Bir Şeftali Bin Şeftali Kitap Bilgileri
Yazar: Samed Behrengi
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 22 dk.
Sayfa Sayısı: 48
Basım Tarihi: Mayıs 2016
İlk Yayın Tarihi: Şubat 2019
Yayınevi: Yakamoz Yayınları
Orijinal Dil: Azerice
ISBN: 9786053848899
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Bir Şeftali Bin Şeftali Kitap Tanıtımı
Susuz, verimsiz ve kurak toprakları olan bir köyün ağasına ait tek verimli meyve bahçesinde, Ali ve Polat adlı iki arkadaşın bir şeftali çekirdeğine can verme hikayesi…
Şimdi iyi dinleyin! Küçük şeftali ağacı size hikayesini anlatacak, kulağınız onda olsun. Hiç ses çıkarmayın!
Aradan ne kadar zaman, kaç yıl geçti, bilmiyorum. Bahçıvan benim şeftalilerimden hiç yiyemedi ve asla da tadına bakamayacak. Bir tane şeftali için bana yalvarabilir, beni korkutabilir, ne bileyim, hatta testeresiyle beni kesebilir bile. Ama ona hiç şeftali vermeyeceğim! Ona asla boyun eğmeyeceğim!
Hem büyüklerin hem de küçüklerin başucu kitaplarından biri olacak bir Samed Behrengi klasiği!
Bir Şeftali Bin Şeftali Kitaptan Alıntılar
1. "O günden beri ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Bahçıvan bir türlü benden meyve alamadı. Bundan sonra da alamayacak. Ben ona itaat etmiyorum. Șimdi aklı sıra beni korkutmaya, testereyle kesmeye, yıldırmaya çalışıyor."
2. "Hepimiz aynı ağacın çocuklarıydık..."
3. "Hapimiz aynı ağacın çocuklarıydık elbette."
4. "Bir an tüm yapraklarımı döküp sonsuza kadar kuru bir ağaç olarak kalmayı düşündüm."
5. ""Bir dakika sonra bir zamanlar ben olan şeftaliden geriye hiçbir şey kalmayacaktı, ama çekirdeğim ne zaman ve nasıl büyümeye başlayacağının planlarını yapıyordu.
Aynı anda hem ölecektim hem yaşamaya başlayacaktım.""
6. "Kuşkusuz tüm canlıların annesiydi toprak..."
7. "aynı anda hem ölecektim hem de yaşamaya başlayacaktım"
8. "Her şey saniye saniye değişiyordu.Bu değişimler üst üste gelince ve belirli bir aşamaya varınca artık bunun o eski şey olmadığını, bambaşka birşey olduğunu hissederiz."
9. ""Tamamlanmış bir çekirdekle tamamlanmamış bir ağaç arasında ne fark olduğunu düşündüğümde, tamamlanmış çekirdeğin bir sona ulaştığını, şayet değişmezse çürüyeceğini, oysa tamamlanmamış bir ağacın harika bir geleceği olduğunu anladım.""
10. "Her şey ufak ufak değişime uğrar, sonra bu küçük değişiklikler, üst üste toplandığında artık o eski durum yok olur ve yerini yeni bir oluşuma bırakır."
11. "Her şey değişir, hiçbir şey eskisi gibi kalamaz."
12. "Aynı anda ölüyor, yok oluyor, ama kendimden yine var oluyordum."
13. "Güz gecelerinin soğuk ürpertisini taşıyorduk."
14. "Bana yalvarabilir, beni korkutabilir ya da beni testeresiyle kesebilir, ama ona boyun eğmeyeceğim."
15. "Canımı da acıtıyordu ya ona hiç kızmıyordum, anaydım çünkü..."
Bir Şeftali Bin Şeftali Kitap İncelemeleri
Bir Şeftali Bin Şeftali
Çocuk kitaplarında kimi zaman hayvanlar kimi zaman bitkiler konuşturulur. Bu hikaye de ise olaylar bir şeftali ağacının dilinden anlatılmaktadır.
Şeftali ağacı başlar, başından geçenleri anlatmaya..
"Dalından koparılan büyük, parlak bir şeftaliyken, beni bir gün yoksul iki çocuk, bulur. Beni dere kenarına götürüp orada yerler sonra da çekirdeğimi özenle zengin ağanın bahçesine gömüp beni büyütmek için binbir emek verirler."
