Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Dag Solstad Alıntıları & En Çok Okunan Sözleri

Dag Solstad En Beğenilen Sözleri



1. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



2. ""hiçbir şey umrunda değildi. Yaşamını gözlemleyerek harcıyor bu sırada zaman ve onunla birlikte gençlik akıp gidiyor , singer kıskanılası gençlik anılarını yakalamak , bu anların tadını çıkartmak için kılını bile kıpırdatmıyordu . Kişiliksiz bir sorgulayıcı benliksiz bir yaşam reddiyecisi , tümüyle olumsuz bir ruh olarak her şeyi neredeyse kendisini silerek gözlemliyordu . Bunun verebileceği rahatlatıcı bir özgürlük ya da bağımsızlık duygusunu hiç umursamadan kendisini akıntıya bırakmıştı. Yaşamın uzun yolunda kişiliksiz, eylemsiz bir gezgindi; ömrünün baharında yıllar boyunca kambur , gözleri yere çivili yürümüştü.""


- T. Singer



3. "İnsan, kaybettiği parıltısını özler.."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



4. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



5. "İnsan kaybettiği parıltısını özler.."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



6. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



7. "...., bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



8. "....her çocuğun, yetişkinler tarafından rahatsız edilme endişesi taşımadan, huzur içinde yaşayacağı kendine ait bir odaya sahip olma hakkı vardı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



9. "..işler hep oldukları gibi olmasaydılar her şey ne kadar da içinden çıkılamaz hale gelirdi , bunu anlamak hiç zor değildi.,ancak
gerçekler göz önünde bulundurulduğunda böyle olmuyor. zira ruh ve düşünce dünyaları karmakarışık , tam yerine oturmamış , hatta banal ve henüz olgunlaşmamış bireylerden söz ediyoruz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



10. "Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



11. "Bu dünyada gerçekleşmeyecek şey yoktur, yeter ki insan başkaldırmaya cesaret etsin."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



12. "Öf be, dedi kendi kendine, bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



13. "içinden gelerek “Hoşçakal” diyebilmek için tüm gücünü seferber ederdi"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



14. "Bir kadının sırdaşlık kadar arzuladığı başka bir şey yoktur. Bu nedenle ona silip atamayacağı kadar güçlü bir sırdaşlık sunun."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



15. "Bir insanın yaşamayı ümit edebileceği kadar zengin bir hayat yaşadığını düşünüyordu, anlamlı bulduğu bir işi vardı, kişisel özgürlüğüne sahipti ve hayata entelektüel bir merak ve ilgiyle yaklaşıyor, toplumsal hayatın kendisine çizdiği çerçeve ve sınırlar içinde ilgi duyduğu şeylerin peşinden gidiyordu."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



16. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



17. "insan kaybettiği parıltısını özler"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



18. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



19. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



20. "uyanmak ve yeni güne başlamakta daima isteksizdi, uykusuna adeta sımsıkı sarılır, bırakmazdı"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



21. "Ütopyalar çöktü. Bizler ütopyaların çöktüğünün farkına vardık ama önemsemedik."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



22. "Bizi birbirimize derinden bağlayan tutkuydu edebiyat."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



23. "Dışarıdan bakıldığında daima kendi yolunda giden, dalgın, hayatın gizemleri üzerine uzun uzadıya kafa yoran yalnız bir kurttum ben."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



24. "Belki de kalabalıkta kaybederim kendimi."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



25. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



26. "Kitapları yutarcasına okurdu. Bir benzerini hiç görmemiştim, bulduğu her boş saniyede okur, okurdu."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



27. "Reklamlar, çağımız sanatının bir ifadesidir."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



28. "Hayaller susuzluğu gideriyor."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



29. "İnsanlar ölüm karşısında bile durup düşünmüyorlar, diye geçirdi içinden, akıllarını başlarına almıyor, biraz alçakgönüllülük göstermiyorlar, hiç kimse kendi kendine sormak zorunda olduğu temel birkaç soruyu sormuyor, boş verip geçiyor."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



30. "En son ne zaman biriyle sohbet ettin?"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



31. "Yapayalnızdı ama bir başkasının eseriydi."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



32. "Çağına ayak uyduramadığını hissediyordu."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



33. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



34. "Ne büyük acıdır sevdiği kadının gülümsemesini seyretmenin içindeki müthiş bir özlemi ateşlemesi ama bu gülümsemenin asla ve asla aranızdaki mahremiyete işaret etmediğini bilmek!"


