Bir Gün Tek Başına Kitap Bilgileri
Yazar: Vedat Türkali
Tahmini Okuma Süresi: 21 sa. 18 dk.
Sayfa Sayısı: 752
Basım Tarihi: Mayıs 2024
İlk Yayın Tarihi: 1975
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9786053140177
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Bir Gün Tek Başına Kitap Tanıtımı
Vedat Türkali’nin edebiyatımızda klasikleşen eseri Bir Gün Tek Başına, toplumun kargaşasında birbirlerine tutunan insanların dramını ve umudunu anlatıyor:
“Ağır ağır çıktı odadan, banyoya girdi, şofbeni yaktı, suyu açtı. Büyük bir gürültüyle akan suya baktı, elini tuttu, ılıktı tam istediği gibi. Fakat yine de bir türlü giremiyordu suyun altına. Değişmek istemiyorum da ondan. Bu suyla birlikte içindeki her şey akıp gidecek. Sonra yavaşça girdi. Hiçbir şeyin akıp gideceği yok. Ne kolay öyle! Korkaksın da ondan. Her şey hemen değişiversin istiyorsun. Sanki daha mı iyi olurdu? O zaman da peşinden koşar, bir türlü yetişemezdin. Şimdi de geri kalıyorum; bak şimdi de… Altından çekiliverdi, çok kızmıştı su. Gözlerindeki sabunları akıtmak için uzattığı eli bile zor dayanıyordu. Sende iş yok oğlum. Bu sıcak, beriki soğuk… Öteki sert, beriki yumuşak… Ömrünce sınırda kalacaksın. Sende iş yok oğlum, sende iş yok… Biraz ferahlamıştı. Şofbeni ayarladı, tekrar girdi suyun altına. Her vakit böyle olurdu. Sonunda dönüp dolaşıp kesinlikle kendini suçladı mı bitirirdi. Söyleyecek söz kalır mı? Ben, böyleyim… Bitti… Artık savunma bile boşuna. Değil mi ki değişmez… O vakit bırakırsın yaşamayı kendi yoluna, yürür gider. Sonra yine kımıldamaya başlar birikenler. Sonra yine kızgın su. Ya da bir diş ağrısı. Ola ki bazı görmeden bastığın asfalta yayılmış yemyeşil bir balgam. Bir vapurun kaçması…”
Bir Gün Tek Başına Kitaptan Alıntılar
1. "Ne çok düşmanı var mutluluğun."
2. "Bir toplumda var olmak. Bunun savaşını veriyoruz gerçekten de."
3. ""Hep kendimizi sıkarak yaşıyoruz, demir kalıplar içindeyiz.""
4. "Nedenini bile tam bilmiyorum ya, seni seviyorum."
5. "Halkın gözü ne zaman açılacak?"
6. "En iyisi doğaya karışmak, bir kaya olmak açık deniz kıyısında!"
7. "Dünya bu işte, her şey boş."
8. "Kimseden izin beklemedim seni sevmek için."
9. ""Yanınıza kalacak mı sanıyorsunuz? Haaa söyle bana!... Sehpalar kuracak bu halk size... Geberenlerinizin mezarına sıçacak.""
10. "- Canım benim...Sinirlerin bu yüzden bozuluyor zaten...En zararlı şeymiş erkek için yarım bırakmak..."
11. ""— Halkın gözü ne zaman açılacak? dedi. Bu kez yine baktım da halk öylesine uykuda ki... Çıkın Anadolu'ya umutsuzluk çöküyor içinize...""
12. "-Konuşacak o kadar şey var ki…
-Konuşmaktan başka nemiz var ki?"
13. "Beni yine bırakıp gidecek misin karanlıklarda?"
14. ""İnsan alemde hayat ettiği müddetçe yaşar.""
15. ""Gerçek devrimci yolunu hiç sapmadan bitirendir... Devrimcilikte emeklilik hakkı yoktur.""
Bir Gün Tek Başına Kitap İncelemeleri
Vedat Türkali’nin okuduğum ilk eseriydi. Kitabı bana hediye
https://ucretsizkitap.com.tr.com/bikitapkahve
’ya çok teşekkür ederim. Belki bu harika eserle bir gün mutlaka karşılaşacaktım; ama onun sürpriz hediyesi ile biraz daha erken bir karşılaşma oldu. Bu erken karşılaşmadan da son derece memnun ayrıldım.
1960’lı yılların Türkiye’sini hemen her yönüyle bizlere yansıtan “Bir Gün Tek Başına” isimli bu eser, hem devrimci gençlerin devletle olan mücadelesini hem dönemin siyasi yapısını hem de devrimci bir aşkın sarsıcı hikayesini bizlere sunuyor.
Kitap her ne kadar 750 sayfa olsa da yazarın akıcı üslubu kitabın neredeyse 250 sayfa gibi okunup çabucak bitmesini sağlıyor. Açıkçası kitabın 750 sayfa olduğunu görünce biraz korkmuştum; ama kitabı okurken neredeyse her oturuşta 100 sayfa civarında okuyabildiğimi fark edince rahatladım. Kısacası, kalın olmasına rağmen çabucak okunan kitaplardan biriydi...
Okur, 750 sayfalık serüvenin içerisinde birçok farklı karakterle karşılaşıyor; ama aslında konu hep 3 karakterin etrafında şekilleniyor. Bu karakterler: Nermin, Kenan ve Günsel... Vedat Türkali üç karakterin de ne düşündüğünden tutun ne hissettiğine kadar ayrıntılı bir anlatım sunmuş bize. Karakterlerin bu denli ayrıntılı analiz edilmesi benim çok hoşuma gitti.
Türk edebiyatını ve 1960’lı yılların Türkiye’sini tanımak isteyenler için en iyi romanlardan biri bu kitap. Çok sağlam bir dönem romanı... Aynı zamanda kitabın içerisinde okuru her daim canlı tutan bir de aşk hikayesi var. Böyle olunca tadından yenmiyor doğrusu. Kesinlikle tavsiye ettiğim bir eser.
Herkese keyifli okumalar dilerim.
Öncelikle sayfa sayısı gözünüzü korkutmasın. Kitabı okutan sayfa sayısı değil, içeriğidir! Ne kitaplar okuduk incecik ama içi boş, sıkıntıdan elimizde kalınlaşan kitaplar...
Vedat Türkali'nin okuduğum ilk romanıdır. Okuyacaklarım listesinde uzun zaman kalan ve aldıktan sonra da bir süre rafta bekleyen romanı, Bir Gün Tek Başına...
Kenan, Günsel, Rasim, Nermin... hepsini ne de güzel anlattı bize Vedat Türkali. Menderes'in siyasi dönemi, çıkan politik olaylar, kayıplar, aşklar, arkadaşlıklar, yardımlaşma, mücadele... hepsi başarılıydı. Film izler gibi bir çırpıda okuttu bana elimdeki kalın kitabı.
En çok da iç konuşmaların olduğu bölümleri sevdim. O gelgitler, o kafa karışıklıkları, ikilemler... o kadar güzel aktarılmış ki, yazara büyük bir alkış göndermekten kendimi alamıyorum.
Sonunu gerçekten tahmin edemedim, edilmeyecek gibi olduğundan değil de, karakterleri bildiğimizden böyle bitsin istemez çoğu okur. Ama ben genelde sonu mutlu bitmesi istenen okurlara baş kaldıran yazarları daha bir seviyorum.
Bütün karakterler başlı başına kendince haklı ve masumdu benim gözümde. Ama Rasim'i evet Rasim'i çok sevdim. Uzun uzun anlatmak istemiyorum ama Rasim'deki o arkadaş sevgisi, arkadaşına sonsuz tahammülü deli etti beni. Ben bile kızdım Rasim'e, bırak git şu Kenan'ı ne diye arkasını topluyorsun, her zaman arka çıkıyorsun diye ama... ben de öyleyim, tıpkı Rasim gibi. Bırakamıyorum sevdiklerimi...
Vedat Türkali- Bir Gün Tek Başına
•
#alıntı
“Aldatıyorum seni.. korkuyorum kaçıvermenden, iğrenerek bakmamdan. Küçük burjuva duygululuğuma tükürmenden korkuyorum. İmzalayıverdim Vatan Cephesi bildirisini. Hem de budala bir kadının söyleviyle. Alanlarda bilinçsiz, kara kalabalıkları da duygusal söylevlerle böyle kandırıyorlar. Onlardan biriyim işte ! Hem aydın hem de bilinçli ! “
•
“Senin Küçük-burjuva duyarlılığın..”
•
️
1960’ların direnişçi, cesur, Devrimci gençleri. Hepsi birer tarih yazdı direnişleriyle. Aralarından birini anlatıyor kitap adı Günsel. Tam bir kadın direnişçi. Her hücresiyle Devrimci. Birde Kenan var tam ona zıt, yine Devrimci oda ama biraz korkak, kendi halinde hatta bazen burjuva. Öyle de güzel bir adam ki. Tesadüf aynı ortamda bulunuyorlar, tanışıyorlar ve aşık oluyorlar. Çok güzel bir aşk var aralarında. Tutku dolu. Fazla seviyorlar birbirlerini. Bir yandan deli gibi direnişe devam ediyor Günsel, diğer yandan aşkını yaşıyor.. Olaylarla dolu günler ayırıyor onları araya özlem giriyor bazen.. Sonra mı ? Sonrası acı, hüzün, öfke, yıkılış ve yine aşk..
•
️
Okurken kendimden bir parça haline geldi kitap. Her gün azar azar okudum. Yaşar gibi. Hissettim herşeyi tek tek, her duyguyu. Derinden etkiledi, sarstı beni. Lütfen okuyun bu kitabı sizde.. Keyifli okumalar ️
Vedat Türkali'nin 'Bir Gün Tek Başına' adlı kitabı, 27 Mayıs Darbesi'nin öncesinde ülkenin sosyal ve siyasi durumunu gençlik ve işçilerin mücadelesi üzerinden anlatıyor. Roman, Kenan'ın içsel dünyasına odaklanarak toplumsal ve ideolojik karmaşayı ustalıkla işliyor.
Kenan, kitap boyunca çatışma içinde bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. İçinde bulunduğu apolitik duruş, hayatının farklı yönlerinde yaşadığı kırgınlıklarla birleşerek onu yalnızlık ve arada kalmışlık duygusuyla dolduruyor. Günsel ile yaşadığı ilişki, Kenan'ın içsel çatışmalarını daha da derinleştiriyor. Özgür iradesiyle tek eylemi intihar oluyor.
Günsel ise devrimcilik peşinde koşarken aynı zamanda patriyarkal kuralları sorgulamadan taşıyan bir karakter. Mücadele ve idealler arasında sıkışıp kalan bir genç kadın olarak okuyucuların karşısına çıkıyor.
Türkali, karakterler arasında çatışma ve içsel monologlar üzerinden derinlikli bir karşılaştırma yapıyor. Kenan'ın pasifliği ve Günsel'in devrimci mücadelesi arasında bir tür ideolojik ve duygusal çatışma sergiliyor.
Kitap, 27 Mayıs Darbesi öncesindeki Türkiye'nin sosyal ve politik atmosferini, karakterlerin içsel çatışmaları ve ideolojik duruşları üzerinden başarılı bir şekilde aktarıyor. Türkali'nin ustalıklı kalemi, okuyucuyu bu karmaşık duygusal ve politik dünyanın içine çekiyor, karakterlerin içsel yolculuklarını yakından keşfetmeye davet ediyor.
Vedat Türkali'nin çok ses getiren ve ilk romanı olan Bir gün tek başına'yı ele almak istiyorum.
Yer yer aşk çokca siyaset beklediğim kitapta tam tersine rastladım yer yer siyaset çokça yasak aşk ile karşılaştım. Kitap 27 Mayıs dönemi öncesinde olanları konu alıyor ve bir dönem yasaklanıyor. Türkiye'nin bitmeyen hürriyet sorunu öğrenci polis çatışmaları zaman zaman karşımıza çıkıyor. Bu kitabı ne çok sevdim ne de sevmedim ilk kez bir kitap hakkında nötr kaldığımı hissediyorum.
Gelelim kitabın konusuna Kenan adında melankolik bunalımlı bir karakter ile giriş yapılıyor. Kenan 40'lı yaşlarında 1 çocuk babası evli kitapçı işleten bir karakter. Nermin adında evine bağlı eşini seven bir kadınla evli. Kenan bu bunalımlarını yaşarken hayattan bezmişken bir akşam Günsel adında bir kadınla tanışır, Günsele aşık olur ve takıntılı bir şekilde peşine düşer. Günsel Kenan'ın neredeyse kızı yaşında olabilecek kadar genç bir kız. Devrimci, özgürlük mücadelesi veren felsefe öğrencisi Günsel bu yasak aşka evli çocuklu demeden ortak oluyor. Ailesi abisi evli barkli adamla görüşmesine de hiçbir ses çıkartmamalari da beni ekstra sinirlendiren olaylardan birisi. Günsel de Kenan da bencil kendileri haricinde kimseyi düşünmeyen insanlar birbirlerini iyi bulmuşlar bence. Yazarı tebrik ediyorum bu kadar nefret edilecek karakterler yazmak gerçekten zor olsa gerek etimle kemiğimle tiksindim bu karakterlerden.