Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Bir Geyşanın Anıları - Arthur Golden | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Bir Geyşanın Anıları Kitap Bilgileri


Yazar: Arthur Golden
Tahmini Okuma Süresi: 16 sa. 46 dk.
Sayfa Sayısı: 592
Basım Tarihi: Şubat 2006
İlk Yayın Tarihi: Eylül 1997
Yayınevi: Altın Kitaplar
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9789752112032
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Bir Geyşanın Anıları Kitap Tanıtımı


Japonya'nın en ünlü geyşasının gerçek anılarının kusursuz bir içtenlik ve ince bir lirizmle anlatıldığı bu romanda, bakire kızların açık artırmalarda en yüksek fiyatı veren alıcıya satıldığı; kadınların iktidarı elinde tutan erkekleri oyalamak için eğitildikleri; aşk hayallerine küçümsenerek bakıldığı, dış görünümü görkemli bir dünya gözlerimizin önüne seriliyor. 



'Bu destansı roman hızla yok olan bir dünyayı gözler önüne seriyor.' 

- The Times- 

'Büyüleyici... anlatı sanatının en güzel örneklerinden biri... okumaya doyulmuyor.' 

- Observer- 

'İnanılmaz bir düş dünyasına sahip olan Golden, Sayuri'nin anılarını şiirsel bir dille anlatıyor.' 

- Independent- 

'Bu olağanüstü kitap yok olmuş bir dünyayı tün ayrıntılarıyla okurlara sunuyor.' 

- Daily Mail-

(Tanıtım Bülteninden)




Bir Geyşanın Anıları Kitaptan Alıntılar


1. "Hayat, bir saniye önce olan şeyleri sürekli alıp götüren ve orada boş, tanınmaz bir şeyler bırakan bir fırtına mıydı?"




2. "Annem bana derdi ki; "Kötülük dünyaya dokunma sayesinde yayılır.""




3. "“Babamın yüzü kırışıklıklarla doluydu ve her kırışığa bir sorunu yerleştirmişti, öyle ki, artık
bu yüz onun yüzü değildi de, her dalında bir kuş bulunduran bir ağaç gibiydi…”"




4. "Hiçbirimiz hayatta gerektiği kadar iyilik bulamıyoruz."




5. "Hayatta pek çok ders almıştı, fakat sabır hakkında hiçbir şey bilmiyordu."




6. "Zaman zaman hayatta daha önce benzerine rastlamadığımız için anlamakta güçlük çektiğimiz şeylerle karşılaşırız."




7. "Yaşadığımız dünyanın okyanus dalgaları gibi kalıcı olmadığını biliyorum. Mücadelemiz ve zaferlerimiz ne olursa olsun, onlar için ne denli acılar çekersek çekelim, hepsi kısa süre sonra kağıdın üstündeki mürekkebe damlayan su gibi akıp gidecek."




8. "Eh, şeftalinin tadı çok güzeldir,
mantarın da öyle,
ama ikisini bir araya getiremezsiniz."




9. "Adamın para çaldığını söylemiyorum ; sistemin çalışma yöntemi buydu."




10. "….sonunda birisi ona başarının sırrını sordu. “Asla savaştığım adamı yenmeye çalışmam. Onun güvenini yenmeye çalışırım. Şüphenin bulaştığı zihin zafere odaklanamaz. İki adam eşittir-gerçek eşit- ama ancak eşit güvenleri olursa.”"




11. ""Her yerdeler""




12. ""Şeytanlar kırmızıyı severler.Kan rengidir.""




13. ""Hayat, bir saniye önce orada olan şeyleri sürekli alıp götüren ve orada boş, tanınmaz bir şeyler bırakan bir fırtına mıydı?""




14. "Ne zaman dünyada güzelliği ve iyiliğin bulunduğunu hatırlamaya ihtiyaç duyarsam, seni düşüneceğim."




15. ""Annesiyle babasının ağacında yaşamaya devam eden kuğu ölür; güzel ve yeteneklilerin dünyada kendi yollarını bulmak zorunda kalmalarının nedeni de budur.""





