Ceza Sömürgesi Kitap Bilgileri
Yazar: Franz Kafka
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 42 dk.
Sayfa Sayısı: 60
Basım Tarihi: Temmuz 2018
İlk Yayın Tarihi: Ekim 1918
Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınları
Orijinal Dil: Almanca
ISBN: 9786052980064
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Ceza Sömürgesi Kitap Tanıtımı
Franz Kafka’nın Ceza Sömürgesi, garip ve ürpertici atmosferiyle, okuyana, “neyse ki bir rüyaymış” demeyi istetecek denli tedirgin ediciliğiyle ve en önemlisi suç ve ceza arasındaki ilişkiye farklı bir bakış açısı getirmesiyle dikkat çekiyor.
Adı verilmeyen bir adada, ıssız ve bunaltıcı bir vadide, acımasız bir zekâyla kurgulanmış bir mekanizmanın, suçlu ya da suçsuz olmasına bakılmaksızın, savunması alınmaksızın mahkûm kılınmış insanları bürokratik bir katılıkla ve doğal kabul edilen bir yaklaşımla “cezalandırdığı” bir törene, suskun bir gezginle birlikte tanık olur okur. Bir yanda duygusal açıdan olaya mesafeli duran ‘tanık’ gezgin, öbür yanda yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendinde toplamış ve bu sorumluluğu kendini kurban etme derecesine vardıran subay. İkisi arasındaki tezat, edilgenlik/etkenlik, kuşku/inanç, akıl/duygu gibi zıt kavramları mercek altına alıyor ve bunları gerçeklikle baş etmenin karşıt olasılıkları olarak okura sunuyor.
Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı sırada kaleme alınan bu uzun öykü, aynı zamanda 20. yüzyılla birlikte patlak veren, insanın insana karşı totaliter bir acımasızlık sergilediği ve bütün Avrupa’yı etkisine alan şiddet yüklü atmosferin, kendisi bilincinde olmasa da, Praglı Kafka’yı da nasıl eline geçirdiğinin izlerini taşıyor.
“Ayrıca mahkûm öyle köpek gibi itaatkâr görünüyordu ki, sanki bayırlarda dolaşsın diye serbest bırakılsa idam başlarken geri dönmesi için ıslık çalmak yeterli olacaktı.”
Ceza Sömürgesi Kitaptan Alıntılar
1. ""Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi.
Bir söz, kaç güneş batırır, o zaman öğrendim.""
2. ""Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum . Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi . Bir söz kaç güneş batırır, o zaman öğrendim.""
3. "Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi... Bir söz, kaç güneş batırır, o zaman öğrendim."
4. "Ortada bir yanlış anlama var ve biz bu nedenle mahvoluyoruz."
5. ""Bugünlerde birinin sizi anlaması imkansız.""
6. ""İnkâr etmiyorum: Beni mutlu ediyordu.""
7. "“Yalnız mısınız? Tek başına mısınız?” “Evet, yalnızım.”"
8. "Bizler eğilip bükülmüş bedenlerimizle yalnız kalıp etrafımıza baktığımızda ve kimseyi görmediğimizde, hatta havanın direncini bile hissetmediğimizde, içimizden belli anıları geçirir, onlara tutunuruz."
9. "Dedem derdi ki: “Hayat şaşılacak kadar kısa."
10. "“Ama senin kendini savunman lazım, evet demen, hayır demen lazım, yoksa insanların gerçeğin ne olduğundan haberi bile olmayacak. Bu konuda bana söz ver,""
11. ""Anlaşılan size düşünmek iyi gelmiyor; cesaretiniz ve sağlığınızdan kaybediyorsunuz.""
12. "Neyle teselli etmeliydi ki onu? Dileyeceği ne?"
13. "“Nasıl insanlar oradakiler!
Bir düşünün,uyumuyorlar!”
“Peki niçin uyumuyorlar?”
“Uykuları gelmiyor da ondan.”
“Peki niçin gelmiyor?”
“Deliler de ondan.”
“Delilerin uykusu gelmez mi yani?”
“Delilerin uykusu nasıl gelsin ki!”"
14. ""Geçmişimi geleceğime karşı tutup değerini biçiyorum, ama ikisini de fevkalade buluyorum, ikisinden hiçbirini tercih edemiyorum ve elimden beni böylesine imtiyazlı kılan kaderin adaletsizliğini kınamaktan başka bir şey gelmiyor.""
15. ""Bu işin sonu ne olacak?" diye soruyoruz birbirimize. "Bu yüke ve işkenceye daha ne kadar katlanacağız?""
Ceza Sömürgesi Kitap İncelemeleri
Kafka hayranları bana kızacaktır kuşkusuz lakin ben bu kitabı hiç beğenmedim, sevemedim. Daraldım, bunaldım, hiç keyif almadım.
Belki de bazı kişilerin bazı yazarları hiç okumaması gerekir. Okumasa da bir şey kaybetmeyecektir. İşte bu kitap benim için öyle oldu. Son hikayeyi o kadar zorlamama rağmen yarım bırakarak kitabı noktaladım.
Ben Hikaye okumayı seviyorum belki de bu nedenle bu kitabı çok kötü buldum. Kim bilir bu hikayeler içindeki bazı metaforlar bir çok şey anlatıyordur ama ben metinde bu kadar muğlaklık ve üstü örtülülüğü sevmedim, sevemedim.
Kendinizi kasmayın hayat kısa ve bu kitabı okumamak okuma keyfi açısından faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Yazarın Dava ve Dönüşüm kitaplarını çok eskiden okumuştum. Onların da konuları çok güzeldi ama ben de etki bırakmadı çünkü başlangıcı iyi başlayıp bir yere bağlanmayan metinleri pek sevemiyorum. Belki birikim meselesi belki de zor metinleri anlama, anlamlandırma ve çözme kapasitesi ama ben sevemedim Kafkacığı. Bir Robert Walser da farklı yazardır ve metinleri çok sıradışıdır ama onu severek okudum mesela.
Hülasa, Kafka hayranlarına keyifli okumalar diliyorum. Belki Dava ve Dönüşüm romanlarını ilerleyen yıllarda yeniden okuma yapıp tekrar değerlendiririm, kim bilir? Fakat genel kanıya aldanarak "Aaa sen Kafka okumadın mı?" Şaşkınlığına maruz kalmamak için okuma yapmamak da lazım kanımca.
Kalın sağlıcakla, benden bu kadar.
Franz Kafka'dan okuduğum II kitap.
Kitabı özellikle bu yayınevinden okudum, çünkü
'ün Kafka için hazırladığı okuma rehberinde bu kitabın önünde bu yayınevinin ismi yazılmıştı.
Kitabın ilk 14 sayfasında ‘
’ kitabından iki Konuşmaya yer verilmişti, aslında çok ilginç ve etkileyiciydiler, ama adını çektiğim kitabını henüz okumadığım için bir az kafam karıştı.
O yüzden de yazarın hayatını araştırmaya karar verdim ve bundan sonra kitapta yer alan hikayeleri (hikaye mi, öykü mü yazmakta kararsız kaldım :d) okumak daha kolay ve anlaşılır oldu.
[Aslında bundan önce Kafka hakkında tek bildiğim şey babasıyla arasında bir sorun olduğuydu, babasını sevmiyordu ve benim de buna benzer, hatta aynı şeyi yaşadığımı varsayarak, Kafka'nı tanıdığımı zannediyordum.]
Diğer hikayelerinin bir çoğunda zaten Kafka'nın kendisini görüyoruz, bazen 3-4 cümlelik hikayelerle de karşılaşıyordum, ama o kadar etkileyiciydiler ki... Bazı hikayelerini daha çok sevdiğim için tekrar tekrar okuyordum.
Bazı hikayeleri de oluyordu ki, aslında ilginç olsa da, bir anlam (bir eksiklik hissediyordum) veremiyordum, ama bu o demek değil ki, hikayeleri anlamsız, sadece ben anlayamadım, belli ki, altında yatan bir anlam var...
Kitaptaki hikayelerle ilgili ayrıntılara girmeyeceğim. Ve diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Herkesin okumasını tavsiye ederim.
Yerle bir olmuş adalet sistemi, birbirine olabildiğinde zıt iki karakter (Subay ve Gezgin), başına geleceklerden habersiz hatta sadece başına geleceklerden değil işlediği suçtan, alacağı cezadan, cezalandırılış biçiminden habersiz Mahkûm ve emirlere uymak zorunda kalan askerler...
Olay adada geçiyor ve bir işkence aletimiz var aslında ölüm makinesi ama ben işkence aleti demeyi tercih ettim çünkü yaşadıkları acının sonunda dayanamayıp ölmeyi seçtiklerini düşünüyorum. İnsan hayatı üzerinde hiçbir ayrıntı gözetilmeden infaza karar verilirken, infaz aletinin her detayı düşünülmüş hem de en ince ayrıntısına kadar. Yani zekâ istenilen yönde kurgulanmış; acımasızlık...
Sorgulamadan, dinlemeden yargıyı veren, infazı yapan ve daha da kötüsü bunları yaparken suçlu olduğunu düşündüğü kişinin sona yaklaşırken her saniyesini izleyen tek yetkili Subay'a karşı, olaylara kuşkulu yaklaşan mantık çerçevesinde itiraz ederek ve tüm bu yetkilere karşı gelen bir Gezgin'imiz var.
İyi ki sayfa sayısı az diye düşünmeden edemedim çünkü her sayfasında acımasızlığın ayrı bir katılığını görüyorsunuz.
Ve gördüm ki insan acınacak hale geldikten sonra bulduğu ilk fırsatta intikamını alabilmek adına aynı duyarsızlık ve gaddarlıkla hiç çekinmeden uygulamaya geçebiliyor.
İyi okumalar dilerim.
Ceza Sömürgesi, Kafka’nın 1.Dünya Savaşı yıllarının acımasızlığı ile insanların çaresizliğini kaleme aldığı güçlü bir öyküsü. Korkunç bir ceza aygıtını inceleyen bir gezginin gözünden bu aygıtın nasıl bir psikoloji ile tasarlandığı ve çalışma anı her ayrıntısına kadar anlatılıyor. Aklım almadı! Bu aygıtı tasarlamak, onu işlevselleştirmek ve bunu yaparken bu işten keyif almak canımı öyle acıttı ki. Giyotini korkunç bir ceza aygıtı olarak bilirdik ama daha ötesi anlatılmış kitapta. Üstelik bu aygıtı kullanan yüzbaşının aldığı zevk meslekî sorumlulukların yanı sıra insanî duyguların da her insanda olmadığını gösteriyor. Aygıtın çarklarında oluşan aksaklıklarla bence yönetime atıfta bulunulmuş: Düzen yanlış ve çarklar yanlış yöne dönüyor.
Adalet yok, yargı yok, suçu kimin işlediğine dair bir kesinlik yok ama ceza var. Önemli olan şey suç ve ceza! Kimin hüküm giyeceğinin ve bunu hak edip etmediğinin hiçbir önemi yok!
Franz Kafka bu öyküsünü savaşın ilk günlerinde kaleme almış ve savaş bittikten bir yıl sonra yayımlatmış. İnsanlara acıya savaşa ve şiddetli cezalara öyle alışmışlar ki her şey sıradan geliyor bazıları için. Bu da savaşın korkunç yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor.
Kafka’nın etkileyici eserlerinden biriydi. Kurgu gibi görülse de bence yaşanmış olma ihtimali çok da yüksek bir konuydu. Kısacık ama dolu bir eser. Tavsiyemdir
Bazı sebeplerden ötürü geç kalan bir inceleme oldu. Bunun için başta özür dileyerek hemen incelememe geçiyorum :)
Franz Kafka'dan okuduğum ikinci kitap. Kendisi bende hayranlık uyandıran bir yazar. Onu okurken sanki her kelimesi birer paragraf gibi giriyor beynime ve beni üzerinde düşünmeye itiyor. Mesela o "ceza" der. Ben, insanlara kimi zaman hak ederek kimi zaman sebebsiz yere uygulanan sistemi, bazen sömürülen bazen de baş üstünde tutulan "bozuk adaleti" ve her zaman olması gerektiği yerde olması gerektiği zamanda uygulanması gereken bir yapı olarak düşünürüm.
"Ceza sömürgesi"ne gelecek olursam kitabı okuduğum sürece şu özdeyiş hep aklımda oldu.
"Adaletin küçüldüğü ülkede, büyük olan artık suçulardır"
Ve yine çok sevdiğim shakespeare'ın sözü son nokta gibi oldu.
"Acımak adaletin şanındandır, bunu yalnızca zorbalar acımasızca kullanırlar."
Tamda bu sözlere karşılık bir eser. Haksızlık, "sözde suçlu"yu asla sorgulamayan, insanların ancak brokrasiyle varlık kazanabileceği ve en ufak bir haklı söz etmeleri dahilinde feci şekilde " hak edilmeyen ceza"ya çarptırılması -ki bunun için özel işkence aleti bile tasarlanmış- ve yine bozuk adaletin aynı zamanda bozuk ceza aletiyle bozanları bulduğu bir eser...
Adalet ne değilmiş okuyunca öğrenisiniz.
Adaletle kalın...(: