Beş Şehir Kitap Bilgileri
Yazar: Ahmet Hamdi Tanpınar
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 21 dk.
Sayfa Sayısı: 224
Basım Tarihi: Nisan 2019
İlk Yayın Tarihi: 1946
Yayınevi: Dergah Yayınları
Orijinal Dil: Türkçe
ISBN: 9789759955694
Ülke: Türkiye
Dil: Türkçe
Format: Karton kapak
Beş Şehir Kitap Tanıtımı
Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir. Bu itibarla onların arkasında kendi insanımıza ve hayatımızı, vatanın manevi çehresi olan kültürümüzü görmek daha da doğru olur.
Beş Şehir Kitaptan Alıntılar
1. "Mazi daima mevcuttur. Kendimiz olarak yaşayabilmek için, onunla her an hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz."
2. "En büyük meselemiz budur; mazi ile nerede ve nasıl bağlanacağız, hepimiz bir şuur ve benlik buhranının çocuklarıyız, hepimiz Hamlet'ten daha keskin bir "olmak veya olmamak" davası içinde yaşıyoruz."
3. "Hamlet’ten daha keskin bir “ olmak veya olmamak” davası içinde yaşıyoruz. Onu benimsedikçe hayatımıza ve eserimize daha yakından sahip olacağız."
4. "Evliya Çelebi, Bursa'dan bahsederken 'ruhaniyetli bir şehirdir' der."
5. "İnsan kaderinin büyük taraflarından biri de, bugün attığı adımın kendisini nereye götüreceğini bilmemesidir."
6. "Hemen herkesin yalnız kendisinin anlatabileceği bir hikâyesi vardı."
7. "Hemen herkesin yalnız kendisinin anlatabileceği bir hikâyesi vardı."
8. "Hoşca bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen"
9. "Hiçbir şey kendi alın teri kadar bir insanı tatmin edemez."
10. "“Yaşanmış hayat unutulmuyor, ne de büsbütün kayboluyor, ne yapıp yapıp bugünün veyahut dünün terkibine giriyor”"
11. "Mazi daima mevcuttur. Kendimiz olarak yaşayabilmek için, onunla her an hesaplaşmaya ve anlaşmaya mecburuz."
12. "İnsan ömrü, unutmanın şerbetine yiyecek kadar muhtaç."
13. "İnsan kaderinin büyük taraflarından biri de, bugün attığı adımın kendisini nereye götüreceğini bilmemesidir."
14. "Bahçe biziz gül bizdedir..."
15. "Heyhat ki yaldızlı tavandan, gümüş eşyadan ve geçmiş zaman hâtırasından çok çabuk bıkılıyor. Hayır muhakkak ki bu eski şeyleri kendileri için sevmiyoruz. Bizi onlara doğru çeken bıraktıkları boşluğun kendisidir. Ortada izi bulunsun veya bulunmasın, içimizdeki didişmeden kayıp olduğunu sandığımız bir tarafımızı onlarda arıyoruz."
Beş Şehir Kitap İncelemeleri
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, gezip gördüğü Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul şehirlerini hem tarihi bir bakış açısıyla hem de edebi bir üslupla anlattığı eseridir.
Kitapta incelenen beş şehri de daha önce gezip görme şansını yakaladığım için yazarın nerede ne demek istediğini anlayabildim diye düşünüyorum. Gerçekten de tespitleri yerinde ve incelenen şehirlerin ana özelliklerini yansıtıyordu. Fakat yazarın bu kitabı 70 sene önce yazdığı düşünüldüğünde kitapta anlatılan beş şehrin de şimdilerde bir hayli değiştiğinin kabulü gerekmektedir. Buna rağmen ana hatlarıyla şehrin ve insanlarının özellikleri güzel bir şekilde işlenmiş içerisinde.
Tanpınar’ın dili, bilindiği üzere, son derece ağır ve kurduğu cümleler bir hayli kasvetli. Benim gibi eski kelimeleri seven birini bile bunalttığı anlar oldu. Açıkçası tarihe ilgimin olmaması da kitabı benim için zorlaştıran sebeplerden biriydi diyebilirim. Hatta zaman zaman yarım bırakma düşüncesi aklımdan geçmedi değil; fakat azmedip bitirdim.
İncelenen beş şehri de tarihi, kültürel, ekonomik ve mimari açılardan derinlemesine incelemiş Tanpınar. Bu bölümler ilginizi çekmese de kurulan cümlelerin güzelliği ve yazarın üslubunun tertemiz oluşu, sanki bir edebi eser okuyormuş havasına sokuyor okuru. Yani son derece doyurucu bir eser.
Tanpınar okumayı sevenlere tavsiye edilir. İlk defa Tanpınar okumak isteyenlere ise elbette öncelikle Huzur kitabı tavsiyemdir.
Adı üstünde, beş şehir, Ankara, Konya, Bursa, Erzurum ve İstanbul’a dair bir monografi bu kitap. Şehirlerin tarihlerinden, mimarisinden, sokaklarından, sanat ve eğlence hayatından, kültüründen, şairlerinden, isimsiz kahramanlarından, bizim zamanımıza esamesi kalmamış kimliklerinden bahsediyor. Geçmiş zamanın insanı içine çeken kuyularında “Biz neydik, neyiz ve nereye gidiyoruz?” sorusuna cevap arıyor Tanpınar. Ama bunu öyle nefis tasvirlerle yapıyor ki, şiir gibi geliyor insana.
Bir seyahatname, bir tarih kitabı, şiir, monografi, deneme, hemen hepsi bu metinler için kullanılabilecek tanımlar. Ama tek bir kelime seçmek zorunda olsaydım, ağıt derdim sanırım. Bu şehirlerin geçmişlerine, bizim neslimizin asla karşılaşmadığı yüzlerine, çoktan unutulmuş kimliklerine, Tanpınar ‘ın muhayyelesinde kalmış akislerine yakılmış bir ağıt.
Modernitenin hayatlarımıza kattıklarına karşı bir duruş değil bu kuşkusuz. “Muhakkak ki bu eski şeyleri kendileri için sevmiyoruz. Bizi onlara doğru çeken bıraktıkları boşluğun kendisidir. Ortada izi bulunsun veya bulunmasın, içimizdeki didişmeden kayıp olduğunu sandığımız bir tarafımızı onlarda arıyoruz.” diyerek nostaljinin hasını yaptığının gayet farkında.
Modernleşmeyle birlikte bizden aşınıp gidenlere, hüviyetimizde gittikçe açılan derin boşluklara, bir zamanlar içimizde yükselen, artık sesi duyulmaz olan musikiye duyulan hasret bu.
Keyifli okumalar..
Yıllar yıllar önce üniversite yıllarımda okuduğum bir başyapıtti. Bugün hem İkinci kez okumanın mutluluğunu yasadim hem ruhumun her bir zerresi Ahmet Hamdi Tanpınarla birlikte tüm Anadolu üzerinde âdeta seyre daldi.Bir yanım tarihe yolculuk yaparken diğer yanım da sehirlerin de ruhuna kulak vermekteydi. Tabii gençlik yıllarında okumuş olmak ile ileri yaşlar bambaşka. O kadar altı çizilesi cümle vardı ki... Sindire sindire ama bir solukta okumaya çalıştım.
Usta yazar bize sadece bir gezi yazısı sunmakla kalmamış ,Anadolu'nun kültürel, sanatsal ,tarihi ve sosyal yapısı hakkında da derin bilgileri adeta bir dantel gibi işleyerek vermiş.
Erzurum'a çocukluk yılları da dahil üç farklı zamanda giden Ahmet Hamdi Tanpınar Kurtuluş Savaşı yıllarınin izlerini bizlere yaşatmakla kalmaz beynimize kazır.
Ankara'da Hacı Bayram-i Veli'yi,Konya'da Mevlana Celaleddin Rumi ile Şemsi , İstanbul'da yaşayan nice evliyayi bir bir düşünüzde görür gibi yanıbaşınızda buluverirsiniz. Bir anda kendinizi Selçuklu Döneminde hissederken başka bir anda Alparslan'ın Anadolu topraklarında at koşturduğu günlerdesinizdir...
Bursa'da zamanın bambaşka bir seyirde aktığıni okurken bile hissedersiniz iliklerinize kadar...
Yazarımız" Yine de aradığım şey ne onlar ne de zamanlarıdır ."der.
Yine onun deyimi ile"En iyisi bırakalım hatıralar içimizde konuşacakları saati kendiliklerinden seçsinler."
Hatıralarımızi canlı tutalım ki ruhumuz Anadolumuz'da kimliğini bulsun.
Sizlere de yine ve yeniden okuma askiyla...
Merhabalar, sizlere son okuduğum kitaptan dilim döndüğünce biraz bahsetmek istiyorum.
İşin doğru bu tarz kitapları sevemeyeceğimi düşünürdüm ama okuduktan sonra artık kitaplar konusunda ön yargılı olmamam gerektiğini gördüm ve özellikle tarzım olmayan kitapları deneme kararı aldım
.
Gelelim kitabımıza isminden de anlaşıldığı gibi Beş Şehir'in tarihini hem akıcı bir dilde, hem belgesel türünde anlatmış yazarımız, bu arada Ahmet Hamdi Tanpınar 'ın okuduğum ilk kitabıydı ve kalemini çok beğendiğimi itiraf etmeliyim. Tanpınar, buram buram tarih kokan ve okuyucuyu alıp, eski Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul'da eşsiz bir gezintiye çıkarmakta.
Kitapta geçen isimlere her ne kadar aşina olsam da bu kişiler hakkında bilmediğim bir çok şeyi de öğrenmiş oldum
İlk başlarda biraz karışık gelse de sayfaları çevirdikçe şehirlerin tarihlerini ve yaşanmışlıklarını daha bi heyecanla okur oldum, buda hiç sıkılmadan kitabı bitirmeme neden oldu.
Tarihi seven, merak eden ve Beş Şehir'in birden tarihini tek bir kitapta okumak isteyen varsa kesinlikle tavsiye edeceğim tek kitaptır.
.
Son olarak bu aralar kitap okuma durumumu düzene sokmaya yardımcı olan ve büyük bir sabırla okuduğum kitaplar hakkında benimle fikir alışverişi yapan, hiç beğenmediğim bir kitabı bile bana çok güzel yorumlayan ve sonunda kitabı sevmemi sağlayan Abdullah Gure arkadaşıma buradan teşekkür ederim.
.
Sağlıkla ve kitapla kalın.
Tanpınar yine sahip olduğu dehayı konuşturuyor ama bahsedilem yerleri bilmemek alacaklarınızın maddi ve manevi değerini azaltıyor. Kitaptan faydalanma oranınız oldukça düşüyor. Bu şehirler : Erzurum, Ankara, Konya, Bursa ve İstambul'dur .Tanpınar bu eserinde hem tarih hem sosyoloji hem müzik hem mimarîden hem de coğrafyadan gayet hoş ve geniş bir dille bahsediyor. Özellikle İstanbul'u anlatirken sahip olduğu bilgiyi ve tecrübeyi kıskanıyorsunuz. Sadece tarihi açıdan bazı konular sakat ve dar bir görüşle ele alınmış diyebilirim. Beğenmediğim başka bir taraf yok bu eserde. Bir yazarın nühüft, acemaşiran, ferahfeza vb. makamlardan bahsedebilmesi ne kadar güzel.İnce ve nazik bir müzik zevkine sahip olan Tanpınar Türk mimarisine de yine aynı ölçüde yaklaşıyor desem yeridir. Şimdiler bırakın mimari estetiği müzik zevki dahi insanimızda mevcut değil. Sonra haberlerde her gün berbat bir olaydan bahsediliyor. Müzik, şiir vb. ince zevkleri olmayan biri insan dilinden ne kadar anlayabilir. Hayatinız ve kişiliğiniz kulağınız, gözünüz ve gönül zevkinizle dogrudan orantılıdır. Tanpınar bu eserinde geçmişi nezih bir dille aktarıp gözler önüne seriyor. Aslında bizim edebiyatımız(klasik olandan bahsediyorum, bugünden degil) bize biz olmayı her anlamda öğretiyordu. Türkün üstünlüğü kitapda da bahsedilen gönülden kopup gelen mimarisinde, müziğinde, geleneğinde, dininde vb.saklıdır. Biz özene özene özenti olduk ve dilimizde neden bu haldeyiz gibisinden cümleler dolanıyor. Atasını tanımayan it izinde gezer derler. Kısacası Tanpınar edebiyatımızdaki en nadir simalardan biridir. Ruhu şad olsun.