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



35. "Gerçek anlamda asla özgür olamazsın, yalnızca kimin hizmetinde olacağını seçebilirsin."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



36. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



37. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz. ""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



38. "Hiç kimse kendi kendine sormak zorunda olduğu temel birkaç soruyu sormuyor, boş verip geçiyor."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



39. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi.."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



40. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



41. "Can sıkıntısı eğitimin biçiminin ve hedefinin kapsama alanındaydı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



42. "Kafamın içi pek karışık."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



43. "Bjorn Hansen kendine bunu soruyor, soluk alabildiği, düşünceleriyle baş başa kalabildiği yere, kitapların dünyasına kaçıp saklanıyordu sık sık."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



44. "Ölüm karşısında ne kadar çaresiziz, tümüyle yıkılıyoruz."


- T. Singer



45. "Düşmüştü artık, bundan geri dönüş yoktu, kalkmaya gönlü de yoktu, hatta gelip kaldırsalar bile kalkmayacaktı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



46. "Bir şeyin iç yüzünü kavramanın getireceği anlık parıltıyı yaşamayı istemiyorlardı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



47. "İnsanlar ölüm karşısında bile durup düşünmüyorlar."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



48. "Ölüm başka türlüsünü hoş görmez. Kendimizi hiç direnç göstermeden çaresizliğimize terk etmemizi ister."


- T. Singer



49. "Dışarıda kalmak ve kamusal alanın meşgul olduğunu teyit etmek insanı "yapay" hale getiriyordu."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



50. "Tanrım, bu yanlış anlaşılma bizi ne kadar yordu!"


- T. Singer



51. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



52. "Açlıktan mideleri kazınsa da televizyonda gösterilenlerle aynı çağda yaşıyor olmak insana bunu unutturuyor. Hayaller susuzluğu gideriyor."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



53. "... her çocuğun, yetişkinler tarafından rahatsız edilme endişesi taşımadan, huzur içinde yaşayacağı kendine ait bir odaya sahip olma hakkı vardı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



54. "Tüm kişisel eşyaları bunlardı. Dostoyevski. Puşkin. Thomas Mann. Celine. Borges. Tom Kristensen. Marquez. Proust. Kafka, Kundera, Freud, Kierkegaard, Sartre, Camus, Butor."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



55. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



56. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



57. "Tüm varlığımla ona aşıktım ama bu uzaktan yaşanan bir aşktı. Arzuladığım şeye belki bir gün ulaşabilirim diye hayaller kuruyor, imkansız ve mutsuz bir aşkla ona tapıyordum."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



58. "... belki de artık ben gerçekten demokrasiye inanmıyorum."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



59. "Dünya yok olabilir, hayat tamamen bitebilir ama ebediyet kalıcıdır."


- Bjørn Hansen’e Dair Üçüncü ve Son Roman



60. "Bakışları ilginçti, temiz ve huzurluydu"


- T. Singer



61. "... belki de artık ben gerçekten demokrasiye inanmıyorum."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



62. "Her şey burada sınırına erişir. Zaman. Mekân."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



63. "Kendi düşüncelerinin ağırlığı altında yıkılmıştı adeta."


- Profesör Andersen'in Gecesi



64. "“Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.”"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



65. "Öf be, dedi kendi kendine, bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



66. "Düşmüştü artık, bundan geri dönüş yoktu, kalkmaya gönlü de yoktu, hatta gelip kaldırsalar bile kalkmayacaktı.."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



67. "Umutsuzluktan, ne yapacağını bilememekten usanmıştım. Bir işe yaramayı, hizmet edebilmeyi istiyordum."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



68. "Ama kitaplara ihtiyacımız var."


- T. Singer



69. "Bilgi sağlıklıdır."


- T. Singer



70. "Düşmüştü artık, bundan geri dönüş yoktu,kalkmaya gönlü de yoktu, hatta gelip kaldırsalar bile kalmayacaktı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



71. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



72. "..bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var.."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



73. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



74. "Ölüm karşısında ne kadar çaresiziz, tümüyle yıkılıyoruz."


- T. Singer



75. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



76. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



77. "Yapmak zorunda olduğum şeyi yapmaktan korkuyorum."


- T. Singer



78. ""Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



79. "Hiçbir üzüntüsü ya da hayal kırıklığı yoktu çünkü neyse oydu."


- T. Singer



80. "Peki ama nasıl geçineceğiz biz?"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



81. "Şimdiye dek hiç oturmadığım, hatta oturmayı aklımdan bile geçirmediğim, "kendime ait" bir apartman dairesine yerleşmeyi büyük bir coşkuyla, özlemle bekliyordum."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



82. "Ölüm karşısında ne kadar çaresiziz, tümüyle yıkılıyoruz."


- T. Singer



83. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



84. "Hayatımız hakkında karar veren biz olduğumuz için mi böyleyiz, yoksa bizi toplum mu şekillendiriyor?"


