Camdaki Kız Kitap Bilgileri
Yazar: Gülseren Budayıcıoğlu
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 58 dk.
Sayfa Sayısı: 352
Basım Tarihi: 6 Mart 2019
İlk Yayın Tarihi: 6 Mart 2019
Yayınevi: Doğan Kitap
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786050959628
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Camdaki Kız Kitap Tanıtımı
“Küçükken çekilen acıların ateşi kolay sönmüyor, kolay unutulmuyor ve izlerini hayatımız boyunca üstümüzde taşıyoruz.”
Aşk yakıyor
Ayrılık kavuruyor
Aldatılmaksa hep çok acıtıyor…
Bize çocukluk acılarını tekrar yaşatacak kişileri gözünden tanır, başkasına değil, ona âşık oluruz. Hayat onu kendi ellerimizle buldurur bize.
Kaderimiz aslında doğduğumuz evlerde yazılır. Yine o evlerde yaralanır, o yaralarla büyür, sonunda o yaraların bizi götürdüğü yere gideriz. Ancak mutluluk her zaman o yolda değildir…
“Bu kitapta her zamanki gibi gerçek bir yaşam hikâyesi anlatacağım sizlere. Hep lüks içinde yaşamış ama kaderi daha baştan kötü yazılmış Camdaki Kız ile bir varoş çocuğunun aşk hikâyesi bu.”
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Camdaki Kız Kitaptan Alıntılar
1. ""İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir.""
2. ""İnsanın ruhsal durumu yüzüne nasıl da yansıyor. Bir kadın o gün çok güzelse, mutlaka seviliyordur. Sevilmenin ışıltısı yansır yüzüne.""
3. "Oysa tesadüf deyip geçtiğimiz pek çok şey aslında tesadüf değildir. Hayat onu kendi ellerimizle buldurur bize."
4. "Bir kadın değerini kendi vermeli. Bu işi erkeklere bırakmamalı. Çünkü o erkek bir gün çekip giderse kadının değerini de birlikte götürüverir."
5. ""Gidenler gidiyor ama hayat kalanlarla yoluna devam ediyor""
6. "İnsanın içi karanlık olunca en pırıntılı ışıklar bile o karanlığı aydınlatamıyor."
7. "“Karşınıza öyle biri çıkacak ki, size sevmeyi öğretene kadar sizden vazgeçmeyecek.”"
8. "Hiçbir şey durduğu yerde durmuyor. Aşk bile..."
9. "“Aşk akut bir hastalıktır. Ani başlar ve çok gürültülü seyreder. Tansiyon yükselir, kalp hızlanır, nefes alışverişler sıklaşır, yanaklar pembeleşir, vücut ısınır. Böyle akut bir duruma insanoğlu bir ömür nasıl dayansın? Böyle bir heyecan yıllar boyu sürecek olsa, kalbimiz ne çok zarar görürdü bu durumdan. Yani uzun lafın kısası zamanla bu duruma beden ve ruh uyum sağlar ve âşık olunan kişi karşısında duyulan heyecanlar yavaş yavaş kaybolur. Ve aşk kronikleşir... Kronikleşince de aşk olmaktan çıkar sevgiye, güvene, huzura ve alışkanlığa dönüşür.”"
10. "Anlaşılmak, herkes gibi benim için de işte bu kadar güzel, bu kadar önemli ve değerli."
11. ""İnsanların hüznü en çok gözlerinin içindedir..""
12. "Ümit etmek için bile insan önünde az da olsa bir ışık görmek istiyor. Bizim hiç ışığımız yoktu."
13. ""Kimi sevsek, kime sığınsak bırakıp gidiyor.""
14. ""Sevilmeyi sever insanlar. Böylece kendi seçtiklerine değil, onları seçme cesareti gösterene âşık olurlar.""
15. ""Hayattan ve insanlardan ne kadar çok şey beklersek, hayal kırıklıklarımız da o kadar çok ve derin oluyor.""
Camdaki Kız Kitap İncelemeleri
Oturup düşünmediğimiz, basite aldığımız o kadar çok şey var ki.. Çocukluk döneminin insanı şekillendirdiğini tabii olarak biliyoruz. Özellikle 0-7 yaş aralığı, hatta bebeğin ilk doğduğu anda alacağı ilk tepki neredeyse tüm hayatını etkilemektedir. İnsan okuyunca keşke daha önceden, bazı şeylere geç kalmadan okuyabilmiş olsaydım diyebiliyor.
Özellikle duyguları ile hareket eden kişilerin, hayatlarıyla ilgili önemli kararlar alırken çok daha dikkatli olmaları gerektiğini, doktorumuzun kader motifi diye adlandırdığı durumu göz önünde bulundurarak karar almaları gerektiğini net bir şekilde ifade ediyor.
Kader motifi; çocukluk döneminde içerisinde bulunduğumuz atmosfere, ilerleyen yaşlarda bizi tekrardan aynı duyguları yaşamaya sürüklemek isteyen duygu durumudur. Çekiyor.. Özümüz oymuş gibi, acı çekmekse tekrardan acı çekmeye tıpış tıpış gider gibi.. Üstelik bu hayatımızı değiştirecek önemli kararları yetişkin bir insan olarak alıyor olsakta, bence mantıklı bir şekilde alınmadığı görülüyor.
Kitabı bitirip kapatınca, sanki
'nun kliniğinden tedavi olmuş bir şekilde çıkıyor insan..
Kendinizden pek çok şey bulabileceğiniz, kendinizi sorgulayabileceğiniz güzel bir kitap
..
Kitabı incelemesi ile aklıma kazıyan değerli arkadaşımın "Camdaki Kız" incelemesi :
Keyifli okumalar..
Sanat değeri taşıyan edebi bir eser mi, deseniz, değil... Olması da gerekmiyor zaten. İçinde anlatılan kişiler ve olaylar gerçek hayattan olmasa " yok canım, o kadar da değil, olmaz " derdim. Psikiyatrın izlenimleri ve hastaların yaşadıkları günlük dille, en yalın halle ve doğal ayrıntılarla aktarılıyor. Olayların içine onların gözüyle dahil oluyor, onların düşüncedeki değişimlerini izliyor, davranıştaki çelişkilerini rahatça fark ediyorsunuz. Hep acılı hayatlar, derin izler, yoğun duygular anlatılmış. Günümüzde, günümüze en yakın zamanda hala güçlü ve azimli kadınların bile küçücük mutluluklar, sevgi ihtiyacı, beğeni dileği ve sevgi uğruna çok önemli özverileri var. Bu güçlü kadınlar belki bir süre sonra hayatlarına muktedir olabiliyorlar ama yitik yılları ve geçmişleri kalplerinde derin acılar bırakıyor. Akıllı ve mantıklı olan bu kadınlar, yine duygularına yenik düşüp, zaafiyetlerinin ağır yükü ile yol alamadıkları belki de hayatın öğretisi olarak teselli bulacakları yıllar yaşıyorlar.
Peki ne yapmalıyız? Çok zeki, çok başarılı, çok eğitimli, çok kültürlü bile olsak biz kadınlar duygularımıza ve güçlü hislerimize hangi yaşta olursak olalım yeniliyorsak, toplumda yalnız biz değil, erkeklerimiz de bizim kadar önemli bunu bir daha görüyoruz. Hangi güçlü duygu bize yanılgılar yaşatıyorsa o yanımızı onarmalıyız. Sevdiklerimiz, sevenimiz, sevmeyi göze aldıklarımızla aynı duyguda ve aynı yolda yürüyor olmanın huzurunu yaşamak dileğiyle...
Gülseren Budayicioglu'nun sohbet eder gibi yalın anlatım tarzı ve okuyucuyu sıkmayacak şeklinde tasvirleme yetenegi çok başariliydi. An itibariyle bitirdiğim kitapta bende bıraktıgı ilk duygu doğduğun evin kaderini cok etkilediği ve insan hayatta kuçukken yasadığı olumlu ve olumsuz travmaların hayatı boyunca kendisini takip ettigiydi.
Yazar, kader motifi üzerinde cok duruyor ve kaderin, sanıldığının aksine, insanın boynuna takılmış bir zincir olmadığını, her insanın kendi kaderini kendisinin yazdığını oldukça akıcı bir üslupla anlatıyor.Yaşanan her olaydan sonra bu sekilde cikarimlarda bulunmasi mukemmel.
Yargilamadim, suclamadim,ayiplamadim sadece dinledim diyor yazar. Bu cumleden cikarilacak o kadar ders var ki. Ornegin Gulseren hanim bir terapist ve insan iliskilerinde olmasi gereken davranisi sergiliyor.Aslinda bu bakis acisiyla insanoglu birbirinin terapisti olabilir. Evde,iste, okulda her yerde... Cunku insanlar sadece anlasilmak isterler. Anlasildiklari zaman kendilerini anlarlar. Kendini anlayanda dogru yolu er gec bulur.
Tekrar kitabin konusuna gelirsek;
Aşk,ayrılık,ölüm,ihanet ve insanın ruhunda oluşan derin yaralar.... Gercek hayattan esinlenip birebir kitaba alinan iki tane hikayeden olusuyor.Gercek hikayeler!
Edebi bir haz bekleyenler hayal kirikligina ugruyabilir. Lakin bu kitapta herkes icin cok guzel dersler var. Kesinlikle okuyun.
Güzel olan gerçekler de var ama hayallerimizdeki gibi uzun ömürlü olmuyor.Hayallerin gerçeklerden daha güzel olduğuna inanan bir insanım. Çünkü hayalini kurduğun şey gerçekleştiğinde artık o kadar da güzel görünmüyor gözüne, hayalini kurduğumuz aşk mesela ne kadar ulaşılmazsa o kadar arzuluyoruz onu. Bir benim olsa dünyalar benim olur diyoruz. Oluyor da. Olduktan sonra aslında o kadar da büyük bir şey olmadığını o arzuyu güçlendiren, besleyen, büyüten onu mükemmel kılan hayallerimizin, düşlerimizin olduğunun farkına varıyoruz.
Sonuç hüsran… Yeniden aynı arzuyu aynı heyecanı hissedebilmek için yeni bir beden arıyor gözlerimiz. Başka arayışlara bizi yeniden yakıp alev aldıracak hayallere atıyoruz kendimizi.Çünkü insanız, daha fazlasına hep daha fazlasına meyilliyiz.Belli yaşlar da belki yaşananlardan belki eksikliklerden dolayı doyuramadığımız benliğimiz hep bir tatminkârlık peşinde. Bu şekilde ilerleyen bu kitabı da merakla okudum. Sanki kendim yaşıyormuş gibi hissettim. Şaşırtıyor, güldürüyor, hayret ettiriyor. İlginç hikayeleri dinlemeyi her zaman sevmişimdir ama bu oldukça hayret ettiren bir hikâye. Ağır bedellerin karşısında güçlü kalabilir mi bir insan? Bu kitap bunun cevabını veriyor. Beni duygudan duyguya sokan bir kitap oldu ve çok sevdim. Elbette hemen diziyede başlayacağım :)
Gülseren Budayıcıoğlu’nun okuduğum ikinci kitabı Camdaki Kız.Gerçek hayat hikayelerinden uyarlandığı için midir bilmiyorum,çok severek ve üzerinde çok düşünerek okudum her satırını.
Her hayat kendi içinde sevinçten çok hüzün barındırıyor aslında.Farkında olmadan kendimize veya çevremize yansıttığımız her olumsuz davranış,aslında çocukluğumuzdan gelen bir iz.Burda anlatılan her yaşam öyküsü de,önyargılarınızı bir kenara bıraktırıyor,anlamak ve değişmek için fırsat sunuyor bizlere.Önemli olan geçmişi silip atmak değil asla,geçmişteki yaralarımızı kabullenmek ve hatta onlarla büyüyüp olgunlaştığımızın farkında olup,hepsini sevebilmek.Belki hepimiz burda yer alan hayat hikayelerinden bir parça bulabiliriz kendimizde.Biz isteyelim,sadece adım atmak ve cesaret etmek ihtiyacımız olan.Unutmayalım ki her varlığın içinde yokluk var.Yokluğu sadece maddiyat olarak ele alamayız.Sevgi açlığı bence yokluğun en derini ve acımasız olanı.
Herşey bir insanın kendini sevmesiyle başlar.Ve kendini seven insan,kendinden emin olan insandır.Duruşu,düşünceleri,tavırları nettir ve başka bir insana veya eşyaya bağımlı hissetmez kendini.
Bizler hiçbir zaman camdan seyreden olmayalım hayatı,karşıdan baktığımız hayatın içindeyiz çünkü.Hayata karşı durmayalım,hayatın akışına bırakalım kendimizi.Ancak o zaman gerçek iç huzurunu yakalayabilir ve doya doya yaşayabiliriz.
Keyifli okumalar.