Christine Kitap Bilgileri
Yazar: Stephen King
Tahmini Okuma Süresi: 12 sa. 14 dk.
Sayfa Sayısı: 432
Basım Tarihi: Aralık 2019
İlk Yayın Tarihi: 1993
Yayınevi: Altın Kitaplar
ISBN: 9789752119185
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Christine Kitap Tanıtımı
Plymouth Fury model bir araba olan Christine’in geçmişinde pek çok gizemli olay vardır. Asıl sahibinin habis ruhunu taşıyan Christine, hurda haldeyken yeni sahibine satılır ve artık önlenemez olaylar zinciri yeniden başlar. Yeni sahibinin ona saplantı derecesinde bağlanması, sözüm ona tamiri sırasında aslında onun kendi kendini yenilemesi ve çevresine yaydığı ama sahibinin asla fark edemediği ölümcül enerji, Christine’in taşıdığı katil ruhun en belirgin ipuçlarıdır. Christine sahibinin tüm zaaflarını sonuna kadar kullanarak etrafına ölüm saçarken, çevredekiler olan biteni en sonunda fark ederek, çareyi kendi hayatlarına dahi mal olabilecek bir son hazırlamakta bulurlar. Artık iyiyle kötünün, yaşamla ölümün mücadelesi sona erecek, Christine için hesap zamanı gelecektir. “Deneyimli yazar King’den soluk kesen muhteşem bir eser.... Kitabın hızlı temposuna okuyucular güçlükle ayak uyduracaklar.”New York Times
Christine Kitaptan Alıntılar
1. ""Ne yapabilirim?"
"Bekleyeceksin. Yapabileceğin bir şey yok."
"Ama en zoru da bu!""
2. "İyi insanlar da tutkuları yüzünden kör olabilirler."
3. "“-Arnie: Arabayı durdur Dennis! Geri bas!
- Dennis: Sen ne diyor…
Birden anladım. “Aman be oğlum, bu işi unut. Eğer şu yanından geçtiğimiz…şeyi söylüyorsan…”
“Geri bas!” Adeta haykırıyordu.
Arnie’nin kendine özgü bir şaka yaptığını düşünerek geri bastım. Ama bu şaka falan değildi. Arkadaşım deli gibi aşık olmuştu.”"
4. "“Michael bağırdı. Aman Tanrım! Bunu hiç görmemiştim.
Ne ? Arnie panele baktı. Ha, arabanın kat ettiği yolu ölçen aygıt.
Bu ters işliyor değil mi?
Gerçekten de odometre tersine çalışıyordu. 1 Kasım 1978 gecesinde kadran 135 bin küsur kilometreyi göstermekteydi. Michael bakarken sondaki 2’nin önce 1, sonra 0 olduğunu gördü. Yani kilometreler ağır ağır azalmaktaydı. Adam bir kahkaha attı.
İşte bunu fark etmemişsin oğlum.”"
5. "İnsan alışkanlıklardan çabuk kurtulamıyor değil mi?"
6. ""...Su taşı aşındırır ama bunun için yüzlerce yıl gerekir. Oysa insanlar ölümlüdür.""
7. "Fena sayılmam ama Tanrı değilim..."
8. "İnsan çocuklarından biri karanlıkta çığlık atana kadar gerçek korkuyu bilemiyor galiba."
9. "Çok iyiydi ama daima kaybeden biriydi."
10. "Fazla şeyleri olmayan insanlar böyle davranabilirler; bazen bir arabayı tuttururlar. Bazen de bir kızı veya mesleği ya da bir sazı. Yani iyi insanlar da tutkuları yüzünden kör olabilirler."
11. ""Çirkinsen ve insanlar seninle alay ediyorlarsa dünyaya bakışın değişir. Bu yüzden neşeni korumakta güçlük çekersin. Bazen bu yüzden aklını başına toplaman da güçleşir.""
12. "Ozanlar sürekli olarak ve bazen de kasıtlı olarak aşkı yanlış tanımlarlar. Aşk celladın ta kendisidir. Aşkın gözü kör değildir. Aşk gözleri çok keskin olan bir yamyamdır. Aşk yiyip bitirir, çünkü hep açtır."
13. "İhtiyarın gözleri parladı. Yüzündeki öfkenin yerine açgözlülük ile karışık alaylı bir gülüş aldı. Gözlerinde de bir sinsilik belirmişti. Sonra kazık atmaya hazırlanan kimselere özgü şekilde sırıttı."
14. "Belki de öldürmek de bir tür hastalıktı. İnsan buna yakalanınca kendine engel olamıyordu."
15. "Çok iyiydi ama daima kaybeden biriydi."
Christine Kitap İncelemeleri
İlk görüşte aşka inanır mısınız? Peki neden inanırsınız sizi birden kendisine çektiği için mi? Aranızda bir enerji hissettiğiniz için mi? İlk görüşte aşk dediğimde bir insanın bir insana olan gönül düşürmesi değil de bir nesneye aşık olmasını ele alalım mesela. Biz okurlar raflarda göz göze geldiğimiz bir kitaptan etkilenmez miyiz hemen ona sahip olmak okumak, sindirmek ve kütüphanemizin en güzel köşesine koymak istemez miyiz? Arnie de böyle bir aşka vurgun ama onu böyle bitap düşüren nefesini kesen bir araba. Öyle sıradan bir araba değil elbette, Christine sonbahar kırmızısı "Plymputh Fury" 58 model bir araba.
"O arabayı görünce birden beni çektiğini hissettim... Bunu kendime bile doğru dürüst açıklayamıyorum ama onu çok daha iyi hale getireceğimi anladım." s.30
"Evet... Aslında onarmak kişiselliği olmayan bir şey. İnsan masaları, işlemleri, öyle şeyleri onarır. İşlemeyen çim makinesini onarırsın. Ve sıradan arabaları." (...) "Onun sıradan bir araba olmadığını düşünüyorum. Neden öyle düşündüğümü bilemiyorum... Yine de buna inanıyorum işte" s.31
Arnie bebeğim, Christine senin aklını başından almış, aşık olan bir insan artık farklıdır; aynı deli olmak gibi sen hariç çevrendeki herkes aklının uçtuğunun farkındadır. Peki bu aşk seni ve çevreni yavaş yavaş sömürüyor onların hayatlarından kısıp kendi hayatına katıyor ve güçleniyorsa? İşte bu aşk tehlikelidir, dikkatli ol Arnie uzak dur ondan!
Sonsuz sayılabilecek kadar sınırsız bir öfkeyle ve hırsla mücadele edebilmek oldukça zordur. Fiziki varlığımıza işleyen bu şeytani duygular bir şekilde etkileşim kurduğumuz şeylere de bulaşır. Örneğin bir cisme dokunduğumuzda, bir arabaya bindiğimizde bazen hiç olmayacak duygulara kapılırız. Mesela bazı evlerde kendimizi huzursuz hissederiz. Her birinin bizim bilmediğimiz, fakat gerçekte var olan sır dolu bir hikayesi vardır. Bu duyguların tümü sahibinin O'nunla ne kadar sık etkileşime geçtiğinden ve ne kadar yoğun bir duyguyla bağlı olduğundan etkilenir. Ancak şunu söyleyebilirim ki; sizi rahatsız eden şeylerden mümkün olduğunca uzak durmanız önemlidir. Ve aynı şekilde sizi kendine çeken ve mantıklı düşünmenizi engelleyip sizi çılgına çeviren şeylerden de uzak durmak lehinizedir... Neden mi? Christine'i okurken tüm cevapları şaşkınlıkla kavrayacaksınız.
Christine yalnızca bir araba değil, hırslı bir kadın... Belki de hikayenin altında bir de mesaj vardır kim bilir. :) Ancak Stephen King bu kitabında yine okuyucuyu sürükleyen bir kurgu yaratmış. Özellikle Le Bay karakteri oldukça baskın ve insanın zihnine işleyen bir karakter olmuş. Bunun dışında sorgulanan arkadaşlık ilişkileri, ergenlik bunalımları konularına da ustalıkla değinmiş yazar. Kitabı okurken canımı sıkan, beni konudan uzaklaştıran hiçbir can sıkıcı engelle karşılaşmadım. Çevirisi oldukça başarılıydı. Bazı imla hataları vardı ancak tahammül edilemez değillerdi benim için... Diğer King kitaplarına göre ortalama bir standartta olsa da Christine'i de okumanızı tavsiye ederim. :)
Stephen King – Christine (1983)
Stephen King’in 1983 yılında kaleme aldığı bu roman, 1958 model Plymouth Fury marka bir arabayı konu alıyor. Ama bu sıradan bir araba değil...
Christine, hikayesine daha ilk sayfadan başlayan, temposu yüksek, gerilimi sürekli diri tutan bir kitap. Özellikle “Cep” ya da “Falcı” gibi King’in daha yavaş ilerleyen eserlerinden farklı olarak doğrudan olaylara giriyor.
Araba temalı kitaplar arasında bana göre en iyilerden biri. Christine sadece bir makine değil; öfke, kıskançlık ve saplantıyla dolu canlı bir karakter gibi. Kitapta Christine, kadın cinsiyetiyle tasvir edilmiş ve kendi kendini yenileyebilen, adeta yaşayan bir araç.
Ana karakterimiz Arnie Cunningham ile Christine’in arasındaki bağ, zamanla takıntılı bir ilişkiye dönüşüyor. Bu takıntının arkasında, Christine’in Buddy Repperton ve arkadaşları tarafından parçalanmasıyla başlayan bir intikam öyküsü yatıyor. Christine’in öfkesi büyüyor, kontrol edilemez bir hâl alıyor.
Kitabın 1983 yapımı bir film uyarlaması da var; yönetmeni ise usta isim John Carpenter. Her ne kadar film başarılı olsa da, kitapla arasında bazı belirgin farklar bulunuyor.
Christine, benim okuduğum en iyi ikinci Stephen King kitabı. Gerilim, doğaüstü olaylar ve psikolojik çöküş temalarıyla dolu, sürükleyici bir hikâye.
Tünaydın arkadaşlar. Okuyup uyuyakaldığımız, sonrasında yazısını yetiştiremediğimiz, kahvaltısı, düzeni derken maşallah bir kitap okuma süresine tekabül eden zamanla sonunda incelemeyi yayımlayacağız. Ayrıca internetin gitmesi de sürekli cabası.
Bu sefer ki hikayemize de bir Plymouth konuk olacak. Esrarengiz bir araba olarak düşünülmüş ve son dönemde Bay Mercedes ve Buick 8 romanlarına baktığımızda da yazarın bir dönem kitaplarının konusunu ‘Arabaların’ aldığını düşünebiliriz.
Aslında bunun bir diğer nedeninin de kitapta da geçen bir cümleyle anlatıldığı kanaatindeyim: Duyguların, eşyalar üzerinde kalıcı bir etki bıraktığına inanıyorum. Stephen King buna çok fazla anlam yüklüyor kitaplarından ama yeni bir fikir her zaman bir fikirdir.
Plymouth’un 1958 kasasının böyle anılmasını aslında hiç istemezdim ama nasılsa yaşadığım coğrafyada böyle arabayı müzede bile görmem zor olduğundan çok da hatırlayacağımı zannetmiyorum.
Psikolojik olarak yıpratan etkiler barındırması zaten yazarın en çok bilinen yanı. Değineceğim son konu ise kitaplarına yapılan filmler. Kaç tanesini beğendiniz arkadaşlar? Fil’i anlatacaksanız onun en iyi yanlarını, diğerlerinden farklı yanlarını anlatarak başlarsınız işe. Gidip de filin su içtiği dereyi anlatmak saçmadır. Filmler ve Stephen King uyumu işte bu kadar.
İyi okumalar ve iyi bir pazar kahvaltısı diliyorum herkese..
Bugün sizlere yine güzel bir King kitabından bahsedeceğim. Bahsedeceğim diyorum çünkü bu kitabı yorumlamak bile benim haddim değil. Lise de okuduğum yıllarda, bizim okulun olduğu ilçenin halk kütüphanesinden gider özellikle Stephen King kitapları alır okurdum. 8-9 yıl öncelerden bahsediyorum. O, Medyum, Hayvanlar Mezarlığı, Sadist gibi kitaplarını o yıllarda alıp okumuştum. Ancak Christine' i okumamıştım çünkü kütüphane de hiç denk gelmemiştim. Sürekli de internette filan görünce almaya ve okumaya karar verdim. Christine kitabının filmi benim çocukluk yıllarımın travma filmlerinden biridir. Kitabı da muazzamdı gerçekten. Bir arabanın canlanıp terör estirmesi inanılacak bir şey değil ancak Stephen King öyle güzel yazıp, öyle güzel anlatmış ki inanmamak elde değil gerçekten. .
.
Kurgusuyla, kitabın karakterleriyle, yeri ve zamanıyla herşeyiyle müthiş bir kitaptı. Bir yandan ders çalışıyor olmasam bir günde okuyup bitirebileceğim bir kitaptı. Kitabın konusunu yoruma bırakacağım. Kısaca şundan bahsedeyim. Arnie Cunningham isimli bir genç Christine'i görür resmen ona aşık olur ve aracı alır. Bu Araba Sevdası* başına büyük belalar açacaktır. .
.
Şimdilik bu kadar. Herkese Mutlu Akşamlar. Evinizde kalın. Sağlıklı Kalın. Ha son olarak böyle hayaletlere filan doğa üstü olaylara da fazla inanmayın. Neyse ben gidip biraz arabamla konuşacağım. Ona sakin olması gerektiğini ve bir sorunu olursa olay çıkarmadan bana söyleyebileceğinden bahsedeceğim. .
.
*Sayfa Sahibi burada Recaizade Mahmud Ekrem'in Araba Sevdası isimli romanına gönderme yapmıştır.