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



85. ""Herkes istediği şeye inanmakta serbest.""


- Profesör Andersen'in Gecesi



86. "Hayat kendisine sorduğum bütün soruları cevapsız bıraktı, düşünsene, en derindeki ihtiyaçlarımın fark edilmediği işitilmediği koskoca bir hayat var önümde yaşanacak, üstelik bu benim hayatım.."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



87. "Ortak eşyaları ile dolu aynı apartman dairesinin içinde ayrı dünyalarda yaşıyorlar, bu ortamda birbirlerini rahatsız etmeden, birbirlerinin canını sıkmadan, özeline tecavüz ediliyormuş duygusu yaşatmadan, kendilerine ait yörüngelerde birbirleriyle çarpışmaksızın hareket ediyorlardı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



88. "Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı.."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



89. "Olup bitenin niçin olup bittiğini anlıyordum. Gelecekten endişeliydim."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



90. "Kitaplar ruhumuzu arıtır, güzelleştirir diyecek olsam bana kim inanır, diye geçirdi aklından hafifçe gülümseyerek."


- 17. Roman



91. "Tam bir geri zekâlıyım. Kendime geri zekâlı demekle olayı hafifletici bir unsur yaratamam, geri zekâlılık da olsa geri dönüşü olmayan bir duruma yol açtım."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



92. "Ne var ki çok yalnızdı, hiç arkadaşı olmadığını kabul etmek zorundaydı. Ama kitapları vardı. Bu durum tersine olsaydı daha kötüydü, evet evet tersi olsaydı hiç katlanamazdı.."


- 17. Roman



93. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



94. "Ölüm acısıyla burun buruna gelen herkes karşısındakileri etkileyen azametli bir duruş sergileyebilir."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



95. "bu da geçip gidecek"


- T. Singer



96. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



97. "Etrafı dünya edebiyatıyla çevriliydi. Bu da hayatının yükünü hafifletiyor ve onu mutlu ediyordu.."


- 17. Roman



98. "“Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.”"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



99. "Kendini alışılmıştan uzaklaştıran şeyleri seviyordu, denemeye cesaret ediyordu, tek şartı, yürüdüğü bilinmeyen yolun doğrultusunu kendisinin belirlemesiydi."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



100. "Her zaman yalnızdı."


- T. Singer



101. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



102. "kendini yorgun, son kullanma tarihi bitmiş ve müthiş hayal kırıklığına uğramış hissediyordu."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



103. "Gerçeği açıkça görebilmek ve kendine dışarıdan bakabilmek dünyanın en kolay işi olsa da bunu başaramıyordu. Kendine dışarıdan bakamadığından göremediği şey şuydu: Gece vakti bir hücrede çaresizliğe terk edilmiş bir mahkûm.."


- 17. Roman



104. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



105. "Bütün öteki günler gibi bir gün."


- T. Singer



106. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



107. "Son on beş yıldır ne kadar küçük ve ne kadar izole bir dünyada yaşamıştı. Sanki kendini bir noktaya zincirlemişti ve burası merkez olmak üzere ufacık garip bir çemberin içinde dönmüş durmuş, bir yandan da saatin tiktaklarını işitmişti.."


- 17. Roman



108. "Eğer siz haklı, ben de haksız çıkarsak hayat yaşanmaya değmez olacak."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



109. "“insanlar ölüm karşısında bile durup düşünmüyorlar, diye geçirdi içinden, akıllarını başlarına almıyor, biraz alçakgönüllülük göstermiyorlar, hiç kimse kendi kendine sormak zorunda olduğu temel birkaç soruyu sormuyor, boş verip geçiyor.”"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



110. "Apaçık bir aşk ilişkisi olduğu düşünülerek kurulan her ilişki suçluluk duygusuna ve aldatmaya dayanır."


- T. Singer



111. "Öf be, dedi kendi kendine, bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var…"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



112. "Kendi düşüncelerinin ağırlığı altında yıkılmıştı adeta."


- Profesör Andersen'in Gecesi



113. ""Hayat kendisine sorduğum bütün soruları cevapsız bıraktı""


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



114. "Gördüğümüz gibi tehlike her zaman orada."


- T. Singer



115. "Bana öyle geliyordu ki gelecek önümde apaçık uzanmaktadır ve hayatın bana sunacağı şeyleri almak üzere elimi uzatmam yeterlidir."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



116. "Belki de haklılar, belki de artık ben gerçekten demokrasiye inanmıyorum."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



117. "Geceleri üzerine kafa yorduğu düşünceler. Ruhunu kaybetmiş olduğuna dair düşünceler. Kim olduğunu artık bilemiyor olduğuna dair düşünceler. Demek istediği gerçekten demek istediği midir, hissettiği gerçek hisleri midir, düşündüğü gerçek düşüncesi midir, bunlardan emin olamamak. Elde etmeyi her şeyden çok arzu ettiği şeyin, zannettiği şey değil de başarmak için kendinden bile saklayarak böyle gizli bir şekilde planlamak zorunda kaldığı şey olması…"


- 17. Roman



118. "...insan kaybettiği parıltısını özler."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



119. "Yaşamın uzun yolunda kişiliksiz, eylemsiz bir gezgindi; ömrümün baharında yıllar boyunca kambur, gözleri yere çivili yürümüştü."


- T. Singer



120. "Kaderi onu korkutuyordu. Yapayalnızdı ama bir başkasının eseriydi. Bir başkasının eseriydi ama o başkası eseriyle yüzleşmeye ne diğerle­rinin nazarında ne de kendi nazarında cesaret edebilmişti.."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



121. "Hatta Relling 'in bu repliklerinden bir tanesi Norveç edebiyatının en ölümsüz cümlelerinden biri sayılıyor:"Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



122. "Yaşamın uzun yolunda kişiliksiz, eylemsiz bir gezgindi; ömrümün baharında yıllar boyunca kambur, gözleri yere çivili yürümüştü."


- T. Singer



123. ""Kendini yorgun, son kullanma tarihi bitmiş ve müthiş hayal kırıklığına uğramış hissediyordu.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



124. "“Ülkede verilen en yüksek zorunlu eğitimden geçmiş gençler arasında uygarlıktan hiç nasibini almamış ve bunu gizleyecek kadar terbiyesi olmayan, hatta bundan dolayı hicap duymayanlar da bulunuyormuş demek…”"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



125. ""İçimde hâlâ genç bir kız yaşıyor!""


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



126. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



127. "“Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da alırsınız.”"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



128. "“Adeta reklamı çağımız sanatının bir ifadesi olarak algılıyordu. Sonraları bunun böyle olduğunu iddia da etti. Johan’a göre reklamlardaki görüntüler bize çağımız hakkında sanat galerilerinde sergilenen eserlerden daha fazla bilgi veriyordu. Daha sonraları başkaldıran bir Marksist olarak bu görüşünü ayrıntılarıyla açıklamıştı: Sanat galerilerinin sanat anlayışı metropollerdeki kentsoyluların zevkine göre uyarlanmıştı. Reklam ya da Johan’ın deyişiyle ticari sanat ise, tüm imkanları seferber ederek metropollerdeki geniş halk kitlelerinin zevkine hitap ediyordu. İnsanlar hayranlıkla reklamın cazibesine kapılıyorlardı.”"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



129. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



130. ""Hayır, hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak, dedi derin derin düşünerek...""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



131. "Hayata karşı müthiş bir iştahı vardı..."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



132. "Eğer durum böyleyse, yani demokrasiden kaynaklanan görüşler onu isyan ettiriyorsa, demokrasiyi savunmaya niçin devam edecekti?"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



133. "Burada kimse onu bulamazdı, tüm izleri silinmişti; bulmasını istemediği her kim varsa onun için ya da onlar için artık kaybolduğunu fark ediyordu derin bir hoşnutlukla."


- T. Singer



134. "Ağır, taşlaşmış bir kederle yüklüydü ve başkalarının içtenliği ve beceriksiz yakınlık çabalarıyla karşılaştığında olduğu gibi, arada sırada gözyaşları döküyordu."


- T. Singer



135. "..hayatında iz bırakan bir çizik olarak tanımlıyordu"


- 17. Roman



136. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



137. "Ama beni gerçekten sarsan, şu anda yattığım yerde düşündüğüm şeyin kendi hayatım olduğunu kavrayamamam. Bunu kendime her hatırlatmaya çalıştığımda ipin ucunu kaybediyor, donup kalıyorum çünkü aklım almıyor bir türlü.."


- 17. Roman



138. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



139. "Bir insan yıllarının sunduğu armağanları alıp kullanmayı reddetmesi, kendilerinden sonra gelen gençliği gözleyenleri isyan ettirir."


- T. Singer



140. "Bir anlamda onun kalbine giden anahtardan yoksundu..."


- T. Singer



141. "Yapabileceği şeylerle yapmasına izin verilen şeyler arasında büyük bir uçurum vardı."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı



142. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



143. "Zamanın tahribatının izlerini taşıyan bir yüze sahip."


- Bjørn Hansen’e Dair Üçüncü ve Son Roman



144. ""Hayat her şeye rağmen devam etmeli""


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



145. "Bir insan yıllarının sunduğu armağanları alıp kullanmayı reddetmesi, kendilerinden sonra gelen gençliği gözleyenleri isyan ettirir."


- T. Singer



146. "Bir anlamda onun kalbine giden anahtardan yoksundu..."


- T. Singer



147. ""Belki de grip başlangıcı değildir de," dedi, "düşüncelerimdir beni bu kadar yoran. Son günlerde zamanın edebiyatı aşındırdığını ve yıkıma uğrattığını düşünüyorum, bunlar muhtemelen yeni düşünceler ama her halükarda ağır düşünceler" dedi."


- Profesör Andersen'in Gecesi



148. "...Hayat çok kısa. Çok heyecanlı. Sonuçta her şey orada olup bitiyor. Ama kitaplara ihtiyacımız var. Özellikle de felsefeye..."


- T. Singer



149. "Hayata böylesine doyamayan bir adam nasıl oluyordu da kendini felsefe okumaya veriyordu? Yoksa hayata karşı en çok iştah duyanlar mı seçiyordu felsefeyi?"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



150. ""Belki de grip başlangıcı değildir de," dedi, "düşüncelerimdir beni bu kadar yoran. Son günlerde zamanın edebiyatı aşındırdığını ve yıkıma uğrattığını düşünüyorum, bunlar muhtemelen yeni düşünceler ama her halükarda ağır düşünceler" dedi."


- Profesör Andersen'in Gecesi



151. "...Hayat çok kısa. Çok heyecanlı. Sonuçta her şey orada olup bitiyor. Ama kitaplara ihtiyacımız var. Özellikle de felsefeye..."


- T. Singer



152. "Bir borç kölesi , ''kaybeden'' ve ''başarısız insan'' da olsa, bu durum kişiyi çağdaş bir insan olarak sosyal hayata bağlıyordu."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



153. "Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



154. "Yapmaya muktedir olmadığımız şeyleri şiddetle arzuluyor ama bu muktedir olmama halimizle yüzleşemiyoruz. Yüzleşemiyiruz çünkü bunu yapmak bilinci ve bilinçle birlikte insanlık onurunu da boğacak. Anlamsızlık insana zaten yeterince ağır geliyor, üstelik ölümsüzlüğün var olduğuna inanan ve bunun, düşüncenin ve sanatın üstün tecellisi aracılığıyla mümkün olabileceğini düşünen bir dünyada... Ah ne müthiş bir görüş, nasıl da mutlu bir bilinç halini işaret ediyor."


- Profesör Andersen'in Gecesi



155. "Ölüm acısıyla burun buruna gelen herkes karşısındakileri etkileyen azametli bir duruş sergileyebilir."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



156. "Tüm kişisel eşyaları bunlardı. Dostoyevski. Puşkin. Thomas Mann. Celine. Borges. Tom Kristensen. Marquez. Proust. Kafka, Kundera, Freud, Kierkegaard, Sartre, Camus, Butor."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



157. "Zaman soluk almaya fırsat bırakmadan uçup gidiyordu."


- T. Singer



158. "Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



159. "Yapmaya muktedir olmadığımız şeyleri şiddetle arzuluyor ama bu muktedir olmama halimizle yüzleşemiyoruz. Yüzleşemiyiruz çünkü bunu yapmak bilinci ve bilinçle birlikte insanlık onurunu da boğacak. Anlamsızlık insana zaten yeterince ağır geliyor, üstelik ölümsüzlüğün var olduğuna inanan ve bunun, düşüncenin ve sanatın üstün tecellisi aracılığıyla mümkün olabileceğini düşünen bir dünyada... Ah ne müthiş bir görüş, nasıl da mutlu bir bilinç halini işaret ediyor."


- Profesör Andersen'in Gecesi



160. "...insanlar ölüm karşısında bile durup düşünmüyorlar, diye geçirdi içinden, akıllarını başlarına almıyor, biraz alçakgönüllülük göstermiyorlar, hiç kimse kendine sormak zorunda olduğu temel birkaç soruyu sormuyor, boş verip geçiyor."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



161. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



162. "Yapayalnızdı ama bir başkasının eseriydi."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



163. ""Ah, geçmişten gelen nahoş bir esintisin sen.""