Bir Geyşanın Anıları Kitap İncelemeleri


Bir Geyşanın anıları

Bu kitabı okurken pek çok kişi bana okumayı düşündüklerini söylediler. Bence düşünmeyin, hemen okumaya başlayın.

Karşılıklı oturmuş, şık giyimli her haliyle asil ve ağzından bal damlayan bir hanımefendiyle kahve içip sohbet ettiğinizi düşünün. Ben kahve diyorum ama siz isterseniz çay ya da başka bir sevdiğiniz bir içecek olabilir. Ne içtiğinizin bir önemi yok zira öyle tatlı, samimi bir sohbettesiniz ki, bu güzel ortamın hiç bitmemesini istiyorsunuz. İşte kitap bana yılların birikmişliğini anlatan bir dostun samimi ve sıcak sohbetini dinliyormuş gibi bir his yarattı. Dramatik hikayeleri pek tercih etmem aslında, beni çok fazla etkilediklerinden, hüzünlendirdiklerinden dolayı. Gel gelelim kitap sizi öyle bir içine alıyor ki, bir anda 1930'ların Japonyasına küçük bir kentine Gion'a gidiyorsunuz. Küçük bir kızın hüzünlü hikayesine. Yaşadığı onca zorluklar ve inanılmaz bir mücadele kimin hayatı kolay ki. Sayuri size bütün hatalarını, tutku dolu aşkını ve kaderin savurduğu bir rüzgarla başından geçenleri öyle güzel anlatıyor size hayranlıkla dinlemek kalıyor. Tam her şey yoluna girdi derken 2. dünya savaşı 1940'lı yıllar hayatta kalma mücadelesi ve savaş sonrası her şeyin yıkıldığı yok olduğu zamanlar.

Ben çok keyif aldım. Belkide Japon kültürüne karşı özel ilgimden dolayıdır kim bilir.

Keyifli Okumalar...




#KitapYorumu
#ArthurGolden
#BirGeyşanınAnıları

Ben kitabı çok severek okudum lakin ağır ilerleyen bir kitap olduğu için araya bir iki başka tarz sıkıştırdım.
Annesi hasta olunca balıkçı ve fakir babasının para karşılığı sattığı küçük Chiyo ablasıyla birlikte Geyşa'ların yetiştirildiği okiyaya gelir. Daha küçük yaşta önünde iki seçenek olduğunun farkındadır , ya mücadele edecek ve okiyanin baş Geyşa'sı olacak , yada okiyada ki teyze gibi bir geyşa hizmetçisi olacak. Küçük yaşlarda tanıyıp aşık olduğu başkan sayesinde hayata tutunmayı başarır. Mameha ablası olmayı kabul ederek onu bir Geyşa'ya yakışan şekilde yetiştirir. Ve zamanı geldiğinde sayuri ismini alarak okiyanin baş Geyşa'sı olur.

Yaşanılan savaş tüm hayatlarını yerle bir etse de insanlar eğlenmek ve zevklerinden vazgecmedikleri için beş yıl sonra tekrar geysaliga devam ederek sayurinin Nobu sayesinde başkanla yolları kesişir ve sonunda başkanın da ilk günden beri kendisini sevip kolladigini öğrenir .

Kitabın bize vermek istediği mesaja gelirsek kıskançlık insan ruhu için en kotu duygudur diyebiliriz , ve bizlerde bir laf vardır kötü komşu kiracıyı ev sahibi eder derler. Tıpkı bu laftaki gibi Hotsumomo'nun kıskanç davranışları olmasaydı belki Chiyo , Sayuri olamayacaktı. Kurgu da olsa Japonya ve Geyşalar hakkında oldukça derin bilgiler verilmiş. Ama genel itibariyle bakarsak bir kadının sırf erkekleri eğlendirmek ve onları hoş tutmak için yaptıklarını tiksinerek okudum. Kadın maalesef dünya üzerinde en kötü muamelelere layık kalmış. Ve bu kitapta sanki çok harika bir iş yapiyorlarmis gibi övülerek lanse edilmiş.




Chiyo adlı küçük, zıpır kızımız küçük balıkçı kasabasından kaçırılarak/satın alınarak bir geyşa evine -okiyaya- getirilir. İsmi değiştirilip Sayuri yapılır. Artık Chiyo ölmüş, çırak geyşa Sayuri doğmuştur. Henüz 9-10 yaşlarında olan Sayuri sert bir eğitim almaya başlar. Resmen nasıl köle olunabileceği öğretilir. Zarif, nazik ve güzel bir köle. Bir geyşa. Hata yaptığında sopayla dövülür, saygısızlığa tahammül yoktur. Okiya bir hapishane gibidir. Bir okiyadan kaçmak okiyanın adına leke sürmektir. Bu yüzden ilk kaçma girişiminde başarısız olan Sayuri geyşa eğitimi alma hakkını kaybeder.
Sonrasında aydınlanma geçirip güçlü olmaya karar veren Sayuri geyşa olmak için var gücüyle çalışmaya başlar. iyi bir üne, güce sahip olabilmek için, kimseye muhtaç olmamak ve hayatının aşkına kavuşmak için.

İkinci dünya savaşında daha zor bir duruma düşen ve hem hayatı hemde kariyeri için savaşmak zorunda kalan Sayuri kendi içinde çok daha zor olan savaşlara girer.

Kitabı okurken gözyaşlarına boğulduğum, sinirden sayfaları yırtmak istediğim o kadar çok sahne vardı ki. bir süre Japonlardan ölesiye nefret ettim zaten. Fakat acı olan gerçek bunun ataerkil sistemin bir uzantısı olduğu ve her kültürde, her millette kadının yerden yere vurulduğu bu tarz geleneklere rastlandığı idi.
Yinede Sayurinin güçlü, kendinden emin adımları, pes etmemesi ve yaşadığı acılardan ders alması kesinlikle çok önemli dersler veriyor bizlere. Biz, kadınlara. Hiç bir gerçek altında eğilmemeliyiz, belimizi bükmemeliyiz ki asla tekmeleme fırsatı bulamasınlar.




Kitabın adını yazınca karşınıza hemen bir film ve nitta sayuri adında bir geyşa çıkıyor ama durum tamamen farklı çünkü sayuri tamamen kurgu haline getirilmiş bir karakter .Bildiğiniz üzere ben araştırma yapmayı yazar ve konu üzerinde bilgi edinmeyi severim . Gerçek geyşa ve kitabın yazılmasında etkili olan Mineko Iwasaki asıl ana karakter yazara gelince japon sanat tarihi bölümünden mezun olmuş uzun yıllar japonya'da yaşamış ve ingiliz dili uzmanlık diplomasını almıştır. Yazarın tek kitabı ve filme de aktarılmış filmini de izlemi fırsatı yakaladım her ne kadar bazı bölümler kitaba uymasa da çoğu aynı şekilde ilerliyor amacından ve konusundan sapmamış. Yazar japonya'nın kültürel özelliklerine de fazlasıyla yer vermiş mesela çay ikram etmek ve içmesi ayrı bir sanat dalı olarak karşımıza çıkıyor. Almanak yıllık bir takvim aslında ama geyşalar bunu bir fal gibi kullanıyor Ayrıca kimono giymek hepsinin ayrı inceliği ve özelliği de ayrıntılı bir şekilde anlatılmış makyajları saçları ve giyim konuları ayrıntılı bir şekilde geyşa kültürünü yansıtıyor. konuyla alakası yok ama kore geleneksel giysisi Hanbok giyerek saraylarında ücretsiz gezebiliyorsunuz bunu da ayrı bir not olarak düşmek isterim . Kitabın ana karakteri sayuri 9 yaşında kyoto verilir ve burada bir geyşa olarak eğitilir hayatı onun ağzından anlatılıyor filmi de izlemediyseniz tavsiye ederim



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: