Dag Solstad En Beğenilen Sözleri
1. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
2. ""hiçbir şey umrunda değildi. Yaşamını gözlemleyerek harcıyor bu sırada zaman ve onunla birlikte gençlik akıp gidiyor , singer kıskanılası gençlik anılarını yakalamak , bu anların tadını çıkartmak için kılını bile kıpırdatmıyordu . Kişiliksiz bir sorgulayıcı benliksiz bir yaşam reddiyecisi , tümüyle olumsuz bir ruh olarak her şeyi neredeyse kendisini silerek gözlemliyordu . Bunun verebileceği rahatlatıcı bir özgürlük ya da bağımsızlık duygusunu hiç umursamadan kendisini akıntıya bırakmıştı. Yaşamın uzun yolunda kişiliksiz, eylemsiz bir gezgindi; ömrünün baharında yıllar boyunca kambur , gözleri yere çivili yürümüştü.""
- T. Singer
3. "İnsan, kaybettiği parıltısını özler.."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
4. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
5. "İnsan kaybettiği parıltısını özler.."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
6. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
7. "...., bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
8. "....her çocuğun, yetişkinler tarafından rahatsız edilme endişesi taşımadan, huzur içinde yaşayacağı kendine ait bir odaya sahip olma hakkı vardı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
9. "..işler hep oldukları gibi olmasaydılar her şey ne kadar da içinden çıkılamaz hale gelirdi , bunu anlamak hiç zor değildi.,ancak
gerçekler göz önünde bulundurulduğunda böyle olmuyor. zira ruh ve düşünce dünyaları karmakarışık , tam yerine oturmamış , hatta banal ve henüz olgunlaşmamış bireylerden söz ediyoruz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
10. "Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
11. "Bu dünyada gerçekleşmeyecek şey yoktur, yeter ki insan başkaldırmaya cesaret etsin."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
12. "Öf be, dedi kendi kendine, bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
13. "içinden gelerek “Hoşçakal” diyebilmek için tüm gücünü seferber ederdi"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
14. "Bir kadının sırdaşlık kadar arzuladığı başka bir şey yoktur. Bu nedenle ona silip atamayacağı kadar güçlü bir sırdaşlık sunun."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
15. "Bir insanın yaşamayı ümit edebileceği kadar zengin bir hayat yaşadığını düşünüyordu, anlamlı bulduğu bir işi vardı, kişisel özgürlüğüne sahipti ve hayata entelektüel bir merak ve ilgiyle yaklaşıyor, toplumsal hayatın kendisine çizdiği çerçeve ve sınırlar içinde ilgi duyduğu şeylerin peşinden gidiyordu."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
16. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
17. "insan kaybettiği parıltısını özler"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
18. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
19. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
20. "uyanmak ve yeni güne başlamakta daima isteksizdi, uykusuna adeta sımsıkı sarılır, bırakmazdı"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
21. "Ütopyalar çöktü. Bizler ütopyaların çöktüğünün farkına vardık ama önemsemedik."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
22. "Bizi birbirimize derinden bağlayan tutkuydu edebiyat."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
23. "Dışarıdan bakıldığında daima kendi yolunda giden, dalgın, hayatın gizemleri üzerine uzun uzadıya kafa yoran yalnız bir kurttum ben."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
24. "Belki de kalabalıkta kaybederim kendimi."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
25. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
26. "Kitapları yutarcasına okurdu. Bir benzerini hiç görmemiştim, bulduğu her boş saniyede okur, okurdu."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
27. "Reklamlar, çağımız sanatının bir ifadesidir."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
28. "Hayaller susuzluğu gideriyor."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
29. "İnsanlar ölüm karşısında bile durup düşünmüyorlar, diye geçirdi içinden, akıllarını başlarına almıyor, biraz alçakgönüllülük göstermiyorlar, hiç kimse kendi kendine sormak zorunda olduğu temel birkaç soruyu sormuyor, boş verip geçiyor."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
30. "En son ne zaman biriyle sohbet ettin?"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
31. "Yapayalnızdı ama bir başkasının eseriydi."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
32. "Çağına ayak uyduramadığını hissediyordu."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
33. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
34. "Ne büyük acıdır sevdiği kadının gülümsemesini seyretmenin içindeki müthiş bir özlemi ateşlemesi ama bu gülümsemenin asla ve asla aranızdaki mahremiyete işaret etmediğini bilmek!"
