Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Bozkurt - H. C. Armstrong | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Bozkurt Kitap Bilgileri


Yazar: H. C. Armstrong
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 22 dk.
Sayfa Sayısı: 260
Basım Tarihi: Ekim 2013
İlk Yayın Tarihi: 1932
Yayınevi: Kamer Yayınları
ISBN: 9789758035625
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Bozkurt Kitap Tanıtımı


Bu kitabin yanında, Türkiye ile ilgili üç kitabın daha yazarı olan Yüzbaşı "H.c. Armstrong" daha önce İngiltere'nin Türkiye nezdinde askeri ateşesi olarak görev yapmıştır. Diğer üç kitabının adları "Çalışan Türkiye", "Türkiye ve Suriye yeniden Doğuyor" ve "Bitmeyen Savaş" tır. Yazar hayatının büyük bir kısmını "Doğu" da geçirmiştir; İlk önce -Birinci Dünya Savaşı'ndan önce- Hindistan Ordusunda Ateşe olarak görev yaptı ve o zamanlar Afganlıların sık sık saldırılarına maruz kalan Hindistan- Afganistan sınırının kontrolü görevini üstlendi. Yüzbaşı H.C. Armstrong Arap yarımadasında bulunan İngiliz Altıncı Orduda görevdeyken Türklere esir duştu ve Türkiye'ye getirildi. Birinci Dünya Savaşı'nın bitiminden kısa bir sure önce Yüzbaşı Armstrong görevlilere rüşvet vermek suretiyle Türkiye'den kaçmayı başardı.

İngiltere'ye dönen Armstrong hükümetinin çeşitli resmi görevlerinde bulundu. Resmi görevle geldiği Türkiye'de uzun yıllar kaldı ve Kemal Paşa'yla uzun süre yakın diyaloglarda bulundu. Armstrong'un yayınladığı Bozkurt isimli bu kitabı o zamanki hükümet yetkililerimizce yurda sokulması yasaklandı. Bunu öğrenen Mustafa Kemal Paşa bu kitabı merak ederek getirtti tercüme ettirerek kitabı okudu Bu konuda Kılıç Ali ise "Atatürk'ün Hususiyetleri" adlı kitabında bu bahsi anarak Atatürk'ün şöyle dediğini yazar:
"...Bunun ithalini menetmekle hükümet hataya düşmüş. Adamcağız yaptığımız sefahati eksik yazmış bu eksiklerini ben ikmal edeyim de kitaba müsaade edilsin ve memlekette okunsun..." diye latife etmişlerdi.




Bozkurt Kitaptan Alıntılar


1. "" Atatürk de çok iyi biliyordu ki, hiçbir kitap onun yaptığı eserlerin azametini ve Türk milletinin ona duyduğu sevgiyi asla azaltamazdı "!"




2. "Tek adama dayanan bir yönetim daima büyük ölçüde can güvenliği tehlikesini de beraberinde getirir."




3. "O, Türkiye’de bir daha kesinlikle bir diktatör ortaya çıkmasın diye dikta​tör olmuştur."




4. "“Zeki fakat asabi ve samimi olunması imkânsız bir genç'' şeklinde bir not düşülmüştü."




5. "“Türk askeri asla kaçmaz. Geri çekilme sözünün ne demek olduğunu bile bilmez.” | C* |"




6. "''Hükümranlığını desteklemek üzere dine gereksinim duyan biri, zayıf bir adamdır,”"




7. "Yürekten bir devrimciydi. Kendini bir devrime önderlik eder, despotun egemenliğine son verir, ülkeyi kurtarır ve temizlerken hayal ediyordu. Bu hayallerin hepsinde, kendisini daima herkesin baş eğdiği ve saygı duyduğu bir lider olarak, daima merkezde görüyordu."




8. "Mustafa Kemal köşeye sıkıştırılmış soylu bir kurt gibi dövüşüyordu."




9. "Karısı peçesiz dolaşıyor, erkek gibi giyiniyor ve Ankara’daki kadınları erkeklerle eşit haklar talep etmeleri için kışkırtıyordu."




10. ""Tek bir prensibimiz var, o da bütün sorunlara Türk gözüyle bakmak ve Türk menfaatlerini gözetmektir.""




11. ""..Türk halkının tarif edilemez karakterine ve bu memleketten büyük bir millet yaratma amacı olduğuna dair sarsılmaz bir inancı ve kararlı bir sadakati bulunuyordu.""




12. "Türk, çelik iradeli ve azimliydi. [ C* ]"




13. "Ben sizler gibi olmak niyetinde değilim, ben önemli biri olacağım” diyor ve kendi yoluna gidiyordu."




14. "“Devrimler dökülen kanlar üzerinde yükselmelidir,” dedi. “Dökülen kanlar üzerinde temellenmeyen bir devrim, kalıcı olmayacaktır.”"




15. "Bedeni mezarın altına girmesine karşın Atatürk, ülkenin reisi olmayı sürdürdü."





Bozkurt Kitap İncelemeleri


Atamıza hakaret edenleri, hakaret edenlerin karşısında dilsiz şeytan kesilenleri hayretle izlediğimiz şu günlerde ne tesadüftür ki ben de bu kitabı okumaktaydım.
Yazarı, Anadolu’da başlayan dirilişe karşı bir dönem İstanbul’da görevli bulunan İngiliz yüzbaşı Armstrong. 1932’de Mustafa Kemal hayattayken yayınlanmış ve bizzat Mustafa Kemal tarafından yanıtlanmış bir kitap. Yazar sapkın hayal gücüyle Atamızın en mahrem anlarını sanki onu gizli bir kamera ile izlemişçesine kağıda dökmeye çalışmış. Ona ‘Beton Kemal’ cilerin çok seveceği yakıştırmaları uydurmaktan hiç çekinmemiş. E tabi Osmanoğullarının 5 asırda yapamadığını 5 yılda yapan Mustafa Kemal’in dehasını kabul etmek bir emperyalist için o kadar da kolay olmayacaktı. Kitabın yüce Türk milletinin yazdığı destanı aktarmaktan çok bir kin abidesi olduğu ikinci resimdeki orjinal kapağına bakınca anlaşılıyor aslında. İçeriğindeki Türk insanı ve Mustafa Kemal hakkında sayısız hakaret ve aşağılamaya rağmen sabırla okumanızı tavsiye ediyorum. Zira geçmişte ve günümüzde Mustafa Kemal’in karşısında hangi zihniyetin olduğunu anlamak adına bu çok önemli. Yenilen ve yaramazlık yapan bir çocuğun psikolojisini sezdiğim her satırında gülücükler eşliğinde yağlarım eridi. Bu topraklarda doğmuş olmaktan, böyle bir Ata’nın evladı olmaktan bir kez daha gurur duydum. Anafartalar ve İskenderun’dan selam olsun. Artık başka bahara yüzbaşı…




İlk önce kitabın içeriğine değinmeden bahsetmem gereken bir konu var. Sevgili Hacı Ali Yıldız bu kitaba editör olarak adinizi yazdirmaya utanmadiniz mi? Siz bu kitabin gerçekten de editörlüğünü yaptıniz mı? Siz bu kitabı hakikaten okudunuz mu? Devam yerine devem.
Bir şey yerine birşey, herşey....
Şahit olduya şehit oldu....
Bu ve bunlar gibi onlarca hata kitabi zaten ucuzlaştırmış.
Kitabin içeriğindeki görselleri de Googlea Atatürk yazıp çıkan görselleri mi bastınız naptıniz.. .

Kitabın içeriğine gelecek olursak benim beklediğim gibi çıktı.

Cephede paketlenip esir düsen bir ingilizden tarafsız yazım beklemek Yeşim Salkım'ın Gülben ergen hakkinda tarafsız ve art niyetsiz yazmasını beklemek kadar saçma.
Kitap biyografiden çok, ucuz bir tarihi roman hissiyatı yaratti bende.

Ayrıca çok tarihi yanlışlik var. Yazar Türklerin Osmanlilar ile birlikte bozkurtlu sancak eşliğinde anadoluya geldiklerini saniyor. Selçuklu devletinden haberi bile yok.
Yazar fikriye hanim ile ilgili bi sey anlatırken, arkasindan hemen bambaşka bir konudan bahsesiyor sayfalar arasında uyum yok. İsmet inönüye ayri Atatürke ayri, Enver Paşaya ayri giydirmiş. Menemen isyanindan bahsetmiş ama o isyanciların öldürdüğü kubilaydan bahsetmemiş. İşine geldigi gibi yazmiş.

Kitabi hep cok merak ediyordum.
Cephede Atatürk'e kaybeden bir ingilizin, onu kalem ile yenmeye çalışmasindan baska bir sey değil.

Bir de anladığım kadariyla bir gecede cahil kaldıkci tayfanin dayanak noktalarından biri bu kitap. Yazar da hane bası 2 profesör düşen osmanli halkinin bir gecede cahil kaldiğıni düşünüyor.




“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diyen ve bu düşünceyi tüm benliğine ilmek ilmek işleyip, buna hayatını veren bir lider. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, bir tanımla babamız.

Kitap tam olarak Türk düşmanlığı düşüncesiyle ve objektiflikten uzak olarak yazılmış. Atatürk hakkında verdiği bilgileri Türk düşmanlığı ve Atatürk düşmanlığıyla harmanlamış. Evet o bu ülkenin lideriydi ancak bu liderliği kendine güç sağlamak için üstlenmemiş bu ülkeyi saplanıp kaldığı bataklıktan çıkarmak için kendi üzerine almıştı. Kitapta ise tüm bunlar apayrı bir boyuta taşınarak, yaptığı  her şeyi liderlik ve güç için yaptığını anlatma gibi bir amaç gütmüş yazar.

Onu bir diktatör olarak tanımlıyor aslına bakılırsa buna yok diyemeyiz ancak bunun için Celal Şengör'ün çok yerinde bir tanımı bulunmakta; " Evet, Atatürk diktatördü diyoruz. Niçin bir diktatördü? Bu, ilaç almayı reddeden bir hastaya, tedaviyi reddettiği için ilacı zorla vermek gibidir."

Atatürk'ün eski asyanın bozkırlarında olsa doğru bir lider olacağını söyleyip onun ilkel, zorba ve savaşma peşinde olan bir lider olduğunu söylüyor. Ancak biz biliyoruz ya onun nasıl biri olduğunu. Bu ülkeyi saran örümcek ağlarından kurtarmak ve uygar bir ülke haline getirmek için bunca çabalamışken hakkında büyük bir art niyetle yazılmış kişisel bilgiler bulunuyor.

Şunu da belirtmek gerekiyor ki kitap Mustafa Kemal Paşa yaşarken yazılmış bir biyografi olup , kendisi kitabı incelemiştir.




Atatürk’ün sağlığında yazılmış ve hayatını anlatan biyografi tarzında yazılan kitap, tarihi yanlışlıklar ve kendine özgü romansal havası ile karşımıza çıkıyor. İçerik olarak pek biyografi olarak nitelendirilmesi mümkün olmayan kitabın, Atatürk bizzat çevirisini yaptırıp kendisine okutmuş ve yapılan yanlışlıklara cevaplar vermiştir.. Kitabın sonlarına doğru bu cevapları da görüyorsunuz. Kitabın içinde özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün oda arkadaşıymış gibi belirttiği iftiralara gelince pek bir şey söyleme gereği hissetmiyorum. Yazarın İngiliz Askeri Ateşe Yardımcısı olması iftira atması için gayet geçerli bir neden.

Kitabı okurken küllerinden yeniden doğan bir milletin ve buna liderlik eden, çağının çok ilerisinde bir insanın yaptıklarını bir yabancı gözünden görmek takdir edilesi bir mutluluğa sevk etti beni. Olayları tarihsel bir sırada ve başkahramanı olan Atatürk’ün yaşamından görerek milli mücadeleye tanık olurken dönemin atmosferine dalıyoruz. Bir milletin bağımsızlığını kazanırken verdiği savaşları ve yapılan stratejik noktalara değinen, tüm riskleri kendi bünyesinde alan bir insanın bir askerden ülkenin kurucusu olmasına tanıklık ediyoruz.

Tarih yazan bir milletin onca savaş ve yıkımdan sonra kazandığı zaferi Cumhuriyet ile taçlandıran, hiç durmadan ilerlemeye devam eden bir Türkiye meydana getirmeye çalışan Mustafa Kemal Atatürk’e şükranlarımı sunuyorum.




Kitabın neden yasaklandığını anlayabiliyorum; yazar, Mustafa Kemal'den hakaretamiz bir şekilde bahsediyor. Nedense sürekli onun şanslı biri olduğunu, cephede şans eseri hayatta kaldığını vurguluyor. Ve neden Mustafa Kemal'in yasağı kaldırdığını da anlayabiliyorum; yazar, Mustafa Kemal'in yurdunu ve milletini ne kadar çok sevdiğini defalarca vurguluyor. Kendince bunu hor görerek yapıyor ama ben özellikle bu satırları daha çok gururlanarak okudum. Askeri dehasını, stratejik planlamasını, soğukkanlılığını, kararlılığını, mantıklı oluşunu da inkar edemiyor. İncelemeleri ilk okuduğumda ben de yazara kızarak ve sinirlerime hakim olamayarak okurum sanmıştım ama yazarın başarısızlığıyla eğlenerek okuyorum. Aksine atama daha da hayran oldum. Pes etmiş, yorulmuş, ne pahasına olursa olsun barış isteyen bir milleti; bağımsızlığı uğruna ve her türlü imkansızlığa rağmen toparlayıp savaşa ikna etmiş ve istediği bağımsızlığı elde etmiş bir komutanı kim ne kadar küçük görürse görsün ne kadar sıradanlaştırırsa sıradanlaştırsın o komutan, o adam sıradan biri değildir, küçük hiç değildir. Kitabı herkese öneriyorum. BU adamı sadece bizim anlatmamız ve övmemiz yetmez, tüm dünya basınından okumalıyız ki her yönden hayran olalım.
Not: Müzeyyen Hacı çevirisi, Dorlion yayınevinden okumayın. O kadar çok yazım hatası, kelime tekrarı ve cümle düşüklüğü var ki insanın gözünü tırmalıyor.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: