Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Biz İnsanlar - Peyami Safa | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Biz İnsanlar Kitap Bilgileri


Yazar: Peyami Safa
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 20 dk.
Sayfa Sayısı: 400
Basım Tarihi: 2023
İlk Yayın Tarihi: 1959
Yayınevi: Ötüken Neşriyat
ISBN: 9789754370256
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Biz İnsanlar Kitap Tanıtımı


Boğaziçi'ndeki okullardan birinde yatılı okumakta olan Tahsin, kendisine eşek Türk diyen Cemil'e taş atar ve onu yaralar. Okulun öğretmenlerinden Orhan ilk müdahaleden sonra yaralanan çocuğu evlerine götürür. İdealizmle materyalizm arasında bocalayan, milliyetçi bir öğretmen olan Orhan, Mütareke sonrası İstanbul'unun zengin ve yozlaşmış kesimiyle bu olaydan sonra ilişki kurar ve o evdeki Batılı tarzda eğitim almış, kozmopolit düşüncelere sahip Vedia'ya âşık olur. Peyami Safa, yazarlığının zirvesinde olduğu dönemde kaleme aldığı Biz İnsanlar romanında can alıcı bir soru sorar: “Türkiye'nin yaşayacağına inanmayan bir Türk'ün kaç türlü ahlakı olabilir?” Mütareke döneminde aydınların gündemini işgal eden materyalizm, sosyalizm, mandacı­lık, milliyetçilik gibi fikirleri karakterleri üzerinden tartışarak ideal buhranı yaşayan insanların dengelerini yitireceğine işaret eden Peyami Safa, insanın maddî bir varlıktan çok manevî bir varlık olduğunu, insanda ruhun maddeden önce geldiğini gösterir.




Biz İnsanlar Kitaptan Alıntılar


1. "“Hassasiyet bir hastalıktır.”"




2. "“… bir kabahat gizlenirse büyür, söylenirse küçülür.”"




3. "“İnsan insana sebepsiz bir şey yapmaz, mutlaka bir sebep vardır.”"




4. "“İçim sıkılıyor.”"




5. "“Sevmedi. Öyle göründü…”"




6. "...sen benim için en ziyade bu halinle güzelsin."




7. "“… ne zaman uçacağını bilmeyen bir kuşa benziyorum; aklım ve mantığım, topal bir kâhya gibi gayri iradi hareketlerimin peşinden koşuyor…”"




8. "“Kendimde bir türlü yenemediğim azılı hisler var.”"




9. "“Beni işsiz bırakan bir dünya içinde bulunmasaydım, kimseye minnet duymayacaktım.”"




10. "“Ben kederli anlarımda yürümeyi çok severim. Büyük bir tesellidir.”"




11. "“... bütün isyanlarım, kendimi kendime karşı ispat içindi.”"




12. "“Senin bu “niçin” sualin yüz sene evvel sorulmuştu.”"




13. "Bende ümit filan kalmadı."




14. ""Bende ümit filân kalmadı.""




15. "Sevildiğimizi bilmek sevmeğe mani olmaz. Fakat bizi sevmesini istediğimiz adam tarafından. Değil mi?"





Biz İnsanlar Kitap İncelemeleri


Peyami Safa'nın hangi kitabını elime aldıysam bir hastanenin acil servisinden beni içeri alıp hayali bir rehber olarak olayların ortasına bırakır.
Karakterlerin iç yapısını tıbbi terimler kullanarak fevkalade bir incelikle resmeder. Daha önce böyle bir tekniği kullanan yazarla karşılaşmadım açıkçası.
Kitabın en hoşuma giden bölümü; Süleyman, Necati ve Orhan'ın ideolojik tartışmaları oldu. Uzun süredir TV' lerde birbirine aynı anda böğüren dört beş konuşmacıdan sonra böyle seviyeli bir şekilde tartışan insanları kitap ta bile görmek benim çok hoşuma gitti.
İstanbul işgali altındaki halk ve devlet kurumlarının iç yapısını çok güzel resmetmekle beraber bir "ilk sebep"in ( Kelebek Etkisi de denilebilir ) doğurduğu sonuçları aşama aşama harika bir şekilde sıraya diziyor.

Orhan karakteri son dönem günümüz insanının bilhassa gençlerin içine düştüğü buhranı ustaca ortaya koyuyor. Babasının katı ve tutucu görüşüne karşı tam zıddı bir ideolojiye saplanması ve daha sonra inandığı görüşün anlamsızlığını güzel bir serüvenle akıcı bir şekilde anlatıyor yazarımız.

Hele Necati hele Necati... Orhan'ın dostu ve akıl hocası.
Her insanın hayatında olması gereken makul, ileri görüşlü, müsamahlı, herkesi olduğu gibi kabul eden mükemmel bir kişilik. Bu romanı sadece Necati'yi tanımak için bile olsa okurdum.
Spoiler vermeden anlatmaya çalıştım.
Tavsiye ederim çok güzel bir roman...




Biz insanlar romanında olay örgüsünü başlatan hareket Orhan'ın öğretmen olarak Boğaziçi'nde çalıştığı yatılı okulda öğrencisi Tahsin'in başka bir öğrencisi Cemil' e bir taş atarak onun yanağını yaralamasıdır. Romanda anlatıcı tarafından "taş hadisesi" olarak adlandırılan bu olay roman boyunca yaşanan diğer tüm olayların çıkış noktasıdır. Orhan hem Tahsin hem Cemil'in öğretmen olarak bu olaydan kendisine sorumlu hisseder. Orhan'ın Cemil'i götürmek için gittiği yalıda Vedia' yı tanıması, yaşanan olay yüzünden Tahsin'in okuldan atılmasını önlemek için okuldan ayrılmaya karar vermesi, donarak ölmekten kıl payı kurtulduğu gece Necati ile dostluklarının pekişmesi ve bu olaylar gerçekleşirken Orhan'ın yaşıdığı olaylar neticesinde kendi düşüncelerini sorgulamasıyla zaman içinde idealizme doğru fikri açıdan olgunlaşması hep "taş hadisesi" ne bağlamıştır.

Romanın olay örgüsünde bir taşın bu şekilde beklenmedik büyük etkilere yol açması "kelebek etkisi" olarak da bilinen Kaos Teoresine anımsatmaktadır. Dolayısıyla bir sistem içindeki küçük bir değişimin bir süre sonra büyük değişikliğe sebep olabileceğini Peyami Safa roman boyunca bize aktarıyor.

Biz İnsanlar romanına bu şekilde mikro eleştiriyle bakmak yazarın bu romanını kurarken detaylara ne kadar dikkat ettiğini ve önem verdiğini göstermektedir.

Keyifli okumalar.




#Bizİnsanlar
#PeyamiSafa (Server Bedi)
#okudumbitti

Türk Edebiyatının seçkin yazarlarını tanımlamak (akım geleneklerini hücrelerinize kadar hissetmek için) mutlaka kapısını çalacağınız yazarlardandır. Peyami Safa' nın Türkçülüğü körü körüne savunmak yerine ecnebîlerin de insan olduğunu kabullenen hümanist kimliğinin ön plana çıktığı olgunluk dönemi eserlerindendir. 1937 'de kaleme alınsa da ilk basımı 1959 yılında gerçekleşmiştir. Bu açıdan yazarın son eseri olarak kabul edilir.

Orhan, Kurtuluş Savaşı döneminde bir yatılı okulda öğretmenlik yapar.

Öğrencisi olan vatansever Tahsin, çıkarları için işgal devletler ile iş birliği yapmış aileden olan Cemil’i döver.

Orhan Cemil’i tedavi ettirerek, onu evine bıraktığı sırada Cemil’in ablası Vedia’yı görür ve ona âşık olur.

Daha sonra öğretmenlikten istifa eden Orhan’ı yoksul bir yaşam beklemektedir.

Zor zamanlar geçiren Orhan, en iyi arkadaşı Necati’nin yanına gider ve Necati ona bir çevirmenlik işi bulur.

Orhan biraz para kazandıktan sonra aklına Vedia gelir ve Vedia’nın hastanede yatmakta olduğunu öğrenir.

Hastaneye Vedia’yı ziyarete gidince onun şuursuzca yattığını görür ve günlerce hastanede kalır.

Yorgun düşen Orhan, bir anda dengesini kaybedip düşer ve ölür.

Orhan Vedia’nın aşkı uğruna ölmüştür ancak Vedia yaşamaktadır.




Peyami Safa ve eserleri üzerine ne yazsam eksik kalmış gibi hissediyorum. Onun eserlerindeki çok yönlülük, önemli bir nokta olsa gerek. Safa, siyasi görüşünü kitaplarında gizlemiyor, kenara köşeye sıkıştırmıyor; tam tersine net bir şekilde ortaya koyuyor ve tarafını da belli ediyor bir nevi.
Kitabı okurken konu çok iyi olsa da anlamakta güçlük çektim çoğu yerde, eski kelimelerin kullanılması beni zorladı. Buna rağmen okurlara çok şey katacak bir kitap olduğu kesin...
Orhan, özel bir okulda öğretmenlik yaparken Tahsin ve Cemil isimli öğrencilerin atışması ile kitap başlıyor diyebiliriz. Cemil'in Tahsin'e "eşek Türk" demesi ve Tahsin'in sinirlenip Cemil'e taş atmasıyla ortalık karışıyor ve büyük bir soru ortaya çıkıyor; inandığınız doğru için harekete geçer miydiniz yoksa boyun mu eğerdiniz? İşte Orhan ne kadar zor durumda kalsa da inandığı şey uğruna harekete geçiyor, yakın arkadaşı Necati de ona bu yolda yardımcı oluyor tabii. Cemil'in ailesinin evinde asılı olan Fransız bayrağı, halkı rahatsız etse de elden bir şey gelmiyor. O evde yaşayan Vedia mevzusu da apayrı tabii... Kitabın daha ilk sayfalarında görüyoruz ki Orhan Vedia için birçok şeyi feda etmeye hazır fakat Vedia'nın bunu ne kadar hakettiği tartışılır... Milliyetçilik ve materyalizm gibi konuların yanısıra aşka da değinen güzel bir kitap...




Öncellikle kitap Peyami Safa’nın ustalaştığı bir dönemde yazılmış dolayısıyla üslup ve kurgu gelişmişti. Mütareke dönemi İstanbul’unda geçen roman ilk bakışta sadece milliyetçilik sorgulaması gibi gözükse de sonlara doğru roman dallanıyor ve en derin duyguların ölüm,sevgi, değer tahliline geçiyor. Kurgu “Bir Türk gencinin kaç türlü ahlakı olabilir?” sorusuyla şekilleniyor. İslamlaşmayı yanlış anlayan bir ailede büyüyen Orhan kaçış olarak materyalizmi görüyor ancak içinde Vedia’ya karşı doğan aşk ile insanı var edenin ruh olduğu düşüncesine varıyor. Maddenin sıkıcılığından maneviyata yöneliyor. Aynı zaman da milliyetçilik olgusunun hangi yönden doğduğunu bulmaya çalışıyor. Özellikle Süleyman(komünist), Orhan(materyalist) ve Necati (maneviyat) arasında geçen diyaloglar düşündürücüydü ayrıca karakterlerin fikir yolculuğu da açık bir şekilde işlenmişti.
Doğu Batı sentezini bir kenara bıraktığımızda kitapta detaylıca işlenen ikinci konu Vedia Orhan aşkıydı. Vedia’nın şahsına özgü tabiatı ve Orhan’a davranışları, sevgi ve aşk üzerine düşünceleri çok doyurucuydu ancak uzun düşünceler sonucunda geç kalması kitabın ayrı bir kısmında işlenen ölüm gerçeğini de unutturmuyor.
Sonuç olarak eski kelimelerin ve üslubun yoğun olması okumanızı engellemiyorsa bu kitabı kesinlikle okumalısınız. Kitap birden fazla olaydan oluştuğu için fikirlerin birine katılmazsanız dahi diğerini beğenirsiniz.




Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: