Candide Kitap Bilgileri
Yazar: Voltaire
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 49 dk.
Sayfa Sayısı: 170
Basım Tarihi: Temmuz 2020
İlk Yayın Tarihi: 1759
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Orijinal Dil: Fransızca
ISBN: 9786051711874
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Candide Kitap Tanıtımı
Alman filozofu Leibniz'in "Yaşadığımız dünya dünyaların en iyisidir" mantığına karşı çıkarak yazılan 1759 tarihli Candide, Voltaire'in en önemli yapıtlarından biridir. Candide adlı iyi niyetli bir genç Almanya'da yaşadığı şatodan kovulduktan sonra Avrupa, Afrika ve Asya'da büyük felaketlerin tam ortasına düşer. Depremler, engizisyon tehlikesi, frengi hastalığı, cinayetler arasında oradan oraya savrulur. Mümkün dünyaların en iyisinde yaşadığımızı söyleyen hocası Pangloss'un öğretilerini bu maceralarda hiç aklından çıkartmayacaktır, ama dünyanın halini, insanların kötülüğünü gördükçe de umutsuzluğa kapılmadan edemez. Almanya'da bir şatodan sefil bir hayata, düşler ülkesi Eldorado'dan İstanbul'a dek uzanan, iyimserliği alaya alan ve bu sırada hayatı, hayatın amacını sorgulayan bir yapıt.
Candide Kitaptan Alıntılar
1. ""... o kadar mutsuz oldum ki kalbim hemen hemen her umuda kapalı!""
2. "İyilik adına ne yapıyorsam felaketim oluyor; başkaları gibi hainlik etseydim, onlar gibi mutlu olurdum."
3. ""Gizli acılar genel felaketlerden daha acıdır.""
4. ""Birçok kenti dolaştım. Kimi yerlerde insanların yarısı deli, kimi yerlerde insanlar çok kurnaz, başka yerlerde çok uysal ve hayvan gibi, kimileri de zeki insanlar. Ama her yerde başlıca uğraşı aşk. İkinci uğraşı insanları çekiştirme, üçüncüsü ise aptalca şeyler söyleme.""
5. "—İyimserlik nedir?
—Her şey kötü gittiğinde her şeyin iyi gittiğini savunma tutkusudur,"
6. ""Çalışmak, üç büyük eksikliği uzaklaştırır; can sıkıntısını, kötü alışkanlıkları ve yoksulluğu...""
7. "İnsanlar kurt doğmadıkları halde kurt oluyorlar."
8. "“İnsan hem âşık, hem kıskanç olur.”"
9. "Büyük yazarlar ortadan çekildiler; ama ruhlarını bıraktılar bizlere, Devrim’i..."
10. "Köpekler, maymunlar ve papağanlar, bizden bin kat daha mutludurlar."
11. "“Fazla düşünmeden çalışalım;bu hayatı dayanılır kılan tek çaredir.”"
12. "Her birinde iki tane papağan, iki yüz libre ağırlığında bir akbaba, son derece lezzetli kızartılmış iki maymun bulunan dört çorba, bir tabakta üç yüz tane arı kuşu, bir başka tabakta altı yüz tane sinekçil kuşu getirdiler sofraya."
13. "Yüz kez kendimi öldürmek istedim, ama hayatı seviyordum."
14. "Nedensiz çalışalım, hayatı tahammül edilebilir hale getirmenin tek çaresi bu."
15. ""Çalışmak, üç büyük eksikliği uzaklaştırır; can sıkıntısını, kötü alışkanlıkları ve yoksulluğu...""
Candide Kitap İncelemeleri
Candide Ya Da İyimserlik, Fransız yazar ve filozof Voltaire’in 1759 yılında yazdığı kitabı.
KİTABIN KONUSU
İyimser bir genç olan Candide, bir gönül meselesi yüzünden yıllardır maiyetinde yaşadığı Baron de Thunder-ten-tronckh’un şatosundan kovulur. Kendi gibi iyimser akıl hocası Pangloss ve karamsar filozof Martin’le birlikte uzun bir yolculuğa çıkarlar. Paris’ten El Dorado’ya, Paraguay’dan Türkiye’ye kadar pek çok farklı diyarı gezerler. Maceradan maceraya atılırlar. Bu gittikleri yerlerde bazen köylü ve tüccarlarla bazen de hükümdarlar ve yüksek tabakadan insanlarla tanışırlar. Candide bu yolculuğun sonunda yaşamı ve insanı tanıyacak, varoluş amacına ulaşacaktır.
YORUM VE GÖRÜŞLERİM
Candide’e yapılan övgüleri okumuştum. Açıkcası beklediğimden daha iyi bir kitapla karşılaştım. Ustalıkla yazılmış; 18. Yüzyıl’ın politik ve sosyal atmosferini gözler önüne seren, adeta fotoğrafını çeken bir kitap olmuş.
Voltaire usta bir hicivciymiş ve kitapta da bolca hiciv var. Bunların bazıları komikken bazıları hakaret içerikliydi. (Hakaret içerikli olanlar Voltaire’in gerçek yaşımında münakaşa ettiği kişilere yönelikti.)
Çok akıcı ve sürükleyici bir kitap. Keyif alarak, beğenerek okudum. Herkese tavsiye ederim.
Aydınlanma çağından eserleri ve özellikle özdeyişleriyle günümüze kadar yaşayan ünlü Fransız düşünürü Voltaire'in önde gelen eseri.
Özlü sözlerinde hissedilen hicivperest kişiliğini, üslubunu bu masalda da net olarak görüyoruz.
Masaldaki olaylar ve kahramanın yaşadıkları bana Binbir Gece Masalları ile Keloğlan Masallarını (Tahir Alangu'nun derlediği) çağrıştırmıştı. Kitabın sonundaki bölümde Voltaire'in Binbir Gece Masalları'nı tekrar okumuş olmasına değinilince düşünürümüzün meşhur Orta Doğu masallarından etkilendiği savım güçlendi.
Kitabın başında Candide'in yaşadığı şatodan kovulması, bolca din ve din adamı eleştirisini yaptığı bu eserde yazarın Candide ile Adem'e bir gönderme yaptığı izlenimi uyandırıyor. Ki elma hadisesi kimi yorumlara göre tam da bu kitapta işlenen kabahati simgeler.
Spoiler
Kitap boyunca karakterlerin ölüp dirilmesi(?) ya da öldüğü zannı ve mucizevi kurtuluşlarla geri dönüşünde Voltaire'in tam olarak neye değinmek istediğini anlamadım. Ölümden sonraki hayat ile ilgili bir dokundurma, dirilme ile alay olabilir.
Kitapta bahsi geçen ünlü dervişin Mevlana olup olmadığı mevzusu da bir diğer okuyucu tartışma konusu.
Kitap kulüplerinde okunup masaya yatırılması, üzerine tartışılması gereken bir eser olduğu düşüncesindeyim. Filozofun bu masalından yola çıkılıp derin felsefi muhabbetler yapılabilir. Çünkü insanlığın belki de en merak ettiği soruyu yönelterek kitabı bitiriyor...
Candide adında bir genç zenginlikler içinde yaşadığı bir yerden kovulur ve ardından hayatta kalmaya çalışır. Bu süreçte birbirinden farklı kişilerle karşılaşır, olaylar yaşar. Biz de kitapta Candide’in deneyimlerini okuruz.
Candide’nin çok sevdiği bir filozoftan edindiği hayat felsefesi vardır. Bu felsefe hayatta yaşadığımız her şeyin, daha iyiye varmamız olduğudur. Başımıza gelen her şey iyidir. “Çünkü her şey en iyisi içindir.”
Peki ülkeden ülkeye gezer ve işkencelere uğrarken Candide hala aynı şeyi savunabilecek midir?
Her acı mutluluğa kavuşur mu? Mutluluk neyle mümkündür mesela? Parayla mı? Çok paran olursa çok mu mutlu olursun? Peki ya sonrası?
Kitapta İstanbul’a da uğruyorlar ve İstanbul’da başka bir hayat felsefesi ediniyor Candide: “Ne ekersen onu biçersin.”
Voltaire’i daha önce okuduysanız hicivli dilini bilirsiniz. Bu kitapta da oldukça var. Ülke ülke gezerken diğer ülkelere ve insanlarına güzel geçiriyor. Onların değerlerine, farklılıklarına…
Voltaire’in Sadık veya Kader/Zadig (ikisi aynı kitap) kitabı geldi aklıma. O kitap da aslında Candide’in kısa benzer bir versiyonu.
Ben ithaki yayınlarının İpek Ortaer çevirisiyle okudum kitabı ve benim okuduğum kitapta Candide’ten sonra Voltaire’in Micromegas hikayeleri de var (bu normalde ayrı bir kitap). Diğer yayınlarda böyle mi bilmiyorum ama almak isterseniz bilginiz olsun.
Okumanızı öneririm.
Fransız aydınlanma çağı yazarı, döneminin ünlü filozofu Voltaire'in 1759 yılında yazdığı satirik bir eser. Pek çok yerde hoş karşılanmayan bu "tartışmalı" eser yasaklanmış kitaplardan biridir. Voltaire, başını belaya sokmamak adına bu kitabı, başka bir dilden çevirdiğini söyleyerek bastırmıştır.
Kitapta, Candide isimli karakterimizin başından geçenleri okuyoruz. Candide'in başından geçen olaylar, ne kadar katlanılması zor şeyler olursa olsun o her zaman "olası dünyaların en iyisinde yaşıyoruz, başımıza gelebilecek en iyi şeyler geliyor" görüşünü benimsemiştir. Kitap zaten karakterin başına gelen tüm olaylara bu düşünceyle yaklaşmasını romanlaştırmış.
Voltaire'in pek başarılı bir filozof olmadığı hepimizin bildiği bir gerçek. Kitap boyunca başta Leibniz'in ortaya koyduğu "yeter sebep ilkesi" olmak üzere, birçok kişiyi hicvediyor. Bolca müzik, eğitim, felsefe, edebiyat, din ve yönetim eleştirisi mevcut. Ancak bu eleştirileri zekice ve alaylı şekilde değil, istediğini alamamış saldırgan bir çocuk gibi belirtiyor. Yine de güzel bir kitaptı, anlatımı çok rahat, Can Yayınları'nın çevirisi ve parantez içi bilgilendirmeleri çok faydalı olmuş. Kara mizah sevenlerin mutlaka göz atması gerek.
-Rahatsız edici çok fazla içerik mevcut, bunu bilerek okumanızı tavsiye ederim.
Çox sevərkən eyni zamanda nifrət elədiyim fransız ədəbiyyatının ən çox oxunan əsərlərindən biri, Volterin isə ən məhşur povesti olan bu kitab məni həm "niyə indiyə kimi oxumamışam", həm də "kaş elə heç oxumayaydım" deməyə vadar elədi (Baxmayaraq ki bir hissəsini uşaq vaxtı haradansa oxuduğumu kitabın yarısında cümlələrdən birini xatırlayanda başa düşdüm).
Leibnizin optimizim fəlsəfəsinə qarşı çıxmaq məqsədilə yazılan əsərdə hər şey ürəkbulandırıcı dərəcədə iyrəncdir. Amma bu qədər iyrənc olmasının səbəbi əsərdə baş verənlərdən savayı az qala 300 il keçməsinə baxmayaraq vurğulanan bütün nöqtələrin müasir "ədalətli" dünyamızda hələ də eyni səviyyədə qalması gerçəyidi. Oxuyarkən gah ürəyim bulandı, gah həyatı sorğuladım, gah da boş-boş divarlara baxdım. Üstəlik əsərdə elə bir qadın obraz yoxdur ki, onlar haqqında hər hansı bir cümlədə məni iyrənti qarışıq bir vahimə və qəzəb basmasın. Özümü çox zaman nikbin bir insan olmağa çalışdığım və buna inandırdığım üçün Pangloss qədər axmaq hiss eləyirəm hələ də, bu nöqtədən geri qayıtmağım üçün nə qədər yavan romantizmlə başımı qatmaq ya da neçə mənasız fərdi inkişaf kitabları oxumağım lazım olar, bilmirəm.
Xülasə, mənim kimi psixologiyanız zəifdirsə və özünüzü bir az da bataqlığa sürükləmək istəsəniz, mütləq oxumanızı tövsiyə edirəm.