Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap Kitap Bilgileri
Yazar: Turgut Özakman
Tahmini Okuma Süresi: 12 sa. 28 dk.
Sayfa Sayısı: 440
Basım Tarihi: 2019
İlk Yayın Tarihi: 2019
Yayınevi: Bilgi Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789752203181
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap Kitap Tanıtımı
Cumhuriyet, Türkiye Üçlemesi'nin üçüncü kitabıdır (birincisi Diriliş, ikincisi Şu Çılgın Türkler). Objektif bilim insanları Milli Mücadele ile başlayıp Cumhuriyet'le süren bu dönemi Türk Mucizesi diye adlandırıyorlar. Kitapta, Büyük Zafer'den Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna kadarki olaylar yer alıyor. Bir yanda cumhuriyetçiler var, öte yanda bu daha iyi, daha insanca, daha onurlu düzeni istemeyenler. Ders ve ibret verici, uyarıcı bir dönem.
Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap Kitaptan Alıntılar
1. "ÇÖKMÜŞ, çağdışı bir devletten yepyeni, tam bağımsız, dünya devletleri ile eşit haklara sahip, saygın bir halk devleti, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu."
2. "M.Kemal açıkladı:
"Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz!""
3. "Ah, en tehlikeli cahillik..."
4. "M. Kemal Paşa akşam belediyenin verdiği büyük ziyafete katıldı. Başkomutan'ın iki günlük programını izlemiş olan bir gazeteci, “Paşa hiç yorulmaz mı?" diye sordu. Yaver Muzaffer Kılıç gülümsedi: "Yorulsaydı sen şimdi burada General Hacianesti'nin sofrasında oturuyor olurdun.""
5. "Menemen de acılı bir şehirdi. Düşman birliği, gözdağı olsun diye bir gün içinde binden fazla sivil Menemenliyi şehit etmişti (17 Haziran 1919). Her evden bir şehit vardı."
6. ""
Aşk haddini bilmemektir zaten.
""
7. ""Bütün cihan bilsin ki bu millet tam bağımsızlığının sağlandığını görmedikçe, yürümeye başladığı yolda durmayacaktır!"
Mustafa Kemal Paşa"
8. ""Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler geleceğimizin gülü, yıldızı, talih ışığısınız. Memleketi asıl aydınlığa sizler boğacaksınız. Ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek, ona göre çalışınız. Kızlarım, çocuklarım, sizlerden çok şeyler bekliyoruz.""
9. ""Arkadaşlarımla birlikte ne yaptıksa sizler için yaptık. Sizin mutluluğunuz, onurunuz için yaptık. Başınız dik gezin, kimsenin kulu kölesi olmayın diye yaptık. Bir daha bu acı günleri yaşamayın diye yaptık. Ödülümüz sizin temiz, güzel sevginizdir."
10. "İnsanı diktatörlüğe, halkın sevgisi değil, nefreti götürür. M. Kemal Paşa'da diktatörlük hevesi ve yeteneği olsa, bu zorlu mücadeleyi şu çetin Meclis'le sürdürür müydü?"
11. "Sevgili gençler!
Bu yalanlara, çarpıtmalara, yutturmalara karşı uyanık durun. Sizi kandırmalarına izin vermeyin. Gerçeğe saygı duyun ve gerçeği dürüst, namuslu kaynaklardan yararlanarak öğrenmeye çalışın. Doğru, gerçek tarihinizi yanlışları ve doğrularıyla öğrenin. Ağzı kalabalık, kalemi karışık olanlara karşı dikkatli olun. Kanıtsız, belgesiz, tanıksız iddiaları yani dedikoduları ciddiye almayın. Vicdanınız ve sağduyunuz pusulanız olsun. Tarihinizdeki doğrulardan yararlanın, yanlışlardan uzak durun."
12. "Dünyada ülkesini savaşta zafere kavuşturan birçok komutan var. Milletini daha ileri bir toplum yapmak için çalışmış birçok önder de var. Ama yokluk, yoksulluk içinde ikisini birden başarmış bir kişi var: ATATÜRK."
13. "Sevinçle ikindi rakısına oturdular. Varmış gibi birbirlerinin şerefine kadeh kaldırdılar."
14. "Evi yanmış, yıkılmış yüz binlerce Türk açıktaydı. Ama aç değillerdi. Çünkü 'olanın olmayana borcu var' töresince elinde bir dilim ekmek olan, komşusuyla paylaşıyor, felaket böyle yumuşatılıyordu."
15. "Sevinci hak etmek için neden hep bu kadar uzun çile çekmemiz gerekiyor?"
Cumhuriyet - Türk Mucizesi Birinci Kitap Kitap İncelemeleri
Çok güzel duygularla elime alıp aynı duygularla tamamladım.
Gerçekten de Cumhuriyet nedir diye sorsalar “Bir Türk Mucizesi” derim.
Özellikle Lozan’ı okurken mahvoldum. Ne kadar kolay harcayan bir milletiz.
O insanların ne çabalarla özgürlüğümüz tam bağımsızlığımız için uğradığını bilmeden sadece Lozanda satildik demeyi bilmisiz. Cahillik gerçekten çok çirkin çok.
" Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler geleceğimizin gülü, yıldızı, talih ışığısınız. Memleketi asıl aydınlığa sizler boğacaksınız. Ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek, ona göre çalışınız. Kızlarım, çocuklarım, sizlerden çok şeyler bekliyoruz. "
Bitlis milletvekili Yusuf Ziya Bey de dedi ki:
“Avrupalılar,aldatıcı sözlerle, bizi birbirimizden ayırmaya çalışıyorlar. Ben kürt oğlu kürdüm. Bir Kürt milletvekili olarak sizi temin ederim ki Kürtler, yalnız büyük ağabeyleri Türklerin saadet ve selametini istiyorlar.
Biz Kürtler Avrupa’nın Sevr paçavrası ile verdiği bütün hakları, hukukları ayaklarımızın altında çiğnedik ve bütün manasıyla bize hak tanımak isteyenlere geri verdik.
Türklerle birlikte kanımızı döktük ve ayrılmak istemedik, istemeyiz. Delege kurulumuz,Lozan’da azınlıklar söz konusu edildiği zaman Kürtlerin hiçbir isteği olmadığını söylesin. Kerkük’ü, Süleymaniye’yi, Musul’u da unutmasın.”
Bitlis,Mardin,Muş,Siirt, Van ve Diyarbakır milletvekilleri ortak bir açıklama yaptılar:
“Türk-Kürt tek kitledir. Kürtler hiçbir vakit Türk camiasından ayrılamaz.”
Yangına körükle gider gibi sessiz kalan muhalefet bir yanda, bir yanda da çoğunluğu azınlık etmiş bir iktidar. Halkın açlık ve sefaletle çıktığı bu yolculukta yine açlık ve sefaletle kurulacak Cumhuriyet'e uzanan acılar içinde bir öykü.
Devrimlerin efendisi Mustafa Kemal, hayretle şaşmaktaydı bu duruma. Nasıl olur da VATAN işgal altındayken HÜKÜMET eli kolu bağlı otururdu? Demirlenmiş limanlar, ırza geçilmiş topraklar birilerini tedirgin edemiyordu ama buna karşı çıkan VATANSEVER TÜRK HALKI din düşmanı ilan ediliyordu.
Çingene çalar, Kürt oynar, Türk de buna alkış tutar vaziyete gelmişti. Rum, Türk köylerine girip evleri yağmalıyor, Ermeni doğuda cirit atıyor. İtalya Akdeniz'i, İngiliz İstanbul'u, Fransız Güneydoğu'yu ele geçirmiş, Yunan Ege'ye çöreklenmişti.
Okullarda Türk isminin kullanılması yasaklanmıştı. Ülke enternasyonal bir dalkavukluk içindeydi. Rusya sıcak boğazları hedef almıştı.
Sevr gitti, Lozan'a gidildi.
Şu sosyalist düşünce adı altında moskofçuluk yapan Rusçuk'ları o gün Lozan'a oturt. Boğazlar sözleşmesinde limanları Rusya'ya satmazlarsa ben de bir şey bilmiyorum.
Ha bi de şu ülkenin %20'sini kaplayan kılıç artıklarının "siz bize Lozan'dan önce ülke kurma" sözü verdiniz sonra bizi bombaladınız" naralarını da duymuyor değiliz. Onlar da siyaset yapmasını ilk bizden öğrendiler bu sayede :)
EE ne yapacaktık? Ülkeyi biz kurtardık, siz kafanıza göre bölün mü?
Amerika'nın gayrı meşru çocukları hele! Yürüyün gidin
Herkese merhaba değerli kitapseverler, Turgut ÖZAKMAN' dan yine yoğun, dolu dolu ve gümbür gümbür bir kitap. Kitabımız, yazarımızın
önceki eserleri gibi her ''Türk Vatandaşı'' tarafından okunmalıdır. Özellikle sol kesimi ve sol düşüncenin bakış açısını ve yaklaşımını
merak edenler muhakkak okumalı. Bu kitap sayesinde edindiğim düşünceleri ifade etmek gerekirse, diplomasinin ne kadar girift, karmaşık zor
ve bir o kadar da önemli olduğunu öğrendim. Lozan Barış Andlaşması'nın nasıl söke söke alındığını idrak ettim. Almanya' ya Versay Antlaşmasını
kabul ettirmiş bir emperyal zihniyeti kendi silahları ile alt eden ''Milli Mücadele'' nin ateş çemberinden geçmiş diplomatları sayesinde,
kendisine giydirilmek üzere olan kefeni yırtıp tüm onuruyla ortaya çıkan bir milletten olduğum için gurur duydum. Hakikaten inanılmaz bir başarı
ve cesaret örneği. Yıllardır öğrendiğim ezber tarih bilgilerim bu kitaplar sayesinde daha oturaklı ve sağlam hale geldi. Fakat değinmek istediğim
birkaç olumsuz noktada yok değil açıkçası. Önceki kitaplarına oranla yazarımızın dili daha keskin, ve kurgu olduğu belli olan ifadeler var. Bu ifadeler
çok değil fakat benim dikkatimi çekti doğrusu. En nihayetinde okuyun ve okutturun bu güzide eseri. Daha güzel, mutlu, umutlu ve çalışkan bir Türkiye
ideali, ülküsü doğrultusunda yaşatmak ve yaşamak dileğiyle, iyi okumalar :)
Türkiye üçlemesinin üçüncü kitabını da sonunda bitirdim . Cumhuriyet kitabı da kendi içinde iki kitaptan oluşuyor birinci kitabını iki bölüm halinde yazılmış yazarın en beğendiğim yönü dipnotlarla yararlandığı kaynakları sunmuş olması bu sayede listeme yeni kaynak kitaplar da eklemiş oluyorum.içeriğine gelecek olursak : kazanılan zafer sonrasında izmir'in ve işgal kuvvetlerinin giderken çıkardıkları yangınlarla ve yağmalarla küle dönen ülkede yaraların sarılmaya çalışılması ile başlıyor tabi ki kitabın en büyük konusu lozan görüşmeleri İsmet paşanın verdiği büyük mücadele anlatılıyor.Lord curzon entrikaları,fransız,italyan delegelerinin çıkar kavgaları bunun yanında Ankara'da gelişen olaylar vekillerin tutumu saltanatın kaldırılması Vahdetin'in kaçışı ve cumhuriyetin ilanı.
Bunun dışında bazı yazarların durumundan haberdar oluyoruz.
Atatürk'ün ayaklarına kapanıp ,af dileyen şairimiz?(Yahya Kemal)
Atatürk'e hakaretler yagdirip kocasıyla birlikte yurtdışına kacan ve yılalr sonra pişmanlığını dile getiren yazar?( Halide Edip adıvar)
Milli orduya eşkıya diyen, Yunan ordusunun galip gelmesi için camilerde dua eden yazar bozuntuları (Refik Halit Karay,Refi Cevat )
Rauf Orbay'ın İsmet İnönü ile karşılaşmamak için Başbakanlığı bırakması
Cumhuriyetin ilanından sonra ise Atatürk'ün yanlız kalması (Eşi Latife Hanımın da sıkıntılarına yer verilmiş )
daha neler neler var
bakalım ikinci kitapta neler olacak .....
Çok akıcı yazılmış. Özellikle Lozan görüşmeleri ilgi çekici şekilde dile getirilmiş. Hikayeyi bölen bazı gereksiz olaylar ve karakterler olmuş maalesef. Atatürk’ün sanki cephede savaşır gibi mecliste muhalif(?) insanları ikna etmesi takdire şayan. Aldığım notları aşağıda paylaşıyorum.
Lozan’da, Sevr artığı bir antlaşma imzalatmak için müttefikler çok direnmişler. Trakya sınırındaki Yunan ordusunu gerekirse Türklere karşı kullanılmak üzere, yeniden örgütlensinler diye Yunan cuntasını sıkıştırıyorlarmış. İsmet Paşa, Lozan’da, Lord Curzon ile epey münakaşa etmiş. Ve okuduğum kadarıyla haklarımızı savunmak için müthiş direnmiş. Mesela, İsmet Paşa, Lord Curzon’a, “Londra’da niçin barış yapmadan geldiniz diyecekler, ne yanıt vereceksin?” diye sorunca, Lord Curzon sen ne yanıt vereceksin diye sormuş. İsmet Paşa, “bir tek cümle söyleyeceğim: Lord Curzon barış yapmayı istemedi.”
İsmet Paşa, Lozan görüşmeleri kesilince yabancı basına bir açıklama yapıyor. Açıklamada görüşmeler kesildiği için, “Ne diyecekler dünyaya? Türkiye’nin iktisadi hayatını mahvetmek istedik. Türkler kabul etmediler. Onun için barış olmadı mı diyecekler?” Lozan imzalandıktan sonra Abd ikinci gözlemcisi Mr. Grew aşağıda beyanı vermiştir: “İsmet Paşa Lozan’da büyük bir diplomatik zafer kazanmıştır. Belki bu tarihte kazanılmış en büyük diplomatik zaferdir.”
Ayrıca kitabın sonundaki notları mutlaka okumak gerekiyor. Önemli ve detay güzel bilgiler mevcut.