Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Bozkırda Altmışaltı - Mustafa Çiftci | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Bozkırda Altmışaltı Kitap Bilgileri


Yazar: Mustafa Çiftci
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 32 dk.
Sayfa Sayısı: 160
Basım Tarihi: 2014
İlk Yayın Tarihi: 2014
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
ISBN: 9789750515361
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Bozkırda Altmışaltı Kitap Tanıtımı


Handan bakındı bakındı, “Yumurta alayım,” dedi. “Ama az olsun. Taze olsun,” dedi. “Nasıl olsa burayı öğrendim. Gelir taze taze alırım,” dedi. Sen gel tabii. Senin gelmediğin dükkânın ben anasını satarım.Sen gel tabii. Senin almadığın yumurtayı ben yere çalarım. Sen gel tabii, ben tüm Yozgat’ı bırakır tüm malı sana saklarım sultanım, diyemedim. “Her zaman,” dedim. “Her zaman bekleriz.”



Her işin ivilini civilini bilen esnaflar, Çamlığa çıkan, Yozgat’a yukarıdan bakan âşıklar, öpçe bebeler, sesi kılavlı, öyle ataşlı öyle delikanlı kopiller, iyi pişmiş gözlemeler... Tina’nın çilleri var. Aziz Efendi ne kokuyor? Ayva, sobanın üstünde döne döne pişiyor. Mahalleye Bursa’dan bir Mersedes geliyor, Piç Sevi nasıl da çalım atıyor, Refet Efendi nasıl da dertleniyor... Lan Şahin, yazık değil mi Memnune’ye? Yazık değil mi sana?



Mustafa Çiftci, şeker gibi iyimser hikâyeler anlatıyor taşradan, kıtlıktan... Kara sakız, kendir, kına, kaya tuzu, iğde... “Vatandaş, ne isterse vereceksin, yok demeyeceksin.”



Bozkırda Altmışaltı, gülerek memlekete bakıyor... Allah için, Elif de kolay unutulmuyor işte...



(Tanıtım Sayfası)




Bozkırda Altmışaltı Kitaptan Alıntılar


1. "Aşk bir obsesyondur. Yani aşk bir takıntıdır."




2. "Olmadı, olmayınca olmaz."




3. "Bu kadar derine varırsan çıkması zor olur. Sen çökersen kim kaldıracak seni."




4. "Bir hikaye okumuştum. Adamın biri adliye karşısındaki arzuhalcilere başından geçenleri anlatmış. Adam anlattıkça arzuhalci yazmış. Sonunda arzuhalci yazdığı dilekçeyi adama okumuş. Adam başlamış ağlamaya. Demiş ki, vay benim başıma neler gelmiş! İşte ben de orada otururken öylece düşündüm. Düşündükçe vay be, dedim, benim başıma neler gelmiş neler!"




5. "Bazen kendime kızardım; "Okumak dışında ne işe yararsın sen?" diyerek kendimi azarladığım günlerim çok oldu."




6. "Sevdaya düşmek yalan mıymış ?
Haşa, o nasıl laf ? Aha, bana baksana..."




7. "Her şey kendince kokar, kokar değil mi? İyi kokar, kötü kokar, amma ille kokar, değil mi?"




8. "“Okumak dışında ne işe yararsın sen?”"




9. "Sevdaya düşmek yalan mıymış? Haşa, o nasıl laf? Aha, bana baksana... :)"




10. ""İki büyük nimetim var, biri anam biri yârim...""




11. "Ben okusaydım avukat olacaktım dedim bir gün. Ağzının dolusunca güldü babam. "Vay yavrum aklın bu kadar işte. Avukatlık iş mi la? Milletin karıştırmadığı halt kalmayacak, sen paraynan onu temizleyeceksin he mi? Bunun için okunur mu la?""




12. "Onlar içlerinde ne varsa, benim kırılacağımı, üzüleceğimi hiç ama hiç hesap etmeden söylediler."




13. "Adamın biri adliye karşısındaki arzuhalcilere başından geçenleri anlatmış. Adam anlattıkça arzuhalci yazmış. Sonunda arzuhalci yazdığı dilekçeyi adama okumuş. Adam başlamış ağlamaya. Demek ki, vay benim başıma neler gelmiş!"




14. "O gözlerin rengini ben şu Yozgat toprağında görmedim."




15. "Memur, işçi emeklisi olmaları şart değil, hayattan emekli olmuş gibiler."





Bozkırda Altmışaltı Kitap İncelemeleri


Kitap Handan yeşili, Kara kedi, Ensesi sararmış adamlar, Ankara'daki evlatlar, Bir iğne bin kuyu, Elif- Tina- Tolga, Piç sevi adlı yedi öyküden oluşuyor. Handan Yeşili ve Bir İğne Bin Kuyu hikayelerini çok beğendim. İlk hikayede lise mezunu bir esnaf adam okula atanan öğretmene aşık olur ve çeşitli bahanelerle araya kişiler sokarak iletişim kurmaya çalışır. Öğretmeni o kadar beğenir ki gözlerinin tonuna Handan yeşili der. Tam açılma fırsatı bulmuşken öğretmenin evli olduğunu eşinin taynini beklediğini öğrenir ve yıkılır. İkinci öyküde Niyazi adında terzi ustası ve ailesinden bahsediyor. Niyazi usta hiç bir şeyi yokken çabalayarak emek vererek bugünlere gelmiş kendi iş yeri kurup günden güne para kazanmıştır. Yanında Ümmet Çavuş adında yardıma ihtiyacı olan saf türden adama bakıp onu koruyup kollar. Derken oğlu Şahin'i sürekli kendi baskısıyla bunaltıp istediği okulu okutur, işi yaptırır ve son olarak evleneceği kıza karar verir. Şahin buna çok kızsa da her dediğini kabul eder. Evlenir ve eşi hamileyken bir gün bunalıp askerlik arkadaşının yanına kaçar. Niyazi usta peşinden gidip bulur. Ailesine, yuvasına dönmesi için öğütlerde bulunur. gerçek sevgisini o zaman hissettirir oğluna.
Güzel bir kitap akıcı hikayeler. Herkese iyi okumalar...




Mustafa Çiftçi - Bozkırda Altmışaltı

Gönül Dağı dizisine konu olmuş hikayelerin yer aldığı kitap diye duymuş olduğum için satın almıştım kitabı. Ancak birebir aynı hikayeleri bulamadım. Ancak bu kitaptaki anlatıların özü, Gönül Dağı dizisine aksetmiş. Birebir olmasa da aynı ruhtan oluşmuş hikayeler.

Öykü okuyucusu değilimdir pek, romanları daha çok severim. Bu kitaptaki öykülerin hepsini sevdim ve yazarın diğer kitaplarını zamanla okumak niyetindeyim.

Bir de edebiyat deyince aklımıza İstanbul geliyor. Halbuki taşrada da güzel hikayeler, anlatı yazarları mevcut. Yozgat ve çevresi için Mustafa Çiftçi benim için öyle bir yazar. Benzer olarak Gönen çevresi için de Salim Nizam okuyorum. Manisa çevresi için Yeşim Erdem gibi.

Kitapta 7 öykü var, hepsi birbirinden güzel. Öyküleri özetleyip tatkaçıran vermek istemiyorum. Öykü okumak isteyen herkese tavsiye ederim. Yazarın okuyucusu bol olsun.

Bu arada kitabın ismi garip gelmişti hep. Altmışaltı 66 kavramı karakollarda eskiden savcılığa gitmeyen muhtelif evrakların konulduğu klasörün adıydı, burada da Allah'a havale edilmiş kula anlatılmış hikayeler bütünü olarak düşününce kitabın ismi hoşuma gitti. Halk hikayelerinin toplandığı cönkler gibi. Bir de 66 Yozgat il plakası. Yazar çok güzel isim bulmuş eserine.




🌿🌻🪴

Gönül Dağı, dizini izlemeye başladığım evrede görmüştüm Mustafa Çiftçi’nin ismini ve merak ederek aldığım , Bozkırda Altmışaltı ile başladı yolculuğumuz.

Dili ve üslubu o kadar sade ki okurken sizi yormuyor.
Bilakis içerisinde yer alan birbirinden farklı 7 hikaye ile sizi içerisine çekiyor.
Öyle güzel ki bizden içimizden hikayeleri kaleme alması, bütün samimiyeti ve sıcaklığı ile anlatması..
Hikayenin adından da anlaşılacağı gibi ve sevgili yazarında Yozgatlı olmasından müsebbip hikayelerin hepsi de Yozgat da geçiyor.
Hikayedeki duygular da o kadar samimi ki kimi hikayede şen kahkahalar atarken, başka bir hikaye de acı gelip boğazınızı düğümleyi veriyor ve göz yaşlarınız dolup dolup geliyor.
Genelde yarım kalan sevdalar,hüzün ve kıtlık anlatılmış..
Sessiz sedasız uzaktan hissettirilmeden, zarar vermeden seven adamları görüyoruz.
Çıkarsız dardayım dediğinde yardıma koşan, gerçekten samimi niyet ve dostluk nasıl olur onu görüyorsunuz, esnaflığın, komşuluğun komşuluk olduğu zamanları görüyorsunuz.
Gerçekten ama gerçekten sıcak, samimi ve bizden bir hikaye okumak istiyorsanız seve seve okuyabilirsiniz.

Ve Anadolu’yu böyle bir kalemden, bütün samimiyeti ve sıcaklığı ile okumak bana çok iyi geldi. O yüzden diğer öykü kitaplarını da hiç düşünmeden alıp okumayacağım.




Rastgele karşılaştım bu kitapla. Görüntüsü çekti beni. Sebepsizce bir okuma isteğiyle aldım elime, başladım okumaya. Kısa kısa yedi tane hikayelerden oluşuyor. Hikaye başlıkları dikkatinizi çekiyor önce: Handan Yeşili, Ensesi Sararmış Adamlar, Kara Kedi vs. İlk hikayeye başlar başlamaz bir doğallık kaplıyor her yanı ve bu tüm hikayeler boyunca sürüp gidiyor. Halkın içinden olan olaylar, davranışlar, konuşmalar çokça var. Mahallede, caddede gördüğünüz amcalardan tutun da mahallede o cam kenarında duran ablalarımıza kadar yüzünüzü gülümsetecek kareler bolca var. Vakti çabuk geçirdiğinden midir, biraz hafiflediğimi hissettiğimden midir, kendi içimizden insanları görmekten midir bilmem kitabı okurken ve okuduktan sonra kafam dağılmış ve biraz da buruk hissettim kendimi.
Elif, Tina, Tolga hikayesi...
Buruk ayrılışımın sebebi bu hikayeydi. Özetleyecek pek bir şeyim yok aslında. Hissettiklerimi özetlemek zor geliyor daha doğrusu. Tolga'ya olan kızgınlığımı ve üzüntümü, ailesine karşı hissettiğim derin nefreti, Tina'ya olan kararsız hislerimi, Tolga ile beraber hikayede hep Elif'in bir yerde çıkmasını bekleyişimi buraya ne kadar aktarsam da az. Bazı şeylerin imkansızlığını gördüm ama o imkansızlıkları da bazen bizim yarattığımızı, eğer bazı şeyleri zamanında yapmış olsaydık imkansızlıkları imkana çevirebileceğimizi belki en açık şekilde burda anladım. Sanırım o yüzden bu kitapta bu hikaye beni daha çok etkiledi. Bu hikaye yazarı da etkilemiş olacak ki arka kapağında şöyle bir cümle geçmiş "Bozkırda Altmışaltı, gülerek memlekete bakıyor... Allah için, Elif'de kolay unutulmuyor işte..."




Ah Mercimeğim kitabından sonra Mustafa Çiftçinin zihnimde bıraktığı bozkırın sarı rüzgarlarının tadını bir türlü unutamadım. Zaten unutmak da istemiyordum, o rüzgarların beni alıp yine o sapsarı bozkıra götürmesi için rotamı yine bu harika yazarımıza çevirdim.

Bozkırda Altmışaltı da yazarımız yine okuru sıcak ve samimi insan sohbetlerine götürüyor. Kitabın adı anladığım kadarıyla hikayelerin bazılarının Yozgat da geçmesinden dolayı şehrin plaka numarasını almış.

Kitap yedi öyküden oluşmakta. Öyküler Anadolu ve Anadolu insanını anlatıyor demek istesem de, bazı hikayeler Bozkırın tadını almış ve onu unutamamış yada unuttuğunu düşünen insanlardan bahsediyor.

Elif, Tina,Tolga adlı öykü Anadolu'dan başlayıp Londra'ya kadar uzanan bir özlemin burukluğunu anlatıyor. Ana karakterin Londra'dan duyduğu bozkır insanı özlemi bu bahsettiğim ikinci öykü grubunu temsil eden en iyi öyküydü.

Anadolu insanını anlatan en iyi öyküyse bana göre Ensesi Sararmış Adamlardı. Anadolu'nun o güçlü, her çaresizliğin altından kalkacak kuvveti ruhunda barındıran, samimi ve şefkat dolu kimliğini muazzam bir şekilde yansıtmış.

Ah Mercimeğim de kitaba adını veren Ah Mercimeğim benim çok sevdiğim bir hikayeydi. Bozkırda Altmışaltı da ise Handan Yeşili favori öyküm oldu...

Bozkırın bir sarısı var, upuzun hiç sonu gelmeyen yollarını boyayan, sarının hiç unutamayacağınız bir tonu. Bu yollara bir Handan düştü, gözleri hiç görmediğim bir yeşildi, bu yeşili hiçbir tona veremiyorum ve ona Handan Yeşili diyorum...



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: