Çakıcı'nın İlk Kurşunu Kitap Bilgileri
Yazar: Sabahattin Ali
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 12 dk.
Sayfa Sayısı: 148
Basım Tarihi: Ocak 2024
İlk Yayın Tarihi: 2019
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789750803505
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Çakıcı'nın İlk Kurşunu Kitap Tanıtımı
"Ben hayatta herkese karşı lakaydımdır... Bu bende sevmek hissinin mefkudiyetinden değil çok fazla oluşundandır. Ben sevdiklerimi köpek gibi severim yavrum... Zelilane severim."Şiir, hikaye ve romanlarında, tanımlamakta güçlük çektiğimiz kimi duyguları ustalıkla anlatan; insanı, gücü, zayıflığı ve zaaflarıyla bir bütün olarak kavrayıp ödün vermez bir gerçekçilikle yansıtan Sabahattin Ali, "sandığındaki" belgeler arasından derlenen hikaye, şiir ve yazılarıyla ilk kez okur önünde!
Çakıcı'nın İlk Kurşunu Kitaptan Alıntılar
1. "Dünya İnsan olmayan insanlarla doludur."
2. ""Fakat dünya insan olmayan insanlarla doludur..""
3. "Fakat dünya insan olmayan insanlarla doludur.."
4. "Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz, (almak, vermek) bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona ahkâr ( en hakir) mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkarmalıdır; bilmelidirler ki iki cins birbiriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortağı demektir."
5. "Karnını doyuramadığımız,
sıhhatini koruyamadığımız, tahsilini temin edemediğimiz her
çocuk,
bu memlekete yüz milyon lazım
diyenlerin gözüne,
onları gaflet uykularından uyandırmak için sokulmuş birer
parmaktır.
Bize yarının hastanelerini, darülacezelerini,
cezaevlerini dolduracak cahil, mesleksiz, serseri yüz
milyonun lüzumu yok!
İnsan gibi yaşamak, hayatın
nimetlerinden istifade etmek imkânlarına, hiç olmazsa bu
sakat tedbirleri tavsiye edenler kadar sahip yirmi milyon
vatandaş, daha faydalıdır."
6. "Cevap vermediğin, vermeyeceğini bildiğim halde yine sana yazıyorum..."
7. "Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz.
...
Koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortağı demektir."
8. "Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz, (almak, vermek) bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona ahkâr mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkarmalıdır; bilmelidirler ki iki cins birbirleriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortağı demektir.
Memleketimizin kadın ve erkeklerini, biri diğerini sürükleyen ve taşıyan değil, el ele ve aynı tempoda yürüyen iki mahluk olarak göreceğimiz günün uzak olmamasını dilerim. Bu kadar efendim."
9. "Ben senden vücutlarımızın değil kafalarımızın birleşmesini istiyorum."
10. "“Bu mahluk, anlaşılmak, sevilmek ve bahtiyar edilmek için yaratılmıştır.”"
11. "Fakat dünya insan olmayan insanlarla doludur..."
12. "Sen deli misin?"
13. "Seni tasavvur edemeyeceğin kadar çok sevdim."
14. "Memleketimizin kadın ve erkeklerini, biri diğerini sürükleyen ve taşıyan değil, el ele ve aynı tempoda yürüyen iki mahluk olarak göreceğimiz günün uzak olmamasını dilerim."
15. "Sana yalvarıyorum yavrum… Ve açıkça, terbiyesizce söylüyorum… Ben senden vücutlarımızın değil kafalarımızın birleşmesini istiyorum… Ötekini arzu etmek münasebetsizdir. Çünkü ne sen bana sadık kalırsın, ne ben sana…"
Çakıcı'nın İlk Kurşunu Kitap İncelemeleri
Sabahattin Ali'nin hikaye derlemesi.. ama şiirler de var on bir tane, bir tane de opera ..
En sevdiğim hikayesi, "Bir Hakikatin Hikâyesi"...
Burdaki hikayeyi saklamış ve yayımlamamış Sabahattin Ali. Öğretmen olduğu zamanlardan kendisiyle alakalı ipuçları var.
Çakıcı' nın İlk Kurşunu, daha çok 1872-1911 yılları arasında yaşamış olan bir efenin, efsaneleşerek içinde olduğu durumların gelişmelerini aktarır.
Abdülhamid dönemine göndermeler var, Abdülhamid severler için güzel ipuçları diyelim. Bir de sosyal hayatta insanların arasındaki hissiyatlar nasılmış, ne kadar sevilirmiş, merak edenlere.
Genel olarak Sabahattin Ali'nin hikaye ve romanlarında konu ezen ve ezilenler, halk ve aydınlar, öğretmen ve sistem, tabiki dönemin siyasi ortamına da göndermeler ve eleştiriler.
Özellikle yazılar kısmı beni daha çok etkiledi. Yazdığı ve eleştirdiği dönem 1930'lar ve 40' lar..
Benzerlikler ve hala mı aynı, dediğim yerler çok çok fazlaydı. En iyi hikaye yazarı benim gözümde, ne yazık ki kıymetini bilememişiz, yazmak istediği yarım kalan hikaye ve roman başlıkları beni çok etkiledi.
Demokrasi, hürriyet nedir? Sorularına verdiği cevaplar ,onun için o kadar yerinde ki.
Ve kız çocuklarının, kızların ve kadınların eğitimi konusunda söylemiş ve yazmış oldukları isabetli.
Son satırlardan..
Ben hayatta herkese karşı lakaydımdır... Bu bende sevmek hissinin mefkudiyetinden değil çok fazla oluşundandır. Ben sevdiklerimi köpek gibi severim yavrum... Zelilane severim.
Keyifli bir kitap. Tavsiye ederim
Öykü okumayı, hele ki Sabahattin Ali'den öykü okumayı çok severim. Ama bu kitabını diğer hepsinden daha çok sevdim.
Neden?
Çünkü içinde öykü, oyun, şiir, resim çalışmaları ve onun daha önce Tan gazetesinde yayınlanmış makaleleri vardı. Nasıl desem onu daha iyi tanıdım bu kitapta. Yani her yönüyle, tek kitapta.
Kitaba adını veren 'Çakıcı'nın ilk Kurşunu' yaşanmış bir olayın, onun kaleminden dökülmüş ve çok hüzünlü. Eminim bir çoklarınız olayı biliyordur, birkaç farklı yazardan okumuştur. Bunu da kesinlikle okuyun derim. Dönemin yönetimini sert bir şekilde yermiş yazar. Bu sertliğin sebebini, kitap sonundaki makaleleri okuyunca anlarsınız. İnanın onları okuyunca yazara bir kez daha hayran oldum. Bilen bilir beni, bu gözü kapalı veya çoğunluğa uyma psikolojisi ile oluşmuş bir hayranlık değil. Yazdıklarında o kadar fazla haklılık payı var ki. O haksızı taraf gözetmeden yeren bir insan. Özellikle 76 yıl önce eleştirdiği, kızdığı bir husus şimdi de gündemde. İnanamayacaksınız ama 'bekarlık vergisi'... Evet ben de şok oldum okuyunca. Bu da demek oluyor ki, yönü ne olursa olsun, baştakini idare eden el değişmiyormuş... Şimdi onun (hem de hiç bir siyasi partiye mensup değilken) neden öldürüldüğünü çok daha iyi anlıyorum.
Diğer baskısı nasıl, aynı içerik onda da var mı bilmiyorum ama bütün olarak bu kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
Öncesinde bir çok kitaba başladım, ama sebat edemedim. Sonra düştüm yine Sabahattin Ali eline. Terekesine...
Ön sözü okumam ben sadede geçerim diyen arkadaşlara sesleniyorum. Ön sözü okumamak buzlu camın ardından manzarayı seyretmek gibi bir şey olacaktır. O manzara ki ne ağaç olduğu belli ne deniz... okadar flu işte. Kitap, Sabahattin Ali'nin bir sandığa sakladığı, 70 sene bekleyen evraklarından oluşuyor. Metinlerin çoğu eski yazı ile yazıldığı için 3 yılda toparlanmış ve okura sunulmuş. İlk sayfalar yarım kalan hikayelerden oluşmakta. Mektup tarzındaki ilk hikayenin sözleri çok muntazam.Diğer hikayesinin bir kurgu olmadığı, gerçek hislere vakıf olduğu varsayılıyor. Son hikaye, Çakıcı Efe'yi, ezilen ve ezen halk çatışmasını konu alan uzun bir hikaye...Akabinde onbir şiir, bir hikayesinin opera formunda yeniden yazımı, yazmayı düşündüğü hikaye romanlara ait kısa notlar ve bazısı yayınlanmış sosyopolitik makaleleri. Van Aken'in Kırk meyveli ağacı gibi çok çeşitli lezzetler sunuyor yani...
