Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Beyaz Gemi - Cengiz Aytmatov | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Beyaz Gemi Kitap Bilgileri


Yazar: Cengiz Aytmatov
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 46 dk.
Sayfa Sayısı: 168
Basım Tarihi: Mart 2018
İlk Yayın Tarihi: 1957
Yayınevi: Ötüken Neşriyat
Orijinal Dil: Rusça
ISBN: 9789754370430
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Beyaz Gemi Kitap Tanıtımı


Masalla gerçeği birleştiren bir eserdir. Geçmişi temsil eden dede ile geleceği temsil eden çocuk arasında dramatik bir ilişki kurarak insan duygu ve düşüncelerine kendine has yorumlar getirilir. Adı eserde hiç geçmeyen çocuğun saf ve temiz dünyasından, hayatın acı ve çıplak gerçeğine uzanan bir roman kurgusu meydana çıkarılır. Aytmatov’un, edebiyat âleminde geniş akisler uyandıran, uzun yıllar tartışılan, verilmek istenen mesajla yaratılan tiplerin büyük bir uyum sağladığı eserlerinden biridir.




Beyaz Gemi Kitaptan Alıntılar


1. "“O, insanlara küsmüştü. Çok gücenmişti onlara.”"




2. ""İnsanın çocuğunun olmaması kötü bir şeydi, ama çocuklarının çocukları olmaması daha da kötüydü. Nine böyle diyordu.""




3. "Yalnızlık dinmeyen bir sızıdır.."




4. "onu öyle seviyorum ki ağlamak geliyor içimden."




5. "Aptallar daima memnundur hayattan."




6. "“Onu öyle seviyorum ki ağlamak geliyor içimden.”"




7. "“Tuhaf yaratıklardı şu insanlar! Yerlerinde durmuyor, gürültü patırtı ile âlemi ayağa kaldırıyorlardı.”"




8. "Kendi ayıbını örtmek isteyen, başkalarının yüzüne kara çalar."




9. "Bir yabancıyı ne kadar yedirip içirsen ne kadar baksan,yine yabancı kalırdı... Bir yabancı!"




10. "Onun iki masalı vardı. Biri kendisinindi ve başka kimse bilmezdi."




11. "Eğer yıldızlar insan olsa, gökyüzü onlara dar gelir, sığmazlardı."




12. "insanlar akılları ile değil de zenginlikleriyle tanınmaya, büyüklenmeye kalkışırsa, bunun sonu kötü olur."




13. "Eğer yıldızlar insan olsa, gökyüzü onlara dar gelir sığmazlardı."




14. "İnsandaki çocuk vicdanı, tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenmez, gelişmez. Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır."




15. ""Bir eşeğe eşek olduğunu ispatlayamazsınız.""





Beyaz Gemi Kitap İncelemeleri


Bazen yakın çevremde, beni tanıyan insanların "Yine mi Aytmatov?" dediğini duyar gibi oluyorum. Demeyiniz efendim. Elbette ki yine Aytmatov. Daha Isık Göl'ün her bir karışını adım gibi ezberleyecek, uçsuz bucaksız bozkırlarda ve de Tanrı Dağları'nda türküler söyleyeceğim.

"Onun iki masalı vardı. Biri kendisinindi ve başka kimse bilmezdi. Ötekini ise dedesi anlatmıştı ona. Sonra ikisi de yok olup gitti."

Daha ilk cümle ile bu masalın bizi, karlı dağların ıssız bir yamacında yapayalnız ve de çaresiz bırakacağını; hatta rüzgarda sallanıp duran kuru bir yaprağa dönüştüreceğini anlıyoruz. Öyle de oluyor ve biz o daldan düşüyoruz. Yine yalnızız, fakat bu kez boşluktayız...

Yüreği büyümemeli insanın. Hep çocuk kalmalı. Şimdi sana sesleniyorum, ah güzel çocuk... Sen bir balık olup Isık Göl'ün soğuk sularında savrulup giderken ben bu dünyada fakat en çok da kendi içimde savruluyorum. Ve ellerimi o soğuk suya daldırıp seni tutamıyorum. Yine de bir tesellim var; ruhun usulca göğe yükselirken onu tutup yakaladım ben. Şimdi yüreğimin en mavi köşesinde yüzüyorsun. Artık ikimiz de hiç büyümeyeceğiz. Boynuzlu Maral Ana'nın gelip bizi bambaşka bir diyara götürmesini bekleyecek ve ona hiç ama hiç ihanet etmeyeceğiz.