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
35. "Gerçek anlamda asla özgür olamazsın, yalnızca kimin hizmetinde olacağını seçebilirsin."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
36. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
37. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz. ""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
38. "Hiç kimse kendi kendine sormak zorunda olduğu temel birkaç soruyu sormuyor, boş verip geçiyor."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
39. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi.."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
40. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
41. "Can sıkıntısı eğitimin biçiminin ve hedefinin kapsama alanındaydı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
42. "Kafamın içi pek karışık."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
43. "Bjorn Hansen kendine bunu soruyor, soluk alabildiği, düşünceleriyle baş başa kalabildiği yere, kitapların dünyasına kaçıp saklanıyordu sık sık."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
44. "Ölüm karşısında ne kadar çaresiziz, tümüyle yıkılıyoruz."
- T. Singer
45. "Düşmüştü artık, bundan geri dönüş yoktu, kalkmaya gönlü de yoktu, hatta gelip kaldırsalar bile kalkmayacaktı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
46. "Bir şeyin iç yüzünü kavramanın getireceği anlık parıltıyı yaşamayı istemiyorlardı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
47. "İnsanlar ölüm karşısında bile durup düşünmüyorlar."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
48. "Ölüm başka türlüsünü hoş görmez. Kendimizi hiç direnç göstermeden çaresizliğimize terk etmemizi ister."
- T. Singer
49. "Dışarıda kalmak ve kamusal alanın meşgul olduğunu teyit etmek insanı "yapay" hale getiriyordu."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
50. "Tanrım, bu yanlış anlaşılma bizi ne kadar yordu!"
- T. Singer
51. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
52. "Açlıktan mideleri kazınsa da televizyonda gösterilenlerle aynı çağda yaşıyor olmak insana bunu unutturuyor. Hayaller susuzluğu gideriyor."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
53. "... her çocuğun, yetişkinler tarafından rahatsız edilme endişesi taşımadan, huzur içinde yaşayacağı kendine ait bir odaya sahip olma hakkı vardı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
54. "Tüm kişisel eşyaları bunlardı. Dostoyevski. Puşkin. Thomas Mann. Celine. Borges. Tom Kristensen. Marquez. Proust. Kafka, Kundera, Freud, Kierkegaard, Sartre, Camus, Butor."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
55. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
56. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
57. "Tüm varlığımla ona aşıktım ama bu uzaktan yaşanan bir aşktı. Arzuladığım şeye belki bir gün ulaşabilirim diye hayaller kuruyor, imkansız ve mutsuz bir aşkla ona tapıyordum."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
58. "... belki de artık ben gerçekten demokrasiye inanmıyorum."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
59. "Dünya yok olabilir, hayat tamamen bitebilir ama ebediyet kalıcıdır."
- Bjørn Hansen’e Dair Üçüncü ve Son Roman
60. "Bakışları ilginçti, temiz ve huzurluydu"
- T. Singer
61. "... belki de artık ben gerçekten demokrasiye inanmıyorum."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
62. "Her şey burada sınırına erişir. Zaman. Mekân."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
63. "Kendi düşüncelerinin ağırlığı altında yıkılmıştı adeta."
- Profesör Andersen'in Gecesi
64. "“Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.”"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
65. "Öf be, dedi kendi kendine, bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
66. "Düşmüştü artık, bundan geri dönüş yoktu, kalkmaya gönlü de yoktu, hatta gelip kaldırsalar bile kalkmayacaktı.."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
67. "Umutsuzluktan, ne yapacağını bilememekten usanmıştım. Bir işe yaramayı, hizmet edebilmeyi istiyordum."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
68. "Ama kitaplara ihtiyacımız var."
- T. Singer
69. "Bilgi sağlıklıdır."
- T. Singer
70. "Düşmüştü artık, bundan geri dönüş yoktu,kalkmaya gönlü de yoktu, hatta gelip kaldırsalar bile kalmayacaktı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
71. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
72. "..bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var.."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
73. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
74. "Ölüm karşısında ne kadar çaresiziz, tümüyle yıkılıyoruz."
- T. Singer
75. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
76. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
77. "Yapmak zorunda olduğum şeyi yapmaktan korkuyorum."
- T. Singer
78. ""Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
79. "Hiçbir üzüntüsü ya da hayal kırıklığı yoktu çünkü neyse oydu."
- T. Singer
80. "Peki ama nasıl geçineceğiz biz?"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
81. "Şimdiye dek hiç oturmadığım, hatta oturmayı aklımdan bile geçirmediğim, "kendime ait" bir apartman dairesine yerleşmeyi büyük bir coşkuyla, özlemle bekliyordum."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
82. "Ölüm karşısında ne kadar çaresiziz, tümüyle yıkılıyoruz."
- T. Singer
83. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
84. "Hayatımız hakkında karar veren biz olduğumuz için mi böyleyiz, yoksa bizi toplum mu şekillendiriyor?"
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
85. ""Herkes istediği şeye inanmakta serbest.""
- Profesör Andersen'in Gecesi
86. "Hayat kendisine sorduğum bütün soruları cevapsız bıraktı, düşünsene, en derindeki ihtiyaçlarımın fark edilmediği işitilmediği koskoca bir hayat var önümde yaşanacak, üstelik bu benim hayatım.."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
87. "Ortak eşyaları ile dolu aynı apartman dairesinin içinde ayrı dünyalarda yaşıyorlar, bu ortamda birbirlerini rahatsız etmeden, birbirlerinin canını sıkmadan, özeline tecavüz ediliyormuş duygusu yaşatmadan, kendilerine ait yörüngelerde birbirleriyle çarpışmaksızın hareket ediyorlardı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
88. "Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı.."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
89. "Olup bitenin niçin olup bittiğini anlıyordum. Gelecekten endişeliydim."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
90. "Kitaplar ruhumuzu arıtır, güzelleştirir diyecek olsam bana kim inanır, diye geçirdi aklından hafifçe gülümseyerek."
- 17. Roman
91. "Tam bir geri zekâlıyım. Kendime geri zekâlı demekle olayı hafifletici bir unsur yaratamam, geri zekâlılık da olsa geri dönüşü olmayan bir duruma yol açtım."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
92. "Ne var ki çok yalnızdı, hiç arkadaşı olmadığını kabul etmek zorundaydı. Ama kitapları vardı. Bu durum tersine olsaydı daha kötüydü, evet evet tersi olsaydı hiç katlanamazdı.."
- 17. Roman
93. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
94. "Ölüm acısıyla burun buruna gelen herkes karşısındakileri etkileyen azametli bir duruş sergileyebilir."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
95. "bu da geçip gidecek"
- T. Singer
96. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
97. "Etrafı dünya edebiyatıyla çevriliydi. Bu da hayatının yükünü hafifletiyor ve onu mutlu ediyordu.."
- 17. Roman
98. "“Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.”"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
99. "Kendini alışılmıştan uzaklaştıran şeyleri seviyordu, denemeye cesaret ediyordu, tek şartı, yürüdüğü bilinmeyen yolun doğrultusunu kendisinin belirlemesiydi."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
100. "Her zaman yalnızdı."
- T. Singer
101. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
102. "kendini yorgun, son kullanma tarihi bitmiş ve müthiş hayal kırıklığına uğramış hissediyordu."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
103. "Gerçeği açıkça görebilmek ve kendine dışarıdan bakabilmek dünyanın en kolay işi olsa da bunu başaramıyordu. Kendine dışarıdan bakamadığından göremediği şey şuydu: Gece vakti bir hücrede çaresizliğe terk edilmiş bir mahkûm.."
- 17. Roman
104. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
105. "Bütün öteki günler gibi bir gün."
- T. Singer
106. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
107. "Son on beş yıldır ne kadar küçük ve ne kadar izole bir dünyada yaşamıştı. Sanki kendini bir noktaya zincirlemişti ve burası merkez olmak üzere ufacık garip bir çemberin içinde dönmüş durmuş, bir yandan da saatin tiktaklarını işitmişti.."
- 17. Roman
108. "Eğer siz haklı, ben de haksız çıkarsak hayat yaşanmaya değmez olacak."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
109. "“insanlar ölüm karşısında bile durup düşünmüyorlar, diye geçirdi içinden, akıllarını başlarına almıyor, biraz alçakgönüllülük göstermiyorlar, hiç kimse kendi kendine sormak zorunda olduğu temel birkaç soruyu sormuyor, boş verip geçiyor.”"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
110. "Apaçık bir aşk ilişkisi olduğu düşünülerek kurulan her ilişki suçluluk duygusuna ve aldatmaya dayanır."
- T. Singer
111. "Öf be, dedi kendi kendine, bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var…"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
112. "Kendi düşüncelerinin ağırlığı altında yıkılmıştı adeta."
- Profesör Andersen'in Gecesi
113. ""Hayat kendisine sorduğum bütün soruları cevapsız bıraktı""
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
114. "Gördüğümüz gibi tehlike her zaman orada."
- T. Singer
115. "Bana öyle geliyordu ki gelecek önümde apaçık uzanmaktadır ve hayatın bana sunacağı şeyleri almak üzere elimi uzatmam yeterlidir."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
116. "Belki de haklılar, belki de artık ben gerçekten demokrasiye inanmıyorum."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
117. "Geceleri üzerine kafa yorduğu düşünceler. Ruhunu kaybetmiş olduğuna dair düşünceler. Kim olduğunu artık bilemiyor olduğuna dair düşünceler. Demek istediği gerçekten demek istediği midir, hissettiği gerçek hisleri midir, düşündüğü gerçek düşüncesi midir, bunlardan emin olamamak. Elde etmeyi her şeyden çok arzu ettiği şeyin, zannettiği şey değil de başarmak için kendinden bile saklayarak böyle gizli bir şekilde planlamak zorunda kaldığı şey olması…"
- 17. Roman
118. "...insan kaybettiği parıltısını özler."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
119. "Yaşamın uzun yolunda kişiliksiz, eylemsiz bir gezgindi; ömrümün baharında yıllar boyunca kambur, gözleri yere çivili yürümüştü."
- T. Singer
120. "Kaderi onu korkutuyordu. Yapayalnızdı ama bir başkasının eseriydi. Bir başkasının eseriydi ama o başkası eseriyle yüzleşmeye ne diğerlerinin nazarında ne de kendi nazarında cesaret edebilmişti.."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
121. "Hatta Relling 'in bu repliklerinden bir tanesi Norveç edebiyatının en ölümsüz cümlelerinden biri sayılıyor:"Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
122. "Yaşamın uzun yolunda kişiliksiz, eylemsiz bir gezgindi; ömrümün baharında yıllar boyunca kambur, gözleri yere çivili yürümüştü."
- T. Singer
123. ""Kendini yorgun, son kullanma tarihi bitmiş ve müthiş hayal kırıklığına uğramış hissediyordu.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
124. "“Ülkede verilen en yüksek zorunlu eğitimden geçmiş gençler arasında uygarlıktan hiç nasibini almamış ve bunu gizleyecek kadar terbiyesi olmayan, hatta bundan dolayı hicap duymayanlar da bulunuyormuş demek…”"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
125. ""İçimde hâlâ genç bir kız yaşıyor!""
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
126. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
127. "“Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da alırsınız.”"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
128. "“Adeta reklamı çağımız sanatının bir ifadesi olarak algılıyordu. Sonraları bunun böyle olduğunu iddia da etti. Johan’a göre reklamlardaki görüntüler bize çağımız hakkında sanat galerilerinde sergilenen eserlerden daha fazla bilgi veriyordu. Daha sonraları başkaldıran bir Marksist olarak bu görüşünü ayrıntılarıyla açıklamıştı: Sanat galerilerinin sanat anlayışı metropollerdeki kentsoyluların zevkine göre uyarlanmıştı. Reklam ya da Johan’ın deyişiyle ticari sanat ise, tüm imkanları seferber ederek metropollerdeki geniş halk kitlelerinin zevkine hitap ediyordu. İnsanlar hayranlıkla reklamın cazibesine kapılıyorlardı.”"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
129. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
130. ""Hayır, hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak, dedi derin derin düşünerek...""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
131. "Hayata karşı müthiş bir iştahı vardı..."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
132. "Eğer durum böyleyse, yani demokrasiden kaynaklanan görüşler onu isyan ettiriyorsa, demokrasiyi savunmaya niçin devam edecekti?"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
133. "Burada kimse onu bulamazdı, tüm izleri silinmişti; bulmasını istemediği her kim varsa onun için ya da onlar için artık kaybolduğunu fark ediyordu derin bir hoşnutlukla."
- T. Singer
134. "Ağır, taşlaşmış bir kederle yüklüydü ve başkalarının içtenliği ve beceriksiz yakınlık çabalarıyla karşılaştığında olduğu gibi, arada sırada gözyaşları döküyordu."
- T. Singer
135. "..hayatında iz bırakan bir çizik olarak tanımlıyordu"
- 17. Roman
136. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
137. "Ama beni gerçekten sarsan, şu anda yattığım yerde düşündüğüm şeyin kendi hayatım olduğunu kavrayamamam. Bunu kendime her hatırlatmaya çalıştığımda ipin ucunu kaybediyor, donup kalıyorum çünkü aklım almıyor bir türlü.."
- 17. Roman
138. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
139. "Bir insan yıllarının sunduğu armağanları alıp kullanmayı reddetmesi, kendilerinden sonra gelen gençliği gözleyenleri isyan ettirir."
- T. Singer
140. "Bir anlamda onun kalbine giden anahtardan yoksundu..."
- T. Singer
141. "Yapabileceği şeylerle yapmasına izin verilen şeyler arasında büyük bir uçurum vardı."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı
142. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
143. "Zamanın tahribatının izlerini taşıyan bir yüze sahip."
- Bjørn Hansen’e Dair Üçüncü ve Son Roman
144. ""Hayat her şeye rağmen devam etmeli""
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
145. "Bir insan yıllarının sunduğu armağanları alıp kullanmayı reddetmesi, kendilerinden sonra gelen gençliği gözleyenleri isyan ettirir."
- T. Singer
146. "Bir anlamda onun kalbine giden anahtardan yoksundu..."
- T. Singer
147. ""Belki de grip başlangıcı değildir de," dedi, "düşüncelerimdir beni bu kadar yoran. Son günlerde zamanın edebiyatı aşındırdığını ve yıkıma uğrattığını düşünüyorum, bunlar muhtemelen yeni düşünceler ama her halükarda ağır düşünceler" dedi."
- Profesör Andersen'in Gecesi
148. "...Hayat çok kısa. Çok heyecanlı. Sonuçta her şey orada olup bitiyor. Ama kitaplara ihtiyacımız var. Özellikle de felsefeye..."
- T. Singer
149. "Hayata böylesine doyamayan bir adam nasıl oluyordu da kendini felsefe okumaya veriyordu? Yoksa hayata karşı en çok iştah duyanlar mı seçiyordu felsefeyi?"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
150. ""Belki de grip başlangıcı değildir de," dedi, "düşüncelerimdir beni bu kadar yoran. Son günlerde zamanın edebiyatı aşındırdığını ve yıkıma uğrattığını düşünüyorum, bunlar muhtemelen yeni düşünceler ama her halükarda ağır düşünceler" dedi."
- Profesör Andersen'in Gecesi
151. "...Hayat çok kısa. Çok heyecanlı. Sonuçta her şey orada olup bitiyor. Ama kitaplara ihtiyacımız var. Özellikle de felsefeye..."
- T. Singer
152. "Bir borç kölesi , ''kaybeden'' ve ''başarısız insan'' da olsa, bu durum kişiyi çağdaş bir insan olarak sosyal hayata bağlıyordu."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
153. "Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
154. "Yapmaya muktedir olmadığımız şeyleri şiddetle arzuluyor ama bu muktedir olmama halimizle yüzleşemiyoruz. Yüzleşemiyiruz çünkü bunu yapmak bilinci ve bilinçle birlikte insanlık onurunu da boğacak. Anlamsızlık insana zaten yeterince ağır geliyor, üstelik ölümsüzlüğün var olduğuna inanan ve bunun, düşüncenin ve sanatın üstün tecellisi aracılığıyla mümkün olabileceğini düşünen bir dünyada... Ah ne müthiş bir görüş, nasıl da mutlu bir bilinç halini işaret ediyor."
- Profesör Andersen'in Gecesi
155. "Ölüm acısıyla burun buruna gelen herkes karşısındakileri etkileyen azametli bir duruş sergileyebilir."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
156. "Tüm kişisel eşyaları bunlardı. Dostoyevski. Puşkin. Thomas Mann. Celine. Borges. Tom Kristensen. Marquez. Proust. Kafka, Kundera, Freud, Kierkegaard, Sartre, Camus, Butor."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
157. "Zaman soluk almaya fırsat bırakmadan uçup gidiyordu."
- T. Singer
158. "Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
159. "Yapmaya muktedir olmadığımız şeyleri şiddetle arzuluyor ama bu muktedir olmama halimizle yüzleşemiyoruz. Yüzleşemiyiruz çünkü bunu yapmak bilinci ve bilinçle birlikte insanlık onurunu da boğacak. Anlamsızlık insana zaten yeterince ağır geliyor, üstelik ölümsüzlüğün var olduğuna inanan ve bunun, düşüncenin ve sanatın üstün tecellisi aracılığıyla mümkün olabileceğini düşünen bir dünyada... Ah ne müthiş bir görüş, nasıl da mutlu bir bilinç halini işaret ediyor."
- Profesör Andersen'in Gecesi
160. "...insanlar ölüm karşısında bile durup düşünmüyorlar, diye geçirdi içinden, akıllarını başlarına almıyor, biraz alçakgönüllülük göstermiyorlar, hiç kimse kendine sormak zorunda olduğu temel birkaç soruyu sormuyor, boş verip geçiyor."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
161. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
162. "Yapayalnızdı ama bir başkasının eseriydi."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
163. ""Ah, geçmişten gelen nahoş bir esintisin sen.""
- 17. Roman
164. "Hayata kendi damgasını vurmanın yolunu bulmuştu."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
165. ""Ama sen çok yalnızsın evladım""
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
166. "Bir öğretmendi ve zaten genelde çok yüksek olmayan öğretmen maaşları 1970’li yılların sonlarına doğru Norveç’te tüm zamanların en düşük düzeyinde seyrediyordu."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
167. "Tüm kişisel eşyaları bunlardı. Dostoyevski. Puşkin. Thomas Mann. Celine. Borges. Tom Kristensen. Marquez. Proust. Kafka, Kundera, Freud, Kierkegaard, Sartre, Camus, Butor.."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
168. "Söyleyecek sözü kalmamıştı sanki, hatta kendi çevresinde ve ait olduğu kültür grubundaki insanların da söyleyecek sözleri bitmiş gibiydi. Söyleşmeye teşebbüs bile etmiyordu insanlar."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
169. "'' Bir insanın hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.''"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
170. ""Düşmüştü artık, bundan geri dönüş yoktu, kalkmaya gönlü de yoktu, hatta gelip kaldırsalar bile kalkmayacaktı.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
171. "soluk alabildiği, düşünceleriyle baş başa kalabildiği yere, kitapların dünyasına kaçıp saklanıyordu sık sık."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
172. "Aramızdaki yıpranmışlık silinmiyor."
- T. Singer
173. "Kendine suç yükleyen sensin."
- T. Singer
174. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
175. "En fenası, kimseye söyleyecek bir sözü yoktu. Sözü ancak kendineydi."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
176. "Karar anı yalnızca şans tarafından belirlenir."
- T. Singer
177. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
178. "… yalnız yaşamayı seviyordu, kadınlardan uzaklaşmasının nedeni kendisini yitirmekten, bir başkasıyla içiçe yaşamaktan korkmasıydı, ne de olsa her şeyini yabancı bir kadınla bölüşecekti, boğazı sıkılıyormuş gibi hissetmek ve tutsaklık duygusu Elias’ın yalnız yaşamaya, müzmin bekarlığa karar vermesi ile sonuçlanmıştır; ancak zaman zaman üzerine bir hüzün çekerdi, kendinde bir eksiklik hissederdi…"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
179. "Her şeyin de bir sınırı vardı canım!"
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
180. "Ne yapmıştı bu yaşamda?"
- T. Singer
181. "...Singer kendi labirentine hapsolmuştu; labirentten çıkamıyordu, çıkmak da istemiyordu,
belki de çıkamayacağını bildiği için...
...
Kendi uzaklığını ve kendi ruhunu koparıp atmayı istiyordu ama bunu yapmak elinden gelmiyordu..."
- T. Singer
182. "“Ölüm karşısında ne kadar çaresiziz, tümüyle yıkılıyoruz. Bir insan nedir cidden? Ölüm karşısına konulduğunda.”"
- T. Singer
183. "Zamanın ruhu böyle davranır işte, tutsağı olarak içinde yaşayanlardan gizlenir, başka zamanlarda çekilmiş fotoğraflara bakarak bizleri dışarıdan gözleyenlere gösterir kendini."
- Profesör Andersen'in Gecesi
184. "Geçmişle aramızdaki ilişkide belirleyici olan şey bir kayıtsızlıktır."
- Profesör Andersen'in Gecesi
185. "En fenası, kimseye söyleyecek bir sözü yoktu. Sözü ancak kendineydi."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
186. "Her adım beraberinde utanç verici bir anın tohumunu taşır, bilinçten asla silinmeyen bir utandırıcılık tehlikesiyle yüklüdür."
- T. Singer
187. "Aslında bütün insanların içinde onlara hayat veren bir güç mevcuttur ama bu güç genelde dizginlenir, baskı altında tutulur."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
188. "Kendisini nerede bulacağını biliyor muydu?"
- T. Singer
189. "...her şeyin yolunda olduğunu sandıkları mutlu 1cehalet içinde yaşıyorlar..."
- T. Singer
190. "Öyle bir durumdayız ki entelektüel meseleler üzerine kafa yoran, okuyan insan tipi artık oyun dışı bırakılmıştır."
- Profesör Andersen'in Gecesi
191. "Her adım beraberinde utanç verici bir anın tohumunu taşır, bilinçten asla silinmeyen bir utandırıcılık tehlikesiyle yüklüdür."
- T. Singer
192. "“Toplumsal acılarıyla baş başa olduğu o akşam geceye doğru evrilirken, Elias Rukla, insanlar ölüm karşısında bile durup düşünmüyorlar, diye geçirdi içinden, akıllarını başlarına almıyor, biraz alçakgönüllülük göstermiyorlar, hiç kimse kendi kendine soru sormak zorunda olduğu temel birkaç soruyu sormuyor, boş verip geçiyor.”"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
193. "İhmalden doğan günahın savunulacak bir yanı yoktu."
- Profesör Andersen'in Gecesi
194. "İnsan için yalnızlık temel ilke olmalı. Derin olmalı. Avunmak için başkalarını aramamalı."
- T. Singer
195. "...Kendi yaşamının, kendisinin tutsağı olduğunu söylüyor..."
- T. Singer
196. "bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var,"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
197. "... bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var..."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
198. "Borç kölelerinin toplanma noktası, öğretmenler odası..!"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
199. "...Kendi yaşamının, kendisinin tutsağı olduğunu söylüyor..."
- T. Singer
200. "bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var,"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
201. "... bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var..."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
202. "Ortak eşyalarla dolu aynı apartman dairesinin içinde ayrı dünyalarda yaşıyorlar, bu ortamda birbirlerini rahatsız etmeden, birbirlerinin canını sıkmadan, özeline tecavüz ediliyormuş duygusu yaşatmadan, kendilerine ait yörüngelerde birbirleriyle çarpışmaksızın hareket ediyorlardı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
203. ""Eğer siz haklı, ben de haksız çıkarsam hayat yaşanmaya değmez olacak.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
204. "Dört bir tarafta çöküntü var. Etrafına bir bak, diye haykırdı. Artık uzun uzun konuşamıyorsun bile, lanet olsun. En son ne zaman biriyle sohbet ettin?"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
205. "Fakat benim bu söylediklerime fazla ehemmiyet vermeyin, ben kendi çağıyla sınırlı bir kişi olarak böyle bir yargıya varıyorum."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
206. "Söyleşmeye teşebbüs etmiyordu insanlar. Karşılıklı konuşmayı, kişisel ya da toplumsal bir konu üzerine yoğunlaşarak tartışmayı, hiç değilse bir şeyin içyüzünü kavramanın getireceği anlık parıltıyı istemiyorlardı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
207. ""Sonsuza dek değişmeyecek doğru yoktur, sadece insana tıpkı gökyüzündeki yıldızlar gibi parlama olanağı veren telaşlı bir yaşam ritmi ve durumlar vardır. Mükemmel insanlar gökyüzünün yıldızlarıdır adeta""
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
208. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
209. "Ortak eşyalarla dolu aynı apartman dairesinin içinde ayrı dünyalarda yaşıyorlar, bu ortamda birbirlerini rahatsız etmeden, birbirlerinin canını sıkmadan, özeline tecavüz ediliyormuş duygusu yaşatmadan, kendilerine ait yörüngelerde birbirleriyle çarpışmaksızın hareket ediyorlardı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
210. ""Eğer siz haklı, ben de haksız çıkarsam hayat yaşanmaya değmez olacak.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
211. "Dört bir tarafta çöküntü var. Etrafına bir bak, diye haykırdı. Artık uzun uzun konuşamıyorsun bile, lanet olsun. En son ne zaman biriyle sohbet ettin?"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
212. "Fakat benim bu söylediklerime fazla ehemmiyet vermeyin, ben kendi çağıyla sınırlı bir kişi olarak böyle bir yargıya varıyorum."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
213. "Çağına ayak uyduramadığını hissediyordu; elbette bunu hisseden herkes derin bir kedere, hatta öfkeye kapılır."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
214. "kadınlardan uzaklaşmasının nedeni kendisini yitirmekten, bir başkasıyla iç içe yaşamaktan korkmasıydı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
215. "Ancak ilaveten kendi çağını da anlaması gerekecekti.
Çağın ruhunu oluşturan gelip geçici hevesleri iyi tanımalıydı."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
216. "Kadın olsun, erkek olsun herkesin başına gelen, ancak kadınlar açısından cazibelerini yitirmek olarak anlaşılan doğal ve biyolojik bir sürecin sonucunda yüzü sarkmıştı, kadınlar bu gerçeği kabul etmeyip de hayatı doğal sürecinde yaşamak yerine, genç kızlıklarındaki gibi görünmek üzere bu sürece direndikleri takdirde ortaya zavallıca sonuçlar çıkabiliyordu."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
217. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
218. "Başkalarının gözünde böyle 1 Singer olarak göründüğünü düşünüyordu. Ve bu hoşuna gidiyordu. Gizemli Singer. Kendisiyle başa çıkamadığı, öylesine sürüklenip durduğu, dışarıdan bütün bunlara bakmakla yetindiği için duyduğu umutsuzluk başkalarının gözünde saygılı 1şaşkınlığa dönüşmüştü..."
- T. Singer
219. "Ortak eşyalarıyla dolu aynı apartman dairesinin içinde ayrı dünyalarda yaşıyorlar, bu ortamda birbirilerini rahatsız etmeden, birbirlerinin canını sıkmadan, özeline tecavüz ediliyormuş duygusu yaşatmadan, kendilerine ait yörüngelerde birbiriyle çarpışmaksızın hareket ediyorlardı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
220. "İnsanın kendisine izinden gideceği birini araması yaşamını ve işini özetliyor aslında."
- T. Singer
221. "Hayır, hayır, kültür mirasının bir parçası olan edebiyat gençlere cazip gelmiyor ve gençlerin yazdığı kompozisyonlar da kültür mirasına yakışacak edebi değerde tezler değiller."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
222. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
223. "Bizler yaşları ilerledikçe daha bir akıllanan insanlar olmayı arzuluyoruz ama bu doğru mu? Benim açımdan doğru değil. Ben yirmi beş yaşımdaki halimden daha fazla akıllanmadım, yaşlandım sadece."
- Profesör Andersen'in Gecesi
224. "Çağına ayak uyduramadığını hissediyordu; elbette bunu hisseden herkes derin bir kedere, hatta öfkeye kapılır."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
225. "kadınlardan uzaklaşmasının nedeni kendisini yitirmekten, bir başkasıyla iç içe yaşamaktan korkmasıydı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
226. "“Eva Linde uyanmak ve yeni bir güne başlamakta daima isteksizdi, uykusuna adeta sımsıkı sarılır, bırakmazdı. Bu onun karakteri, diye düşünürdü Elias, hayatının benden önceki kısmında da uykuyu hep uyanıklığa tercih etmiş olmalı, işte bu yüzden her zaman böyle kırılgan görünüyor.”"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
227. "Zaman zaman üzerine bir hüzün çökerdi, kendinde bir eksiklik hissederdi.."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
228. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
229. "Ah, hayat yine de çok iyi olabilir aslında..."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
230. "Şöyle ki, bazı romanların okunması minyatür bir salgın hastalık gibidir, ansızın en olmadık yerlerde baş gösteren gizli bir salgın."
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
231. "... kendi cahilliğimden korkuyorum"
- Profesör Andersen'in Gecesi
232. "Yoksa hayata karşı en çok iştah duyanlar mı seçiyordu felsefeyi?"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
233. "Hayır, toplumsal konularla ilgili bireyler olarak kendilerini özür dilemek zorunda hissetmişlerdi, yani bu özür her uygar toplumun bu konuda başarılı olduğu da bu örnekten anlaşılmaktadır."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
234. "Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
235. "gerçek şuydu,çok iyi eğitim almış yetişkin bir adam,yirmi beş yıldır masrafları kamu tarafından karşılanmak suretiyle bu sınıfta oturuyor ve öğrencilerin sıkılıp sıkılmadıklarını dikkate almaksızın ortak kültür mirasımıza ait eserleri ders olarak işliyordu"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
236. "Hayaller susuzluğu gideriyor. Hayaller tatmin ediyor!"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
237. "Zira okul kitaplarına girmek için önce ölmek gerek."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
238. ""Eğer siz haklı, ben de haksız çıkarsak hayat yaşanmaya değmez olacak.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
239. "Kimseye söyleyecek bir sözü yoktu.
Sözü ancak kendineydi."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
240. "O da bir kitap insanı."
- Bjørn Hansen’e Dair Üçüncü ve Son Roman
241. "baharın gelmiş olduğunun farkına vardı. Kuşlar şakıyordu, ağaç dalları tomurcuklanmaya başlamıştı"
- On Birinci Roman, On Sekizinci Kitap
242. "Asla bütünlenemeyecek yarım bir insan olduğunun bilincindeydi."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
243. "Bu dünyada tahammül etmemiz gereken ne çok şey var."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
244. "“Yine düşüncelere daldı, dalabildiğince derinlere. Yenilen, hatta ortadan kaldırılan bir azınlığın, galip geleni ve kendisini alt eden silahları alkışlaması zordur, diye kendi kendini teselli etmeye çalışıyordu.”"
- Mahcubiyet ve Haysiyet
245. "Ölümün yüzü yoktu. Ölüm elinde tırpan tutan bir adamdı. Genellikle ölüm tüm çıplaklığıyla betimlenirdi, hatta çıplaklığından da arındırılarak bir iskelet şeklinde, uygulamak durumunda olduğu şeyi gerçekleştirirken, yani insanları öbür dünyaya gönderir ve bunu da genellikle bir katliam ya da veba salgını şeklinde gerçekleştirirken… Ölüm bir klişedir. Muğlak ama son derece aşikâr. İçinde yalnızca korku yaratan bu figürle kendini ilişkilendiremiyordu. Ölümün bir yüze sahip olmaması onu huzursuz ediyordu.."
- Bjørn Hansen’e Dair Üçüncü ve Son Roman
246. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
247. "Gülümsemeye, hayata ve hayatın kendisine biçtiği role aldırmıyormuş gibi davranmaya çalıştı ama başarılı olamadı."
- Mahcubiyet ve Haysiyet
248. "...Singer Isabella yı anlamadığını itiraf etmek zorunda kaldı.
1anlamda onun kalbine giden anahtardan yoksundu..."
- T. Singer
249. ""Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.""
- Mahcubiyet ve Haysiyet
250. "Gerçek anlamda asla özgür olamazsın."
- Lise Öğretmeni Pedersen'in Ülkemize Musallat Olan Büyük Siyasi Uyanışa Dair Anlatısı