Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Çizgili Pijamalı Çocuk - John Boyne | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Çizgili Pijamalı Çocuk Kitap Bilgileri


Yazar: John Boyne
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 37 dk.
Sayfa Sayısı: 198
Basım Tarihi: Mart 2021
İlk Yayın Tarihi: 2006
Yayınevi: Tudem Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786059604741
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Çizgili Pijamalı Çocuk Kitap Tanıtımı


Bu kitabı okumaya başladığınızda, kendinizi Bruno adında dokuz yaşında bir çocukla yolculuğa çıkmış bulacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakiler için değil, her yaş grubunun okuması gereken bir kitap). Ve er geç kendinizi Bruno ile birlikte bir tel örgüde bulacaksınız. Umarız, hayatınız boyunca böyle bir tel örgünün öbür ucuna geçmek zorunda kalmazsınız.

"Derinden etkileyen, çok güzel ve tane tane kaleme alınmış"
Wall Street Journal

"Heyecan verici ve sarsıcı"
USA Today

"Olağanüstü bir kitap!"
Irish Examiner

"Arkadaşlık ve savaşın korkunçluğunu işleyen olağanüstü bir roman."
Irish Independent

“Kesinlikle çok iyi yazılmış, dokunaklı bir öykü. Okuduklarım çok çok uzun süre aklımdan çıkmayacak!”
The Star

“Yazar, kitap boyunca okurun hep bir adım önündeki konumunu korurken, öldürücü darbeyi son sayfalarda indiriyor.”
The Independent




Çizgili Pijamalı Çocuk Kitaptan Alıntılar


1. ""Acıyor mu?"
"Artık hissetmiyorum.""




2. "Ama sanırım nereye gidersem gideyim birilerini özlerim."




3. "“Ama sanırım nereye gidersem gideyim birilerini özlerim.”"




4. "Bir ev; bir sokak, bir şehir ya da tuğla ve harç gibi yapay şeyler değildir. Ev, insanın ailesinin olduğu yerdir..."




5. ""Ama sanırım nereye gidersem gideyim birilerini özlerim.""




6. "Ama sanırım nereye gidersem gideyim birilerini özlerim"




7. "Her kötü şeyin iyi bir yanını bulmalıyız."




8. "‘Bir ev; bir sokak, bir şehir ya da tuğla ve harç gibi yapay şeyler değildir. Ev, insanın ailesinin olduğu yerdir…’"




9. "Her kötü şeyin iyi bir yanını bulmalıyız."




10. ""Acıyor mu?"
"Artık hissetmiyorum.""




11. "Bir ev; bir sokak, bir şehir ya da tuğla ve harç gibi yapay şeyler değildir. Ev, insanın ailesinin olduğu yerdir..."




12. "Ev, insanın ailesinin olduğu yerdir."




13. "''Eğer bana sorarsanız hepimiz aynı gemideyiz ve gemi su alıyor.""




14. "-Acıyor mu?
-Artık hissetmiyorum."




15. "Sanırım nereye gidersem gideyim birilerini özlerim."





Çizgili Pijamalı Çocuk Kitap İncelemeleri


İlk kez bu kadar sade bir hikaye okudum. Fakat bu sadeliğe rağmen muazzam da bir duygu yoğunluğuna sahip idi. Üstelik üslubu da çok yalın ve yine buna rağmen imge, tespit ve masajları da çok güçlüydü. Eserin beni en çok etkileyen özelliği ise bir çocuğun ruh dünyasını -sanki bir çocuğun bedeninden yazılıyormuşçasına- yetkin bir şekilde tasavvur edebilmesiydi.

Öyleki ne Bruno ile ne de Shmuel hatta Gretel ile özdeşleşmekte hiç zorlanmadım. Onlarla çoğu kez ve aynı durumlara aynı tepkileri verdim. Hatta muhakemelerimiz, komplekslerimiz, tavırlarımız dahi aynıydı. Adına empati mi denir bilmiyorum ama ilk kez karakterleri bu kadar yakından tanıdığımı farkettim.

Diğer yandan eser, kurgusuyla, Alman aile ve toplum yapısını da ziyadesiyle sağlam bir şekilde tasavvur ediyor ve insan, eseri okuyunca “bu alman kolektif bilincinden de ancak böyle bireyler yetişebilirdi” demeden edemiyor.

Yazarın “sana anlatmak istediklerim var ama ben anlatamam sen anlamalısın” dediğini bütün satırlarından işittim.

Ve tüm bu ağır basan özelliklerine rağmen kurgu da tamamen arka plana itilmiş değildi. Zira fevkalade etkileyici bir son ile nihayete erdi. Hatta etkisi ise uzun süre ruhumu eseri etmeye devam edecek gibi...

Evet, öyle duygusal bir son ki bu, “bir şeyler yapmak gerek” güdülemesinden bir müddet yerimde duramadım. “Hissedebiliyorsan insansın” sözündeki gerçeği en deruni idrakim ile gerçekledim...

“Hiçbir suç kimliğe ait olmadığı gibi hiçbir kimlik de insanı masumlaştıramaz. Zulmeden de zulme uğrayan da tek tek bireylerdir...”
...
Bu eseri, bütün kitap severlere muhakkak öneriyorum.




Son yaprakların tesirini yoğun bir şekilde hissettiğim bu dakikalarda, kitap hakkında birkaç cümle yazmak istedim. Ancak şu an elimde tuttuğum sanki bir kitap değil, söküp çıkarılırken paramparça olmuş kalbim. Yüreğimin sızısına ve gözlerimin buğusuna rağmen yine de yazmak istiyorum. Kitabın çekiciliğini bozmamak için spoiler vermeyeceğim ancak insanlık adına yaşadığım utancı harflere dökersem belki bir nebze ferahlar içim.

Okullarda sadece ders olarak öğretilen tarihte, aslında ne acılar gizli, bir kez daha şahit oldum. Tüm bu geçmişin karanlık yüzünü, iki masum çocuğun aydınlık dünyası üzerinden okumak çok dokunaklıydı...

Çok akıcı bir roman olmasına rağmen, parça parça okumak zorunda kaldım. Çünkü öyle cümleler öyle tespitler vardı ki, nefesim kesildi. Kitap kapağını kapatıp, acımasızca işlenen bu suçtan kurtulmak, kaçmak istedim. Bu nasıl bir hırs, nasıl bir intikam duygusudur ki vicdanlar kör, kalpler taştan olmuş. Biz tüm yaşananları sıcak evimizde, kahvemiz eşliğinde okurken bu kadar etkileniyor isek, bunları yaşayan insanlar nasıl dayandı? Nasıl, nasıl... soruları peşi sıra gelirken, zihnimde yankılanan en sesli soruydu: Neden?

Yok ırkçılık, yok milletlerin üstünlüğü.. her şeyi koyun bir kenara. Hepimiz insanız. Peki o zaman neden?




Bu kitabın arka kapak yazısını çok sevdiğim için ilk öne size arka kapağı bırakacak, sonra da kurgu hakkında konuşmaya başlayacağım…

“Çizgili Pijamalı Çocuk, tanımlaması çok zor bir hikaye. Genelde arka kapakta kitapla ilgili bazı ipuçları veririz. Ama okumanın zevkini bozacağını düşündüğümüzden bu kitapta bunu yapmadık. Bizce, neler olduğunu bilmeden okumaya başlamanız çok önemli.
Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakiler için değil). Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız.

Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız asla rastlamak zorunda kalmazsınız.”

Kitap, Hitler dönemi Almanya’sını bir çocuğun gözünden görmemize olanak tanıyor ve tam olarak bu, bu dönem kitabını diğer kitaplardan ayıran nokta. Çünkü Bruno hiçbir şeyi farkında değil. Onun için telin diğer tarafında eğlenen, oynayan kişiler var fakat onlar aslında kampa koyulan Yahudiler. Bir de kendi tarafı var. Telin kendi tarafı. Çizgili pijamalı insanların olmadığı taraf.

Bruno bir gün lüks evinden daha az lüks bir eve geçtiğinde tüm arkadaşlarını geride bırakmak zorunda kalır. Üstelik o sadece arkadaşlarıyla oynamak isteyen bir çocuktur. Ve bir arkadaş edinir fakat bu arkadaşı çizgili pijamalı bir çocuktur ve de telin diğer tarafındadır.

İç burkan ve empati yaptırmayı başaran bir kitaptı. Kısa ve özdü. Dili ise bir çocuğun zihnine uygun olarak yalındı. Fakat yine de neler olup bittiğini anlamayı başarıyordunuz. Dönem kitabı sevenlere öneririm. Peçetelerinizle okuyun…

10|10




Kitabın arka kapağında yazar sadece konuyu bize detay geçmiş fazla bir ayrıntı vermemiş gibi görünüyor, kitabı okudukça aslında ipucu verdiğini yakalamış olacaksınız... Öncelikle kitap klasik bir çocuk kitabı değil. Her yaştan kişinin okuyacağı bir kitap. Ve filmi de varmış, izle(n)meli... Kitap gerçekten insanı derinden etkiliyor ve düğüm düğüm olan duygularla etkisini bırakıyor... Hüzünlü bir öykü...

9 yaşındaki Bruno' nun tel örgülere giden bir yolculuğu anlatılıyor . Anlatıcımız Bruno ve Berlindeki yaşamından  * Out-With' e (Yahudi soykırımının en yoğun yaşandığı Auschwitz toplama kampı) uzanan öyküsüne dahil oluyoruz.
1934 yılının nisan ayinda aynı gün doğan 9 yaşlarında iki çocuk, Bruno ve Shmuel. İki farklı ırk, iki farklı yaşam ve iki farklı çocuk...

"Buraya isteğin dışı getirildin, tıpkı benim gibi. Eğer bana sorarsan hepimiz aynı gemideyiz ve gemi su alıyor."
syf. 56

Bruno ,Berlinden babasının askerlik görevi sebebiyle  Polonya' da bulunan toplama kampının yakınındaki eve taşınır. Shmuel ise bir Yahudi çocuğudur ve kampın içerisindeki çizgili pijamalı kıyafetleri ve takkeleri bulunan insanlarla yaşamakta... Bruno' nun tel örgülere keşif merakıyla başlayan bir öykü ve sonucunda arkadaş olurlar bu da öykünün ana konusunu oluşturur...

*Keyifli okumalar. *




"Çizgili Pijamalı Çocuk, tel örgülerin iki tarafındaki iki çocuğun dostluğunun hikayesi.

Acımasız dünyanın gölgelediği iki çocuğun dostluğunun sıcak öyküsü. Savaşı, ırkçılığı çocukların gözünden anlatan kitap.

Irkçılık... Kimsenin bir insanı dini görüşü, dili veya ten rengi ne olursa olsun dışlamaya ya da kendisini o kişilerden üstün görmeye hakkı yoktur.

Kitap tahminimce 1933-1945 Nazi Almanya'sını ele alıyor. Birçoğumuzun bildiği gibi milyonlarca Yahudi'nin acımasız bir şekilde öldürüldüğü Nazi Kampları.
Kitapta Alman Bruno ile Polonyalı Shmuel'in tel örgüler arasında başlayan dostlukları onların gözünden anlatılıyor.

Bruno babasının işinden dolayı ailesiyle kendisine adının Out-With olduğu söylenen bir yere taşınır. Bruno Out-With'te gördüklerine anlam veremez. Tek istediği Berlin'e arkadaşlarının, büyükannesi ve büyükbabasının yanına eski yaşamına dönmektir.

Keşif yapmayı seven Bruno, yeni evinin çevresindeki tel örgülerin etrafında keşif yaparken tel örgülerin ardındaki Shmuel'i görür ve böylece dostlukları başlar. Saf dostluklarında birbirlerini hep tel örgüler arasında gördüler fakat bir gün her şey değişti. Sonu beni şaşırtan kitaplardan biri oldu. Güzel bir dostluğun hikayesi..."

"Hz. Muhammed (sav) buyurdular ki,
Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir.
Kaynak: Ebu Davud, Edeb, 111-112"



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: