Dar Kapı Kitap Bilgileri
Yazar: André Gide
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 32 dk.
Sayfa Sayısı: 160
Basım Tarihi: 30 Nisan 2021
İlk Yayın Tarihi: 1909
Yayınevi: Timaş Yayınları
ISBN: 9789752639249
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Dar Kapı Kitap Tanıtımı
Hayatın biricik anlamı olacak kadar derin bir aşkın trajediye dönüştüğü Dar Kapı'da sorgulanan, erdeme giden yolun zorluğudur. Jerome bütün erdemlerini aşkıyla ayakta tutarken, Alissa gerçek erdemin her şeyden arınmış olması gerektiğine inanır.
Fedakârlık nedir, insan aşk için nelerden vazgeçer? Peki ya ilahi aşk?.. Saflık için, Tanrı'ya tertemiz geri dönmek için, erdem olarak kabul edilen değerleri korumak için insan hayatını verebilir mi?
Dar Kapı, tercihlerini zor olandan yana kullananların yaşadığı ruhsal fırtınalarını gözler önüne sererken, Nobel Edebiyat Ödüllü André Gide, çarpıcı üslubuyla okuru derinden etkiliyor.
Dar Kapı Kitaptan Alıntılar
1. "“İnsanları hayatlarındaki bir âna bakarak yargılamaktan kaçının…”"
2. "“Ah,beklemek ne yorucu!”"
3. "“İnsana itimat eden insana eyvahlar olsun…”"
4. "_
İnsanları hayatlarının yalnızca bir anına dayanarak yargılamaktan sakınalım.
_"
5. "İçine kapanık, kabuğundan henüz çıkmış, beklenti dolu, başkalarını pek umursamayan, girişkenlik konusunda vasat ve kendisinden başkasının zaferlerine ilgi duymayan biriydim."
6. "Ondan kaçıp kitaplara yöneliyorum, kitaplarda yine onu buluyorum."
7. ""İnsanları hayatlarının yalnızca bir anına dayanarak yargılamaktan sakınalım.""
8. "“İnsanları hayatlarındaki bir ana bakarak yargılamaktan kaçının.”"
9. "Ah keşke, sevdiğimiz ruha doğru eğilip bir aynadaki gibi suretimizi görebilsek …"
10. "İnsana güvenen insanın vay haline."
11. "İçinde seni bulmadıktan sonra cenneti neyleyim."
12. ""İnsana güvenen insanın vay haline.""
13. "Günün birinde seni ansızın bırakıp gideceğim."
14. "Kalbim neden bir türlü kendimi koruyamadığım, anlaşılmaz bir melankoliyle doluyor?"
15. "Çok yaşlıymışım gibi yorgun olmama rağmen, ruhum tuhaf bir çocuksuluğu muhafaza ediyor."
Dar Kapı Kitap İncelemeleri
Spoiler içerir…
1947 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Fransız yazar Andre Gide’nin, eleştirmenler tarafından en yaratıcı bulunan kitabıymış; Dar Kapı.
Yazar en önemli edebiyat ödülünü almış fakat kitapları ülkemizde pek rağbet görmemiş. En azından 1000K’yı baz alırsak kitapları fazla okunmamış.
Yazarın hayatını okuduğumda bu kitaptaki Jerome karakterini yaratırken kendinden esinlendiği fark ettim.
Metin Yeşilçam vari bir senaryoyla ilerlerken sonradan çok farklı bir yere bağlanıyor. Kitap ağırlıklı olarak daha çocukken, kendisinden iki yaş büyük, dayısının kızı Alissa’ya aşık olan, Jerome’un aşkından bahsediyor.
Alissa her ne kadar Jerome’u sevse de mantığını kullanıp başta aradaki yaş farkını bahane ederek, sonra da kız kardeşi Juliet’in, Jerome’a aşık olduğunu anlayınca bu aşktan vazgeçer.
Aslında Alissa beşeri aşktan feragat ederek ilahi aşkı ve erdem yolunu seçmiştir. Jerome’un her zorluğa rağmen bu aşktan vazgeçmemesi üzerine Alissa, “Tanrı ile onun arasında benden başka engel yok. Jerome ona erişmekte benim yüzümden gecikiyor, beni üstün tutuyor. Ben onu erdem yolunda durduran engel oluyorum.” diye düşünerek kesin olarak Jerome’dan ve onun aşkından vazgeçer.
Alissa ölmeden kısa süre önce,
“Aşkımızı aldığımız dinsel eğilim yitirdi. Kutsal yücelik adına hayatımızı kaybettik.”
diyerek, seçtiği ilahi yolun, yaşayabilecekken yaşayamadıklarına mal olduğunu hatıra defterine yazar.
“Aşkla erdemi birbirinden ayırmayan ruh,
kim bilir ne kadar mutludur.”
Derin bir psikolojik aşk travması. Birlikte büyüyen ve çocukluklarından itibaren birbirlerine yakıştırılan, büyüdüklerinde de evlenmeleri beklenen Alissa ve Jerome’un aşk hikayesi. Daha doğrusu aşk değil ızdırap hikayesi. Kitabın sonunu açıkcası çok merak etmedim çünkü daha ortalarında belliydi sonu. Şaşırtmadı beni. Alissa bence ruh hastası, sado mazoşist bir karakter. Acıdan zevk alıyor, acıyla besleniyor resmen, melankolik bi tip. Yani karşındaki kişi de seni seviyor, evlenmek istiyo ne bu naz, ne bu saçma sapan geri çekilmeler. Dünya’nın tüm yükü bu kızda sanki. Hem istemeyip hemde bu kadar ağır bir aşk duygusu beni boğdu diyebilirim.
Kitapta din, fedakarlık, erdem, başkalarının mutluluğu için kendinden, kendi hayatından vazgeçmeyi konu alan bir akış var.
Yani Jerome onu sevmese ve platonik bir aşk olsa bu çektiği sıkıntılara hak verebilirim ama öyle bişey yok, bu olaylar sırasında dine yönelen ve kafayı onunla bozan bir Alissa var. Çok sıkıcı bir karakter. Yani sevdiğin insanla evlenince Yaradana bağlanamıyor musun? Dine yönelemiyor musun?
Fazlaca abartılmış. Sırf konu bulamamış klasik bir aşk hikayesini nasıl çıkmaza sokarım da kitap yazarım temalı bu kitabın yazarının Nobel ödüllü olması da daha bi tuhaf.
Kitapta beğendiğim tek şey çok fazla kurgu içerdiği için müthiş anlamlı kelimelere, cümlelere yer verilmiş olması.
Yani çok boş vaktim var aman öylesine bir kitap okuyayım diyorsanız alın okuyun. Son derece sıkıcı bi kitap. Anlatılan ve yaşatılan aşktan midem bulandı.
"Kitabın ana konusu zorlu ve çetrefilli yolun bizi daha iyiye götürdüğü ile ilgiliyse şayet; burada kolay yolu seçen Alissa, dar kapıyı seçen Jerome'dur sanılanın aksine.
Karşısındakine kızkardeşi ile evlenmesini teklif edebilecek kadar hastalıklı bir zihinsel süzgeçe sahip Alissa, yıllarca aslında Jerome'u manipule ederek içinde bulunduğu acı denizine onu seven adamı da çekmiştir. İlişkilerinde Jerome'a asla söz hakkı vermemiş ve kendi istediği doğrultuda son zamanlara doğru da kendini Tanrı'ya adama kisvesi altında iki ruha da iyice acı çektirmiştir. Onca yıl yaşanabilecek birçok şey yaşatmayarak lakin beklentiyi de en tepede tutarak Jerome'a bana göre bir nevi işkence etmiştir sevdiği adama ,doğru bildikleri uğruna... Kendince fedakarlık olarak gördükleri aslında yaşamaktan kaçtığı duygulardan başka birşey değildir. İnsan tadını bilmediği bir yemeği elinin tersiyle kolayca itebilir ya tadını aldıktan sonra vazgeçebilmek... İşte bu asıl erdemdir...
Bu kitabın bende bıraktığı iz; en güzele ulaşmak için geçilmesi gereken dar kapının acı ile bağdaştırılmasının sapkınlığı... Bir aşkı yaşayıp da sonuna yaklaştığında metanetle karşılayabilmek, aynı hisleri bir daha yaşayamayacağını bilerek hayatına devam edebilmek hiç kavuşmamaya çalışmaktan daha erdemli ve daha dar bir kapı bana göre... Mutluluğun çetrefilli olmadığı yanılgısını her insanda vardır.. İnsan mutluluktan çok acıya alışıktır ki bu yüzden acı çekmeyi erdemli sanar. Halbuki mutluluğu yakalamak ve onu süreğen kılmak değil midir hepimizin girmekte zorlandığı dar kapısı?"
André Gide'nin "Pastoral Senfoni" adlı eserinden sonra okuduğum ikinci eseri oldu "Dar Kapı". İyi ki de oldu. Normalde çok fazla kitap incelemesi yapmayan bendeniz bu kitaba inceleme yapmazsam ayıp olacağını düşündüm :). Bir gün sonra da olsa. Maksadım biraz reklam yapmak aslında. Kitap hakkında yazacaklarım nezdinizde kötü olacaksa da "reklamın iyisi kötüsü yoktur" söyleminin arkasına sığınıyorum :). Yeter ki daha çok okunsun. Fazla uzatmayayım.
Efendim kitap beni çok etkiledi. Başlangıçta klasik bir aşk ve fedakarlık hikayesi beklerken ilerledikçe olay klasiğin dışına çıkmaya başladı. Yine bir fedakarlık yine bir aşk var ama vurgulanan aşk "ilahi aşk" fedkarlık ise bu ilahi aşk uğruna yapılan "fedakarlık". İşte beni etkileyen, bam telime dokunan mevzu. Kitap akışı içinde okuyacağınız mektuplar ve sonunda yer alan ve bana göre de olayın düğümünü tam anlamıyla çözdüğüne inandığım Alissa'nın günlükleri kitabın etkileyiciliğini arttıran unsurlar.
Çok bekledim. Kitabın sonuna kadar bekledim Alissa ile Jérôme birbirine kavuşsun efendim ama işte... İlahi aşk.
Peki bir insanın başka bir insanı sevmesi ve de sonunda ona kavuşması İlahi aşka giden yolda engel midir? Tartışılır mı? Bilemiyorum ama bu fedakarlığa saygı duyuyorum.
Bu kitabı okuyun efendim. Çok sevdim ve etkilendim bu kitaptan.
Keyifli okumalar.
Gide, okumaktan en keyif aldığım Fransız yazarlardan biri. Dar Kapı’yı da elimden bırakmadan okudum ve çok sevdim.
Aşkın merkeze alındığı romanda anlatıcımız Jerome’nin Alissa ile olan ilişkisini okuyoruz. Büyük bir bağlılıkla birbirlerine bağlı olan ikilinin hikayesi, Alissa’nın dünyevi ve ilahi aşk arasındaki bocalamaları sonucu buruk bir anlatıdan öteye gidemiyor. metin boyunca Jerome’ye hayatının tümünü sorgusuzca başka birine bağladığı ve Alissa’ya hem kendini hem de Jerome’yi arafta bırakarak acı çektirdiği için kızdım aslında.
Aşk ya bir araya gelinerek dünyevi mutluluk verebilmeli, ya da -buna inanan biri için- ölümlü aşkı geride bırakmayı öğrenerek ilahi aşka ulaştırmalı ama bu hikayedeki gibi araftaki bir bataklıkta insanı dibe sürüklememeli.
Aşkın dünyevi tarafını küçümsediğimizde ve onu yok saydığımızda aslında onu aşma imkanımızı da yok ediyoruz. İlahi yolda yürümek için ihtiyaç duyacağımız gücü içimizdeki potansiyeli inkar için kullanarak tüm ihtimalleri elimizle yok ediyoruz gibi.
Alissa’nın düşünceleri ve davranışları arasındaki tutarsızlık Jerome’ye bir hayata mâl oldu ve bakıldığında o dar kapıdan ikisi de geçemedi sonunda. Alissa’nın günlüğünde yazdığı ‘ erdemle aşkı harmanlayan ruh nasıl da mutludur’ aslında tüm yaşamı boyunca isteyip ulaşamadığı o hayali noktanın özeti gibiydi
Kısacası aşka çok hüzünlü ve melankolik bir yerden bakan bir kitap Dar Kapı. Bu anlamda bazılarını yorabilecek bir yanı olsa da Gide’nin harika anlatımı kitaba şans vermek için yeterli bana kalırsa.