"Sana, senin sözlerini tekrarlayarak veda ediyorum: Merhaba Beyaz Gemi, ben geldim!"




Bir çocukla tanıştım ben bu kitapta. Yalnız, yapayalnız, anlaşılmayı bekleyen... Anne ve babası tarafından terkedilmiş, dedesi ve ninesiyle yaşayan bir çocuk. Ufacık şeylerle mutlu olan, dedesinin aldığı çantayla havalara uçan... Birçoğumuz için değerli görülmeyen şeyler değerli bu çocuk için. Kayalarla, çiçeklerle, çantasıyla konuşmayı çok sever. Haa bir de en büyük zevki dürbünüyle Beyaz Gemi'yi izlemek... En büyük hayali de bir gün balık olmak ve Beyaz Gemi'ye, "Selam Beyaz Gemi! Ben geldim." diyebilmektir.

Sadece dedesi tarafından sevgi görür çocuk. Dedesinin anlattığı Boynuzlu Maral Ana masalına bütün kalbiyle inanır ve bir gün Maral (Geyik) Ana'nın gelmesini bekler.

Ey çocuk! Hayran kaldım senin küçücük yüreğindeki vicdanına! Şiddet gören, "kısır karı" diye anılan teyzen şiddeti kabul etmişken, senin teyzene olan merhametine hayran kaldım. Ne çok öğrenecek şey var senden. Bıkmadan umut ettin, sıkılmadan istedin hayallerine kavuşmayı. İmkansız mıydı? Gelir miydi Maral Ana, balık olup gidebilir miydin Beyaz Gemi'ye?

Ah çocuk!
Yüreğimde öyle bir yerin var ki... Kıskandım vazgeçmeden isteyişini. Ama sana bir yer ayırdım kalbimde ve sen balık oldun orada. Bir de istediğin gibi, " Selam Beyaz Gemi! Ben geldim." dedin.

İyi niyetlerinden, sevgi dolu yüreğinden öperim ÇOCUK...




Beyaz Gemi, Cengiz Aytmatov'dan okuduğum üçüncü kitap. Okuduğum diğer iki eserine (İlk Öğretmenim / Cemile) oranla daha çok beğendim. Şeker Portakalı gibi çocuk hayatını konu alan bir kitaptan sonra Beyaz Gemi'yi okumak çocukların saf, bozulmamış, temiz dünyasını tanımama daha iyi yardımcı oldu. Cengiz Aytmatov'a göre çocukluk, gelecekteki insan karakterinin tohumudur. Şu yaklaşımın doğruluğuna bakar mısınız..

Aytmatov bu eserinde efsane, destan ve masal gibi birçok unsuru kullanmıştır. Kitapta ailesi tarafından terk edilmiş dedesinin yanında yaşamaya mahkum kalmış bir çocuk göreceksiniz. Aslında burada mahkum kavramını kullanmak ne kadar doğru olur bilemiyorum çünkü Mümin dedemiz olabilecek en iyi dedelerden biri. Torununu koruyup kollamaya çalışan bir karakter.
Torununu Maral Ana masalıyla büyütür.

Henüz ismi dahi konulmadan terk edilmiş olan bu çocuk karakterimiz babasının beyaz gemide çalıştığını düşünmekte ve onun yanına gidebilmek için balık olmak gerektiğini kendine inandırmaktadır.

Fakat işte dedim ya çocuk dünyası..
Saf, temiz, masum. Hatta o kadar saf ki kendinin balık olup yüzebileceğine inanacak kadar.

Aslında bu yazdıklarım spoiler olur mu bilmiyorum fakat zaten kitabın daha ilk sayfalarından çocuğun nasıl bir sona erişeceğini anlayabiliyorsunuz. Her ne kadar başlarda kitabın sonunu tahmin edecek cümlelere rast gelseniz bile kitabın sonunda yine de üzülmeden edemiyorsunuz.

Okuduğum için asla pişman olmadığım ve hatta birçok insana rahatlıkla önerebileceğim güzel bir kitaptı. Hepinize tavsiye ediyorum.




Yalnızlık dinmeyen bir sızıdır..

Beyaz Gemi gerçekten insanı hem duygulandıran hem de düşündüren bir kitap. Cengiz Aytmatov, çok etkileyici bir şekilde çocuk masumiyetiyle yetişkin dünyasının karmaşasını bir araya getirmiş. Hikaye Kırgız bozkırlarında geçiyor, ama aslında anlattığı şey tamamen evrensel: İnsanların doğadan, masumiyetten ve birbirlerinden nasıl koptuğunu çok derinden hissettiriyor.

Kitabın merkezinde bir çocuk var. Adını öğrenmiyoruz, ama bu çocuk öyle sıradan bir çocuk değil. Anne ve babası tarafından terk edilmiş, dedesiyle birlikte yaşıyor ve bütün dünyasını hayal gücüyle kuruyor. Düşünsenize, bir çocuğun hayal gücünde her şey mümkün. İşte bu çocuk, Issık Göl’e bakıp o uzaktaki beyaz gemiyi görüyor ve hep ona ulaşmanın hayalini kuruyor. O gemi, babasına kavuşma umudu, belki daha güzel bir hayatın simgesi.

Dedesi Mümin, çocuğun hayatındaki en sağlam dayanak noktası. Dedesinin anlattığı Maral Ana efsaneleri, doğaya ve insana dair çok şey söylüyor. Ama diğer yetişkinler? Çocuğun çevresindeki yetişkinler arasında tam bir duyarsızlık ve acımasızlık var. Herkes kendi çıkarında. En acısı da, çocuk bunu anlayamıyor; çünkü onun dünyasında her şey daha saf, daha anlamlı.

Romanın sonu ise gerçekten vurucu. İncelememi, tadınızı kaçırmamak için burada bitiriyorum.

Bu kitabı okuduktan sonra uzun uzun hayalleri, insanın masumiyetini ve dünyanın gerçeklerini sorguluyorsunuz. Öyle bir kitap ki, okuduktan sonra bir daha hiç aynı şekilde düşünemiyorsunuz. Eğer derin bir hikâye arıyorsanız ve sizi sarsacak bir şeyler okumak istiyorsanız, Beyaz Gemi tam size göre! Keyifli okumalar diliyorum




Bu kitapta sizi derinden sarsacak yetim bir çocuğun hikâyesi ile karşılaşacaksınız.

Issık Gölü çevresinde dedesi ve yakınları ile birlikte yaşayan küçük bir çocuğun ailesinden uzakta bir yaşam sürerken tutunduğu tek dalın dedesinin anlattığı efsaneler ve buna bağlı hayal gücü ile doğayla kurduğu bağın anlatıldığı bir eser. Çocuğun en büyük hayali ise dürbünü ile sürekli izlemeye çaba sarf ettiği beyaz gemi içerisinde çalıştığını düşündüğü babasına ulaşmak; hayal gücünü kullanarak balığa dönüşerek suyun altından ona kavuşmaktır. Gelgelelim yaşadığı coğrafya ve içinde yaşayan insanların dünyası masallardaki yaşama hiç benzememektedir.

Kitabı ana temalarını ele alacak olursak ana karakterin yapısını oluşturan çocukluk ve masumiyet, Geyik Ana karakteriyle mitolojiye ve doğaya olan inanç, yetişkinlerin dünyasında Momun dedenin yaşadıkları toplumsal çözülmenin sonucu bireysel çöküşün göstergesi ve toplumda değerini yitirmesi, ayrıca final bölümünde hayal gücüne bağlı olarak kaçış sonucunda istenmeyen son: ölüm…

Ayrıca kitapta alkol, şiddet ve bencillik içinde yaşayan karakterler ile toplumun değerler ve ahlak üzerine batışı gözler önüne serilir.

Yazarın anlatımı oldukça sadece ve akıcı olmasının yanı sıra güçlü betimlemeleri ile doğayı ve içsel dünyayı kitabına yansıtması oldukça başarılı.

Son olarak beyaz gemi isimli kitap insanlığın doğa üzerindeki yıkıcı etkisini, anlatılan masal ile acı gerçekleri ve çocuk ruhuyla yetişkin dünyasını ustaca harmanlandığı bir eser diyebiliriz.

Keyifli okumalar dilerim…



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: