Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev Kitap Bilgileri
Yazar: Jean-Jacques Rousseau
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 16 dk.
Sayfa Sayısı: 80
Basım Tarihi: 8 Mart 2019
İlk Yayın Tarihi: 1989
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN: 9789944880411
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev Kitap Tanıtımı
Sabahattin Eyüboğlu (1909-1973): Hasan Âli Yücel’in kurduğu Tercüme Bürosu’nun başkan yardımcısı ve Cumhuriyet döneminin en önemli kültür insanlarından biriydi. Tek başına ya da "imece" birlikteliğiyle yaptığı çeviriler, Hayyam’dan Montaigne’e, Platon’dan Shakespeare’e hep, dünya kültürünün doruk adlarındandı.
Jean-Jacques Rousseau (1712-1778): Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev’den Emile’e, İnsanlar Arasında Eşitsizliğin Kaynağı’ndan İtiraflar’a, insanlık tarihinde çığır açan Aydınlanma düşüncesinin en önemli Romantik düşünür-yazarıdır.
Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev (1750) ise, Rousseau’yu Fransa’ya ve dünyaya tanıtan kitap olmuştur.
Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev Kitaptan Alıntılar
1. "''Konuşmayı, tartışmayı severim ama az insanla ve kendi zevkim için severim.''"
2. ""kök, şöhreti küçümseyen çiçektir.""
3. "“..hakkımdaki yargı ne olursa olsun, benim mutlaka kazanacak olduğum bir armağan vardır: Bu armağanı kendi yüreğimde bulacağım.”"
4. "“Ah, bu parlamak hırsı, insana neler yaptırmaz!”"
5. ""Konuşmayı, tartışmayı severim ama az insanla ve kendi zevkim için severim.""
6. "“Konuşmayı, tartışmayı severim ama az insanla ve kendi zevkim için severim.”"
7. "Bir başka dünya gördüm ve bir başka adam oldum."
8. "“Dış hallerimiz her zaman kalbimizdeki temayüllerin tam bir ifadesi olsaydı…”"
9. "“Eski devlet adamları hep erdemden ahlaktan söz ederlerdi; bizimkiler yalnız ticaretten, paradan söz ediyorlar.”"
10. "“Kimse olduğu gibi görünmeye cesaret edemez olmuş.”"
11. "Bu adamlar bir şey bilmedikleri halde her şeyi bildiklerini sanıyorlar; bense bir şey bilmemekle beraber hiç olmazsa bilmediğimden şüphe etmiyorum."
12. "“Biz gerçeğin saklandığı kuyunun duvarlarına asılıp ölmek için mi yaratıldık?”"
13. "“Kendi içimizde bulabileceğimiz mutluluğu, başkalarının bizi beğenmesinde aramak neye yarar?”"
14. "Aramızda bilginler yetişmeye başlayalı, iyi insanlar ortadan kayboldu. O zamana kadar Romalılar erdemi yaşayışlarında göstermekte kalmışlardı. Erdemin bilimini yapmaya başladıkları gün her şey mahvoldu.sayfa;16"
15. "“… iktidar bir yanda, bilgi ve hikmet diğer yanda kaldıkça, bilginler büyük şeyleri pek az düşünecekler, krallar büyük işleri pek az başaracaklar ve halk yoksul, ahlaksız, mutsuz bir durumda yaşayıp gidecektir.”"
Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev Kitap İncelemeleri
18. yy Fransa döneminde yaşamış olan Jean-Jacques Rousseau, Avrupa'da Aydınlanma Çağı'nın ilerlemesinde kilit bir isimdir. "Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev" kitabıyla Dijon Akademisi'nin yarışmasında birinci olmuş ve ününü kazanmıştır.
"İlimin ve sanatın gelişmesi ahlakın gelişmesine katkı sağlamış mıdır?" sorusuna yanıt olarak Rousseau meşhur eseriyle hayır yanıtını kesin bir dille vermiştir. Bilim ve sanatla insanın köleleştiğine inanan Jean-Jacques, aydınlanma ile sanat ve bilim alanındaki ilerlemelerin toplumun düzenini bozduğunu ileri sürmüştür.
"Bilimlerimiz ve sanatlarımız geliştikçe ruhlarımız bozulmuştur." diyen Rousseau, erdem sahibi olan insanlığın bu gelen değişimle erdemsiz konumuna düştüğünü, ahlaki değerlerin kaybolduğunu ve yapmacıklığın ortaya çıktığını eserinde anlatıyor.
Bilimleri ve sanatları doğuranın insanların kötü yanları olduğunu anlatan yazar, astronomiyi boş inançlara; geometriyi cimriliğe; fiziği boş bir hevese; güzel sözleri söylemeyi ise hırsa, dalkavukluğa bağlamıştır.
Kitabı okumadan önce karşıt düşüncelerin kenara bırakılması ve öyle okunması gerektiğini düşünüyorum. Ben sanat ve bilimin ahlaki değerleri besleyen iki önemli değer olduğuna inanıyorum. Farklı düşünceleri okumak her zaman keyiflidir. İyi okumalar dilerim.
33 sayfaya sığdırılan farklı bir bakış açısı*
Okunulmasi gerekilen bir kitap daha. Başlarda çok büyük bir hazla başlamamıştim hatta anlamadığımı düşünüyordum lakin geçtikçe ne anlatmak istediğini ve bunu ne güzel örneklerle tasvir ettiğini gördüm.
Şimdi başlayalım:
Rousseau Dijon akademisinin sorduğu bir soruya verdiği yanıtla hem birinci oluyor hemde bu kitabi yazıyor. Soru şu:
-Bilimlerin ve sanatların gelişmesi ahlâkın düzelmesine yardımcı olmuş mudur?
Rousseau bunu sadece yalin bir şekilde değil tüm hayatı ve eseriyle hayır demiştir.
Bundan sonraki eserlerinde hemen hemen hep aynı tarzda konularda yazılar kaleme almıştır sanki bunu ispatlamak istercesine. Aslında şöyle diyebiliriz ki bu soru bir nevi hayatindaki bir hareket noktası olmuştur.
Başta okumaya başladığınızda şaşıracaksınız çünkü Rousseau toplumdaki ahlâki bozulmayı ve çöküşü bilimlerin ve sanatların gelişmesine bağlıyor. Evet evet gerçekten bu böyle.. :)
Rousseau'ya göre uygarlık insanı kendinden uzaklaştıran ve onu olmadığı gibi gösterendir.
Çoğunuz katılamayacaksiniz ama okurken bir çok yerin altını çizeceğiniz ve ona hak vereceğiniz bir kitap. Farklı bir bakış açısı.. Benim de sanırım farkli olmasi çok dikkatimi çekti.. Gayet sade bir dile sahip güzel bir kitap.. öneriyorum okumanızı daha fazla bir şey söyleyip spoilera kaçmak istemiyorum. Keyifli okumalar dilerim..
*) Aslında bu kitap 33 sayfalık. 33. Sayfadan sonraki yerler bu metnin aynısı sadece bazı kelimelerin eş anlamlıları ile değiştirilmiş şekilde yayımlanmış.
J.J ROUSSEAU'nun ilk yayımlanmış kitabı olan "BİLİMLER VE SANATLAR ÜSTÜNE SÖYLEV" kitabı Mercure de France dergisindeki Dijon Akademisi'nin bir sorusu üzerine yazılmıştır.
Soru şu idi "Bilimlerin ve sanatların gelişmesi ahlakın bozulmasına mı düzelmesine mi yardım etmiştir ?"
J.J ROUSSEAU bu soruya geçmiş milletlerden olan yunanlar, persler, türklerden örnekler ve tarihi belgeler göstererek ve kendi düşüncelerini aktararak cevap vermeye çalışmıştır.
Rouesseau'nun kanaatine göre sanat ve bilim işsizlerin pohpohlanmak ve zengin olmak için yaptığı şeylerdir bknz: "Bunları bilmeseydik yeryüzünde daha az kalabalık mı olacaktık? Daha mı kötü yönetilecektik ? Daha az güçlü, daha az sağlıklı, daha az ahlaklı mı olacaktık? "
Yaşadığı yüzyıla bakılınca Rouesseau'nun bu makalle ile o koşullarda ödül almasını gayet mantıklı karşılıyorum ama bu zamanla karşılaştırınca yanlış buluyorum keza bilim olmasa insanlık bu kadar gelişmezdi, sanat olmasaydı insanlar bu kadar evcil olmazdı.Evcilden kastım ruhsal dinginlik ve uysallıktır.
