Bilinmeyen Adanın Öyküsü Kitap Bilgileri
Yazar: José Saramago
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 42 dk.
Sayfa Sayısı: 60
Basım Tarihi: Ocak 2009
İlk Yayın Tarihi: 1997
Yayınevi: Kırmızıkedi Yayınevi
Orijinal Dil: Portekizce
ISBN: 9789944885263
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Bilinmeyen Adanın Öyküsü Kitap Tanıtımı
Yola çıkmayı hayal etmek bile,
bir hedefi gözetmek,
bir amaca ulaşmak,
bir kavuşmayı özlemek
kadar güzel, gerekli, büyüleyici ve heyecan verici olabilir...........
Bilinmeyen Adanın Öyküsü hayallerin, özlemlerin, amaçların ve. kavuşmaların öyküsüdür.
"(...) ben bilinmeyen adayı bulmak istiyorum, o adaya ayak bastığımda kim olduğumu öğrenmek istiyorum, Bilmiyor musun ki, Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin."........
José Saramago 1922'de Azinhaga, Ribatejo'da doğdu. Zorlu koşullar altında yetişen yazar, Lizbon'da eğitim gördü, fakat çocukluğunun büyük kısmını, yoksul bir köylü ailenin oğlu olması sebebiyle kırsal kesimde geçirdi. Makinistlik eğitimi gördü ama redaktörlük, çevirmenlik, editörlük, vb. işlerde çalıştı. 1979'da kendini tamamen yazmaya adadı.
Yazdığı şiirler, oyunlar, öyküler, denemeler ve romanlar José Saramago'yu Portekiz'de yaşayan bir efsane haline getirdi. Eserleri yirmiden fazla dile çevrildi; Türkçeye de çevrilen Bütün İsimler, Baltasar ve Blimunda, İncil'deki İkinci İsa, Körlük ve Umut Tarlaları gibi romanları ona dünyanın dört bir yanında milyonlarca okur kazandırdı.
Eserleriyle sayısız ödül kazanan yazar 1998'de Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü.
(Tanıtım Bülteninden)
Bilinmeyen Adanın Öyküsü Kitaptan Alıntılar
1. "çünkü işten evlerine dönen erkekler, midesi olan ve karnını doyurması gereken varlıkların sadece kendileri olduğunu zannederler"
2. "Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin."
3. "Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin."
4. "Kim olduğunu bilmiyorsan kendin olabilmen mümkün değildir."
5. "Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça, kim olduğunu asla bilemezsin."
6. "Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin."
7. "“Sevmek sahiplenmenin en güzel biçimidir herhalde; sahiplenmek ise sevmenin en kötü biçimi.”"
8. ""Mühim olan varış değil, gidiştir...""
9. "Kim olduğunu bilmiyorsan kendin olabilmen mümkün değildir."
10. ""Mühim olan varış değil, gidiştir...""
11. ""Adayı görmek için adadan çıkmak gerektiğini, kendimizden çıkmadıkça kendimizi görmemizin mümkün olmadığını düşünüyorum.""
12. "Kim olduğunu bilmiyorsan kendin olabilmen mümkün değildir."
13. "“Eğer kendinden çıkamazsan asla bilemezsin kim olduğunu..”"
14. "Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin."
15. "Mühim olan varış değil, gidiştir..."
Bilinmeyen Adanın Öyküsü Kitap İncelemeleri
Bugün biten ikinci kitap. İkisi de birbirinden güzel, anlamlı, hafızama her yönüyle kazınan eserler...
Bir adadan bahsedildiğini zannederek başladım okumaya, ancak anlatılan bir adamın öyküsüymüş meğer; yanılmışım.
Kralın kapısına gelip bir tekne isteyen, nedeni sorulunca da 'bilinmeyen ada' aradığını söyleyen ve denizcilikle alakası olmayan bir adamın öyküsünü okuyoruz bu kez. Bir temizlikçinin de katılmasıyla iki kişi oluveriyorlar. Adayı ararken, kendisini de aramaya başlıyor adam. Belki de baştan beri aradığı budur adamın.. Herkesin 'bilinmeyen ada' kalmadı demesine inat, kraldan kaptığı karavelayı hiç düşünmeden karar kapısından çıkıp kendisi ile bilinmeze giden temizlikçi kadın ile yaşanabilir bir yere çeviriyor adam. Artık tek başına olmadığını bilerek açılıyor denize ve aramaya başlıyor bilinmeyen adayı.
Yine bir ülke ismine, kişi ismine rastlamıyoruz ve yine virgüllerle bölünen diyaloglar okuyoruz ama yine bunu çok seviyoruz. Nasıl sevmeyelim böyle güzel yazılırsa bir kitap!
Okuyoruz, kapatıyoruz kapağını kitabın ama yine de düşünmeden edemiyoruz; acaba adayı buldular mı? Kadın ve adama ne oldu? Karar kapısından çıkmakla ne kazandı kadın ya da neyi kaybetti bilmeden? Bilinmeyen ada var mıydı gerçekten? Yoksa sadece gerçeklerden kaçmak için bir neden miydi bilinmeyen adayı aramak?
Beğenerek, bitmesin isteyerek okunmalı. Çünkü bunu hak ediyor bu güzel eser...
Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin.
Bir gün bir adam krala gider ve ondan bilinmeyen adayı aramak için bir tekne ister. Kısacık hikaye bununla ilgidir. Bilinmeyen ada aslında nedir? Nerededir? Kitabı okuyan herkes için bu farklı bir anlam taşır. Bilinmeyen ada metaforu acaba kendi benliğimiz mi yoksa hep ulaşmak istediğimiz hayatımızda eksik olan hayalimiz mi karar veremedim. Dikkatimi çeken kısımlardan biri adamın denizciliği denize açıldığında öğreneceğini söylemesi oldu. Yani bizler de kendi adamızı aramayı hatta adamızın ne olduğunu onu ararken öğrenicez. Bu durumda tek yapılması gereken cesaretle yola çıkmak olur. Yanımızda birini aramadan ve yalnızlığımızdan korkmadan. Bulamasak bile önemli olan aramamız, denememizdir. Kitabı okuyan herkes bundan kendine göre bir anlam çıkarabilir.
Kitabın sonu açık bırakılmış. Adam denize açıldı ama aradığını bulabildi mi, aradığı aslında neydi? Bu soruların cevaplarını bulamadım. Merakta kalarak kitabı bitirdim. Tavsiyem kitabı iki kez okumanız çünkü anca o zaman derinliğini kavrayabilirsiniz.
Saramago noktalama işaretlerinden sadece virgül ve nokta kullanıyor. Diyaloglarda da konuşmacının değiştiğini büyük harf kullanarak belli ediyor. Okuduğum ikinci kitabı ama bu üsluba hala alışamadım. Karıştırdığım yerler oldu. Kitaba bazı çizimler koymuşlar bu da farklı bir hava katmış.
Kesinlikle okunmaya değer bir kitap. Umarım herkes bilinmeyen adasını bulur.
Bir José Saramago kitabı daha bitmiş bulunuyor. Körlük ve Görmek kitaplarında da olduğu gibi yazım ve anlatım ve dahi kurgusundan hiçbir şekilde taviz vermeden kısa fakat akıcı bir kitap.
Artık bilinmeyen adaların var olmadığı iddia edilse de kitabın baş karakteri bu konuda tavrı net ve ülkenin açgözlü kralından bunun için bir tekne almak için biraz uğraşması gerekiyordu. Aslında baş karakter bilinmeyen adanın varlığını arayan adam olsa da en etkin kişi temizlikçi kadındır benim görüşümce. Adama yoldaşlık ederek, tekneyi yolculuğa çıkmaya hazır kılarak ve de belli bir amacının dışına çıkmayan adamı ketum halinden daha nahif bir birey yaparak, bilinmeyen adayı kendi dünyaları olarak inşaa etmelerin de önemli rol oynamıştır.
Kurgu yine Saramago 'nun metaforik bir olaylar örgüsüne bağlanıyor aslında. Kralın tanrıyı temsil etmesi. Herkesin ona armağanlar vermesi yani ibadet etmesi ve kulların isteklerine direk cevap yerine araya aracıların girmesi sonucu kabulü ve bazı durumlarda kabul olmayışı, bilinmeyen adanın arayışında olan adamın ısrarcı tavrı ise kral ile bizzat görüşmesi dileğinde yani ibadetin de ısrarcı olmasına bağlıyorum.
Farklı ekzantrik bir kitap oldu benim için bu tarz bir konu beklemiyordum oysa ki.
İkili etkinlik sonucu okumaya karar verdiğimiz Okur
https://ucretsizkitap.com.tr.com/blackeagle03
arkadaşımın da sayesinde de böyle bir kitap okumuş oldum. Kendilerine teşekkürü bir borç bilirim. Ve keyifli okumalarımız olmasını dilerim.
Okur kalın.
Masal tadında, Büyük okyanus derinliğinde...
Sitede birkaç sağlam alıntı görünce Saramago'nun bu kısa kitabını da bir vakit okuyayım demiştim, istemem yan cebime koy hesabı.
hoca 'derin okuma' diye söylenedursun, bu kitap(yada hikaye mi demeliyim) yüzeysel okunursa çocuk masalından öteye gidemez desem herhalde abartmış olmam.
Saramago bu kitabı çok daha uzun yazabilirmiş, o zaman büyük övgülerle liste başlarına yerleşebilecek kadar sağlam malzeme var kitapta, ama böyle öz halinde bırakmayı tercih etmiş.
600 sayfa imbiklenip 60 sayfa essénce absolué elde edilmiş.
Konusu ise asla eskimeyecek olanlardan, Platon'un kadim "Kendini tanı!" ilkesi.
İlk okuyuşumda güzel öğütlerle süslü bir çocuk kitabıydı -Küçük Prens misali- , ikincisinde edebiyat ve felsefe kitabı oldu, üçüncü kez okumaya sabrım yetseydi ne olurdu, işte onu bilemiyorum.
Turgut Uyar'ın, İsmet Özel'in ve ismini zikretmeyeceğim diğer birçok şairin şiire özgü imgelerinin olması ve bu imgelerin onların şiirinde kendi anlamının çok ötesinde bir anlamla yoğrulmuş olarak sunulması gibi, Saramago'nun bu kitapta yapmaya çalıştığı da bu imgeler evreninin parçalarından büyük bir yapboz yapılabilir mi sorusunun cevabını bulmak olabilir mi? Bence öyle görünüyor.
Kitaptaki kavramların hemen hepsinin kendisinin ötesinde bir şey anlatmaya çalışıyor olması da bu düşünceyi destekliyor, deniz kabuğundan denizin iç okşayan sesini duyabilmek için kulak vermek gerekir. Derin okumalar
Jose saramagonun bilinmeyen adanın öyküsü kitabı bir nevi kişisel gelişim diyebiliriz. Bilinmeyen adaların kalmadığına inanılan bir dönemde, bilinmeyen ada arama cesaretine sahip olan bir adam ile böyle bir cesareti görüp hayatini değiştirebileceğine inanan bir kadının yolculukları böyle başlar. Bir oturuşta bitirilecek bir kitap bilinmeyen adanın öyküsü kitapla kalmanız dileğiyle
ALINTILAR
Kim olduğunu bilmiyorsan kendin olabilmen mümkün değildir.
Rüya hünerli bir sihirbazdır, varlıkların boyutlarını ve birbirlerine olan uzaklıklarını değiştirir, yan yana uyuyan kişileri ayırır, birbirine uzaktaki kişileri kavuşturur, kadın birkaç metre ötesinde uyuyor olsa da adam ona nasıl ulaşacağını bilemez, oysa ne kolaydır iskele tarafından sancak tarafına geçmek.
Belli ki adamın gözleri bilinmeyen adadan başka bir şeyi görmüyor, diye düşünmüş kadın, işte göz yanılması, insanın yanı başında duran insanı görmemesi böyle olur.
....işte kader hep böyle davranır bizlere, hemen arkamızdadır, omzumuza dokunmak için elini çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizlerse hala, geçti gitti, gösteri bitti, yine aynı hikaye, diye homurdanıp dururuz.
Peki bulmak istediğin bu bilinmeyen ada neyin nesi? Bunun cevabını bilseydim ada zaten bilinmeyen olmaktan çıkardı.