Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Bir Kadın Düşmanı - Reşat Nuri Güntekin | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Bir Kadın Düşmanı Kitap Bilgileri


Yazar: Reşat Nuri Güntekin
Tahmini Okuma Süresi: 5 sa. 54 dk.
Sayfa Sayısı: 208
Basım Tarihi: Nisan 2010
İlk Yayın Tarihi: 1927
Yayınevi: İnkılâp Kitabevi
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789751027207
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Bir Kadın Düşmanı Kitap Tanıtımı


Yazarın, farklı kapak tasarımıyla daha önce yayımlanan diğer romanları gibi bu eser de ilk baskısı veya tefrikasından yararlanılarak yayına hazırlanmıştır. Okurun dönemin dilini ve Güntekin'in üslubunu anlayabilmesi açısından, editoryal müdahale yapılmayıp sadece baskı hataları düzeltilmiş ve gerekli dipnotlar eklenmiştir. 

(Tanıtım Bülteninden) 




Bir Kadın Düşmanı Kitaptan Alıntılar


1. ""Küçüklüğünde sevilmeyen, okşanmayan, nazını çekecek kimse bulunmayan bir çocukta ince ve güzel hislerin doğmasına nasıl imkân tasavvur edilir?""




2. ""Çok mesuttun. Seviyordun, seviliyordun. Saadetin bu mertebesine çıkan bir insanın dünyadan istenilecek nesi kalabilirdi?""




3. "Artık kalbim öldü. Sevmeye kudretim kalmadı."




4. "Fakat yüreğimdeki gizli yaralar vücudumdakilerden çok daha derindi."




5. "İstanbul'da ben,denizde balık gibiyim...
Dışarıda yaşayamam..."




6. ""Denizlere baktığınız kadar, dönüp arkanıza baksaydınız neler görürdünüz!.""




7. "" Evet, hiçbir eksiğim yok...Dekor mükemmel...Hava âlâ... ""




8. "Her çıkışın bir inişi olduğu gibi, her gidişin de tabii bir dönüşü var…"




9. "Ölüm öyle bir şey ki insanı en büyük düşmanlarıyla bile barıştırıyor."




10. ""Evet, hiçbir eksiğimiz yok... Dekor mükemmel... Hava âlâ... Yanımda bir nişanlı var ki ona tesadüf etmesem aşkın ne olduğunu bilmeden dünyadan gidecektim...""




11. "Saadetin fazlası da bazen elem gibi, ümitsizlik gibi insanı hasta eder."




12. ""Ölüm öyle bir şey ki insanı en büyük düşmanlarıyla bile barıştırıyor..""




13. "Ah, şu insaniyet ne ulvi ne necip şeydir..."




14. ""İnsan bir kere dünyaya geliyor... Öldükten sonra mezara girmeyi anlarım...Fakat yaşarken...""




15. ""Ah şu insaniyet ne ulvi, ne necib* şeydir...""





Bir Kadın Düşmanı Kitap İncelemeleri





İlk sayfadan bir mektupla başlayan, daha başından akıp gideceği belli olan, heyecanla kendini okutan, sonu çok şaşırtan bir kitaptı.

Kitap tamamen mektuplardan oluşuyor. Dili akıcı, alt kısımda bilinmeyen kelimelere yer verilmesi okumayı kolaylaştırıyor.

İlk kısımda Sara'nın, ikinci kısımda Homongolos'un mektuplarına yer verilmiş. Dolayısıyla olayları her iki taraf açısından görmemiz sağlanmış. Bu açıdan önyargıları kıran bir kitaptı.

Sara, güzelliğinin farkında, özgüvenli, dış görünüşüyle merkezde olan bir karakterken; Homongolos, küçüklüğünden bu yana sevgi açlığı çeken, bu açığı fizikten ve ruhen daha güçlü olmaya çalışarak kapatan, sevilmeme sebebini çirkinliğine bağlayan ve etrafı tarafından 'bir kadın düşmanı' olarak anılan bir karakter.

Kitapta bu iki zıt karakterin karşılaşması ve aslında hayatlarını ne yönde değiştirebileceklerini kendilerinin bile farkında olmadan, birbirlerine olan etkilerini okuyoruz.

Kitapta aynı zamanda İstanbul betimlemeleri, yazarın henüz 1927 yılından gördüğü tespitlerine

hayran kaldım. Homongolos -Ziya Bey'in- yaşadıkları beni derinden sarstı ve düşündürdü. Aslında dışarıdan bakıp ne kadar da duygusuz, sert, taş kalpli diyebileceğiz insanların öyle olma sebeplerini ve bizlerin de peşin hükümlü davranışlarımızı törpülememiz gerektiğini bir kez daha hatırladım.



-




Okulumuzun kütüphanesini karıştırırken gördüm bu kitabı, görme engelli olan çok kıymetli kütüphane görevlimiz kitabın başına yamuk yumuk bir not yazmış: "Bu kitabı okuyunca aşk kriterleriniz değişecek." diye. Kitabı alırken kendisi orada yoktu ama bugün teslim etmeye gittiğimde konuştuk uzun uzun, biraz da bunun etkisiyle hayatımda özel bir yeri olan kitaplardan biri oldu diyebilirim.

Öznel kısımları geçip kitaba geliyorum şimdi de. Reşat Nuri'yi oldukça romantik bir yazar olarak görüyorum; böyle hep uç seviyede özellikleri olan iyi-kötü, güzel-çirkin insanlar, onların hayat karşısında mücadeleleri... Bazen abartı olduğunu düşünsem de okuması epey keyifli geliyor. Nitekim bu romanında da dünyalar güzeli, herkesin sevgilisi olan Sara'yı ve yüzüne bakılamayacak derecede çirkin, kötü kalpli (mi acaba?) olan Ziya'yı; namı diğer Homongolos'u tanıyoruz. Mektup tarzında yazılmış bu eserde olaylara önce Sara'nın gözünden şahit olurken daha sonra Homongolos'un mektuplarına konuk oluyoruz. Her iki taraftan bakarak empati yapmak güzel oluyor ama kitabı bitirince sizin de "Bir Kadın Düşmanı" olmanız kaçınılmaz gibi bir şey oluyor. :) Elbette işin şakası bir yana... Yine de toplum ve toplumun yargıları, acımasızlığı üzerine düşünmek için oldukça sarsıcı bir son sizi bekliyor. İyi okumalar. :)




Yorum spoiler içerir.

Kitap 2 kısımdan oluşuyor. Birinci kısımda Sâra'nın, bencilliği ve hırsı sebebiyle yaptıklarını ve Homongolos'un hislerine hiç önem vermeden başlattığı oyundan aldığı keyfi okurken ikinci kısımda bu oyunun, zaten derin yaraları olan Homongolos'un hayatına ne denli vurucu bir etki bıraktığını okuyoruz. Tıpkı Kafka'nın ”Sende hiçbir etki yaratmayan şey, benim mezarım olabilir.” dediği gibi, aynı olay Sâra'nın kılını kıpırdatmazken Homongolos'a büyük bir darbe indiriyor. İşin daha da üzücü yanı ise şu: Sâra, ne bu oyunun sonuçlarını görüp pişman oluyor ne de yaptıklarının bedelini ödüyor; Homongolos en korktuğu şeyi yaşıyor ve bunun ağırlığını kaldıramadığı için çok yanlış bir karar alıyor.

Hayatı boyunca yaşadığı zorluklar sebebiyle beni kırık dökük hissettiren Homongolos'un üzüntüsünü de, senelerce aldığı darbelerin üstüne bu kadar ağır bir darbe daha alınca yıkılmasını da eleştiremem. Ama mezarında bile onun için değil, oyununu bitiremediği için üzülen ve “bin bahar görse de taş yeşermez” sözünün vücut bulmuş hâli olan bir kadın için kendisini harcamasına ne kadar üzüldüğümü söyleyebilirim. En son Boyalı Peçe kitabındaki Walter için böyle hissetmiş ve keşke her şey onun için daha farklı olsaydı demiştim. Aynı şekilde Homongolos için de her şeyin daha farklı olmasını canı gönülden isterdim.









İddaa ediyorum bu kitabı okudukça veya okuyup bitirince kadın düşmanı denilen erkek karakter Ziya/Homongolos'u sevecek, kadın karakter olan Sara isimli kadından da nefret üstü nefret edeceksiniz...

Neden böyle bir başlık koydum önce onu açayım.
Ezel dizisini izleyenler ne demek istediğimi anlayacaklar bu kitabın iki ana karakterinden biri olan kadın karakter Sara= Ezel'de ki Şebnem, kitabın erkek karakteri Homongolos/Ziya= Ezel'de ki Tevfik'tir.

Kitap mektup tarzında yazılmış bir romandı örnek vermek gerekirse

'nin İnsancıklar ve Beyaz Geceler adlı kitaplarına benziyordu. Kitabın benim okuduğum baskısı 174 sayfaydı bu 174 sayfanın 120 sayfası 1. Kısım 15 mektup Sara adlı aşağılık kadının mektuplarından oluşuyordu bu bölüm gayet bayağı ve sıkıcıydı bu bölüme komple 0-1/10 puan verdim, 2. Kısım ise yaklaşık son 54 sayfası kitabın Erkek ana karakteri Ziya veya Homongolos'un ölmüş arkadaşına 4 tane mektubundan oluşuyordu işte bu mektuplar beni derinden etkiledi ve keşke bu karakterin mektupları uzun olsaydı da, Sara adlı kişinin mektupları kısa olsaydı dedirtti. Kitabı bütün olarak ele alınca bu yüzden 5/10 puan maksimum diye düşünüyorum ikinci okuduğum Reşat Nuri Güntekin kitabı olan bu kitap ilk okuduğum Reşat Nuri Güntekin kitabı olan

kitabının yanına bile yaklaşmaz nitekim Yaprak Dökümü kitabına 10/10 puan vermiştim. Bu kitabı okutan iki şey vardı biri Reşat Nuri'nin akıcı kalemi diğeri ise karakter tahlillerinin çok kuvvetli ve güzel olmasıydı




BİR KADIN DÜŞMANI
....
REŞAT NURİ GÜNTEKİN
....
Reşat Nuri Güntekin
✌ne kadar çok severim hassas kalbi ile yazdığı kitaplarını.
...
En bilinen eseri Çalıkuşu olsa da 🕊(ki ben de çok severim Feride'yi)...Dudaktan Kalbe,Sönmüş Yıldızlar,Kızılcık Dalları,Harabelerin Çiçeği,Damga,Akşam Güneşi hepsi fevkaladedir....
Hele ki "Bir Kadın Düşmanı" kitabı en güzellerindendir. ....Bu kitap okuduğum vakitten bu tarafa enn sevdiklerim arasındadır...Her satırı aklımda gibi.
....
Kitabın baş karakteri Homongolos
Fiziken yakışıklı olmayan bir beydir...Buna mukabil kendiside insanlara karşı son derece katı ve duygusuz bir karaktermiş gibi davranır(kendince sebepleri vardır onunda)...

Sözü fazla uzatmadan kitabı,
Kısaca özetlemeye çalışayım:
Sara son derece güzel, kültürlü bir paşa kızıdır...Güzelliğini zalimce kullanan Sara gönül hırsızıdır
Kuzeni Vesime’nin düğünü dolayısıyla İstanbul dışındaki dayısının yaşadığı çiftliğe gider. Dayısının çiftliğinde civarda kamp yapan Homongolos adında ki birinin bir kadın düşmanı olduğunu işitir...Kendisi ile tanışmak ister...
Homongolos 'un kendisine karşı kayıtsız tavırlarına sinir olan Sara onu kendine aşık etmeyi planlar .
Sık sık görüşmeye başlarlar...Peki Sara'nın istediği gerçek olur mu? Ne dersiniz arkadaşlar?
Mektuplar şeklinde yazılan bu kitabın sonun da Homongolos'un ölen arkadaşına yazdıklarından anlayacaksınız
neler olduğunu.



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: