Çalıkuşu Kitap Bilgileri
Yazar: Reşat Nuri Güntekin
Tahmini Okuma Süresi: 15 sa. 25 dk.
Sayfa Sayısı: 544
Basım Tarihi: 22 Şubat 2019
İlk Yayın Tarihi: 1957
Yayınevi: İnkılâp Kitabevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789751027689
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Çalıkuşu Kitap Tanıtımı
Çalıkuşu ilk kez 1922 yılında Vakit gazetesinde tefrika edilmiş ve aynı yıl kitap olarak basılmıştır. Beşinci baskısından sonra eser, 1939 yılında bizzat Reşat Nuri Güntekin tarafından sonra tekrar yayımlanmıştır. Bu kitap söz konusu baskısından yararlanılarak aslına uygun olarak yayına hazırlanmıştır.
ÇALIKUŞU, Reşat Nuri Güntekin''in en yaygın ününü kazandığı ilk romanı. Romanda, iyi öğrenim görmüş bir İstanbul kızının, Anadolu'nun çeşitli köy ve kasabalarında öğretmen olarak yaşadığı serüven anlatılır. Serüven yönü ağır basan bu romanda, kişilerin duygu dünyaları, ülke gerçeklerinden soyutlanmadan verilir. Çalıkuşu, her yaştan insanın rahatlıkla okuyup sevebileceği önemli romanlarımızdan biridir.
Çalıkuşu Kitaptan Alıntılar
1. ""- Ben dün akşam mühim bir karar verdim.
- Neye?
- Yaşamaya.
- Bu ne demek?
- Gayet sade, kendimi öldürmemeye.""
2. "İnsan, birini sevmek felaketine uğradı mı, esir gibi bir şey oluyor."
3. "Yara sıcakken acımaz."
4. ""Doğru değil. Ümit verdikten sonra gitmek doğru değil...""
5. "“Doğru değil;
Ümit verdikten sonra gitmek doğru değil.”"
6. "O vakit, sadece gözlerim ağlamıştı. Bu gece gönlüm ağlıyor."
7. "İnsan, birini sevmek felaketine uğradı mı, esir gibi bir şey oluyor."
8. "İnsan birini sevmek felaketine uğradı mı esir gibi bir şey oluyor."
9. "Sevecek bir hakiki insan bulanlara şaşmak lazım... Çünkü onun bir hayalini bile bulmak o kadar güç, o kadar güç ki..."
10. "Ne arsız gönlüm var benim? Etrafımdaki insanları ne kadar çabuk seviyorum."
11. ""Çok sevmek yetmez; mühim olan güzel sevmek.’’"
12. "Yara sıcakken acımaz, hemşireciğim. Hele bir kere soğumaya başlasın. Sen bak, seyret kızcağız nasıl yanıp yakılacak?"
13. ""Aynı duayı birbirinden habersiz eden iki insan, er ya da geç birbirlerine kavuşurlar.”"
14. "O vakit, sadece gözlerim ağlamıştı. Bu gece gönlüm ağlıyor."
15. "İnsanı en yakın akrabaları kalpsizce vurduktan sonra yabancılar vurmuş ne çıkar."
Çalıkuşu Kitap İncelemeleri
Bir hatıra defteri olarak düzenlenmiş olan romanda Feride, kendisine yabancı bir şehirde, bir otel odasında anılarını yazarken geriye dönerek, çocukluk ve ilk genç kızlık dönemlerini anlatır. İstanbullu bir subayın kızı olan Feride, küçük yaşta annesini kaybetmiştir; yanına gönderildiği babaannesinin de ölümü üzerine Fransız yatılı okulunda okur. Yaramazlıkları yüzünden arkadaşları, okulda, ona "Çalıkuşu" adını takarlar. Feride, yaz tatillerini Besime teyzesinin köşkünde geçirir. Teyzesinin yakışıklı oğlu Kâmran ile birbirlerini severler ve nişanlanırlar.
Çalıkuşu başlı başına bir mücadele romanıdır, yalnızlık romanıdır. En önemlisi de o günlerdeki zihniyetin baskınlığıyla evinden çıkması dahi ayıplanan bir kadının, bir erkeğe tutunup ömrünü refah içinde geçirmek varken kendi özgürlüğünün peşinden koşup tek başına ayakta durmasının hikayesidir. Virane ahırlardan emek verip okul yaratan idealist bir kadın öğretmenin hikayesidir. Reşat Nuri Güntekin kitap boyunca Anadolu insanının profilini çıkartır. Bu insanların bugün etrafınızda gördüklerinizden bir farkı yok. Çalıkuşu bu ülkeyi kuran dehanın başucu kitabıdır. O yıllarda kadınların akın akın Anadolu'nun en ücra köylerinde öğretmenlik yapmaya gönüllü olmasının tetikleyici faktördür. Bitirdiğimizde daha net ortaya çıkan şu ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin eğitim politikasını etkileyecek kadar önemli bir eserdir Çalıkuşu. Aşktan ziyade kadınların Osmanlı toplumundaki yerinin ve var olma mücadelesinin öne çıkarıldığı roman olduğunu düşünüyorum.
Çalıkuşu, duygusal bir olayı anlatmakla birlikte dönemin toplumsal sorunlarının eleştirel olarak da ortaya koymaktadır. Çalıkuşu, Türkiye’de yeni ve modern bir dönemin başlamasını özendiren bir roman olarak kabul edilmektedir.
Feride, küçük yaşta anne ve babasını kaybeder. Teyzesinin korumasıyla bir Fransız yatılı okulunda okur. Yaramazlıkları yüzünden arkadaşları, okulda, ona “Çalıkuşu” adını takarlar.
Feride, yaz tatillerini teyzesinin köşkünde geçirir. Teyzesinin yakışıklı oğlu Kamuran ile birbirlerini severler ve nişanlanırlar. Feride, düğün günü, bir kadının getirdiği mektuptan Kamuran’ın İsviçre’de iken Münevver adında hasta bir kızla ilişkisi olduğunu, ona evlenme sözü verdiğini öğrenir öğrenmez, her şeyi yüzüstü bırakıp kaçar. Feride, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde (Zeyniler Köyü, Bursa, Çanakkale … ) öğretmenlik yapar. Çok idealist bir kızdır. Güzelliği başına bela olur. Çeşitli dedikodular çıkar. Zeyniler Köyü’nde iken tanıştığı Doktor Hayrullah Bey’le Kuşadası’nda ikinci kez karşılaşır. Babacan bir adam olan Hayrullah Bey, Feride’yi kızı gibi korur; halkın dedikodusu üzerine onunla kağıt üzerinde evlenir; fakat aralarında sadece “baba – kız” ilişkisi vardır. Hayrullah Bey’in ölümünden sonra, vasiyeti yerine getirilir. Feride, zarfı Kamuran’a verir. Zarfın içinde Hayrullah Bey’in bir mektubu ile Feride’nin günlüğü vardır. Hayrullah Bey, Kamuran’a yazdığı mektupta Feride’yi bir daha bırakmamasını salık vermektedir. Kamuran mektubu ve Feride’nin günlüğünü sabaha dek okur, her şeyi öğrenir. Ertesi gün gidecek olan Feride’yi bırakmaz, evlenirler.
Türk klasikleriyle olan bazı hayalkırıklıklarimdan dolayı sürekli olarak erteledigim Çalıkuşu ' nu artık okumam gerektiğine karar verdim ve önyargılarımın boşuna olduğunu bana öğreten bir kitap oldu . Çalıkuşu karakteriyle bir oldum tam anlamıyla . Kitabın atmosferi sizi içine çekiyor ve her şeyi bir kenara bırakıp kitabı yaşıyorsunuz okurken hem ağladığım hem de güldüğüm anlar oldu . Kadının toplumdaki yeri toplumun iki yüzlülüğü ne kadar iyi kalpli olursan o kadar enayi yerine konulduğun gerçeği beni bir kez daha üzdü fakat Çalıkuşu ' nün ozellikle çocukluk dönemlerinin anlatıldığı bölümde kahkalara boguldugum çok oldu o kadar şenşakrak ve de yaramaz bir çocuk ki insanın kalbini ısıtıyor . Genel anlamda bakacak olursak Çalıkuşu ' nün yani gerçek adıyla Feride ' nin yaşadığı büyük bir kalp kırıklığı dan dolayı evden kaçıp Anadolu'da öğretmenlik yapmaya başlaması ve bu süreçte başına gelen olayların anlatıldığı kitap beni çok derinden etkiledi Bu kitaba yalnızca aşk romanı olarak bakmayı çok yanlış buluyorum bu kitap bir taraftan da size insanlar hakkında ve hayat hakkında çok şey öğretiyor bunun yanında bana Türk klasiklerine de bir şans vermem gerektiğini hatırlattı ve bunun için bir girişimde bulundum diyebilirim elinize geçen ilk fırsatta okuyun derim
Değerli ucretsizkitap.com.tr okuyucuları. Kitaplar hakkında elimden geldiğince duygu ve düşüncelerimi paylaşmaya çalışıyorum. Bunu en azından kitabı okumayanlara yol göstermesi amacıyla yapıyorum . Okuduğum kitapların içeriğinden çok, beğenimi ve bende bıraktığı etkiyi belirtmeye çalışıyorum. Uzun zaman sonra ilk defa bir kitap hakkında ne yazmam gerektiğine dair uzun uzun düşünmek zorunda kaldım. Evet bu kitap, Türk edebiyatının kilometre taşlarından biri olan Çalıkuşu'dur.
Kitabın ne anlattığına değinmeyeceğim. Kısaca şunu söylemek istiyorum ki; Başkarakter Feride ile roman boyunca birlikte yaşadım birlikte büyüdüm. O muzip çocukluk dönemi, uçarılığı, kendi kabına sığmaz tavırları ve o naif aşk hikayesiyle. Sonbaharda rüzgarın yaprağı havada savurması gibi hayatın Feride'yi Anadolu'nun ücra köşelerine sürüklemesine, o narin bedeniyle hayatla mücadelesine, sevgisine ve şefkatine tanık oldum. Onunla üzülüp onunla sevindim. Çaresizliğin pençesinde kalmış ceylan yavrusu gibi hayata tutunma çabası, ve sonunun mutluluğa erip eremeyeceğinin merakıyla kitabı bitirdim. Kadın gözünden bu uzun tasvir romanı yazdığı için de Reşat Nuri'yi ve kaleminin muazzam başarısını takdir ettim. Edebiyatımızın gücüne ve başarısına tanık olacaksınız. İyi okumalar.
Aşk. Bu kitabı incelemeye aşk kavramıyla başlamak istiyorum. İncitmekten korkan, güzelce seven aşklar. Uzaktan yaşanan aşklar. İhanet, yalnızlık, affetmek...
Tüm bunların yanı sıra eğitim aşkı, memleket aşkı. Anadolu'yu gezerek görev yapan bir öğretmenin sergüzeştlerin anlatıldığı bu kitabın tesiri altında kaldım. Dilimde o dönemden kalma eski kelimelerin naifliği kaldı bende.
Aşk için harcanmış yıllar ve verilen emekler... Bir tarafta beşeri bir aşk için kaybolan yıllar diğer taraftaysa eğitim aşkı için bir öğretmenin öğrencilerine kendinden verdiği parçalar...
EK 1:
ve
Yazar, eğitimci ve müfettiş olan Reşat Nuri Güntekin'in bir eğitimci olarak eğitime ve Anadolu'ya ait bilgisiyle, yazma yeteneğinin birleştiği bu eser; ayrıca milli mücadele döneminde yaşamış olması eseri bir başucu kitabı haline getiriyor.
EK 2:
ve
Mustafa Kemal Atatürk, Çalıkuşu romanını bir gecede harp çadırında bitirmiş uzun uzun düşüncelere dalmıştı. Romanın etkisinde kalan Atatürk, sabah kalktığında yanındaki yaverine, ''gece çok güzel bir kitap okudum'' der.
Atatürk'ün eğitime verdiği önemi, vatan aşkını bu kitapta bulduğunu bu yüzden bu kadar çok sevdiğini düşünüyorum.
Ankara'da Bulgar Kooperatif Tiyatrosu'nun oyuncularıyla sohbet ederken ''gençliğimi bıraktım Sofya'da'' demiş... ''Bir kız sevdim ama, bana vermediler...''