Sorunun cevabını merak edenler için şunu söyleyebilirim Rousseau'nun anlatımından çıkardığım ve anladığım kadarıyla bilimin ve sanatın olduğu yerde ahlak olmaz.Şöyle söyleyebiliriz ki bilimlerin ve sanatların gelişmesi ahlakın düzelmesine yardımcı olmaktan ziyade tam tersi engel olup ahlakın bozulmasına yol açmıştır.
Güzel bir kitap en azından okunması ve yorumlanması gerekir ama yorumlarken o zamanın koşullarına ve yönetimine de dikkat edilmelidir.Spoiler vermeden bu incelemeyi bitirelim :)) .İyi okumalar...
Neden böyle bir başlık attım?
Bilim ve sanatların insanlığı götürdüğü noktaya karşı çıkan yazarın aksi bir hedef belirtmesi gerekmez mi ? Peki yazarın deyimiyle bizi yabancılaştıran bu oluşumlardan kaçmak için istikamet neresi olacaktır ? İşte bu sorularla zihnimde kendimle tartışırken (bir ben var benden içeri) imdadıma Frederic Gros'un Yürümenin Felsefesi adlı kitabında J.J Rousseau hakkında yazdıkları yetişti.
Kitapta Rousseau'ya ait olan görüşler alıntılanmış ve Rousseau şöyle diyor: " Günün geri kalanını ormanda geçiriyor, ilk çağların resmini arayıp buluyor ve öyküsünü cesurca karalıyordum. İnsanların acınası yalanlarını yakalıyor, hiç sakınmadan insan doğasını tüm çıplaklığıyla ifşa ediyor, onu biçimsizleştiren, başkalaştıran zamanın ve olayların seyrini kovalıyor, insanın yarattığı insanla doğal insanı mukayese ederek onlara sözde mükemmeliyetleri içinde yer etmiş sefaletlerinin gerçek kaynağını gösteriyorum."(Gros, 2022:70)
"Onca felsefenin, insaniyetin nezaketin ve haşmetli vecizenin ortasında, yanıltıcı ve boş bir dış görünüşten, faziletsiz şereften, irfansız akıldan ve mutluluk barındırmayan hazdan başkası yok elimizde."(Gros, 2022:71)
Daha nice alıntı bulunan Yürümenin Felsefesi adlı kitabın bu bölümü Rousseau'yu tanımak ve hatta Bilimler ve Sanatlar Üzerine Söylev'ini anlamak için önemli. Rousseau, kısaca ifade edecek olursak, modern zamanın getirdiklerini reddediyor ve ilkel insanın dünyasına kucak açarak, doğal olan insanı yapaylığından arındırmayı hedefliyor.
Sanırım okuduğum en saçma kitaplardan biriydi. Bu kitap hakkında yazılan incelemelere göz attığımda gördüğüm tek şey olumlu yorumlar oldu, ben aynı kanaatte değilim. Bilimi ve sanatı kendi içlerinde konu bazında tabi eleştirilebilir bulabilirsiniz fakat tamamı için insanı yozlaştırdı demek ve bu kitap için bilimi ve sanatı yerin dibine soktu demek benim için saçmalıktır. Yani kitapları eleştiren bir kısmı bile var ki bunu kitap ile duyuruyorsun. Bu yazara neden ahmak dediklerini bu kitabı ile anlamış oldum keza kitabın önsözünde bu orta halli yazı değerinden fazla rağbet gördü diye belirtiyor. Bakın kitabın yazılmasını sağlayan soru gerçekten güzel fakat cevapları bu kitapta yok. Bu kitap, okuduğum HAY klasikleri serisinde bu seriye yakıştıramadığım ilk kitap oldu. O kadar sadelikle verilmiş cevaplar var ki gerçekten bu bayağı iyi ya da bu çok düşündürücü dediğim hiçbir cümle olmadı, neden ve nasıl bu kadar yüceltilmiş bu kitap anlamış değilim. İşin bir de şöyle bir boyutu var kitap 33 sayfa fakat ekleme yapıldığı söylemi ile kitap sayfa sayısı iki katına çıkmış. Peki bu eklemede ne değişti tam olarak ? Çokta farklı bir şey olmadan resmen kitabı tekrar basmışlar. Kusuru bakmayın bu kitap tam olarak şu; tüccar filozof, tüccar kitap, tüccar yayınevi.