De Profundis Kitap Bilgileri
Yazar: Oscar Wilde
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 59 dk.
Sayfa Sayısı: 176
Basım Tarihi: Mart 2017
İlk Yayın Tarihi: 1898
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789755100630
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
De Profundis Kitap Tanıtımı
"De Profundis", ünlü İngiliz yazarı "Oscar Wilde"ın Reading Cezaevinden, dostu Lord Alfred Dougles'a yazdığı bir uzun mektuptur. Bu mektup Lord'un eline geçmemiş, ancak kitap olarak yayımladıktan sonra gerçek okuruna ulaşabilmiştir. On dokuzuncu yüzyılın sonunda, 30 Kasım 1900'de ölen Oscar Wilde, ölümünden üç ay önce, Lord Alfred'le son görüşmesinde şöyle demiş: "Yeni bir yüzyıl başlarken hala yaşıyor oluşum, gerçekten, İngilizlerin dayanma gücünü aşardı."...
(Arka Kapak)
De Profundis Kitaptan Alıntılar
1. "Senin bana yaptıkların korkunçtu ama benim kendime yaptıklarım daha da korkunçtu."
2. "Ama seninle tanışmakta ya çok geç kalmıştım ya da fazlaca erkendi, bilemiyorum."
3. "..güzel kitaplar yazamasam da en azından güzel kitaplar okuyabilirim.."
4. "Evlilikte olsun, dostlukta olsun, her tür arkadaşlığı ayakta tutan bağ, eninde sonunda karşılıklı konuşmadır."
5. "Ama aptal insanlara, özellikle de eğitimle aptallaşmış olanlara tahammülü yoktu.."
6. "İnsan, ruhuyla ilişki kurunca, bir çocuk kadar yalın oluyor.."
7. "Burada müthiş sıkılıyorlardı;
ben de, ‘Okuyacak kitapları yok mu?’ diye sordum.."
8. "Senin kusurun, hayatı çok az tanıman değil,
çok fazla tanımandı.."
9. "Nefret insanı köreltir.."
10. "Gerçeği söylemek acı verir demiştim.
Yalan söylemek zorunda olmak çok daha kötü."
11. "Bir zamanlar yüreğimde hep bahar vardı."
12. "Yaşayışta sadelik, düşüncede ihtişam."
13. "Bir insanı öbüründen ayıran, sevgi ve sevme yeteneğidir."
14. "Bir zamanlar yüreğimde hep bahar vardı. Yaradılışım sevince yatkındı."
15. "Ama sevgi pazarda alınıp satılan bir mal değildir, tartıya vurulmaz."
De Profundis Kitap İncelemeleri
Bu nasıl bir sevgi, bu nasıl bir af ediş, bu nasıl bir sabır, bu nasıl bir kabulleniş, bu nasıl bir duygu....
Kitabı okurken bile ben bu kadar sabır gösteremedim.
De Profundis derinlik, derinlikler demekmiş ve öyle derin bir sevginin anlatımı ki kitap ismi ile bağdaşıyor.
Oscar Wilde Reading hapishanesinden yazar bu mektubu ve mektup Alfred Douglas'a yazılmıştır.
Alfred'in babasının açtığı dava sonucu Wilde 2 yıl ceza alır. Dava konusu Alfred ile Wilde'in ilişkisi yüzünden açılmıştır. Alfred, Wilde hapiste iken kendisine gelen mektupları yayınlamak ister ve o yüzden sitem dolu bir mektup yazar.
Fakat ben bile okurken ruhumun daraldığını, boğulacak gibi olduğumu hissettim.
Bu nasıl bir bencillik, bu nasıl saygısızlık, bu nasıl bir boş verme, bu nasıl bir dostluk arkadaşlık ve en önemlisi insanlıktır. 2 yıl süren ilişki sonrası Wilde iflas etmiş, bütün itibarı sarsılmıştır. Bunu bile bile o kadar büyük bir bağlılık daha doğrusu bağımlılık vardır Wilde'de.
Mektuplarda Wilde'in sanata bakışı, hedefleri, dünya algısı sanat görüşü hepsini anlıyorsunuz. Bu kadar duygu karmaşası içinde olduğunu görüyoruz.
Cinsel tercihleri ve yaşamı yüzünden eleştirilen ve sanata bakışı ve oyunları her zaman deha olduğunu göstermiş bir yazarın kendi dünyasının bir yansıması aynı zamanda.
Ruhum daralarak okudum ama kurduğu cümleleri takdir etmemek elde değil.
De Profundis is not a novel or a story. It is an agonizing letter written by Oscar Wilde while he is in prison. When I found out the story of this letter, I wanted to read it right away because it was really interesting to me. Oscar Wilde, who was sentenced for 2 years, was able to hold on to life with a letter he wrote to his lover during that difficult period behind bars. Wilde, who was imprisoned for 2 years in a lousy cell for being gay, wanted to convey his feelings through this letter. This divine and flawless text was very impressive for me. I want to add some parts that impress me so much:
“Now it seems to me that love of some kind is the only possible explanation of the extraordinary amount of suffering that there is in the world. I cannot conceive of any other explanation. I am convinced that there is no other, and that if the world has indeed, as I have said, been built of sorrow, it has been built by the hands of love, because in no other way could the soul of man, for whom the world was made, reach the full stature of its perfection. Pleasure for the beautiful body, but pain for the beautiful soul.”
“Time and space, succession and extension, are merely accidental conditions of thought, the imagination can transcend them and move in a free sphere of ideal existences. Things also are in their essence of what we choose to make them; a thing is according to the mode in which we look at it.”
İngiliz Edebiyatı’nın parlak zekası Oscar Wilde'in trajik aşk hikayesi ve hapisteyken 2. yılın sonunda içindekileri haykırmak düşüncesiyle Lord Alfred Douglas'a yazdığı mektuplar..
"Hiç kuşkum yok ki, bu, yazmak zorunda olduğum, senin ve benim yaşamımıza, geçmişe ve geleceğe, acıya dönüşen güzelliklere ve sevince dönüştürülebilecek acılara ilişkin mektupta, gururunun en hassas noktalarını incitecek çok şey olacaktır. Gerçekten öyle olursa mektubu tekrar tekrar, gururunu öldürünceye kadar oku."
cümleleriyle başlayan mektuplar aslında tam anlamıyla hüzünlü bir hayat öyküsünü anlatıyor. Oscar Wilde gibi egosunun farkında olan, güçlü, yetenekli, zirvede bir dehanin nasıl olupta böylesine acılara gark oldugunu düşünmeden edemiyor insan..
Ama ona da açıklık getiriyor; "zaaf". Bir insanın hayatının aşama aşama nasıl mahvolduğunu anlatıyor, önyargılarınızı yıkarak okumanızı tavsiye ederim zira bu mektupların gerçek okuyucusu Lord Alfred Douglas'tır, yani bu mektuplar bir erkeğe yazılmıştır.
Tarihin en çarpıcı aşk mektuplarından biri olarak gösterildiği kadar var.. Bu kitabın kilit noktası benim için "zaaf" oldu. Hiçbir şeyin üzerimizde kontrol sahibi olmasına izin vermemeliyiz, bunu bir kere daha anladım. Oscar Wilde’ı konumundan eden tam anlamıyla buydu.
Derinliklerden...
Kitabın ismi Eski Ahit'te geçen Derinliklerden geliyor.
Oscar Wilde da bu mektubunda kendi yaşamının derinliklerindeki o çok sevdiği Alfred Douglas'a olan kalp kırıklığını, öfkesini, sitemini anlatmış.
Kitap edebi yönden aşırı zayıftı maalesef.
Yer yer 30-40 sayfa önce anlattığı konuları tekrara düşmüş.
Yer yer uzunca başka konulardan bahsetmiş.
Mektubu yazarken nasıl bir ruh halindeydi bilemiyorum.
Ama tahmin etmek zor değil elbette.
Neden derseniz...
Oscar Wilde -kendi deyimiyle de- büyük bir hataya düşüp Alfred Douglas ile dostluğunu ileriye götürüyor.
Bu eşcinsel ilişki Oscar Wilde'ın sonunu getiriyor.
Çünkü Oscar Wilde, Lord Alfred Douglas 'a ailesini, şerefini, birikimlerini, en önemlisi kariyerini feda ediyor.
Lordun babası ve Lord arasında kukla haline dönerek, hapse mahkûm ediliyor.
Bu mektubu da Reading Hapishanesi'ndeyken Lord Alfred Douglas'tan hiçbir mektup almaması ve üstüne üstlük Lord'un Oscar Wilde tarafından yazılan mektupları bir dergiye çıkarttıracak haberini duymasıyla yazıyor.
Herkesin bayılmış olduğu bu kitaba ben bayılmadım maalesef.
İçerik elbette sapkınlık namına konular içermiyor ama sonuç olarak tasvip etmediğim bir tercih.
Gene söyleyebilirim ki birkaç yaptığım alıntı dışında aşırı aşırı bir aşk mektubu değildi.
Sadece Oscar Wilde yalnızlığını ve kırgınlığını dile getirmiş ama edebiyat bakımından aşırı karışık bir şekilde.
Oscar Wilde ölümünün 5.yılında kitap haline getirileceğini bilseydi eminim mektubunu daha şairane yazardı.
Oscar Wilde'nin yakın dostu Andre Gide'nin önsözüyle başlayan kitap Wilde'nin Alfred Douglas'a yazdığı ama eline asla ulaşmayan mektuplardan oluşur. Yazarın içinde yaşadığı buhranlara, ruhsal çöküşüne, özüne darbe vuruşuna...tanık olacaksınız. Kederle okudum, sevgiyle okudum her bir sayfayı. Alfred'in Wilde üzerindeki etkisine şaşırdım. Bir adam hayal edin sevdiği adam için her şeyini kaybetmiş. Maddi ve manevi olarak dipte. Ününü, sağlığını, sevgisini kaybetmiş yerine kederle tanışmış. Ama kederi de hayatında çok güzel bir noktaya oturtmuş.
"Senin bana yaptıkların korkunçtu ama benim kendime yaptıklarım daha da korkunçtu. "
Oscar Wilde Alfred Douglas ile tanışır, ilişki yaşar. Oscar içinde sevgi beslerken Alfred'in sadece beslendiği duygu babasına karşı olan nefret duygusudur. Bu öyle bir boyuttadır ki çevresindeki insanları hatta en yakın insan olan Oscar'ı yaralar. Oscar bu dostluğun cezası olarak 2 yıl hapis yatar. Hapisteyken yazdığı mektuplardan oluşmuştur bu kitap.
Hapisten çıkan Oscar bitmiştir, tükenmiştir, her şeyini kaybetmiştir. Ailesi tarafından terk edilmiştir. Paris sokaklarında beş parasız, sefil bir hayat yaşamıştır. Hapisten sonra tek bir kitap kaleme alır. "Balad", dilimize " oysa herkes öldürür sevdiğini " diye çevrilmiştir.
Yazar 46 yaşında hayata gözlerini yumar. Katı ahlâk kurallarının geçerli olduğu bir Ingiltere döneminde yaşayan yazarın en büyük şanssızlığı buydu belki de. Belki de onun şansıydı bilinmez. Kesin olan bir şey var ki erken yaşta dünyadan ayrılan yazar değeri sonradan anlaşılan yazarlar kervanına katılacaktır.