- 17. Roman



164. "Hayata kendi damgasını vurmanın yolunu bulmuştu."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



165. ""Ama sen çok yalnızsın evladım""


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



166. "Bir öğretmendi ve zaten genelde çok yüksek olmayan öğretmen maaşları 1970’li yılların sonlarına doğru Norveç’te tüm zamanların en düşük düzeyinde seyrediyordu."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



167. "Tüm kişisel eşyaları bunlardı. Dostoyevski. Puşkin. Thomas Mann. Celine. Borges. Tom Kristensen. Marquez. Proust. Kafka, Kundera, Freud, Kierkegaard, Sartre, Camus, Butor.."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



168. "Söyleyecek sözü kalmamıştı sanki, hatta kendi çevresinde ve ait olduğu kültür grubundaki insanların da söyleyecek sözleri bitmiş gibiydi. Söyleşmeye teşebbüs bile etmiyordu insanlar."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



169. "'' Bir insanın hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.''"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



170. ""Düşmüştü artık, bundan geri dönüş yoktu, kalkmaya gönlü de yoktu, hatta gelip kaldırsalar bile kalkmayacaktı.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



171. "soluk alabildiği, düşünceleriyle baş başa kalabildiği yere, kitapların dünyasına kaçıp saklanıyordu sık sık."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



172. "Aramızdaki yıpranmışlık silinmiyor."


- T. Singer



173. "Kendine suç yükleyen sensin."


- T. Singer



174. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



175. "En fenası, kimseye söyleyecek bir sözü yoktu. Sözü ancak kendineydi."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



176. "Karar anı yalnızca şans tarafından belirlenir."


- T. Singer



177. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



178. "… yalnız yaşamayı seviyordu, kadınlardan uzaklaşmasının nedeni kendisini yitirmekten, bir başkasıyla içiçe yaşamaktan korkmasıydı, ne de olsa her şeyini yabancı bir kadınla bölüşecekti, boğazı sıkılıyormuş gibi hissetmek ve tutsaklık duygusu Elias’ın yalnız yaşamaya, müzmin bekarlığa karar vermesi ile sonuçlanmıştır; ancak zaman zaman üzerine bir hüzün çekerdi, kendinde bir eksiklik hissederdi…"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



179. "Her şeyin de bir sınırı vardı canım!"


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



180. "Ne yapmıştı bu yaşamda?"


- T. Singer



181. "...Singer kendi labirentine hapsolmuştu; labirentten çıkamıyordu, çıkmak da istemiyordu,
belki de çıkamayacağını bildiği için...
...
Kendi uzaklığını ve kendi ruhunu koparıp atmayı istiyordu ama bunu yapmak elinden gelmiyordu..."


- T. Singer



182. "“Ölüm karşısında ne kadar çaresiziz, tümüyle yıkılıyoruz. Bir insan nedir cidden? Ölüm karşısına konulduğunda.”"


- T. Singer



183. "Zamanın ruhu böyle davranır işte, tutsağı olarak içinde yaşayanlardan gizlenir, başka zamanlarda çekilmiş fotoğraflara bakarak bizleri dışarıdan gözleyenlere gösterir kendini."


- Profesör Andersen'in Gecesi



184. "Geçmişle aramızdaki ilişkide belirleyici olan şey bir kayıtsızlıktır."


- Profesör Andersen'in Gecesi



185. "En fenası, kimseye söyleyecek bir sözü yoktu. Sözü ancak kendineydi."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



186. "Her adım beraberinde utanç verici bir anın tohumunu taşır, bilinçten asla silinmeyen bir utandırıcılık tehlikesiyle yüklüdür."


- T. Singer



187. "Aslında bütün insanların içinde onlara hayat veren bir güç mevcuttur ama bu güç genelde dizginlenir, baskı altında tutulur."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



188. "Kendisini nerede bulacağını biliyor muydu?"


- T. Singer



189. "...her şeyin yolunda olduğunu sandıkları mutlu 1cehalet içinde yaşıyorlar..."


- T. Singer



190. "Öyle bir durumdayız ki entelektüel meseleler üzerine kafa yoran, okuyan insan tipi artık oyun dışı bırakılmıştır."


- Profesör Andersen'in Gecesi



191. "Her adım beraberinde utanç verici bir anın tohumunu taşır, bilinçten asla silinmeyen bir utandırıcılık tehlikesiyle yüklüdür."


- T. Singer



192. "“Toplumsal acılarıyla baş başa olduğu o akşam geceye doğru evrilirken, Elias Rukla, insanlar ölüm karşısında bile durup düşünmüyorlar, diye geçirdi içinden, akıllarını başlarına almıyor, biraz alçakgönüllülük göstermiyorlar, hiç kimse kendi kendine soru sormak zorunda olduğu temel birkaç soruyu sormuyor, boş verip geçiyor.”"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



193. "İhmalden doğan günahın savunulacak bir yanı yoktu."


- Profesör Andersen'in Gecesi



194. "İnsan için yalnızlık temel ilke olmalı. Derin olmalı. Avunmak için başkalarını aramamalı."


- T. Singer



195. "...Kendi yaşamının, kendisinin tutsağı olduğunu söylüyor..."


- T. Singer



196. "bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var,"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



197. "... bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var..."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



198. "Borç kölelerinin toplanma noktası, öğretmenler odası..!"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



199. "...Kendi yaşamının, kendisinin tutsağı olduğunu söylüyor..."


- T. Singer



200. "bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var,"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



201. "... bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var..."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



202. "Ortak eşyalarla dolu aynı apartman dairesinin içinde ayrı dünyalarda yaşıyorlar, bu ortamda birbirlerini rahatsız etmeden, birbirlerinin canını sıkmadan, özeline tecavüz ediliyormuş duygusu yaşatmadan, kendilerine ait yörüngelerde birbirleriyle çarpışmaksızın hareket ediyorlardı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



203. ""Eğer siz haklı, ben de haksız çıkarsam hayat yaşanmaya değmez olacak.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



204. "Dört bir tarafta çöküntü var. Etrafına bir bak, diye haykırdı. Artık uzun uzun konuşamıyorsun bile, lanet olsun. En son ne zaman biriyle sohbet ettin?"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



205. "Fakat benim bu söylediklerime fazla ehemmiyet vermeyin, ben kendi çağıyla sınırlı bir kişi olarak böyle bir yargıya varıyorum."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



206. "Söyleşmeye teşebbüs etmiyordu insanlar. Karşılıklı konuşmayı, kişisel ya da toplumsal bir konu üzerine yoğunlaşarak tartışmayı, hiç değilse bir şeyin içyüzünü kavramanın getireceği anlık parıltıyı istemiyorlardı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



207. ""Sonsuza dek değişmeyecek doğru yoktur, sadece insana tıpkı gökyüzündeki yıldızlar gibi parlama olanağı veren telaşlı bir yaşam ritmi ve durumlar vardır. Mükemmel insanlar gökyüzünün yıldızlarıdır adeta""


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



208. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



209. "Ortak eşyalarla dolu aynı apartman dairesinin içinde ayrı dünyalarda yaşıyorlar, bu ortamda birbirlerini rahatsız etmeden, birbirlerinin canını sıkmadan, özeline tecavüz ediliyormuş duygusu yaşatmadan, kendilerine ait yörüngelerde birbirleriyle çarpışmaksızın hareket ediyorlardı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



210. ""Eğer siz haklı, ben de haksız çıkarsam hayat yaşanmaya değmez olacak.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



211. "Dört bir tarafta çöküntü var. Etrafına bir bak, diye haykırdı. Artık uzun uzun konuşamıyorsun bile, lanet olsun. En son ne zaman biriyle sohbet ettin?"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



212. "Fakat benim bu söylediklerime fazla ehemmiyet vermeyin, ben kendi çağıyla sınırlı bir kişi olarak böyle bir yargıya varıyorum."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



213. "Çağına ayak uyduramadığını hisse­diyordu; elbette bunu hisseden herkes derin bir kedere, hatta öf­keye kapılır."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



214. "kadınlardan uzak­laşmasının nedeni kendisini yi­tirmekten, bir başkasıyla iç içe yaşamaktan korkmasıydı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



215. "Ancak ilaveten kendi çağını da anlaması gerekecekti.
Çağın ruhunu oluşturan gelip geçici hevesleri iyi tanımalıydı."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



216. "Kadın olsun, erkek olsun herkesin başına gelen, ancak kadınlar açısından cazibelerini yitirmek olarak anlaşılan doğal ve biyolojik bir sürecin sonucunda yüzü sarkmıştı, kadınlar bu gerçeği kabul etmeyip de hayatı doğal sürecinde yaşamak yerine, genç kızlıklarındaki gibi görünmek üzere bu sürece direndikleri takdirde ortaya zavallıca sonuçlar çıkabiliyordu."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



217. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



218. "Başkalarının gözünde böyle 1 Singer olarak göründüğünü düşünüyordu. Ve bu hoşuna gidiyordu. Gizemli Singer. Kendisiyle başa çıkamadığı, öylesine sürüklenip durduğu, dışarıdan bütün bunlara bakmakla yetindiği için duyduğu umutsuzluk başkalarının gözünde saygılı 1şaşkınlığa dönüşmüştü..."


- T. Singer



219. "Ortak eşyalarıyla dolu aynı apartman dairesinin içinde ayrı dünyalarda yaşıyorlar, bu ortamda birbirilerini rahatsız etmeden, birbirlerinin canını sıkmadan, özeline tecavüz ediliyormuş duygusu yaşatmadan, kendilerine ait yörüngelerde birbiriyle çarpışmaksızın hareket ediyorlardı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



220. "İnsanın kendisine izinden gideceği birini araması yaşamını ve işini özetliyor aslında."


- T. Singer



221. "Hayır, hayır, kültür mirasının bir parçası olan edebiyat gençlere cazip gelmiyor ve gençlerin yazdığı kompozisyonlar da kültür mirasına yakışacak edebi değerde tezler değiller."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



222. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



223. "Bizler yaşları ilerledikçe daha bir akıllanan insanlar olmayı arzuluyoruz ama bu doğru mu? Benim açımdan doğru değil. Ben yirmi beş yaşımdaki halimden daha fazla akıllanmadım, yaşlandım sadece."


- Profesör Andersen'in Gecesi



224. "Çağına ayak uyduramadığını hisse­diyordu; elbette bunu hisseden herkes derin bir kedere, hatta öf­keye kapılır."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



225. "kadınlardan uzak­laşmasının nedeni kendisini yi­tirmekten, bir başkasıyla iç içe yaşamaktan korkmasıydı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



226. "“Eva Linde uyanmak ve yeni bir güne başlamakta daima isteksizdi, uykusuna adeta sımsıkı sarılır, bırakmazdı. Bu onun karakteri, diye düşünürdü Elias, hayatının benden önceki kısmında da uykuyu hep uyanıklığa tercih etmiş olmalı, işte bu yüzden her zaman böyle kırılgan görünüyor.”"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



227. "Zaman zaman üzerine bir hüzün çökerdi, kendinde bir eksiklik hissederdi.."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



228. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



229. "Ah, hayat yine de çok iyi olabilir aslında..."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



230. "Şöyle ki, bazı romanların okunması minyatür bir salgın hastalık gibidir, ansızın en olmadık yerlerde baş gösteren gizli bir salgın."


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



231. "... kendi cahilliğimden korkuyorum"


- Profesör Andersen'in Gecesi



232. "Yoksa hayata karşı en çok iştah duyanlar mı seçiyordu felsefeyi?"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



233. "Hayır, toplumsal konularla ilgili bireyler olarak kendilerini özür dilemek zorunda hissetmişlerdi, yani bu özür her uygar toplumun bu konuda başarılı olduğu da bu örnekten anlaşılmaktadır."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



234. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



235. "gerçek şuydu,çok iyi eğitim almış yetişkin bir adam,yirmi beş yıldır masrafları kamu tarafından karşılanmak suretiyle bu sınıfta oturuyor ve öğrencilerin sıkılıp sıkılmadıklarını dikkate almaksızın ortak kültür mirasımıza ait eserleri ders olarak işliyordu"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



236. "Hayaller susuzluğu gideriyor. Hayaller tatmin ediyor!"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



237. "Zira okul kitaplarına girmek için önce ölmek gerek."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



238. ""Eğer siz haklı, ben de haksız çıkarsak hayat yaşanmaya değmez olacak.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



239. "Kimseye söyleyecek bir sözü yoktu.
Sözü ancak kendineydi."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



240. "O da bir kitap insanı."


- Bjørn Hansen’e Dair Üçüncü ve Son Roman



241. "baharın gelmiş olduğunun farkına vardı. Kuşlar şakıyordu, ağaç dalları tomurcuklanmaya baş­lamıştı"


- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap



242. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



243. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



244. "“Yine düşüncelere daldı, dalabildiğince derinlere. Yenilen, hatta ortadan kaldırılan bir azınlığın, galip geleni ve kendisini alt eden silahları alkışlaması zordur, diye kendi kendini teselli etmeye çalışıyordu.”"


- Mahcubiyet ve Haysiyet



245. "Ölümün yüzü yoktu. Ölüm elinde tırpan tutan bir adamdı. Genellikle ölüm tüm çıplaklığıyla betimlenirdi, hatta çıplaklığından da arındırılarak bir iskelet şeklinde, uygulamak durumunda olduğu şeyi gerçekleştirirken, yani insanları öbür dünyaya gönderir ve bunu da genellikle bir katliam ya da veba salgını şeklinde gerçekleştirirken… Ölüm bir klişedir. Muğlak ama son derece aşikâr. İçinde yalnızca korku yaratan bu figürle kendini ilişkilendiremiyordu. Ölümün bir yüze sahip olmaması onu huzursuz ediyordu.."


- Bjørn Hansen’e Dair Üçüncü ve Son Roman



246. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



247. "Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı."


- Mahcubiyet ve Haysiyet



248. "...Singer Isabella yı anlamadığını itiraf etmek zorunda kaldı.
1anlamda onun kalbine giden anahtardan yoksundu..."


- T. Singer



249. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""


- Mahcubiyet ve Haysiyet



250. "Gerçek anlamda asla özgür olamazsın."


- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı

Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: