Canistan Kitap Bilgileri
Yazar: Yusuf Atılgan
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 43 dk.
Sayfa Sayısı: 96
Basım Tarihi: Mart 2024
İlk Yayın Tarihi: 2000
Yayınevi: Can Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750735677
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Canistan Kitap Tanıtımı
Ocağın üstündeki rafta yanan zeytinyağı kandilinin soluk ışığında ayak ucunda duran adamın yüzü yabancı gibi değildi ama kim olduğunu çıkaramadı. Başında yerleşik bir ağrı vardı. “Çeteler. Sonunda basıldık işte. Aptal gibi fırladım dışarı; tüfeği alıp beklemeliydim. ‘Bağa çıkmayalım bu yaz; her gün gider geliriz; geceleri köyde kalalım’ deyip durduydu Fatma. Dinlemedim…”
Yusuf Atılgan’ın tamamlamadan bıraktığı üçüncü romanı Canistan, ölümünden çok sonra, ilk kez 2000 yılında yayımlandı. Romanın coğrafyası yine Manisa; ama bu kez dönem farklı. Anadolu’nun işgal edildiği, direniş çetelerinin kurulduğu yıllar, anasını bırakıp köylere, çiftliklere çalışmaya giden çalışkan, işbilir köylü çocuğu Selim… Okuyunca göreceksiniz; üç bölümden oluşan bu kısa anlatı hiç de yarım kalmış değil. Son derece güçlü bir dil ve sağlam gözlemlerle dolu, tam bir “usta” eseri…
Canistan Kitaptan Alıntılar
1. "Gene de yüreğinde sızısını duyuyordu bu sevdiği insandan ayrılışın."
2. "İçinde ayrılık üzgünlüğü yanında bir özgürlük sevinci de vardı."
3. "Tanrım, dostum düşman olmuş. Katlanabilecek miyim acıya?"
4. ""İçinde ayrılık üzgünlüğü yanında bir özgürlük sevinci de vardı.""
5. "... İhanet etti o, cezasını çekmeli."
6. ""Tanrım, dostum düşman olmuş. Katlanabilecek miyim acıya?""
7. ""Yüreğinde sızısını duyuyordu, sevdiği insandan ayrılışının...""
8. ""İstanbul'da, yukarıda büyükler, kodamanlar tepişecek herhalde; bizlerse gene çalışıp didinip sağ kalmaya uğraşacağız.""
9. ""Tanrım, dostum düşman olmuş. Katlanabilecek miyim acıya?""
10. "Dostum düşman olmuş.
Katlanabilecek miyim bu acıya?"
11. "Bunca patırtıda canımı almayan Tanrı bizi kayırır. Korkma."
12. "Bilmediğim bir şeyden ötürü öç alıyor benden anlaşılan."
13. "Büyük bir suçum olmalı bu yazgıyı yaşamam için."
14. "Allah dert verdiyse dermanını da vermiştir bilene."
15. "Tanrım, dostum düşman olmuş. Katlanabilecek miyim acıya?"
Canistan Kitap İncelemeleri
‘’ Çiftçinin işi bitmez; yalnız yağmurda, karda, bir de arifede, bayramda dinlenir. ’’
Diyor kitabında
Milli Mücadele döneminde iki gencin hikayesi olarak başlayan kitap dönemi ve iki gencin arasında olan dostluğun düşmanlığa dönüşmesini, Selim’ in yaşadıklarını bize aktarıyor.
Yazar üç bölümden oluşan kitabını bitiremeden vefat emiş lakin okuduğunuz zaman kitap yarım kalmış hissinden çok uzak duruyor.
Naçizane herkese tavsiyemdir. Keyifli okumalar dilerim.
Arka Kapaktan Alıntı:
Ocağın üstündeki rafta yanan zeytinyağı kandilinin soluk ışığında ayak ucunda duran adamın yüzü yabancı gibi değildi ama kim olduğunu çıkaramadı. Başında yerleşik bir ağrı vardı. “Çeteler. Sonunda basıldık işte. Aptal gibi fırladım dışarı; tüfeği alıp beklemeliydim. ‘Bağa çıkmayalım bu yaz; her gün gider geliriz; geceleri köyde kalalım’ deyip durduydu Fatma. Dinlemedim…”
Yusuf Atılgan’ın tamamlamadan bıraktığı üçüncü romanı Canistan, ölümünden çok sonra, ilk kez 2000 yılında yayımlandı. Romanın coğrafyası yine Manisa; ama bu kez dönem farklı. Anadolu’nun işgal edildiği, direniş çetelerinin kurulduğu yıllar, anasını bırakıp köylere, çiftliklere çalışmaya giden çalışkan, işbilir köylü çocuğu Selim… Okuyunca göreceksiniz; üç bölümden oluşan bu kısa anlatı hiç de yarım kalmış değil. Son derece güçlü bir dil ve sağlam gözlemlerle dolu, tam bir “usta” eseri…
Yazarın okuduğum 3. kitabı oluyor zaten ilk ikisini tahmin etmek zor değil.
ve
ikisini de hayranlık ile okumuştum. Lakin, değinmek istediğim başka bir şey var kitabı anlatmaya geçmeden önce. Altını çizdiğim bir cümle yok! İlk kez bir kitaptan bir alıntı paylaşmadan bitirdim ve bu beni oldukça üzdü. Altını çizmeye değer cümle olamamasından mı yoksa o kadar sürükleyiciydi ki altını mı çizmeyi unuttum bilemiyorum.
Milli Mücadele döneminde iki gencin dostluğunu anlatan bu kitap sonrasında nasıl düşmanlığa döndüğünü anlatıyor. Selim'in yaşadıklarını anlatıyor yani. Kitaba başlama sebebim aslında şu; yazar bu kitabı tamamlayamadan vefat etmiş. Ama okurken eksiklik hissini o kadar aramama rağmen bulamadım, hani nerede ya?
Bir de Ali var... Neyse spoiler vermek istemiyorum. (külliyen yalan üzülmemek için yazmıyorum.)
Yukarıda da dediğim gibi, bitirememiş yazar bu yüzden 3 bölümden oluşuyor ve üç bölümde de Selim ortak karakterdir. Roman Manisa coğrafyasında geçmektedir. Ama dönem şartları belli... Anadolu'nun işgal edildiği, direnişin olduğu, köy hayatı ve sorunları... Daha anlatacak çok şey var ama okumanızı tavsiye ederim.
Alıntılara bakarken bunu da yazmam gerek demiştim;
"Tanrım, dostum düşman olmuş. Katlanabilecek miyim acıya?" (s14)
Senin kısacık roman olduğuna sayfa sayısından dolayı inanırım fakat yarım kalmış olmana hatta yazarının son kitabı ve bu eserini de tamamlayamadan ölmesine inanmam zor çünkü çok doyurucu bir anlatım mevcut eserde.
Kitap bitseydi kimbilir nasıl olurdu....Bilinmez...
Ben Selim; yanaşma Selim, anasıyla Ağa'nın evinde yaşayan ve hep ikinci plana atılan ben, kendimi hep kanıtlama çabasıyla yaşamak zorunda bırakılan, genç yaşında okuma yazma öğrenemeyen ve sürekli Ağa'nın oğluyla çalışmak zorunda bırakılan ikinci sınıf muamelesi gören bir bireyin kişiliği nasıl olabilir büyüyünce sizce??? cevabı sizde saklı olsun.
Benim yaşantımdan kaynaklı içimde ki öfke,kin ve nefret....
Durmadan yorulmadan çalışma istediği de çevremdekiler tarafından takdir edilme isteği Sadece bu...
Çok mu şey istiyorum sizden....Ben de yaşıyorsam bu hayatta ben de varsam beni görün,fark edin diye bütün çabam,öfkelerim,hırçınlıklarım,vurdumduymazlıklarım..
Size bir sır vereyim mi, benim ayarım da yok; kinim çok büyük,sevgim çok fazla,öfkem ise dağ gibi....
Pire için yorgan yakanlardanım ben....
Tanıdığınız kişilerden bir örneğim aslında...
Tek fark benim çağımda Mustafa Paşa yeni gelmişti cumhuriyet yeni kurulmuştu ,açlık,fakirlik,zorluk hepsini de gördük biz.Uzaktan Manisadan takip ettik Paşa'nın zaferlerini bizim tarafa da uğrasın diye dua ettik hep....
Yaaa böyle işte varın da tanıyın beni.Ağalarım,abalarım..
Bekliyorum sizi satırlarda...
Canistan, İkinci Meşrutiyet ve Milli Mücadele döneminde Manisa köylerinde yaşanan bir takım olayları ve kahramanları ortak bir noktada buluşturacak şekilde bölümlere ayrılarak yazılmış bir roman.
Yusuf Atılgan bu romanı Duruşma, Yargıç, Tanık, Sanık olmak üzere dört bölümden oluşacak şekilde yazmayı tasarlamış, ancak son bölümü (Sanık) yazamadan vefat etmiş.
Şimdi romanın içeriğine bakalım;
Duruşma, sebebi eskiye dayanan, Selim'in bir ihanet olarak gördüğü olayın hesaplaşmasının geçtiği bölüm.
Selim bu hesaplaşmayı görmekte kararlıdır.
Yıllar önce terk ettiği köyüne gelir ve çocukluk arkadaşı Ali'nin evini basar, Ali'yi yaralar.
Kendince hesabı gördüğünü düşünür ve gider.
Yargıç, Selim'in, kendisine ihanet edildiğini düşünüp köyünü terk etmesinden, tasarladığı hesap günü için köye geri döndüğü zamana dek başından geçenlerin anlatıldığı bölüm.
Tanık, Ali'nin evini bastığı sırada, Selim'e eşlik eden arkadaşı Kadir'in adından da
anlaşılacağı gibi olaya tanık olması dolayısıyla başından geçenlerin anlatıldığı bölümdür.
Sanık bölümünün yazılamamış olduğunu belirtmiştik.
Bu nedenle Selim'in evini bastığı zamana dek Ali'nin yaşadıklarını öğrenemiyoruz, ve tabii Selim'in kendisine ihanet edildiğini düşünüp köyü terk etmesi konusunda Ali'nin düşündüklerini de..
Kitap için vereceğim bilgiler ve düşüncelerim bunlardı, keyifli okumalar.. :)
Merhaba sevgili arkadaşlar.
"Canistan" Kitabın ismi o kadar sıcak geliyor ki insana. anlamını araştırdım fakat bulamadım. Bilen varsa yoruma yazmasını rica ediyorum.
Yusuf Atılgan’ın yarım kalmış romanı. Öncesinde "İşkence" adını koyduğu kitap dört bölümden oluşuyor.
1. Duruşma
Bu bölümde hesaplaşma, intikam alma anlatılıyor, kitabın sonu gibi.
2. Yargıç
İntikam alan Selim’in kısa ve öz hayatını anlatıyor.
3.Tanık
Olaylara tanık olan kişi anlatıyor.
4. Sanık
Yazar bu bölümü yazamadan hayatını kaybetmiştir.
Hikayemizde Selim küçükken babasız kalır ve annesiyle birlikte ağanın yanına yanaşma olarak alınır. Köyün ağası iyi bir insan, yufka yürekli diye tabir ettiğimiz insanlardan. Bu nedenledir ki Selim'i oğlu Ali'yle bir tutar, ayırmaz. Selim bu aileden çok iyi görür. Ali'nin çocukluk, gençlik arkadaşıdır, yedikleri içtikleri ayrı gitmez, takii.. devamını siz okuyup anlamaya çalışın derim. Aslında kitap için yarım kalmış bir roman diyemem. Çünkü hikayedeki bir çok soru işareti aydınlanıyor. Belki daha başka olaylar da romanda olacaktı fakat Atılgan'ın ömrü vefa etmedi. Kendisini rahmetle anıyoruz. Türk edebiyatı açısından büyük bir kayıp. Son olarak şunu söylemek isterim ki; insanı hüzünlendiren, bitirdiginizde içinizde buruk bir tad bırakan kitaplardan biri.
Sevgim üzerinize olsun, keyifli okumalar dilerim.