İşte her şey tam da bu noktada başlar. Beni büyüten iki yoksul çocuk Sahibali ve Pulad, benim toprağımın havalanması için bir gün yılan avına çıkarlar. Maalesef işler orada ters gider. Sahibalı'yı yılan sokar ve Sahibalı ölür. Bunun üzerine Pulad arkadaşının ölümüyle onca emek verdikleri şeftali ağacına veda edip şehre çalışmaya gider.
Bizim Şeftali ağacı ise olaylar karşısında üzgündür. O artık para hırsıyla dolu bir ağaya hizmet eden bir bahçıvanın eline düşmüştür.
Şeftali ağacı, Sahibali ve Pulad'ın binbir emekle büyüttüğü meyvelerinden, Bahçivan'ın yararlanmasını hiçbir zaman istemez. O yüzden o her zaman çiçeklerini meyve vermeden döker.
Bahçivan her ne yapsa da bir türlü, şeftali ağacından, meyve almaz. Çünkü bizim şeftali ağacı, haksızlığa asla boyun eğmeyecek ve kendini büyüten yoksul çocuklara karşı hep vefalı olacaktır.
Keyifli okumalar dilerim. ๑ ◕‿◕ ๑
Samed Behrengi ile orta okuldayken tanışmıştım. O zaman olup geçenleri tarafsız anlamayacak kadar küçüktüm. Yine " Kara Balık"ı okurken sıradan bir çocuk kitabı olamayacağını anlamıştım. Yoksa neden çocuk kitapları yazan, 28 yaşındaki birini Araz çayında boğsunlar ki?
"Bir Şeftali Bin Şeftali" kitabı, çocuk kitabı adlandırıp sonra da geçip gideceğimiz türden bir kitap değildir. "Kara Balık" gibi devrim yaratmasa da yazar, derin fikirlerini ağacın dilinden anlatmayı bile başarmış..
Konusu;
bir şeftali ağacının daha çekirdekten itibaren uğaraşarak büyümesini anlatır. Onun da bir davası vardır. Yetişmesi için onu toprağa eken iki küçük çocuk için büyüyecek, meyve verecektir. Bunun için sımsıkı sarılır toprağa. Ne rüzgara boyun eğer, ne kara, tipiye. Yanı başında biten aylak otlarına bile aldırmaz. Ha bire büyür, büyür... Sonunda ilk meyvesini verir. Tam sevinçle sunacakken elindekini sevdiklerine, bir felaket olur. Peki ne?
Bundan sonra hayatı değişir. Meyve vermek istemez. Kendini ve insanları meyvelerinden mahrum eder. O da bir nevi tavrımı koyar sevmediklerine.
Bir şeftaliyken bin şeftali vermeyi hedefleyen ağaç, sadece bir meyve ile sınırlar kendini.
Yazar, şeftali ağacının dilinden, haksızlığa karşı kimsenin susturulamayacağını, iyilerin kolunun kanadının koparılsa bile bir yerde kök atacağını,
küllerinden yeniden doğa bileceğini, aynı anda zalime boyun eğmektense ölümü göze almanın mübah olacağı- fikirlerini bir çekirdekle yeşertmiş...
Çocuklarınıza okumak için ideal kitap.. Kendinizi de unutmayın..
Keyifli okumalar...
"Kök salıp büyümek, dik durabilmek istiyordum.." S. 49
Ah bir sesler duyar gibiyim çocuk kitabına inceleme mi diye :D Ama bence bu iç ses kitabı okumayanlara aittir. Çünkü kitabı okuyanlar bunun sadece ince bir çocuk kitabı olmayıp, her yaştan insanın okuyabileceği hatta çoğu kalın kitaplara kıyasen daha keskin mesajlar verdiğini bilirler..
Bu hikaye iki çocukla dostluk kuran bir şeftalinin öyküsü; sınıf farklılıkları, toprak reformu, emek, sevgi, arkadaşlık, adalet gibi kavramlar ile ince ince işlenmiştir.
Zaten basit bir çocuk kitabı olmadığını yazarını tanıyınca daha doğrusu ölüm şeklini öğrenince az çok anlamış oluyoruz.
Yoksa 28 yaşında çocuk kitapları yazan birini, Araz çayında neden boğsunlar ki?
Yazar ülkesindeki şah yönetimine karşı hikaye ve masal yazarak başkaldırmış ve eleştirmiştir. Bu masalı yazıp bitirdiği sene
Aras ırmağı kıyısında ölüsü bulunmuş.
Yöneticiler, onun boğularak öldüğünü açıksalar da kimse inandıramamışlar. Bugün Azerbaycan köylüleri onun için «Zavallı Behrengi, bir karış suda boğuldu gitti,» derler..
Kitabı hangi yayınevinden okuyacağımızın kararını verirken bir takım aksaklıklardan dolayı esprisine inceleme yazmalıyım diye bolca gülüşmüştük. :) Ama okuyunca mutlaka arşivime kayıtlı olması için ve anılarımı ölümsüzleştirmek adına yazmalıyım dedim..
"Bana yalvarabilir, beni korkutabilir ya da beni testereyle kesebilir, ama ona boyun eğmeyeceğim." Kitabın son satırları ile yazarın akıbeti ve verdiği mesaj tam olarak uyuşmaktadır.. İyi okumalar dilerim.
Samed Bahrengi: İran azərbaycanlısı, hekayə yazarı, Türkiyədə adı hörmətlə anılan, bir çox insanın hekayələrinə aşina olduğu bir yazar. Hekayələrini "uşaq dili" ilə yazmasına baxmayaraq, oturub düşünəndə necə dərin mənaları bizə başa salmaq istədiyini görürük. Onun həyatı haqqında qısaca məlumatı aşağıya yazıram:
Ne var ki kimilerince çocuk öyküleri olarak görülen bu yapıtlar kimilerince de İran ve diğer dünya halklarına, adalet, eşitlik, dogmayı sorgulama, direnebilme gibi öğütlerde bulunan metinlerdir. Zamanının Şah yönetimine karşı masal ve hikayeler yazarak karşı koymaya çalışmış, başkaldırmıştır. Yazar 1968'de, 29 yaşındayken, Azerbaycan'daki Aras nehrinde bir kaza sonucu öldü. Yüzerken boğulduğu söylentisi yayılsa da buna kimse inanmadı, çünkü Behrengi, yazdığı masallarla, ülkesinin başına çöreklenmiş Şahlık düzenini açıkça eleştiyor, her türlü baskı yönetimine karşı çıkıyordu. Bu yüzden suikaste uğradığı savlanagelmiştir.
Keçək kitaba. Deməli bizim bir şaftalı ağacımız var. Digər ağaclar bol-bol bar verməsinə baxmayaraq bu ağacımız hər il çiçəkliyir, yarpaqlayır, amma meyvə vermək işinə gələndə solur, gedir. Və biz şaftalı ağacının dərdinin nə olduğunu elə məhz onun öz dilindən oxuyuruq. Bir toxumun, ağacın hisləri elə real yazılıb ki ,sanki yazar nə vaxtsa şaftalı ağacı olub:D sjsjsj
Amma zarafat bir yana hər cümlənin içinə gizlənmiş necə gözəl nəsihətlər var idi.. Necə zərif yazılmışdı.. Sonu da bir o qədər təsirli idi.
Məncə oxuyun, qəlbiniz "sıcacık" olsun))
Değerli Okuyucular,
Toplumsal eleştirilerini masallarla tüm dünyaya aktarmış olan kısacık hayatına köylerde çocuklara anadilde eğitimi savunmuş, çocuklarımız geleceğimiz diyerek yola çıkan yazarın en çok okunan masallarından biriyle karşınızdayım. Büyük toprakların sahibi çalışanları sayesinde büyük bir zenginliğe sahiptir.Yaltakçısı bahçıvan yüzlerce şeftali veren bahçeyi korur, kollar.İki yoksul çocuk geçen yıl ulaştıkları sulu sulu şeftalileri yedikleri ,şu an eskisi gibi ulaşamadıkları şeftali ağaçlarından yalnızca bir tanesini alır ve keyifle yerler.Masal bu şeftalinin ağzından nasıl toprağa tutunduğunu onlara en güzel şekilde karşılarına çıkmak niyetiyle varoluşunu dinliyoruz. Bu düzene karşı koymak isteyen insanları temsil ediyor. Ancak Yoksul çocuklardan biri ölür, diğeri ise yazarın tüm masallarında olduğu gibi çocuk işçi olarak hayatı mücadele ile geçecektir.Onlara karşı büyük sevgi besleyen büyüyen, gelişen Şeftali Ağacı hiç bir şekilde bağın sahibine şeftali vermeyerek bu düzende bir karşı koyma durumunu bizlere yansıtır.
Eserde çocuğun başına gelenler gerçek dünyada yazarın kendi başına gelmesi ( Yazarın Aras Nehrinde boğulduğu hadisesine yaşadığımız dünyada kimse inanmamaktadır.) hayatın gerçeklerini tekrar yüzümüze vurur. Yazarın mücadelesi çok değerli, onu her okuduğumda anıyorum.
Yeniden görüşmek dileğiyle.