Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için:

Beyaz Diş - Jack London | Detaylı Ücretsiz Kitap İncelemesi

Beyaz Diş Kitap Bilgileri


Yazar: Jack London
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 19 dk.
Sayfa Sayısı: 258
Basım Tarihi: 12 Temmuz 2020
İlk Yayın Tarihi: 1906
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Orijinal Dil: İngilizce
ISBN: 9786053600138
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak


Beyaz Diş Kitap Tanıtımı


Jack London’ın Issız Diyarı, yabanı, buz kalpli Kuzey Toprakları’ndaki hayatı konu edindiği ikinci romanı Beyaz Diş’tir. Vahşetin Çağrısı’na kendini bırakmış bir annenin yavrusu Beyaz Diş’in diyarıdır anlatılan. Onun hayranlık uyandırıcı zekası ve içgüdüleriyle kendini var edişinin ve "insan tanrılar"ın yaşamına geri dönüşünün enfes hikayesi...




Beyaz Diş Kitaptan Alıntılar


1. "Zaten sevgi nedir doğru düzgün bilmiyordu!"




2. "İnsan yenildiğini düşünürse, yarı yarıya öyle sayılır."




3. "“Asıl yaralanan şey duygularıydı.”"




4. "...ne yaptığını bilen haklı bir insanın öfkesiydi bu..."




5. "“Dünya,şaşırtıcı bir yerdi.”"




6. "Yenilgiyi peşinen kabul etmek demek yarı yarıya yenilmek demektir."




7. "‘’Ansızın yalnızlığının farkına vardı.’’"




8. "''Ama bundan sonra acıdan kaçtı çünkü artık acının acıttığını biliyordu.”"




9. "“Tamamen bittim,tükendim.”"




10. "Kaderin kendisi gibiydi, o kadar insafsız ve değiştirilemez…"




11. "Oysa büyümek hayat demekti ve hayatın yazgısı hep ışığa gitmekti."




12. ""Hiç umut yok""




13. "....
ama kimi zaman her şeye bu kadar kolayca katlanamıyordu
..."




14. "Bütün eski anıları ve onlarla birlikte gelen tüm duygular tekrar ölüp içinden çıktıkları mezara gömüldüler."




15. "''Zaten sevginin ne demek olduğunu bilmezdi. Sevgi denen şeyi hiç tatmamıştı.''"





Beyaz Diş Kitap İncelemeleri


Kitaptaki ilk tanıdıklarımız Beyaz Diş’in babası yaşlı kurt Tek Göz ve annesi Kiche’dir. Kiche yarı köpek olduğu için sürünün geri kalanına göre insanlara daha yakındır. Hatta ilk bölümde kızak çeken köpeklerin yanlarına gidip onların balıklarından yemiştir. Kızılderili Gri Kunduz Beyaz Diş’in ilk sahibidir, oğlu ve karısı vardır. Oğlu Mit-sah Beyaz Diş tarafından kurtarıldığı için onu çok sahiplenir. Beyaz Diş ilk olarak onların yanındayken dünyayı tanımaya başladı. Lip-lip ise Beyaz Diş’e sürekli hırlayıp kavga ederek onun şen ve oyuncu özelliklerinin yok olmasına sebep olan iri köpek, başka bir bakış açısıyla da Beyaz Diş’in kar tavuklarından sonraki ilk güçlü rakibidir, daha sonra kıtlıkta ormana kaçtıklarında Beyaz Diş tarafından kavgada öldürülür. Güzel Smith ise Beyaz Diş’in bir sonraki sahibidir. Beyaz Diş ve köpek çetesinin Yukon Kalesi’ne gelen yabancıların köpeklerini öldürmesini zevkle izleyen, Jack London’un tabiriyle ucube görüntülü Güzel Smith, ilk başta Beyaz Diş’i ona satma teklifini reddeden Boz Kunduz’u viskiye alıştırıp fakirleştirerek ikna eder. Beyaz Diş’in gözünden adı deli tanrıdır. Cherokee köpek dövüşlerinde Beyaz Diş’i yenen ilk ve tek köpektir. Weedon Scott ise Beyaz Diş’i ölümden kurtarıp yanına alan son sahibidir. Beyaz Diş sevgiyi, bağlılığı onun yanında öğrenmiştir. Weedon Scoot’un Beyaz Diş’i ilk aldığında yanında olan kızak sürücüsünün adı ise Matt’dir. Jim Hall, Weedon Scott’un babası olan Yargıç Scoot’u öldürmek isteyen ama Beyaz Diş’in saldırısı sonucu hayatını kaybeden kişidir.





okumaya başladığımdan itibaren beni büsbütün saran bir kalemi olduğunu ve sunduğu eserleri hayranlıkla okuyorum..
Kitap gerçekten metaforik düşünce olarak çok başka bir zihnin ürünü olduğunu ve bu eserin öyle bir kaç kelimeyle ya da parağrafla bir incelemeden fazlası hakettiğini belirtmek isterim. Sadece beni etkileyen ve bunun insan üstündeki sosyolojik tespitleri itibariyle bir konusuna değinmek istiyorum.

Eser bir önceki Jack London' okumam olan

kitabını coğrafya, hemde tespitler itibariyle benzerlikleri olsa da içerik olarak verdiği itibariyle çok daha güçlü mesajları ve tespitleri var.

Babası bir kurt, Annesi bir köpek olan

'in üzerinden işlenen eserde bir melez olan

'in doğası üzerinden insana dair, insanlığın sosyal hayatına dair verdiği saygı, hayatta kalma mücadelesi, tapınma ve ötesinde

'in hayatına giren insanlarla nasıl karakterinin nasıl şekillendiği buna uyum sağlamaya çalışması sosyal hayata dair özellikle kitap ilerledikçe karakterinin ne kadar değiştiği o zorlu coğrafyalardan sonra uyum sağlamaya çalışması

'i her sahiplenen sahibinin tavrına ve verdiği değere uygun bir biçimde onlara karşı sadakat ve saygıyı sahibinin davraşını tarafın belirlediği beni en etkileyen yanı oldu.



okumaya devam...

Keyifli okumalar Herkese...




"Birlikte avlanıp avlarını birlikte yere indirdikleri, birlikte açlık çektikleri günler unutulmuş, geçmişte kalmıştı artık. Şu anda önlerindeki mesele aşktı ve aşk, yiyecek bulmaktan daha amansız, daha acımasız bir meseleydi."

Yıllar önce okuduğum harika bir kitabı tekrar okudum. Geçmişte kitap ile ilgili en çok vahşi yaşam dikkatimi çekmişti oysa şimdi biz insanoğlunun doğaya verdiğimiz zararlarından tutun da hayvanlara karşı davranışlarımıza kadar her şeyi hissettim.

Gelelim kitabımıza;  kırma bir kurt olan Beyaz Diş'in anne sevgisi, vahşi doğa yasalarını öğrenmesi, insanoğlunu tanıması ve yaşama savaşının anlatıldığı harika bir eser.

Tüm canlılar gibi annesinden sonra dünyayı tanırken zavallı insanoğlu hem onu daha çok vahşileştirirken, diğer bir insanoğlu ise katıksız sevgisini veriyor. Annesinden ayırıyorlar, dövüyorlar, kapatıyorlar, para karşılığı dövüştürüyorlar. Bir çok kişiye satılarak doğal ortamından koparıyorlar...

Son sahibinin sevgisi ile doğasında olan tüm özelliklerini kaybederken, sahibi ve ailesinin de hayatlarını kurtarıyor. Ailenin yardımıyla yaraları iyileşiyor. Hayatına çocukları ile devam ediyor. Beyaz Diş'in hikayesi ve namı da dilden dile sürerek efsaneleşiyor.

Kitaptan çıkardığım duygular ise şöyle; zorluklara karşısında pes etmemek, tüm hayvanlara sevgi göstermek, doğaya zarar vermemektir.

Sevginin gücü ile tüm canlılar sadık bir dost olabilirler. Kitabı çok beğendim, takdir sizlerin keyifli okumalar dilerim.




"Jack London ile yabani kuzey topraklarına doğru"

Maddi sıkıntılı bir çocukluk geçiren Jack London ağabeyimiz. Liseye gitmeyip 15'li yaşlarında San Francisco kıyılarından para kazanmak için kendi teknesiyle maceralı bir hayata açıldı. Tüm Amerika'yı dolaştı. Parası olmayınca da dilendi. (Toplumun en düşük seviyelerini görmüş anlayacağınız) Sonrasında hayatını değiştirmek üzere lise sınavlarını dışarıdan vererek üniversiteye girdi. Daha sonrasında maceralı hayatını özlemiş olacak ki Kanada'da altın bulmak üzere yolculuğa çıktı. Bu yolculuk onun yazarlığının keşfi oldu. 3'ü roman 15 tane eser yazdı hayatında. Tabi maceralı bu hayattan vücudu yorulmuş olacak ki 1916'da 40 yaşında hastalığı sebebiyle hayata gözlerini yumdu.

Yolculuklarından fazlasıyla etkilenmiş olacak ki (Yolculuklar en iyi okuldur.) bu eserinde tek solukta okunacak macera kitabı havası var. Dahası kitabın dili o kadar temiz ve sade ki her yaştan birine ver okusun.

Kitabın konusu; vahşi hayatta doğan, büyüyen, insanlarla yaşamaya çalışan ve türlü zorluklar geçiren kendi gözünden anlatılan bir kurdun hayatıdır. İnsanların ve hayvanların birbirlerine muhtaçlığını, bir evcil kurdun gözünden insanları (yani tanrıları) çok hoş bir biçimde anlatıyor.

Macera kitabı arayıp hem de kendisine bir şeyler katmasını isteyenlere ilk bu eserden başlamalarını öneririm. Hatta herkesin okumasını öneririm. Çok akıcı bir eser bakmayın 3 günde okuduğuma 1 günde su gibi akıp gider. Okuyun siz de kuzey topraklarına yolculuk yapın...




Bu kitaba inceleme yapmama gerek var mı ya diye sormadım değil kendime ama yapalım bakalım :D

Okuduğum bilmem kaçıncı Jack London kitabı...
Yazara hayranlığım hala devam ediyor :) Bugüne kadar rasladığım, okuduğum kitapları hep hoşuma gitti.

Bu kitabı ise ayrı bir yere koymak istiyorum. Nedenine gelirsek yazarın Vahşetin Çağrısı adlı kitabını okumuş olanlar varsa, bu kitap ile onu çok fazla benzetebilirler.

Ben ise nedense bu kitabı ondan daha çok sevdim. Kitap RESMEN HARİKA!

Nasıl anlatsam bilmiyorum ama kitapta karakter geçişleri oluyor ve siz de sanki o karakterle birlikte değişiyorsunuz.
Kitaba başlarken karın kışın ve soğuğun ortasında kalan bi' adam oluyorsunuz. İşte köpeklerinize kızak çektirmeye çalışırken falan yabani kurtlar köpeklerinizi yemeye başlıyor.
Bu kurtlarında başında dişi bir kurt var :D Köpekleri de yedirten o zaten. Kuyruk sallıyor falan kandırıyor köpekleri hop sonra mide :D

Sonra da karakterlerimiz değişiyor dişi kurdun gözünden bakmaya başlıyoruz.
Hikaye çok ama çok güzel, neden bu kadar etkilendin derseniz o köpeklerin, kurtların ve insanların yaşadığı her duygu, his bana direkt yansıdı. Yazar bu konuda gerçekten iyiymiş!

Dişi kurdumuz olarak kitapta devam etmemizin ardından kitabın ismi geliyor. Yani Beyaz Diş olan yavru kurdumuz :)

Kitaptaki olaylar, karakterler, betimlemeler, hisler, yaşattıkları mükemmmmmeeel!

Bu kadar güzel olacağını beklemiyordum ama aşııırrrıı güzel bir okuma deneyimiydi.

Okumak isteyenler için önce Vahşetin Çağrısı'nı okumalarını sonra hemen buna geçmelerini tavsiye ederim.

Okumak isteyen herkese iyi okumalar dilerim :)



Tüm kitapları ücretsiz okuyabilir veya indirebilirsiniz! Ayrıca son kitabımız İlahi Rezonans artık raflarda! İncelemek için: