Boş Dolaplar Kitap Bilgileri
Yazar: Annie Ernaux
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 46 dk.
Sayfa Sayısı: 168
Basım Tarihi: Eylül 2022
İlk Yayın Tarihi: 1974
Yayınevi: Can Yayınları
ISBN: 9789750758386
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Boş Dolaplar Kitap Tanıtımı
Küçük bir kafe-bakkal işleten anne babanın etrafında şekillenen mutlu bir çocukluk, okul hayatı, yeni bir sosyal çevre, yabancılaşma, sınıf atlama arzusu, onaylanma ihtiyacı, öfke patlamaları, utanç, kürtaj...
Seneler’e uzanan oto-sosyobiyografi yazınının da habercisi olan Boş Dolaplar, iki ayrı dünya –eğitimsiz işçi sınıfı ve eğitimli burjuva sınıfı– arasında sıkışıp kalmış, okul yaşamındaki başarılarıyla ailesinin temsil ettiği her şeye karşı kendini yeniden inşa etmeye çalışan genç bir kızın, Denise Lesur’ün hikâyesi. Ernaux, ne olmak istediğinden ziyade ne olduğuyla cebelleşmek zorunda kalan, toplumsal yükseliş sancıları çeken otobiyografik karakteri Denise’in yaşamını anlatırken her zamanki gibi sakınmasız ve cesur.
“Ernaux’nun kitapları birer itiraf değil, bir tür kişisel epistemolojidir... Onları okumak, o anlaşılmaz, acı verici, zaruri ‘oluş’ sürecini anlama girişimidir.”
The New Yorker
“Boş Dolaplar, 1950’li yıllarda Fransa’daki sınıf sisteminden ve bir kadının sınıf atlamak, geçmişini unutmak için verdiği mücadeleden daha fazlasıdır. Bu roman, kültürel anlamda haklarından mahrum bırakılmışların kendi sesleriyle konuşmasına, gerek konusu itibarıyla gerek edebî biçimiyle, unutulmaz bir katkı sunuyor.”
The Bloomsbury Review
Boş Dolaplar Kitaptan Alıntılar
1. "Hikayemi kendime anlatıyorum. Henüz anlayabilmiş değilim."
2. "Hikayemi kendime anlatıyorum. Henüz anlayabilmiş değilim."
3. ""Farklı olmayacaksın. Hepsinin hakkından gelmenin yolu bu.""
4. "Çocukken, insan her şeyin değişmez bir şekilde belirlenmiş olduğuna inanıyor."
5. "Ve insanı sıkıntıdan patlatan mevzular. Hep aynı hikâye, aile, arkadaşlar, seyahatlar, benimse anlatacak hiçbir şeyim yok. Asla kurtulamıyorum başkalarının hikâyelerinden..."
6. "Bombok haldeyim."
7. ""Her şey gücüme gidiyordu."
Peşimi bırakmayan yargılayıcı, kıyaslayıcı sözler.
."
8. "Her şey iç içe geçiyor,
suskun kuşların istilasına uğramış bi ağacım.
`"
9. "Kültür, her şeyi unuttuğunuzda geriye kalan şeydir."
10. "Hayattaki tek hüzünlü şey buydu, annemle babam, ben, biz hep kalıyoruz, onlarsa ortadan kayboluyor, yerlerine hemen başkaları geliyor, birbirlerinin yerini alıyorlar."
11. "Kibir, kendini farklı sanmak.
`"
12. ".. başkaları nasıl davranıyorsa öyle davranmaya çalıştım hep. Fakat şimdi önümde bir örnek yok, sıfır, korkunç olan da bu."
13. ""Sahte hazineler sakladım boş dolaplarda Beyhude gemi taşıyor çocukluğumu içimdeki sıkıntıya
Oyunlarımı yorgunluğa."
Paul Éluard"
14. "Hikayemi kendime anlatıyorum. Henüz anlayabilmiş değilim.
`"
15. "Hiçbir tarzı, zevki olmayan diğer eşyaların arasında çalışma sandalyesi ve kitaplık iğreti duruyor, sırıtıyordu, oysa kitaplar her şeyi silip atıyordu."
Boş Dolaplar Kitap İncelemeleri
#OkudumBitti
#BoşDolaplar
#AnnieErnaux
#CanYayınları
Nobel Ödüllü yazarın Yalın Tutku kitabını okumuş ve pek hoşlanmamıştım. Boş Dolaplar'ı sevdim.(Bu ilk kitabı yazarın.) Yormayan, sıkmayan akıcı bir kitap.
Üniversite öğrencisi Denise'nin kürtajıyla başlıyor roman. Arka sokaklarda emniyetsiz biri, elleri ile içindeki çocuğu çekip alıyor. Bu aşamaya nasıl geldi Denise, anne babasının tutu mu, büyüdüğü çevre mi? Onlara söylese onunla eskisi gibi gurur duymazlar mıydı ya da başkalarına söyledikleri gibi kendi öz kızlarına da "sürtük" mü derlerdi? Ailesine söyleyemeyip kendi başının çaresine bakmak zorunda kalan Denise, çocukluğundan o masaya kadar olan yaşamını anlatır.
Esnaf çocuğudur, anne baba cafe&bakkal işletirler. Çok kazanmazlar ama karınları doyar, kızlarını okutmak için de hiçbir şeyden kaçınmazlar. Dertleri Denise'nin onlar gibi olmamasıdır. Doğru düzgün evleri bile yoktur. Dükkanın üstünde yaşarlar, öyle ki tuvalet ihtiyaçlarını bile kovalarda giderirler.
Biricik kızlarına iyi bir yaşam sağlamak isteyen ailenin hikayesini okuyun derim.
Denise 'nin anne babasını beğenmemesi, onları görgüsüz olarak görmesi, utanması, hemen her ergenin başına gelmiştir on üçlü yaşlarda. Kitap içine çekiyor insanı. Ben çok sevdim, okumanızı tavsiye ederim.
Kitapla kalın sevgili dostlar
Annie Ernaux, (1940-...) uzun yıllar edebiyat öğretmenliği yapmış edebiyat profesörüdür. Toplumsal sınıf, evlilik, kadın özgürlüğü, eğitim, kendini gerçekleştirme, cinsellik, hastalık, yaşlılık gibi konuları kendi deneyimleri üzerinden eserlerine aktarmıştır. Yazma biçimi ve ele aldığı konulardan ötürü birçok ödüle layık görülmüştür. 2022 Nobel Edebiyat Ödülünün sahibidir.
İlk romanı 'Boş Dolaplar' otobiyografik özellikler gösterir ve 1974 yılında yayımlanmıştır.
Ernaux Fransız edebiyatının en özgün kalemlerinden biri olarak görülmektedir.
Boş Dolaplar, dağınık, benim alıştığımın dışında bir anlatıma sahip. Ama metnin sonunda çokça gerçek duygular, tutarlı bir bütün olarak zihnimde yer etti. Sarsıcı doğrusu. Tabi ki yabancı olduğumuz konular değil. Kitapta küçük bir kız çocuğunun gençlik yıllarına kadar olan değişimi, iç dünyası, kendisini kabul ettirme çabası, ailesini sorgulaması, hayalleri, zor deneyimleri var. Sarsıcı olan belki bu kadar tanıdık imgelerin böyle çekincesiz kullanılması. O dağınık gibi görünen anlatımın sizi içine çekmesi ve akıcılığı. Lezzetli denir ya öyle bir anlatım. Ama o kadar kaygısız. Diğer kitaplarını da mutlaka okuyacağım.
Çevirmen: Siren İdemen
Kapak: Ayşe Merdit
#okumalarım #edebiyat #boşdolaplar #annieernaux #nobeledebiyatödülü #roman
Yazarın okuduğum ilk kitabı aynı zamanda yazarın ilk kitabı. Belkide ondan dolayı çok çiğ geldi. Bu tarz kitapların bir yaşı var sanırım.Ergenlik bir kitap olsa bu olurdu herhalde. Büyüyünce insan ailesini her şekilde sevmeyi öğreniyor. İnsan büyürken herkesin ailesini kendisinden üstün sanıyor ama büyüdüğünde seni düşünen ve koşulsuz sevenlerin sadece ailen olduğunu anlıyorsun. Bi kaç satırda kendimden bir şeyler buldum. Bunun için bile okumaya değdi. Yazarı kitapta üniversite öğrencisi olarak bıraktık. Bilginin bir insanda kibire dönüşmesi en tiksindiğim şeylerden biri ve tam o yıllarda kaldığımız için merak ediyorum. Acaba bilgeliğe dönüşüp pişti mi, yoksa bilginin altında ezilip, onunla aynı şartlarda büyümeyen onun için çırpınan anne-babasından utanmaya devam edip ordan oraya savruldu mu? Açıkçası şu bocalamayı anlayabilirim. Evdeki hayatla dışarda olan sosyal dünyanın arasında uçurum olduğunu görünce neden bende daha farklı bir aileye doğmadım diye herkes sorgular. Hiç unutmuyorum ilk bölüm dersinde hoca bilgisayar ile ilgili şeyleri anlattıktan sonra eve gidince annenize anlatın demişti bende dinlemez diye düşündüm ve anlattım bir baktım dinliyor ve şaşırıyor sonra coştum tabi atlası çıkardım dünya haritasını gösterdim ‘dünyanın çoğu sularla kaplı desene’ dedi neredeyse her yanımızın sularla kaplı olduğunu benim sayemde fark etti evet benim annemin bilmediği çok şey vardı ama kendi okula gitmese bile beni gönderdi benimle aynı şartlarda büyüse her şey onun için bambaşka olurdu. Her neyse işte ergenken çok acımasız davranıyoruz ama büyüyünce anlıyoruz.
Annie Ernaux'un ilk romanı olan Boş Dolaplar, 1974 yılında yayımlanmış
Roman başkahraman Denis Lesur'ün tüyler ürperten kürtaj sahnesiyle başlıyor.
" Yirmi yılın sonunda gele gele buraya gelmek.Kimsenin kabahati değil.Bir tek benim, baştan sona benim suçum.Kim miyim ben? Önce bakkal Lesur'ün kızı, sonra her daim sınıf birincisi.Ve pazar günleri beyaz soket çorap giyen bön kız, burslu öğrenci.Sonraysa...kaçak kürtajcı tarafından içine edildiği için sonrası olmayabilir." syf 15
Bu cümleler Denise Lesur'ü bize tanıtan cümleler.
Denis Lesur, tıpkı Annie Ernaux gibi, hem ev olarak yaşanan, hem de kafe-bakkal olarak işletilen bir yerde anne ve babasıyla yaşar.Boş Dolaplar da yazarın diğer romanları gibi otobiyografik özellikler taşıyan bir roman.
Denis'in anne ve babası işçi sınıfındandır.İşlettikleri kafe-bakkal da işçi sınıfına hizmet eder.
Anne ve babası Denis'i en iyi eğitimi alabilmesi için özel okula yollar.Denis geldiği sınıf ile ortasına düştüğü burjuva sınıfı arasında sıkışır kalır.Sıkışmışlığının öfkesini ailesine yöneltir.Yaşadığı yeri, sürekli nefret ve tiksinti ile anar.Okulda ise akademik başarısıyla öne çıkmaya çalışır.
Üniversite dönemine gelindiğinde, cinsel deneyim arayışındaki Denis'i kürtaj masasında buluruz.
Küçük bir kızın genç bir kadın olma yolunda hikâyesini okurken, sınıf farklılığının yarattığı çatışmaların, kendi özünü inkâra, içsel hesaplaşmalara götürdüğünü görüyoruz.
Çok severek okuduğum bir Annie Ernaux kitabı oldu, Boş Dolaplar.
son zamanlarda okuduğum en iyi kitap. benim için fazlasıyla çarpıcıydı. karakterle kendimi çok fazla özdeşleştirdim ki bu da bende sağlam bir etki bıraktı. kitabı kapatıp kendimi sorguladığım, yargıladığım anlar oldu. etkileyici bir anlatım, duyguları hissettirmekte oldukça isabetli. karakter arada kalmış genç bir kadın.
iki farklı dünyada sıkışmış. utanç duyduğu ve olmak istediği arasında çırpınıyor. köylü, görgüsüz bir aile, içine girmeye çalıştığı küçük burjuva hayatı. burada benim fikrime göre karakterin temel problemi "ayıp" kavramı. iki tarafta da ayıp kavramının yorumlanışı farklı. ailesinin ve çevresinin kaba saba hareketleri, sarhoşlarla dolu dükkanı öğretmenleri tarafından ayıplanırken, kibar ve varlıklı özel okul arkadaşları tarafından aşağılanırken, bu arkadaşları tarafından onu kabul edilebilir kılan şeylere ailesi ayıp yasak günah diyerek izin vermiyor. peki o nereye ait? ikisine de değil.
ne aslını yadsıyabiliyor ne de ona ait hissediyor. ailesi ve kasabası, o pis dükkan ayrılmaz bir parçası. olmak istediği kişinin önünde koca bir engel.
eğitimi ve kültürü bir silah olarak kullanıyor. diğerlerine karşı üstünlük sağlama aracı. bir taşra kasabasında kendini ve hayatını hayal gücü ve kitaplar sayesinde inşa ediyor. oysa yaşadığı evin zihnindekiyle örtüşmemesi onu çileden çıkarıyor. kitaplara sarıldıkça bu katlanılmaz hale geliyor. ait olamamak, ahlak kavramı, ailesine duyduğu öfke ve tiksinti, suçluluk duygusu. bir yüzleşmeye, iç hesaplaşmaya tanık oluyoruz. şahane bir eser.