Unutmadan, hanım kardeşlerime bir tavsiyem olacak. Kitapta Sabahattin Ali'nin Konya Halkevinde verdiği bir konferans metni var. Kadınlarımız için yazılmış ve öyle nokta atışlı bir metin ki..okumanızı isterim.
Bilhassa "bu memleketi kurtarmak için" başlıklı bir yazısı var ki zihnimin perdelerini kaldırdı adeta...Birazda yerelim dersek şiirlerini çok sevmediğimi söyleyebilirim. Sanırım kendiside çok sevmemiş olacak ki yayınlamamış yada ömrü yetmemiş, bilmiyorum... Zararı yok. Artısının eksisinden fazla olduğunu düşünerek.Öneri listeme ekliyorum.
#alıntı
.
.
Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz, (almak, vermek) bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona ahkar (en hakir) mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkartmalıdır. Bilmelidirler ki iki cins birbirleriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortağı demektir.
.
.
#yorum
.
Merhaba kitapseverler
Türk edebiyatının en önemli yazarlarından birisi olan Sabahattin Ali 'nin #Çakıcınınilkkurşunu eseri ile karşınızdayım. Bu kitap diğerlerinden biraz farklı çünkü Sabahattin Ali nin ölümünden sonra kızı Filiz Ali tarafindan yıllarca saklanmış olan içi evrak dolu bir sandıktaki belgelerin derlenmesiyle ortaya çıkmıştır. Kitap içerisinde şiirler, hikâyeler ,yazmayı planladığı hikâye ve romanların listesi bulunmakta. Sabahattin Ali Değirmen adlı eserinin önsözünde şiir ve hikâyelerin arasında yazmaktan utanacağı kadar kötüleri olduğunu bildiğini bunların bir kısmını çocuk denecek yaşta yazılmış olmasının bahane olmayacağını ifade etmiş ayrıca iyiyi kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bıraktığım için okuyucumdan özür dilerim demiştir. İşte bu sebeplerden ötürü
eserin bu şekilde yayımlanmasını ben pek doğru bulmadım. Sanırım derlemeyi yapanlar onun gibi önemli bir yazarın kaleminden dökülen her şeyin ortaya çıkması gerektiğini düşünmüşler.
Sabahattin Ali nin tüm eselerinin okunmaya lâyık olduğunu düşünüyorum. Ben bu kitabı sevdim eminim sizde seversiniz.
Kitap Sabahattin Ali'nin sandığından çıkan yayınlanmamış eserlerinden oluşuyor. Hikaye, şiir ve makaleler var ortaya karışık yani.
Benim kitabı alma nedenim içinde ki adını da aldığı Çakıcı'nın İlk Kurşunu hikayesi. Fakat kitap beni büyük hayal kırıklığına uğrattı. Kitap Çakırcalı Mehmet Efe'ye övgüden ziyade, 2. Abdülhamit'e yergi olarak yazılmış. İsmini de Abdülhamit'e İlk Kurşun koysalarmış bari. Yaşar Kemalin Çarkırcalı Efe kitabı daha objektif.
Çakırcalıyı yanlışlarıyla doğrularıyla severim çünkü halkın yanında yer almış, bölge halkına çok faydası dokunmuştur. Bana göre eşkiya değildir. Fakat Sabahattin Ali'ye göre Abdülhamit'in işi gücü yok, sanki içerde İttihatçılarla diğer şehzadelerle uğraşması, Osmanlı'nın borçlarını ödemek karşılığı Filistin'i isteyen Yahudilerle mücadelesi, Osmanlıyı hasta adam ilan eden Rus'larla savaşları, yıkılacak duruma gelen Osmanlı'yı ayakta tutmak için denge siyasetleriyle uğraşması yok, tek derdi Çakırcalı Efe. Abdülhamid'in siyasetini, yaptıklarını tartışabiliriz ama Sabahattin Ali'nin halkına zulmediyor ithamları çok ağır ve yanlış. Çakırcalı ile karşı taraftalardı, çakırcalı otoriteye karşı hareket ediyordu belki ama daha ziyade ağalara, efendilere, valilere karşıydı onun mücadelesi. Ayrıca Çakırcalı'nın ölüm şeklini sallamış resmen gerçekleri öğrenmek istiyorsanız Yaşar Kemal'in kitabını okumanızı tavsiye ederim.