Cevdet Bey ve Oğulları Kitap Bilgileri
Yazar: Orhan Pamuk
Tahmini Okuma Süresi: 18 sa. 23 dk.
Sayfa Sayısı: 649
Basım Tarihi: Şubat 2024
İlk Yayın Tarihi: 1982
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750826313
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Cevdet Bey ve Oğulları Kitap Tanıtımı
Orhan Pamuk’a ilk ününü getiren bu büyük roman İstanbullu bir ailenin yetmiş yıllık serüvenini hikâye ediyor. Yazarın “Ülke, Aile, Roman” üzerine sonsözüyle…
Nişantaşlı bir ailenin 20. yüzyılın başından itibaren üç kuşak boyunca serüvenlerini anlatan bu kitap ev içlerinin renklerini, zamanın akışını, günlük sıradan konuşmaları akılda yer eden kahramanlar aracılığıyla saptarken, okura geleneksel romandan alınacak hazları bütünüyle veriyor. Abdülhamit döneminin son yıllarında, İstanbul’un ilk Müslüman tüccarlarından küçük dükkân sahibi Cevdet Bey’in tutkusu, hem işlerini büyütmek, zenginleştirmektir hem de “Batılı anlamda” çağdaş, modern bir aile kurmak. Kökü taşraya uzanan geleneksel ailesini bir yana bırakarak bu isteklerini gerçekleştirmeye girişen Cevdet Bey’in ve oğullarının hikâyesi, bir anlamda modernleşme uğraşı içindeki Türkiye Cumhuriyeti’nin özel hayatının da hikâyesidir. Ev içlerinin, yeni apartman hayatının, Batılılaşan büyük ailelerin, Beyoğlu’na çıkıp alışveriş etmelerin, radyo dinlenen pazar öğleden sonralarının dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bu panoramik roman, Orhan Pamuk’a hak ettiği ünü getiren olgun bir ilk kitaptır.
“Pamuk adeta okurun elinden tutup onu kendi dünyasında dolaştırıyor, birbirinin içine geçen sahnelerle, karşılaşmalarla ve konuşmalarla her şeyi en ince ayrıntısına kadar çözümlüyor.”
FRANKFURTER ALLGEMEINE
Cevdet Bey ve Oğulları Kitaptan Alıntılar
1. "duygular inanmak için gerekli
hedefe varmak için aklını kullanacaksın .."
2. ""Eğer denge denen şey hayatın akışına kendini bırakmaksa... Eğer kolay mutlu olmaksa denge, biraz dengesizleştim galiba...""
3. "“Küçük zevklerimle, küçük dertlerimle bu hayat bana yetiyor.”"
4. "“ Bir hayatımız var. Onu nasıl yaşayacağımızı düşünelim. Kimse düşünmüyor bunu!”"
5. "... ama dünya ile aramda uyum yok.."
6. "Dışarısının pisliği içeri girmesin istiyorum . Dışarısının pis , sefil , bayağı havası , şu iğrenç , despot karanlık içeri sızmasın . Biz burada iyiyiz..."
7. "Bir hayatımız var . Onu nasıl yaşayacağımızı düşünelim . Kimse düşünmüyor bunu !"
8. ""Duygu, vicdan gibi ağır, kıpırdanması zor bir şeydi.""
9. "“Her şeyin budalalık olduğunu biliyor, gene yaşıyorum.”"
10. "“Benim de çok güldüğüm zamanlar oldu!”"
11. ""Burada kadınlara dünya gerçekten cehennem.""
12. "Hayatın anlamı nedir ?"
13. ""Bir nasihat edeyim: Kimseye güvenme!""
14. "Bir şey yap demiyorum ! Düşün ! Düşünürsen anlarsın !"
15. "Küçük mutluluklar diye küçümsediğin şeylerden niye insan kendini sakınsın ?"
Cevdet Bey ve Oğulları Kitap İncelemeleri
Orhan Pamuk'a, 1979'da Milliyet Roman Armağanı'nı kazandırarak ilk ününü getiren (Ödül olarak kitabın basımı yapılmıştır) ve belki de Orhan Pamuk'un, Orhan Pamuk olma yolunda en önemli adımlarından biri olan eserimiz, adından da anlaşıldığı üzere Müslüman bir tüccar olan Cevdet Bey'in gençliğinden başlayarak, torunlarına kadar üç kuşağın hikayesini anlatıyor bizlere.
Kitapta, 1900'lü yılların başından başlayarak 70'li yıllara kadar süren, bir ailenin yaklaşık bir asırlık hikayesini okuyoruz. Anlatıldığı dönem itibariyle Cumhuriyet'in toplumsal, ekonomik ve kültürel yanları da net şekilde görülebiliyor.
Kitabın adından ve yukarıdaki cümlelerimden de tahmin edebileceğiniz üzere, kitapta tek bir ana karakter yok. Kitap her kuşak için bir bölüme ayrılmış, dolayısıyla üç farklı kuşak için üç farklı bölüm var. Ve her kuşakta daha fazla üstünde durulan karakterler var.
Orhan Pamuk'tan okuduğum
ve
kitaplarına kıyasla aşka en az yer verilen ve en durağan kitaptı. Hatta kitapta özellikle üzerinde durabileceğimiz bir olay da yok. Buna rağmen kitabı hiç sıkılmadan okuyabiliyoruz. Kişilerin gündelik yaşamları ve en fazla da yaşama bakış tarzları, hayat görüşleri, içlerinde yaşadıkları buhranlar ve yeni arayışlara yer verilmiş. Bence kitaptaki en güzel şey de, karakterlerin kendi içlerinde yaşadıkları bu hayatlar olmuş.
Son olarak Cevdet Bey'in oğlu olan Refik'in, kitapta genel olarak gördüğümüz iç sıkıntılarına güzel bir örnek olan şu alıntısıyla incelememi bitiriyorum. Keyifli okumalar...
"Her şeyin budalalık olduğunu biliyor, gene yaşıyorum."
Hep sevmişimdir aslında tarih ile iç içe geçen romanları. Bu romanda ben de gidiverdim eski İstanbul’a. Osmanlı’nın son demlerine, cumhuriyetin ortaya çıkış yıllarına uzanıverdim. Nişantaşılı bir ailenin 1900’lü yıllardan 1980’lere kadar üç kuşak hayatını anlatıyor eserimiz. Sadece aile hayatı yok tabi ki. Osmanlı’nın yıkılışı, Cumhuriyetin kuruluşu, inkılaplar , doğu-batı arasında kalmışlık, insanların kimlik arayışı da bu eserin konularından.
İlk bölümde Cevdet Bey’in yaşadıkları anlatılmış ama kısa tutulmuş bence. Kitabın ismine binaen Cevdet Bey’in hayatına tüm ayrıntılarıyla daha fazla hakim olmamız gerekirken bir zaman atlamasıyla ikinci kuşağa geçilmiş.
İkinci bölüm Cevdey Bey’in oğlu Refik ve ailesinin anlatıldığı bölüm mü bu epey uzun bir bölüm. Bu bölümde özellikle Refik, arkadaşları Ömer ve Muhittin’in gitgelleri ve buhranlarına tanık olacağız. Aslında ben Refik’in buhranlı halleri için bir sebep bulamadım bilmiyorum siz okuyunca ne düşüneceksiniz
Son bölüm ise Refik’in oğlu olan Ahmet Işıkçı’nın hayatına tanık oluyoruz. O da bir kimlik bunalımında ve anlam arayışı içerisinde olarak karşımıza çıkıyor. Kitabın üslubu akıcı ve anlaşılır olsa da bazı konuların gereksiz uzatıldığı, yazarın kendi siyasi ve dini görüşlerinin romana fazlasıyla etki ettiği kanısındayım. Keyifli okumalar
Külliyatını bitirmek istediğim yazarlardan biri olan Orhan Pamuk'un ilk eseri Cevdet Bey ve Oğulları, benim yazardan okuduğum 4.eseri oldu. Kitabı genel olarak sevdim. Biraz uzun olduğu için yordu ama okuduğuma değdi.
Kitapta, Cevdet Bey ve Oğullarının yaşadıkları; dönem ve değişim olarak anlatılıyor. Üç neslin anlatıldığı roman, Abdülhamit döneminden 1970'li yıllara değin İstanbul'un (Özellikle Pamuk'un büyüdüğü Nişantaşı ve çevresi) hem siyasi değişimini hem de apartmanlaşma sürecini anlatıyor. Doğu ve Batı arasında sıkışmış karakterlerden, Batı'yı tek çara olarak gören Jön Türklere kadar her türlü düşünen insan var. Bu dönemler tarafsız bir gözle aktarılmış. Orhan Pamuk kadın karakterlerinin ruhsal dünyasına az girmiş. Keşke daha fazla anlatsaymış.
Bu romanı Post Modernizm tekniğiyle yazılmamış. Masumiyet Müzesi tarzındaydı.
Biraz da kitapla ilgili edebiyat dedikodusu yapalımm :) Orhan Pamuk bu kitabını ilk başta basamaz, yayınevleri kabul etmez. Kitap ödül alınca basılmış ve kendisinin ilk romanı olduğu için bu romanından utanırmış. Kitabın ilk ismi Karanlık ve Işık. Daha sonra Cevdet Bey ve Oğulları olarak değiştirilmiş.
Velhâsıl, Orhan Pamuk'a karşı ön yargılarınız varsa kırın ve bu güzel esere şans verin. Kitapla kalın.
#okudumbitti #orhanpamuk #yapıkrediyayınları #cevdetbeyveoğulları
Ve sonunda bitirebildim. Bu eserle birlikte tüm
külliyatını tamamlamış bulunmaktayım. Yazarın ilk kitabını en son okumam da ayrı bir mevzu tabi.
Her yazarın ilk eseri otobiyografik ögeler barındırır derler. Bu eser ise çok daha fazlasını barındırıyor. Yazarın, Osmanlı'nın son döneminden başlattığı bir ailenin üç kuşak devam eden öyküsünü aktardığı eserde yoğun olarak yazarın öyküsü olarak okunabileceği gibi o dönem yıldızı yükselen tüm orta burjuva ailelerinin öyküsü olarak da okunabilir.
Ayrıca eser, bir ailenin yaşamı üzerinden ülkenin tarihine de ışık tutuyor. II. Abdülhamid döneminden başlayan olaylar, ülkenin sahne olduğu darbelerle noktalanmakta.
Gelelim eserin dil ve üslubuna. Yazarın ilk eseri olması hasebiyle diğer eserlerinde bulunan özgün tarzının henüz oluşmadığını söyleyebiliriz. Ancak kendi başına kallavi bir eser olduğu aşikar.
Dönem eseri olduğu için ayrıca bir olay bekleyerek okumamak gerekir. Hayatın çoğu yerinde karşımıza çıkan olaylar dizisini takip ediyoruz.
Beni en çok çeken ise Cevdet Bey'in oğlu Refik ve iki arkadaşı Ömer ile Muhittin'in varoluş sancılarını aktarıldığı bölümler oldu.
Diğer kitaplarına göre okunması daha zor oldu benim için. Yazarın ilk yazdığı eser olduğu için ilk okunması gerektiği düşünmeyin. Bundan önce okunması gereken başka kitapları olduğu kanısındayım.
Herkese keyifli okumalar dilerim.
Cevdet Bey ve Oğulları Orhan Pamuk'un okuduğum üçüncü romanı.
Roman Abdulhamit döneminin son yıllarında İstanbul'un ilk müslüman tüccarlarından Cevdet Bey'in hayatını anlatıyor.Eser üç bölümden oluşuyor.
İlk bölümde Cevdet Bey'in paşa kızı Nigan hanımla evliliği, işlerini genişletme çabaları, Nişantaşı'nda bir konak alıp orada kök salması ve modern bir aile kurma hevesi anlatılıyor.
İkinci bölümde çocukları Osman, Refik ve Ayşe'nin hayatları irdelenmiş. Evlilikleri, kalabalık aile içi ilişkileri özellikle Refik'in arkadaşları Ömer ve Muhittin arasındaki arkadaşlığa cok detaylı yer verilmiş.Refik, Ömer ve Muhittin üçlüsünün yaşadıkları melankoliler, hezeyanlar, batıya özenti, karamsar ve hiçlik durumları çok çarpıcı bir şekilde kaleme alınmış.
Üçüncü bölümde de torunlar ve kuzenler arasındaki ilişkilere yer verilmiş.
Romanda ikinci bölüm çok etkiledi beni. Özellikle Refik ve Ömer'in hep bir şeyler yapmak isteyip de, aslinda güzel olan hayatlarını ellerinden kaçırıp bir melodrama dönüştürmeleri bazen ağdalı da ilerlese çok çarpıcıydı.
Orhan Pamuk'un eserleri beni herzaman çok etkilemiş ve keyifle sarıp sarmalamıştır.Bu roman da ilk eseri olduğu için kuşkusuz daha da özel...
70 yıllık bir serüvenin anlatıldığı bu roman biyografi tadında ve bir aileyle birlikte bir toplumun değişimi ve değişime ayak uydurabilme sancılarını gözler önüne seriyor.
Ben büyük bir keyifle okudum.Fazla bilinmeyen bu yapıtı es geçmeyin derim... Sevgiyle