Çarklar Arasında Kitap Bilgileri
Yazar: Hermann Hesse
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 7 dk.
Sayfa Sayısı: 216
Basım Tarihi: Ekim 2020
İlk Yayın Tarihi: 1906
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750732911
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Çarklar Arasında Kitap Tanıtımı
Hermann Hesse’nin kendi yaşamöyküsüyle de paralellikler taşıyan Çarklar Arasında’nın kahramanı Hans Giebenrath, Almanya’nın küçük bir kasabasında yaşamaktadır. İçedönük ama çok yetenekli bir genç olan Hans, devletin açtığı yatılı okul sınavına kasabadan gösterilebilecek tek adaydır. Sınavda başarılı olmasının ardından Hans’ı sıkı çalışma günleri bekler. Tek hedefi başarılı olmak, küçük düşmemek, ailesini ve çevresindekileri hayal kırıklığına uğratmamaktır. Oysa okulda tanıştığı Hermann, onun hayata bakışını, ileriye dönük planlarını değiştirir. Çünkü Hermann için hayat, ders çalışma üzerine kurulu değildir.
Hesse’nin, yaşadığı yüzyılın ilk yarısında geçerli eğitim sistemini eleştirdiği Çarklar Arasında, insanın, doğanın yarattığı haliyle hiçbir düzenin hüküm sürmediği bir cangıla benzediği düşüncesinden yola çıkıyor, okullarda verilen eğitimle doğal insanın belli sınırlar içinde zorla tutulmaya çalışılmasına karşı çıkıyor. Hesse’nin insancıl ve barışsever felsefesi, tüm eserlerinde olduğu gibi bu romanda da ön sırada yer alıyor.
Çarklar Arasında Kitaptan Alıntılar
1. ""Her şey hazindi, her şey hüzün veriyordu insana.""
2. "Çünkü yaşam ölümden daha güçlüdür,inanç ise kuşkudan daha kudretli."
3. "Doğanın yarattığı haliyle insan sağlığı sollu belli olmayan, iç yüzü kavranamayan netameli bir varlıktır."
4. "Hayli duygusuz biri olup çıkmıştı."
5. "Bak şunu bil: Ruhtan hasar görmektense, bedenen on kez çürümek daha iyidir!"
6. "“Sınavlara hazırlanmak, gönlünce oyalanacağı hiç boş vakit bırakmamıştı ona.”"
7. "Bir türlü unutulamayacak, hiçbir pişmanlığın silip atamayacağı suçlar ve günahlar olduğunu anladı..."
8. "Kim diyormuş öğretmenlerde kalp yok? kim öğretmenlerin, kılı kırk yaran, fosilleşmiş, ruhsuz kimseler olduklarını söylüyormuş? Yalan... yalan! Bir çocukta hayli zaman çalışıp da ortaya çıkarılamamış yeteneğin bir an gelip ansızın uç verdiğini, çocuğun tahtadan kılıçlarını, sapanını, okla yayını ve bütün oyuncaklarını nasıl bir yana bırakarak bilip öğrenme yolunda ilerlemek için çaba harcadığını, yoğun çalışmalarla henüz yontulup işlenmemiş tombul ve al yanaklı bir oğlanın, nasıl narin, vakur, neredeyse dünya nimetlerine sırt çevirmiş birine dönüştüğünü, yüzünün nasıl daha yaşlı ve maddilikten uzak bir görünüm kazandığını, bakışlarına nasıl daha derin, amacından daha emin bir ifadenin gelip yerleştiğini ve kanı giderek çekilen ellerine zamanla nasıl bir durgunluğun çöktüğünü gören bir öğretmen sevincinden deliye döner, gururundan içi içine sığmaz. O körpe yaratıkların doğasındaki hoyrat gücü ve tutkuları dizginleyerek söküp atmak, bunların yerine devletçe saptanmış sıradan ideallerin fidelerini dikmek bir öğretmenin hem görevi, hem devletçe kendisine buyur edilip verilmiş mesleğinin yükümlülüğüdür. Şu anda halinden memnun ve çalışkan kaç memur ve vatandaş okul denen kurumların bu yoldaki çabaları olmasaydı kararsızlık içinde bocalar, bir fırtına gibi oradan oraya esip durur, hayallerle uğraşan biri olup çıkardı kim bilir."
9. "Yeter ki insan dürüstlükten, doğru yoldan sapmasın, Tanrı korkusunu eksik etmesindi kalbinden, Latince bilip bilmemesi o kadar önemli değildi."
10. "Pes etmeyeceksin, yoksa çarklar arasında ezilip gidersin."
11. "Yaşam ölümden daha güçlüdür, inanç ise kuşkudan daha kudretli."
12. "En çok hatayı kolay sınavlarda yapar insan."
13. "Her yıl yetenekli öğrencileri bir fidan gibi kökünden söküp atmak için devlet babayla okulların el ele verip aralıksız çaba harcadığını görüyoruz."
14. ""Tanrı’nın her kulunun izlemesini istediği yol birbirinden farklıydı.""
15. "Bu meslekte çalışmak biraz kafa ister adamda."
Çarklar Arasında Kitap İncelemeleri
Merhaba,
1946 Nobel Edebiyat Ödülü'ne sahip yazarın eseri beni derinden etkiledi. Özel yetenekli bir çocuğun eğitim sistemi ve yaşam koşulları arasında var olma savaşının anlatıldığı eserde yazar, kahraman çocuğun iç dünyasını usta bir üslupla yansıtıp okuyucuyu sıkmayan akıcılığı da elde etmiştir. Eğer çevrenizde bu tarz bir çocuk-genç varsa yaşadığı buhranların sebebinin bilhassa insanlar ve sistem olduğunu kitabı okuduğunuzda göreceksiniz.
Sınavlara odaklı eğitim sisteminde bireysel başarılara odaklanılarak grup bilinci kaybediliyor. Bireysel çalışıp ürün/başarı ortaya koymak isteyen öğrenci dostluk, aile içi iletişim, hobiler ve sanat gibi ruh dünyasını geliştiren her türlü kavramdan fedakarlık yapıyor. Gecesini gündüzüne katıp sınavlara hazırlanıyor. Bir sınav bitip bir başkası başlıyor ve sonunda hırs küpü yetişkinler, başarılı olmak için arkadaşlarının üzerine basarak yükselmeyi beceri sanan iş insanları türüyor.
Eserin aslında vermek istediği mesaj da yetenekli çocuklar (üstün-dahi) sıfatlar yüzünden ruhsal ihtiyaçları karşılanmıyor. Bırakın çocuklar çocuk kalsın; oyuna, arkadaşlarına doysun. Her şey zamanında...
Bu kitabı her öğretmenin okuması gerekiyor. Özelikle meslektaşlarıma ve özel yetenekli çocuğa sahip her aileye ısrarla tavsiye ediyorum.
Sevgiler
Roman, bireyin eğitim sistemi ve toplumsal beklentiler altında nasıl ezildiğini işler. Eser, genç Hans Giebenrath’ın, ailesi, öğretmenleri ve çevresinin yoğun baskısı altında kimliğini yitirişini anlatır.
Roman, Almanya’daki katı ve rekabetçi eğitim düzenini eleştirir. Hans, yalnızca sınav başarısına odaklanan bir sistemde yetiştirilir. Ancak bu eğitim modeli, çocuğun ruhsal ve duygusal gelişimini yok sayar. Hans’ın sanata ve doğaya olan ilgisi görmezden gelinir; bireyselliği, başarı odaklı yarışın içinde kaybolur.
Öğretmenler, öğrencileri yalnızca notlarla değerlendirir ve onları sürekli rekabete iter. Empati yoksunluğu Hans’ın içe kapanmasına neden olur. Ailesi de oğullarının başarısını kendi gururlarıyla ilişkilendirir ve ona duygusal destek vermek yerine daha çok çalışması için baskı yapar.
Hans’ın çevresi, bireyin mutluluğundan çok toplumsal başarıya değer verir. Onun istek ve yetenekleri, çevrenin beklentileri arasında kaybolur. Hesse, bu baskılarla bireyin nasıl yalnızlaştığını ve kimliğini yitirdiğini etkileyici biçimde gösterir.
Çarklar Arasında, yalnızca başarıya odaklanan eğitim anlayışının bireyi nasıl yıprattığını ve mutsuzluğa sürüklediğini anlatır. Hesse, çocukların gelişiminin yalnızca akademik başarıya değil, özgürlüklerine ve içsel ihtiyaçlarına da önem verilmesi gerektiğini vurgular. Roman, modern eğitim sistemine yönelik hâlâ geçerliliğini koruyan önemli bir eleştiri sunar.
Roman kahramanımız rahiplik okuluna gitmek için sınava hazırlanır. Yaşadıkları yerde herkes ondan üstün bir başarı beklemektedir. Sınavı kesinlikle kazanması lazımdır. Köyün papazı yaz tatilinde bile ders çalıştırır bu küçük çocuğu. Evet çocuk başarılıdır da. Bu başarısını çok yoğun baskı ve stres altında sınav esnasında da sergiler ve sınavı kazanarak yatılı okula kabul edilir. Hem yaşadığı köyde hem de ailesi içerinde büyük bir sevinç kaynağı olur. Okul başlar. Ailesinden ayrılır. Tek başına ayakları üzerinde durması gerekmektedir. Yeni bir ortam ve yeni arkadaşlıklar. Yoğun bir baskı sonucu sınavı kazanan bu çocuk gelin görün ki okulda istediği başarıyı eşde edemez. En yakın arkadaşının okuldan atılmasıyla iyce başarısı düşer. Alışamamıştır okula. Yoğunluğu küçük bedeni kaldıramamıştır. Neredeyse hastalık boyutuna gelir ve okuldan uzaklaştırılır. Köye geri döner. Uzun bir süre kendini toparlayamaz. Ailesi ve köy halkı için de büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştur. Şimdi ne yapacaktır? Eskiden gittiği yerlere gider. Gezer . Bir torna atölyesinde işe başlar . Çok geçmeden hayata veda eder. Başından sonuna kadar bir çocuğun gözünden eğitim sistemi eleştirisi okuyorsunuz. Güzel noktalara dikkat çeken bir eleştiri. Biz çocuklarımızın hayallerine isteklerine kapasitelerine ne derece önem veriyoruz neye göre çocuklarımızdan ne bekliyoruz , onlarında kendi özlerinde bir birey olduklarını ve kendi hayatları noktasında karar almalarına ne derece fırsat veriyoruz …. Bunları sorgulatan güzel bir kitaptı.
Çocukluk, hayatımızın temeli, özüdür. Ancak çocukluğu güzel, bir çocuğun yaşaması gerektiği gibi yaşayan bir insan kendisine tıpkı bir binanın temeli gibi sağlam, kökleri sağlıklı bir ağacın gövdesi gibi sağlıklı bir hayat oluşturabilir.
Aksi halde, yazarın da dediği gibi, budanıp tepesi kesilmiş bir ağaç gibi insanın ruhu da yeni sürgünler verip çocukluğuna dönmeye çalışırken harap olur. Kendisine yeni, yalancı hayatlar oluşturur. Yalansa her şeyi olduğu gibi ruhu da zehirler. Ruh, bu durumdan dolayı hastalanır.
İşte Hermann Hesse'nin kendi hayatından ve çocukluğundan derin izler taşıyan bu roman, her ne kadar Alman eğitim sistemine bir eleştiri olarak gözükse de bütün eğitimcilere ve ebeveynlere ders kitabı gibidir. Nobel ödüllü yazar, bir çocuğun, bir ergenin gözünden harikulade bir şekilde anlatmış bu dersi kitabında.
-spoiler-
Bütün çocukluğunu ve erken dönem gençliğini devrin en prestijli devlet okulunu kazanmak ve ailesinin, köyünün beklentilerini gerçekleştirmek için harcayan ve gerçekleştiren lakin kaderin adeta bir cilvesi olarak, kazandığı okulda tanıştığı kişiler ve yaşadığı olaylar sonucu çıplak gerçeği, çarklar arasında benliğinin, çocukluğunun un ufak olduğunu gören gencin, Hans Joseph Giebenrath'ın hikayesi.
-spoiler-
Bana göre hemen hepimizin hikayesi...
Yeni hasta ve budanmış ruhların yetişmemesi dileğiyle.
Çarklar Arasında, Hans Giebenrath adlı taşralı bir gencin hüzünlü hayat hikayesini konu alıyor. Kasabanın en parlak öğrencisi Hans, eğitim hayatına devam etmesi için kentin en saygın okullarından birine girmeye hak kazanıyor. Kendisinden büyük başarılar beklenen Hans, okulda ülkenin farklı bölgelerinden gelmiş değişik karakterlerde birçok öğrenci ile tanışıyor fakat içlerinden Hermann adında biriyle olan arkadaşlığı hayatını bambaşka bir yöne çeviriyor. Hayatın sadece ders çalışmak ve akademik başarılar elde etmek olmadığını düşünen Hermann ile dostluğu zamanla Hans’ın derslerden kopmasına ve okuldan soğumasına neden oluyor. Öğretmenlerinin uyarıları da ne yazık ki fayda etmiyor. Hermann bir sebeple okuldan aniden ayrılsa da Hans bir daha toparlanamıyor… Hermann Hesse’nin sıcacık, kahramanın iç dünyasına girmemizi, onunla empati yapmamızı kolaylaştıran dili ve akıcı üslubu sayesinde kolayca okunabilen Çarklar Arasında’yı çok sevdim. Yazarın betimlemeleri hayranlık uyandırıcı, Hans’ın doğayla baş başa kaldığı anları tasvir ettiği satırlar çok etkileyiciydi. Yazar Hans üzerinden dönemin eğitim sistemini, insanı tek tipleştiren, farklılıkları yok eden standart kuralları da eleştiriyor. Daha insancıl bir felsefeyle hayata ve insanlara yaklaşılması gerektiğini anlatmaya çalışıyor. Bu kıymetli yazarın eserlerini tüm kitap dostlarına tavsiye ediyorum.