla,bilirsin ki bu dünyanın ağır işlerini omuzlarında taşıyanlar erkeklerdir;bu yüzden de cesur ve sert olmak zorundadırlar.Ama kadınlar bebeklerine bakar,onları okşar,sever ve büyütürler.Bu nedenle de yumuşak ve sabırlı olmaları gerekir.”
Roberta,Peter ve Phyllis Londra’nın zengin bir semtinde oturan ve mutlu bir yaşam süren üç kardeş. Ailelerinin başına gelen bir şansızlık sonucu babalarından uzun süre ayrı kalmaları gerekir ve büyük şehirdeki hayatlarına da veda etmek zorunda kalırlar. Anneleriyle birlikte küçük bir köye taşınırlar.Ufacık bir kulübeye yerleşirler. Artık anneleri de çalışmak zorundadır. Çocukların tek eğlencesi kulübelerinin yakınından geçen demiryolu ve trenlerdir.Köyde yaşamanın bazı zorlukları vardır. Ancak zamanla yeni dostlar edinince, köy hayatının da çok eğlenceli ve hatta maceralı olabileceği ortaya çıkar.(Tanıtım Bülteni)
Mutlu bir yaşantı süren ailenin,babanın mecburi bir şekilde evden ayrılması sonucu değişen yaşamlarını konu alan bir hikâye.Zengin iken fakir bir hayata adım atan anne ve üç çocuğun bu zaman zarfı içinde nelere göğüs gerdiğini birlikte el ele verince her güçlüğün nasıl üstesinden gelindiğini okura akıcı bir dille ifade eden bilhassa çocuklarımız için okunması gereken bir kitap olduğu fikrindeyim.Verilmek istenen mesajlar her ne kadar önemli olsa da durağan bir kitap.Öyle aksiyon,olaylar pek yok.Sakin çok merak etmeden okurum derseniz şimdiden keyifli okumalar
Yazarın özellikle bir kız üzerinden incelikli davranışları aktarıp hatta kendisininde dile getirdiği gibi "Umarım Roberta ' yı övmemin mahsuru yoktur. Gerçek şu ki içim ona giderek daha çok ısınıyor. Onu gözlemedikçe daha çok seviyor,onunla ilgili beğendiğim şeylerin farkına varıyorum."
"Mesala başkalarını mutlu etmek konusunda garip bir istek duyuyordu.Sır saklayabiliyordu,ki bu oldukça ender rastlanan bir başarıdır.Ayrıca sessizce sempati duyma gücüne sahipti. BU BİR İNSANIN MUTSUZ OLDUĞUNUZU ANLAYABİLMESI VE SADECE BU NEDENLE SİZİ, NE KADAR ÜZGÜN OLDUĞUNUZU SÖYLEMEDEN DAHA ÇOK SEVMESİ ANLAMINA GELİYOR. Roberta böyle biriydi. Annesinin mutsuz olduğunu biliyordu ve annesi ona nedenini söylememişti.O yüzden annesini daha çok sevdi ve onun ne kadar üzgün olduğunu ne kadar içtenlikle merak ettiğini anlatan tek bir kelime etmemişti. BU pratik gerektiren bir özellik. Düşündüğünüz kadar kolay değil."
Yukarıda yazarın ifade ettiği sessiz sempati , gerçekten büyük bir erdem. Bazen içten içe seni yiyip bitiren bir şey yaşarsın ama bunu en yakının da dahil olsa açamazsın.Ama bunu fark eden yakının( gerçekten yakınınsa) senin üzgün oldugunu fark edilebildiği gibi senin açamama sebebini anlar. Ve sen sırf sıkıntıdasın diye seni daha çok sever. Ve üstune üstelik senin neden üzgün oldugunu ne kadar içtenlikle merak ettigini anlatan tek bir kelime dahi olsa etmez.!
Küçük yaşta başladım kitap okumaya. Ve böyle kitaplar sayesinde sevdim kitap okumayı. Küçük Hafiye, Pal Sokağı Çocukları, Küçük Kadınlar, Tom Sawyer, Jul Verne kitapları, Siyah İnci, bu ve bunun gibi onlarca kitap...
Demiryolu Çocukları da bu kitaplardan biriydi. Şimdi okuyunca aslında çok da mükemmel bir kitap gibi gelmiyor. Ama çocukken okunduğunda bu kitaplar, sizde gerçekten hepimizin girmek istediği o dünyaya, "kitap dünyası"na girme isteği uyandırıyor. Bunlar çocukluğumun en güzel, beni en çok içine çeken kitapları. Bu kitaplar var olduğu için hala kitap okuyorum desem hiç de abartmış sayılmam. O yüzden eğer yakınlarınızdaki çocuklara veyahut da kendi çocuklarınıza kitap okuma alışkanlığı kazandırmak istiyorsanız kesinlikle bu kitapları öneririm.
Konusuna gelecek olursak şöyle : Rahat ve konforlu bir hayat yaşayan 3 çocuklu bir aile, evlerinde mutlu mesut yaşarken bir gece, ansızın babaları gitmek zorunda kalır. Buradan sonra hayatları zorlaşan anne ve 3 çocuk, evlerinden demiryolunun yanındaki bir eve taşınmak zorunda kalır. Okullarını da bırakmak zorunda kalan çocuklar vakitlerinin çoğunu demiryolunun yakınında geçirmeye başlarlar. Bunu yapmaları çocukları farklı maceralara sürükler ve hayatlarını ciddi derecede etkiler. Keyifli okumalar...